Protestan Kilisesi-Escinsel Evlilikler
- Bu konu 10 izleyen ve 25 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
1. Kasım 2009: 11:11 #33808AnonimPasif
Sn. Mutluluk;
Evvelâ bir hususa açıklık getireyim. Burada yazıp paylaştıklarım asla bir ‘Hristiyan öğretisi’ değildir. Bilgi ve birikim olarak kendimi yeterli görmediğim için, böyle bir niyetim/cesaretim olamaz.
“Kör köre kılavuzluk edebilir mi? İkisi de çukura düşmez mi?” Luka 6/39
İman ettiğim nokta da, anlayabildiklerimi paylaşıyor; anlayamadıklarımı ve okuduğumda beni kalben rahatsız eden hususları da, soru olarak yöneltiyorum. Eğer bir hususa teolojik anlamda itirâzım olursa, bu itirâza sebep olarak görebildiğim İncil ayetlerini alıntılıyorum.
Yazdıklarınıza itirazsız, ‘Ama veya fakat’sız iştirâk ediyorum. Çünki ben, yaptıklarının doğru olduğunu, günâh olmadığını iddiâ edenleri kasdetmedim. Günahlar arasında bir ‘Derecelendirme'(!) yapma çabası içerinde de olmadım. Yargı gününüde; bâzı günâhkârların durumunun, Sodom ahâlisinden daha beter olacağını MESİH buyurmakta.
Yalancılığın, iki yüzlülüğün, sahte samimiyet gösterilerinin, bir ‘Melek yüz’ ile maskelenmiş Şeytani ihtiras ve amaçların toplumlara verdiği zararlar, eşcinsellerinki ile mukayese edilemeyecek kadar çoktur. Her insan eşcinsllerle beraber aynı toplumda yaşadığı için, eşcinsel olmaz. Fakat riyakâr insanlar nerede bulunursa bulunsunlar muhakkak çevrelerin tümüne zarar verebilirler.
Ne tuhaftır ki, bu gün eşcinselliğe karşı olan tutumun insanlar üzerindeki baskısı, diğer günâhlara olduğundan daha fazladır. Bu zannımca hedef saptırıyor. Daha çok dikkat edilmesi gereken hususları perdeliyor. Günümüzde sahte samimiyet sahibi olmak, iki yüzlü davranmak, ‘Nabza göre şerbet’ vermek ve her kılığa girmek suretiyle servet ve sosyal statü kazanmak’Akıllı’ olmak; bunlara tevessül etmemek ise, ‘Saflık-aptallık’ olarak görülyor.
Halbuki akıllı insanlar; hem kendileri, hem de içinde bulundukları toplum/insanlık adına yararlı işer yaparken, kurnazlar sâdece kendilerine faydası dokunacak işler peşindedir. Maalesef çoğumuz, akıllı olmakla kurnaz olmanın arasında ki farkın farkında değiliz.
Servet ve sosyal statü sahibi bir eşcinselin çevresinden gördüğü tepki ile, toplumdan dışlanmış, fuhuşa yönelmiş bir eşcinselin gördüğü baskı aynı olmayabiliyor.
İşte insanların bu tavrı, bizâtihi eşcinselliğin kendisinden daha tehlikelidir.
Arz etmeye çalıştığım husus, bu idi.
Hayatında tek damla içmemiş; hattâ içkinin kokusu burnuna geldiğinde, midesi alt-üst olan birisinin durumu ile; içkinin kötülüğünü bildiği hâlde, müptelâsı olup kendisini bir türlü bu bağımlılıktan kurtaramayan kişinin durumu aynı değildir.
İmâni ilkelerden taviz vermek, Tanrının standartlarını zorlamak başka; günah içerisine düşmüş ve yardıma muhtaç insanlara karşı şefkât kanatlarının açılıp açıp onların kazanılması çabası içerisinde olmak başkadır. Eğer günâhkâr insanlarla ilgili kimi yaklaşım ve açıklamalar MESİH inancının ‘Özü’ olsa idi; eşcinsellere dahi rahmet okutacak kadar günaha batmış bendenize, Yüce MESİH’in lütuf elini uzatması ve çirkefin içinden çekip alması söz konusu dahi olamazdı.
