Vatan İçin mi?
- Bu konu 6 izleyen ve 9 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
23. Ağustos 2008: 20:33 #25505AnonimPasif
Vatan için mi?
Malatya kurbanlarına ağlamak yetmez. Malatya canilerini lanetlemek de yetmez.
Fanatizmin ‘bindirilmiş kıtalar’ının yayınevi basıp havari gırtlağı kesmesi, daha derin bir hesaplaşmaya zorluyor bizi…
Hesaplaşılacak şey, yakalanan şüphelinin ilk ifadesinde gizli:
‘Vatan için yaptık!’
Bazen milleti derlemek, bazen muhalefeti ezmek için kullanılan ‘Vatan elden gidiyor’ paranoyasının zehirli meyvesidir bu…
Ne yazık ki pek çok cinayete kılavuzluk yapmıştır. Pek çok beraate de kapı açmıştır.
‘Vatan için’ bahanesi, otel kundaklamaktan yazar boğazlamaya, kurşunla Milli Takım zaferi kutlamaktan rahip vurmaya kadar her tür suça kılıf olabilen bir örtüye dönüştü. Sonunda en çok vatana zarar veren bir örtüye…Şu son ‘Misyonerler geliyor’ dolduruşunu ele alın; kimler yok ki bu garip koalisyonun içinde:
Fanatik milliyetçiler…
Yobaz dinciler…
Kışkırtıcı yerel gazeteler…
Adında ‘sol’ lakabı taşıyan bazı partiler…
Ve bazı ‘Atatürk milliyetçileri’…
‘Hıristiyan misyonerlik aldı başını gidiyor’ diyen teyakkuz borusu en son hangi kürsüden çalındı hatırlıyor musunuz?
Ne yazık ki 14 Nisan’da Tandoğan kürsüsünden…***
Ece Temelkuran dün burada ‘miting sonrası solun sıkışıklığı’nı yazdı. Onun bıraktığı yerden devam edeyim:
Ben de mitingdekilerin çoğunun, yaşama biçimlerinin zorla değiştirileceği endişesiyle ve vicdani bir tepkiyle oraya giden samimi yurtseverler olduğuna inanıyorum.
Ama kürsüden ‘vatan için’ yapılan ‘Misyonerlik aldı başını gidiyor’ uyarısıyla Malatya’daki katliam haberini 4 gün arayla okuyunca mitingin yanlış yönlendirildiğini düşünüyorum.
Vakit gazetesinde bir gün önce ‘Hıristiyan’ diye acımasızca hedef gösterilen Atatürkçü çevrelerin ‘Hıristiyanlık yayılıyor’ diye başkalarını hedef göstermesine hayret ediyorum.
***
Sözüm, Ankara’da kaygıyla, coşkuyla yürüyen yüz binleredir:‘Vatan için’ misyoner boğazlayan mürteciler kadar, ‘vatanı korumak için’ onları azmettirenlerle de mücadele etmeliyiz.
‘Devleti kollama’ adına ‘gâvur’ gırtlağı kesenlerle savaştığımız kadar, ‘Devleti kolluyorlar’ diye katillerin sırtını sıvazlayanlarla da savaşmalıyız.‘Minareleri süngü’ gibi gören dini ideolojiyle hesaplaştığımız kadar, komünizm tehdidi’nin karşısına’ dini taassubu koyacağım diye ders kitaplarına, cami vaazlarına, meydan nutuklarına dini telkin ve husumet sokuşturan askeri rejim liderleri ve hakim ideolojiyle de hesaplaşmalıyız.
‘Haçlı seferi’ saldırganlığına karşı koyduğumuz gibi, Patrikhane düşmanlığına da karşı koymalıyız.
Gericiliğe karşı çıktığımız gibi, gericilik korkusunu iktidar aracı olarak kullanan, Kuran-bayrak-silaha el basan yeminli darbecilere de karşı çıkmalıyız.
Bayrak yakan kışkırtıcılarla olduğu gibi, bayrağı yolsuzluklarına kılıf, hegemonyalarına zırh yapanlarla da savaşmalıyız.
Etnik, ırkçı, dinci ayrımcılığa tavır aldığı kadar, farklı kimlikleri, inanç gruplarını dışlayanlara da tavır almalıyız.
