Tanrı’nın Sevgisi Bizi Nasıl Iyileştirir ?

  • Bu konu 1 izleyen ve 17 yanıt içeriyor.
15 yazı görüntüleniyor - 1 ile 15 arası (toplam 18)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24575
    Anonim
    Pasif

    Tanrı'nın sevgisi duygusal, zihinsel ve ruhsal yaralarımızı sarar. Bozuk ilişkilerimizi iyileştirir. Ama nasıl ?

    Herhangi bir zayıflık ya da başarısızlığımızda Tanrı'nın sevgisi bize, ” Sen değerlisin. Ben seni herşeyden daha üstün tutuyorum. İçindeki bozuklukları ben iyileştirebilirim ” diye seslenmektedir.

    Kendimizi değersiz hissettiğimiz her alanda Tanrı'nın sevgisi, ” Seni ben yarattım, Ben kurtardım ve sonsuza kadar Benimle birlikte olmanı istiyorum ! ” diye bize seslenir.

    Reddetildiğimiz ve yalnız hissettiğimiz her durumda, Tanrı'nın sevgisi bize, ” Ben, seni evlat edindim. Benim yanımda olmanı istiyorum. Gel ve Benimle konuş. Gel ve Benimle ol ! ” diye seslenmektedir.

    Günahımız nedeniyle utanç duyduğumuz her durumda Tanrı'nın sevgisi, ” Günahını itiraf edip, tövbe ettiğin anda bağışlandın. Merhametimden dolayı utançtan özgürsün. Git ve bir daha günah işleme ” demektedir.

    Bizi yeniden Babamız'a kazandıran sevgidir. Tanrı'nın sevgisi bizi içten dışa yeniler. Kendimize bakış açımızı değiştirir. Artık sevgiden yoksun kalmış olmadığımızı ama O'nun tarafından sevilmekte olduğumuzu bize hatırlatır. Tanrı bizi sevmek üzere yarattığı için sevilebiliriz. Şimdi, Tanrı bizim aracılığımızla başkalarını sevdiği için de, diğerlerini de sevebiliriz.

    Günahın sizi Tanrı'nın sevgisinden ayırmasına izin vermeyin. Tanrı'dan sizi bağışlamasını isteyin ve Tanrı sizi bağışladığında, bu bağışlamayı kabul edin. Tanrı'dan sevgi ve bağışlama aldıkça da şükranla dolun. Zaten bağışlanmış olan günahınız nedeniyle duyduğunuz suçluluk ve utancın yüreğinizi kırmasına izin vermeyin.

    Tanrı'nın bağışlamasını aldıkça, size karşı işlenen günahlardan dolayı insanlara bağlı kalmayın. Siz de , size karşı suç işleyen kişilere bağışlama ve sevgiyle yaklaşın. Bu süreçte sadece siz iyileşmekle kalmazsınız, diğerleri de iyileşme fırsatı bulabilirler. Tanrı'nın sevgisinin iyileştirici gücünün sizin hayatınızı iyileştirmesine izin verdiğiniz gibi Tanrı'nın sizi diğerlerinin hayatlarına da, iyileştirme ve yenileme getirmekte kullanmasına izin verin.
    (Michael YOUSSEF )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    #28412
    Anonim
    Pasif

    Tanrı'nın Sevinci Kıskançlık ve Haseti Yener

    Yıllar önce birisi hristiyanlık hakkındaki tüm tartışmalara karşı verilebilecek en iyi yanıtın ve en iyi tanıklığın imanından emin , karakter bütünlüğüne sahip , sevinçli bir hristiyan olmak olduğunu söylemiştir. Ama maalesef hristiyanlığı kötülemekte en çok kullanılan kendi başına doğruluğa sahip olabileceğine inanan , kendini beğenmiş, sahip olduğu sığ adanmışlık durumundan memnun, sevinçsiz ve donuk hristiyanlardır.

