Şeytanın Taktiği
- Bu konu 11 izleyen ve 55 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
20. Mayıs 2008: 22:57 #29152AnonimPasif
Davut kendisinin mutlu olduğunu söyledi.
Neden?
Davut’un birinci mezmurda neler söylediğine kulak verin : ” Ne mutlu o insana ki, kötülerin öğüdüyle yürümez, günahkarların yolunda durmaz, alaycıların arasında oturmaz. Ancak zevkini RAB’bin Yasasından alır ve gece gündüz onun üzerinde derin derin düşünür. Böylesi akarsu kıyılarına dikilmiş ağaca benzer, meyvesini mevsiminde verir, yaprağı hiç solmaz. Yaptığı her işi başarır. “
Dikkat ederseniz , bu mutlu kişi için , ” Zevkini Rab’bin yasasından alır ” diyor. Bu kişi ne zaman Rab’bin Yasası üzerinde düşünmektedir ? ” Gece gündüz ! “
İşte kaleleri ve safsataları yıkan kişi böyledir !
Okuduğuımuz ilk ayete bir kez daha bakalım:
” Çünkü savaşımızın silahları insansal silahlar değil, kaleleri yıkan Tanrısal güce sahip silahlardır. Safsataları, Tanrı bilgisine karşı diklenen her engeli yıkıyor, her düşünceyi tutsak edip Mesih’e bağımlı kılıyoruz. ” ( 2. Ko. 10:4-5 )
Burada DÜŞÜNCELERDEN söz edilmektedir.
Bu düşünceler KALELERDİR.
Onlar SAFSATALAR üretirler.
Arkasından da korkular, elemler, hastalıklar ve yenilgiler gelir. ( J. H. O. )
Rabbin sevgisi ve esenliği sizinle olsun.isamesihyasiyor
28. Mayıs 2008: 17:43 #29264AnonimPasifSavaş alanı bizim düşünce yaşamımızdır.
Ancak Tanrı’ya şükürrler olsun ki, safsataları Kutsal Kitap vaatlerinden kaynaklanan Tanrı’nın sözleriyle nasıl değiştirmemiz gerektiğini öğreniyoruz.
Siz bozguna uğratan o KALELERİN ve SAFSATALARIN nasıl yıkılacağını öğrendiniz. Bunlarla oynamayınız, hafife almayınız ve bunlara asla göz yummayınız.
Onları yıkacaksınız ! Ayak altında çiğneyeceksiniz ! Onların aklınızda yer etmesine izin vermeyeceksiniz ! Onları yıkacak ve dışarı atacaksınız !
Aynı zamanda şunu da bilmelisiniz: Tanrı size bunu yapmak için gereken gücü vermiştir. Üstelik bunu yapmanızı bekliyor. Mesih sizin yetkinizi kazanmanız ve kullanmanız için kendi canını feda etmiştir. Bunu yapmanızı beklemektedir.
Siz de böyle yapın ! İsa Mesih’in adına övgüler olsun !
Bizi özgür kılan gerçeği bilmemize yardımcı olan her lütfun ve tüm sevginin Babasına yücelik olsun !–amin
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.tanri sevgidir
28. Mayıs 2008: 18:02 #29265AnonimPasifSevgili Fırat çögeçen abimin burda yazmış olduğu incil üzerine getirmiş olduğu yorumlara hayran kaldım.
Rab bilgeliğinizi ve sevginizi daim kılsın.–amin2. Haziran 2008: 8:30 #29303AnonimPasif
(J.O)
” Savaşımızın silahları ” deyişi hakkında birkaç söz söyleyeyim.Bu gerçek bir savaştır !
Bu savaş için gereken silahlara sahibiz !
Silahlarımız bedensel değildirler !
Müjde , bunların Tanrı’nın gücüyle geçerli olduğunu söylüyor.
Düşünce yaşamımızda gerçekleşen bu savaşı kazanabilmeniz için Tanrı size çok güçlü silahlar sağlamıştır.
Size kendi Sözünü vermiştir.
Size Mesih’in kanını bağışlamıştır .
Size İsa’nın adını vermiştir.
Bunlar ruhsal savaşta yalnız olmadığınızı göstermektedir.
Üzerinize düşeni yapmaya cesaret ettiğiniz takdirde, göklerin tüm güçleri yardımınıza koşacaktır.
Kalkın ve savaşa katılın !
Yıkın o kaleleri !
Kaldırın o safsataları !
