Türkiye Halkları Tarihinden 2

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25487
    Anonim
    Pasif

    Gregorios Mosho 1868’de doğmuş Rum asıllı biridir. Liseyi bitirince Türkçe, Rumca, Fransızca dillerini eşit yeterlikte bilmekteydi. Amacı bir mimar olmak, İstanbul’un güzel binalarına kendi yapıtlarını katmaktı. Yüksek mimarlık okulunda eğitimini başarıyla tamamladı. Hemen mimarlığa atıldı. Bir çok binanın planını çizdi. Tüm kentte övülen hizmetini özleyenler çoktu. Yükselttiği apartmanlardan biri bugüne dek Yüksek Kaldırım’da onun adını taşımakta.

    Ortodoks inancına bağlı olan Gregorios Mosho o parlak sanatının doruğunda, yüzyılın dönümünde Kutsal Kitap’ı okumaya başladı. Bir yüksek mimar niteliğinde, Süleyman’ın Yeruşalem’de kurduğu o parlak tapınak üzerinde çalışmalar yapıyordu ki, Tanrı kendisine aynı kitap’tan başka bir tapınağı açıkladı: insan bedeni kuşana diri Söz’ü, Kurtarıcı İsa Mesih’i. Mosho bununla mest oldu. Çocukluğundan bu yana kiliselerde İsa Mesih’e ilişkin çok söz duymuştu. Ama Mesih’i Tanrı’nın diri tapınağı olarak hiç tanımamıştı. Hem de onun günahları için canını veren, kurtulmalık niteliğinde kanını akıtan, yeniden dirilerek artık hiç ölmeyen, çürümeyen tapınağı kuşananı.
    Derin gönence geldi, olduğu yerde diz çöktü. Göklerde diri olan Mesih’ten dilekte bulundu, canını kurtarsın, çekici binalar kuran bu mimarı Tanrı il somut ilişkiye getirsin diye. Yerde aramaktayken göklerde olanı buldu. Mesih’e kurtarıcısı olarak kavuştuktan sonra bir süre daha mimarlığını sürdürdü. Ama Mesih için tanıklığa ve duaya her şeyden çok önem vermekteydi.

    Sonunda, iki karpuzun bir sığmayacağını anlayarak, inceliği ile tanınan o mesleği bıraktı. İleride herkesçe övülen binalarının birini her gördüğünde birkaç dakika orda durarak RAB’ bine dua ve teşekkür sunar, onu yersel binalar kurmaktansa sonsuza canlar hazırlamaya çağıran Mesih’i yüreğinde yüceltir. Ve en önemlisi, Mesih’in onun için sonsuz bir konut hazırladığı bilgisi ile içinde ilahiler yükseltir. “çünkü mimarı ve kurucusu Tanrı olan sağlam temelli kenti gözlemekteydi.”

    Mimarlığı ve o bol kazancını bıraktıktan sonra, Mosho derin imanla kendisini RAB’ bin hizmetine atadı. Bu arada Kitab-ı Mukaddes şirketi birkaç dil bilen bir kitap satıcısı aramakta. Kitap satıcıları içinde çeşit çeşit dillerde Kutsal Kitap, İncil, küçük parçalar bulunan bir çantayla sokaklarda, kahvehanelerde, dükkânlarda Tanrı sözünü satarak dolaşırlar, yaptıkları işi sürekli dua ile desteklerler. Doğal olarak kolay olamayan bu işi yapan çok az insan vardır. Mosho 1900 yılında Kitab-ı Mukaddes şirketinin satıcısı olur. Parlak, kazançlı mimarlık sanatını genç yaşta bırakarak sokaklarda Kutsal Kitap satmaya başlayan bu adamın yabansı kararını öğrenenler ve görenler nedenine akıl erdiremez. “Ruhsal insan her konuya anlam verebilir; ama kimse o insana yaraşan anlamı veremez.” 1Kor. 2:15

    Başlar Mosho birader Kutsal Kitap satmaya ve Mesih’in o eşsiz kurtarışını tanıtmaya. Özellikle Müslüman inancına bağlı kimselere Tanrı’nın sevgisini, kayrasını, sağladığı bağışlamalığı anlatır, durmadan onlar için dua eder. İnsanlara kendi dillerinde konuşarak tanıklığını sürdürür. Özellikle aydın kesim Mosho’yu dinlerken zevk alır çünkü onlara ruhsal konuları eğitilmiş bir düşünür olarak anlatır.

    Yaşamı boyunca hiç evlenmemiş olan Mosho’yu Tanrı geniş çapta ruhsal hizmeti için kullanır. Mosho imanlıları desteklendirdi, yüreklendirdi, Mesih bağlısı olamayanlara Sevinç Getirici Haberi iletti.okumuş düşünür biri olması bir çok kitap yazmasına yardım etti. Ruhsal kitap olarak hiç bir şeyin yazılmadığı, basılmadığı bir dönemde Mosho imanlıları eğitecek kitaplar yazmaktaydı. Bunlaradan “İMMANUEL” kitabı gerçek bir Tanrı bilim parçası olarak tanınır.

    Mosho’nun yaşı ilerlemekteydi. Günlerini oruç ve dua ile geçiren Mosho sürekli müjdeliyordu. Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk soyadı kanununu çıkardı. Herkesin kendisine bir soyadı seçmesi, bunu kayıtlarına geçirmesi ülkenin yasası oldu. Bu yasa başlıca Türk asıllı olanları kapsıyordu. Öte yandan azınlıkların kendilerine soyadı seçmeleri gerekmiyordu çünkü onların zaten vardı. Örneğin Gregorios Mosho. Kanun yayınlanınca Mosho elinde nüfus cüzdanı dosdoğru nüfus dairesine koşar. Kısa boyu, kambu
    rlaşmış sırtı, yuvarlak yüzündeki saygı çeken sakalıyla memurun karşısında dikilir.
    – Ne istiyorsun baba?
    – Evlat soyadı almaya geldim.
    – Ama senin soyadın vaar…
    – Zararı yok yenisini almak istiyorum.
    – Nedir bakalım seçtiğin soyadı?
    – BEKLEYEN
    – Kimi bekliyorsun?
    – Göklerden gelecek olan RAB İSA MESİH’i!

    Bu ilginç dilek nüfus dairesinde duyulunca herkes kulak kesilir. Bekleyen kardeşten bu gelişin nasıl olacağını öğrenmek için merakla dinlerler. O gün adı Gregorios Mosho Bekleyen olarak kayda geçer. Bundan sonra bu, görüştüğü kişiler için sağlam ve etkin bir tanıklık basamağı olur.

    Yaşamını yazmaya, duaya ve aileleri ziyarete adamak amacı ile 1929 yılında Kitab-ı Mukaddes şirketinden istifa eder. Kutsal Ruh’un İsatanbul’da kendisine özgü en güzel ruhsal binayı kurmasını imanla bekleyen bu aziz adam, dualarının ürününü yeşermekte görür. Ve 1942 yılında RAB’binin yanına çağrılıncaya dek Mesih tanıklığını etkin biçimde sürdürür. Geride anıt benzeri bir yaşam ve tanıklık bırakır. RAB’binin yücelerde kendisini beklediğini bilerek sonsuza ayrılır.

    Thomas Cosmodes

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.