Şeytanın Taktiği

  • Bu konu 11 izleyen ve 55 yanıt içeriyor.
15 yazı görüntüleniyor - 1 ile 15 arası (toplam 56)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24551
    Anonim
    Pasif

    ŞEYTAN’IN TAKTİĞİ
    (Dr. Michael Youssef)

    Şeytan ve onun yandaşlarının en sevdikleri taktik kiliseye gitmektir. Biz ne düşünürsek düşünelim:’kötü olan’ birçok kiliseye girmiştir. Kendi standartlarını insanlara sunmuş ve insanlar tarafından bu standartlar kabul görmüştür. Daha da fazlası, kendi sahtekarlığını insanların inandıkları temel gerçeklere bile sokmuştur. Kendisinin görevlendirdiği bazı kişileri kiliselerde liderliğe bile sokmuştur. Birisi şöyle demişti: ‘Şeytan kiliselerle savaşmıyor.Onlara katılıp,aralarına giriyor’.Bu doğrudur; aralarına girip, dara ekerek buğday biçmekle daha büyük zarar vermektedir.

    Karşılarına geçip inanlılara direkt olarak saldırmaktansa aralarına sızarak daha büyük işler başarmaktadır. Sonuçta en tehlikeli yalan, içinde gerçek bulunduran yalandır.

    Şeytanın tekniği kiliselerde sahte liderler ve önderler atanmasını sağlamaktır. Bu kişler dinleyicilerin kulaklarına hitap etmek için Kutsal Kitapsal sözler, ayetler kullanırlar. Kendileri bunlara inanmasalar da Mesih, kurtuluş, çarmıh ve diriliş hakkında konuşurlar.

    İncil’e itaat etmezler. Gerçekleri söyler gibi konuşurlar,dürüstçe davranmaya çalışırlar. Ama aslında sözlerinde hiç gerçek yoktur, hiçbir zamanda olmamıştır. Ruhsal olarak arayış içinde olan bir kişi kiliseye geldiği zaman bu kişi gerçek müjdeyle karşılaşmaz, düşük seviyedeki bir alternatif ile, bir inanış biçimi ve Tanrı Sözü ile uyuşmayan davranışlarla karşılaşır.

    Eski zamanlardan beri Tanrı halkının arasında sahte öğretmenler bulunmuştur. İsa’nın zamanında da Ferisiler gerçekten sahte öğretmenlerdi. İsa sert sözlerle onlara,

    Siz babanız İblis’tensiniz ve babanızın arzularını yerine getirmek istiyorsunuz’ (Yuhanna 8:44 ) dedi.’

    Bir yerlerde okumuştum; bir vaiz ‘Kiliseye herkesten önce kim gelir biliyormusunuz?’ diye bir soru sormuş. ‘Tabii ki bir Kilise görevlisi pastör yada papaz gelir’ diye cevaplamışlar. ‘Hayır, ilk önce şeytan gelir ve ortalığı o gün nasıl karıştıracağının, karmaşa oluşturacağının planlarını yapar’ demiş.

    Çoğu zaman Amerika’daki Hristiyanlar şöyle der: ‘Keşke benim ihtiyaçlarımı karşılayabilen bir kilise bulabilsem!’ Bu tam anlamıyla bir hayal kırıklığıdır. Sonuç olarak yeryüzünde tüm ihtiyacımızı karşılayabilecek bir insan yoktur. Ne bir çoban, ne bir kilise, ne de pazar okulu öğretmenleri.

    İsa Mesih, ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek tek kişidir. Hala insanlar kendi kendilerine sorarlar: ‘Kilise bana ne verebilir? Bunda benim avantajlarım neler olacaktır? Bunun karşılığını ne zaman ödeyeceğim? Dikkatleri tamamen kendileri üzerine odaklanmıştır. Fakat ihtiyaçlarımızın karşılanabilmesi için öncelikle kendinizi düşünmeye son vermelisiniz. Yaşayan Tanrı’ya tapınmalı, O’nun önünde durmalı, O’nu yüceltip onurlandırmalısınız!! Ve şöyle demelisiniz: ‘Tanrım! Sen dünyanın Yaratıcısı ve ruhumun Kurtarıcısı’sın!’ Sadece ve sadece bu şekilde ihtiyaçlarımız karşılanabilir’

    Pavlus’un Şeytan’ın düzenlerini anlama konusunda özel bir anlayışı vardı. Şeytan’ın çalışma metodunu anlamıştı. Öyleyse düşmanın karakter özellikleri nelerdir ? Onu nasıl tanıyabiliriz ? Bilmeliyiz ki kendisini gizlemeye devam ettikçe, fark edilmemiş, meydan okunmamış kalacaktır. Bizi şaşırtacak pusuya düşürecektir. Görünmez savaşta adım adım , her canda, har ilişkide, her kilisede Tanrı’nın egemenlik alanını elde etmeye çalışacaktır.

    Elçi Pavlus gibi biz de, ruhları ayırt etme armağına sahip olarak şeytanın hayatımızdaki işini fark edebiliriz. Buna ek olarak, kötü olanın insanları aldatmakta kullandığı yedi maddeyi de bilmemiz gerekir. Bu maddeler şunlardır:

    * Düşman her zaman yetkiyi sorgular.
    * Düşman da kiliseye gider.
    * Düşman ihtiyaçlarımızı karşılamayı ister.
    * Düşman tam bir kalpazan, sahtekardır.
    * Aşağıdan ve dişarıdan nefret eder.
    * Yalanı gerçekle gizler.
    * Hiçbir zaman direkt olarak , açıkca saldırmaz.

    Şeytanı yenme konusunda onun taktiklerini öğrenmek, ilk adımdır.

    Şeytan dünyada son yıllarda aniden türemiş bir yaratık değildir. Zamanın başlangıcından beri ortalıktaydı ve daha da önce var olmuştu.Aslında Hezekiel 28:12-13 şeytan hakkında bir açıklama yapıyor:

    ‘Kusursuzlukta örnek biriydin, bilgeliğin ve güzelliğin eksiksizdi. Sen Tanrı’nın bahçesi Aden’deydin.

    Yakut, topaz, aytaşı, sarı, yakut, oniks, yeşim, laciverttaşı, firuze, zümrütle, çeşit çeşit
    değerli taşla bezenmiştin.
    Kakma ve oyma işlerin hep altındandı.’

    Bu ayetlerden şeytanın çok zeki ve çok güzel olduğunu anlıyoruz.

    Ve Yeşaya 14:12’de benzer bir bölümde Kötü Olan,‘parlak yıldız, seherin oğlu’ diye tanımamaktadır. Bu gibi ayetlerden anlıyoruz ki bir zamanlar şeytan ‘başmelek’ti. Tanrı tarafından Tanrı’nın tahtının önünde durup, sürekli olarak Kadir Olan Tanrı’ya sunulan tapınma ve övgüyü yöneten başmelekti (Hezekiel 28:14-15).

    Tanrı’nın varlığının önündeki geçmişinden dolayı,şeytan Tanrı hakkında çok şey bilir. Melekler arasında da diğerleri üzerinde hiyerarşik olarak bir gücü olan, yetkisi altında birçok melek olan bir melekti. Onu bu denli tehlikeli yapan da budur. Ama Kötü Olan’ın değişimi aldatma üzerine kurulmuştur. Aden bahçesinde olduğu gibi çekici görünmekte ve bizi ‘Seni Tanrı gibi bilge biri yapabilirim’ diye ayartmaya çalışmaktadır. Şeytanın kıvrak zekalı, uyanık olduğunu anlamalıyız. Genel inanışın tersine,yüzünde pis bir gülümsemeyle,kırmızı bir elbise giyip,üç uçlu bir mızrak taşıyarak etrafta dolaşmamaktadır. Onun niyeti tüm dünyayı kandırmaktır ( Vahiy 12:9). Şeytan omuzumuza nazikçe vurarak ‘ Bay bilmem kim ya da bayan bilmem kim,benim adım Kötü Olan, şeytandır,sizi aldatmak niyetindeyim’ demez. Neden bunu yapsın ki ? Bunu yapmayacak kadar zekidir. Karşılaşabileceğiniz ayartıların % 99 unda sizi ayartmaya çalışanın şeytan olduğunun ve hatta ayartıldığınızın bile farkında olmazsınız..

