Ruhsal büyüme :

  • Bu konu 2 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27359
    Anonim
    Pasif

    RUHSAL BÜYÜME :

    İlk iman ettiğimizde, Rab yüreğimize bir hardal tohumu kadar küçük ve ‘Yaşayan Kelâm’ olarak gelir. Yüreğimizde (hayatımızda) çok az yer tutar. Bu, her zaman böyle olmasa dahi, genelde böyledir. Hayatımızda var olan 100 ilgi alanı/hobi varsa, O da 101. olarak eklenir.

    Zamanla, 101. Sıradan yavaş yavaş ilerler. 98. Sonra 92. Ve sonra 76. Ve en son da birinci sıraya yerleşir. Bu bazen epey zaman alır. Bazen ise hiç gerçekleşmez. Çünkü kişi buna izin vermez. Rab’be boyun eğmez. Rab da kimseyi zorlamaz. Çünkü Rab insanoğluna, her zaman için, ‘iyiyi veya kötüyü’ seçme hakkı vermiştir. Yani insanoğlunu ‘manevî’ bir varlık yapmıştır ve bunu ondan hiçbir zaman geri almaz. Doğru olanı, imanlı birine dahi, zorla yaptırmaz. Rab, bu yüzden, “Bana gel ve bende kal” diyor. Sadece, “Bana gel” demiyor.

    Sadece, “Bana gel” kısmını yerine getirmiş kişilerin, “Bende kal” kısmına isteksizlik göstererek, direnerek, dünyalılardan ‘kiliseye gitmekte olduğu dışında’ hiçbir farkı olmayanların, hala ‘sahte’ bir cennet umuduyla, hareketli ve duygusal ilâhilerle beslenen umutları, “Yıkıl karşımdan! Seni hiçbir zaman sözleriyle, hazin bir son bulacak. Ama biz şimdi, böyle düşünen, böyle davranan ve böyle öğreten kardeşleri vicdanları ile baş başa bırakıyoruz. Pavlus kimleri lânetledi sanıyorsunuz?

    Biz şimdi, Ruh’ta büyüyenlere, yani “Bende kal” kısmını yerine getirenlere bakalım. Onlar için İsa hergün büyüyor, yürekte daha çok yer alıyor. Daha önce yürekte futbol vardı. Darbi maçı olduğunda, bir vesile bulur kiliseye gelmezdi. ‘Dil’ değil, ‘icraatlardır’ hakikatı gösteren. Ve Rab için, Darbiyi reddedemezdi. Kupaydı, şampiyonluktu derken, Rab’be daha az, daha daha da az zaman kalıyordu. Zamanla gerileme başlar, dikenli bitkiler, yabanî otlar, Kelâm’ı boğardı.

    Ne mutlu onlara ki, “Rab mı? Futbol mu?”, “Rab mı? Para mı?” veya “Rab mı? Seks mi?” dendiğinde, onlar Rab’bi seçiyorlar. Onlar, benliği çarmıha gerenlerdir. Diğerleri ise benlikte yaşayanlar ve neticesinde de ölüm biçecek olanlardır. Rab, senin de İshak’ını istiyor. İbrahim’in İshak’ı, oğlu idi. Seninki nedir? Kimdir? Paran mı? Aşkın mı? Şehvetin mi? Şöhretin mi? Bunu Rab için kurban etmeye hazır mısın? Herşeyini sunağa yatırır mısın? İşte böyle yapan kişide Rab 1 numara oluyor. Herşeyin üstünde ve en büyük evgi oluyor. Ama, bu bile yeterli değil. Ama bu, Ruhsallığın başlangıcıdır. Buna birazdan yer vereceğiz.

    Büyümeyen imanlılara Rab kızıyor. 1. Korintlilerin 3. Bölümünde, onların hâlâ daha benlikte yaşayan, hâlâ daha süt ile beslenen bebekler olduğunu söylüyor (bu mektup, onların iman edişinin 5. Yılında yazıldı). İbraniler Kitabında da ayni şey var. Şimdiye öğretmen olacağınız yerde, hâlâ ilk ilkeleri öğreniyorsunuz; katı yiyecek değil hâlâ sütle besleniyorsunuz diyor (İbr.5:11-14).

    Rab hayatlarımızı biliyor. Bazen Facebook’ta, ‘bilgiler’ bölümüne bakıldığında, o kişinin ‘yüreğinin Aynası’ vazifesini gördüğünü anlarız. En sevdiğin futbolcu, en sevdiğin takım, en sevdiğin film, aktör, sanatçı, kitap, şahıs vs. vs. Sen bu insanlara neredeyse tapıyorken, onlar senin Rab’binden nefret ediyorlar. Rab’bine ve bir tek Rab’bine ait olan yüceliği çalıyorlar. Rab yerine, herkesin yüreğinde onlar ilâhlaşırken, sen de buna alkış tutuyorsun. Senin Rab’bin, senin ‘Herşeyin’ değildir. Hâlâ daha dünyalısın. Hâlâ daha benliktesin. O kadar ki, şimdi söylediklerime bile itiraz edersin.

