TOPLULUKTA YAŞAM
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
11. Ekim 2006: 15:32 #23853EvangelistAnahtar yönetici
Vaftizimden sonra, Egemenliğe doğru çölde bir yolculuğa giriştiğimizi gösterdik. Yol arkadaşlarıyla bağlantı kurmak için arzu duymamız gerektiği hususu, sadece doğal olur. Bizler Mesih’in gelişinden önceki son günleri yaşıyoruz. Bu zamanlarda bizim üzerimize gelen birçok karmaşık sınamaları alt edebilmek için, aynı durumdaki diğerleriyle duygu birliğine ihtiyacımız vardır: “Bir araya gelmekten vazgeçmeyelim… Ama, (ikinci gelişe ilişkin) günün yaklaştığını gördükçe birbirimizi daha da çok yüreklendirelim”(Heb. 10:25 ; krş. Mal. 3:16). Bu nedenle inançlılar; İncil çalışmasını, duygu paylaşma ayinini ve vaaz eylemlerini diğerleriyle paylaşmak için görüşmek üzere, mektuplarla ve seyahatlerle birbirleriyle bağlantı kurmaya yönelik her çabayı göstermelidirler.
Bizler, bireysel olarak her birimiz dünya’dan Egemenliğin büyük umuduna çağrıldık. ‘Kutsal’ sözcüğü ‘çağrılan bir kişi’ anlamına gelir; ve sadece geçmişteki birkaç inançlı yerine bütün gerçek inançlıları ifade edebilir. İngilizce İncil’de ‘kilise’ olarak tercüme edilen Yunanca sözcük, ‘çağrılmış olanların – yani inançlıların- bir cemaati” demek olan ‘topluluk’ anlamına gelir. Bu nedenle ‘kilise’, kişilerin içinde toplandığı fiziksel binadan çok, inançlılar grubunu ifade eder. Bu terimin kullanımında yanlış anlamayı önlemek için, Mesih’te Kardeşler kendi kiliselerini, ‘topluluklar’ olarak ifade etme eğilimindedirler.
Belirli bir kentte ya da bölgede nerede birkaç inançlı varsa, içinde düzenli olarak toplanmak üzere bir toplanma yeri bulmaları mantıklıdır. Bu, bir inançlının evi ya da kiralanmış bir salon olabilir. Mesih’te Kardeşler toplulukları dünya çapında; topluluk merkezleri, otel konferans salonları, kendi inşa ettikleri salonlar ve özel evlerde toplanırlar. Bir topluluğun amacı, toplu İncil çalışması yoluyla üyelerini güçlendirmek; ve de vaaz yoluyla kendi ışıklarının parlamasına izin vermek yoluyla topluca dünyaya tanıklık etmektir. Bir Mesih’te Kardeşler topluluğu için tipik bir program, şöyle bir şey olabilir:
PAZAR 11:00 Ekmek Bölme Ayini
18:00 Herkese açık vaaz faaliyeti
ÇARŞAMBA 8:00 İncil ÇalışmasıTopluluk, Tanrı’nın ailesinin parçasıdır. Üyelerinin birbirlerine sıkıca bağlılık gösterdiği herhangi bir toplulukta, her üyenin, diğerlerine karşı duyarlı ve uysal olması gerekmektedir; Mesih’in kendisi buna yüce örnektir. Açık ruhsal üstünlüğüne rağmen, o; onlar aralarında en büyüğün kim olduğu hususunda kendi aralarında tartışırlarken müritlerin ayaklarını yıkayarak, herkesin hizmetçisi gibi davrandı. İsa bize, buradaki örneğini takip etmemizi buyurdu (Jn. 13: 14,15 ; Mt. 20: 25-28).
Artık Kutsal Ruh’un mucizevi armağanları geri alındığından, ilk kiliselerde olduğu gibi, ‘ileri gelenler’ için hiçbir görev yoktur: “Çünkü sizin bir tek öğretmeniniz var, o da Mesih’tir; bu durumda bütün hepiniz kardeşsiniz” (Mt. 23:8). Bu nedenle Mesih’te Kardeşler, dünyevi yaşamdaki onların farklı konumlarını dikkate almaksızın ilk isimleriyle hitap etmek suretiyle birbirlerinden erkek kardeş ya da kız kardeş diye söz ederler. Açıktır ki bunun söylenmesi; uzun yıllar gerçek Tanrı’nın bilgisine sahip olan ya da Tanrı’nın sözüne kendi bağlılıkları aracılığı ile ruhsal (manevi) konularda hızla olgunluğa erişen inançlılar için hürmet ifadesi olmalıdır. İnançlıların buna benzer öğütlerinin, Tanrı’nın sözünü izlemek için uğraş verenler tarafından kıymeti çok bilinecektir. Yine de, onlar; (kendilerinde) Tanrı’nın sözünün doğru bir yansıması oluncaya kadar, sadece diğer inançlıların öğütlerini alacaklardır.