“Sağlıklı olanların değil, hastaların hekime ihtiyacı var. Ben doğru kişileri değil, günahkârları tövbeye çağırmaya geldim.” Luka 5/31-32
Saygılar.
1. Kasım 2009: 17:31 #33814AnonimPasif@Â’raf 15890 wrote:
Sn. Mutluluk;
Evvelâ bir hususa açıklık getireyim. Burada yazıp paylaştıklarım asla bir ‘Hristiyan öğretisi’ değildir. Bilgi ve birikim olarak kendimi yeterli görmediğim için, böyle bir niyetim/cesaretim olamaz.
İman ettiğim nokta da, anlayabildiklerimi paylaşıyor; anlayamadıklarımı ve okuduğumda beni kalben rahatsız eden hususları da, soru olarak yöneltiyorum. Eğer bir hususa teolojik anlamda itirâzım olursa, bu itirâza sebep olarak görebildiğim İncil ayetlerini alıntılıyorum.
Yazdıklarınıza itirazsız, ‘Ama veya fakat’sız iştirâk ediyorum. Çünki ben, yaptıklarının doğru olduğunu, günâh olmadığını iddiâ edenleri kasdetmedim. Günahlar arasında bir ‘Derecelendirme'(!) yapma çabası içerinde de olmadım. Yargı gününüde; bâzı günâhkârların durumunun, Sodom ahâlisinden daha beter olacağını MESİH buyurmakta.
Yalancılığın, iki yüzlülüğün, sahte samimiyet gösterilerinin, bir ‘Melek yüz’ ile maskelenmiş Şeytani ihtiras ve amaçların toplumlara verdiği zararlar, eşcinsellerinki ile mukayese edilemeyecek kadar çoktur. Her insan eşcinsllerle beraber aynı toplumda yaşadığı için, eşcinsel olmaz. Fakat riyakâr insanlar nerede bulunursa bulunsunlar muhakkak çevrelerin tümüne zarar verebilirler.
Ne tuhaftır ki, bu gün eşcinselliğe karşı olan tutumun insanlar üzerindeki baskısı, diğer günâhlara olduğundan daha fazladır. Bu zannımca hedef saptırıyor. Daha çok dikkat edilmesi gereken hususları perdeliyor. Günümüzde sahte samimiyet sahibi olmak, iki yüzlü davranmak, ‘Nabza göre şerbet’ vermek ve her kılığa girmek suretiyle servet ve sosyal statü kazanmak’Akıllı’ olmak; bunlara tevessül etmemek ise, ‘Saflık-aptallık’ olarak görülyor.
Halbuki akıllı insanlar; hem kendileri, hem de içinde bulundukları toplum/insanlık adına yararlı işer yaparken, kurnazlar sâdece kendilerine faydası dokunacak işler peşindedir. Maalesef çoğumuz, akıllı olmakla kurnaz olmanın arasında ki farkın farkında değiliz.
Servet ve sosyal statü sahibi bir eşcinselin çevresinden gördüğü tepki ile, toplumdan dışlanmış, fuhuşa yönelmiş bir eşcinselin gördüğü baskı aynı olmayabiliyor.
İşte insanların bu tavrı, bizâtihi eşcinselliğin kendisinden daha tehlikelidir.
Arz etmeye çalıştığım husus, bu idi.
Hayatında tek damla içmemiş; hattâ içkinin kokusu burnuna geldiğinde, midesi alt-üst olan birisinin durumu ile; içkinin kötülüğünü bildiği hâlde, müptelâsı olup kendisini bir türlü bu bağımlılıktan kurtaramayan kişinin durumu aynı değildir.
İmâni ilkelerden taviz vermek, Tanrının standartlarını zorlamak başka; günah içerisine düşmüş ve yardıma muhtaç insanlara karşı şefkât kanatlarının açılıp açıp onların kazanılması çabası içerisinde olmak başkadır. Eğer günâhkâr insanlarla ilgili kimi yaklaşım ve açıklamalar MESİH inancının ‘Özü’ olsa idi; eşcinsellere dahi rahmet okutacak kadar günaha batmış bendenize, Yüce MESİH’in lütuf elini uzatması ve çirkefin içinden çekip alması söz konusu dahi olamazdı.
