Sart’taki Kiliseye Mektup
- Bu konu 1 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
9. Ocak 2009: 10:38 #25881AnonimPasif
Sart’taki Kiliseye Mektup
(Hanspeter Tiefenbach)
‚Sart`taki kilisenin* meleğine yaz. Tanrı`nın yedi ruhuna ve yedi yıldıza sahip olan şöyle diyor:
`Yaptıklarını biliyorum. Yaşıyorsun diye ad yapmışsın, ama ölüsün.
Uyan! Geriye kalan ve ölmek üzere olan ne varsa güçlendir. Çünkü yaptıklarının Tanrım`ın önünde tamamlanmamış olduğunu gördüm.
Bu nedenle neler aldığını, neler işittiğini anımsa. Bunları yerine getir, tövbe et! Eğer uyanmazsan, hırsız gibi geleceğim. Hangi saatte geleceğimi hiç bilemeyeceksin.
Ama Sart`ta, aranızda giysilerini lekelememiş birkaç kişi var ki, beyazlar içinde benimle birlikte yürüyecekler. Çünkü buna layıktırlar.
Galip gelen böylece beyaz giysiler giyecek. Onun adını yaşam kitabından hiç silmeyeceğim. Babam`ın ve meleklerinin önünde o kişinin adını açıkça anacağım.Kulağı olan, Ruh`un kiliselere ne dediğini işitsin.’ (Esinleme 3:1-6).
Tarihi ve Coğrafi Konumu
Deniyor ki, tarihte hemen hemen hiçbir yerde bir zamanların görkemi ile bugünkü harabelerin birbirine bu kadar zıt bir şekilde durduklarına dair başka bir örnek yoktur. Bu mektup yazılmadan yaklaşık 700 yıl kadar önce Sart dünyanın en önemli bölgelerinden biriydi. Lidya egemenliğinin kralları Sart’ta efsanevi zenginlikle hüküm sürerlerken aynı zamanda Greklerin karşısında korkulacak bir güç oluştururlardı.
Sart önceleri 500 metre kadar yükseklikte antik Tmolos’un (Boz dağı 2157m.) uzantısı olarak, Gediz vadisine uzanan bir tepe üzerinde kuruluydu. Etrafındaki dik yamaçlardan dolayı Akropol’un kurulduğu düzlüğe erişilmesi çok zordu, savaş halinde farkedilemez olarak nitelendirilirdi. Zamanla gelişen şehir için bu yüksekteki yer dar geldi. Dik yamaçların dibinde, vadide akan çayın kenarında, Sart II kuruldu. Aşağıdaki şehir kurulurken Paktolos nehrinde (Sart çayı) bulunmuş olan altın yatakları Sart’ı inanılmaz zenginliğe eriştirmiştir.
Megalomani Körleştirir
Ayrıca yoğun şekilde çeşitli mücevher, boya ve kumaş ticaretinin gelişmesi, Sart şehrinin çok varlıklı olmasına katkıda bulundu. Madeni paraların basılma tarihi burada başladı. ‘Karun gibi zengin’ deyimi kral Karun’un görkemli döneminden kaynaklanır. Kral Krösos (Karun) Lidya krallığının en önemli önderi olmakla birlikte ani yıkılışına da neden oldu. Tüm zenginliğinde kendini emniyette hisseden Karun (bkz. Süleyman’ın Özdeyişleri 18:11), halkıyla birlikte buna hiçbir şeyin son veremeyeceğine inanıyordu. Delfi’de (Yunanistan) bulunan ve geleceği söyleyen ‚orakel’in (kahine); ‘Halys ırmağını (Kızılırmak) geçmekle büyük bir krallığın sonuna neden olacaksın’ çift anlamlı sözünü, kendi üzerine almadı ve Pers imparatorluğunun sonu olarak yorumladı. Bütün ikazlara rağmen doğudaki komşuya karşı savaşa girişti.
Aklın Zaferi
Rahata alışmış ordusuyla Karun ve Lidyalılar, İranlılar tarafından ta Kapadokya’da geri püskürtüldü. Lidyalılar daha sonra Sart’ın önünde gerçekleşen bir sonraki saldırıda, Kutsal Kitap’tan tanıdığımız Koreş’in hilesine yenik düştüler, (Koreş için bkz. Yeşeya 44:28; 45:1-5; 2.Tarihler 36:22-23; Ezra 1:1-2). Pers kralı Koreş, atların, develerin görüntüsü ve kokuları karşısındaki ürküntüsünü anımsayarak kendine avantaj sağlaedı ( çünkü atlar develerin kokularından paniğe kapılılırlar).Koreş, hayvanların üstlerindeki yüklerin indirilmesini ve askerlerinin develerin sırtlarında düşmana karşı saldırıya geçmelerini buyurdu. Bunun üzerine atlar, develerin önünden kaçarak dağıldılar. Lidyalı askerler de koşarak artık kuşanmak üzere olan kalenin surlarının arkasına saklandılar.
