Türkçe kullanımı…
- Bu konu 4 izleyen ve 20 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
24. Şubat 2010: 12:50 #26783AnonimPasif
Hepimiz dikkat etmişizdir… çoğu kez Hristiyanlık ile ilgili konuşulduğunda ‘piskopos’, ‘papaz’, ‘patrikhane’ gibi yabancı dillerden geçme kelimeler kullanıllır. Bu kelimelerin kullanılışı Hristiyanlığın Türk’lüğe yabancı bir şey olduğu hissini yaratma ard düşüncesiyle olur, şuursuzca da olsa çoğu kez. Sanıyorum buna bir son verilmeli. Bu kelimeler-terimlerin rahatlıkla Türkçe’de anlam karşılıkları vardır. Onların kullanılması yeğdir elbet. Mesela:
Piskopos… Bu kelime zaten, olumsuz bir anlamla yüklensin diye, kasıtlı olarak tellafuzu eksik söylenerek ifade edilmesine alışılmıştır. Aslı ‘episkopos’dur. Tam karşılığı ‘gözetmendir’. ‘Başpiskopos’ ise ‘başgözetmendir’. Hristiyanlık tarihinin en eski terimlerinden biridir.
Papaz… tam anlam karşılığı ‘baba’dır.
Patrik… ‘başbaba’ anlamındadır. ‘Patrikhane’ ‘başbabalık’tır.
Ekümenik… ‘evrensel’ demektir.
Katolik… ‘bütünsel’dir.
Kilise… ‘çağrı yeri’ anlamındadır. ‘Cemaat’ kelimesi en yakın anlamı verir bu kelimenin çevrisi olarak. Bina kastında kiliseye ‘cemaatevi’ de denebilir (tabi bu kelime çok evrensel bir terim olarak yerleşmiş olduğundan olduğu gibi kalmasında da sorun olmaz).
Pastör… ‘çoban’dır.
Diakonos… papazlığın yani ‘babalığın’ ilk basamağı… ‘hizmetkar’dır. Yeni Ahit kitaplarından ‘Havari’lerin Eylemleri’ndeki’ şehit aziz Çelenk (Stefanos) ‘hizmetkar’klık postunda olan biriydi mesela (Tanrı O’nun bereketinden bizi de bereketlesin… İbraniler’e verdiği Hristiyanlık izahı Hristiyanlık tarihinin en merkezi metinlerinden birini oluşturur).
Hristiyan… tam karşılığı ‘Mesihi’dir… Yine bir Sami dili olan Arapça’daki ‘Mesih’ten olan anlamında yani.
Hristiyanlık tarihinin büyük şahsiyetlerinin, azizlerin isimleri de Türkçe veya bugünün Türkçe’sinin menşei olan Osmanlıca kelimelerle ifade edilebilir çoğu kez. Mesela İstanbul’da yaşamış, şahane vaazlarından dolayı Protestant’ların da çok benimsedikleri, dördüncü asırda yaşamış, o zamanların Bizans imparatoriçesine dul yoksul bir kadına yapmış olduğu bir haksızlıktan dolayı kafa tutmuş, sürgüne yollanmış, sürgündeki cefalardan vefat etmiş İngilizler’in ‘st. John Chrysostom’ dedikleri aziz vardır… Türkçe’de rahatlıkla ‘Altınsöz aziz Yahya’ şeklinde ifade edilebilir ismi.(1)
Bir Türk Hristiyanlığı olacaksa terimleri de Türk’lerin dünyayı hissediş tarzlarına uygun olmalı. Ruh’ul Kudüs’ün Türk hissiyatına en ahenkli bir şekilde esmesine tüm yollar engelsiz tutulmalı.
Bazen düşünürüm de… kurgusal bir şekilde de olsa… acaba tarihte yüzyıllar evvelsinden Hristiyan olmuş olan toplumlardaki gibi Türkler’in de bir Hristiyan geleneği olsaydı mimarideki, görsel ve işitsel sanatlardaki, genel estetiğindeki tezahür nasıl olurdu diye… Çok güzel, kendine has biricikliği olan bir şey olurdu herhalde. Minyatür sanatının uslübunda ikonları olurdu belki, kimbilir… İlginçtir bunların düşünülmesi bile… Ama tarih bitmiş değil ki… şimdi de olur, Tanrı’nın izniyle :-)
(1) Bu azizle ilgili malümatın bulunabileceği güzel bir bağlantı, şuracıktaki:
http://www.chrysostom.org/
25. Şubat 2010: 12:26 #34572AnonimPasifSevgili Virandede abiciğim,
Yazılarınızı büyük bir dikkat ve ilgi ile takip ediyorum. Bu türkçe dil kullanımı konusunda sizinle aynı temelde düşündüğümü belirterek, özellikle açılan bu başlık altında daha çok verimli ve berraklık sağlayacak yazılımların olmasını bütün yüreğimle temenni ederim.
