İnancımızın Temelleri- Basic Christian Beliefs
- Bu konu 1 izleyen ve 32 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
10. Ocak 2007: 9:57 #24125AnonimPasif
Kutsal Kitap
I. Kutsal Yazılar: Kurtuluşla ilgili bilgiyi, imanı ve itaati
yeterli, kesin ve hatasız olarak açıklayan tek kaynaktır. Doğanın
ışığı, yaratılışın işleri ve Tanrı'nın İlahi Takdiri,
insanları özürsüz bırakacak derecede Tanrı'nın iyiliğini,
bilgeliğini ve gücünü gözler önüne sermiş olmasına rağmen
bunlar, kurtuluş için gerekli olan Tanrı ve O'nun isteğine
ilişkin bilgiyi sunmada yetersiz kalır. Bu nedenle Rab birçok kez
ve çeşitli yollardan kendisini göstermekten ve isteğini
Kilisesi'ne açıklamaktan; ardından da bu gerçeğin daha iyi bir
şekilde korunması, duyurulması ve ayrıca kilisenin, benliğin
düşkünlüğüne, Şeytan'ın ve dünyanın kötülüğüne karşı
daha sağlam durması ve teselli bulması için Kutsal Söz'ün
tamamının yazıya geçirilmesinden hoşnut olmuştur. Tanrı,
halkına isteğini açıklamak için eskiden çeşitli yollar
kullanmıştır. Daha önce kullanılan bu açıklama biçimleri artık
sona erdiğinden Kutsal Yazılar'ın varlığı son derece gerekli
olmuştur.II. Kutsal Yazılar'a ya da diğer adıyla Tanrı'nın yazılı
Sözü'ne, Eski ve Yeni Antlaşma'nın tüm kitapları dahildir.
ESKİ ANTLAŞMA'DA YER ALAN KİTAPLAR:
1. Yaratılış
2. Mısır'dan Çıkış
3. Levililer
4. Çölde Sayım
5. Yasa'nın Tekrarı
6. Yeşu
7. Hakimler
8. Rut
9. 1. Samuel
10. 2. Samuel
11. 1. Krallar
12. 2. Krallar
13. 1. Tarihler
14. 2. Tarihler
15. Ezra
16. Nehemya
17. Ester
18. Eyüp
19. Mezmurlar
20. Süleyman'ın Özdeyişleri
21. Vaiz
22. Ezgiler Ezgisi
23. Yeşaya
24. Yeremya
25. Ağıtlar
26. Hezekiel
27. Daniel
28. Hoşea
29. Yoel
30. Amos
31. Ovadya
32. Yunus
33. Mika
34. Nahum
35. Habakkuk
36. Sefanya
37. Haggay
38. Zekeriya
39. Malaki10. Ocak 2007: 10:02 #28044AnonimPasifYENİ ANTLAŞMA'DA YER ALAN KİTAPLAR:
1. Matta
2. Markos
3. Luka
4. Yuhanna
5. Elçilerin İşleri
6. Romalılara Mektup
7. Korintlilere Birinci Mektup
8. Korintlilere İkinci Mektup
9. Galatyalılara Mektup
10. Efeslilere Mektup
11. Filipililere Mektup
12. Koloselilere Mektup
13. Selaniklilere Birinci Mektup
14. Selaniklilere İkinci Mektup
15. Timoteyus'a Birinci Mektup
16. Timoteyus'a İkinci Mektup
17. Titus'a Mektup
18. Filimun'a Mektup
19. İbranilere Mektup
20. Yakup'un Mektubu
21. Petrus'un Birinci Mektubu
22. Petrus'un İkinci Mektubu
23. Yuhanna'nın Birinci Mektubu
24. Yuhanna'nın İkinci Mektubu
25. Yuhanna'nın Üçüncü Mektubu
26. Yahuda'nın Mektubu
27. Vahiy
Bunların hepsi, imana ve yaşama hükmetmek için Tanrı tarafından
esinlenmiştir.10. Ocak 2007: 10:08 #28045AnonimPasifIII. Apokrif adı verilen ve ilahi esinden kaynaklanmayan kitaplar
Kutsal Yazılar'ın bir parçası değildir. Bu nedenle,
Tanrı'nın kilisesinde hiçbir yetkisi yoktur; diğer insan
yazıtları gibi görülmeli ve değerlendirilmelidir.IV. İnanılması ve itaat edilmesi gereken Kutsal Yazılar'ın
yetkisi, herhangi bir kişinin tanıklığına ya da kiliseye değil,
tümüyle gerçeğin yazarı olan Tanrı'nın (-ki, Tanrı gerçeğin
kendisidir-) tanıklığına dayanmaktadır: Bu nedenle, Kutsal
Yazılar kabul edilmelidir, çünkü Kutsal Yazılar Tanrı'nın
Sözüdür.V. Kilisenin tanıklığı bizleri Kutsal Yazılar'a daha fazla
saygı ve daha çok değer vermeye yönlendirir. Kutsal Yazılar'ın
içeriğindeki göksellik, öğretisindeki yeterlilik, anlatımındaki
yücelik, bölümlerindeki uyumluluk, bütününün amacındaki
tutarlılık (tümüyle Tanrı'yı yüceltmek), insanın tek
kurtuluş yolunu açıklama biçimi ve diğer eşsiz mükemmellikleri
bunun Tanrı Sözü olduğunu fazlasıyla kanıtlar: Bununla beraber
hatasız gerçekliği ve ilahi yetkisinden tümüyle emin olmamızın
nedeni, Kutsal Ruh'un Söz aracılığıyla ve O'nunla birlikte
yüreklerimizde içsel olarak tanıklık etmesidir.VI. Tanrı'nın yüceliği, insanın kurtuluşu, iman ve yaşama
ilişkin Tanrı'nın tüm isteği, Kutsal Yazılar'da ya açık bir
dille belirtilmiştir ya da gerekli ve iyi sonuçlar
çıkartılabilecek bir şekilde yazılmıştır. Ruh'un sözde yeni
vahiyleri ya da insanların gelenekleri aracılığıyla Kutsal Yazıya
hiçbir zaman hiçbir şey eklenemez. Bununla birlikte, Tanrı'nın
Sözü'nde açıklanan gerçeklerin kurtuluşa götürür şekilde
anlaşılabilmesi için Tanrı'nın Ruh'unun içsel aydınlatma
işlevinin gerekli olduğunu kabul ediyoruz: Tanrı'ya tapınış ve
kilise yönetimi gibi insan etkinliklerine ve topluluklarına ilişkin
bazı konular ve durumlar, Tanrı Sözü'nde yer alan ve uyulması
gerekli olan genel kurallar çerçevesinde her zaman, doğanın
ışığı ve Hıristiyan sağduyusu gözetilerek düzenlenmelidir.VII. Kutsal Yazılar'daki her şey kendi içerisinde sade değildir
ya da herkes için eşit derecede açık olarak algılanmayabilir.