Saygılar.
Sevgili Araf kardeşim (Ağabeyim),
Söylediklerinize harfiyen katılıyorum. Ben de sizin gibi öğrenciyim, yeni yeni öğreniyorum ve her gün her vaaz okuyuşumda yeni yeni şeyler öğreniyorum.
Rab bizi kendi suretinde yarattığı için iyi işleride bizzat bizde görmek istiyor. Dolayısıyla günah ile Tanrı’nın karşısına çıkmamalıyız. Bununla birlikte günahlı bir doğamız var, önleyemeyeceğimiz günahlı hareketlerimiz olacaktır. Önemli olan şey bunları askariyeye indirebilmektir. İndiremiyorsak bile askeriyeye indirebilmek için çabalamamızdır.
Ama eşcinseller üç kağıt yapıyorlar. İşte benim de bu insanlara en çok kızdığım nokta burası oluyor. Yani işledikleri günahı günah olarak değilmiş gibi gösteriyorlar.
Geçenlerde duygu ve düşüncelerimi anlatan, bireşcinselin yazmış olduğu çok güzel bir mesajla karşılaşmıştım. Eğer bu mesajı yeniden bulabilirsem buraya kopyalacam.
Luka 5:31,32 ayetlerine de kesinlikle katılıyorum (zaten katılmamak elde değil).
Ama size şunu söyleyebilirim Araf ağabeycim; çok sevdiğim, düşüncelerine çok önem verdiğim bir pastör demişti ki “Eşcinsellerde Tanrı’nın çocuklarıdır, onlarda kiliseme gelebilirler”.
Pastörümüzün bu cümleyi sarf etmesindeki mantık Luka 5:31,32 deki ayetlerde yatıyordu.
Eğer biz eşcinselleri dışlarsak, onları itersek… O insanlar nasıl olacakta doğru yolu görebilecekler?
İşte tüm bu mantık çatısı altında çok sevdiğim bir pastörde daha demin yazmış olduğum cümleleri sarf etmişti.
Ama gelin görün ki bu cümleler o kadar yanlış anlaşılmıştı ki… Ve bu cümleler o kadar art niyetlere kullanılmıştı ki…
Çünkü eşcinsellerin içinde bulunmuş oldukları iğrenç günahı günah olarak görmüyorlar. Eğer günah olarak görmüş olsalardı herşey çok farklı seyredebilirdi; ama…
Bu illeti günah olarak görmediklerinden dolayı da eşcinsellere yaklaşıp, onlarda (eğer doğru yolu bulabilirlerse) Tanrı’nın kurtuluşuna erişebilirler tarzındaki fikir beyan edenleri sanki kendi yandaşlarıymış gibi yansıtıyorlar…
Neyse… Bahsetmiş olduğum gibi, umarım bir eşcinsele ait olan o mesajı bulabilirim de buraya kopyalabilirim… O zaman neler demek istediğimi çok daha iyi anlamış olacaksınız…
2. Kasım 2009: 8:27 #33820AnonimPasifAraf kardeşim kopyalamayı başaramadım; çünkü herşey çok karışacaktı.
http://hristiyanturk.com/showthread.php?t=2369
Lütfen yukarıdaki linke tıklayın ve bluebottle adlı üyenin mesajlarını okuyun.
Neler demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız.
bluebottle Hristiyan olduğunu iddia ediyor ama Hristiyanlıktaki eşcinselliği geçerli kılmak için İncildeki ilk dört bölüm hariç diğer mektupları red ediyor. (İncil’in bazı bölümlerini red eden bir insan nasıl Hristiyan olabilir oda ayrı bir soru zaten.)
Yani eşcinsellerin önlerinde üç seçenek var.
Birincisi, eşcinselliğin bir günah olduğunun bilincine varıp tövbe etmek.
İkincisi, bluebottle nın yaptığı gibi eşcinselliği “iğrenç bir günah” olarak tanımlayan İncil ayetlerine inanmamak (ki böyle bir durumda bu kişi zaten kiliseye alınmamalıdır çünkü İncil’i red edipte kendisini Hristiyan olarak tanımlayan bir kişi sapkınlığın içindedir)
Üçüncüsüde, (ve en popüleride), eşcinselliğin bir günah değil doğum ile birlikte gelen bir hastalık olduğunu iddia etmek (ki buda, hiç farkında olmadan, Kutsal Ruh’a bir küfürdür, çünkü şeytan ile Rab’bi aynı kefeye koymuş oluruz.)