Naçizane, şu sıralar bir çok emektarın uğraş verdiği bir çeviriler bütününü kontrol etmekteyim. Aynı anda sizede danışma ihtiyacı duydum birden! Düşüncelerinizi almak beni sevindirecek ve yaptığımı daha da iyi yapabilme konusunda bana yardım edecektir. Lütfen aşağıda yazacaklarıma sizin birikimizdekilere uyan kelimeleri yazabilirmisiniz?
İlki latincesi şu olan: katekhesis (sözel öğreti?mi)
Bu bana bayaa zor geldi: sacramentumDiğerlerini denk geldiğimde yazacağım..
Daha şimdiden teşekkürler..
RAB İsa Mesih, zihninize ve hafızanıza esenlik versin..
25. Şubat 2010: 17:44 #34574AnonimPasifSevgili Bgmurat, dil konusuyla ilgilendiğine sevindim. Bu en önemli olanı olmasa da çok önemli bir konu nitekim.
İngilizce’de ‘katechesis’ olarak yazılan kelime Latince’den değildir. Yunanca’dandır. Bileşik bir kelimedir ‘kat’ ve ‘echesis’ kelimelerinden oluşur. ‘Echesis’ ‘Echos: ses-yankı’ kelimesinin fiillendiriliş durumudur Yunanca’da. Türkçe’deki ‘ses-lendirme’deki gibi mesela’. ‘Kat-echesis’ ise birine veya bir yöne doğru sesleniştir. Kelimenin kilise tarihindeki çok özel kullanımının Türkçe’deki en yakın çevrisi sanırım ‘ilksel öğreti’ veya ‘ilksel bilgilendiriş’ dir. Zira bu eylem Hristiyan olanların vaftiz olmadan bu kendisine adımlar attıkları yeni hayat anlayışının ne olduğu ile ilgili bir ilk malümatlandırmadır. Benim gibi Osmanlı ifade tarzlarının da bugünkü Türkçe’de, yaşayan, gelişen dilin bir yeri olarak kullanılmaları taraftarı biri için bu anlama en güzel çeviri ‘malümat-ı kudsi’olurdu ama… bu gibi terimlere itirazı olanlar çok olur ondan iyisi mi ‘ilksel bilgilendiriş’in benimsenmesi :-)
‘Sacramentum’a gelince. O tam Latince bir kelimedir. Yunanca Kilise dilindeki paraleli ‘mysterion’dur. ‘İllahi sır’ anlamında yani. İngilizler de bu anlamın çok özel Kilise terimleri çerçevesi içinde kullanılan versiyonuna Latince’den ‘sacrament’ derler. Latince kelimenin kökü ise ‘sacre’dir. Kutsal demektir. Sacramentum ‘kutsal olay’ veya ‘eylemdir’. Kilise tarihinde Vaftiz ayini (paklanış ayini), Vaftiz sırasındaki ‘İşaretleniş’ ayini (İsa Mesih cemaati mensubu kimliğini alış yani), İtiraf-ı Kudsi ayini (Türkiye’de ‘günah çıkarma’ olarak bilinen eylem), Aşa-i Rabbani ayini, kutsanmış zeytinyağı ile manen ve madden şifa alınması üzere kılınan Kutsal Şifa ayini, birinin kilise büyüğü, yani ‘babalık’ (papazlık) postuna tayini ayini, ve evlilik ayini olmaları üzere bu ‘kutsal eylemler’ yedi tane olarak bilinir.