    Neyse ki Pavlus’un 2. Korintliler 2:11‘de dediği gibi: ‘Şeytanın oyunlarına gelmeyelim. Çünkü onun düzenlerini bilmez değiliz.’ Bir dedektifin suçlu beyini, bir suçlunun anlayışını anlaması gibi elçi Pavlus’un da şeytanın düzenlerini anlama konusunda özel bir anlayışı vardı. Şeytanın çalışma metodunu anlamıştı.”

    #28415
    Anonim
    Pasif

    Şeytan’ın Taktiği (Micheal Youssef)

    Şeytan’ın insanlık için olan planının önemli bir bölümünü, onun emirler zinciri ve düşkün melekler için hiyerarşişi oluşturur. Onun kötü egemenliği, adeta cennetin süslü bir parçası gibi görünür ve her gün verdiği emirleriyle bizi bağlar. Düşmanın çifte amacı; hristiyanları sürekli rahatsız etmek ve onları kurtarıştan yoksun , kör bırakmaktır. Ayrıca Tanrı’nın meleklerine benzer olarak şeytanın kötü ruhları :

    1) Kişisel karakterkere sahiptir.
    2) Hiç ölmezler.
    3) Doğaüstü, fiziksel olarak yok olabilen vücutlara sahiptirler.
    4) Farklı rütbelere ve
    5) Her birinin özel bire işi vardır.

    Beşinci “Rab’bi yüceltmek” her şey yolundayken basittir. Sonuçta şeytanı geldiği yere geri göndermek için Rab’be tapınmak iyi bir yoldur

    “Ama ben her zaman umutluyum sana övgü üstüne övgü dizeceğim. Gün boyu senin zaferini, kurtarışını anlatacağım, ölçüsünü bilmesem de Ey egemen RAB gelip yiğitliklerini, senin, yalnız senin zaferini duyuracağım” (Mez. 71:14-16 ).

    Altıncı basamak duadır ve yapabileceğimiz en zor şey bizi yanlışa sevk eden başka bireyler için de dua etmektir. İsa’nın sözlerini bizi yönlendirir : ” Ama ben size diyorum ki, düşmanızı sevin, size zulmedenler için dua edin.” ( Mat. 5:44 ) Yedinci adımda ” Cennetin hayalini kurmaya başlayın. ” Bu sonsuzluk bakış açısı gerektirir. Bize sonsuz zafer için her zaman umutla dolu olarak geleceğe bakmamızı hatırlatır.

    Her şey böylece yok olacağına göre sizin nasıl olmanız gerekir ? Tanrı’nın gününü bekleyip o günün gelişini çabuklaştırarak kutsallık içinde yaşamalı, Tanrı yolunu izlemelisiniz. o gün gökler yanarak yok olacak, maddesel ögeler şiddetle ateşle eriyerek gidecek. Ama biz Tanrı’nın vaadi uyarınca doğruluğun barınacağı yeni gökleri, yeni yeryüzünü bekliyoruz. ( 2. Pe. 3:11-13 )


    Eğer kendimizi Tanrı’nın lütufkar elleri altında alçaltır ve bize öğrenmemiz gereken şeyleri göstermesine izin verirsek, şeytana karşı zafer kazanabiliriz. Bizler için herşeyi sağlayan, bizi seven Rab’bin önünde ” galiplerden de üstünüz . ” O’nda sahip olduğumuz her şey için sevincimizi dünyaya haykıralım ! Beşinci “Rab’bi yüceltmek” her şey yolundayken basittir. Sonuçta şeytanı geldiği yere geri göndermek için Rab’be tapınmak iyi bir yoldur

    “Ama ben her zaman umutluyum sana övgü üstüne övgü dizeceğim. Gün boyu senin zaferini, kurtarışını anlatacağım, ölçüsünü bilmesem de Ey egemen RAB gelip yiğitliklerini, senin, yalnız senin zaferini duyuracağım” (Mez. 71:14-16 ).

    Altıncı basamak duadır ve yapabileceğimiz en zor şey bizi yanlışa sevk eden başka bireyler için de dua etmektir. İsa’nın sözlerini bizi yönlendirir : ” Ama ben size diyorum ki, düşmanızı sevin, size zulmedenler için dua edin.” ( Mat. 5:44 ) Yedinci adımda ” Cennetin hayalini kurmaya başlayın. ” Bu sonsuzluk bakış açısı gerektirir. Bize sonsuz zafer için her zaman umutla dolu olarak geleceğe bakmamızı hatırlatır.

    Her şey böylece yok olacağına göre sizin nasıl olmanız gerekir ? Tanrı’nın gününü bekleyip o günün gelişini çabuklaştırarak kutsallık içinde yaşamalı, Tanrı yolunu izlemelisiniz. o gün gökler yanarak yok olacak, maddesel ögeler şiddetle ateşle eriyerek gidecek. Ama biz Tanrı’nın vaadi uyarınca doğruluğun barınacağı yeni gökleri, yeni yeryüzünü bekliyoruz. ( 2. Pe. 3:11-13 )

    Eğer kendimizi Tanrı’nın lütufkar elleri altında alçaltır ve bize öğrenmemiz gereken şeyleri göstermesine izin verirsek, şeytana karşı zafer kazanabiliriz. Bizler için herşeyi sağlayan, bizi seven Rab’bin önünde ” galiplerden de üstünüz . ” O’nda sahip olduğumuz her şey için sevincimizi dünyaya haykıralım !

    Beşinci “Rab’bi yüceltmek” her şey yolundayken basittir. Sonuçta şeytanı geldiği yere geri göndermek için Rab’be tapınmak iyi bir yoldur

    “Ama ben her zaman umutluyum sana övgü üstüne övgü dizeceğim. Gün boyu senin zaferini, kurtarışını anlatacağım, ölçüsünü bilmesem de Ey egemen RAB gelip yiğitliklerini, senin, yalnız senin zaferini duyuracağım” (Mez. 71:14-16 ).

    Altıncı basamak duadır ve yapabileceğimiz en zor şey bizi yanlışa sevk eden başka bireyler için de dua etmektir. İsa’nın sözlerini bizi yönlendirir : ” Ama ben size diyorum ki, düşmanızı sevin, size zulmedenler için dua edin.” ( Mat. 5:44 ) Yedinci adımda ” Cennetin hayalini kurmaya başlayın. ” Bu sonsuzluk bakış açısı gerektirir. Bize sonsuz zafer için her zaman umutla dolu olarak geleceğe bakmamızı hatırlatır.

    Her şey böylece yok olacağına göre sizin nasıl olmanız gerekir ? Tanrı’nın gününü bekleyip o günün gelişini çabuklaştırarak kutsallık içinde yaşamalı, Tanrı yolunu izlemelisiniz. o gün gökler yanarak yok olacak, maddesel ögeler şiddetle ateşle eriyerek gidecek. Ama biz Tanrı’nın vaadi uyarınca doğruluğun barınacağı yeni gökleri, yeni yeryüzünü bekliyoruz. ( 2. Pe. 3:11-13 )

    Eğer kendimizi Tanrı’nın lütufkar elleri altında alçaltır ve bize öğrenmemiz gereken şeyleri göstermesine izin verirsek, şeytana karşı zafer kazanabiliriz. Bizler için herşeyi sağlayan, bizi seven Rab’bin önünde ” galiplerden de üstünüz . ” O’nda sahip olduğumuz her şey için sevincimizi dünyaya haykıralım !