Ancak kurtuluş için bilinmesi, iman edilmesi ve gözetilmesi gereken
konular öylesine açık bir dille gözler önüne serilmiş ve
birbirini destekleyen ayetlerle sergilenmiştir ki, yalnızca okumuş
(aydın) insanlar değil, eğitimsiz olan kişiler tarafından da
doğal yolların doğru bir şekilde kullanılmasıyla anlaşılabilir.VIII. Eski Antlaşma İbranice dilinde (eski zamanlardaki Tanrı
halkının ana dilinde), Yeni Antlaşma ise Grekçe dilinde
(yazıldığı gün ulusların genelinde kullanılan dilde) doğrudan
Tanrı tarafından esinlenmiştir ve sadece Tanrı'nın koruyucu
gözetimi altında tüm çağlar boyunca saf olarak kalmıştır ve bu
yüzden gerçektir. İnanç konularındaki tüm tartışmalarda
kilisenin başvurması gereken en büyük yetki bu Kutsal Yazılardır.
Ancak kullanılan bu özgün diller, Kutsal Yazılar'ı Tanrı
korkusuyla öğrenme, okuma ve araştırma hakkına sahip ve
kendilerine bunları yapmaları buyrulan Tanrı'nın tüm halkı
tarafından bilinmediğinden, her ulusun diline çevrilebilmelidir.
Böylece Tanrı Sözü herkeste yaşayacak, herkes uygun bir şekilde
Tanrı'ya tapınacak ve herkes Kutsal Yazılar'daki sabır ve
teselli aracılığıyla umut bulacaktır.IX. Kutsal Yazının yorumlanmasında değişmeyen kural, Kutsal
Yazıların yorumlanmasında yine Kutsal Yazıların
kullanılmasıdır. Dolayısıyla herhangi bir ayetin tam ve gerçek
anlamı sorgulandığında -ki birçok değil, tek bir tanedir- bu
anlam daha açık bir dille ifade olunan diğer ayetlere
bakılmalıdır.
X. Tüm inanç biçimlerinin, tüm toplumların hükümlerinin, tüm
eski yazarların düşüncelerinin, tüm insan öğretilerinin, tüm
ruhların belirlenmesi ve sınanmasında gereken, tümüyle güvenilir
olan en yüce yargıç, Kutsal Yazılar'da konuşan Kutsal Ruh'tan
başkası değildir, imanımızın kesinliğini açıklayan Kutsal
Yazılar Kutsal Ruh'un yardımıyla, Tanrı'nın hakim gücüyle
insan yazarlar kullanılarak yazılmıştır.10. Ocak 2007: 10:09 #28046AnonimPasifBÖLÜM II
Tanrı ve Kutsal Üçlü BirlikI. Diri ve gerçek olan, varlıkta ve yetkinlikte sınırsız ve
tümüyle pak olan Ruh, gözle görülemeyen; bedeni ya da farklı
kısımları olmayan, doğasında tutkularına göre farklılıklar
göstermeyen; sınırsız, değişmeyen, ebedi, kavranılamayan,
her şeye gücü yeten; en bilge, en kutsal, en özgür, en
mutlak olan; her şeyi en doğru ve değişmez olan isteğine göre
kendi yüceliği için yönlendiren; en sevecen, en lütufkar, en
merhametli, en sabırlı olan, iyilikte ve gerçekte bol olan,
günahları, suçları ve kötülükleri bağışlayan; kendisini
itinayla arayanları ödüllendiren; hükümlerinde en adil ve en
korkunç olan, her türlü günahtan nefret eden ve suçluyu asla
haklı çıkarmayan yalnızca tek bir Tanrı vardır.II. Tanrı, tüm yaşamı, yüceliği, iyiliği ve bereketi kendi
içerisinde bulundurur. Tanrı tümüyle kendine yeterlidir;
yarattığı hiçbir şeye gereksinimi olmadığı gibi, onlardan
hiçbir yücelik de almaz; fakat sadece kendi yüceliğini onlarda,
onların aracılığıyla, onlara ve onların üzerinde gösterir.