Size karşı kalkan her dil ya da düşünceyi siz suçlu çıkaracaksınız !
Olumsuz, yıkıcı ve şeytandan kaynaklanan düşüncelerin zihninizde yerleşmesine izin vermeyin.
6. Haziran 2008: 7:55 #29333AnonimPasifÖncelikle yazmam gereken ama; yazmadığım bir şeyi fark ettim. Ne de olsam dinazorum ! Lakin fosilleşmedim. Sayın zfrkrbit’in bir hafta önce yazdığı ileti için teşekkür ederim.
Bazı aileler tanıyorum; sırf eşlerden birinin zihnine yalancı bir düşünce yerleştiği için aile boşanmayla parçalanmıştır. Eşlerden biri, zihnine sızan düşüncenin kök salmasına izin verdi. O düşünceyi zamanla derin derin sindirerek tutsak haline geldi. Hatta söz konusu düşünceye o kadar inandı ki, yapmaya karar verdiği her şeyde kendini haklı görmeye başladı. Bu düşünce o kişide bir ” kale” ydi.
Sabit bir düşünce bize kale durumuna geldiği zaman , başka düşüncelere de kapı açılacaktır. Sonra da bütün düşünceler eyleme dökülmeye başlayacak bizi doğal olarak sefil ( J. J. R.’un ” Sefiller” eserinde olduğu gibi ) bir duruma düşürecektir.
Anneler, babalar, müjdeciler; şeytandan kaynaklanan saldırıların tesiri altında kalabiliyorlar. Rab’be sunulan hizmetler zedelenebiliyor. Gençler; uyuşturucu ve alkol bataklığına girmektedirler. Aileler, (Günümüzde de ) yıkılmaktadır.
Sadece, olaylar; bunlarla da kalmamaktadır. Bir yığın kişi düşünsel ve ruhsal elemler içinde de yaşamaktadır. Hatta birçok imanlı vardır ki; acılar, hastalıklar ve bedensel sıkıntılar içinde yaşamaktadır. Tabi ki; bu imanlılar dua etmiş, kurtuluş yolunu aramıştır.
Kolay çözüm yok ! Peki ne yapmamız gerekiyor ? Çözüm; Tanrı’nın sözüne dayanmak ki, düşüncelerimizi yenileriz. Mutlaka; Tanrı, bizi bataklıklardan çıkarıp; ayaklarımızı sağlam kayalar üzerine koyacaktır. Rab’be övgüler olsun.
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.hisusa
13. Haziran 2008: 16:58 #29433AnonimPasifİçinizden ” Hayatım acılar, hastalıklar ve yenilgilerle dolu olacak ” diye bir düşünce geçiyor mu ? Ümidinizi kesip durumunuzun değişmeyeceğine ikna mı oldunuz ? Oysa yönünüzü gerçekten değiştirebilirsiniz…. Tekerlekli iskemleden kalkınız, yatağınızdan çıkın, kapıları açın ve zafere doğru koşun ! Binlerce kişinin şeytana karşı ayaklanarak ve .. iman ederek geleceklerini değiştirdiklerine tanık oldum. Tanrı’nın sizin hasta olmasını istediğini sandığınız sürece şifa bulmanız mümkün değildir ! Sizin acılar içinde yaşamanızı isteyen şeytandır. Tanrı sizin iyi olmanızı istiyor Yüreğinizde bu duruma karşı direnin; iyileşmenin yolu budur ! İman bir eylemdir. Tanrı’nın sözüne iman etmek demek, O’nun sözünü eyleme dökmek demektir. ( J. OSTEEN )
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.
Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !rabbe hamdolsun
20. Haziran 2008: 4:41 #29521AnonimPasifDüşünceler; ağaç ve çiçeklerdeki tohumlara banzer. Tohumlar her yere saçılır ve kendi türlerine göre meyve üretirler.
Zihninize girmesine izin verdiğiniz düşüncelerle kendi ortamınızı yaratmış oluyorsunuz.
Düşünceler, tıpkı tohumlar gibi zihninizde saçılıp kendi türlerine göre meyveler veriyorlar.
Bunu söylerken, ” akıl her şeyi idare eder ” demek istemiyorum.Böyle bir şey saçmalık olur. Biz ,sadece, zihinllerimizi her şeye gücü yeten Tanrı’nın kudretli ve yaratıcı sözleriyle doldurmalıyız.
