Sağlığımıza Dikkat Etmeliyiz.
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
13. Haziran 2008: 8:40 #25157AnonimPasif
Günaydın
Sevgili kardeşlerim biraz önce Eczacıbaşı Grubundan gelen bir maili sizlerle paylaşmamın faydalı olacağını düşünüyorum.
Kırım Kongo Kanamalı Hastalığı:KKKA hastalığı ilk olarak 1944 yılında Kırım’da görülmüş ve Kırım Kanamalı Ateşi olarak tanımlanmıştır. Daha sonra 1956 yılında Kongo’da görülen hastalığın, 1969 yılında Kırım Kanamalı Ateşi ile aynı olduğunun farkına varılmış ve hastalık bundan sonra bugünkü bilinen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ismiyle anılmaya başlamıştır.
Kene:
• Kırmızı – kahve renginde yassı, oval bir dış parazittir.
• Keneler evcil ve yabani hayvanlara ve insanlara yapışıp kan emerek büyürler.
• Evcil hayvanlar vasıtası ile evlerin içine kadar gelebilirler.
• KKKA virüsünün bulaşmasında Hyalomma türüne ait keneler daha büyük bir yere sahip olmakla beraber, tüm keneler de bu virüsü bulaştırabilir.
• Hyalomma soyuna ait keneler ülkemizin de içinde bulunduğu çok geniş bir coğrafik alanda yerleşmişlerdir. Ülkemiz kenelerin yaşamaları için coğrafi açıdan oldukça uygun bir yapıya sahiptir.Bulunduğu yerler:
• Hayvan barınakları ve hayvanların üzerinde,
• Su kenarları ve otlak şeklindeki yerlerde,
• Çalı, çırpı ve gür ot bulunan yerlerde,
• Çayırlarda yaşarlar.Hangi kaynaklar ile bulaşabilir?
Bir çok kuş ve yaban hayvanı virüse karşı dirençli iken, virüsün yayılmasında önemli rol oynar. Keneler virüsü enfekte hayvanlardan (küçük kemiriciler, yabani hayvanlar , evcil memeli hayvanlar ve kuşlar) alırlar.
• Hastalık (Virüs bulaşması) enfekte kenelerin ısırması ile başlamaktadır.
• Keneler, insanları kan emmek amacı ile ısırmaları sırasında virüsü bulaştırmaktadırlar.
• Virüs, kene ısırmasının yanı sıra hasta hayvan ve insanların kan, ifrazat ve dokularıyla direkt temasla da bulaşmaktadır.
• Her kene bu virüsü taşımadığından, her kene ısırdığında bu virüs bulaşmayabilir. Kene ile temaslarda başka virüsler de bulaşabileceğinden hassas davranmakta fayda vardır.Özellikle Nisan ve Ekim aylarında aktif hale geçerek çevrelerindeki hayvanlar ve insanlarla (hayvan barınaklarında , avcılık sırasında, piknik doğa yürüyüşü v.b. yapılan kırsal alan gezileri sırasında ayaklara atlayarak ve/veya tutunarak ormanlık alanlarda ağaçtan düşerek v.b.) temas ederek derinin açık bulunan kısımlarından vücuda dolayısı ile kan kaynaklarına ulaşırlar.
Bir süre sonra kenenin tutunduğu bölge kızarır ve kaşınır.Vücuda yapışmış keneyi kesinlikle elle öldürmemek, patlatmamak ve kenenin üzerine herhangi bir kimyasal madde (alkol, gaz yağı gibi) dökmemek gerekir. Çünkü bu işlemler kenenin kusmasına neden olur ve mikrobun vücuda girmesini kolaylaştırır !!!
Herhangibir sağlık kurumuna ulaşmanın zor olduğu durumlarda;
Kene henüz deriye gömülmemişse cımbızla deriye tutunduğu baş kısmından tutulur, sağa sola oynatılarak yukarıya doğru sabit kuvvetle çekilir ve çıkarıldığı yere antiseptik solusyonlar (betadine, baticon, ) sürülebilir. Çıkan kene çamaşır suyu veya böcek öldürücü ilaç ile dolu kabın içine atılarak ölmesi sağlanır.
Kene başı doku içine gömülmüş ise cerrahi olarak çıkartılmak üzere mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Kenelerin kesinlikle çıplak elle öldürülmemesi ve patlatılmaması gerekir. Çünkü kenenin taşıdığı virüsler bu sırada da bulaşabilir.