Şekerlemeden Acı Uyanış
14 Günlük bir kuşatma süresinden sonra Pers kralı Koreş, güçlü kente bir giriş yolu bulan kişiye büyük bir ödül vaat etmişti. Sıradan bir asker olan Hierocades, tepedeki kaleyi gözetlerken Sartlı bir muhafızın miğferini surdan düşürdüğünü gördü. Ardından da askerin miğferi almak için duvardan tırmanarak inip çıktığını da fark etti. Bu sayede Hierocades, sportmen bir askerin duvarın en dik yerindeki kaya yarığından tırmanarak surlara erişebileceğini keşfetti. Geceleyin bir grup Pers askeri o yarıktan tırmanarak savunma duvarının üzerine çıktı. Surların üzerinde hiç bir nöbetçinin olmaması Persler’i çok şaşırttı. Lidyalılar kendilerini öylesine güvende hissediyorlardı ki, nöbet tutmaya gerek görmemişlerdi. Bu şekilde Sart İranlılar’ın eline geçti. Böyle bir geçmişe sahip olan bu halk, Mesih’in ‘uyun’ uyarısıyla ne demek istediğini çok iyi anlamıştı.
Silik Siyaset
Daha sonra Sart, Yunanlılar’ın oldu ve Bergama egemenliğinin Roma’ya geçmesiyle bir daha parladı. İ.S. 17 yılında güçlü depremde zarar görerek harap oldu. Yine de Romalılar’ın güçlü yardımı ve beş yıl için vergi vermemeleriyle ayakta kalabildi. Ancak bir daha eski parlaklığına kavuşamadı. Yuhanna bu yazıyı Sart’ta bulunan topluluğa yazarken, şehrin diri ruhu yok olmuş ve bir zamanlar kudretli olan kalenin sadece kalıntısı kalmıştı. Bu hava benzer şekilde güç ve yaşam sevincini yitirmiş İnanlılar Topluluğuna da geçmiş olabilir.
İsa Mesih’in Kimliği
Yaşam Veren RuhGirişteki sözlerde, İsa Mesih kendisini 800 yıl kadar önce Yeşeya’nın da kullandığı tanımla betimliyor.
‘İşaya kütüğünden yeni bir filiz çıkacak, kökünden bir fidan meyva verecek. Rab’bin ruhu, öğüt ve güç ruhu, bilgi ve Rab korkusu ruhu O’nun üzerinde olacak. Rab korkusu hoşuna gidecek, gözüyle gördüğüne göre yargılamayacak, kulağıyla işittiğine göre karar vermeyecek’ (Yeşeya 11:1-3).
İsa Mesih Tanrı’nın yedili (eksiksiz) ruhuna sahiptir ve Ruh’un bu doluluğuyla topluluğunu uyandırmak, güçlendirmek ve yenilenmiş bir yaşama yönlendirmek istiyor (Yuhanna 6:63). Kilisenin temsilcilerini gerçek ve dolu bir yaşama yönlendirmek için onları kendi ellerinde tutuyor (Yeşeya 41:10; Yuhanna 10:28).
Sart Kilisesinin Özellikleri
Dıştan Kaşane (Saray), İçten Virane
Ama maalesef Mesih toplulukta övülecek pek bir şey bulamıyor. İlk ayette dile getirilen eylemler övgüden çok bir şikayeti içerir:
‘Yaşayan bir topluluk olarak ad yapmışsın, ama ölüsün.’
Sartlı Mesih inanlıları, dıştan gayet dindar tanınmış ve töresel ibadet şekillerine yer verdikleri için de mükemmel İsa öğrencileri olarak isim yapmışlardı. Ne yazık ki, bu izlenim yanlıştı. Çünkü insanları sözlerine ve yaptıklarına göre değil, ama yüreklerine göre değerlendiren Tanrı (bkz. 1.Samuel 16:7; Esinleme 2:23), onların sadece yaşayan topluluk olarak ad yaptıklarını, gerçekte ise ölü olduklarını söylüyor. Bu da İsa Mesih’in ferisi mezhebine ait olanlar için Matta 23:27-28’de:
‘Dıştan insanlara doğru kişilermiş gibi görünürsünüz, ama içten iki yüzlülük ve kötülükle dolusunuz’ diye yaptığı değerlendirmeye benziyor. Rab’bin Sart için yaptığı bu değerlendirmede Efes, İzmir, Bergama veya Tiyatira’da olduğu gibi ne yanlış bir öğretinin izleri ne de zulmün baskısı vardı. Ölmek üzere, hatta ruhsal yaşamının büyük bir kısmını yitirmiş olan bu topluluğun üzerinde mezarlıklara has bir sessizlik duruyordu. Kelime anlamı ‘karıştırıcı’ (veya suçlayıcı, bölücü) olan iblis (Grekçe ‘diabolos’) ve kendisine sadık olan karanalığın güçleri başka yerlerdeki kiliseleri alt üst etmek ve onları Mesih’in verdiği müjdeleme görevinden alıkoymak için ‘daha önemli’ yıkıcı işlerle meşguldürler. Ölmekte olan Sart’taki İnanlılar Topluluğunu kontrol etmek için bir avuç ‘hafif silahla donatılmış’ işgalci ruhsal güç yeterliydi.
