Şehitlik
- Bu konu 6 izleyen ve 9 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
21. Mayıs 2009: 12:50 #26172AnonimPasif
Bir sorum var: Sizin inancınıza göre şu anda ….. TERÖR ÖRGÜTÜ ile savaşan ve şehit olan askerlerimiz ya da başka ülkenin askerinin durumu nedir? Şehit midirler yoksa değil midirler?
Cevap için çok teşekkür ediyorum şimdiden
21. Mayıs 2009: 19:24 #31799ArmaganAnahtar yöneticiSevgili üyemiz,
Sorunuz biz hristiyanlara yöneltildiği için yanıtını da İncil açısından verecegiz. Vereceğimiz yanıt sizin inandığınız veya bildiğiniz açıklamayla örtüşmeyebilir.
İncilde şehit kelimesinin yunanca karsılığı ‘martur’ kelimesidir. Anlam olarak tanık, şahit anlamlarına gelir.. İncilde bu kelimeyle ilgili örneklerin geçtiğ yerlerde yaşamlarını yitirenlerin hepsi, İsa Mesih’e olan inançları yüzünden yaşamlarını yitirmişlerdir. Bunun dışında İncilde, şehit kelimesinin turkcedeki diğer anlamlarındaki karşılıkları yoktur.
Tabii, birileri vatan ugrunda ölen askerlere ‘şehit’ derlerse buna itirazımız olmaz. Her inanca saygılıyız.
Esenlikler dilerim..
21. Mayıs 2009: 20:38 #32864AnonimPasifDeğerli Evangelist çok güzel yanıtlamış, ve onun aracılığı ile bilgimizi tazeledi, Rab onu bereketlesin,
Ayrıca Kutsal Kitap, BAĞLI BULUNDUĞUNUZ YONETİMLERE BOYUN EĞİN, emrine istinaden, Yönetimlere karşı gelen her oluşumu Hristyanlar olarak kabul etmeyiz, edemeyiz (Hertürlü Terör Örgütünü), Ve güzel ülkemizin, güzel insanlarını korumak için CANSIPARENE ÇARPIŞAN KAHRAMAN TÜRKIYE CUMHURİYETİ ORDUSUNUN, VE DİĞER KOLLUK KUVVETLERİ için dua ediyoruz, ve vatan topraklarını korumak içn hayatlarını kaybeden KAHRAMAN GUVENLİK GÜCLERİNİN AİLELERİNE TESELLİ VE ESENLİK DİLİYORUZ,
Tanrı Ülkemizi bereketlesin ve Korusun.
24. Mayıs 2009: 22:42 #32891AnonimPasifÖncelikle ilginiz ve cevabınız için çok teşekkür ediyorum.
Soruyu bir de şu şekilde soralım.
Şehitlik demeyelim de,İncile göre, yaşadığı yerde , yaşadığı toprakları korumak için ölen insanlar için Allah ın mükafatı,ödülü yani, nedir?
Şimdiden teşekkürler
25. Mayıs 2009: 0:08 #32892AnonimPasifBen de bir Hristiyan olarak şöyle cevap vereyim,
Bence insan öldürmek hiç iyi birşey değil bu hangi amaçla olursa olsun,
Ancak birgün vatanıma “hangi terör grubu veya hangi ülke olursa olsun (İSTER HRİSTİYAN, İSTER MÜSLÜMAN, İSTER YAHUDİ BİR ÜLKE)” Benim vatanıma el uzatan, Gelip ülkemize saldıran olursa, bu vatan için gider onlarla sonuna kadar savaşırım, onlara bu vatan’nın bir karışını bile vermem ve güzel ulusumuzun insanların ölmesine elimden geldiğince izin vermem,
Ve bu savaşta diyelimki bende vuruldum ve öldüm, O zaman ne olacak?
O zaman olacak şudur, Tanrı bana BAĞLI BULUNDUĞUM YÖNETİMLERE BOYUN EĞİP, İTAAT ETMEMİ VE VATANIMI SALDIRGAN KİŞİSELERDEN KORUMAM İÇİN İZİN VERMİŞTİR ve bu savaştan dolayı bana günah yazmaz !!!! (Halk arasındaki deyimi ile yazdım)
Zaten ben Hristiyan olduğum için öldüğümde Mesih’in yanına gideceğim için, ben ödülümü çoktan almış biriyim,
Sanırım sorunuza yeterince açık bir cebap olmuştur
Esenliklerle25. Mayıs 2009: 11:40 #32897AnonimPasifAsil;13738 wrote:Öncelikle ilginiz ve cevabınız için çok teşekkür ediyorum.Soruyu bir de şu şekilde soralım.