***
‘Vatan için’ bahanesinin hiçbir cinayeti mazur gösteremeyeceğini, tersine özünde vatanı yaralayacağını belletmeden bu fanatizmle baş edemeyiz.
Vatanı, sahte vatanperverler’in; inancı, kanlı katillerin elinden kurtarmak…
En zoru bu olacaktır.23. Ağustos 2008: 23:22 #30313AnonimPasifCan bey ve sayın Birand kime dert yanıyor, neyin savaşından ve neyin mücadelesinden bahsediyorlar ki?
Bu tablo onlar gibi ateist veya dinsiz vatan evlatlarının eseri değil mi?
Cinayetlerin bir ucunda kutsal inancı olmayan ateist ve laikler, diğer ucunda cahil milliyetçi faşistler. İki kesim de resmi ideolojinin, insanları gerçek dininden soğutması ve uzaklaştırmasının birer sonucu değil mi? Resmi ideolojinin bayraktarlığını yapanlarsa kendileri değil mi?
Bunlarda biraz basiret olsa, yıllardır bindikleri dalı kestiklerini itiraf edip, gittikleri yanlış yolu değiştirirlerdi. Ama bunlar hala savaşmaktan ve mücadele etmekten bahsediyorlar.24. Ağustos 2008: 18:48 #30320AnonimPasifSayin abdulkadir
Sasiyorum yorumunuza…Bu kadar güzel yazmis,Türkiye’nin sahip oldugu en degerli gazetecilerinden birine bu yazi mi yazilmaliydi?
Bence bir daha okuyun ondan sonra düsünün ve ondan sonra gene bir yorum yapin isterseniz.
Cok güzel yazmis sayin Can Dündar.Rab görebilen gözler,isitebilen kulaklar ve anlayan yürek versin herkese.
Rab’bin esenligi ve merhameti sizinle olsun.24. Ağustos 2008: 19:32 #30318AnonimPasifSayın abdulKadir,
aslında belki de yazdıklarınızı dikkate almamam gerekirdi, çünkü aynı mesajı noktası virgülüyle 2 farklı konuya kopyala-yapıştır yapmış olmanız makalenin özünde anlatılmak istenenler ile ilgili yorum yapmaktan çok genel (veya genelleştirilmiş) yargılarızı yayma çabasında olduğunuz izlemini yarattı bende.Ama yine de yazmış olduğunuz cümlelerden birisi beni her zaman çok büyük bir rahatsızlığa itmiştir ki inanıyorum bu düşünce tarzı son zamanların Türkiyesinde bilinçlı olarak yayılıyor genelleniyor satır aralarında farkettirleden insanların beynine işleniyor.
Yazınızdaki bahsi geçen cümle “kutsal inancı olmayan ateist ve laikler… ” diye başlıyor.
Bu tarz cümlelerinizi -eğer bilinçli yapmıyorsanız- iki kez okuyup sonra yazmanızı tavsiye edeceğim size. Öyle ki bu düşünce tarzının Türkiyemizi nerelere götürebileceğini hepimiz görebiliriz.Son olarak, kendi adıma, kendimi kutsal inançları olan ve laiklik ilkesini benimsemiş bir türk evladı olarak tanımlıyorum.
Evet, hamdolsun…24. Ağustos 2008: 21:24 #30323AnonimPasifhayirolmaz
Sayın Abdülkadir,
Çok değerli iki gazeteci Can Dündar ve Mehmet Ali Brant hakkında yapmış olduğunuz bu yorum karşısında çok şaşırdım. Bu kadar insancıl, bu kadar tarafsız, bu kadar demokrat olan bu iki insanı neden bu kadar acımasız bir şekilde yargıladığınızı anlamış değilim. Ben de tıpkı Kayram’ın söylemiş olduğu gibi söylediklerinizi önemsemiyorum.
Sevgiler
Suna24. Ağustos 2008: 23:21 #30325AnonimPasifSayın Kores, Kayra ve Suna,
sizlere cevaben yazdığım uzunca bir yazı, zaman aşımından olsa gerek sistemin yeniden giriş yapmamı istemesinden dolayı silindi. ”Vardır bunda bir hayır” deyip tekrar yazmadım.
