Tanri Beni Gunahtan Kurtardi

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25485
    Anonim
    Pasif

    Yaşamımda gerçekleşen değişiklik önümde taptaze bir yönü gösteriyordu. Daha önce, askerliğin ardından Avustralya’ya gitmeyi tasarlayışımdan söz etmiştim. Terhisimin ardından hemen kendimi bu uğraşa verdim. Bir tek yere yazdığım bir mektupla sorun çözüm buldu. Sydney’de Yunanlı bir iş adamı bana iş vaat etti ve çağrıyı gönderdi. Artık Avustralya’ya gidişim zaman meselesiydi. Ama göksel Babam’ın yaşamımla ilgili tasarıları başkaydı.

    1950’nin başlangıcında Yunanistan’a bir seyahat tasarladım. Daha önce hiç gitmediğim Yunanistan’da geçirdiğim bir ay bende unutulamayacak anılar bıraktı. Ülke çok çetin ve karanlık işgal yılları ardından iç savaşa yakalandı. Bunun oluşturduğu ölüm ve zarar işgal yıllarındaki acıyı yıkımları yeni boyutlara taşıdı. Kardeş kardeşe, oğul babaya karşı savaştı. Solcu güçler yenilgiyi kabul edince kuzeyde Marksist yönetiminin kurulduğu ülkelere sığındı. Nice insan, tüm aileler böylece yer yurt değiştirdi. Bunlar kuzeye çekilirken, hısım akrabasını çoluk çocuğunu da beraberinde taşıdı. Her iki kanlı çatışmanın sarsıntısı ıstırabı halkın içindeydi. Bu koşullar altında belini doğrultmaya didinen bir ülkeyi ziyarete gelmiştim. Taze olguların acıklı anıları herkesin ağzındaydı. Bana, dinlemek ve İncil’den kaynaklanan teselli sözleri sunmak düşüyordu.
    Gerek işgal yıllarında, gerekse iç savaş döneminde dertli yürekler Mesih’in desteğine koşuyor, ülkede bir ruhsal uyanma belirleniyordu. İnsanlar her desteğin gittiği çıkmazda muhtaç oldukları güçlü eli Mesih’te buluyor, O’na sığınıyorlar. İncil’in mesajını yayan kilise toplantıları tıklım tıklım doluyordu. Konum daima böyledir; dayanılmaz sıkıntıda insanlar diri Tanrı’yı, kurtarıcı Mesih’i arar, O’nda esenlik bulurlar. Durumlar düzelince, ekonomik koşullar iyileşince Tanrı’yı ve O’nun iyiliklerini unutmak ya da akıl ardı etmek güç değil! Bu her zaman her yerde görülmekte.. Günümüzde Batı Avrupa ülkelerini etkisi altına alan ateizm bunun bir göstergesi.

    Bilindiği gibi bu ülkede devlet dini olarak tanınan Ortodoks kilisesi herkesi kendisine bağlamış; en azından dış görünüşte. Evangelik topluluğu çok küçük ve kısıtlı etkinliğe sahiptir. Ama inanlılarda tanıklığa istek olunca bunun önemi kalmaz. Güç anlar kilise için fırsat sağlayıcıdır. Savaş yıllarında ve daha sonra küçük Evangelik topluluğunun hatırı sayılır etkisi oldu canı sıkıntılar zinciriyle sarılı yurttaşlara.