Tanrı, her şeyin Kendisinden, Kendisi aracılığıyla ve Kendisi
için yaratıldığı tüm varoluşun tek kaynağıdır; onlar
aracılığıyla, onlar için ya da onlar üzerinde yapmaktan hoşnut
olduğu her şeyi gerçekleştirecek en kudretli hükme sahiptir.
O'nun gözünde her şey apaçık ve ortadadır; bilgisi
sınırsız, yanlışsız ve yaratıklardan bağımsızdır, öyle ki
Tanrı hiçbir olaya bağımlı değildir ne de O'nun için herhangi
bir şey belirsizdir; tüm isteğinde, işlerinde ve buyruklarında en
kutsaldır. Meleklerden, insanlardan ve tüm diğer yaratıklardan
istemekten hoşnut olduğu her türlü tapınma, hizmet ve itaat
Kendisine verilmelidir.
III. Tanrısal özyapının birliğinde; aynı özü, gücü ve
sonsuzluğu paylaşan üç kişi bulunmaktadır: Baba Tanrı, Oğul
Tanrı ve Kutsal Ruh Tanrı: Oğul, Baba'dandır; Kutsal Ruh ise
Baba ve Oğul'dan çıkar. Baba ne doğmuştur, ne de bir göndereni
vardır, Oğul Baba'nın isteğinden doğmuştur, Kutsal Ruh ise hem
Baba'dan hem de Oğul'dan gelmektedir. Baba, Oğul ve Kutsal
Ruh'un ne başlangıcı ne de sonu vardır. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh
tek Tanrıdır.10. Ocak 2007: 10:10 #28047AnonimPasifBÖLÜM III
Tanrı'nın Sonsuz HükmüI. Tanrı, tüm sonsuzluktan beri kendi isteğinin en bilge ve kutsal
doğrultusunda, tüm olayların akışını değişmez bir şekilde
önceden belirlemiş olmasına rağmen, ne günahın yazarıdır,
ne şiddet (davranışları) yaratıkların istemine zorlanır, ne de
ikincil sonuçların doğallığı ve bağımlılığı ortadan
kaldırılır fakat tersine o şekilde olmaları kesinleştirilir.II. Tanrı, verilen belirli şartlarda gerçekleşebilecek olan her
şeyi bilmesine karşın, bu şeylerin gelecekte gerçekleşeceğini
önceden gördüğü için ya da düzenleyeceği belirli koşulların
sonucunda bu sonuçların gerçekleşebileceğini bildiği için
bunların olmalarını buyurmamıştır.III. Tanrı'nın hükmü doğrultusunda, O'nun yüceliğinin
görülmesi için bazı insanlar ve melekler sonsuz yaşama kavuşmak
üzere önceden belirlenmiştir; diğerlerinin ise sonsuz ölüme
bırakılmaları hükmolunmuştur.IV. Bu melekler ve insanlar, önceden belirlenerek seçildiklerinden ve
özel olarak ve değişmez bir şekilde tasarlandıklarından, Çölde
Sayımı da belirli ve kesindir. Çölde Sayımı artırılamaz ve
azaltılamaz.V. Tanrı, dünyanın temelleri atılmadan önce sonsuz ve değişmez
amacı ve isteğinin gizemli bilgeliği ve iyi arzusu uyarınca,
karşılıksız lütfu ve sevgisinden ötürü, insanların
içlerindeki her hangi bir imana, iyi işlerine, ya da içinde
bulundukları koşullara, onları iman etmeye yönlendiren sebeplere ve
dayanma güçlerine ilişkin her hangi bir öngörü olmaksızın
yaşama kavuşturmak üzere önceden belirlediği kişileri, sonsuz
yüceliğe eriştirmek üzere yüce lütfunun övülmesi için
Mesih'te seçti.VI. Tanrı, seçilmiş olanları yüceliğe kavuşturmak üzere
önceden belirlediği gibi, isteğinin sonsuz ve özgür amacı
doğrultusunda bu amacın gerçekleşmesi için gerekli olan her şeyi
de önceden belirledi. Öyle ki, Adem'de günaha düşen
seçilmişler Mesih'te kurtarılırlar; O'nun Ruh'u
aracılığıyla belirlenen zamanda Mesih'e iman etmeye etkin bir
şekilde çağrılırlar, aklanırlar, oğulluğa alınırlar, kutsal
kılınırlar ve iman aracılığıyla kurtuluşa erişmek üzere
O'nun gücüyle korunurlar. Seçilmiş olanlar dışındaki hiç
kimse Mesih tarafından kurtarılmaz, çağrılmaz, aklanmaz,
oğulluğa alınmaz, kutsal kılınmaz ve kurtuluşa eriştirilmez.VII. Kavranması mümkün olmayan isteğinin bilgeliği uyarınca
Tanrı, yarattıkları üzerindeki kadir gücünün görkeminin
görülmesi için, arzuladığı şekilde merhametini sunmak ya da
saklı tutmak yoluyla insanlığın geri kalanını göz ardı ederek,
görkemli adaletinin övülmesi için bu kişilerin utanca ve
günahlarının sebep olduğu gazaba maruz kalmak üzere
bırakılmalarını hükmetmiştir.