Şehitlik demeyelim de, İncile göre, yaşadığı yerde , yaşadığı toprakları korumak için ölen insanlar için Allah ın mükafatı,ödülü yani, nedir? Şimdiden teşekkürler
Arkadaşım eğer tanrı iyi şeyler için insanları ödüllendiriyosa sadece bellirttiğin şey için değil, ona göre iyi olan herşey için ödüllendiriyodur. Yani herhangi bir dinin kitabında örnek aramana gerek yok ki! Eğer inandığın tanrı sonsuz bir adaleti varsa delil yada ispat aramadan da bu şekilde inanabilirsin değil mi??
2. Temmuz 2009: 6:32 #33095AnonimPasifSevgili 3ylül Kardeşim,
Bir ricada bulunmak istiyorum. Bizlere ‘Neye İnandığını’ biraz olsun veya detaylı, izah edermisin lütfen? Bu şekilde yazışmalarımızın, karşılıklı, daha anlamlı ve daha faydalı olacağına inanıyorum.
Sevgi ve Dualarımla.3. Temmuz 2009: 20:20 #33112AnonimPasif@Kemal Başaran 14225 wrote:
Sevgili 3ylül Kardeşim,
Bir ricada bulunmak istiyorum. Bizlere ‘Neye İnandığını’ biraz olsun veya detaylı, izah edermisin lütfen? Bu şekilde yazışmalarımızın, karşılıklı, daha anlamlı ve daha faydalı olacağına inanıyorum.
Sevgi ve Dualarımla.Tanrı ya da başka bir şey. Enteresan bir güç olduğu gerçeğini kabul ediyorum. Fakat dinlerin getirdiği zorunlulukları ve bu güce ulaşmak için koyduğu şartları aklım almıyor.
dinler tarihler boyunca insanların o güce ulaşması için kendilerinin meydana getirdiği deneme yanılma şeklinde sürekleri zamana göre ve o zamanla alakalı yaşantılara göre ufak çaplarda nüanslar yapılarak insanlara sunulan bir akım sadeceumarım yeterince açık olmuşumdur
4. Temmuz 2009: 7:27 #33113AnonimPasifSayın 3ylül Kardeşim,
Bir zamanlarİngilterede yaşarken, ben ve eşim, başka bir Alman genç çift ile Türkiye’ye tatile gelmiştik. Bir gün sonra, Alman arkadaşımızın el çantası, tüm paraları ve pasportları ile birlikte çalındı (Kap-kaç). Polis, çalanın tarifini sorduğunda, o da: “Siyah saçlı biriydi. Bıyığı da vardı” dedi. Polis de: “Şahane! En azından sanık sayısını otuz milyona düşürdük” dedi.Sizin ‘İnanç Bildirgeniz’ de birazcık öyle oldu. Hakikaten yardım etmek istiyorum, ama nereden başlasam? Ansiklopediler yazsam yetmez. Veye yazsam bile, “Ben bunu sormamıştım” diyebileceğiniz bir sonuç çıkması mevzu bahis.
Dinler konusunda görüşlerinize katılıyorum. “Nüans farkı ile hepsi ayni”. Hepsi de ‘İnsanların Tanrı’ya ulaşabilmeleri’ için, kendi düşüncelerine dayanan uğraş ve görevlerdir. Hiçbiri başarılı değil, olamadı ve olmayacaklar da. Her insanın yüreğinde, bir yerde, sende de olduğu gibi, ‘Bilinmeyen Bir Tanrı’ vardır. Tarih boyu yürekler, bu bilinmeyen Tanrı’ya ulaşmak istemişlerdir, ama bir türlü ulaşamamışlardır. Bu ‘Bilinmeyen Tanrı’, yüreklerde bir boşluk, bir özlem yaratmıştır. Bu Tanrı vardır ama ulaşılmazdır. Sadece, ruhunun derinliklerinde O’nun varlığını biliyor ama ispatlayamıyorsun. Pavlus da Atina’ya gittiğinde 2000 yıl evvel, bütün tanrı ve tanrıça heykelleri arasında, “Bilinmeyen Tanrı’ya” yazılı bir sunak gördü. ‘Kutsal’ olan bu Tanrı’ya, kutsal olmayanlar bir türlü ulaşamıyordu.
Ama bu Kutsal Tanrı’nın kendisi, insanlara uluştı. İnsanların yapamadığını, O yaptı. Beden aldı ve aramızda yaşadı. Bilinmeyen bu Tanrı’yı her yönden bizlere gösterdi. Tanrı nasıl biri? Sevinir mi? Üzülür mü? Beni sever mi? Bana değer verir mi? Benden şikâyeti var mı? Bu durumda nasıl davranmamı isterdi? Ben O’nu memnun edecek kapasitedemiyim?