    Yeni Antlaşma'da sevinçten yetmiş kereden fazla söz edilmiştir ve hristiyanlar da sevincin önemli bir duygu olduğunu bilirler. Kişisel bir amaç olarak sevinç dolu bir hayatın peşinden koşarız. Ama buna çok değer verip, istediğimiz halde , imanımızla sevinç arasında bir bağlantı kurmada birçoğumuz başarısız oluruz. Birçok kişi için pazar sabahı sanki sevimsiz olma ve keyifsiz hissetme zamanıdır. Bu cümleyi iyice düşünüp , yüreğinize alın lütfen: Gerçek ruhsallık gerçek dışavurumunu Rab'bin sevincinde bulur !
    ………………

    Sevinçli olmak için tabii ki Kutsal Ruh'tan Tanrı'nın sevincini almamız gerekir. Bu kendi kendimize üretebileceğimiz bir şey değildir. ( Michael YOUSSEF )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    #28424
    Anonim
    Pasif

    Duygusal olarak daralma, herşeyi elimizde sımsıkı tutmaya çalıştığımızda gerçekleşir ve kişinin duygularını kapatmak eğiliminde olmasına neden olur. Öfke, nefret, acılık ve derin duygusal acı içeride kilitli kalır.Bu duygulara sahip bir kişi antisosyal, diğerlerine karşı kızgın ve depresyonda olmaya eğilimlidir. Tüm bu şartlar Tanrı'nın bize getirmeye çalıştığı iyileşmeye karşı çalışır.

    İman ise kişinin önünde Tanrısal olanaklar açar, kişinin Tanrı'nın her şeyi yapabileceğine , her şey imkansız göründüğünde Tanrı'nın bir yol açabileceğine inanmasını sağlar.

    Durum kötü görünse bile, iman kişinin, kendisini bekleyen parlak bir gelecek olduğunu ( bu gelecek bu dünyada olmasa bile, cennette kesinlikle deneyimlenecek bir gelecektir. ) söyleyen Tanrı'nın vaadine tutunmasını sağlar.

    Kişi Tanrı'nın yapabileceklerine ve arzularına duyduğu imana kendisini daha çok açtıkça, olumlu dışavurumlar, bazen gözyaşları, bazen gülümseme, bazen de kelimelerin dışavurumunu hissetmek üzere duygular serbest bırakıldıkça, bedeni, hatta en derindeki kasları ve yaşamsal organları bile daha çok raharlar.

    Fiziksel dokuların rahatlaması büyüme, iyileşme ve fonksiyonların gelişmesini sağlar. Daralmaya neden olmayan duygular, sevgi ve sevincin gerçek, saf, cömert dışavurumu da dahil olmak üzere insanlarla daha iyi bir iletişim ve bağ kurabilmeyi mümkün kılar. Bunların tümü tam bir iyileşmenin içeriğidir ve bu da gerçek ruhsallığın ürünüdür. ( İyileştiren Ruhsallık )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    #28444
    Anonim
    Pasif

    Mutluluk Geçicidir

    Mutluluk ve sevinç arasındaki temel ayrımlardan biri şudur: Sevinç kalıcı bir nitelikken, mutluluk ise geçici bir duygudan başka bir şey değildir. Konu bir fast-food lokantada “happy meal ” yani “mutlu yemek” “menüsü yemek ya da bir bardaki “happy hour ” yani ” mutlu saate ” katılmak olduğunda dünyanın daha doğru bir mutluluk anlayışı vardır. Yeme ya da içmeyle ilişkili mutluluk kesinlikle geçicidir !

    Mutluluğu deneyimlediğimiz her an, başka bir mutluluk anını istemeye eğilimimiz vardır. Daha fazla memnuniyet ararız. Üzücü gerçek şu ki, şehvetimizi seksle, açgözlülüğümüzü yeni şeyler almakla ya da uyuşturucu ve alkolle tatmin etmeye çalıştıkça, elde ettiğimiz tatmin giderek daha kısalır ve başka tatmin edici şeyler arama arzumuz daha da büyür.

