Süryani Ortodokslara Göre Hasta Yağı Ve Ölüm Sonrasında Insanın Karşılaşacacagi Durumlar

  • Bu konu 3 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24219
    Anonim
    Pasif

    Süryani Ortodokslara Göre Hasta Yağı Ve Ölüm Sonrasında Insanın Karşılaşacağı Durumlar

    Ölüm, dirilme, duruşma ve sonsuz ceza olarak kategorize edilir.

    1-Ölüm, canın bedenden ayrılması.

    2-Dirilmek, Canın, tene geri dönmesi, ikisinin birlikte hayat bulması.

    3-Duruşma, Mesih’in ikinci gelişinde insanları yaptıklarına göre yargılaması.

    4-Sonsuz ceza, İyilerin mutluluğa kötülerin cehennemin sonsuz azabına mahkum edilmesi. Mutluluk, azizlerin göklerde sahip olacakları sonsuz yaşamdır.Cehennem ise, suçlular ile şeytanların üzülecekleri sonsuz azap yeridir.

    Dirilmeden önce, iyi canlar Firdevs’e kötüler karanlığa gider. Orada son günün hükmünü beklerler.İnançlı ölenler, dirilerin sundukları kurban, namaz ve sadakalardan faydalanırlar. 11
    Süryani İnanç geleneğinde, inanlıyı ölüme hazırlama, ruhun bedene karşı direncinin muhafaza edebilmesi amacıyla, kilise sırları arasında yer alan Hasta Yağı uygulaması yapılır.

    KANDİLO (HASTA YAĞI)Bu uygulama hasta olan ve öleceği tahmin edilen ağır hastalar için uygulanır. Ruhun hastalık durumu olan günah, Tanrı ile ilişkiyi bozduğu gibi beden hastalığı da hayata son verebilecek bir bunalımdır. Hıristiyanlar İsa’nın Tanrı tarafından hastalara teselli ve şifa getirmek ve onları ölüme hazırlamak üzere gönderildiğine inanırlar. Bu gizem, Tanrının sevgisiyle hastanın yanı başında olduğunu, onu terk etmediğinin işaretidir. Diğer bir deyimle, bu gizem, hastalıkta ve özellikle ölüm yaklaştıkça insanın benliğini saran yoğun yalnızlık duygusuna çare olmayı amaçlar. Bu yağ okunmuş ve takdis edilmiş yağdır. 12 Kilden yapılmış, kadehe benzeyen bir kase içine konulan hamurun içi çukurlaştırılarak zeytinyağı ile doldurulur. Hamurun üzerine beş adet mum yerleştirilir.Uygulamanın yapılacağı mekanda hazırlanan masa üzerine konan konulan kasenin sağına ve soluna da birer mum ve haç bulundurulur. Hasta diz çökmüş vaziyette masanın önüne getirilir.

    Kase üzerinde bulunan beş adet mum duyu organlarını sembolize eder. Her mum duası okunduktan sonra sıra ile yakılır. Önce doğu yönünde(baş) bulunan, sonra ortada (göğüs), daha sonrada sol ve sağdaki mumlar yakılır.

    Mumların her yakılışında üç kez “Kadişat Alaho, kadişat hayelthonö, kadişat lomoyutho, destlebt hlotfayn….”(Kutsalsın ey Allah! Kutsalsın ey güçlü! Kutsalsın ey ölmeyen! Bizim için haça gerildin! Bize merhamet eyle…) duasını takiben, “Abun dbaşmayo nethkadaş şışmoh tethe malkutoh nehve sebyonoh…”(Ey göklerdeki babamız adın kutsal olsun…) duası okunur. Hazır bulunanlardan en üst ruhani duaya başlayıp, masanın üzerine haç sembolize eder.

    1. Mum yakılırken dualar okunur, sırasıyla her duada masaya haç çizilir.Hastanın alnına haç çizer ve sağ baş parmağını kasenin ortasındaki yağa batırarak hastanın alnına haç çizerek sürer.Bunu üç kez tekrarlar.

    2. Mum yakılırken dualar terennüm edilir. Üç kez alna ve üç kez göğse yağ sürülür.

    3. Mum yakılarak dualar tekrar edilir.Kaseden alınan yağ diz kapaklarına sürülür.Bu işleme sağ diz kapağından başlanır. Sağ dize iki, sol dize bir kez haç çizilerek uygulanır. Tekrar masa üzerine haç sembolize edilir.

