Tanrı..Erkek..midir.?
- Bu konu 3 izleyen ve 4 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
18. Eylül 2011: 6:03 #27546AnonimPasif
Akşam oğlumla sohbet ediyoruz;aramızda geçen konuşmalar genelde Kutsal Kıtap’la,İsa Mesih’le ilğili.
Bilmiyorum,birden nerden aklıma geldiyse,Ona soruyorum.—” Acaba..Tanrı erkekmidir..?”
—“Elbette erkektir..anne,Yaratılışta ne diyor.İnsanı kendi suretinde yarattı.Eh ilk insanda Adem’se,adem erkekti,elbetteki Tanrı erkekti.”
—“İyi,de ,bu ruhsal anlamı ifade ediyor olmasın.!
Güç,hissetme,kavrama,idrak.akıl.Ona ait özelliklerin ,bize
geçişi gibi.”
—Bana “Hayır anne,aç Kutsal Kıtap’ı ayetleri incele,,İsa Mesih ,Tanrı’ya hep Baba diyor.”
Düşünüyorum da ,İman etmeden öncede,”Allah Baba,”kelimesini kullanıyorduk.Ayetlerde İsa Mesih’in Kullandığı sıfat “Baba”kelimesi.
Evet bu doğru.
Bizlerde Tanrı’yı genelikle erkek olarak düşündük.ama bir yandanda bendeki düşünce O’nu her hangi bir kelime ,yada sıfat içine koymadığımdı.O’her şeyi kaplayan,her yerde bulunan ışık,ruh,tu.İnternet’te arıyorum.bu konuya ait sağlam bir veri yok.Evdeki kitapları karıştırıyorum.
Kafamda,Rabbin Dua’sı devamlı,sanki bir ses tarafından okunuyor.
“Göklerdeki Baba’mızi,adın kutsal kılınsın…..”Aklımda İsa Mesih’in “Baba”kelimesini kullandığı ayetler.birbiri ardınca sıralanıyor.
Mesih Kimdi..?
İnancımızda,Mesih,yeryüzüne Tanrı’nın Ruh’sal Oğlu gelmişti.Mesih Tanrı’nın Bedene girmiş Söz’uydu.Bu söz bedene girdiğinde erkek kimliği ile var olmuştu.Mesih Tanrı’ysa…Alexander Strauc ‘un Kutsal Kıtap İhtiyarlığı adlı kıtap’ında,
Erkek Önderlik Modelini anlattığı bölümde:“Hem kimliğinin hem de görevinin temeli olarak bu teolojik gerekliliktir.
diyor.”ve devam ediyor.
İsa Rab’be kutsal olarak ilk doğan oğul olmalıydı.
(Luka 2:23)
Hem sonuncu Adem hem de ikinci insan olarak Havva’nın değil,Adem’in temsil ettiği önderdi.
(1 Kor 15:45.47)
Yaratılış düzenine göre İsa bir kadın olamazdı.,Çünkü kadınla erkeğin ilişkisinde baş yetki rolu yanlızca erkeğe verilmiştir.“Her erkeğin başı Mesih,kadının başı erkek,Mesih’in başı da Tanrı’dır.” “1 Kor 11:3)
“Çünkü önce Adem sonra Havva yaratıldı.(1 Timoteus13.14)Kilisenin tek başı ve Krallar Kralı yanlızca İsa’dır,her erkeğin önderide İsa Mesih’tir.
Birden bir ayet hatırlıyorum.
“Aldatılan da Adem değildi ,Kadın aldatılıp suç işledi.”
Tanrı yaratırken,Havvanın suç işleyeceğini bilmiyor muydu..?
Evet biliyordu.
Ama insana verdiği İrade,karar verme yetkisi,Özgürlük,Havva’yı suç işleme seçimine yönlendirdi.Aramızda Feminist İnanlı kardeşlerimiz olabilir.bu konuda daha farklı düşüncelere de sahip olabilirler.yanlış anlışılmak istemem,bu yazdıklarım,kadınları bir basamak alt kademede görmek veya göstermek değildir ,sadece Kutsal KItap’ımızın verdiği öğretidir.
Unutmamalıyızki Bizler Kutsal Kıtap’a iman etmiş,Mesih inanlılarıyız.İsa Mesih, ruhsal hizmeti sırasında on iki kişi yetiştirdi,bunu hepimiz biliyoruz.On iki havarı,diğer adıyla “elçi”
Dikkat ettinizmi..!bunların tümü erkekti.Nedeni İsa Mesih’ın bu seçimi,Tanrı’nın yaratılıştaki düzeni onaylamasıdır .Burada İsa Mesih’in erkek elçiler seçmesi, Tanrı’sal ilkelere ve yönlendirişe uygun hareket etmesini, bizlere anlatıyor.