3. Kasım 2009: 11:28 #33828AnonimPasif@Simun 15876 wrote:
Korres adli moderatorumuzun yazdiklarina aynen katiliyorum. Yalniz dedigine gore buna izin veren carpik bir kilise, mezhep. Ama soruyorum Protestan Kilisesinin Lutheran Mezhebi`de carpiksa geriye ne kaliyorki???
Hangi protestan mezheplerin bu tarz uygulamaları yoktur ya da vardır? Yazabilir misiniz?
3. Kasım 2009: 18:47 #33831AnonimPasif@mutluluk 15907 wrote:
Lütfen yukarıdaki linke tıklayın ve bluebottle adlı üyenin mesajlarını okuyun.Neler demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız.
bluebottle Hristiyan olduğunu iddia ediyor ama Hristiyanlıktaki eşcinselliği geçerli kılmak için İncildeki ilk dört bölüm hariç diğer mektupları red ediyor. (İncil’in bazı bölümlerini red eden bir insan nasıl Hristiyan olabilir oda ayrı bir soru zaten.)
Sn. mutluluk;
Bu başlığa astığım mesajlar ile, link verip okumamı istediğiniz ve hattâ kısmen de alıntıladığınız ‘bluebottle’ adlı üyenin yazdıkları arasında, nasıl bir paralellik kurduğunuzu anlayabilmiş değilim.
Burada ki ilk mesajım da, ‘Tanrı’nın standartlarını kendi yetersiz çabalarımızın düzeyine indirgemenin yanlışlığı’nı vurgulamıştım. MESİH inancını, kendi konunmlarına uydurmaya çalışanların düşünceleri ile, benim yazdıklarım arasınde hiç bir ortak nokta bulunmamaktadır.
4. Kasım 2009: 7:36 #33836AnonimPasifÂ’raf;15940 wrote:Sn. mutluluk;Bu başlığa astığım mesajlar ile, link verip okumamı istediğiniz ve hattâ kısmen de alıntıladığınız ‘bluebottle’ adlı üyenin yazdıkları arasında, nasıl bir paralellik kurduğunuzu anlayabilmiş değilim.
Burada ki ilk mesajım da, ‘Tanrı’nın standartlarını kendi yetersiz çabalarımızın düzeyine indirgemenin yanlışlığı’nı vurgulamıştım. MESİH inancını, kendi konunmlarına uydurmaya çalışanların düşünceleri ile, benim yazdıklarım arasınde hiç bir ortak nokta bulunmamaktadır.
Araf kardeşim beni yanlış anladınız, özür dilerim.
Ben sizi suçlayacak bir düşünce gütmedim.
Sizin “diğer günahkarlar varken ve onlar insanlara zarar verirken, kimseye zararı olmayan kendi halindeki bir eşcinsele neden bu kadar takıyorsunuz?” tarzındaki sorunuza cevap verdim.
Ama bu cevabımda direk size değildi, tüm inanlı kardeşlereydi.
Çünkü bu eşcinseller çok sinsi oyunlar oynuyorlar. İnsanları kandırıyorlar. Kamuoyundan da destek alıyorlar ve medya yoluyla insanları kandırıyorlar.
Bir hırsızı düşünün. Evet günahkardır. Derhal o günahını terk etmesi gerekir. Ama sadece bir günahkardır. Eşcinsellerin durumu çok daha vahimdir. Çünkü onlar sadece günahkar değildir. Onlar aynı zamanda Kutsal Ruh’a küfredenlerdir (onlar için kötülük Tanrı’dan gelir).
Ve Rab’bimiz günahkarların bağışlanacağını ama Kutsal Ruh’a küfredenlerin bağışlanmayacağını söylüyor.
Durum işte bu kadar vahimdir.