VIII. Önemli derecede gizemli olan bu önceden belirlenmişlik
öğretisine özel bir ihtiyatlılıkla yaklaşılmalıdır, öyle ki
Tanrı'nın, Sözünde açıklanan isteğine kulak veren ve O'nun
sözüne itaat eden insanlar, etkin çağrılarının kesinliğine
dayanarak sonsuz seçilmişliklerinden emin olmalıdırlar. Bu
öğreti Tanrı'nın tümüyle övülmesini, saygı duyulmasını ve
yüceltilmesini sağlamalı, müjdeye içtenlikle uyan insanları ise
alçakgönüllülüğe, itinalı olmaya ve bol teselliye
kavuşturmalıdır.10. Ocak 2007: 10:10 #28048AnonimPasifBÖLÜM IV
YaratılışI. Sonsuz gücünün yüceliğini, bilgeliğini ve iyiliğini
göstermek için Baba Tanrı, Oğul ve Kutsal Ruh, dünyayı ve
içindeki gözle görülen ya da görülmeyen her şeyi altı günde,
hiç yoktan ve çok iyi olarak yaratmaktan hoşnut oldu.II. Tanrı tüm diğer yaratıkları yarattıktan sonra, erkek ve
kadın olarak insanı yarattı. Onları kendi benzeyişi
doğrultusunda bilgi, doğruluk ve gerçek kutsallık ile donatıp,
Tanrı'nın yasasını yüreklerine yazmış ve bunu yerine
getirebilecek gücü vermiş bir şekilde, düşünen ve ölümsüz
ruhlar olarak, ancak değişebilen iradelerinin özgürlüğüne
bırakıldıkları taktirde yasayı ihlal etme olasılığı altında
olarak yarattı. Yüreklerine yazılan yasanın yanı sıra insan,
iyiyi ve kötüyü bilme ağacından yememelerini söyleyen bir buyruk
aldılar. Bu buyruğa uydukları sürece Tanrı'yla ilişkilerinde
mutluydular ve diğer yaratıklar üzerinde egemendiler.10. Ocak 2007: 10:12 #28049AnonimPasifBÖLÜM V
İlahi TakdirI. Her şeyin yüce Yaratıcısı olan Tanrı, kendi bilge ve kutsal
ilahi takdiri aracılığıyla bütün yaratıkları, eylemleri ve
şeyleri en küçüğünden en büyüğüne kadar devam ettirir,
yönetir, düzenler ve yönlendirir. Bunları en bilge ve ilahi takdiri
ile kendi yanlışsız ön bilgisine, özgür ve değişmez
isteğinin amacına (emeline) göre, bilgeliğinin, gücünün,
adaletinin, iyiliğinin ve merhametinin övülmesi için yapar.
II. Tanrı'nın önbilgisi ve hükmüne – birinci Sebep budur –
göre her şey değişmez ve hatasız bir şekilde gerçekleşir.
Ancak Tanrı aynı sağlayışla, ikincil nedenlerin doğasına göre,
bunlardan bazılarının ister gerekli, isterse özgür ya da
bağımlı olarak gerçekleşmemesine karar verir.III. Tanrı, kendi olağan ilahi takdiri içerisinde çeşitli
araçları kullanır. Ancak kendi isteği doğrultusunda bunlar
olmaksızın, bunların üzerinde ve bunlara karşı dilediği gibi
çalışabilir.IV. Tanrı'nın sonsuz gücü, araştırılamayan bilgeliği ve
sınırsız iyiliği, O'nun ilahi takdirinde öylesine
sergilenmiştir ki, bu bilgelik ve iyilik ilk düşüşe ve bundan
sonraki tüm diğer insanların ve meleklerin günahlarına kadar
uzanmıştır. Tanrı bunları yalnızca izin verme yoluyla değil,
fakat bunları en bilge ve en güçlü bağla desteklemiş, yahut
tersine bunları kendi kutsal amaçları doğrultusunda çok yönlü
bir şekilde hükmetmiş ve düzenlemiştir. Ancak bunu öyle bir
şekilde yapmıştır ki bu süreç içerisinde işlenen günahlar en
kutsal ve doğru olan, günahın ne yazarı olan ne de günahı
onaylayan Tanrı tarafından değil, yaratık tarafından
işlenmektedir.
V. En bilge, en doğru ve en lütufkar olan Tanrı, çocuklarını
önceden işledikleri günahlar için disiplin etmek ya da alçaltmak
ve onları desteklemek, kendisine daha yakın ve daimi bir güven
seviyesine çıkarmak, gelecekteki olası günahlar için daha uyanık
olmalarını sağlamak ve diğer farklı, adil ve kutsal amaçları
için onları sık sık, belirli bir süre için çeşitli ayartılara
ve yüreklerinin düşkünlüğüne bırakır.VI. Kötü ve tanrısallıktan uzak olan insanları ise Tanrı, doğru
bir yargıç olarak önceki günahlarından ötürü körleştirir ve
katılaştırır. Onlardan yalnızca anlayışlarını
aydınlatabilecek ve yüreklerini değiştirebilecek olan lütfunu
esirgemekle kalmaz, sahip oldukları armağanları da geriye çekerek
onları, bozulmuş doğalarının günah işlemek için kullandığı
şeylere bırakır ve böylece yüreklerinin kötü tutkularına,
dünyanın ayartılarına ve Şeytan'ın gücüne terk eder; öyle
ki bu insanlar kendilerini katılaştırırken, Tanrı aynı araçları
diğerlerini yumuşatmak için kullanır.