    Beşinci “Rab’bi yüceltmek” her şey yolundayken basittir. Sonuçta şeytanı geldiği yere geri göndermek için Rab’be tapınmak iyi bir yoldur

    “Ama ben her zaman umutluyum sana övgü üstüne övgü dizeceğim. Gün boyu senin zaferini, kurtarışını anlatacağım, ölçüsünü bilmesem de Ey egemen RAB gelip yiğitliklerini, senin, yalnız senin zaferini duyuracağım” (Mez. 71:14-16 ).

    Altıncı basamak duadır ve yapabileceğimiz en zor şey bizi yanlışa sevk eden başka bireyler için de dua etmektir. İsa’nın sözlerini bizi yönlendirir : ” Ama ben size diyorum ki, düşmanızı sevin, size zulmedenler için dua edin.” ( Mat. 5:44 ) Yedinci adımda ” Cennetin hayalini kurmaya başlayın. ” Bu sonsuzluk bakış açısı gerektirir. Bize sonsuz zafer için her zaman umutla dolu olarak geleceğe bakmamızı hatırlatır.

    Her şey böylece yok olacağına göre sizin nasıl olmanız gerekir ? Tanrı’nın gününü bekleyip o günün gelişini çabuklaştırarak kutsallık içinde yaşamalı, Tanrı yolunu izlemelisiniz. o gün gökler yanarak yok olacak, maddesel ögeler şiddetle ateşle eriyerek gidecek. Ama biz Tanrı’nın vaadi uyarınca doğruluğun barınacağı yeni gökleri, yeni yeryüzünü bekliyoruz. ( 2. Pe. 3:11-13 )

    Eğer kendimizi Tanrı’nın lütufkar elleri altında alçaltır ve bize öğrenmemiz gereken şeyleri göstermesine izin verirsek, şeytana karşı zafer kazanabiliriz. Bizler için herşeyi sağlayan, bizi seven Rab’bin önünde ” galiplerden de üstünüz . ” O’nda sahip olduğumuz her şey için sevincimizi dünyaya haykıralım !

    #28457
    Anonim
    Pasif

    SİZ KİMİN TARAFINDA SAVAŞIYORSUNUZ?

    (J.M. Boice)

    Eğer şeytana hizmet ediyorsanız ve onun yalanlarına inanıyorsanız , kaybeden taraf için çalışıyorsunuz. Tanrı’nın tarafı kazanan taraftır.

    Tanrı’nın nihai tasarısı budur. Tanrı, yeniden doğmuş, yani O’na gönüllü olarak itaat eden ve O’nu seven insanları kullanarak şeytanı ve onun cinlerinden oluşan ordusunu yenecek ve bütünüyle yıkıma uğratacaktır.

    Tanrı’nın bizi niçin bu savaşın içine sürüklediğini merak ediyor olabilirsiniz. Unutmayın ki, şeytan bahçede, Tanrı’nın yarattığı insanı yenilgiye uğratmış ve Tanrı’nın insanlara ait olmasını istediklerini onlardan çalmıştı. Aslında insan aldanarak onları İblise vermişti. Tanrı’nın iblisten geri alıp tekrar insana vermesi hukuksuz bir davranış olurdu.

    Tanrı’nın şimdi yaptığı, bahçede gerçekleşen olaylardan sonra yapıyor olduğu ve amacı tamamlanana dek yapmayı sürdüreceği şey şudur : İnsanları donatarak şeytanın çaldıklarını geri alabilecek yeteneğe kavuşturmak.

    Tanrı’nın tasarısındaki kişi İsa’dır.
    (Joyce MEYER)

    Tanrı’nın yılana sonunda başının ezileceğini (yani yetkisinin yok edileceğini) söylediği Yaratılış 3. bölümden öykümüze devam edelim. Tanrı ne olacağını önceden söylemişti. Eğer Tanrı söylerse, dediği kesinlikle gerçekleşir.

    Ancak gerçekleşmeden önce, yeryüzünde insanlar çoğalana dek iki bin yıl geçti. Günah da sorunlar da çoğaldı. Günahın çoğaldığı yerde, sorunlar da mutlaka çoğalır.

    İnsanlar hem kutsallıktan, hem de doğruluktan uzaktı ve Tanrı ile doğru bir ilişkileri yoktu. İnsanın bedeninde günah yer etmişti. İnsanların günahlı bir benliği vardı. Başka bir deyişle, insanın günah işlemesi onun için olağan bir duruma gelmişti. Günah işlemek için çaba harcaması gerekmiyordu, zaten işleyiveriyordu. Aslında günah işlemeden duramıyordu.

    Çocuklar doğdukları zaman günahlı bir benlikle dünyaya geliyorlardı. Çocuklar akılları erene dek günahlarından sorumlu tutulmazlar ve bu yaş sınırı her çocuk için değişik olabilir. Yaptıklarının Tanrı’ya karşı günah olduğunu fark edebilecekleri yaşa geldikleri zaman , Tanrı’yı seçmek ya da O’nu reddetmek fırsatına sahip olurlar.

    Benim günahlı bir benliğim var, sizin de öyle; herlesin günahlı bir benliği vardır. Onu doğduğumuzda alıyoruz. Günahımızın farkına vardığımız zaman da Tanrı’ya karşı sorumlu oluyoruz.


    Yuhanna 8:44 ‘de olduğu gibi; şeytanın düşmüş bir varlık olduğunu unutuyoruz.

    – Şeytanın gerçekle hiçbir ortaklığı yoktur.
    – O, yalancıdır ve yalanların babasıdır.
    – Luka 10:18 ‘de ifadesini bulduğu gib; o, başlangıçtan beri katildir.
    – Şeytan; ceheneme gitmemiştir ve cehennemi yönetmemektedir.
    – Şeytan, gururu yüzünden düşmüştür.
    – Şeytan, insan soyunun üzerinde yapmadığını bırakmamıştır.
    – Şeytan; bu gün de yalan söylemektedir.
    – Şeytan, sınırlı bir varlıktır.
    – Şeytan, mutlak bilgi sahibi değildir.
    – Şeytan, geleceği bilemez.

    Hiçbir inanlı; şeytanı gözardı etmemeli ve onu hafife almamalıdır. Şeytanı kısıtlayan Tanrı’dır. Şeytanın sonu Matta 25:41 ‘de söylendiği gibi , ateş gölüdür.

    Şeytan asla cehenneme gitmemiştir ve cehennemi yönetmemektedir. Kutsal Kitap,cehennemi Tanrı’nın yarattığınıve bunu kısmen şeytan ve melekleri için hazırladığını ve şeytanın bir gün oraya gideceğini söylemektedir.

    Kutsal Kitap ayrıca şeytanı tanımlarken, ” bilgeliğinde ve güzelliğinde eksiksiz” olduğunu söylemektedir. Bir zamanlar ” Tanrı’nın bahçesi Aden’de ” olduğunu, yaratılıdığı günden beri kendisinde ” kötülük ” bulunana dek yollarında ” kusursuz ” olduğunu söylemektedir ( Hezekiel 28:12-15 ).

    Yeşaya’da şeytanın gururu yüzünden düştüğünü okumaktayız. Bu gurur, Tanrı’nın yerine geçme arzusunun ifade edilmesinde kendisini göstermişti. Kutsal Kitap, olayı şöyle anlatmaktadır. ” İçinden, ‘Göklere çıkacağım ‘ dedin. ” ‘Tahtımı Tanrı’nın yıldızlarından daha yükseğe koyacağım; ilahların toplandığı dağda, Safon’un doruğunda oturacağım. Bulutların üstüne çıkacak, kendimi Yüceler Yücesi’yle eşit kılacağım. ‘ ” Tanrı, şeytanın bu günahı yüzünden onun başına gelecekleri şöyle açıklamıştır, ” Ancak ölüler diyarına ölüm çukurunun dibine indirilmiş bulunuyorsun” ( Yeşaya 14:13-15 ). Bu kahraman bir yaratığın değil, düşmüş bir varlığın portresidir. Kişilerin ondan dehşetle ayrılması gereken bir varlıktır.