    Mutluluk istediğimizi elde ettiğimiz kısa bir an dışında, sanki her zaman ele geçmez bir hedeftir. Dışsal zevk ya da arzu edilebilir eylemlerde köklenmiştir. Çünkü mutluluk dışsallıkta köklenmiştir, şehvetin geçici olarak tatmin edilmesi gibi kısa sürelidir ve hepimizin bildiği gibi şehvetimiz hiçbir zaman tam olarak tatmin edilemez. Her zaman tekrar meydana çıkar. Olumlu duygular seli genellikle kendilerini tetikleyen oluş bölümünden önce sona erer. ( İyileştiren Ruhsallık )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    #28455
    Anonim
    Pasif

    SEVİNCİN DOĞASI

    Sevinç içten gelir. Olaylar ve durumlardan bağımsızdır. Gerçek sevinç iyi ekonomik koşullara sahip olmakla ya da toplumda kabul görmekle ya da lüks bir arabaya sahip olmakla gelmez. Gerçek sevinç tek bir şeyden; Rab İsa Mesih’in ölümü ve dirilişi aracılığıyla kurtulduğumuza dair kesin bir bilgiye sahip olmaktan kaynaklanır. Gerçek sevinç, günahlarımızın bağışlandığını, Tanrı’yla doğru bir ilişkiye sahip olduğumuzu, Tanrı’nın her şeyde bizim sonsuz iyiliğimiz için etkin olduğunu ve bize sonsuz bir ev hazırladığını bilmekten gelir.

    İsa, öğrencilerine bu konuda şöyle demiştir: ” Eğer buyruklarımı yerine getirirseniz sevgimde kalırsınız, tıpkı benim de Babamın buyruklarını yerine getirdiğim ve sevgisinde kaldığım gibi… Bunları size, sevincim sizde olsun ve sevinciniz tamamlansın diye söyledim.” ( yu. 15:10-11 ) İsa’yı Kurtarıcımız ve yaşamlarımızın Rab’bi olarak kabul edip, O’nda kaldığımızda, Kutsal Ruh, sevinç karakter özelliğini bizde göstermek için özgür olur. ( “İyileştiren Ruhsallık ” )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    #28474
    Anonim
    Pasif

    TANRI’ NIN ESENLİĞİ BİZİ NASIL İYİLEŞTİRİR ?

    Araştırmacılar, ” daralma” nın hem duygusal hem de fiziksel hastalıklarının en büyük nedeni olduğu sonucuna varmışlardır. Kan damarları daraldığında, tansiyon yükselir, kan akışı yavaşlar ve bu da bedenin tüm hücrelerine oksijen ve önemli besinlerin daha az gitmesine neden olur. Daralma daha da arttığında, içsel baskı seviyesi artar ve bu da, çeşitli organlarımızın daha çok çalışarak, tükenmesine neden olan stres hormonunun daha çok salgılanmasına neden olur. Daralma, yaralanmanın daha kolay gerçekleşebileceği ve hastalığın daha kolay bulaşabileceği bir çevre yaratır.

    Duygusal olarak daralma, her şeyi elimizde sımsıkı tutmaya çalıştığımızda gerçekleşir ve kişinin duygularını kapatmak eğiliminde olmasına neden olur. Öfke, nefret, acılık ve derin duygusal acı içeride kilitli kalır. Bu duygulara sahip bir kişi antisosyal, diğerlerine karşın kızgın ve depresyonda olmaya eğilimlidir. Tüm bu şartlar Tanrı’nın bize getirmeye çalıştığı iyileşmeye karşı çalışır.

    İman ise kişinin önünde” Tanrısal olanaklar ” açar, kişinin Tanrı’nın herşeyi yapabileceğine, herşey imkansız göründüğünde Tanrı’nın bir yol açabileceğine inanmasını sağlar.

    Durum kötü görünse bile, ima kişinin, kendisini bekleyen parlak bir gelecek olduğunu ( bu gelecek, bu dünyada olmasa bile, cennette kesinlikle deneyimlenecek bir gelecektir ) söyleyen Tanrı’nın vaadine tutunmasını sağlar.

    Kişi, Tanrı’nın yapabileceklerine ve arzularına duyduğu imana kendisini daha çok açtıkça, olumlu dışavurumlar, bazen göz yaşları , bazen gülümseme, bazen de kelimelerin dışavurumunu hissetmek üzere duygular serbest bırakıldıkça, bedeni, hatta en derindeki kasları ve yaşamsal organları bile daha çok rahatlar.

