Sevgiye methiye…

  • Bu konu 2 izleyen ve 2 yanıt içeriyor.
3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27257
    Anonim
    Pasif

    Bu günler o havari Paulus’un tüm Hristiyanlık dünyasında ‘sevgiye methiye’ olarak bilinen, Korintliler’e bir mektubunun bir kısmını oluşturan metni geldi aklıma… bu metni her düşündüğümde daha da çok seviyorum. Çevirmeyi deneyeyim dedim Yunanca aslından… fakirane zatımın çevrisi şöyle oldu:

    İnsanların tüm dillerini konuşuyor, meleklerin lisanını biliyor olsam bile, sevgim yoksa, çalındığında tınlayan boş bir bakır kaptan farkım olmaz. Ve… nebilik gücüm, varlığın tüm sırlarını, tüm bilgisini barındıracak hikmetim, dağları yerinden oynatacak kadar inancım olsa bile, sevgim yoksa bir hiçim. Herşeyimi hayıra dağıtsam, vücudumu ateşte yakılması üzere feda etsem bile, sevgim yoksa hiç bir yararım olmaz.

    Sevgi öfkeden uzak durur, iyilikte, yarar vermekte kalır… Sevgi kıskanmaz, hasete düşmez, kendinden bahsetmez, böbürlenmez. Çirkinlik ve ukalalıklarda bulunmaz, kendi menfaati peşinde koşmaz, hırslanmaz, fesat düşünmez. Adaletsizlikle sevinmez, hakikatle sevinir. Herşeye sığınak olur, her şeyle ve her durumda inancı, ümidi, sabrı vardır.

    Sevgi hiç bir zaman değerini kaybetmez, devam eder… nübüvvet, dil ve bilgiye ihtiyaç sona erse bile. (Korintliler’e mektup, 13. 1-8)

    #35990
    Anonim
    Pasif

    Emeğiniz için teşekkür ederim Sayın Viran Dede…
    Yalnız izninizle size bir şey sormak istiyorum; İncil’in günümüz ”Çağdaş Türkçesine” yapılan çevirileri sizce güvenilir ve yeterlimidir?

    #35994
    Anonim
    Pasif

    Sana da teşekkürler, ‘teşekkür’ünden dolayı Muhammed06 kardeşim. : – )

    O sorduğun konuya gelince… çeviriye bağlı diyebilirim. Ama, emin olduğum bir şey var, o da çevirinin kalitesi düşük de olsa, niyeti pak olanı Tanrı’nın yine bilgilendireceğidir… doğrudan Kutsal Ruh’unu o insanın hayatına estirerek. Zaten, Rab öyle bir insanın isabetli çevirilere ulaşması doğrultusunda adımlarını da yöneltir zamanla.

    Rab’bimiz yaşayan bir Tanrı’dır… bizim kendisine ulaşmamız için nefsi metodlar kullanıp eyleme girişmemizi bekleyen cansız bir öğe değildir. Bizde en ufak bir iyi niyet kırıntısı görse, bizi kendisine çekmek için herşeyi yapar. Hem de vicdani özgürlüğümüze karşı hassasiyetini hiç yittirmeden, ezmeden, mükemmeller mükemmeli letafetiyle yapar.

    Şahsen, dili kendi hayatı olan ve ideolojik şekillendirmelere tabi tutulmaması gereken bir şey olarak algılarım. Bugünün Türkçe’sini içindeki Arapça, Farsça, Latince vs. kelimelerden ‘ayıklamaya’ kalkışsak, sözde ‘saf’ bir dil kuracağız takıntısıyla, yapay, komik bir sonuca varmış oluruz. Öte yandan ille de Osmanlıca’yı olduğu gibi kullanacağız diye dili Arapçalaştırmaya da kalkışmak başka bir uç. Osmanlıca’nın devamı olan bugünkü dil yüzyıllar içersinde şekillenmiş bir dil. Ama o zamandan bugüne Türkiye nice siyasi, kültürel değişikliklerden de geçmiş. Tüm bu gelişmelerin sonucu bugün konuşulan dil oluşmuş. Dolayısıyla aşırılıklara kaçmadan var olan dilin zenginliğinden serbestçe yararlanılması en verimli yaklaşım olur, ister günlük hayatta olsun, ister çevirilerde olsun, ister nerde olursa olsun.

    Sanıyorum Yeni Ahit’in esaslı bir itinayla bugünkü Türkçe’ye çevrilmesi hala bir ihtiyaç. Bugüne kadar rastlamış olduğum çevirilerde metnin şiirselliği, dolayısıyla da iç, anlamsal vurguları, pek de isabetli verilmemiş bazı kısımlarında. Ama, dediğim gibi, İsa Mesih’i tanımaya azmetmiş olana yeter de artar bile… : – )

    Esenlikler…

3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.