Hastalık belirtileri:
• Kene ile temas edenlerin en az 10 gün süre ile kendilerini takip etmeleri aşağıdaki belirtiler oluştuğunda bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gereklidir.
• Ateş, kırıklık, baş ağrısı, halsizlik, aşırı duyarlılık, kollarda, bacaklarda ve sırtta şiddetli ağrı ve belirgin bir iştahsızlıkla başlar.
• Bazen kusma, karın ağrısı veya ishal olabilir. İlk günlerde yüz ve göğüste kırmızı nokta şeklinde kanama odakları ve gözlerde kızarıklık dikkati çeker.
• Gövde, eller ve ayaklar da morluklar oluşabilir.
• Mide-Barsak ve İdrar yollarından kanamaklar olabilir. Bazen vajinal kanama da olabilir
• Ateş 5-12. güne kadar çıkar ve sonrasında düşmeye başlar.Nekahat dönemi uzun sürelidir.
Ölüm olayları daha çok hastalığın ikinci haftasında (5-14 gün) görülebilmekte ve bu oran yaklaşık % 30’ları bulabilmektedir.İyileşme hastalığın dokuzuncu veya onuncu günlerinde gerçekleşmektedir.
Kimler bu hastalık açısından risk grubundadır?
Hastalık daha çok hayvancılıkla uğraşanlarda, mezbaha çalışanlarında ve kırsal alanda yaşayanlarda görülebilmektedir. Piknik, doğa yürüyüşü ve avcılık gibi nedenlerle kırsal alana çıkanlar da risk altındadır.
Kuluçka süresi:
• Kene tarafından ısırılma ile virüsün alınmasını müteakip kuluçka süresi genellikle 1-3 gündür; bu süre en fazla 9 gün olabilmektedir.
• Enfekte kan, ifrazat veya diğer dokulara doğrudan temas sonucu bulaşmalarda bu süre 5-6 gün; en fazla ise 13 gün olabilmektedir.Tedavi:
Destek tedavisi yapılmaktadır
• .
• Tam kan veya kan ürünleri verilerek oluşan eksiklikler giderilir.
• Hastalığın spesifik bir tedavisi bulunmamakla birlikte, antiviral ilaçlar kullanılmaktadır.Aşı ile korunma;
• Bugün için etkili bir aşısı bulunmamaktadır.
• KKKA hastalığının geçirilmesinden sonra virüse karşı bağışıklığın ömür boyu sürebileceği belirtilmektedir.Korunma ve mücadele yolları:
• Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınılmalıdır.
• Kene bulunan hayvan barınakları uygun akarisitlerle usulüne göre ilaçlanmalıdır.
• Hayvanlardaki kenelerle mücadele edilmeli, hayvanlar kenelere karşı ilaçlanmalı. (kene tozu v.b.)
• Çalı, çırpı, su kenarı veya gür otların bulunduğu alanlara piknik veya başka bir amaçlı gitme durumunda çıplak ayakla ve kısa giysilerle dolaşılmamalı ve pantolon paçaları çorap içine alınmalıdır. Ayrıca dönüşte vücut kene açısından kontrol edilmelidir. Bu tür yerlere gidildiğinde mümkünse çizme giyilmelidir.
• Hasta olan kişilerin kullandığı malzemeler ve tuvaletler çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir.
• Kene kovucu aerosollar ve spreyler kullanılabilir.Sonuç olarak;
Tüm bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi önlem almak gereklidir.Telaşlanmanın ve gereksiz önlemlere başvurmanın, gereksiz ilaç kullanımının yararı yoktur, hatta zararı olabilir. Yukarıda da belirtildiği gibi kene ısırmalarında mümkün olan durumlarda sağlık kurumuna müracaat etmek öncelikli davranış olmalıdır.
Bir toplumun olağan durumlardaki sağlık düzeyi, olağandışı durumlardaki sağlık sorunları ile mücadele etme gücünün belirleyicisidir. Bu nedenle toplum sağlığına gereken önem verilmeli ve koruyucu sağlık uygulamalarına daima özen gösterilmelidir.
Sevgili arkadaşlarım lütfen kendimize dikkat edelim sağlıklı iman dolu günler dilerim.
Rab’de kalmanız dleklerimle. -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.