Örneğin, ” ben yoksulum ” diye düşünen bir kişiyi ele alalım.Bu kişiyi zengin bir çevreye yerleştirir ve ona iyi fırsatlar verirseniz, zihnindeki yoksulluk tohumları hala orada bulunduğundan, yine yoksulluğun pençesinde yaşayacaktır. Düşünceleri; tıpkı tohumlar gibi çevresindeki ortamı biçimlendiren meyveler verecektir.
Ancak bu kişinin zihnini Tanrı’nınbereket vaatleriyle doldurursanız, bulunduğu her ortamda Rab’bin bereketlerini gönenmesini sağlarsınız. Böyle birini, en yoksul çevreye yerleştirseniz bile, bereket düşünceleri yoksulluk düşüncelerini silip atacak ve kişi her alanda bolluk yaşamaya başlayacaktır.
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.
Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !rabbe hamdolsun
28. Haziran 2008: 0:28 #29569AnonimPasifÇevrenize saçtığınız düşünce tohumlarıyla içinde bulunduğunuz ortamı biçimlendiriyorsunuz.
Bu gerçeği daha güzel bir şeklide dile getireyim:
Düşüncelerinizi değiştirmekle, içinde bulunduğunuz durumu ve ortamı değiştireebilirsiniz ! Bunun yolu; Tanrı’nın o büyük ve değişmez vaatlerini içeren düşünceleri, kendi zihninizdeki yalanların yerine koymaktan geçiyor.
Hastalık düşüncelerinin tohumlarını ekerek, sağlıklı bir ortamda yaşamak olanaksızdır.
Korku ve yenilgi düşüncelerinin tohumları; zihninizde yeşerirken, utku ve esenlik ortamında yaşayamazsınız.
Yoksulluk düşüncesinin tohumlarını ektikten sonra; bereketli bir ortam söz konusu olamaz.
Bugünden başlayarak zihninizi, yüreğinizi, evinizi ve çevrenizi; Tanrı’nın sağlık, utku, esenlik ve bereketle ilgili değerli sözlerinin tohumlarıyla donatın. Bu düşünceler; Tanrı’nın belirli vaatlerine dayansınlar. Onları düşünün, dile getirin ve eyleme dökün !
Rab; ” Bir insan yüreğinde neler düşünüyorsa, öyledir ” dediği zaman bunu dile getiriyordu.
Şimdi gerçeği biliyorsunuz !
Gerisi size bağlıdır !
Yüreğinizde iman doğduğunu gözlerimin önünde canlandırabiliyorum. O yüce gerçeğin yüreğinizde yeşerdiğini görür gibiyim ! Kararlı olun ! Rab, size utku verecektir ‘ Yenilgilerin nedenini artık biliyorsunuz ! Durumları değiştirme yolunu öğreniyor, utkuya giden yolu görüyorsunuz !
Tanrı’nın değerli çocuğu olarak kalkın ve Rabbinizin sevincine katılın !
Amin ! ( H. OSTEEN )
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.
Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !tanri sevgidir rabbe hamdolsun
4. Temmuz 2008: 23:03 #29625AnonimPasifSizinle 1980 basımı, Mr. SMITH’in ” Şeytandan Kaçışım ” adlı kitaptan bir bölümü paylaşmak istiyorum:
” Denver’e yaklaşırken birdenbire içimden, arabayı durdurup dua etmek arzusu geldi. Ruth’la birlikte kendimizi ve yapacağomız işleri yeniden tanrı’ya teslim ettik.
O’nun hizmetinde olduğumuz için , bizi özel bir şekilde korumasını diledik. Daha sonra İsa’nın güçlü adına, şeytanı ve onun ruhlar alemindeki ortaklarını arabamızdan ve traylörümüzden uzak durmaya çağırdım. İsa adına, düşmanımız şeytanın girişimlerinden korunmuş bir şekilde Denver’e girmek istiyordum.
Aradığımız kilise binasının önüne yeni park etmiştik ki arkadan güm diye bir ses duydum. Aynı anda arkamıza bakan Ruth’la ben ” Cadıarabası ” nın öne dpğru eğildiğini gördük. Traylörü arabaya bağlayan dingil kopmuştu. Hemen ellerimizi açarak Tanrı’ya hamdetmeye başladık. Olay, biraz önce geçtiğimiz dağ yollarında başımıza gelseydi, kesinlikle arabamız devrilecekti.
………..