Daha önceden de Kadınla ilğili (Önderlikle ilğili konularda)sitede bazı paylaşımlar olmuştu.ve bazı kardeşler,paylaşımın yapıldığı tarih’te demişlerdiki;
“O dönemki Katı tutum,ve ata erkil kültür yapısı buna müsade etmiyordu.”
Ben bu görüşe katılmıyorum.
İsa Mesih her zaman çinsiyet eşitçisiydi,Kadınları her zaman korumuş ve o çağın dinsel önderlerinden, çok daha farklı davranarak,kadınları onurlandırmıştı.
İsa Mesih hiç bir zaman Ata erkil gelenek ve kültüründen çekinmemiştir. Bu konuda yani,erkekleri seçmesi tamamen Tanrı’sal ilkelere bağlı oluşundan kaynaklandığını,bizlere anlatan Kutsal Kıtap’ımız.
Kadınları dışlamamıştı,Kadınlarla birlikte yolculuk etmişti,Tanrı’ya hizmet etmeleri için teşvik etmişti.Ve aynı şekilde,Elçilerde İsa Mesih’in izlediği bu yolu,izlemişlerdi.Kadın ve erkek eşitliğini Rab’bin izlediği yolu baz alarak,kadınlara üstlenmeleri gereken görevleri ayrıntılarıyla anlatmış ve öğretmişlerdi.
Kutsal Kıtap ,cinslerin eşit olduğunu,kadınla erkeğin aralarında,sadece görevleri ile ilğili rol farkı olduğu, öğretisini taşır.
ve İncilde bir çok ayet müjde uğruna hizmette,emek veren çalışan ,bir çok kadının varlığını bize anlatır.Esenlikle.
18. Eylül 2011: 11:14 #36581AnonimPasifSevgili Saba,
Sizi çok iyi anlıyorum ama erkeklik kavramı veya yaradılışı, Havva’nın yaratılmasıyla ortaya çıkmıştır. Tanrı cinsiyetleri, üremenin gerçekleşebilmesi için yaratmıştır. Evet ilk insan Adem’di ama hiçbir yerde ilk anda erkek olduğu ifadesini de bulamazsınız. Benim inancıma göre Adem ilk yaratıldığı anda erkek değildi. Diğer türlü ta baştan erkek idiyse Tanrı aynı anda eşi olan kadını da yaratırdı, ama Tanrı öyle yapmadı. Adem yaratıldı, bir zaman tek yaşadı ve Tanrı sonradan yalnız olmasını uygun görmedi ve çoğalabilmeleri için de kadını yarattı, o anda bence insan cinsiyet aldı. Eğer ilk anda erkek yaratılmış olsaydı, hiç zaman bırakmaya gerek kalmadan amaca uygun olarak (üreyip, çoğalmaları) kadın da yaratılırdı. Ama yaratılış kitabında bunu görmüyoruz. Bu nedenle Adem’e uygun eş Havva yaratıldığı zaman cinsiyet ortaya çıkmıştır. Tanrı ise erkek değildir, ya da erkeksi bir Tanrı’dır.Bence bu konuya pek takılmamak lazımdır. Diğer yandan Tanrı’nın bir kadın vaizi ya da kilise önderini, bu hizmeti nedeniyle, sırf erkek olmadığı için yargılayacağına da inanmıyorum. Bazı durumlarda Rab’bin şu sorusunu kendimize sorup cevap vermeliyiz: “HANGİSİ DAHA ÖNEMLİ” . Ve yine biliyoruz ki Tanrı’nın egemenliğinde kadın-erkek ayrımı yoktur, bu erkeğin baş olmasından çok daha üst seviyededir. Ama Rab görev ayrımı yapmıştır deniliyorsa, bilmiyorum,yalnıza bir bütün düşünülmesi gerektiğine inanıyorum, diğer türlü yalnızca bir söze sıkı sıkı sarılıp, bazı durumlarda tamamlayıcı sözleri yok saymak bana doğru gelmiyor. Önder olarak Rab çoğu kez kadınları seçmiştir ve hizmet etmişler ve etmektedirler.Eğer Rab onlardan memnun değilse, hizmetleri sayesinde diğer insanların bereketlenmesine de izin verir miydi? Ama herşeyin temeli amaç, niyettir. Eğer Rab için çalışmaksa niyet, önder de olursun, vaiz de, pastör de, herkesin başı da… Çünkü Rab yüreğe bakar ve bu kişiyi sırf cinsiyeti nedeniyle kullanmayacak bir Tanrı değildir. Tanrı’nın cinsiyeti yoktur ve bu nedenle bir cinsiyeti diğerinden öne de geçirmez. Rab, yahudiler mısırdan çıkarmak için önder olarak kullandığı kişilerin ismini verir, yalnıza Musa değildir söylenen, ama Harun ve Miryam’dır. Kadın olan Miryam da diğerleri kadar önder kabul edilmiştir (Mika 6:4).18. Eylül 2011: 21:24 #36583AnonimPasifSevgili Tuba.