    Fiziksel dokuların rahatlaması büyüme, iyileşme ve fonksiyonların gelişmesini sağlar. Daralmaya neden olmayan duygular, sevgi ve sevincin gerçek, saf, cömert dışavurumu da dahil olmak üzere insanlarla daha iyi bir iletişim ve bağ kurabilmeyi mümkün kılar. Bunların tümü tam bir iyileşmenin içeriğidir ve bu da gerçek ruhsallığın ürünüdür. ( Michael YOUSSEF )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    #28093
    Anonim
    Pasif

    Tanrı’nın esenliği bize eşmerkezli dairelere benzer bir şekilde ulaşır. Esenlik önce içimize yerleşir, daha sonra da bizden öteye, diğerlerine ulaşır.

    Yüreklerimizdeki Esenlik

    Tanrı’nın esenliğini ilk olarak yüreklerimizde ve zihinlerimizde deneyimleriz. Duygularımız ve ruhumuz, etrafımızda dönüp duran kargaşa ve heyecandan uzak , sabit ve sakindir. Esenlik zihinlerimizi sakinleştirir ve odaklanmamızı sağlar. Endişe, olumsuz bir durum karşısında yapmamız gereken şeye odaklanmamıza engel olarak, bir sürü eylemlerin ve düşüncelerin içinde yuvarlanıp durmamıza neden olur. Yüreklerimiz ve zihinlerimiz sakinleştikçe, sorunlarımızın ne olduğuna dair, neyin yalnış olduğuna ve Tanrı’nın yalnış olan bu şeyi bizim aracılığımızla nasıl çözmeyi istediğine dair daha objjektif, mantıklı ve net bir anlayışa sahip olmak üzere Tanrı’nın bilgeliğine daha açık oluruz.

    Esenlik Dolu Davranış

    Esenliğin bulunduğu ikinci yer de, dışsal davranışımızdır. Tanrı’nın esenliğini hisseden kişi, elinde olmaksızın Tanrı’nın esenliğini yansıtan eylemler de bulunur. Kişinin içindekiler beden dili, hareket, ifade, dil ve diğerlerine karşı her tür davranış şeklinde ortaya çıkar.

    Kendilerinde derin bir esenlik bulunan kişiler, karşılaştıkları kişilerin üzerinde rahatlatıcı ve sakinleştirici bir etki bırakırlar. Diğerlerine, hatta aralarında çatışma olan insanlara ve gruplara bile esenlik getirmeye yardım ederler. Esenlik, ” yakalanır” ama öğretilemez, en derin duygusal seviyede bulaşıcı bir şeydir. ( M. YOUSSEF )

    Rabbin sevgisi ve esenliği sizinle olsun.

    #28687
    Anonim
    Pasif

    En büyük esenlik eylemi inanlılardan, inanlı olmayanlara uzanan bir eylem değil, ama inanlıdan inanlıya ulaşan esenlik eylemidir. Tanrı’nın esenliğini gerçekten de deneyimleyen bir inanlı, zor zamanlardan geçen başka bir inanlıya çok yardımcı olabilir. Esenlik dolu inanlı Tanrı’nın sadakatini, yardım vaadini, korumasını , sağlayışını ve her zaman bizimle olduğunu diğerlerine hatırlatmak için en iyi durumda olan kişidir. Esenlik dolu inanlı diğerlerindeki imanı teşvik etmek ve sonsuzluk boyunca sürecek olan iyiliğimiz için Tanrı’nın her şeyi birlikte etkin kılmak için bir yolu olduğu konusunda ümit aşılamak için en uygun kişidir.

    Esenlik Dolu Bir Tanık

    Esenliğin eşmerkezli daireleri dışa doğru ilerlemeye devam eder. Diğerleri, sevgi ve iman dolu, sorunlarını Tanrı’nın yüreklerinde egemen olan esenliği sayesinde, Tanrı’nın bilgeliğinin ardından giderek çözen bir grup insan gördüklerinde, kendilerini bu esenlik dolu sorun çözücülere benzetmek ister ve bu kişilere yaşamlarındaki esenliğin kaynağını sorarlar. Bu şekilde yaşamında Tanrı’nın esenliğine sahip olan kişi bütün toplumu etkileyebilir. Esenlik dolu bir kişi, esenlik dolu bir aile, esenlik dolu bir kilise de bir şehrin, bölgenin ve ülkenin esenlik dolu olmasına yardım eder.