    Şeytan insan ırkı üzerinde yapmadığını bırakmamıştır. İsa’nın kendisini dinleyenlere söylediği gibi şeytan katildir ve bu suçun yazarıdır.Adem ve Havva’nın düşüşünü takip eden ilk günah adam öldürmeydi; düşüşün sonucu olarak Kayin, kardeşini öldürmüştü. Benzer şekilde, İsa’yı düşmanlarının ellerine teslim etmek ve öldürülmesini sağlamak için şeytanın Yahuda’nın içine girdiğini okumaktayız ( Yu. 13:2 ), şeytanın tarihi kanla yazılmıştır.

    Aynı zamanda, Mesih’in dediği gibi,yalancılıkla da yazılmıştır onun tarihi. Şeytan, Havva’ya yalan söylemişti, ” Ölmeyeceksin ” ( Yar. 3:4 ). Ama öldü. 1. Krallar’da yalan söyleyen ruhların Asurlular’a karşı savaşa girmesi ve bunun sonucunda ölmesi için Ahab’ın peygamberlerinin içine girdiğini okumaktayız ( 1. Krallar 22:21-23 ), Elçilerin İşleri’nde ise şeytanın Hananya’nın içine girerek, sahip olduğu mülkün değeri hakkında yalan söylemesini sağladığını ve bunun sonucunda Hananya’nın öldüğünü okumaktayız ( Elç. İş. 5:3 ). Şeytan bugün de yalan söylemektedir. Bunun sonucu olarak onu tehlikeli, aldatıcı, kötü niyetli ve her şeyin ötesinde bir günahkar ve umutsuz bir yaratık olarak görmeliyiz.Kendisine verilen yüce çağrıda kalmakta başarısız olduğu anda günah işlemişti.

    #28477
    Anonim
    Pasif

    DÜŞMANI ORTAYA ÇIKARMAK
    (Dr. Michael YOUSSEF)

    Galip Gelebilirsiniz

    Neden hayatımızda kurtulmaya çalıştığımız ama başaramadığımız alışkanlıklarımız vardır ? İyi bir hristiyan olarak yaşamak için elimizden geleni yaptığımız halde en iyi niyetli çabalarımız bile başarısızlığa uğradığından yenilgiye uğruyoruz. Kutsal Kitap sevinç dolu, muzeffer bir yaşamdan söz ediyor ama maalesef bizim yaşamlarımız Kutsal Kitap ‘taki bu ideal yaşamdan uzakta kalıyor. Başarısızlığımızın sonucu ailemize , geçmişimize ve şartlara atsak da aslında başarısızlık bunların hiçbirinden kaynaklanmamaktadır. Asıl düşmanımız görünmezdir ; kendisi şeytan, kötü olan diye adlandırılır ve kendisini karanlıkta gizler.

    Sadece şeytanı görmemekle kalmaz onun nasıl biri olduğu hakkında da tamamen cahil kalırız. Bu durumda henüz görmediğimiz bir şey ile nasıl savaşırız ? Bu nedenle onun kim olduğunu ve nasıl biri olduğunu anlamamız gerekir . Göremediğimiz bir düşmana karşı yeterince etkili bir şekilde savaşamayız. Hristiyanlar kendilerini görünmez bir savaşta, görünmez bir düşmanla savaşır bulduklarından dolayı , düşmanımızın kim olduğunu ve nasıl çalıştığını bilmek zorunluluktur.

    …………..

    Ne üzücüdür ki, konu görünmez savaşa geldiğinde genellikle hristiyanlar cahildirler. Şeytanı görünmez ve gerçek düşmanları olarak tanımlayamadıklarından değil ama onunla nasıl savaşacaklarını bilmediklerinden cahildirler……Hristiyanların ruhsal düşmanlarıyla nasıl savaşacakları konusunda onlara taktikler veren mükemmel bir broşürleri vardır. Görünmez savaş hakkında ya da düşman hakkında cahil kalmak zorunda değildirler ve eğer bazı Kutsal Kitapsal prensipleri yüreklerinde kabul eder ve hemen hayatlarında yaşamaya başlarlarsa bu ruhsal savaşta galip gelebilirler. Şeytanla savaşma konusunda yardımcı olduğu özellikle kanıtlanmış ayetler Matta 6:9-13’de bulunan Rab’bin duası ve Yakup 4:1-12 bölümleridir.

    Şeytan’ın gerçekle karışık yalanları kullandığı şu alanlara dikkat edin:

    İş hayatında – Hristiyan bireyleri iş hayatında oyalayarak tanrısal kurallardan ayırmak. ‘Devir değişti. Kendi değerlerini yeniden gözden geçirmelisin. Her şeyi kestirme yoldan yap ki yarışmada geri kalmayasın’.

    Kişisel hayatta – Kişisel problemlerinizin ortasında düşman, kaçmamız için bizi kandırır. Bunu belki bir içki ya da uygun olmayan bir ilişkiyle yapar. Bunlar inanç kuralları çerçevesinde olmasa da, bizi bunun kabul edilebilir olduğu konusunda ikna etmeye çalışır.

    Aşk hayatında – Şeytan bizi, bir gün İsa’ya getirebiliriz bahanesiyle İsa inanlısı olmayan bir insanla çıkmamız konusunda kandırmaya çalışır. Bize biriyle çıkmanın her zaman evliliğe yönelik olmak zorunda olmadığını söyler, gününü gün et der. Ama biriyle çıkmak genelde evliliğe gider ve yanlış insanla hayatınızı birleştirmiş olabilirsiniz.

    Ondalık vermede – Düşman, Tanrı’nın her şeye sahip olduğu düşüncesine katılabilir. Ve daha sonra ondalıklarımızı kredi kartı borcu için ya da gerekli bir başka şey için kullanırsak Tanrı’nın bunu önemsemeyeceği konusunda bizi ayartmaya çalışır. Şeytan, bir hristiyanın ondalık vermemekle bereketten yoksun kaldığını bilir.

    #28517
    Anonim
    Pasif

    ( M. YOUSSEF )

    ‘Çünkü savaşımız insanlara karşı değil, yönetimlere, hükümranlıklara, bu karanlık dünyanın güçlerine, kötülüğün göksel yerlerdeki ruhsal ordularına karşıdır’ (Ef.6:12).

    Şeytanın hiyerarşisine ek olarak aklımızda tutmamız gereken üç gerçek vardır:

    1- Düşmanın orduları, Tanrı’nın verdiği tüm güçleri elinde bulunduruyor.
    2- Her durumda bizi etkilemeye çalışıyor .

    3- Bu ordu her yandan bizi kuşatmış durumdadır.

    Şeytan her yerde olamadığı zamandan beri, kötü ordularını emirlerini yerine getirmeleri için gönderiyor. Şunu hatırlamalıyız ki kötü ruhlar bizler gibi belli saatlerde çalışıp belli saatlerde uyumazlar. 24 saat hizmettedirler. Disiplinli, düzenli ve Şeytan’ın her isteğini yumuşak başlılıkla yerine getiren topluluklardır. Onların bu düzeni bize, bizim de 24 saat ayık olmamız gerektiğini gösteriyor. Yapmamız gereken, ayık ve uyanık durup, kendimizi korumaktır. Rab’bin metotlarını takip edersek, onun karşısında başarıyla durabiliriz.