    Yunanistan’da önceden hiç görmediğim hısımlarla tanıştım; hem anne hem de baba tarafından. Ayrıca birçok kiliseyi ziyaret ettim, Mesih’in yaşamımda etkilediği tanıklığı paylaştım. Yıl 1950 olduğuna göre 1923-24 yıllarında Anadolu’dan göç etmiş pek çok kişiyle, çokça Türkçe’de uzun konuşmalarımız oldu. Aradan yirmi beş yıl gibi pek de uzun olmayan bir zaman dönemi geçtiğine göre, göçmenlerin büyük bir kesimi daha yaşamdaydı. Bugün, o kuşaktan gelenler bu dünyadan ayrılmış, mübadele yıllarında ancak bebek olanlar kalmış; küçük sayıda. Ne iyi olurdu, görüştüklerimin teker teker anılarını gözlemlerini hep toplamış olsaydım! Ne denli yararlı, bilgilendirici olabilirdi bunlar! Beni çok üzen konuların biri çok değerli ve yararlı bilginin tarihin karanlık arşivleri arasında karanlığa gömülmesine kayıtsız kalmam. Değeri biçilemeyecek anılarınızın sönüp gitmesine izin vermeyin. Özel bir defter açın, ilerideki kuşakların bilgilendirilmesine ve aydınlatılmasına yararlı olabilecek her anıyı, görgüyü oraya işleyin. Benim, anımsadığım kadar anılarımı kaleme almamın bir nedeni de budur.

    Yunanistan’da geçirdiğim o unutulmaz ay bir rüya gibi geçti. Bu ziyaretimin verdiği yararların belki de en önemlisi, artık yaşamımın Mesih hizmetine verilmesiyle ilgiliydi. Tanıştığım pastörlerin her biri bana, ‘‘Ne duruyorsun, Mesih’in hizmetine ayır kendini!’’ yolunda yüreklendirmede bulundu. Yirmi altı yaşındaydım; içimden düşündüm; ne iyi olurdu, bu çağrı bu isteklendirme bana on altı yaşındayken gelseydi diye. Boşa giden yıllarım harcanmamış olurdu. Ama Tanrı’nın kendine özgü tasarıları vardı. Zamanı olgunlaşan bir eylemin, atılımın esinleyicisi Tanrı’ysa onu hiçbir engel önleyemez. ‘‘Çünkü benim düşüncelerim sizin düşünceleriniz değil, sizin yollarınız benim yollarım değil, RAB buyuruyor. Çünkü göklerin yerden yüksekliği nasılsa, benim yollarım sizin yollarınızdan, düşüncelerim de sizin düşüncelerinizden öylesi yüksektir’’ (Yeşaya 55:8,9).

    Benden iki yaş küçük olan kız kardeşim İrini nicelere örnek bir Mesih bağlısıdır. Yaşamının akşamında Atina’dadır, hâlâ tek başına otobüsle yolculuk ederek kilisesine devam eder, dualarıyla, açık eliyle, sofrasını dostlara düzenlemekle, evini herkese açmakla ve başka yararlı işlerle Tanrı’ya bağlılığını etkin biçimde kanıtlar. Doğuştan alçakgönüllü, sıcak canlı, inanlı bir bayandır. Adının anlamı olan ‘Barış’ ilkesine tümden bağlıdır. Çocukları inanlı değil; bu da onun temel kaygısı, son bulmayan dua dileğidir. Benim amaçsız, içeriksiz geçirdiğim, birçok yanlışa ve günaha sürüklendiğim on yıldan söz ediyorduk son zamanda. Bana “Bilir misin?” dedi. Senin amaçsızlığa, çalkantılara daldığın o üzücü yıllarda, ben odama çekilir Tanrı’nın katında içtenlikle dua ederdim. Seni Oğlu Mesih’e çeksin, yöntemini ve adımlarını pekiştirsin, yaşamına taptaze yön versin diye.. Tanrı’ya şükür! Kız kardeşimin o canlı dilekleri yanıtsız kalmadı. On yıl geçince göksel Baba onun yakarılarına yanıt verdi. Hem beni günahtan kurtardı, hem de Mesih’in eşi düşünülmeyen hizmetine ayırdı. Onun bunu son zamanda bildirmesi yüreğime su yürüttü. Yaşamının sonunda, halen İsa Mesih’ten ırak bulunan iki yetişkin oğlu için yükselttiği duygulu duaları da Rab’bimiz aynı biçimde yanıtlasın. Mutludur gerisinde İrini sırasından kendisi için dua dilek sunan her can.. O, Tanrı ödülünün gönencine kavuşacak.

    Thomas Cosmades

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.