    Yolun her adımında müjde, verimli toprakla paylaşılabilir. Sevgi ve esenlikle karşılanan kişiler İsa’ya çoğunlukla olumlu bir karşılık verirler. Tanrı’nın sevgi, sevinç ve esenliğinin gösterildiğini fark eden kişi Rab’be yaklaşır. İnsanlar esenlik istiyor, özellikle de yaşamlarına iyileşme ve tam bir bütünlük getirebilen, pratik şekillerde yaşamlarında görebilecekleri bir esenlik istiyorlar. ( İyileştiren Ruhsallık )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    #28708
    Anonim
    Pasif

    Sevgi ve sevinç gibi, esenlik de bizim yapmamız gereken bir seçimdir. Kutsal Kitap bu konuda şöyle der: ” Yaşamdan zevk almak ve iyi günler görmek isteyen, dilini kötülükten, dudaklarını hileli sözlerden uzak tutsun. Kötülükten sakınsın ve iyilik etsin. Esenliği arayıp onun ardınca gitsin. ” ( 1. Pe. 3:10-11 ). İsa da, ” Size esenlik bırakıyorum, size kendi esenliğimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum. Yüreğiniz sıkılmasın ve korkmayın ” demiştir ( Yu. 14:27 ). Karmaşık bir zihne sahip olmamayı ve korkuya teslim olmamayı seçme hakkı ve gücüne sahibiz. Günahtan tövbe etmeyi, Tanrı’nın bağışlamasını almayı ve günahın sonuçlarını Tanrı’nın yaşamımızda iyileştirmesini seçebiliriz. İmanımızı, korkumuzu yenmek için kullanabilir, Tanrı’nın sınırsız gücü, bilgeliği ve sevgisinin bizim yerimize ve bizden yana çalışacağına güvenmeyi seçebiliriz. Tanrı’nın Sözü’nü kendi yüreklerimize almayı seçerek, inanmayı ve imanımızı bina etmeyi seçebiliriz.

    Sorunlardan uzak bir zihne ve yüreğe sahip olmayı seçerek, kendimizi Kutsal Ruh’un gelip yaşamlarımızı esenliğiyle doldurabileceği bir konuma koymuş oluruz. Bizim yapmamız gereken tövbe ve iman etmektir. ” Size esenlik bırakıyorum, size kendi esenliğimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum. Yüreğiniz sıkılmasın ve korkmasın ” ( Yu. 14:27 ).

    Tanrı’nın esenliği kalıcıdır. Tüm yaşamı kapsar, bizden başkalarına doğru akar. Bizi iyileştirir ve yaşamımıza tam bir bütünlük getirir. Yaşamlarımızdaki esenliğin iyileştirici gücüyle sevinebilir ve bu iyileştirici gücü başkalarına da aktarabiliriz. ( Michael YOUSSEF )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.tanri sevgidir

    #28822
    Anonim
    Pasif

    Tanrı’nın Sabrının İyileştrici Gücü

    Tanrı’yı Beklemenin Anahtarı

    Yakın bir zamanda, sabır hakkında bir kitap aramak için bir kitapçıya gittiğimde, boş elerle geri döndüm. Sabır çoğu insanın sahip olmak istediği bir erdem olmasına rağmen üzerine kitap yazmak için pek de popüler olmayan bir konudur ! Sabır konusundaki kitapları neden çoksatar kitaplar arasında göremediğimiz hakkında bir önsezim var; dünya üzerinde çok az yazar kendilerini bu konuya ele alabilecek kadar yeterli görmektedir.

    Bu görüşe göre, bizim gibi birkaç yazar da, sabır sahibi olmak ve sabırlarını geliştirmek yetisine sahiptirler.

    Toplumumuz, hazır yiyecek ve içecekler, sese duyarlı olduğundan otomatik arama yapan telefonlar, evde bilgisayarlı basın-yayın sistemleri de dahil olmak üzere, herşeyi hemen elde etme ilkesi üzerine kurulmuştur. Hala da daha çabuk sonuçlar elde etmemizi sağlayacak daha hızlı yöntemler aramaya devam ederiz. Arabayla daha kolay ulaşabileceğimiz mağazalar, daha kısa kuyruklar, daha hızlı servis isteriz. Üç günde beş kilo vermeyi, bir gecede servet yapmayı ve ilk görüşte delicesine aşık olmayı isteriz. Sabır hakkında bir kitap yazılsa, belki de kitabı okunak için yeterince sabra sahip olan kişilere ulaşamayacaktır.