İşte bütün bunlar ve daha da fazlası, İsa Mesih ile cevaplandırıldı. Asırlarca, hatta binlerce yıl evvelinden geleceği söylendi. Ezelî ve Ebedî olduğu söylendi. Bakireden ve dünyasal babası olmadan doğacağı, egemenliğinin de asla son bulmayacağı söylendi. İşte Hristiyanlık budur. Hakikaten bir din değildir. Tanrıyla yaşamaktır. Günlük O’nun güç ve kuvvetine şahit olmaktır. İman edenlerin her gün “küçük küçük mucizeler” dediği, ama imansızların “Sadece tesadüf, sadece şans” dedikleri olaylar yaşanmaktadır.
Biz Tanrı’yı biliyoruz. Onunla yaşıyoruz. O’nun yaratılmamış olan ‘öz ruhu’ ve ‘bizim ruhumuz’; ‘Bir Ruh’ oldu. Eskiden, herkes gibi, Şeytan’la ‘Bir Ruh’ idik. Şimdi ise Tanrı ile. Kim ne derse desin. Vız gelir. Biz biliyoruz. Herkes dincilik oynamaya devam etsin. Ama biz biliyoruz. Yüce Tanrı’nın evlâtlarıyız. Bizi biz değil, O kurtardı. Biz O’na ulaşamadık, O bize ulaştı. O bizi içten içe değiştirerek, kendisi gibi yapmaktadır. Bunu biliyor, görüyor, hissediyoruz. İçimizdeki bu güç, yenilmezdir.
Şeytan her gün bizleri günaha ve dünyaya çekmeye çalışsa da; daha da güçlü bir şekilde, O bizi kutsallığa çekmektedir. Düşsek bile kalkar, yolumuza devam ederiz. Ne paranı, ne pulunu, ne arzularını, ne zevklerini, ne ihtiraslarını, ne şehvetini, ne şanını ve ne de şöhretini isteriz artık dünyanın. Hiçbir güç bizi Rab’den, O’nu ölümüne sevmemizden, O’na her ne pahasına olursa olsun itaat etmekten bizleri ayıramaz.
Dikkatini çekmek isterim. Biz Allah için öldürmekten bahsetmiyoruz. Biz hiç öldürmedik. Hep öldürüldük. Asla kılıca başvurmadık. Tanrı’nın ‘Adalet Bakanlığı’na hiç soyunmadık herkesin kafasını keserek. Hep dövüldük. Sövüldük. Aslanlara yem olarak verildik. Arenalara, ateşler atıldık. Bedenlerimiz yakıldı, parçalandı. Çarmıhlara gerildik. Ama ağzımızı hiç açmadık. Lânetlemedik. Affettik. İşkencecilerimiz için dua ettik. Kurtuluşa erişmeleri için yakardık.
Bunlar, şimdi de devam ediyor. Hergün ölüyoruz. İçimizdeki Tanrı’nın varlığına dair bundan daha büyük bir ispat mı istiyorsun? Bu duydukların veya bu tür hayat hoşuna gitmediyse, sen başka bir Tanrı arıyorsun demektir. Bizim Rab’bimiz, ve O’nun kutsallığı, O’nun cefakârlığı senin işine gelmez. O zaman Hristiyanlık sana göre değil kardeşim. Çünkü Hristiyanlık, İsa gibi olmak, O’nun gibi yaşamak ve gerekirse O’nun gibi ölmek demektir.
Yazacaklarımın ilk sayfasını yazdım. Şimdi ise, sadece 999.999.999 sayfa kaldı. Rab her ikimize de yardım etsin.
Sevgi ve Dualarımla.
4. Temmuz 2009: 8:55 #33114AnonimPasifSevgili Kemal Başaran’nın her dediğine katılıyorum. Hristiyanlık bir din değildir. Rab’le birlikte yaşamdır. Bir paydaşlıktır. Paydaşlığımız Rab’ledir. Bu mükemmeldir. Mükemmel Olan’ı tanıyor ve biliyoruz. İsteklerini biliyoruz, üzüntüsünü ve sevincini biliyoruz. Şimdi bazıları böyle anlattığımızda saçmalık neden bahsediyor bunlar diyebilir, ama ben ya da biz ne görüdüğümüzü ne yaşadığımızı biliyoruz. Bunu yalnız kelimelerle ifade edebiliriz. Tecrübesini size yaşatamayız, siz yaşarsınız, biz sadece yolu gösteririz. Ama kabul edip sonuna kadar gitmek istemelisiniz. Doğruyu bilmek için başlamalısınız. Çünkü korkarım sizin düşünceniz ta baştan Tanrı’yı bilemeyizdir” ama hayır, Rab “Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır.Matta 7:7” diyor. İsteyen bulur, dileyen alır, isteyene kapı açılır. Ama ne pahasına olursa olsun istiyor musunuz.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.