Toplulukta verilen öğreti, besbelli ki Tanrı’nın Sözü üzerine kurulmalıdır. Bu nedenle, toplulukta herkese açık konuşmalar yapan kişiler, O’nun namına konuşuyorlar, Tanrı’yı yansıtıyorlar. Tanrı erkek olduğundan, bunun sonucu sadece erkek kardeşler, Tanrı’nın Sözü nedeniyle herkese açık öğretim çalışması yapabilirler. 1 Cor. 14:34 daha net olamazdı: “Kadınlarınız topluluklarda sessiz kalsın; çünkü onların konuşmalarına izin yoktur”. 1 Tim. 2: 11-15, bunun nedeni için, geriye Cennet Bahçesi’ndeki olaylara doğru iz sürer. Çünkü Havva Adem’e günah işlemeyi öğretti; kadın şu anda da erkeğe ders vermemelidir. Tanrı’nın Adem’i Havva’dan önce biçimlendirmiş olması gerçeği, şunun bir belirtisidir: “Kadının başı erkektir” (1 Cor. 11:3); ve bu nedenle ruhsal (manevi) konularda, kadın’ın erkeği yönetmesi yerine, erkek kadını yönetmelidir.
Bütün bu şeylerden dolayı, “Kadın tam uysallıkla sessizlik içinde öğrensin. Ama kadının ders vermesine de, erkek üzerinde egemenliği ele geçirmesine de izin vermiyorum. Yine kadın sessiz olsun. Çünkü önce Adem, sonra Havva yaratıldı. Daha sonra aldanan Adem değildi; ama kadın aldanıp günah işledi. Ama yine de kadın ağırbaşlılık ile iman, hayırseverlik ve kutsallıkta yaşamını sürdürürse, çocuk doğurmakla (Yunanca, ‘aracılığı ile’) kurtulacaktır” (1 Tim. 2: 11-15).
Buradan, İncil’in erkek ve kadın inançlılar için belirli ayrı roller tanımladığı açıktır. Kadına belirli olgular buyurulmuştur: “evlenmek, çocuk doğurmak, evi yönetmek” (1 Tim. 5:14); ki bunlar onların ruhsal çabalarının çevresinin evinki olduğunu gösterir. Bu nedenle, toplulukta herkese açık çalışmak, erkeğe bırakılmıştır. Bu, cinsler arası eşitlik insancı (hümanist) teoriye taban tabana zıttır; ki bununla kendini mesleğine adamış kadın, aile bütçesinin yönetiminden üniseks giysiler giymeye kadar her yönden kocasıyla eşit olduğunu savunabilir. Tamamen materyalist ve bencil dünyada duygusal sağlığı belirli düzeyde tutabilmek için gerekli gibi görünen çocukların yetiştirilmesi ise, kendini bir sıkıntıya atmak gibi görülmektedir. Gerçek inançlılar çağın bu düşünce tarzından kaçınacaklardır. Bu her zaman olmasa bile, bir denge gereklidir.
Koca, hanım üzerinde efendi (sahip) olmamalı; ama onu Mesih’in bizi sevdiği gibi sevmelidir (Eph. 5:25).
“Kocalar, onlarla (karılarınızla) anlayış içinde yaşayın (yani, sizin Tanrı’nın sözüne anlayışınıza göre, karılarınıza duyarlı şekilde davranın). Zayıf varlık olarak kadınlara, Tanrı’nın lütfettiği yaşamın ortak mirasçıları oldukları için, saygı gösterin” (1 Pet. 3:7).
Ruhsal (manevi) terimlerle, Mesih’te vaftizim erkek ve kadını eşit kılar (Gal. 3: 27,28 krş. 1 Cor. 11:11). Yine de bu, “erkek kadının başıdır” (1 Cor. 11:3) şeklindeki açık ilkeyi; pratikte ve ruhsal meselelerde, hem aile ve hem de topluluk içinde, etkilemez.