    4. Mum yakıldıktan sonra, alna , göğse , sağ ve sol diz kapaklarına sağ sürülür.

    5.Mum yakılırken , tekrar ile dualar okunur. Alın, sağ ve sol diz kapaklarına yağ sürülür. Bu aşamada üç kez sağ elin, üç kez de sol elin dış yüzeyine haç çizilerek yağ sürülür. Akabinde üç kez sağ ve üç kez sol öz üzerine, tekrar ile buruna, ağza üçer defa, bir kez dil üzerin, iki kez sağ kulağa, bir kez de sol kulağa ve böbrekler hizasına haç çizilerek yağ sürülür. Tamamlanan bu uygulamalardan sonra, tüm vücudu ve bir kez yüz ve göğüs üzerine yağ sürülür. Ruhani(kahin rütbesinde bulunanlar) sağ elini hastanın başına koyarak dua eder. Daha sonra masada bulunan haç ve İncil yardımcıların yardımıyla hastanın başı hizasında tutularak dua edilir.

    (Süryani Sitesinden Alıntı)

    #28109
    Anonim
    Pasif

    Dirilmeden önce, iyi canlar Firdevs’e kötüler karanlığa gider. Orada son günün hükmünü beklerler.İnançlı ölenler, dirilerin sundukları kurban, namaz ve sadakalardan faydalanırlar. 11
    Süryani İnanç geleneğinde, inanlıyı ölüme hazırlama, ruhun bedene karşı direncinin muhafaza edebilmesi amacıyla, kilise sırları arasında yer alan Hasta Yağı uygulaması yapılır.

    +++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

    Kutsal Yasa’da gelecekteki iyi şeylerin aslı yoktur, sadece gölgesi vardır. Bu nedenle Yasa, her yıl sürekli aynı kurbanları sunarak Tanrı’ya yaklaşanları asla yetkinliğe erdiremez. Eğer erdirebilseydi, kurban sunmaya son verilmez miydi? Çünkü tapınanlar bir kez günahlarından arındıktan sonra onlarda artık günahlılık duygusu kalmazdı. Ama o kurbanlar insanlara yıldan yıla günahlarını anımsatıyor. Çünkü boğaların ve erkeçlerin kanı günahları ortadan kaldıramaz. Bunun için Mesih dünyaya gelirken şöyle diyor:

    «Kurban ve sunu istemedin, ama benim için bir beden hazırladın. Yakılmalık adaklardan ve günah için sunulan kurbanlardan hoşnut olmadın. O zaman dedim ki, `Yasa kitabında benim için yazılmış olduğu gibi, senin isteğini yapmak üzere, ey Tanrım, işte geldim.’» Mesih ilkönce, «Kurbanları, sunuları, yakılmalık adakları ve günah için sunulan kurbanları istemedin ve bunlardan hoşnut olmadın» dedi. Oysa bunlar Yasa’nın bir gereği olarak sunulur. Sonra da, «Senin isteğini yapmak üzere işte geldim» dedi. Yani Mesih, ikinciyi geçerli kılmak için birinciyi kaldırıyor. Tanrı’nın bu isteği uyarınca İsa Mesih’in bedeninin ilk ve son kez sunulmasıyla kutsal kılındık.

    İnsanların bedenleri, ölümden sonra toprağa döner, bozularak çürür. Ancak ruhları, ki ne ölür ne de uyur, ölümsüz bir öze sahip olarak hemen kendilerini yaratan Tanrı’ya geri döner. Doğru kişilerin ruhları, kutsallıkta mükemmel kılınmış olarak, en yüce göklere kabul edilir, öyle ki burada ışık ve görkem içerisinde Tanrı’nın yüzünü görerek bedenlerinin kurtuluşunun tamamlanmasını beklerler. Kötülerin ruhları ise cehenneme atılır, ki orada işkence ve sonsuz karanlık içerisinde kalarak büyük yargı gününü bekler. Kutsal Yazı, bedenlerinden ayrılan ruhlara ilişkin bu iki yerden başka bir yer tanımamaktadır.

    Son gün, diri olanlar ölmeyecek, fakat değiştirilecektir. Bütün ölüler kendi (ancak bu sefer farklı niteliklere sahip olan) bedenleriyle diriltilecek ve kendi ruhlarıyla sonsuzluk boyunca ayrılmamak üzere birleştirilecektir.
    Aklanmamış olanların bedenleri, Mesih’in gücüyle utanç görmek üzere, Aklanmışların bedenleri ise, Ruh’uyla, yücelik görmek üzere diriltilecektir ve O’nun görkemli bedenine uygun olacak bir yapıya dönüştürülecektir.