Ama medya bizi kandırıyor. O iğrenç günahın içinde olanları bir günahkar olarak değil, “Tanrı tarafından eli-kolu bağlanmış zavallı hastacıklar” olarak tanıtıyor. Bizim de insani duygularımız su yüzüne çıkıp onların haline acıyoruz ve kendimizi değil, sadece onların düşündüğümüzden dolayı, onların toplumdan dışlanmamaları için uğraşıyoruz.
Ki olayın içi, dışarıdan göründüğü kadarıyla masum değil.
4. Kasım 2009: 8:56 #33837AnonimPasifEşcinsellerin, kendilerini Tanrı’nın bu şekilde yarattığını iddia etmeleri tamamen yanlıştır ve Kutsal Kitap’a ters düşer. Bu, kadercilik olur. ‘Ne yapayım, Tanrı beni bu şekilde yaratmış, benim kaderim böyle.. yapacak bir şey yok!’ gibi düşüncelere neden olur. Oysa Tanrı kimseyi eşçinsel yaratmaz, yaratmamıştır. Kişide hormonal bozukluklar olabilir, ama bunun tedavisi mümkündür. Zaten Tuba kardeşimiz yukarıdaki yazısında bu konuda gerekli bilgileri vermiş.
Bazı günahlar vardır ki, insan kendi gücüyle bunun üstesinden gelemez. İncil’de Filipililer 4:13’te Elçi Pavlus şöyle diyor: ‘Beni güçlendiren Mesih aracılığıyla her şeyi yapabilirim’.
Mesih bizlerde yaşıyorsa, güçlüyüz. Biz kendi gücümüzle değil, ama Mesih’in bizlere vermiş olduğu güçle her günahı aşabiliriz, üstesinden gelebiliriz. Tanrı bizi sorunlarımızla, başedemediğimiz günahlarımızla başbaşa, desteksiz bırakmamıştır. Matta 28:20’de İsa Mesih şöyle diyor: ‘Dünyanın sonuna kadar her an sizinle beraberim’. İsa Mesih her an bizimleyse ve her durumda bize yardım etmeye hazırsa, baş edemeyeceğim bir günah olabilir mi?
İsa Mesih, çarmıhtaki ölümü aracılığıyla yürek temizliğimizi sağladı. Günahlarını itiraf ederek Mesih’i yüreklerine alanlara, Tanrı’nın doğruluğu ve saflığı verildi. Kutsal Kitap bizlerden sürekli fiziksel, zihinsel ve ahlaksal saflığın peşinden gitmemizi öğütler. Rabbimiz: ‚Kutsal olun, çünkü ben kutsalım’ diyor (1.Petrus 1:16).
Ayrıca ‚İbraniler 12:14’te şöyle okuyoruz: ‚Herkesle barış içerisinde yaşamaya, kutsal olmaya gayret edin. Kutsallığa sahip olmadan kimse Rab’bi göremeyecek.’
Mezmurlar 24:3-4’te de Kutsallık olmaksızın hiç kimsenin Rab’bi göremeyeceği yazılıdır. ‚Rab’bin dağına kim çıkabilir? Kutsal yerinde kim durabilir? Elleri pak, yüreği temiz olan’.
Tanrı, bedenlerimizi bedensel şehvetten uzak tutmamızı söyler. Bu günah yalnızca bedene değil, Tanrı’ya da karşıdır. Tanrı’nın sözleri açık ve nettir: ‘KUTSAL OLUN, ÇÜNKÜ BEN KUTSALIM’ . Bu sözler eşcinseller için de geçerlidir. Eşcinseller kendi kendilerini aldatarak avutmasınlar. Rab Tanrı hiç bir kimseye torpil yapmaz ve hiç kimseye ayrıcalıklı davranmaz, kirliliklere, pisliklere göz yummaz, çünkü O, ADİLDİR, KUTSALDIR. Tanrı’nın uyarılarına kulaklarını tıkayıp göz ardı edenler, yargı gününde bunun sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaklardır. Ama o zaman artık ÇOK GEÇ olacaktır. Unutmayalım, Tanrı alaya alınmaz.
Sevgilerimle4. Kasım 2009: 12:18 #33838AnonimPasifSn. mutluluk,
Bir saksıya en sevdiğimiz çiçeği dikelim. Toprağını da o çiçeğe en gerekli maddeler ile zenginleştirelim, ama su vermeyelim. Bir süre sonra çiçeğe faydası dokunsun diye koyduğumuz zenginleştirilmiş toprak bitkiyi yakacaktır.