    Hristiyanlar da, bu durumdan izole olmuş şekilde yaşamazlar. Dualarımıza hemen cevap almayı, aniden kutsallaşmayı, kısa yoldan ruhsal olgunluğa sahip olmayı ve istediğimiz anda mucizeler gerçekleştirmeyi isteriz.

    Bu kelimeleri yazarken, sabır konusunda uzman olmadığımı kabul ediyorum. Tanrı’nın yapılmasını istediğini bildiğim bir şey olduğunda, hemen kollarımı sıvar, herkesi harekete geçirir ve geç olmadan işin hemen yapıldığını görmek isterim. Böyle durumlarda kendi kendime Tanrı’nın Nuh’a gemiyi tam olarak nereye yönlendirmesi gerektiğini anlatmasının altı ay sürdüğünü hatırlatmam gerekir !

    Yıllar önce Güney Kaliforniya’da bir kilise görevlisi tüm gün sürecek olan ve konuşmacı olduğu bir konferansa geç kalıyordu, görünüşe bakılırsa açılış törenini kaçıracak gibiydi. Aceleyle traş olurken yüzünü kesti, sonra gömleğinin ütülenmemiş olduğunu gördü ve telaşla arabasına doğru koştuğunda, arabasının tekerliğinin inmiş olduğunu fark etti. Lastik sorununu çözdükten sonra perişan olmuş bir durumda arabasına bindi ve yola koyuldu. Yolda durması gereken bir yerde durmayıp, hız sınırını aştı. Polis kendisine yaklaşarak sağa çekmesini istediğinde, kilise vaizi arabasından dışarı fırlayıp, ehliyetini polise uzatarak ” Haydi durma, bana bir ceza kes. Bugün herşey ters gidiyor zaten ! ” dedi.

    Polis memuru vaizin ehliyetini alıp, vaizin bu telaşlı haline bakıp, ” Efendim, ben de hristiyan olmadan önce böyle günler yaşıyordum. Artık böyle şeyler yaşamıyorum “ diye sakin bir şekilde karşılık verdi. ( M. Y. )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun. :elsalla:

    #28862
    Anonim
    Pasif

    Sabırsızlık birçok duygu aracılığıyla görülür; sabırsızlığın içinde bir miktar da asabiyet, kendinden geçme ya da kontrolden çıkma duyguları bulunsa da, asıl olarak kökünde öfke bulunur.

    Sabır için kullanılan Grekçe kelime, makrothumia, iki kelimeden oluşmuştur; öfke ve yavaş / uzun. Grekçe sözcüğün yarısı ” öfke ” demektir ki, bu asabiyeti de içermektedir. Diğer yarısı ise ” gelmesi uzun süren ” ya da ” görünmekte yavaş olan ” anlamındadır. Bu kelimelerin birleşimi, geçikmiş olan öfke, yavaş gelen asabiyet anlamına gelen sabır kavramıdır.

    Tanrı en iyi sabır örneğimizdir. Kendi doğasını Musa’ya şöyle tanıtmıştır: Ben ” RAB’bim ” dedi, “RAB, acıyan, lütfeden, tez öfkelenmeyen, sevgisi engin ve sadık Tanrı. Binlercesine sevgi gösterir, suçlarını, isyanlarını, günahlarını bağışlarım. Hiçbir suçu cezasız bırakmam. Babaların işlediği suçun hesabını oğullarından, torunlarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım. ” ( Mıs. Çık. 34:6-7 )

    Tanrı kendisini fkelenmekte yavaş olarak tanımlamıştır. Sabrın tersinin fkelenmekte çabuk olmak olduğunu kolayca anlayabiliriz. Birisi bizimle kaba bir şekilde konuşsa ya da trafikte yolumuzu kesse, aniden bir fke patlaması ya da ani bir sinirlilik hali hissederiz. Çabuk alevlenen öfke mantıksız, olumsuz, kinci ve öç alıcıdır.

