Şiddetin imkansızlığı…
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
25. Mart 2010: 13:19 #26825AnonimPasif
Öbür anlam içeriklerinin yanısıra tüm Yeni Ahit baştan sonra bir şiddetsizlik öğretisi olarak da görülebilir… Her sayfasında şiddetle iş hallolunamayacağı gerçeği vurgulanır adeta. Hz. İsa Mesih’in tüm hayat çizgisi bu doğrultuda seyreder. Her adaletsizliği iliğine kadar, ağzı açık bırakan, apaçık bir cesaretle eleştirir ama adaletin hakimiyetinin sağlanması için bile zerre kadar şiddet kullanmaz, kullanılmasını önermez, yerer. Hatta bu uğurda ölüme dek gider.
İnsan şaşırır bazen… Rab’bın bu konudaki tavrı niye bu kadar kesindir diye düşünür. Adalet uğruna şiddetin kullanılması niye mübah olmasın diye sorgulatır insanı kendi kendine. Bu hayat yaklaşımını safdillik veya mazoşist bir hayat yaklaşımı olarak nitelemiş olanlar da vardır, özellikle bunca ‘çokbilmişliği’ olan modern zamanlarda. Öyle midir ama…
… … …
Hepimiz duymuşuzdur… Bazı hortlaklı olduğu söylenen evler ve yerler vardır, taa eskilerden beri. İçlerinde huzur bulunamayan, devamlı tersliklerin olduğu mekanlar için söylenen bir şeydir bu çoğu kez. Orda eskilerden bir cinayetin, ağır bir şiddet olayının vuku bulmuş olduğu rivayetleri de dolaşır ekseriya. O ‘zor’a tabi kalışın manevi yankısının eşyalara bile sinmiş olduğuna inanılır. Bu tür yerlerin taşlarında bile bir uğursuzluk, bir lanet vardır halk inancında.
Gerçeklik oranlarının ötesinde, bu tür anlatılarda mit dili vasıtasıyla da bir gerçek dile getirilir hep: hiç bir şeyi, ama hiç bir şeyi zorla yok etmek, şiddet kullanarak varlığını silmek mümkün değildir. O varlığı silinmeye çalışılmış olan şeyin varoluş güdüsü, enerjisi değişik değişik şekillere bürünerek yine karşınıza çıkacak, tam da yok edildi sandığınız zaman hayatınızı sabotaja uğratacaktır. Kendisiyle yüz yüze gelmediğiniz, şiddet kullanmış olmanın özür borcunu en samimicesinden ödemediğiniz takdirde devamlı olarak hayatınızda bir lanet olup hortlayacak her işinizi bozacaktır. Bundan kaçmanın imkanı yoktur.
Hasır altı edilen her pislik, hasıraltında çürür, kokusu dayanılmaz olur, taa ki hasıraltında bulunduğunu cesurca kabul edip pisliği temizleyene kadar. Ama, tabi ki… çürümüş pisliği temizlemek, hasır altına hiç itelememiş olmaktan veya henüz çürümemişken temizlemekten çok daha iğrenti hissettirici ve zordur. Sahtekarlığın ayıbının ortaya çıkmasının zoru da eklenmiştir nitekim.
… … …
Şiddet doğası itibarıyla imkansızdır. Becerebileceği hiç bir şey yoktur. Zor kullanımı belirişiyle bile yanlış bir işin işlendiğine, Tanrı’nın isteğine karşı bir isyanın gelişmekte olduğuna bir işarettir. Bir şeyin ortadan kalkması gerekiyorsa, varlığına son verilmesi gerekiyorsa zaten Tanrı’nın kendisi yok eder. İnsana düşen Tanrı’ya sığınıp barışçıl olanlarından her yolu denemesi, hatta gerektiğinde mekanen de uzaklaşması, yine de olmuyorsa teslimiyet, sabır ve yok olmaya niyetsiz koşula karşı kabullenmişlik göstermesidir – koşul her ne kadar rahatsızlık vericiyse de. Öfke, galeyan, saldırganlık ve ‘boğma’ çabası sorunun sadece devleşmesine, bir anlığına ortalıkta görünmesi önlenebilmişse bile gizliden gelişen bir kangrene dönüşmesine neden olabilir sadece.
İşte bu, şiddetin imkansızlığının tespitinde bulunuldu mu (ki bu, her ne kadar basit bir şeymiş gibi görünüyorsa da ancak Ruh’ul Kudüs’ün insanın gönlüne esmesi ile mümkündür) o zaman Yeni Ahit’teki tüm bu şiddet karşıtlığının nedeni de anlaşılır.
Sevgiler…
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.