    Tanrı, tüm güç ve yargının Baba tarafından kendisine verildiği İsa Mesih aracılığıyla dünyayı doğrulukla
    yargılayacağı bir gün belirlemiştir. O günde yalnızca günah işlemiş olan melekler değil, fakat tüm zamanlar boyunca dünya yüzünde yaşamış olan her insan, düşüncelerinin, sözlerinin ve işlerinin hesabını vermek ve bedendeyken yaptıkları iyi ya da kötü işlerinin uygun karşılığı almak üzere Mesih’in yargı kürsüsü önünde duracaktır.

    Tanrı’nın bu günü belirlemekteki amacı, seçilmişlerin sonsuz kurtuluşunda O’nun merhametinin yüceliği ve reddedilmiş olanların lanetlenmesinde de adaletinin sergilenmesidir. O andan sonra, doğru kişiler sonsuz yaşama girer ve Rab’bin varlığında olmaktan gelen sevinç ve tazeliği tüm doluluğuyla alırlar. Ancak Tanrı’yı tanımayan ve İsa Mesih’in Müjdesine itaat etmeyen kötüler, sonsuz işkencelere atılarak, Rab’bin huzurundan ve gücünün yüceliğinden mahrum kalarak sonsuza dek mahvolacaktır. Mesih, bütün insanların günah işlemekten caydırılması ve tanrısal olanların daha büyük bir teselli bulması için bir yargı günü olacağına şüphe duymadan inanmamızı istemektedir. Bu nedenle Tanrı, tüm dünyasal güveni üzerlerinden atıp, Rab’bin ne zaman geleceğini bilmediklerinden her an ayık ve uyanık durmaları ve tüm zamanlar boyunca “Gel Rab İsa, tez gel! Amin!” demeye hazır olmaları için o günün zamanını insanlardan saklı tutmaktadır.

    #28110
    Anonim
    Pasif

    Bir Kişi Öldüğü Zaman ya Kurtulmuş Olarak Ölür ya da Kurtulmamış Olarak Ölür!

    Kurtulup kurtulmamamız yaptığımız iyiliklerle, iyi ya da kötü oluşumuzla ilişkili değildir. Ancak bir kimse İsa Mesih’in kendi günahları için çarmıha gerildiğine iman ederse ve tövbe edip O’nu yaşamına Rabbi ve Kurtarıcısı olarak kabul ederse kurtulur. İyi işlerimizle, sevaplarımızla değil, ama İsa’ya imanla kurtuluyoruz. Bu yüzden gerçekten iman etmiş ve kurtulmuş birisi için öldükten sonra, hayattaki yakınlarının sadakaları, namazları ve kurbanlarının bir yarar sağlaması söz konusu değildir. Buna gerek de yoktur, çünkü o zaten kurtulmuştur, henüz yaşarken İsa Mesih’e iman etmiş, ve O’na yaraşır bir yaşam sürmüştür.

    Bir kişi öldüğü zaman ya kurtulmuş olarak ölür ya da kurtulmamış olarak ölür. Bu dünyada yaşarken herkesin tövbe fırsatı vardır, ama öldükten sonra kisi bu hakkını kaybeder. Dünyanın bütün papazları, hocaları ve din adamları ölen kişinin ruhu için isterlerse gece gündüz hiç durmadan dua etsinler, namaz kılsınlar ve sadaka versinler farketmez ve hiçbir yarar sağlamaz. ‘Her koyun kendi bacağından asılır’ diye bir atasözü vardır. Herkes Rab’bin önünde duracak ve kendisi için hesap verecektir.

    Eğer din adamlarının yada başka insanların dualarıyla, kurbanlarıyla ve namazlarıyla kurtulunabilseydi, o zaman Mesih’in gelmesine hiç gerek kalmazdı. Kutsal Kitap’ta böyle bir öğreti yoktur. Mesih, tüm insanlığın günahlarının cezasını haç üzerinde kanını akıtarak ve canını vererek ödemiştir. Yapılması gereken tek şey yaşarken buna iman etmek, günahlarından tövbe ederek bu kurtuluş hediyesini İsa’nın elinden alıp O’na teşekkür etmektir.

    Sevgilerimle

    #28226
    Anonim
    Pasif

    Öncelikle esenlikler,
    Suna kardeşim başta söylediklerinin çoğunda haklı olduğunu söylemek istiyorum.Evet, Rab İsa'ya iman eden kişi yargılanmayacak (tabi gerçekten yüreğiyle iman etmiş olanlar), iman etmemiş olansa zaten yargılanmıştır.Kutsal Kitap bu konuda açıktır:

    Quote:
    O'na iman eden yargılanmaz, iman etmeyen ise zaten yargılanmıştır.Çünkü Tanrı'nın biricik Oğlu'nun adına iman etmemiştir. Yuhanna 3:18[/b]

    Ancak sana katılmadığım iki nokta var.Bunlar benim Kutsal Kitap'tan çıkardığım anlamlardır.Eğer hatam varsa özür dilerim,düzeltiniz.