Sadece kitaplardan okunarak elde edilen ve fakat pratiğe dönüşmemiş bilgiler de böyledir. İnsanı ya katı bir kuralcılık içine hapsederler; ya da insanlar zorluğunu/sıkıntısını kendi nefislerinde yaşamadıkları hususlar da ahkâm kesip yol-yordam gösterirler. Mesajımın başında örnek verdiğim su ile, insanın hayat tecrübesini anlatmaya çalıştım.
Bendeniz son derece zayıf irâdeliyimdir. 35 sene sigara içtim. Defâlarca bırakmaya niyetlendim. Tuhaftır, bırakmaya yeltendiğim ve fakat muvaffak olamadığım durumlar da, daha çok içiyordum. Artık ümidimin kesildiği bir nokta da dedim ki, ‘Ya RAB. Ne olursa senden olur. Bildiğin üzere ben bu illetten kurtulmak istedim fakat başaramadım. Bana yardım etmez isen bırakabileceğimi de sanmıyorum.’
Bir süre her aklıma geldikçe, bu şekil de dua ettim. İrâdem o kadar zayıf ki; kendi çabamla sigarayı bırakmayı başarabilirsem, dünya da hiç bağımlı kalmaz diye düşünüyordum.
Bir gün, bir sohbet esnâsında sigara yakmak istedim. Karşımda bulunan arkadaşa, doktor sigarayı yasaklamıştı. Ben elimi cebime götürüken, onun da gözleri elime takıldı.
Düşündüm.
Ben şimdi sigarayı çıkarıp içersem, bu arkadaşa eziyet edeceğim. İçmekten vaz geçtim. Sohbet akşama kadar sürdü. Ben de her sigara içme isteği duyduğumda, kendimi frenleyerek içmedim. Oradan ayrıldıktan sonra eve gittim. Akşam yemeğini yedim.
Hayret…!
Önceden olduğu gibi, yemekten sonra şiddetli bir sigara içme isteği duymuyordum. Ertesi gün okula gittim. Derslere girdim. Tenefüse çıktım. Yine içimde aşırı bir sigara içme isteği yoktu. Bir hafta böyle geçti. O zamana kadar en çok üç gün sigarasız durabilmiştim. Bir hafta sonra kendi kendime dedim ki, ‘Bir hafta içmemeyi başardığıma göre, artık hiç içmeyeceğim.’
RAB Tanrı’nn yardımıyla sigarayı bırakalı yedi sene oldu.
Demem o ki, empati yapmadan kimse kimseyi yargılamasın. Günah ile suçlanan kişinin çektiği zorlukları bilmeden, yaşamadan ahkam kesmesin. Her insanın başına musallat olan farklı bir ihtiras ve günah tutkusu vardır. Bunlarla baş etmek de zannedildiği gibi o kadar kolay değildir. Eğer kolay olsa idi, ‘Haç ve kefaret’ konusunun bir önemi kalmazdı. MESİH, bâsit ve sıradan işler için eziyet çekmiş ve ölmüş olurdu.
İmansız, sinsi ve eşcinselliği ‘Normal bir davranış’ gibi göstermeye çalışanlara gelince; acaba bu insanlar bu yolla kaç kişiyi eşcinsel yapmış olabilirler ?
Kaldı ki, ben bunları aslâ savunmadım.
Bir insanın psikolojik olarak eşcinselliğe eğilim yoksa, hiç kimse onu eşcinsel yapamaz.
Eşcinsel olmayan ve hattâ toplumda önemli bir sosyo-ekonomik mevkiye sahip olan; içinden pazarlıklı, riyâkâr, merhametsiz, bencil, alaycı, kendinden başka herkesi küçük gören, güç yetiremeyeceği kimseler karşısında -çanağına et atılmış it gibi- kuyruk sallayan insanların verdiği zararlar, emin olunuz eşcinsellerin zararlarıından kat be kat fazladır.
Tekrâr ediyorum.
İnsanlar için en büyük tehlike; samimiyetsizlik ve riyâkârlıktır. İmansızlık bile bu kadar tehlikeli değildir. Çünki çoğu imansız insan, MESİH’in lütfu ile, gün olur imana gelirler.