VII.Tanrı'nın ilahi takdiri, genel anlamda tüm yaradılışı
kapsar. Ancak çok özel olarak, Tanrı kilisesine bakar ve her şeyde
onun iyiliği için etkindir.10. Ocak 2007: 10:13 #28050AnonimPasifBÖLÜM VI
İnsanın Günaha Düşmesi ve Bunun CezasıI. İlk ana ve babamız, Şeytan'ın kurnazlığı ve ayartısıyla
aldanıp, yasak meyveden yiyerek günah işlediler. Tanrı, kendi
bilge ve kutsal emeli doğrultusunda, bunu kendi yüceliği için
düzenlemiş olarak bu günaha izin vermekten hoşnut oldu.II. Bu günah yüzünden insan, ilk doğruluğundan ve Tanrı'yla
olan beraberliğinden düştü, ve böylece günahları içinde
öldü; ruhun ve bedenin bütün üyeleri ve bunların yeterlilikleri
tamamen kirlendi.III. Adem ve Havva tüm insanlığın kökü olduklarından bu
günahın getirdiği suçluluk yasal olarak tüm insanlığa ait
sayılmış (onların içlerine konmuş); bu aynı günah içinde
ölmüş ve bozulmuş insan doğası sıradan doğma yoluyla onlardan
sonraki nesillere aktarılmıştır.IV. Bizi iyilik yapamaz durumda, iyilik yapmaya tümüyle isteksiz ve
iyiliğe tamamen karşıt ve kötülüğün her türüne eğilimli
hale getiren bu ilk bozulma, bütün gerçek günahların kaynağını
oluşturmaktadır.V. Bozulmuş olan bu insan doğası, yeniden doğan insanlarda yaşam
boyunca varlığını sürdürür. Bu bozulmuş doğa, Mesih
aracılığıyla bağışlanmış ve öldürülmüş olduğu halde; hem
kendisi hem de tüm yaptıkları gerçek anlamda günahtır.
VI. İster ilk günah, isterse sonraki günahlar olsun her günah,
Tanrı'nın doğru olan yasasına karşıdır ve bu yasanın
çiğnenmesidir. Bu nedenle doğası gereği yasa, günah işleyen her
kişiyi suçlu kılar, böylece Tanrı'nın gazabına ve yasanın
laneti altına sokar. Bunun sonucu olarak her türlü ruhsal,
geçici, ve sonsuz kayboluşla ölüme mahkum eder.10. Ocak 2007: 10:14 #28051AnonimPasifBÖLÜM VII
Tanrı'nın İnsanla AntlaşmasıI. Tanrı ve insan arasındaki ayrım o denli büyüktür ki, O'na
itaat etme zorunluluğuna sahip olan ve bu zorunluluğu düşünebilen
insanlar, eğer Tanrı onlara yaklaşmazsa O'ndan hiçbir şekilde
bereket ya da ödül alamazlar. Tanrı ise bunu onlarla antlaşma yapma
yoluyla gerçekleştirmekten hoşnut olmuştur.II. İnsanla yapılan ilk antlaşma, mükemmel ve kişisel bir itaat
koşuluyla Adem'e ve onun soyuna vaat edilen yaşamı içeren
işlere(eylemlere) dayalı bir antlaşmaydı.III. Günaha düşmüş olan insan, bu antlaşma yoluyla
yaşayamadığından Rab, ikinci bir antlaşma yapmaktan hoşnut oldu.
Bu antlaşmanın adı Lütuf Antlaşmasıdır. Rab böylece
günahlılara İsa Mesih aracılığıyla karşılıksız olarak yaşam
ve kurtuluş sundu. Kurtulmaları için onlardan Kendisine iman
etmeleri şartını koştu. Onları inanmaya istekli kılmak ve bunu
yapabilmelerini sağlamak için sonsuz yaşama kavuşturulmak üzere
belirlenenlerin tümüne Kutsal Ruh'unu vermeyi vaat etti.IV. Kutsal Yazı, bu Lütuf Antlaşmasını İsa Mesih'in ölümüne
ve sonsuz mirasa bağlamaktadır.V. Bu antlaşma, yasanın ve müjdenin altında farklı biçimlerde
yürürlüğe konmuştu. Yasanın altındayken vaatler,
peygamberlikler, kurbanlar, sünnet, fısıh kuzusu ve diğer
kurallarla Yahudiler'e ulaşmıştır. Bunların hepsi Mesih'e
işaret etmektedir. O zaman bu biçimler, Kutsal Ruh'un işlevi
aracılığıyla günahların tümüyle bağışlandığı ve sonsuz
kurtuluşun sağlandığı Mesih vaadinde seçilmişleri eğitmek ve
bina etmek için yeterliydiler. Ve buna da, Eski Antlaşma adı
verilir.
VI. Müjde altında ise, Tanrısal doluluğun beden almış hali Mesih
göründüğü zaman bu antlaşmanın kuralları, Söz'ün
duyurulması, vaftiz ve Rab'bin Sofrası sakramentleri halini
almıştır. Bunlar sayıca az; daha yalın, daha az bir dışsal
yüceliğe sahip olsalar da özünde daha büyük bir doluluk, kanıt
ve ruhsal yeterlilikle hem Yahudiler'e hem de Yahudi olmayan bütün
uluslara sunulmuştur. Ve buna da Yeni Antlaşma adı verilir.