Özeleştiri Yaptın mı?
İsa Mesih’in Sart’taki kiliseye söylediği bu sözden esinlenerek kendimize şu iki önemli soruyu sormalıyız ve dürüstçe onları cevaplandırmalıyız:
1.) Ben gerçekten diri bir Mesih izleyicisi miyim? Yoksa sadece söylediğim bir takım sözlerle e ibadetlere katılmamdan dolayı mı böyle bilmiyorum.
2.) Denenmeleri ve ruhsal saldırıları kişisel olarak yaşıyor muyum? Yoksa bunları sadece Kutsal Kitap’tan ya da dua ve cesaret desteğimizi arayan kardeşlerden mi duyuyorum?
Ölüm Sessizliği
Şeytan, Mesih izleyicisine binbir tür silahla saldırma gereğini duymuyorsa, o kişinin veya topluluğun iblisin denetimi altına girmiş olduğu var sayılabilir. Gerek 1.Petrus 4:12-13’te gerekse Yakup 1:2’deki sözler, çeşit çeşit sınanmalar ve denenmelerle yüz yüze geldiğimizde bunları garipseme yerine sevinçle karşılamamızı buyuruyor. Çünkü bu tür sıkıntılar imanımızın diri oluşunun tanığı olmakla birlikte, Mesih’te büyümek ve önemli deneyimler kazanmak için fırsat oluşturuyorlar (Efesliler 6: 10-20).
7. Şubat 2009: 22:45 #32165AnonimPasifSitem
Uyan, Uyan UykucuSart’taki İnanlılar Topluluğu tehlikeli şekerlemeden uyanmaları için uyarılıyor. Kilise kendine gelsin ve ölmekte olanı canlandırsın. İsa Mesih’ten neler aldıklarını, neler işittiklerini hatırlasınlar – günahın bağışlanması, yeni yaşam ve büyük sorumluluk. Pavlus Korint kentinde yaşayan İmanlılara bir zamanlar İsa Mesih’in niçin öldüğünü açık ve net bir şekilde yazmıştı.
‘Evet, Mesih herkesin uğruna öldü. Öyle ki, yaşayanlar artık kendileri için değil, kendileri uğruna ölmüş ve dirilmiş olan Mesih için yaşasınlar’ (2.Korintliler 5:15).
Bu başka bir deyişle şu anlama gelir; yaşamım artık Mesih’indir ve O bununla istediğini yapabilir. Gerek o dönemin Sart kilisesinin her bir üyesi, gerek bugün yaşayan her bir Mesih inanlısı kendi kendine şu soruyu sormalıdır:
‘Ben İsa Mesih’e zamanıma, planlarıma ve kararlarıma istediği gibi müdahale yetkisini veriyor muyum? Ben Tanrı’nın planlarına ve önceliklerine önem veriyor muyum?’Romalılar 1:14’te Pavlus’un kendini müjdenin bir borçlusu olarak nitelendirdiğini okuyoruz. Matta 28: 19-20 arasında yazılan ve buna benzer başka sözlerin ışığında her bir Mesih inanlısının Kutsal Kitap’ın Sevinç Getirici Haberini erinmeden, yüksünmeden başkalarına iletilmesi gerektiğini öğrenebiliriz. Ancak bu şekilde Müjde’yi duyurarak, Rab’bin verdiği görevi tamamlayabiliriz.
Her imanlı Rab’den aldığı ruhsal aramağan, güç ve imkanlarla bu görevi üstlenmeye çağrılmıştır. İnanlının, yerel bir kilisenin ibadet ve dua toplantılarına katılması, inanlı olmayanları bu toplantılara davet etmesi, kilise önderleri tarafından kendisine verilen her türlü küçük veya büyük görevleri üstlenmesi, kilisesine maddi destek sağlaması kaçınılmazdır.
Anımsa
‘Bu nedenle neler aldığını, neler işittiğini hatırla. Bunları yerine getir, tövbe et’ (ayet 3).
Bu, Tanrı’nın yedi ruhuna sahip olan ve bununla bizleri uyandırmak isteyenin uyarısıdır. O’nun istediği yaşamı sürdürebilmemiz için kendisi bize gereken her şeyi sağlamıştır. ‘Neler aldığını anımsa!’