    Hristiyanlar Şeytan’a karşı gelmedikçe ve onun elinde oyuncak oldukça, aslında düşmanla arkadaş gibi samimi olurlar.. Petrus İsa’nın çarmıha gitmesini önlemeye çalışırken, İsa onu şöyle azarladı : ‘Çekil önümden, Şeytan ! Bana engel oluyorsun. Düşüncelerin Tanrı’ya değil, insana özgüdür’.

    Petrus burada şeytana yardım etmek gayesinde değildi ama aslında yaptığı buydu. Düşman Petrus’u bile kullanırsa , bir çoğumuzu da bu şekilde kullanabilir.

    Belki bu noktada bunun korkunç olduğunu düşünüyorsunuz. Aslında öyle ama sadece İsa’ya ait olmayanlar için geçerli. Fakat Tanrı’nın çocukları için bu korkunç olmamalı. En önemli haber şudur : İçinizdeki Kutsal Ruh’u söndürmeyin. Tanrı’ya ve Tanrı’nın Sözü’ne sadakatsizlik etmeyen, Tanrı’nın sadık hizmetkarlarını koruyan ve zaferden zafere koşması için onları güçlendiren melekler vardır. Siz onları göremeyebilirsiniz ama aslında onlar her zaman çevremizi sararlar. Onlar Tanrı’nın hayatınızdaki planını uyguluyorlar.Onlar sadakatle sizi korumak, sizi kaldırmak için cennete gidinceye kadar yanınızda olurlar. Neden? Çünkü siz kurtuluşun mirascısısınız; prens ve prensesler. Tanrı’nın çocuklarısınız.


    #28518
    Anonim
    Pasif

    Düşmanı Mağlup Etmek

    Biz bu dünyada yaşadıkça şeytan bizi düşürmeye çalışır ve bunu başarabilir. İyi haber ise O’nunla savaşabileceğimiz ve ayartılmadan durabileceğimizdir. Ama düşmanımızı tanımak ve onu nasıl yenebileceğimizi öğrenmek, bir büyüme sürecidir.

    Şeytanla devam eden savaşımızda aklımızda tutmamız gereken yedi önemli nokta şunlardır:

    * Zaferin bizim olduğunu hatırla !
    * Hayatını Rab’be teslim et !
    * Her sabah şeytana kapılarını kapat !
    * Savaş zırhını kuşan !
    * Tanrı’yı yücelt !
    * Başkaları için dua et !
    * Cenneti hayal etmeye başla !

    Şeytanın bizi alt edemeyeceğini bilmek ve bu ana başlıkları hatırlamak hayatımıza huzur ve sevinç getirir. Birinci nokta olan ‘Zaferin bizim olduğunu hatırla!’ , İsa’nın çarmıh üzerindeki zaferini işaret ederek İsa’nın ‘Tamamlandı’ (Yu. 19:30 ) ilanını hatırlatıyor.

    O, bizim kurtuluşumuzu tamamladı ve muzaffer yaşamamız için bize göksel yerler verdi.‘Göksel yerlerde kutsanmış olan Rabbimiz İsa Mesih’in Babası Tanrı’ya övgüler olsun’ ( Ef. 1:3 ).

    İkinci ‘Hayatını Rab’be teslim et!’ noktası Yakup’un şu sözleriyle özetlenebilir:
    Bunun için Tanrı’ya bağımlı olun İblise karşı direnin, sizden kaçacaktır’ (Yakup 4:7).

    Üçüncü olarak, ‘kapıları her sabah kapatarak günaha eğilimli noktalarımızı kilitlemeli’, kendimizi Tanrı’nınönünde alçaltarak O’nsuz hiçbir şey yapamayacağımızı bilmeliyiz. Şeytana boyun eğmeyiz:
    Şunu demek istiyorum: Kutsal Ruh’un yönetiminde yaşayın. O zaman benliğin tutkularını asla yerine getirmezsiniz’ (Gal. 5:16).
    Dördüncü olarak, ‘savaş zırhını kuşan’, Tanrı’nın savaşcıları olarak üniformaları ve savaş gereçlerini hazır tutmalıyız:

    Son olarak Rab’de,O’nun üstün gücüyle güçlenin. İblisin hilelerine karşı durabilmek için Tanrı’nın sağladığı bütün silahları kuşanın. Çünkü savaşımız insanlara karşı değil, yönetimlere, hükümranlıklara, bu dünyanın karanlık güçlerine, kötülüğün göksel yerlerdeki ruhsal ordularına karşıdır. Bu nedenle, kötü günde dayanabilmek, gerekli herşeyi yaptıktan sonra yerinizde durabilmek için Tanrı’nın bütün silahlarını kuşanın. Böylece belinizi gerçekle kuşatmış, göğsünüze doğruluk zırhını takmış ve ayaklarınıza esenlik Müjde’sini yayma hazırlığını giymiş olarak yerinizde durun. Bunların hepsine ek olarak, şeytanın bütün ateşli oklarını söndürebileceğiniz iman kalkanını alın. Kurtuluş miğferini ve Ruh’un kılıcını, yani Tanrı Sözü’nü alın. ( Ef. 6:10-17 )

    Devamı var.
    Rabbin sevgisi ve esenliği sizinle olsun.

    #28613
    Anonim
    Pasif

    ” Çünkü savaşımızın silahları insansal silahlar değil, kaleleri yıkan Tanrısal güce sahip silahlardır. Safsataları, Tanrı bilgisine karşı diklenen her engeli yıkıyor, her düşünceyi tutsak edip Mesih’e bağımlı kılıyoruz. ” ( 2. Ko. 10: 4-5 )

    ………..

    İmanlı şeytanın düşmanıdır.
    Şeytan imanlıyı alt etmek, aldatmak ve kışkırtmak ister. Şeytanın arzusu gerçeği sizden uzak tutmaktır, çünkü ” gerçeğin sizi özgür kılacağını ” bilir ( 1. Yu. 8:32 ).

    Şaytanın başlıca saldırı hedefi zihnimiz ve düşünce yaşamımızdır.

    Şeytan savaşını düşüncelerimizde başlatır.

    Bu gerçeği bilen imanlıların sayısı azdır. İmanlılar düşüncelerini korumaya fazla önem vermezler. Zihinleri televizyon ve radyo programlarıyla, gazete ve dergi makaleleriyle, türlü türlü dünyasal sohbetlerle meşguldür.

    Oysa bizler, Mesih’in düşüncesine sahip olmalıyız ! ( Flp. 2:5 ).

    Davut şöyle demiştir: ” Ağzımdan çıkan sözler, yüreğimdeki düşünceler, kabul görsün senin önünde ” ( Mez. 19:14 ). ” Yüreğimizin düşünceleri ” deyişi, bizim düşünce yaşamımızı ifade etmektedir. Düşünce yaşamımız Tanrı’nın önünde kabul görmelidir.

    İncil, ” savaşımızın silahlarından ” söz ediyor.

    SAVAŞ !!! Demek ki bir imanlı olarak, savaş içinde bulunuyorsunuz.

    Savaş alanı da düşüncelerimizdir. Bu savaş, başka alanlara taşıp yayılmadan önce zihinlerimizde yer almaktadır ! Sözü geçen savaşı burada kazanın ! O zaman Tanrı, günden güne düşmana karşı zafer kazanmanızı sağlayacak ve sizi sevindirecektir.

    Savaşımızın silahları insansal silahlar değil, KALELERİ YIKAN Tanrısal güce sahip silahlardır !!!

    Şeytanın KALELERİ düşüncelerdir !

    Ayet şöyle devam ediyor: ” SAFSATALARI YIKIYORUZ “.

    Uydurma safsatalar, kötü düşünceler şeytandandır !

    Şeytanın kalelerini YIKMALIYIZ, kafamızda kötü SAFSATALAR ve HAYALLER yaratan şeytan kaynaklı düşünceleri yerle bir etmeliyiz. ( John H. OSTEEN )

    Rabbin sevgisi ve esenliği sizinle olsun.