Kilise yaradılışın düşkünlük öncesi durumunu satha çıkaracak kutsal koşullar ortamıdır. Nihai maksat el yapısı bina-kiliselerden Tanrı yapısı kozmik kiliseye geçmektir… şu burdaki beşeri hayatı Semalar Saltanatı’nın görünmesine ve yaşanmasına engel teşkil etmeyecek kadar şeffaflaştırmaktır. El yapısı kiliseler ve içerlerindeki ayinler hep bu amaca yöneliktir. Varlıksal şifalandırılış eylemleridir hep. Bu ‘kutsal eylem’ler ‘sacramentum’lardır işte… ‘Eylem-i Kudsi’ derdim ama, bilmem, çok mu yabancı duyulur bugünün Türkçe’sinde?
Sevgiler…
28. Şubat 2010: 18:04 #34609AnonimPasifSayın Virandede abi,
Bu güzel paylaşımınızdan dolayı çok teşekkür ederim. Biraz geç tepki vermemden dolayı beni maruz görün lütfen.
Yabancı kaynaklı çevirilerde giderek birbirini tutan kelimelerin kullanılması için ortak bir temel oluşturulmasında bu gibi görüş alışverişinin çok önemli olduğu kanaatindeyim. Bu nedenle burada umarım başınızı fazla ağrıtmam!
‘Kutsal Olay’ yada ‘eylem’ olarakta çevirilebilecek ‘Sacramentum’ konusunu diğer dostlarımlada irdelemeye başladım. Görüşlerden biri; kelimenin tarihsel bağlamda genişliğinin oldukça büyük olmasından dolayı ortak bir çevirinin zorluğundan kaynaklanan, aynı şekilde muhafazanın daha yararlı olacağı üzerineydi. Bu güzel kelimenin etrafındaki, İtiraf-ı Kudsî ve Aşa-i Rabbâni gibi diğer ilgili kelimeleri sizlerden öğrenmekte beni memnun etti. Şahsen, Sakramentler diye çevirilen bu kelimenin kullanılışının doğruluğu üzerinde, henüz bir karar verme olgunluğunda değilim.
Diğer kelimeler üzerinde tekrar paylaşımlarda bulunana dek, RABbimiz İsa Mesih’in şevkatli gözeticiliği sizinle olsun..
Sevgi ve selamlarımlaçç
1. Mart 2010: 10:45 #34613AnonimPasifBgMurat kardeşim, merhabalar,
Evet, ‘sacramentum’, tam da değindiğin gibi tarihi bağlamda çok engin anlamlar içeren bir kelime. Kök salmış, muhtelifliği çok büyük bir anlamlar sentezine çağrışım uyandıran bir terim. Ama buna rağmen Türkçe’de olduğu gibi kullanılması yabancılık hissi uyandırır. Şahsen taraftarı değilim kullanılmasının.
Osmanlıca kelimelerin kullanılması söylenişte bir ses yekpareliği oluşturduğundan çok elverişliler. Mesela ‘Kutsal eylem’ demek başkadır… ‘Eylem-i Kudsi’ demek başkadır. İkincisi bir tek kelime olarak duyulur.
Sanıyorum ‘Kutsanış’ kelimesi de uygundur. ‘Yedi Kutsanışlar’ denilebilir mesela. ‘Ayin-i Kudsi’ de çok ugyun bir ifadedir, bu söz konusu anlamın verilmesinde. Kilise’nin ‘yedi Ayin-i Kudsi’si kulağa ezgili gelen bir ifadedir de. Bir kelimenin musikisi zaten çok önemli bir unsur. Kelimelerde tatlılık, aşinalık, hoşduyurluluk olmalı.
Bu ifadeleri de bir dolaştırıver, istersen, dile merağı olan arkadaşların meclislerinde. Onların fikirleri de alınsın. Bu terimin Türkçe’ye kendine has bir kelimeyle kazandırılması önemli. Elverişli bir sonuca varılmaması için neden yok.