Fakat riyâkârlar için iman -Riyâkâr kaldıkları müddetçe- mümkün değildir.
İncil de Vaftizci Yahya’nın ‘Engerekler soyu’ dediği, İsa MESİH’in en çok kızdığı ve ‘İkiyüzlüler’ diye azarladığı insanlar bunlardır. Cehennem de durumları Sodom ahalisinden daha beter kimslerin olacağını, MESİH buyurmuştur.
Benim arzetmek istediğim husus; gerçekten RAB Tanrı’nın gözünde çirkin bir iş olan eşcinselliğin ön plânda tutularak, daha çirkin işlerin perdelenmesi gerçeğidir.
Dünya tarihi hakkında az bir bilgi sahibi olan herke elini vicdanına koyup düşünsün.
Adem den bu tarafa insanlara en büyük zararlar eşcinseller mi verdi, yoksa ‘Normal’ sayılan insanlar mı ?
Hangimiz bir Hitler ve Stalin’in eşcinsellerden daha az zararlı olduğunu iddia edebilir ?
Şunu önemle arz etmek isterim. Ben ‘Eşcinsel avukatı’ değilim. Eşcinselliği, insanlık açin basit ve sıradan bir sorun olarak görmüş de değilim.
Ricam; taşlar yerine otursun.
Herkes hakettiği kadar övülsün ya da ceza görsün.
Saygılar.
4. Kasım 2009: 15:18 #33840AnonimPasifAslında bu dakikadan sonra konu üzerindeki fikir alışverişimiz kısır bir döngüde gidecek. Yani söylenilen sözler tekrarlanıp duracak. Belki de konu için son cümleleri kurup susmak iyi olacak.
Ellerimi yıkadım… Üzerime düşeni yaptığıma inanıyorum.
Â’raf;15951 wrote:Sadece kitaplardan okunarak elde edilen ve fakat pratiğe dönüşmemiş bilgiler de böyledir.
Â’raf;15951 wrote:Dünya tarihi hakkında az bir bilgi sahibi olan herke elini vicdanına koyup düşünsün.Adem den bu tarafa insanlara en büyük zararlar eşcinseller mi verdi, yoksa ‘Normal’ sayılan insanlar mı ?
Hangimiz bir Hitler ve Stalin’in eşcinsellerden daha az zararlı olduğunu iddia edebilir ?
Aslında buradaki bakış açınız çok çok yanlış.
“Hitler’in mi işlediği günahlar daha çoktur yoksa eşcinsellerin mi işlediği günahlar daha çoktur?” demek yerine, sorunun köküne insek ve bu günahların “Niçin?” kaynaklandığına baksak çok daha objektif bir sonuca varmış oluruz.
Size şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki eğer dünyada ki herkes Kutsal Kitap’taki bilgileri hayatlarında yaşayabilseydi emin olun ki bu dünyada ne Hitler olurdu, ne Stalin olurdu ne de eşcinseller olurdu.
Dünyada günah olurdu ama dediğim gibi bu denli uç noktalarda dolaşan insanlar olmazdı.
Rüzgar kardeşin de dediği gibi, burada tek bir yol var ki oda Rab’bin sözlerinden (Kutsal Kitap’tan) geçiyor. Onlara inanmamız gerekiyor. Ve akabininde de eğer Rab İsa Mesih’ten yardım dilersek oda bize verecektir. O’nun gücü herşeyi yener. “İsa” dediğimiz zaman ölümü yenmiş olan bir kavramdan bahsediyoruz. Ölümü yenen bir kişi de pekala eşcinselliği yenebilir.
Eşcinsellik hormonlardan kaynaklanıyormuş, doğuştan geliyormuş… Tarzındaki düşüncelere kulak asmıyorum. Neden asmıyorum? Çünkü kendi gözlerimle tanık olduğum gerçekler var. Zamanında eşcinsel olup da kendisini Rab’bin kollarına bırakıp bu illeti yenmiş olan insanlar tanıdım. Bu insanlar ne sizden, ne benden ne de her hangi bir eşcinselden daha kutsal insanlardı… Ama o insanlar ile günümüz eşcinsellerinin bir farkı vardı, o da “Rab’bin sözlerine inanıp, inanmamak”.