    #28658
    Anonim
    Pasif

    Her gün kalkıp Kutsal Kitap’ı yiyip yutarcasına okmumaya başladım. Şeytanın yalanlarına karşı Tanrı’nın gerçek sözleriyle savaşmaya başladım.

    Zayıf bir anımda dünya haritasını alıp ona baktım. İçimden yükselen cesaretle birlikte şöyle dedim:” Müjde’yi tüm dünyaya yayacağım ! ”

    Şeytan beni korkutmaya çalıştı:” Eğer bir uçağa binersen, seninle birlikte düşecektir.” Ama ben ona şöyle karşılık verdim:” Rab İsa Mesih’in adında çekil, şeytan ! Rab ÖNÜMDEN gidiyor. İsa’nın kutsal kanı ÜZERİMDEDİR. Tanrı’nın sonsuz gücü beni TAŞIYOR. O’nun iyiliği ve lütfu da ARDIMDAN geliyor. Bunlar yaşamımın her gününde beni izleyecek ! ”

    Kutsal Ruh’un kılıcını her gün çekip şeytanı Rab İsa’nın adında geri püskürttüm.

    Aklıma ” Sen zayıfsın ! ” düşüncesi geldiğinde ruhumda sanki bir baş meleğin sesiyle şöyle bağırırdım : ” Ben Rab’de ve O’nun kudretinin gücünde güçlüyüm. ”

    Şeytanın beni korkutması, onun bana yaklaşmakta olduğunu gösteriyordu. O zaman cesaretle şu sözleri söyledim: ” RAB benim ışığım, kurtuluşumdur, kimseden korkmam. RAB yaşamımın kalesidir, kimseden yılmam.” ( Mezmur 71:1-2 ).Rab’be övgüler olsun.

    …………..


    Rab bana …. şeytanın saldırılarının öncelikle aklımızı ( düşüncelerimizi) hedef aldığını gösterdi. Düşünce yaşamımız tümüyle Tanrı sözünün egemenliği altında bulunmalıdır.


    O ZAMANDAN BERİ KUTSAL KİTAP’A SIMSIKI BAĞLİ KALIYORUM

    Düşman bana düşüncelerle saldırmaya çalıştığı zaman , kılıcımı çekerek ona meydan okuyorum !

    İsa’da zaferli olduğumu düşmana hatırlatmak için bunu her gün yapıyorum. Eskiden Davut’un yaptığı gibi en yüksek tepeye çıkıp şeytana ve onun karanlık güçlerine karşı 91. mezmuru haykırırım:

    Yüceler Yücesi’nin barınağında oturuyorum. Her Şeye Gücü Yeten’in gölgesinde barınıyorum. ” O benim sığınağım, kalemdir ” diyorum RAB için, Tanrım’dır, O’na güvenirim.Çünkü O beni tuzağından, ölümcül hastalıktan kurtarır. Beni kanatlarının altına alır, onların altına sığınırım.O’nu sadakati benim kalkanım, siperim olur. Ne gecenini dehşetinden korkarım, ne gündüz uçan oktan, ne karanlıkta dolaşan hastalıktan, ne de öğleyin yok eden kırgından. Yanımda bin kişi, sağımda on bin kişi kırılsa bile , bana dokunmaz. Ben Yalnız kendi gözlerimle seyredecek, kötülerin cezasını göreceğim. Ben RAB’bi kendime sığınak, Yüceler Yücesi’ni konut edindim.Başıma kötülük gelmeyecek, çadırıma felaket yaklaşmayacak.”


    NEDEN ?

    Çünkü Tanrı John H. Osteen ( yazarın adı) ve ailesine bakmak üzere . meleklerine buyruk verdi ?


    Tanrı meleklerine şöyle buyurdu: ” Melekler, size buyruk veriyorum, gideceği her yerde onu koruyun. Ellerinizin üzerinde taşıyın onu. Ayağı bir taşa çarpmasın.” ( Mez. 91:11-12 ).

    Haleluya ! Bu duadan sonra şöyle devam ederim :
    “Aslanın, kobranın üzerine basıp geçeceğim, genç aslanı, yılanı çiğneyeceğim. O’nu sevdiğim için beni kurtaracak. O’nu iyi tanıdığım için bana kale olacak. O’na seslenince beni yanıtlayacak, sıkıntıda benim yanımda olacak, kurtarıp yücelticek beni. Beni uzun ömürle doyuracak, bana kurtarışını gösterecek.” ( Mez. 91:13-16).

    Zihninizi Rab’den gelen bu tür düşüncelerle, yani Rab’bin gerçek sözleriyle doldurduğumuz zaman, şeytanın düşüncelerine yer kalmayacaktır. Savaş sahasının akıl ya da düşünceler olduğunu unutmayın ! Şeytanın zihninize yerleştirmek istediği düşüncelerdir. Bunu Kutsal Yazıların tümünde görebilirsiniz.

    Elçilerin İşleri kitapçığının sekizinci bölümünde, Filipus’un büyük bir uyanışa aracı olmak üzere Samiriye’ye gittiğini görüyoruz. Kurtulan, şifa bulan, şeytanın gücünden özgür kılınan, hem suda hem de Kutsal Ruh’ta vaftiz olan sayısız insan vardı. Bu arada büyücü Simun adlı bir kişinin etkinliğine de tanık oluyoruz. Bu adam , insanlara el koyarak Kutsal Ruh’u verme armağanına sahip olmak amacıyla Petrus ve Yuhanna’ya para teklif etti. Petrus onu azarladı ve şöyle dedi: ” Bu kötülüğünden tövbe et ve Rab’be yalvar, yüreğindeki bu düşünce belki bağışlanır. Senin kin dolu, kötülüğe tutsak biri olduğunu görüyorum.” ( Elç. 8:22-23 ).

    Simun’u harekete geçiren bir düşünceydi ! O düşünce nereden kaynaklanıyordu ? Şeytandan ! Petrus bir bakıma ona şöyle demek istedi :” Şeytan senin yüreğine bir düşünce koymuştur. Sen de onu kendi düşüncen olarak kabul edip ona dayanarak harekete geçtin. Tanrı’ya dua et, bu düşünceden ötürü seni bağışlasın. ” Petrus ” düşünceler ” demek yerine tekil ” düşünce ” sözcüğünü kullandı. Böylece Tanrı’nın o tek yalnış düşünceyi bağışlaması gerektiğini ortaya koydu.

    İncil, Mesih’in ele verilmesine ilişkin şöyle diyor: ” Akşam yemeği sırasında iblis, Simun İskariot’un oğlu Yahuda’nın yüreğine İsa’ya ihanet etme isteğini koymuştu bile” ( Yu. 13:2 ). Yahuda’nın yüreğine ve zihnine o düşünceyi yerleştiren şeytandı.

    Gördüğünüz gibi, düşmanın kullandığı başlıca yöntem, zihinlerimize bir düşünce yerleştirmekten ibarettir. Bizim de o düşünceyi benimseyip harekete geçmemizi bekler. ” Kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır.” ( Mat. 15:19 )

    Luka’nın 24. bölümünde, İsa’nın dirilişten sonra öğrencilerine nasıl göründüğü anlatılmaktadır. Orada öğrencilerin yılgınlığa düştükleri ve çok korktukları görülmektedir. İsa onları şöyle azarlayıp sordu: ” Neden telaşlanıyorsunuz ? Neden kuşkular doğuyor içinizde ? ” Öğrenciler korku içindeydiler. Bu korku nereden kaynaklanıyordu ? Yüreklerine girmesine izin verdikleri düşüncelerden ! O düşüncelerin yüreklerinde elem verici bir korku doğurmasına izin vermişlerdi.