Şu kadarını söyleyeyim: Ergenekon devlet çetesi ortaya çıkmadan aylar önce (1-1,5 yıl önce) yazılmış yazıları tekrar yayınlamanız karşısında bir gerçeği dile getirmek istemiştim. Parmağımla ayı göstermek istedim ama siz aya değil parmağıma baktınız.
Ülkede dindar müslümanlar üzerinden aslında bütün dinlerle, kutsal kitaplarla ve neticede Yüce Yaratıcıyla mücadele eden bir kesim var. Hristiyan arkadaşların bu kesimi iyi tanıması ve ”düşmanımın düşmanı dostumdur” aldatmacasından sıyrılması gerekiyor.
Bu kesimlerin tarifine göre ben de bir mürteciyim ama bırakın misyoner cinayetini onaylamayı onların haklarını savunuyorum. Yeri geliyor incil, tevrat dağıtıyorum. Malum güçlerin yaptığı propaganda dindarlar arasında düşmanlığı körüklediği gibi, seküler kesimi de dinlere düşman yapıyor. Bu gerçekleri görelim artık.Sayın Kores, yaptığınız o güzel duaya ben de ”amin” diyorum.
Rabbim’in selamı ve merhameti sizin de üzerinize olsun.26. Ağustos 2008: 7:06 #30366AnonimPasifSayin Abdulkadir
yazinizda misyonerlerin haklarini savundugunuzu ve yeri geldiginde incil ve Tevrat dagittiginizi belirtmissiniz.Bu sözlerinizde samimiyseniz Rab sizi bereketlesin.Böyle düsünen nadide müslümanlar var.
Yine yazinizda belirtiginiz dindarlara karsi belli kesimden mücadele var sözlerinizden sunu anliyorum. Evet var.Hristiyanlarin Türkiye’de kilise evlerine mahkum edilmesi ve ibadethane acmalarina getirilen zorluklar ve kamuoyunda sürekli olusturulan misyonerlik ve hristiyan propagandasi ülkede yasayan hristiyanlara nasil bir önyargi ve kasitli bir mücadelenin yapildigini acikca gösteriyor.Oysaki laik ve demokratik ülkelerde müslümanlar ve diger dinlere mensup olan insanlar serbestce ve özgürce hem ibadet yerlerini aciyorlar hem de dinlerini sertbestce herkese anlatabiliyorlar.
Türkiye’nin bu konuda karnesi ne yazik ki zayiftir.Bu konuda müslümanlara yapilan kolayliklar(daha cok sünni müslümanlara) diger din mensuplarina saglanmiyor.
Su da bir gercek Türkiye’de belli bir kesim Türkiye’nin Islam seriatiyla yönetilmesiyle dogrudan veya dolayli olarak ugrasiyor ve mücadele ediyor.Dolayisiyla bu düsünceye karsi olan baska gücler de bunlarla bir mücadele icerisindedir.Böylelikle sizin de yazinizda belirttiginiz gibi bazi gercekten dindar insanlara haksizlik yapilabiliyor.Biz bundan sevinc duymuyoruz. Biz tüm inanclara esit muamelede ve mesafede durmalardan yanayiz. Bugün ülkede okuldan daha fazla cami ve Kuran kurslari ve baska dini dernekler vardir ve bunlara hergecen gün yenileri ekleniyor.Bu konuda haddinden fazla özgürler ve bir mücadele yok.Bu özgürlügü hristiyan yurttaslara da tanisalar o zaman Türkiye’nin tam bir laik ve demokratik ülke olduguna inanacagim.
Müslüman vatandaslarin Türkiye’den bir sikayeti olmamasi gerekiyor.Cünkü hersey onlarin istedigi gibi gidiyor.Bu da bir gercek.
Neyse sözü fazla uzatmayayim.
Sayin abdulkadir bazi konularda gercekten cok güzel düsünüyorsunuz.Incil ve Tevrat hakkinda güzel yorumlariniz var.Foruma güzel bir renk kattiginizi düsünüyorum.
Rab yüreginizde olsun.27. Ağustos 2008: 21:39 #30394AnonimPasifKores;8884 wrote:Sayin Abdulkadir
yazinizda misyonerlerin haklarini savundugunuzu ve yeri geldiginde incil ve Tevrat dagittiginizi belirtmissiniz.Bu sözlerinizde samimiyseniz Rab sizi bereketlesin.Böyle düsünen nadide müslümanlar var.