    • Katılmadığım ilk nokta ölülerin ruhlarına dua edilmemesi gerektiğidir.Evet Kutsal Kitap'ta açıkça bir şey yazmamaktadır.Ama bu ölenlerin ruhuna dua edilmemesi gerektiği anlamına da gelmez.Yani ne edilmesi ne edilmemesi bir zorunluluk değildir.Biliyoruz ki Tanrı'ya iman eden kişi kurtulacaktır,dualarımız ölen bir insanı kurtarmayacaktır.En azından yalnızca dua ettiğimiz için Tanrı'dan affetmesini beklemiyoruz.Ama bu sadece ve sadece bir dua,umut,istek…Bunda kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum.Dediğim gibi ölenlerin kurtuluşu dualarımıza bağlı değildir ama dua etmenin de ''gereksiz'' olduğunu düşünmüyorum.Herkes için her zaman dua edebileceğimiz kanısındayım.
    • Suna kardeşime katılmadığım ikinci konu yaptığımız iyiliklerle veya kötülüklerle yargılanmayacak olmamızdır.Evet bu bir derece doğrudur.Çünkü Suna kardeşim zaten konuyu Rab İsa'ya iman edenlerin zaten kurtulduğuna getirmiş ve bunda da haklıdır.Rab İsa'ya iman eden kişi zaten kötülük yapmaz,iyilik yapar,herkesi ve her şeyi sever.Dolayısıyla Rab İsa Mesih'in adına iman etmemiş birinin de kurtulması söz konusu değildir.Ama bir şey dışında…Müjde'yi duymayan halk ve insanlar dışında.İsa Mesih'i,O'nun Müjde'sini,çarmıhta kendini feda edişini ve bize olan sevgisini duyma olanağı olmamış insanlar için bunun geçerli olduğunu düşünmüyorum.Çünkü bakın Kutsal Kitap'ta ne diyor:
    Quote:
    Kutsal Yasa'dan yoksun uluslar Yasa'nın gereklerini kendiliklerinden yaptıkça, Yasa'dan habersiz olsalar bile kendi yasalarını koymuş olurlar.Böylelikle Kutsal Yasa'nın gerektirdiklerinin yüreklerinde yazılı olduğunu gösterirler. Vicdanları buna tanıklık eder. Düşünceleriyse onları ya suçlar ya da savunur.Yaydığım Müjde'ye göre Tanrı'nın, insanları gizlice yaptıkları şeylerden ötürü İsa Mesih aracılığıyla yargılayacağı gün böyle olacaktır. Romalılar 2:14-16[/b]

    Daha da önemlisi bu ayetlerden hemen önce geçen şu sözler belki de en önemlileri:

    Quote:
    Tanrı “Çünkü Tanrı insanlar arasında ayrım yapmaz.Kutsal Yasa'yı bilmeden günah işleyenler Yasa olmadan da mahvolacaklar. Yasa'yı bilerek günah işleyenlerse Yasa'yla yargılanacaklar.Çünkü Tanrı katında aklanacak olanlar Yasa'yı işitenler değil, yerine getirenlerdir. Romalılar 2:6-13[/b]

    Bu ayetlerden de görüldüğü gibi Tanrı ''insanlar arasında ayrım yapmaz.'' Herkes yargılanacak ama Rab İsa'ya iman eden kişi yargılanmayacaktır.İsa Mesih'in de dediği gibi O'na her ''Ya Rab,Ya Rab!'' diye yakaran da Göklerin Egemenliğini miras alamayacaktır…Yine Tanrı'nın Müjde'sini duymayan insanlar da vicdanlarıyla, yaptıkları iyilikleriyle yargılanacaktır.Kutsal Yasa'yı bilmeden Yasa'nın gereklerini yerine getiren kişilerle ilgili sözler zaten Kutsal Kitap'ta belirtilmiş.Yasa'yı bilen ama uygulamayan ve Rab İsa'ya iman ettiğini söyleyenlereyse Rab ''Sizi hiç tanımadım, uzak durun benden,ey kötülük yapanlar! (Matta 7:23)'' diyecek.İsa'yı tanıyan yada en azından tanıma imkanı olan ama iman etmeyenlerse ''ağlayış ve diş gıcırtısının olduğu kızgın fırına (Matta 13:41-42,49-50)'' atılacaktır.

4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.