Bu ilkenin kavrandığını göstermek için, kadın inançlılar; bir erkek kardeş her nerede Tanrı’nın sözü’nden ders veriyorsa, bir baş örtüsü takmalıdırlar. Bu pratikte; bir şapka ya da eşarbın topluluktaki tüm toplantılarda (kadınlar tarafından) takılması gerektiği anlamına gelir. Erkek kadın arasındaki rollerin farklılığı, erkek ve kadınların saçlarındaki biçim aracılığı ile vurgulanmalıdır (1 Cor. 11: 14,15). Başını örtmeden dua eden… her kadın, başını (yani, kocasını – a.3) küçük düşürür: çünkü, böylesinin başı kazınmış bir kadından hiç farkı yoktur. Ama eğer kadın örtünmüyorsa, saçını da kazıtsın. Ama eğer saçın kazıtılması ya da tıraş edilmesi kadın için bir ayıpsa, başını örtsün… Bu nedenle kadın, kocasının otoritesi altında olduğunun bir simgesi olarak, bir baş örtüsüne sahip olmalıdır” (1 Cor. 11: 5,6,10 A.V. dipnot).
‘Örtülmemiş’ bir başa sahip olmanın, ‘o kadının başı kazınmış gibi’ olması, örtülmemiş kafanın saçsız bir kafa olmadığını gösteriyor. Bu nedenle örtülmüş bir kafa, üzerinde saç bulunan değil, ama üzerinde bilinçli olarak bir baş örtüsü olan kafadır. Bir baş örtüsüz bir kadın, onun doğal saç örtüsüne güvenemez. Bunu yapmakla, Tanrı’nın gözünde hiç saça sahip değilmiş gibi olur. Bir adam için ise, bir baş örtüsüne sahip olma yanlıştır (1 Cor. 11:7). Bu, saça sahip olmayı değil, ama özel bir baş örtüsüne (ya da şapkaya) sahip olmayı ifade eder.
Yeni Ahit zamanlarındaki çevre kültüründe; sadece, o bir fahişe olduğu ya da zina yaptığı açığa vurulduğunda veya eğer o kocasını kaybetmişse onun yasını tuttuğunda, bir kadın başını kazıtırdı. Bir kadın için baş kazınması, kocasını kaybetmiş olduğunu ya da onun tarafından reddedildiğini – Mesih tarafından reddedilmişlikle aynı türde – gösterirdi.
Adam Mesih’i temsil ederken, kadın topluluğu temsil eder. Madem biz, günahlarımızın Mesih tarafından örtülmüş olduğu hakkında bilinçli olarak karar vermek zorundayız, o halde kadın da kendi kafasını kapatması hakkında bilinçli olarak karar almalıdır. Saçların doğal örtüsüne güvenmek, kurtulmamız için Mesihinkine karşıt olarak kendi doğruluğumuza güvenmekle eşdeğerdir.
Bir kadının daha uzun saçları dikkate alındığında, “Saç kadının (Tanrı tarafından verilen) görkemidir: çünkü saç kadına bir örtü (Yunanca anlamının çağrıştırmasıyla, ‘doğal bir örtü’) olarak verilmiştir” (1 Cor.11:15 A.V. dipnot). Bir kadın saçlarını, erkekten farklılığını vurgulayan bir biçimde, uzatmalıdır. Erkek ve dişi saç biçimleri arasındaki farklılık; kadın tarafından, onun farklı rolünü göze çarpar hale getirmede bir fırsat olarak kullanılmalıdır.
Kadının uzun saçlara sahip olması ve (dini etkinliklerde) bir baş örtüsü takması hakkındaki bu meselelerde, bu şeylerin yapılmasının sadece göstermelik olmamasına dikkat etmeliyiz. Eğer bir kız kardeş, gerçek bir ruhsal ve uysal davranış biçimine sahipse (krş. 1 Pet. 3:5), o, Mesih temsilcisi olan inançlılar olarak erkek kardeşlerine boyun eğecek; ve (toplantılarda) bir baş örtüsü takmayı da içeren her yoldan uysallık göstermekten zevk alacaktır. Eğer Tanrının bütün buyrukları gibi, bu buyrukların da nedeni anlaşılırsa, o zaman onlara uymada hiçbir isteksizlik olmayacaktır.
Topluluk içinde kız kardeşler için iş daima vardır – Pazar Okulu öğretimi ve herkese açık öğreti ya da konuşmayla ilgili olmayan, örneğin muhasebe kaydı tutma gibi, çok sayıdaki diğer işler. Ruhen olgunluğa ermiş kadınlar, (ev kadını ve kocalarına bağımlı olmak üzere) genç kız kardeşler için eğitim toplantılarını yürütmek için yüreklendirilebilirler (Tit. 2: 3,4 krş. Miryam’ın İsrailli kadınları yönetmesi, Ex. 15:20).
Rab İsa, sana iman ediyorum. Beni korkutan herhangi bir şeyin beni ezmeyip,
sana itaat etmeme engel olmaması için, imanımda beni destekle! Kilisene eşlik et,
kilisenle beraber kal, çobanların ve müminlerin imanını güçlendir.
Senin yardımınla kutsal Adını, duymak istemeyenlere bile duyuracağız! -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.