Sayın Kores,
Neden samimiyetime ”samimiyseniz” diyerek bir soru işareti ve şüphe koyuyorsunuz? Yapmadığım bir şeyi söylemek bizlere yakışır mı?
Kores;8884 wrote:Yine yazinizda belirtiginiz dindarlara karsi belli kesimden mücadele var sözlerinizden sunu anliyorum. Evet var.Hristiyanlarin Türkiye’de kilise evlerine mahkum edilmesi ve ibadethane acmalarina getirilen zorluklar ve kamuoyunda sürekli olusturulan misyonerlik ve hristiyan propagandasi ülkede yasayan hristiyanlara nasil bir önyargi ve kasitli bir mücadelenin yapildigini acikca gösteriyor.Oysaki laik ve demokratik ülkelerde müslümanlar ve diger dinlere mensup olan insanlar serbestce ve özgürce hem ibadet yerlerini aciyorlar hem de dinlerini sertbestce herkese anlatabiliyorlar.
Türkiye’nin bu konuda karnesi ne yazik ki zayiftir.Bu konuda müslümanlara yapilan kolayliklar(daha cok sünni müslümanlara) diger din mensuplarina saglanmiyor.
Kastettiğim dindarlar özellikle islam şeriatini yaşayan/yaşamak isteyen dindar müslümanlardı.:) Sizin bu konuda söylediklerinize katılıyorum ama hristiyanlara yönelik idari zoluklar islami hassasiytelerden kaynaklanmıyor. Türkiye de yanlış bir laiklik ve yanlış bir isalm anlayışı hakim. Öyle olunca karnesinin zayıf olması gayet doğal. Dediğiniz gibi hristiyan kültürüne sahip ülkelerde müslümanlar kendi özvatanlarındakinden daha özgürdürler. Ama bu özgürlüklerin bile bir sınırı vardır.
Ülkede sünni müslümanlara sağlanan kolaylıklar dediğiniz şeyler rutin hizmetlerdir. Ve müslümanlar bu hizmetleri sunmak için ne zorluklarla karşılaşıyorlar, tabiri caizse işi kitabına uydurmak zorunda kalıyorlar. Sistem müslümanları ikiyüzlü davranmaya mahkum ediyor. Son olarak Konya’da yaşanan Kur’an kursu faciasının sebeplerinden biri de bu mahkumiyettir.
Kores;8884 wrote:Su da bir gercek Türkiye’de belli bir kesim Türkiye’nin Islam seriatiyla yönetilmesiyle dogrudan veya dolayli olarak ugrasiyor ve mücadele ediyor.Dolayisiyla bu düsünceye karsi olan baska gücler de bunlarla bir mücadele icerisindedir.Böylelikle sizin de yazinizda belirttiginiz gibi bazi gercekten dindar insanlara haksizlik yapilabiliyor.Biz bundan sevinc duymuyoruz. Biz tüm inanclara esit muamelede ve mesafede durmalardan yanayiz. Bugün ülkede okuldan daha fazla cami ve Kuran kurslari ve baska dini dernekler vardir ve bunlara hergecen gün yenileri ekleniyor.Bu konuda haddinden fazla özgürler ve bir mücadele yok.Bu özgürlügü hristiyan yurttaslara da tanisalar o zaman Türkiye’nin tam bir laik ve demokratik ülke olduguna inanacagim.Müslüman vatandaslarin Türkiye’den bir sikayeti olmamasi gerekiyor.Cünkü hersey onlarin istedigi gibi gidiyor.Bu da bir gercek.
Kur’anın tamamına inanmış bir müslüman için islam yasalarının uygulanmasını istemesinden daha doğal ne olabilir sormak isterim. Bu konuda çok farklı fikirler var. Ama ben isalmın bir bütün olduğuna, toplum sal yaşantıyı belirleyen kuralları olduğuna ve sadece vicdana ait olan bir inanç olmadığına inanıyor ve bunun mücadelesini yapıyorum. İsrail’de nasıl tevrat yasaları uygulanıyorsa, islam ülkelerinde de kanunlar kur’an hükümlerine yani Allah’ın emirlerine aykırı olmasın. Bu noktada devlet, kendine göre dindarlar arasında zararlı-zararsız ayrımı yapıyor ve bu ayrıma göre de yaptırımlar uyguluyor. Sadece ibadetle mesgul olup etliğe sütlüye karışmayan müslüman istiyor. Bu tarifin dışında kalanlar varsa, ve hala kanunlar çerçevesinde birşeyler yapmaya çalışıyorlarsa bu, devletin sağladığı kolaylıklar nedeniyle değildir. Bu açıdan bakıldığında, bizim sizler kadar bile serbestliğimiz yoktur inanın. Yıllardır süren başörtüsü sorunu hepimizin gözleri önünde devam ediyor.