Paylaşımın için teşekkür ediyorum.
“Tanrı erkek miydi”başlıklı paylaşımımda ben zaten fikrimi açıkça belirtim ve dedim ki:“Bendeki düşünce O’nu her hangi bir kelime ,yada sıfat içine koymadığımdı.O’her şeyi kaplayan,her yerde bulunan ışık,ruh,tur.”
Yani açıkca,Tanrı’ya Kadın yada erkek olup olmamasıyla ilğili bir sıfat yükleyemeyiz, bu konuyla ilğili Kutsal kıtap’ımızda hiç bir ayet’te yoktur.
Yaratılış 2 ci. Bölümde ,ilk önce erkek kadından değil,kadın erkekten yaratıldı.Erkek kadın için değil,kadın erkek için yaratıldı.bilgisini içeriyor.
İlk önce adem yaratıldı Ademin yaratılmış olması önderlik ve yetki konusu ve Tanrı’nın yaratılışla ilğili tasarısına ait ön bilgidir,önderlik ve yetki konusu diyorum.bu konuyla ilğili Kutsal KItap’ta bir çok ayet de bulunmaktadır.
Örnek Titus 2:3.4/ Ti 1:5,14,15/ Elçilerin işleri 18 bölüm 26tıncı ayetler,Yani kısaca, öğretis sorumluluğunu yüklenerek önderlik etmemelidir ve erkeğe eğemen olmamalıdır der.
Yanlız burada öğretme ve yönetmeden bahsederken, şunuda açıklamakta yarar var sanıyorum,Kadınlar kilisede değişik görevlerde Rabbe hizmet edebilirler.
Burda irdelenenerkekler için, Kilise toplantıları öğretiş ve yönetim hizmetidir bu hizmetleri erkekler yürütmelidirler.Benim ayetlerden anladığım bu Kutsal Kıtap’ın verdiği öğreti bu.Kutsal Kıtap cinslerin eşit olduğunu,hemde aralarında rol(Görev )farkı olduğunu vurgular kadınlar ve erkekler insanlık,saygınlık ve değer açısından eşit ama üstlendikleri görevler açısından farklıdırlar.
Elbetteki hizmet edebilirler ,bayanlar toplantısında ders verebilirler,gezi düzenlemeleri,iç hizmetleri(Temizlik,çay,dua günleri,buna benzer işler,organize etme),kermes düzenleyebilirler ve çocuk dersleri,kadınlara ait toplantılarda paylaşımda bulunabilirler,Müzikle ilğili çocuklara kurs açabilirler,(Gitar,keman Flut ).
Yani kısaca,Kutsal Kıtap,Kilisede Öğretiş ve yönetimde görev alması gerekenleri şöyle açıklıyor. İhtiyarlar,önderler(Çoban)dir.bunu ayetlerlede açıkca belirtmiştir.
Mıryamdan bahsetmişsin.Sadece Miryam yok peyganber olan.
Miryam gibi,başka kadın peyganberlerinde olduğunu biliyoruz.
Hakimler 4:de , Peygamber Debora,
2. Tarihler 34:22 de , Şallum’un karısı Peygamber Hulda
Nehemya 6:4 de , Peygamber Nadya,
Aynı şekilde, İncil , Luka 2:36 da , ‘Aşer oymağından Fenuel’in kızı Anna
Tüm bu Kadın peyganberler Rab’be hizmet etmiş olan kişilerdir.Esenlikle.
19. Eylül 2011: 8:57 #36584AnonimPasifBu konuda ki sözler sadece Pavlus’a aittir ve ne yazık ki anlamakta da zorluk çekiyorum. Çünkü bu sözlere karşı, eşitlik söz konusu bile olamaz. Bu nedenle iyi anlaşılmadığını düşünüyorum. İmansız birinin, “eğer durum buysa nasıl eşitlikten bahsedilir” sorusuna yanıt vermem, çünkü mantıklı bir açıklama getiremiyorum. Ne kadar görev farklılığı vs denilsin, ama görevler birinin diğeri üzerinde koşulsuz söz sahibi olma hakkını veriyorsa, üstünlük sıfatı da yüklüyor ve eşitlik ilkesi de yok oluyor. Bu benim görüşüm, bu arada feminist değilim.