Esenlikler diliyorum… her istediğinde düşüncelerini açıver, duralım üzerlerinde :-)
2. Mart 2010: 11:11 #34618AnonimPasifRabbin selami sizle olsun kardeşlerim sizleri kutsal selamla selamliyorum rüya görsem keşke daha fazla size burda anlatsam rabbin egemeniğinde herkese mutluluk başari sevgi diliyorum şuna inaniyorum baba tanri ve oğlu isa mesih ve validesi kutsal meryem sizleri daha fazla seviyor siz hayatinizi hristiyanliğa adadiniz ödülünüz büyüktür ama yahudilere dikkat edin ne huzur diyarina girebilirler ne de kimseyi girsin izin verirler türkleri çok kişkirtiyorlar amaçlari rabbi küçük düşürmektir tekrar rabbi öldürmektir amaçlari sonrasi zararli çikacak onlar ve onlara uyanlardir yanliş yoldalar geçmişten ders almiyorlar korkma ey siyon kizi işte rab kral sipaya binmiş geliyor yol gerçek ve yaşam benim benim araciliğim olmadan baba ya kimse gelemez beni tanirsaniz baba yi da tanirdiniz beni gören baba yi görmüştür ben babadayim baba da bendedir siz bendesiniz bende sizdeyim sizleri öksüz birakmayacağim size geri döneceğim beni seveni babam da sevecektir bende onu seveceğim dünyanin heryerine gidin baba oğul kutsal ruh ile insanlari kutsayin onlari baba tanrinin ve benim öğrencilerim olarak yetiştirin
2. Mart 2010: 19:34 #34621AnonimPasifSayın Virandede abiciğim ve diğer abi ve kardeşlerim, hepinizi sevgi ile selamlarım.
Sevgili Mutaf abi, bu kaza haberine yüreğimde sızı ile üzüldüm. Şifa Rabbi İsa Mesih hem o yaşlı amcaya hemde şevkatli elleriyle size dokunup, acılarınızda dayanıklılık ve şifada aciliyet versin.
Diğer yazılar buraya yanlışlıkla mı geldi bilmiyorum, ama yinede konu bağlamında yazacağım. Virandede abi, öğüdünüzü yerine getirip yazılarınızı diğer dostlarıma göndereceğim. Bende 44 yaşında olmama rağmen, yeni türkçe (bazen ne olduğu belli olmayan) de kullanılan bazı kelimeler üzerine sizinde dokunduğunuz, kulak ve anlaktaki harmoni ve uyuma, birde anlamın genişliğine ilgi duymamdan dolayı, osmanlıca diyede adlandırabileceğimiz eski türkçeye daha sıcak bakmaya başladım. Okul zamanlarımda düşüncelerim şu zamanların tam aksi yönündeydi. Ancak Mesih’le olan yeni hayatımda, önceden rahatsız olmadan kullandığımız bir çok kelimenin anlamlarına derinleştikçe, bunun aslında çok daha mesereli bir macera olduğunu farkettim. Karşılıklı etkileşimin olduğu bu gibi paylaşımlar bu ilgimi daha da arttırmakta.
İnanıyorumki, bu konu üzerindeki paylaşımlarımız bizleri hem geliştirecek hemde birbirimizi daha iyi anlayıp, yakınlaşmamıza sebep olacaktır.
Çok duyduğum ve rahatsızlıkta duyduğum “antikrist” kelimesi için benimsediğim öneri olan “Mesih karşıtı” yada “antimesih” i masaya yatırmaya ne dersiniz? Eğer Mesih için “Krist” demiyorsak burda neden birden böyle bir kelime kullanıyoruz ki?
Aklımdayken, şunu da belirtmek isterim; Aşırı şekilde osmanlıca kelime kullanılması durumundada kendimizi bir şekilde soyutlama tehlikesi karşısında bırakabiliriz. İlgi duymama rağmen, açıkça itiraf etmeliyimki okullarda “edebiyat” notlarım en aşağı olanlarındandı. Bu ilgi belirttiğim gibi geç yaşlarda yeşermeye başladı.
RABbin inayeti ve esenliği hepinizle birlikte olsun..
3. Mart 2010: 18:46 #34636AnonimPasif‘Antichrist’ kelimesini ‘deccal’ olarak çevirmemizde hiç bir sakınca yoktur. İslamiyet’teki ‘deccal’ kavramı bir önceki geleneklerden alınmıştır, besbelli. Yeni bir şey değildir yani. Dolayısıyla kelime olarak kullanılışı olduğu gibi kalabilir.
Tabi, ille de yekpare tınısı olan yeni bir kelime kullanılacaksa ‘tersmesih’ denebilir. Nitekim, aslı Yunanca’dan gelme Avrupa dillerindeki ‘antichrist’ kelimesinin tam anlamı ‘Mesih karşıtı’dır, ama ‘Mesih’in tam zıttı, ‘sahte mesih’ anlamında.