    …Bu korku, şeytanın zihnimize yerleştirdiği düşüncelerden kaynaklanıyor. Siz de onları kabul ediyor ve onların yarattığı elem içinde yaşıyorsunuz. ATIN ZİHNİNİZDEN O DÜŞÜNCELERİ ! YIKIN O KALELERİ ! HER DÜŞÜNCEYİ MESİH’E BAĞIMLI KILIN !

    Yalanla dolu düşünceler şeytan için bir kale oluşturur. Şeytandan kaynaklanan düşünceler sizi tutsak kılan kuvvetli bir zincir olarak işlev görebilirler.

    #28742
    Anonim
    Pasif

    ( J. H. OSTEEN )


    Yalanla dolu düşünceler şeytan için bir kale oluşturur. Şeytandan kaynaklanan düşünceler sizi tutsak kılan kuvvetli bir zincir olarak işlev görebilirler.

    Evden uzak bir kentte birkaç toplantı yapıyordum. Bir gün, toplantı bittikten sonra 20 yaşlarında genç bir adam elimi sıkmak yanıma geldi. Adamın elini tutar tuıtmaz, Kutsal Ruh onun eşcinsel bir ruhun saldırısı altında olduğunu gösterdi. Bu kötü ruh ona ” sen normal değilsin ” düşüncesini kabul ettirmeye çalışıyordu.

    Ona şöyle dedim: ” Genç adam, senin peşinde bir eşcinsellik ruhu var. ” Onun işkenceyle dolu gözlerine bakıp sözlerime devam ettim: ” Sen eşcinsel değilsin, gayet normalsin . Bu düşünce şeytandan geliyor. Bu düşünceyi sana kabul ettirmek ve ona göre hareket etmeni sağlamak için seni ikna etmeye çalışıyor. tanrı seni normal yarattı. “ Bu sözlerden sonra şeytanı azarladık ve düşünceyi kovduk. Genç adam özgür oldu! Onun gözlerindeki elemin yok oluşunu ve yerine sevinçli bir ifadenin gelişini asla unutamam !

    Genç adam düşmandan gelen bir düşünceyi kabul etmişti !

    Bu düşünce onda bir kale oluşturmuştu.

    Düşünce zamanla zihninde dallanıp budaklanmıştı.

    Genç adam düşüncesinde yuvalanan bu SAFSATALARIN esiri olmuştu.

    Adam kendisinin anormal olduğunu kabul etseydi, ömür boyu çekeceği acıları hayal edebiliyordu.

    Bu hayeller de onda korkular doğuruyordu.

    Oysa sevgi dolu Babamız bir kurtuluş yolu gösterdi. Haleluya !

    Rab şöyle demiştir: ” Çünkü savaşımızın silahları insansal silahlar değil, kaleleri yıkan Tanrısal güce sahip silahlardır.Safsataları, Tanrı bilgisine karşı diklenen her engeli yıkıyor, her düşünceyi tutsak edip Mesih’e bağımlı kılıyoruz. ” ( 2. Ko. 10: 4-5 )

    YIKIN O KALELERİ !
    ATIN O DÜŞÜNCELERİ DIŞARI ! ( J. H. OSTEEN )

    #28794
    Anonim
    Pasif

    { J. H. OSTEEN }

    O düşünceleri İsa’nın kanının altına getirin ve geldikleri dipsiz kuyuya İsa’nın adında geri gönderin.

    Bizi şeytanın yalanlarından özgür kılan Tanrı’ya şükürler olsun !

    Düşünceler birer kaledir. Aklınızı tutsak edip sizi bir tür mengeneye kıstırmak isterler. Düşünceler sizi Tanrı’nın gerçeğinden alıkoyabilirler.

    Şeytan tarafından zihnizinize yerleştirilmiş tek bir düşünce, sizi hastalık, elem ve acılar içinde esir edebilir. Beni ne zamana kadar esir edebilir, diye sorabilirsiniz !

    Siz izin verdiğiniz sürece !

    Siz o düşünceyi gerçekmiş gibi kabul ettiğiniz sürece !
    ……….

    Şeytanın zihninize yerleştirmiş olduğu bazı düşünceler şunlar olabilir:
    ” Sen hiçbir işe yaramazsın ! “
    ” Sen eşcinselsin ! “
    ” Sen henüz kurtuluşu alamadın ! “
    ” Sen asla cennete gidemeyeceksin ! “
    ” Sen sonsuza dek kaybolacaksın ! “
    ” Sen bir kaza yapacaksın ! “
    ” Seni kimse önemsemiyor ! “
    ” Karın artık seni sevmiyor ! “
    ” Kocan seni artık sevmiyor ! “
    ” Sen kanser oldun ! “
    ” Beyin tümörün var ! Sen hiç iyileşmiyeceksin ! “
    ” Ölsen senin için daha iyi olur ! “
    ” Bir şeyi düşünmek, zaten onu yapmak kadar kötüdür. Onun için düşündüğünü yapmaman için hiçbir neden yok. “
    Bu listeyi uzattıkça uzatabilirim.

    Şeytan insanın aklına yalanlarla dolu bir çok düşünce sokuyor. Bu düşünceleri, kendi düşünceleriniz olarak kabul ettiğinizde, şeytanın söylediklerinin aynısını kendi ağzınızla söylemeye başlayacaksınız.

    #28832
    Anonim
    Pasif

    Kişilerin her zaman böyle yaptığına tanık oldum. Bir düşünceyi işitiyorlar ve o düşüncenin kendilerinde korku yaratmasına izin veriyorlar. Daha sonra, şeytanın zihinlerine fısıldadığı şeyleri kendi dudaklarıyla söylemeye başlıyorlar. Bu düşünceler zamanla dillerinden şu sözlerle dökülüyor:

    ” Ben hiçbir işe yaramam ! “
    ” Ben normal değilim ! “
    ” Ben henüz kurtulmadım ! Cennete asla giremeyeceğim ! Sonsuza dek kayboldum ! “
    ” Çocuklarım hiç kurtulmayacak ! “
    ” Bir kaza geçireceğim ! “
    ” Başıma kötü bir şey gelecek ! “
    ” Kimse beni önemsemiyor. Eşim artık beni sevmiyor ! “

    Düşmandan gelen düşünce her neyse, kişi de onu söylemeye başlıyor. Bu da o düşünceyi kabul etmiş olduğunu kanıtlıyor. Yalancı düşünceler ve korkular ” bende kanser vardır ” demenize neden oluyor. Ya da ” Beyin tümörüm var ” diyorsunuz ve ” hiç iyileşmiyeceğim “ diye ekliyorsunuz: ” Ölsem benim için daha iyi ! Kötü bir şeyi düşünmek, onu yapmakla aynı şeydir; onun için kendimi düşünmekte olduğum günaha teslim edersem ne fark eder ki ! “

    Kutsal Kitap, düşman için şöyle diyor: ” Onun düzenlerini bilmez değiliz.” ( 2. Ko. 2:11 )

    Rab’bin düşüncelerin ve vaatlerini kabul ederek, onları yüksek sesle ve imanla tekrarlarsanız, yüreğinize esenlik geldiğini göreceksiniz.

    Kutsal Kitap’ı alıp ona bakınız. Tanrı’nın düşüncelerini göreceksiniz..

    Şeytanın aklınıza sokmaya çalıştığı düşünceleri kabul etmeyin. Bunları söküp atarak Tanrı’nın düşüncelerine yer verin.

    Şeytanın yalancı ve hatta yalanların babası olduğunu unutmayın.

    Şeytan gerçeği söylemez.

    Şeytanın söylediklerinin tersini kabul ederseniz, o zaman gerçeği bilmiş olacaksınız.

    Biz bu gerçeği evimizde şöyle uyguluyoruz : Şeytan bize yaklaştığında veya korkutarak egemen olmaya çalıştığında, şöyle diyoruz: Rab sana, bunun için teşekkür ediyorum. Çünkü şimdi gerçeği görüyorum. Çünkü gerçek şeytanın söylediklerinin tersidir. ” Bu sözlerle birlikte, şeytanın yalanla dolu düşüncelerini bir ayetle değiştiriyoruz.