Sen Bilirsin
İsa Mesih’in bu uyarı sözlerine aldırış etmemenin sonucu, adı geçen ayetin sonunda belirtilmiştir. ‘Eğer uyanmazsan, hırsız gibi geleceğim. Sana hangi saatte geleceğimi hiç bilmiyeceksin.’ Tıpkı Pers’lerin Harun’un Lidya egemenliğine aniden son verdikleri gibi… Sart’lılar kapıların dibinde pusuda bekleyen düşmanı bildikleri halde nöbetçi koymayı ihmal etmişlerdi. Ya biz?
‘Yutacak birini arayarak kükreyen aslan gibi dolaşan’ (1.Petrus 5:8), veya saptırmak için ‘kendine bir ışık meleği süsü veren’ (2. Korintliler 11:14) İblisi bilmiyor muyuz? Uyanık mıyız? İsa Mesih tekrar geldiğinde O’nu nasıl karşılayacağız? Diri, uyanık ve Sözü’ne itaat ettiğimiz için O’nun gelişini sevinçle karşılayan sadık birer imanlı olarak mı? Yoksa uyuyakalmış, gelişini henüz beklememiş sadece ad olarak yaşayan ama esasında ölmekte olan bir inanlı veya bir İnanlılar grubu olarak mı? (bkz. 1.Yuhanna 2:28).Akıntıya Kapılma
Mesih’in Sart’ta yaşayan topluluğa gönderdiği bu ciddi sözlerden sonra yazının dördüncü ayetini okumak kişiye iyi gelir. Tanrı ikiyüzlülüğün ve itaatsizliğin ortasında gerçek olanı görüyor. Bütün herkesi yargılamıyor ama, sevgiyle kötü ve tamamen çürümüş bir çevrenin içinde bile iyi olanı arıyor. Gerek tufan olayında Nuh’u ve ailesini gerekse de Sodom ve Gomora kentlerinin yıkılışında Lut’u ayrı tutmasında, Tanrı’nın bu karakterini görebiliyoruz. Krallar yazısında kral Yerovam’ın ev halkından sadece bir oğlu Aviya, doğal bir ölümle ölüp sonra mezara kondu.
‘Çünkü İsrail’in Allah’ı Rab’be karşı Yerovoam evinde kendisinde iyi bir şey bulduğunu’ okuyoruz (1.Krallar 14:13).
Bu kötü kralın diğer bütün akrabaları doğal olmayan bir şekilde ölüp köpek ve kuşlara yem olmuşlardır. Tanrı’nın gözleri her zaman açıktır. O, kendisine sadık olmayanların ezici çoğunluğunun arasında bile sadık olanı görür ve onu ödüllendirmek, bereketlemek veya kurtarmak için hazırdır (2. Tarihler 16:9).
Tanrı, Kutsal Ruh’un gücüyle (1.Petrus 4:11; Filipililer 4:13) güçlü akıntıya karşı duran imanlıyı görür. Kutsal Kitap’ın buyruklarına itaat etmek istediğinden dolayı farklı ‘eğlenceleri’ kaçırdığı içinde yaşadığı çevre ve belki de topluluğunda bile kendisine zavallı fanaatik diye bakılan inanlıyı bilir.
Davet ve Ödül
Bayramlık
İsa Mesih galip gelene beyaz bir elbise vaat ediyor. Esinleme yazısında beyaz elbiseler Tanrı’nın huzurunda kalmakla bağlantılı olarak dile getirmektedir. Örneğin Esinleme 4:4; 7:9-13 veya 19:6-9 arasında belirtildiği gibi beyaz elbise Kuzu’nun düğününde giyinilir. Beyaz elbise Tanrı’nın doğruluğunu simgeler. Örneğin gelinin kirli veya lekelenmiş bir elbiseyle düğüne katılmak zorunda kaldığını düşünelim. Bu, ayıp ve utanç verici olurdu. Tanrı’nın Kuzusu Isa Mesih’e berrak ve duru bir düğün sevinci yaşayabilmemiz için elbisemizi temiz tutmamız (1.Yuhanna 2:28) ve Sart’taki az sayıdaki İnanlılar gibi uyanık kalmamız gerekiyor.
İsa Mesih beyaz elbisenin yanı sıra böyle bir inanlının adının yaşam kitabında da yer alacağını vaat ediyor. Bu kişiyi Babasının ve O’nun meleklerinin önünde açıkça anacağını söylüyor.
Sart kilisesine gönderilen bu uyandırıcı mesaj, bugün için de birçok etkinliklerle böbürlenen ve muhteşem binalarda toplanarak bir araya gelen, ama çoğu zaman sonsuz yaşamın asıl meyvelerinden yoksun kiliselere ve İnanlılara yöneliktir.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.