7. Mart 2010: 9:55 #34661AnonimPasifSevgi ve selamlar..
“Deccal” kelimesini etimolojik olarak daha da derinliğine araştırmam gerekiyor. Son kısmındaki “al” ‘dan ilk bakışta bazı düşünceler doğuyor, ama arapça yada semitik kökenli olması ihtimali ile daha da açılmasını öneriyorum.
Kısa bir bakışla, bu kelime ” Al-Masih ad deccal” arapçasında, “Mšīḥā Daggālā” süryanicesinde geçiyor. Anladığım kadarı ile “deccal” sadece bir karşıtlık, sahtelik, aldatıcılık ve hilekarlık tanımlaması. Tamda sizin ikinci paragraftaki diğer önerileriniz gibi.
“tersmesih” sizin kulak tınınızda neler uyandırıyor? Ben, şahsen bir rahatsızlık, bir uyuşmazlık tınıları alıyorum! Yekparelik açısından çok uygun, ama yinede bir huzursuzluk var? Dilimize “anti” kipi bayaa girdi, hatta olduğu gibi örn. “antipati”. Bu yüzden “antimesih” yada ” antimadde” de olduğu gibi kaynaştırmaların sakıncaları neler olabilir?
Umarım, nokta törpüleme gibi görünen bu görüş alışverişinde sizleri fazla yormuyorumdur?
Yüce Rabbin sağlayacağı anlak berraklığı size ve bizlere O’nu tanımada daha çok bereketler sağlasın.
Sevgi ve saygılarımla.
7. Mart 2010: 12:27 #34664AnonimPasif‘Umarım, nokta törpüleme gibi görünen bu görüş alışverişinde sizleri fazla yormuyorumdur.’
Hiç merak etme Bgmurat kardeş, yorulduğum falan yok… zaten dil, etimoloji, edebiyat falan hoşuma giden konular. Yorgunluk gidericilerdir daha ziyade… :-)
Evet ‘anti’ olumsuz öneki Türkçe’ye yerleşmiş artık epey ama… ‘antimesih’ kelimesi laboratuardan çıkma steril bir anlammış gibi duyuluyor :-) Doğallığı yok, kısacası. Sanıyorum ‘deccal’ kelimesi uygun.
Demiş olduğum gibi, zaten, ille de ayırım olsun diye İslam’da kullanılmakta olan terimleri benimsememenin hiç bir sebebi yok. Kaldı ki İslam’da kullanılan terimlerin çoğu tektanrıcı İbrahimi Sami dünya anlayışının dahilinde oluşmuş anlamlara dayalı. ‘Deccal’, ‘Kıyamet’ gibi kavramlar tamamen İbranilik ve Hristiyanlık’tan geçme kavramlar. Bu, tarihin bir başlangıcı ve bir sonu olduğu anlayışı Kitab-ı Mukkades dünya anlayışına dayalıdır tamamen. Dolayısıyla İslamiyet’teki bazı terimler rahatlıkla Türk Hristiyanlar’ın dilinde de kullanılabilir. Aslına bakılacak olursa kendi, yani Hristiyan, kavramlarıdır :-)
Orta Asya Türkler’inin çok büyük bir bölümü Şamanizm’den doğrudan İslamiyet’e geçmiş olduklarından kendilerine özgü bir Hristiyan terminolojisi oluşturmalarına imkan olmadı hiç, bugüne kadar. Kozmolojik görüşleri hep İslam terminolojisinin kavramlarıyla isimlendirildi. Bugünkü Türkiye Türkçesi’nin belki de yarısından fazlası, kelime dağarcığı açısından, Arapça ve Farsça. Bir dilin omurgasını teşkil eden imlası açısından Ural Altay dilleri denilen dil ailesinin mensubudur tabi. Ama bu omurgaya et ve organ olarak çok büyük ölçüde Arapça Farsça da yerleşmiş durumda. Dolaylı veya dolaysız (dolaylı olanlar Avrupa dilleri, özellikle de Fransızca’dan) dile yerleşmiş Latince ve Yunanca kelimeler de vardır.