Oradaki dinleyicilere, bir zamanlar bir büyücü olduğumu ve bu yüzden konuştuklarımı çok iyi bildiğimi söyledim. Konuştukça ve geçmişimin zehirlerini döktükçe, içimde bir rahatlama duyuyor, ruhumun temizliğini hissediyordum. Oradakilere nasıl şeytanın tuzağına düştüğümü, karanlık güçlerin beni içine sürüklediği korku ve köleliği anlattım. Yakamı şeytanın elinden kurtarmak için yaptığım mücadeleleri açıkladım. Sonunda Tanrı’nın gücünün hayatımı nasıl değiştirdiğini ve bu değişikliğin ancak ben kendimi tam bir teslimiyetle O’nun ellerine bıraktığım zaman gerçekleştiğini anlattım.
O gece, artık Tanrı’nın beni çağırdığı görevi anladım. Bu, Tanrı’nın planı idi. Beni dinleyen herkese Tanrı safında olmaktan şeytan safında olmanın arasındaki farkı anlatmalıydım. Bu, benim bütün dünyaya iletmek istediğim müjdeydi.
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.
Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !
” En yücelerde Tanrı’ya yücelik olsun, yeryüzünde O’nun hoşnut kaldığı insanlara esenlik olsun ! ” ( Luka 2:14 ) isasiyahbeyaz isamesihyasiyor
10. Temmuz 2008: 15:11 #29670AnonimPasifKendimizi alçaltıp Tanrı’ya boyun eğdikten sonra; şeytana direnmemiz gerektiği söylenmektedir. Yakup 4:6’nın geri kalanı şöyle der: ” İblis’e karşı direnin, sizden kaçacaktır.” ( Yak. 4:7 ) .Kendimizi saldıranlara teslim edemeyiz. Mücadele etmemiz gerekir.
Yeni Antlaşma, savaşmak, fethetmek, çekişmek ve üstesinden gelmek gibi kavramlar kullanarak; hristiyan yaşamı genel olarak kötü güçlere karşı ruhsal bir savaş olarak betimler.Hristiyanlar, düşman sahasında hizmet eden askerlere benzetilir.
Şeytana nasıl direnebiliriz ? Pavlus, şöyle diyor:” Kurtuluş miğferini ve Ruh’un kılıcını, yani Tanrı sözünü alın ” ( Ef. 6:17 ).İlk adım Tanrı’nın kurtuluşunu kabul etmektir.Mesih’e evet demediyseniz; İblise hayır deme şansınız yoktur. Mesih olmadan; iblise karşı korumasız oluruz .Fakat ” kurtuluş miğferi ” ile zihinlerimiz Tanrı tarafından korunmuştur. Şunu unutmamalıyız: İmanlıysanız; şeytan sizi bir şey yapmaya zorlayamaz. Sadece teklif edebilir.
Rabbimizin sevgisi sizinle olsun.
” İsa, ‘ Daha doğrusu, ne mutlu Tanrı’nın sözünü dinleyip uygulayanlara ! ‘ dedi. ” ( Luka 11:28 )rabbe hamdolsun suda
17. Temmuz 2008: 20:37 #29769AnonimPasifTanrı’nın sözünü şeytana karşı silah olarak kullanmalıyız. İsa; çölde denendiği zaman bunun örneğini göstermişti. Şeytan ne zaman denese; İsa, Kutsal Yazılar’dan sözlerle karşılık verdi. Şeytanla tartışmadı. Kişisel gereksinimini karşılamak için; gücünü kullanma konusunda denendiğinde ” Aç değilim ” demedi. Ezbere Kutsal Yazılar’dan bir ayeti söyledi. Biz de aynısını yapmalıyız. Tanrı’nın sözünde güç vardır ve şeytan bundan korkar.
Şeytanla tartışmayı asla denememeliyiz. Binlerce yıllık deneyimi nedeniyle tartışma konusunda bizden daha iyidir. Mantıkla ya da görüşlerinizle şeytana blöf yapamayız.Fakat onu titretecek silahı; Tanrı’nın gerçeğini kullanabiliriz. Bu nedenle; denenmeyi yenmek için; Kutsal Yazılar’ı ezberlemek kesinlikle gereklidir. Ne zaman denenmeyle karşılaşırsak; çabucak ilgili ayetleri söyleyebiliriz. İsa Gibi, gerçek de, yüreğimizde saklıdır; anımsamamız için orada hazırdır.
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.
Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle ! rabbe hamdolsun isasiyahbeyaz
23. Temmuz 2008: 19:05 #29844AnonimPasifDünya, benlik, iblis. Bu düşman üçlüsü içinde en azılı olanıdır iblis. Şeytan sadece bizim düşmanımız değildir: O, bizim baş düşmanımızdır. Ona karanlığın egemeni, yalanın babası, kardeşlerimizin suçlayıcısı adı verilir.
Elçi Pavlus, iblisin güçlerine karşı vermekte olduğumuz savaşın, bu dünyanın fiziksel ve görünür yapısının çok ötesinde olduğu konusunda bizleri uyarmaktadır: ” Çünkü savaşımız insanlara karşı değil, yönetimlere, hükümranlıklara, bu karanlık dünyanın güçlerine, kötülüğün göksel yerlerdeki ruhsal ordularına karşıdır. ” ( Efe. 6:12 ) Yani bizler , kutsal olan bir Tanrı’yı hoşnut etme yaşamlarımızda yalnızca kendi saçma arzularımıza karşı değil, ama bir çeşit ürkütücü güce karşı savaşmaktayız.
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.
Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle!
Yahve yire – RAB, sağlar.
Yahve nissi – RAB, saancağımdır. isasiyahbeyaz :papatya: :papatya: :papatya:
27. Temmuz 2008: 19:51 #29913AnonimPasifHayvanları tuzakla avlayanlar, avda başarılı olmak için şu iki şeyden birine mutlaka ihtiyaç duyarlar. Avlanmak istenen hayvanın tuzağa basacağı umuduyla tuzak gizlenmeli ve hayvan tuzağın öldürücü dişlerine çekmek amacıyla tuzağa yem konulmalıdır.
Canlarımızın düşmanı olan şeytan, en aldatıcı ve öldürücü tuzaklarını kurarken bu her iki stratejiyi de başvurur. Tuzakları hem gizli hem de yemlidir.
Şeytan kendisine hizmet eden ruhsal ordusuyla birlikte, birçok imanlının yaptığı gibi pek gürültü çıkarmaz. Kurnazdır ve aldatmaktan zevk alır. Faliyetlerini kurnazca yürütür. Hileyle ve sinsice hareket eder. Bir ışık meleği kılığına girebileceğini unutmayın. Eğer iyi ile kötüyü doğru bir biçimde ayırt etmek için Tanrı’nın Sözü’yle eğitilmediysek, şeytanın tuzaklarının neler olduğunu ayırt edemeyiz. O’nun en aldatıcı ve sinsi yemi, her hristiyanın karşı karşıya kaldığı bir şey olan gücenmedir. Aslında, tuzakta kaldığı sürece gücenmenin kendisi öldürücü değildir. Ama eğer alıp da yutar ve yüreğimizde onunla beslenirsek, o zaman gücenmiş oluruz. Gücenmiş insanlar incinme, kızgınlık, büyük öfke patlaması, kıskançlık, dargınlık, çekişme, kin, nefret ve çekememezlik gibi çok meyve üretir. Gücenikliğe tutsak olmanın bazı sonuçlarını şöyle sıralayabiliriz: Hakaret etme, saldırma, yaralama, bölünme, kırık ilişkiler, ihanet ve Tanrı yolundan uzaklaşma.
Genellikle gücenmiş insanlar, tuzağa düştüklerini fark etmezler. Kendilerine yapılan yalnış davranışa o kadar çok odaklanmış durumdadırlar ki, içinde bulundukları durumdan habersizdirler. İnkar ederler. Düşmanın bizi kör etmek için başvurduğu en etkili yol, bizi kendimize odaklamaya itmektir. ( John BEVERE )
Özellikle; BEVERE’ın yukarıdaki yorumu üzerine düşüncelerinizi bekliyorum. Acaba; ne dereceye kadar doğrudur ? Eğer yazılımda bulunursanız Rab’de sevinirim. Benim de beyinsel hücrelerimde bir sıkıntı varsa ki; sayenizde o da yok olur.
Rab’bin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.
Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle!
” Başkasını yargılamayın, siz de yargılanmazsınız. Suçlu çıkarmayın, siz de suçlanmazsınız. Başkasını bağışlayın, siz de bağışlanırsınız. “ ( Luka 6:37 ) hisusa :elsalla: :elsalla: :elsalla:
1. Ağustos 2008: 22:22 #29992AnonimPasifDüşmanın bir kişiyi güceniklik durumda tutmasının bir yolu da gücenikliği gizlemek, gururla örtmektir. Gurur, sizi içinde bulunduğunuz gerçek durumu kabul etmekten alıkoyacaktır.