    Öfkelenmemizin nedenini ele alırken öfkelenme nedenimiz hakkında kesin bilgiye sahip olmamız gerekir. Çoğu kişi her tür öfkenin yalnış olduğuna inanırken, ancak çok az kişi belli bir çeşit öfkenin Tanrı’nın doğasında bulunduğunu kabul etmeye isteklidir. Öfke, bir çok durumda Tanrı tarafından bizi doğruluğa yönlendirmek için kullanılmaktadır. Öfke, bizim adalet ve kötülüğü yenme isteği duymamıza neden olması gereken bir duygudur. tanrı, çocuklarına zarar vermeyi isteyen ya da çocuklarına vermiş oldukları bereketleri almalarına engel olmak isteyen her kişiye ve her şeye karşı öfkelidir. Buna rağmen Tanrı’nın öfkesini yönlendiren her zaman sevgidir. Tez öfkelenmemesini ve öfkesini hemen göstermemesini sağlayan O’nun sevgisidir. ( M. Y. )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.tanri sevgidir

    #28929
    Anonim
    Pasif

    Tanrı’nın sevgisi ve öfkesi bir paranın iki yüzü gibidir. Tanrı insanlığı sevdiği için, yaratmış olduklarının içinde bir şahaser olan insanlığa zarar vermek isteyen her şeye ve her kişiye karşı öfkelenir. Sevgisinden dolayı günaha ve getirdiği bozulmuşluğa karşı öfkelidir. Tanrı sevgisinden dolayı, günah nedeniyle kendilerine öfkesini yöneltmek zorunda olduğu kişiler kurtulsun ve öfkesine maruz kalmasın diye, Kendi Oğlu’nu çarmıhta ölmek üzere göndermiştir.

    Sevgi olan Tanrımızın aynı zamanda öfke Tanrısı olduğunu kabullenmekte zorlanan kişiler vardır. Ama öfke, gazap ya da adaleti olmayan bir tanrıya sahip olmayı arzu edenler sonunda zayıf, tembel ve günahtan rahatsız olmayacak bir tanrıyla başbaşa kalırlar. Böyle bir tanrı etkisiz, kararsız ve mülayimdir. Yaşamımızı, ailemizi ve imanımızı mahvedebilecek kötülüklerle karşılaştığımızda, böyle bir tanrıya güvenip, yardım isteyemeyiz.

    Diğer yandan, Tanrı’nın öfkesi ve adaletini vurgulayan, ama derinliğini kavramaya gücümüzün yetmediği, inanılmaz sevgisini görmezden gelenler, cezalandırılmaktan hoşlanan bir tanrıyla başbaşa kalırlar. Böyle bir tanrı güçlü olabilir ama bu yaklaşmak isteyebileceğimiz türden bir tanrı değildir. Tam bir adalete sahip ama merhametsiz bir tanrıya inanmak kişinin huzursuz, kabul edilmek için savaşması gereken bir durumda ve güvensiz hissetmesine neden olur. Tanrı’nın karakteri ve çalışma yöntemleri konusunda bulanık bir resme sahipsek, Kutsal Ruh’un bizde sabır oluşturmak ve bu sabrı bizim aracılığımızla başkalarına da göstermek konusundaki arzusuna dair de bulanık bir resmimiz olacaktır. ( M. Y. )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.:papatya:

    #29030
    Anonim
    Pasif

    Tanrı’nın karakteri sevgi ve adalet, günaha karşı öfke ve merhamet arasında bir dengedir. Bu ilahi denge Yeni Anlaşma’da şu şekilde açıklanmıştır:

    Bazılarının geçikmiş saydığı Rab, vaadini yerine getirmekte geçikmez; ama size karşı sabrediyor. Çünkü hiç kimsenin mahvolmasını istemiyor. Ne var ki, Rab’bin günü hırsız gibi gelecek. O gün gökler büyük bir gürültüyle ortadan kalkacak, maddesel ögeler yanarak yok olacak, yer ve yeryüzünde yapılmış olan her şey yanıp bitecek ” ( 2. Pe. 3:9-10 )

    Petrus bu sözleri, kendileri henüz yeryüzünde yaşarken, İsa dünyaya dönmediği için, İsa’nın dünyaya asla geri dönmeyeceğine inanmaya başlamış kişilere yazmıştır. Petrus onları sabırlı olmaları için teşvik etmiş ve İsa’nın geri geleceğine dair vaadini yerine getireceğini, ama sabırlı olduğu için dünyaya geri gelmediğini, daha çok kişnin tövbe ederek, kendisini Kurtarıcıları olarak kabul etmelerine izin verdiğini söylemiştir.