Dil kendi yaşamı olan bir olgudur, işine yarayacağını bildiği kelimeyi kendisine katar. Bu kötü bir şey değidir. Ama önemli olan bu şekillenişin doğal bir yoldan olması. Bilinçli ideolojik uygulamalarla olmaması. Eski büyük imparatorluklarda devletin varoluş referansı din olduğundan, milliyet olmadığından (zaten hepsi çok uluslulardı) bu tür konularda bir arındırılma söz konusu olmazdı… Uzak medeniyetlerden de olsa elverişli bulduklarını benimserlerdi hemen. Dil arıtılmışlığı mevzu Avrupa’daki ‘Aydınlanma’ devrinden sonra beliren ulus-devlet idelojisiyle ortaya çıktı. Yararlarının yanısıra epey büyük de zararları oldu.
Sevgiler…
23. Mart 2010: 20:39 #34757AnonimPasifDeğerli Virandede abi,
Bu sohbetimizi unutmadım, ama çevirilerle ilgili safhada biraz durağan haldeyim. Akşamlarıda sohbet odasına katılıyorum.
Yinede bi ara aklıma inanlılar için özel kelimeler sözlüğü oluşturma fikri geldi. Bu sayede, belkide Rabbe değişik bir temel yaklaşım fırsatı vermiş oluruz ilgisini çekenlere.
Şunu da belirtmem gerekiyor; Diğer yazılarınızı büyük bir dikkat, heyecan ve ilgi ile takip ediyorum. Onların içindende öğrendiğim çok şeyler oluyor. Bütün övgülere layık Rabbimiz, yazılarınıza okuyanların hayatlarında değişikler yapacak etkinliği versin ve sizide hayatınızın diğer alanlarında bereketlesin.
Sevgi ve selamlarımla..
23. Mart 2010: 20:59 #34772AnonimPasifDileklerin için çok teşekkür ederim Bgmurat kardeşim… ‘Ağzından Rab’bın kulağına derler ya’… :-)
Her istediğinde de burdayım, Tanrı’nın izniyle tabi…
9. Nisan 2010: 16:24 #34843AnonimPasifVirandede abi,
Uzun bir aradan sonra tekrar sevgiyle selamlarım sizi.
Bir süre önce bana verilen çeviri görevi bir kitapçığın önsözü. Şu sıralar yine Rab’bin inayetiyle devam edebilme fırsatları bulmaya başladım. Bugün önüme çıkan ağır kelimelerden biride “katolik ve ortodox türk dilli imanlılarının kullandığı “günah çıkarma” diye tanınan ‘eylem-i Kudsi’. Biliyorsunuz bu yaygın kullanımda olan kelimenin çağırışımında, bazen yanlış anlamalar ve acayip düşüncelere sebebiyet verilmiş olabiliyor. Bu eylem-i Kudsinin, itiraf ve bağışın ilânı olan iki safhasını da bir bütün olarak görmemiz mecbûriyeti, tek bir kelime bulma macerasını daha da heyecanlı yapıyor.
Sizin bu konuda önerileriniz nelerdir? Şimdiden teşekkürler.
Bu arada, bu konu ile ilgilenen diğer dostlarında katılımları bir diğer dileğim. Böylece ortak bir paydada anlaştığımızda, birlikteliğimizin pahası daha da artacaktır.
Rabbin inayetini ve huzuru sizinle olsun.
Sevgilerimle.
9. Nisan 2010: 18:42 #34847AnonimPasifBgmurat kardeşim… karıştırmışsın o eskiden yazmış olduklarımı biraz… :-) Olsun ama, sorun yok… unutmak insana özgü. Eylem-i Kudsi ‘Divine Liturgy’ye demiştim. ‘Liturgy’ Yunanca ‘işlev’ anlamında bir kelime ama ‘Eylem-i Kudsi’yi daha uygun bulmuştum… ‘Kutsal olay’ anlamında… sonradan oturdum düşündüm ‘Divine Liturgy’ye ‘Eucharist’ de dendiğinden ‘Şükran ayini’ denmesi daha bir uygun geldi. ‘Eucharist’ kelimesi Yunanca’da tam anlamıyla ‘şükran’ demek, nasılsa. Ve… ayinin tam anlamını belirten bir kelime, zira Hristiyanlık’ta ameller sayesinde değil, şükran sayesinde kurtuluruz.