22. Eylül 2011: 17:21 #36592AnonimPasifTanrı cinsiyetsizdir. Ancak aşkın, yaradılmamış, ebediyet arazisinin cinsiyetsizliği yaradılmış kainatın cinsiyetliliğiyle yine bir ‘erkek-dişi’ kutuplaşması oluşturur. Yani, bu kutuplaşmada cinsiyetsizlik ‘erkil’dir, ‘cinsiyetlilik’ ise ‘dişil’dir. Yaradılmamış olan ‘erkil’dir, yaradılmış olan ‘dişil’dir. Yaradılmış kainatın bu ilksel hiyerarşide ‘dişil’lik mevkisinde bulunması ise bu kainatın ‘doğuran-doğanlar’ ‘arazisini teşkil ettiğindendir.
Pavlus’un ‘erkek kadını sevsin, kadın ise erkeğe itaat etsin’ şeklindeki sözü bir değer biçme ifadesi değildir, kattiyen… kozmolojik bir hiyerarşi şemasına işaretendir. ‘Alt’ ile ‘Üst’ün olduğu gibi. ‘Alt’lık gerçeği ve kavramı olmadan ‘üst’lük gerçeği ve kavramı var olamaz. Bu kavramlar birbirlerinden doğar ve birbirlerini tamamlarlar. Bu türden bir izah açısından bakıldığında ‘alt’ kavramı kesinlikle ‘üst’ kavramına değer bakımından bir ikincillik taşımaz.
Başka bir örnek verelim, konuyu izah edici: Kaptan ile gemi mürettebatı… birbirleri olmadan gemi işleyemez. Kaptan yukarıdadır, etrafı gözetler, gemiye yön verir ama… makine dairesinde ve muhtelif başka görevlerde gemiyi çalıştıran mürettebat olmasa kendiliğinden hiç bir şey yapamaz. Mürettebat ‘alt’tadır ama ‘üst’te olan kaptan mürettebatsız bir hiçtir. Tam bir ‘temel-bina’ ilişkisi vardır bu hiyerarşik şemada. ‘Alt’ta bulunan temeller olmadan bina kurulamaz, ‘üst’te bulunan bina olmadan ise temellerin hiç bir varoluş nedeni olamaz.
Bu ilksel hiyerarşik kutupluluk İsa Mesih’in varlığında da vardır: İsa Mesih Yaradılmamışlık arazisi ile Yaradılmışlık arazisinin bir nev’i ‘cinsel münasebet’inden doğar. Tamamen şekilsiz olan ‘erkil’ aşkınlık arazisi, şekilli olan ‘dişil’ yaradılmışlık arazisi ile birleşir. Tabi bu ‘cinsel münasebet’in beşeri anlamdaki cinsel münasebetle hiç bir alakası yoktur ama yine de bir tür öğesel düzeyde erkil-dişil arası doğurganlık münasebetidir. Hiç tesadüf değildir ki İsa Mesih’in annesi yaradılmışlar arazisinden bir kadındır, Meryem Ana’dır… Baba’sı ise Tanrı’nın kendisidir.
İsa Mesih gökten zembille inmemiştir… bir kadından doğmuştur. Kadından doğmuş olmasının ise tüm yaradılmış kainatın ızdırap ve ölümden kurtuluş planı ile ilgili çok derin bir anlamı ve fonksiyonu vardır. Kadın tüm yaradılmışlar alemini temsil eder. Ve yaradılmamış, aşkın, şekilsiz ve ebedi olana sadece bir kadın vücut verebilir… sadece bir kadın doğurma vasfına sahiptir de ondan. Kadının rolü erkeğinki kadar merkezidir, sözün özeti… kadın olmadan ne dünya varolabilir ne de Tanrı’nın Kelam’ı vücuda bürünüp insanlığı kurtarmaya gelebilir.
Paulus cinsellik ve evlilikten bahsettiğinde ‘bu büyük bir varoluş sırrıdır’ demesi hep bu kutupluluk ile ilgilidir. Çünkü bu kutupluluk Ruh’ul Kudüs’ün bahşettiği algılayış türü ile gözlemlendiğinde bölücü ve ayırıcı değil birleştirici ve tamamlayıcıdır.
Mesihilik’te kadına olan saygı ve sevgi kadim geleneklerdeki Meryem Ana’ya gösterilen saygı ve sevgide belli olur. Kadınlığın ‘güçsüzlük’ ve hassasiyetinin bir zaaf olmadığı, tam tersine bir güçlülük olduğu bilinir çünkü… Tanrı’ya teslimiyette şart olan ‘güçsüzlüğe’ işaret eden.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.