    Rab, adaletle hareket ettiğinde, yargısı kesin ve doğrudur. Taviz vermez. Ama son yargıya varmakta yavaş olmasını sağlayan sabrı,insanlara merhamet, sevgi ve bağışlamasını aramak için bir fırsat vermektir. ( M. Y. )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.:papatya:

    #29077
    Anonim
    Pasif

    Sevgisi ve merhametiyle Tanrı, herkesin çağrısına karşılık vermesini beklemektedir. Günah ve kötülüğe karşı olan öfkesini inkar etmemekte ama sevgiyle bağışlamasını aramamızı beklemektedir. Biz bu gibi sabra sahip değiliz. ” Bu durum hakkında öfkeli değilim ! ” diyen insanlara şaşıyorum. Bu kişilere cevaben genellikle , ” Öfkeli değilsen , o zaman neden bu konuyu açma ihtiyacı duyuyorsun ? ” olur.

    Öfkeyi inkar etmekten öte, öfkeyi kabul etmek gerekir. Öfkeden kudurarak sessizce oturmak yerine, ” Şu anda çok öfkeliyim ” demek daha itidir. Hatta o anda kendinizi hemen bu konuda konuşabilecek gibi hissetmeseniz bile, her zaman, ” Sakinleşince , seninle bu konuda konuşmak istiyorum. Neden öfkelendiğimi ve ne yapılması gerektiğini düşündüğümü seninle paylaşacağım . Sonra bu konuda tartışıp bir çözüm bulabiliriz ” diyebilirsiniz.

    Genellikle öfke karşısında işe yaramayan iki tepki verirriz: öfkeli duyguların ani dışavurumu ya da inkar ederek, bu duyguları bastırmak. Bu tepkilerin ikiside sağlıklı değildir. ( M. Y. )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.tanri sevgidir

    #29280
    Anonim
    Pasif

    Ani bir şekilde dışa vurulan öfke genellikle öfkemizi tetikliyen durumun büyüklüğüyle doğru orantılı olmaktan çok uzaktır. İnsanlar böyle bir durumu mantıksallaştırmaya çalışarak, ” Ben sadece hissettiklerimi dile getirmek konusunda dürüst davranıyorum. ” gibi mazeretler öne sürerler. Gerçekte kişi, öfke patlamasının, hem kendisi hem de öfkeli sözlerini yönelttiği kişiye verdiği zarar söz konusu olduğunda pek de dürüst değildir. Kızgınlıkla dışa vurulan öfke, Tanrı’nın karakterini yansıtmaz. Tam tersine, gururun dışavurumunun açık bir göstergesidir. Bu, ” Her şey benim istediğim gibi olacak ya da bedelini ödersin. ” diyerek kibirli şekilde istekte bulunmaktır.

    Bu şekilde kızgınlıkla dışavurulan ani öfke, tansiyonun çıkmasına ve zararlı strest hormonlarının üretilip, kana karışmasına neden olur. Bu çeşit öfke dışavurumu insanlar arasındaki gerginliği artırır. Merhamet dolu şefkatli duyguları yok eder. Yaratıcılık, hizmet ve sevginin dışavurumuna karşı zararlı bir etki yapar. Bu çeşit bir öfke, ne fiziksel, ne de duygusal olarak sağlıklı değildir. Olumsuz duyguların, gururlu ve öç alıcı bir şekilde, bu olumsuz duygulara bağlı olumsuz etkilerin bu duygulardan ayrıştırılmadan dışavurulmasıdır. ( M. Y. )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.isasiyahbeyaz

15 yazı görüntüleniyor - 1 ile 15 arası (toplam 18)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.