    Şeytan size kurtuluşa kavuşmadığınızı söylemeye kalkıştığı zaman, bu düşünceyi şu ayetle değiştirin: ” Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı’nın çocukları olma hakkını verdi.” ( Yu. 1:12 ).

    Bu gerçekleri cesaretle dile getirdiğiniz takdirde, yalanlar sizden uzaklaşacaktır.

    Şeytan size, genç yaşta ölüp ailenizi çaresizlik içinde bırakacağını söylediği zaman , Davut’un 91. Mezmur’daki sözlerini haykırın : ” Uzun ömürle beni doyuracak ve kurtarışını bana gösterecek. ”

    #28901
    Anonim
    Pasif

    Şeytan size asla iyileşemeyeceğinizi söylediği zaman sevinçle bağırın: O’nun yaralarıyla şifa buldum. ( Yşa. 53:5 )

    Düşman size, “Tanrı senin günahlarını bağışlamayacak ” veya ” Yakalandığın hastalıktan seni kurtarmayacak ” dediği zaman , bu düşünceleri Tanrı’nın şu özgür kılan değerli düşüncelerinden birisiyle değiştirin:

    RAB’be övgüler sun, ey gönlüm ! O’nun kutsal adına övgüler sun, ey bütün varlığım ! RAB’be övgüler sun, ey canım ! İyiyliklerinin hiçbirini unutma ! ( Mez. 103:1-2 )

    Yoksulların duasına kulak verecek, yalvarışlarını asla hor görmeyecek ( Mez. 102:17 ).

    Şeytan zihnimize ” sen eşcinselsin “ düşüncesini yerleştirmeye çalıştığüı zaman , paniğe kapılmayın. O düşünceyi Tanrı’nın sözüyle değiştirin ve şöyle deyin: ” Şeytan İncil şöyle diyor: ” Bir kimse Mesih’te ise yeni bir kişidir. Eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur.” Ben yeni bir kişiyim. Galiplerden de üstünüm ! İçimde olan ( yani İsa ) dünyada olandan üstündür. Ey yalancı ruh, seni azarlıyorum !İsa Mesih’in adında seni ve senin düşüncelerini zihnimden kovuyorum ! İsa adında çık ! “

    Bunun üzerine şeytan zihnimizden çekilecek, o düşünceler de sizden uzaklaşacaktır. Korkudan özgür olacaksınız ! Yüzünüz gülecek ve Mesih için yerinizde sımsıkı duracaksınız.

    Göksel Babanız, Eyüp hakkında söylediği şu sözleri sizin için de söyleyecektir: Kulum Eyüp’e bakıp da düşündün mü ? Dünyada onun gibisi yoktur.Kusursuz, doğru bir adamdır. Tanrı’dan korkar, kötülükten kaçınır. ( J. H. O. )

    Rabbin sevgisi ve esenliği sizinle olsun.:bayraksalla:

    #28930
    Anonim
    Pasif

    Şeytan, Rab İsa’ya aynı şekilde yaklaşmaya çalıştı.

    Rab’be “Şu taşları ekmeğe çevir.” dedi. Rab ise o düşünceyi reddedip ” Şöyle yazılmıştır ” diye karşılık verdi.

    Siz de ” Şöyle yazılmıştır ” diyerek şeytanı kovabilirsiniz. Tanrı’nın vaatlerinde yazılı olan gerçekleri ona bildirebilirsiniz.

    Her düşünceyi tutsak edip Mesih’e bağımlı kılın.

    Bunun anlamı, her düşünceyi Tanrı sözünün egemenliğine getirmek demektir. Her düşünce Tanrı’nın değişmez sözünün egemenliğine boyun eğsin ! Her kötü düşünceyi Tanrı’nın sözüyle kovun. ” Rab şöyle diyor ” sözleriyle Kutsal Kitap’ın gerçeklerini aktararak bu düşünceleri alt edin.

    Yeşaya’nın 54. bölümünde şöyle diyor: ” Ama sana karşı yapılan hiçbir silah işe yaramayacak, mahkemede seni suçlayan her dili suçlu çıkaracaksın. RAB’be kulluk edenlerin mirası şudur: Onların gönenci bendendir ” ( Yşa 54:17 ).

    HİÇBİR SİLAH !
    HER DİL !

    Şeytandan kaynaklanan her düşünce size karşı bir silahtır, bir dildir. Size karşı yapılan hiçbir silah veya konuşan hiçbir dil başarılı olamayacaktır. Elbette, SİZ ONLARA İZİN VERMEDİĞİNİZ SÜRECE !!! ( J. H. O. )

    Rabbin sevgisi ve esenliği sizinle kalsın.:bayraksalla:

    #28998
    Anonim
    Pasif

    Elem çeken ve işkenceler içinde yaşayan birçok insan, yardım için Tanrı’ya yakarıyorlar. Oysa Rab, ” seni suçlayan her dili suçlı çıkaracaksın ” diyor. Siz, evet siz suçlu çıkaracaksınız. Başka bir deyişle, o dile hükmedecek olan sizsiniz ! Şeytanı ve onun yalanlarını siz azarlayacaksınız!

    Tanrı’ya, bunu O yapsın diye yakarıp durmayın !

    Bunları sizin yerinize İsa’nın yapmasını beklemeyin !

    Bunu yapmaya size buyuran O’dur ! ( Çık. 14:15-16 )

    Size karşı mahkumiyet, korku, elem ve yenilgiyle açılan her dil ve her düşünce yargılanacaktır. Ama bu sizin aracılığınızla gerçekleşecektir, çünkü Rab, ” sen suçlu çıkaracaksın ” demiştir.

    Rab İsa, şeytanı alt edip size şöyle dedi : ” İşte size düşmanın bütün gücü üzerinde yetki veriyorum… Cinleri benim adımla kovacaksınız. “

    Savaş alanı bizim düşünce yaşamımızdır.

    Neler okuduğunuza dikkat edin. Neler seyrettiğinize dikkat edin. Zihninize girmesine izin verdiğiniz şeylere dikkat edin. Yalnış düşüncelerin zihninizde yer etmesine izin vermeyin ! ( J. H. O. )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.isamesihyasiyor

    #29058
    Anonim
    Pasif

    Kutsal Kitap’ta, Romalılar 12:1-2 şöyle diyor: ” Öyleyse kardeşlerim , Tanrı’nın merhameti adına size yalvarırım. Bedenlerinizi diri ,kutsal, Tanrı’yı hoşnut eden birer kurban olarak sunun. Ruhsal tapınmanız budur.Bu çağın gidişine uymayın; bunun yerine, Tanrı’nın iyi, beğenilir ve yetkin isteğinin ne olduğunu ayırt edebilmek için düşüncenizin yenilenmesiyle değişin. “

    Düşüncenizin yenilenmesiyle !

    Nasıl değişmiş oluyoruz ?

    Düşüncemizin yenilenmesiyle !

    Tanrı’nın sözüyle yaşayın. Her gün İbrahim, İshak, Yakup, Yeşaya, Yeremya, Hezekiel, Petrus, Pavlus ve diğerleriyle yürüyün. İsa’nın elinden tutun, O’nunla beraber Matta’nın, Markos’un, Luka’nın ve Yuhanna’nın ardından gidin. Düşüncenizi yenileyin! Kurtuluş, bağışlanma, lütuf, şifa, özgürlük, sevgi, iyilik ve Kutsal Kitap’ta bulunan tüm diğer gerçekler hakkında Tanrı’nın düşündüğü gibi düşünmeyi öğrenin. ( J. H. O.)

    Rabbin sevgisi ve lütfu sizinle olsun.:elsalla:

15 yazı görüntüleniyor - 1 ile 15 arası (toplam 56)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.