Dolayısıyla bunlar özde ayrı olan iki lütuf antlaşması
değildir; çeşitlilik gösteren tek ve aynı antlaşmadır.10. Ocak 2007: 16:34 #28052AnonimPasifBÖLÜM VIII
Aracı Olan MesihI. Tanrı, sonsuz amacı uyarınca, biricik Oğlu Rab İsa'yı,
Tanrı ve insan arasında Aracı, Peygamber, Kahin, Kral,
Kilisesinin Başı ve Kurtarıcısı, her şeyin Mirasçısı ve
dünyanın Yargıcı olarak seçip atamaktan hoşnut oldu, O'na tüm
sonsuzluktan önce kendi soyu olması için ve zamanı geldiğinde
O'nun tarafından kurtarılması, çağrılması, aklanması, kutsal
kılınması ve yüceltilmesi için bir halk verdi.II. Üçlü birliğin ikinci üyesi, sonsuz Tanrı'nın kendisi,
Baba'yla eş ve aynı özden olan Tanrı'nın Oğlu, zaman dolunca,
bütün gerekli nitelikleriyle ve bunların zayıflıklarıyla birlikte
ancak günahsız bir şekilde Kutsal Ruh'un gücüyle bakire
Meryem'in rahmine düşmüş ve onun özünden olarak insan
doğasını üzerine almıştır. Böylece kendi başlarına bir
bütün olan iki ayrı ve mükemmel doğa, yani Tanrı ve insan,
birbirlerinden ayrılamayacak şekilde tek bir kişide, birbirine
dönüşmeden, birleşmeden ve karışmadan bütünleşmiştir. Öyle
ki bu kişi Tanrı'nın kendisi ve tamamen de insandır, fakat tek
bir Mesih ve Tanrı ile insan arasındaki tek Aracıdır.III. Rab İsa, bilginin ve bilgeliğin tüm hazinelerini kendisinde
bulundurarak Tanrısal özle bütünleşen insan doğası içinde
Kutsal Ruh tarafından ölçüsüzce kutsanmış ve meshedilmiştir;
kutsal, suçsuz, lekesiz, lütuf ve gerçekle dolu olarak Aracı ve
Kefil görevi görmek üzere tümüyle yeterli olması için bütün
doluluğun O'nda bulunmasından Baba hoşnut olmuştur. Bu görevi
kendisi üstlenmemiş ama tüm gücü ve yetkiyi O'nun eline veren ve
bunları kullanmasını buyuran Babası tarafından buna
çağrılmıştır.IV. Bu görevi Rab İsa, tam bir isteklilikle üstlendi, bu görevi
yerine getirebilmek için yasa altında doğdu ve mükemmel bir
şekilde tamamladı; ruhunun derinliklerinde en şiddetli işkencelere
ve bedeninde de en şiddetli acılara maruz kalarak çarmıha gerildi
ve öldü, gömüldü ve ölümün gücü altında kaldı, ancak bu
süre içinde bedeni çürümedi. İçinde acı çektiği aynı
bedenle üçüncü gün ölümden dirildi, göğe yükseldi ve orada
Babasının sağında oturdu. Orada yakarışta bulunmaktadır,
dünyanın sonunda insanları ve melekleri yargılamak üzere geri
dönecektir.V. Rab İsa, mükemmel itaatkarlığını ve kendi kurbanlığını bir
defa olmak üzere sonsuz Ruh aracılığıyla Tanrı'ya sunmasıyla
Baba'sının adaletini tümüyle tatmin etmiştir; ve böylece
Baba'nın kendisine verdiği kişilerin hepsi için sadece barışma
değil, ama Göklerin Krallığı'nda onlar için sonsuz bir miras da
satın almıştır.VI. Kurtarış işi, Mesih tarafından her ne kadar beden alışından
önce gerçekleşmemiş olsa da, bunun erdemleri, etkileri ve
yararları seçilmiş olanlara vaatler, semboller ve kurbanlar
aracılığıyla dünyanın başlangıcından beri tüm çağlarda
iletilmişti. Mesih, yılanın başını ezecek olan kadının tohumu
ve dünyanın başlangıcında boğazlanan, dün, bugün ve sonsuzluk
boyunca aynı kalacak olan Kuzu olarak açıklanmıştı.VII. Mesih, aracılık görevini yerine getirirken, her bir doğanın
kendisi için uygun olanı yapması suretiyle iki doğaya da uygun bir
şekilde işlev görür; ancak tek bir kişide gerçekleşen bu
birleşme nedeniyle, bir doğaya uygun olan şey Kutsal Yazı'larda
bazen diğer doğanın ön planda olduğu kişiye atfedilir.
VIII. Mesih, kendileri için kurtuluş satın aldığı kişilerin
hepsine bu aynı kurtuluşu kesin ve etkin bir şekilde uygular; onlar
için yakarışta bulunur, Söz'de ve Söz aracılığıyla onlara
kurtuluşun sırlarını açıklar; Ruh'u aracılığıyla etkin bir
şekilde onları inanmaya ve itaat etmeye ikna eder, Sözü ve Ruhu
aracılığıyla onların yüreklerine hükmeder; Kadir gücü ve
bilgeliği aracılığıyla kendi harika ve anlaşılmaz hükmedişine
en uygun olan tutumla ve yollarla onların tüm düşmanlarını alt
eder.10. Ocak 2007: 16:36 #28053AnonimPasifBÖLÜM IX
Özgür İradeI. Tanrı insanın iradesini doğal bir özgürlük ile donatmıştı.
Bu özgürlük ne baskı altındadır ne de iyilik ya da kötülük
yapmak üzere koşullanmıştır.II. Masumiyet konumundayken insan, iyi olan ve Tanrı'yı hoşnut
edeni hem isteme hem de yapma gücüne ve özgürlüğüne sahipti;
ancak bu konumdan düşmesi mümkün olacak şekilde değişkendi.III. Günah konumuna düşmesiyle insan, beraberinde kurtuluşu
getirecek herhangi bir ruhsal iyiliği isteme yetisini tümüyle
kaybetmiştir. Bu nedenle bu iyiliğe tümüyle karşıt, ve günah
içinde ölü bir doğal insan olarak kendi gücüyle iman edecek ya
da kendisini buna hazırlayacak yetiye sahip değildir.IV. Tanrı bir günahlıyı imana kavuşturduğunda ve onu lütuf
konumuna yerleştirdiğinde, o kişiyi günaha olan doğal
tutsaklığından özgür kılar ve yalnızca lütfu aracılığıyla
ruhsal açıdan iyi olanı özgürce arzulama ve yapma yetisi verir;
buna rağmen insan, içinde kalan düşmüşlük nedeniyle ne mükemmel
bir şekilde ne de yalnızca iyi olanı arzular ama aynı zamanda
kötü olanı da arzular.