    Rab diyelim ki 1. Oldu. İlk sırayı aldı. Ama yüreğinde hâlâ 101 şey var. Bunların sadece sırası değişmiştir. Rab ilk sırayı almıştır. İşte Rab, bu noktada, bircik bircik parmakla göstererek, “Bu gidecek” demeye başlar ve sırayla hepsini, ama hepsini gösterir. “Ben senin HERŞEYİN olmak istiyorum” der. Rab’bi yüceltmeyen veya sırf ‘O’nu yüceltmek için’ yapılmayan her şey hayatından gidecek. Yani, “Şu an yaptığın şeyi, Rab’bi yüceltmek için mi yapıyorsun?” sorusuna, tertemiz bir vicdanla “Evet” diyebilmemiz lâzım.

    “Beni BÜTÜN kalbinle, BÜTÜN aklınla, BÜTÜN canınla ve BÜTÜN gücünle seveceksin” diyor Rab. Başka hiçbir şeye, hiç kimseye yer yoktur. Rab HERŞEYİMİZ olmalıdır. Peki ama eşimiz veya evlâtlarımız ne olacak? Eşin de, evlâtların da ‘Senin’ değil. Onlar Tanrı’nın sana emanet ettiği canlardır. Onlar Tanrı’nın çocuklarıdır. Onlara istediğini, istediğin gibi yapamazsın. Onlara gerekli ilgiyi ve sevgiyi TANRI’DAN DOLAYI göstermelisin.

    Hayatımızda bir zaman gelir ve geriye dönüp baktığımızda, işte bu büyümeyi görürüz. Rab bizim HERŞEYİMİZ olmuş. Nasıl olmuş bilmiyoruz. Hep savaş, savaş ve yine savaş. Denizin dalgaları gibi toslandık. Sayısız defa kayalara çarptık. İncindik, öfkelendik, ağladık. En çok da Kutsal olmayışımıza ağladık. Rab’bin buyurduğu gibi sevemediğimize ağladık. Bizi öfkelendirenlerden, sırf bizi ‘Sevgi Sınavı’nda başarısız kıldıkları için aydındık. Benliğimizin iğrençliğini gördük sonra, hep bunları ortaya çıkaranlardan nefret ettik. Onları suçladık. Ama sonunda öyle bir zaman geldi ki, dünyaya: “Al dünya! Ne paranı, ne pulunu, ne eğlenceni, ne şanını, ne şöhretini, ne arzunu, ne zevkini, ne de HİÇBİR ŞEYİNİ istemiyorum artık. Rab hakikaten beni dünyadan aldı. Benim üzerimde de artık hiçbir gücün kalmadı. Artık HERŞEYİM benim RAB’bimdir” diyebiliyoruz coşkuyla.

    Ve Rab’bin şu sözleri hatırımıza geliyor: “BEN KUTSAL YASA’YI KALDIRMAYA DEĞİL; TAMAMLAMAYA (yani yerine getirmeye, yasaya uyulmasını sağlamaya) GELDİM”. O’nu bütün kalbimizle, gücümüzle, hayatımızla ve düşüncemizle sevdiğimizde; bir zamanlar yerine getirilmesinin imkânsız gibi göründüğü bu emrin, içimizde Rab tarafından ve bizim O’nda kalmamızla yerine getirildiğini ve aslında en büyük mucizenin bu olduğunu görürüz. O’nu sevmeyenler, bu hayatta O’na boyun eğmeyenlerin, O’nun EGEMEN olduğu Cennette ne işleri var?

    Kutsal Ruhu üzmeden, sevgiyle ve istekle ve da yorulmadan, Kutsal Rab’bimize boyun eğelim. Onda kalalım. O her şeyi yapacaktır. Rab bereketlesin.

    #37186
    Anonim
    Pasif

    Rab hayatlarımızı biliyor. Bazen Facebook’ta, ‘bilgiler’ bölümüne bakıldığında, o kişinin ‘yüreğinin Aynası’ vazifesini gördüğünü anlarız. En sevdiğin futbolcu, en sevdiğin takım, en sevdiğin film, aktör, sanatçı, kitap, şahıs vs. vs. Sen bu insanlara neredeyse tapıyorken, onlar senin Rab’binden nefret ediyorlar. Rab’bine ve bir tek Rab’bine ait olan yüceliği çalıyorlar. Rab yerine, herkesin yüreğinde onlar ilâhlaşırken, sen de buna alkış tutuyorsun. Senin Rab’bin, senin ‘Herşeyin’ değildir. Hâlâ daha dünyalısın. Hâlâ daha benliktesin. O kadar ki, şimdi söylediklerime bile itiraz edersin.


    Amin! Yaşamımızda Rab İsa Mesih ilk sırada olmalıdır. Tüm sözlerine tüm yüreğimle katılıyorum sevgili Kemal abi. Rab seni bolca bereketlesin ve korusun.

2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.