…….Gurur, sizi gerçekle uğraşmaktan uzak tutacaktır. Vizyonunuzu çarpıtır. Her şeyin yolunda gittiğini düşündüğünüz zaman, asla değişmezsiniz. Gurur, yüreğinizi sertleştirir ve anlayışınızın gözlerini karartır. Siz özgür kılacak olan yüreğinizin değişmesinden, yani tövbeden sizi uzak tutar ( 2. Timoteos 2:24-26 ).
Ayrıca gurur, kendinizi bir kurban olarak değerlendirmenize neden olur. Tutumunuz, ” Bana yalnış yapıldı ve hakkımda yalnış bir yargıda bulunuldu; bu nedenle, böyle davranmaya hakkım var. ” Masum olduğunuza ve haksız bir suçlamayla karşı karşıya kaldığınıza inandığınız için bağışlanmayı kabul etmek yerine, elinizin tersiyle itiyorsunuz. Yüreğinizin gerçek durumu sizden gizli olmasına karşın,Tanrı’ya gizli değildir. Sırf size yalnış yapılmasından ötürü, gücenikliğe tutunma konusunda size izin verilmiş değil. İki yalnış bir doğru yapmaz. ( BEVERE )
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.
Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle!
Şeytanın yemlerine kanmayalım.
tanri sevgidir hisusa
7. Ağustos 2008: 0:11 #30052AnonimPasifŞeytanla savaşırken anlatmamız gereken ilk şey, gerçekten de dışarıda bir yerde bir iblis olduğudur. Toplumun birçok kesiminde; hatta kilisede bile, kişisel bir şeytam kavramı eski çağ mitolojisi olarak nitelendirilmektedir. Batı felsefesi üzerine eğitim gören bir sınıfa, şunu sorduğumu anımsıyorum: ” Kaçınız kişisel bir şeytana inanıyor ? ” Otuz kişilik bu sınıfta sadece üç kişi şeytanın gerçek olduğuna inandığını belirtti. Geri kalan 27 kişi, şeytanı mitoloji olarak nitelendiriyordu.
Sonra sınıfa şöyle sordum: ” Kaçınız Tanrı’nın varlığına inanıyor ? ” 30 unun da Tanrı’ya inandığını belirtmesi, beni çok şaşırttı. Bir sonraki sorumu sordum: ” Kaçınız Tanrı’yı , insanlar üzerinde iyilik yapmaları için etkili olan ruhsal bir varlık olarak tanımlar ? ” Hepsi, böyle bir tanımı kabul ettiklerini söylediler.
Sonra şunu sordum; ” Nasıl oluyor da insanları iyilik yapmaları için etkileyen ruhsal bir varlığın varlığını kabul ediyor; fakat bizi kötülük yapmak için etkileyebilecek bir varlığın olabileceğini kabul etmiyorsunuz ? “
Aldığım yanıt, kısaca şuydu: ” Modern bilim, eğitimli insanların şeytana inanmalarını imkansızlaştırmıştır. ” Bu görüşe, şu soruyla karşı çıktım: ” Modern bilimin hangi buluşu şeytan kavramının gerçekliğini ortadan kaldırmıştır? Termodinamiğin ikinci yasası mı ? Yoksa nükler fizyon ya da füzyonu etkileyen ilkeler mi ? Nedir ? “
Sorum karşısında ilk olarak soğuk bir sessizlik, sınıfa egemen oldu. Hiç kimse; bunu kanıtlayacak belirli bir bilimsel buluş gösteremiyordu.Sonunda öğrencilerden biri, şöyle dedi: ” Şeytan düşüncesi, sanki hayaletler ve gulyabaniler sınıfına giriyormuş gibi. Kırmızı kadife pelerinli, çatal ayaklı, boynuzlu ve çatal başlı, asası olan lanetli bir yaratığa kim inanır ki ? “
Bu öğrenci; Kutsal Kitap’ta belirtilen şeytan hakkında konuşmuyordu. Kafasındaki, şeytan kavramı bir tür karikatürden ibaretti. Onun şeytanı, cadılar bayramı partisinden kaçmış bir kişiydi. ( SPROUL )
Devamı var.
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.
Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !
Çünkü görünen her şey ışıktır. Bunun için şöyle deniliyor: ” Uyan, ey uyuyan ! Ölümden diril! Mesih sana ışık saçacak. ” ( Ef. 5:14 ) isasiyahbeyaz :) :) :)
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.