Türkiye’de ‘günah çıkarma’ olarak bilinen uygulamaya ‘İtiraf-ı Kudsi’ demiştim. Ve gerçekten de öyledir. Yunanca’daki orijinal anlamı tam olarak ‘itiraf’tır, İngilizce’de olduğu gibi (confession). Tabi bu ‘itiraf’ bayağı, dünyevi amaçlarla girişilen bir itiraf değil… işte o yüzden ‘Kutsal itiraf’ anlamında ‘İtiraf-ı Kudsi’ dedim. Sanıyorum en uygunu da bu. Biliyorum, ifade Osmanlıca epey ama… demiş olduğum gibi Osmanlıca’nın bu iki kelimeyi bir kelimeymiş gibi hafızalara geçirebilmesi bu dilin bir meziyeti. Tabi sadece ‘İtiraf’ da denebilir. ‘Kilise’ye İtiraf’a gitti’ türünden bir cümle acaip kaçmaz, bugünün Türkçe’sinde de.
Özetle ‘Confession’ ‘İtiraf’ olabilir… ‘Eucharist’ ise ‘Şükran’. Zaten, dediğim gibi, bu kelimelerin ister Yunanca’sı olsun, İster İngilizce’si, anlamları bu. ‘Pazar sabahı Şükran sonrasında buluşur, çaya gideriz’ hiç de kulağa garip gelen bir ifade değil mesela. Çok da ahengli hatta, sanıyorum.
Bu gibi terimlerin dile entegre olması nasıl olsa zamanla olacak bir şey. Ondan iyisi mi bize şu an düşen en isabetli duyulan kelimeleri seçmek, ondan ötesini Tanrı’ya bırakmak. O en uygun olanını yerleştiriverir zamanla halkın diline.
Sevgiler, esenlikler…
11. Nisan 2010: 10:29 #34861AnonimPasifViran Dede abicim,
Karışıklığa sebep vermemden dolayı mâzuriyetimi lütfen affedin. Dediğiniz gibi belki iki terim arasında ikilemde kalmışım!
Anladığım kadarı ile “litürji’ ile “sakrament” terimlerinin arasındaki fark konusunda hâla bir kavram karmaşası içerisindeyim. Size “eylem-i Kudsi” diye sorarken, zihnimde oluşan bu “sakrament” idi. Günahların itirafının iki safhasından dile getirmek istediğim ise, günahlı ferdin, aynı saktament içinde, yani sakrament bütünlüğünde, hem kendi günahını itiraf etmesi ve bunun âkîbinde, bu itirâfa şâhid olan pastörün RABbimizin bağışlayışını bu ferde deklaresini içeren bir bütünlüğü tam olarak dile getirebilecek bir terim arayışı idi.
Değindiğiniz “confession” kelimesi, içerik olarak tarihsel akışta kendiliğinden bu iki safhanın tek bir bütün olarak benimsenmesini sağlamış görünüyor. Bu konuda diğer dostlarıma, baz alınan kelimeyi sorduklarımda da bana önerilen ingilizce karşılık tam da buydu.
“Eucharist” “şükran” olarak ne de güzel geliyor kulağa ve yüreğe! Bunu da bir bütün olarak ve törensellik açısınıda içine katarak, yine osmanlıcanın muktedir olabildiği şekilde ” ayin-i şükran” geliyor hemen usuma. Belkide bu da uzun yıllar kullanımda idi?
Daha dün karşılaştığım, ama başka yerlerden araştırmadan burada sormak istediğim bir diğer terim ise: “ökümenik”lik. Benim aklıma ilk gelen “uzlaşisallık”. Bu ne derece doğru ve isabetli?
Şu ana kadar daha önce yapılmış çevirilerde, kullanılagelmiş “iman açıklamaları” konusunda da biraz dik kafalılık yaparak “iman bildirgesi” terimini kullandım. Bundaki amacım, bu harika aracın etrafında usumda dolaşan, bir ilâniyat yönünün de, açıklayıcılığının yanında var olmasıydı. Diğer bir düşüncem ise, “ikrârlar” ve “bildirgeler” arasındaki hitab eden ve edilenden kaynaklanan tarzın farklılığını aynı anda belirtme gayreti idi. “İznik İman İkrârı” ve ” Ausburg İlâhiyat Bildirgesi” diye yazsam, bu kavram farklığını haddinden fazla mı öne çıkarmış olurum?
Yüce Rabbim, size bu sorularıma sabır ve hikmet vermesi için Ruh’u ile yardımcı olsun.
Selâmetle…
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.