V. İnsanın iradesi, yalnızca yücelik konumuna geldiği zaman
mükemmel ve değişemez bir şekilde sadece iyilik yapmak üzere
özgür bir hale getirilecektir10. Ocak 2007: 16:37 #28054AnonimPasifBÖLÜM X
Etkin Çağrı1. Tanrı, yaşama kavuşturmak üzere önceden belirlediği kişilerin
hepsini, ve sadece bu kişileri Kendi belirlediği ve uygun gördüğü
zamanda, doğal olarak içinde bulundukları günah ve ölüm
konumundan, İsa Mesih'teki lütuf ve kurtuluş konumuna Sözü ve
Ruh'u aracılığıyla etkin bir şekilde çağırmaktan hoşnut
olmuş; Tanrı'ya ilişkin gerçekleri anlamaları için
düşünüşlerini ruhsal ve kurtuluşa eriştirecek şekilde
aydınlatmış, taştan yüreklerini alarak onlara etten bir yürek
vermiş; iradelerini yenileyerek ve kendi kadir gücüyle onları iyi
olana yönlendirerek etkin bir şekilde İsa Mesih'e çekmiştir;
öyle ki O'nun lütfuyla bunu arzulamaları sağlanmış olarak ve
tamamıyla özgür bir seçim sonucu Mesih'e gelmişlerdir.II. Bu etkin çağrı yalnızca Tanrı'nın karşılıksız ve özel
lütfundan ileri gelir; Kutsal Ruh tarafından canlandırılıp
yenilendiği ana kadar kendi içerisinde pasif olan insanda varlığı
önceden görülen hiçbir şeyden kesinlikle kaynaklanmamaktadır.
Kutsal Ruh'un bu işlevi aracılığıyla kişiye, bu çağrıya
yanıt verme ve bununla birlikte sunulan ve verilen lütfu kucaklama
yetisi verilir.III. Seçilmiş olan bebekler ölürlerse, istediği zaman, istediği
yerde ve istediği şekilde çalışan Kutsal Ruh aracılığıyla
ruhtan yeniden doğarak Mesih tarafından kurtarılırlar. Söz'ün
duyurulması aracılığıyla dışsal olarak çağrılamayan tüm
diğer seçilmişler için de aynı şey geçerlidir.
IV. Seçilmemiş olan diğerleri, Söz'ün duyurulması
aracılığıyla çağrılmış ve Kutsal Ruh'un bazı genel
işleyişine tabi olmuş olsalar da, hiçbir zaman gerçek anlamıyla
Mesih'e gelmezler ve bu nedenle de kurtulamazlar. Hıristiyan
inancını ikrar etmeyen insanların da, kendi yaşamlarını doğanın
ışığına ve ikrar ettikleri inancın kurallarına ne denli
titizlikle uydurmaya çalışsalar da kurtulamayacakları bu kadar
kesindir. Bu tür kişilerin kurtulabileceğini iddia etmek ve bunda
ısrarcı olmak son derece zararlıdır ve bu tavırdan nefret
edilmelidir.10. Ocak 2007: 16:38 #28055AnonimPasifBÖLÜM XI
Kurtaran İmanI. Seçilmişlerin, ruhlarının kurtuluşuna erişmek üzere
aracılığıyla inanmaları sağlanan iman lütfu, Mesih'in
Ruhu'nun bu kişilerin yüreklerindeki işleyişinin ürünüdür ve
doğal olarak Söz'ün vaaz edilmesiyle gerçekleşir, aynı
zamanda sakramentlerin(Rabbin Sofrası ve Vaftiz) verilmesi ve dua ile
artırılıp güçlendirilir.II. İmanlı kişi, Tanrı'nın Sözü'nde açıklanan her şeyin
gerçek olduğuna bu imanla inanır, çünkü Tanrı'nın kendi
yetkisi konuşmaktadır; her belirli metnin içeriğine kayıtsız
kalmaksızın buna göre hareket eder; buyruklarına boyun eğer,
tehditleri karşısında titrer, Tanrı'nın şu anki ve gelecek
yaşam için verdiği vaatleri kucaklar. Ancak kurtaran imanın ana
eylemleri; aklanma, kutsanma ve sonsuz yaşam için lütuf antlaşması
aracılığıyla yalnızca Mesih'e güvenmektir.