Herşeyin bizim istediğimiz gibi gittiğine dair bir tek örnek verebilir misiniz?
Osmanlının son 2 yüzyılından beri gerçek dindarlar devletin günah keçisi durumundadırlar. Bu durum, müslümanların elini ayağını bağlamaktadır. İslam karşıtı güçlü bir medya ordusu ise cabası. Bu açıdan bakıldığında gayri müslim vatandaşlar daha şanslı görünmektedirler. Şikayet ettiğiniz baskılar ne halk kesimindendir ne de sistem yönündendir. Ulusalcı, milliyetçi, laikçi aşırı uçların baskısı ve yönlendirmesidir yaşananlar.
Kores;8884 wrote:Neyse sözü fazla uzatmayayim.
Sayin abdulkadir bazi konularda gercekten cok güzel düsünüyorsunuz.Incil ve Tevrat hakkinda güzel yorumlariniz var.Foruma güzel bir renk kattiginizi düsünüyorum.Rab yüreginizde olsun.
İltifatınız ve güzel duanız için teşekkür ederim. Ayı düşüncede olmayan arkadaşlar elbette olacaktır. Ama farklılıklara tahammül etmeyi, dünyanın ve ülkenin selameti için bir şekilde başarmamız gerekiyor.
Rabbim, yüreğinizi gerçeğin her türlüsüne açsın…30. Ağustos 2008: 18:01 #30486AnonimPasifYine yazinizda belirtiginiz dindarlara karsi belli kesimden mücadele var sözlerinizden sunu anliyorum. Evet var.Hristiyanlarin Türkiye’de kilise evlerine mahkum edilmesi ve ibadethane acmalarina getirilen zorluklar ve kamuoyunda sürekli olusturulan misyonerlik ve hristiyan propagandasi ülkede yasayan hristiyanlara nasil bir önyargi ve kasitli bir mücadelenin yapildigini acikca gösteriyor.Oysaki laik ve demokratik ülkelerde müslümanlar ve diger dinlere mensup olan insanlar serbestce ve özgürce hem ibadet yerlerini aciyorlar hem de dinlerini sertbestce herkese anlatabiliyorlar.
Türkiye’nin bu konuda karnesi ne yazik ki zayiftir.Bu konuda müslümanlara yapilan kolayliklar(daha cok sünni müslümanlara) diger din mensuplarina saglanmiyor.
Su da bir gercek Türkiye’de belli bir kesim Türkiye’nin Islam seriatiyla yönetilmesiyle dogrudan veya dolayli olarak ugrasiyor ve mücadele ediyor.Dolayisiyla bu düsünceye karsi olan baska gücler de bunlarla bir mücadele icerisindedir.Böylelikle sizin de yazinizda belirttiginiz gibi bazi gercekten dindar insanlara haksizlik yapilabiliyor.Biz bundan sevinc duymuyoruz. Biz tüm inanclara esit muamelede ve mesafede durmalardan yanayiz. Bugün ülkede okuldan daha fazla cami ve Kuran kurslari ve baska dini dernekler vardir ve bunlara hergecen gün yenileri ekleniyor.Bu konuda haddinden fazla özgürler ve bir mücadele yok.Bu özgürlügü hristiyan yurttaslara da tanisalar o zaman Türkiye’nin tam bir laik ve demokratik ülke olduguna inanacagim.sevgili kores
bu yazdıklarınıza katılıyorum.bugün diyanettin 100bini aşkın personeli ve hatırı sayılır bütçesi mevcuttur.hristiyan kardeşlerimizin evlere kapanması konusuna gelince bu tamamen kendi tercihleridir.en azından ben öyle gözlemliyorum.izmirde çok sayıda kilise mevcut iken bazı semtlerde yinede evlere toplanan kardeşlerimiz var.örneğin metroya bindinizimi 5 dakikalık yoldan sonra kilisedesiniz ama gitmiyorlar bu onların tercihleridir.