III. Bu imanın farklı dereceleri vardır, zayıf ya da güçlü
olabilir; çoğu zaman ve birçok yollarla saldırıya maruz kalabilir
ve zayıf düşebilir, ancak sonuçta zaferlidir: İmanımızın
başlatıcısı ve tamamlayıcısı olan Mesih aracılığıyla tam
bir güvenceye kavuşmamızı sağlar10. Ocak 2007: 16:40 #28056AnonimPasifBÖLÜM XII
Yaşama Götüren TövbeI. Yaşama götüren tövbe, kişinin yaptığı işlere dayanmayan ve
gerçek imana dayanan bir lütuftur. Bu öğreti, Tanrı'nın
Sözü'nü vaaz eden her Pastör ve Mesih'e inanan her kişi
tarafından duyurulmalıdır.II. Tanrı yasasının kutsal ve doğru doğasına karşıt olan
günahlarının teşkil ettiği tehlikeyi, ve ayrıca bunların
pisliğini ve iğrençliğini göremeyen ve hissedemeyen bir günahkar
bu tövbe sayesinde; ve O'nun tövbekarlara gösterdiği Mesih'teki
merhametinin bilincine vardığında, işlediği tüm günahlar için
büyük üzüntü duyup, bu günahlardan nefret ederek, onları
bırakıp Tanrı'ya döner ve O'nun buyruklarının gösterdiği
yolların hepsinde O'nunla birlikte yürümeyi amaçlar ve bu konuda
gayret gösterir.III. Günahı veya günahın affını sağlayan bir araç olarak,
günah için herhangi bir şekilde tatmin sunmak için ya da
bağışlanmanın herhangi bir şekilde sebebi olması için her ne
kadar tövbe etmiş olmaya güvenilemez. Çünkü bağışlama
Tanrı'nın karşılıksız lütfunun Mesih'te yapmış olduğu
iştir. Ancak hiç kimse de tövbe olmaksızın bağışlanmayı
bekleyemez.IV. En küçük günah bile lanetlenmeyi hakketmeyecek kadar küçük
değildir; ve aynı şekilde hiçbir günah da gerçekten tövbe
edenler üzerine lanet getirecek kadar büyük değildir.V. İnsanlar yalnızca genel bir tövbe ile yetinmemelidirler; belirli
günahları için özel bir şekilde kesin olarak tövbe etmeyi
amaçlamak her insanın sorumluluğudur.
VI. Her insan Tanrı'ya günahlarını kişisel olarak itiraf ederek
bunların bağışlanması için dua etmelidir; bunu yaptığında ve
bu günahlara sırtını döndüğünde merhamet bulacaktır; öyle ki
kardeşine ya da Mesih'in Kilisesine karşı suç işleyen kişi
kendilerine karşı suç işlediği kimselere karşı olan tövbesini
ve günahından duyduğu üzüntüyü kişisel olarak ya da herkesin
önünde açıkça itiraf etmeye istekli olmalıdır. Bunların
yapılması üzerine kendisine karşı suç işlenen kişiler onunla
barışmalı ve onu sevgiyle kabul etmelidirler10. Ocak 2007: 16:41 #28057AnonimPasifBÖLÜM XIII
AklanmaI. Tanrı, etkin olarak çağırdığı kişileri, aynı zamanda
karşılıksız olarak akladı. Bunu, onların içine doğruluk
koyarak (kendi doğalarına doğruluk doğasını karıştırarak)
değil, ama günahlarını bağışlayarak ve doğru kişiler sayıp
kabul ederek yaptı. Bu kabulü ne onların içinde gördüğü, ne de
içlerine inanma eylemi olan iman ya da kendilerine doğruluk olarak
sayılabilecek her hangi bir itaatkarlık koyarak değil, ya da onlar
tarafından yapılan herhangi bir şeyden değil, ama yalnızca
Mesih'in uğruna, yalnızca Mesih'in itaatini ve tatminini onların
sayarak yaptı, bu kişiler O'nu ve O'nun doğruluğunu iman
aracılığıyla aldılar ve iman aracılığıyla bunlara dayandılar
(güvendiler), o iman ki kendilerinden kaynaklanmamıştır ama
Tanrı'nın armağanıdır.II. Mesih'i ve O'nun doğruluğunu alıp, bunlara dayanma eylemi
olan iman, aklanmanın gerçekleştiği tek yoldur. Ancak aklanan
kişi de tek başına değildir ama her zaman için kurtuluştan doğan
meyveleri beraberinde bulundurur ve bu da ölü değil, sevgiyle etkin
olan bir imandır.III. Mesih, itaati ve ölümüyle, bu şekilde aklanan herkesin borcunu
tamamıyla kapatmıştır ve onların yerine Babasının adaletini
uygun, gerçek ve tam olarak tatmin etmiştir. Fakat her ne kadar
Mesih, Baba tarafından günahkarlar için verilmiş, O'nun itaati
ve tatmini onların sayılmış ve bunların her ikisi de onlardaki
her hangi bir şeyden kaynaklanmamış olsa da, onların aklanmaları
sadece Tanrı'nın karşılıksız lütfu nedeniyledir. Öyle ki,
Tanrı'nın kesin adaleti ve zengin lütfu bu günahkarların
aklanmasında yüceltilsin.IV. Tanrı, tüm sonsuzluğun başında, tüm seçilmişlerin
aklanmasını hükmetti ve Mesih, zamanın doluluğunda bu kişilerin
günahları için ölmeye ve aklanmaları için tekrar dirilmeye geldi.
Ne var ki, bu kişiler uygun zamanda Kutsal Ruh'un Mesih'i onlara
uyguladığı ana dek aklanmazlar.V. Tanrı, aklanmış olan kişilerin günahlarını bağışlamaya
devam eder; ve her ne kadar bu kişilerin aklanma konumundan
düşmeleri asla mümkün olmasa da, günahları nedeniyle Babaları
olan Tanrı'nın kendilerinden hoşnutsuz olmasına ve yüzünü
onlardan saklamasına sebep olabilirler. Kendilerini alçaltıp,
günahlarını itiraf edip, bağışlanma dileyip, imanlarını ve
tövbelerini yenilemedikleri sürece bu durumda kalırlar.
VI. Eski Antlaşma altındaki günahkarların aklanmaları, bu
yönlerden, Yeni Antlaşma altındaki günahkarların aklanmaları ile
aynıydı. -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.