ama şöyle bir konuda ben sizinle hem fikirim devlet kesinlikle hristiyan vatandaşlarınıda düşünmek zorunda. onlara gereken desteği vermeli ihtiyaç olan yerlere kilise yapılmalı, din adamlarına maaş vermelidir.ayrıca ilahiyet fakültelerinde bu inancın uzmanları tarafından bu inanca mensup kişilere eğitim verilmelidir. yine diyanet işlerine bu inancın mensuplarına yer verilmeli onlarda bu inanca mensup vatandaşlarımıza yönelik çalışmalıdırlar.
ama çok önemli olan başka konularda var bu arada. herkes birbirine saygı duymalı kendine inancından söz ederken bir diğer inancı asla rencide etmemeli hakaret etmemelidir.
forumlarda olsun başka yerlerde olsun hep saygı içerisinde kalınmalı. unutmayalımki saldıran savunma yapmak zorundada kalır.saygılarımla
3. Mayıs 2009: 6:25 #32721AnonimPasifizmirligizem;9054 wrote:sevgili kores
bu yazdıklarınıza katılıyorum.bugün diyanettin 100bini aşkın personeli ve hatırı sayılır bütçesi mevcuttur.hristiyan kardeşlerimizin evlere kapanması konusuna gelince bu tamamen kendi tercihleridir.en azından ben öyle gözlemliyorum.izmirde çok sayıda kilise mevcut iken bazı semtlerde yinede evlere toplanan kardeşlerimiz var.örneğin metroya bindinizimi 5 dakikalık yoldan sonra kilisedesiniz ama gitmiyorlar bu onların tercihleridir.
ama şöyle bir konuda ben sizinle hem fikirim devlet kesinlikle hristiyan vatandaşlarınıda düşünmek zorunda. onlara gereken desteği vermeli ihtiyaç olan yerlere kilise yapılmalı, din adamlarına maaş vermelidir.ayrıca ilahiyet fakültelerinde bu inancın uzmanları tarafından bu inanca mensup kişilere eğitim verilmelidir. yine diyanet işlerine bu inancın mensuplarına yer verilmeli onlarda bu inanca mensup vatandaşlarımıza yönelik çalışmalıdırlar.
ama çok önemli olan başka konularda var bu arada. herkes birbirine saygı duymalı kendine inancından söz ederken bir diğer inancı asla rencide etmemeli hakaret etmemelidir.
forumlarda olsun başka yerlerde olsun hep saygı içerisinde kalınmalı. unutmayalımki saldıran savunma yapmak zorundada kalır.saygılarımla
Sevgili Gizem,
Yukaridaki goruslerinizle hem fikirim. Fakat bir takim Hristiyanlarin israrla evlere kapanmasindan bahsediyorsunuz. Ben karsit fikir getirmek degil, ufak ancak muhim bir hatirlatma yapmak istiyorum. Oncelikle evlerde bulusmayi tercih eden vatandaslarimiz Protestanlardir. Cunku ne yazik ki ulkemizde legal olarak bir protestan kilisesi actirmak oldukca zor ve var olanlarin sayisi da TR genelinde baktiginizda parmakla isaret edilecek kadar azdir. ARTI, acilmis olan bir cok kiliseler legal olarak taninsalar da yasal (resmi)olarak taninmiyorlar. Bir de bu gercegin uzerine katliam gibi ilkel, akil almaz, “yeni kultur” haline gelen toplumsal facialar eklenince, bence bir cok insanin evlerde bulusmayi tercih etmesi (her ne kadar bir Hristiyan olarak sahsen bu fikirden hoslanmasam da) gayet dogal gorunuyor.
VE dediginiz gibi devlete cok is dusuyor… “%99’u Musluman bir ulke…..” diye baslayan cumleler ve bu tur mentalite insani cileden cikartiyor. Eger bugun demokratik ve laik bir ulkeden bahsediyorsak (ki bu yoruma acik degil, Ataturk’umuzun koydugu anayasal bir gercektir), o halde cogunluk degil esitlik soz konusudur! (bu 80 milyonda 1 tek kisi olsa dahi).
Saygilar ve esenlikler dilerim! -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.