4. Kasım 2009: 20:39 #33843AnonimPasif@mutluluk 15953 wrote:
Ellerimi yıkadım…
“Ne var ki ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur.” Matta 15/18
5. Kasım 2009: 22:14 #33849AnonimPasifArkadaslar burada bizler, dünyada günah içerisinde yaşayan, İsa Mesih’le ilgisi olmayan, imansız kişileri yargılamıyoruz. Onları yargılamak bize düşmez, çünkü hüküm gününde Rab onları yargılayacaktır zaten. Günah türlerine göre insanları yargılamak yanlış olur. Hitler’in yaptıkları da, bir eşcinselin yaptıkları da, bir hırsız ya da dolandırıcının yaptıkları da günahtır. Birisi katliam yaparak insanlık suçu işlemiştir, diğerleri adi suçlar işlemişlerdir, ama neticede hepsi günahlıdır ve her biri YAPTIKLARINA GÖRE YARGILANACAKLARDIR. Örneğin biri bir cinayet işler 30 yıl hüküm giyer, bir başkası birinin eşyasını çalar, 6 ay hüküm giyer, ama sonuçta yargılanacaklardır.. Günahlarından dönmemiş ve İsa Mesih’i yaşamına Rab ve Kurtarıcı’sı olarak almamış olanlar zaten dışarıdadır ve sonsuz cehennem yargısıyla yargılanmışlardır.
Ama diğer yandan bir kişi, İsa Mesih’e iman ediyorum, imanlıyım diyor ve kiliseye gidiyorsa, fakat aynı zamanda Tanrı’nın hoşnut olmadığı günahlı bir yaşam sürüyorsa, o kişiyi yargılamaya hakkımız vardır. Kardeş diye bildiğimiz birisi eşcinselse, hırsızsa, zina yapıyorsa vs. onu uyarmalı ve tövbeye yönlendirmeliyiz. O kişi günahlarından dönerek tövbe edip kiliseye devam ederek, Tanrı yolunda ilerlemelidir; ama günahlı yaşamından hoşnutsa, tövbe etmiyorsa ya da buna gerek görmüyorsa kiliseden uzaklaştırılmalıdır. ‘Çünkü azıcık maya bütün hamuru kabartır’ (Galatyalılar 5:9). Kilise Tanrı’nın evidir, orada Tanrı yüceltilir ve O’na tapınılır. Pislik ve sefahat içinde yaşayan kişilerin kiliseye girmesi hem iman etmemiş olanlar için hem de yeni iman etmiş kişiler için tökez taşı olabilir ve onların ruhsallıktan düşmelerine ve Rab’den ayrılmalarına bile neden olabilir.‘Tanrı’nın isteği şudur: Kutsal olmanız, fuhuştan kaçınmanız, her birinizin, Tanrı’yı tanımayan uluslar gibi şehvet tutkusuyla değil, kutsallık ve saygınlıkla kendine bir eş alması ve bu konuda haksızlık edip kardeşini aldatmamasıdır.
Daha önce de size söylediğimiz, sizi uyardığımız gibi, Rab bütün bu suçlardan ötürü insanları cezalandıracaktır. Çünkü Tanrı bizi ahlaksızlığa değil, kutsal bir yaşam sürmeye çağırdı. Dolayısıyla bu çağrıyı REDDEDEN KİŞİ insanı değil, size Kutsal Ruhu’nu veren Tanrı’yı reddetmiş olur’(1.Selanikliler’e Mektubu4:1-8).
‘Her zaman sevinin. Sürekli dua edin. Her durumda şükredin. Çünkü Tanrı’nın Mesih İsa’da sizin için isteği budur. Ruhu söndürmeyin. Peygamberlik sözlerini küçümsemeyin. Her şeyi sınayın, iyi olana sımsıkı tutunun, HER ÇEŞİT kötülükten kaçının.
Esenlik kaynağı olan Tanrı’nın kendisi sizi tümüyle kutsal kılsın. Ruhunuz, canınız ve bedeniniz Rabbimiz İsa Mesih’in gelişinde EKSİKSİZ ve KUSURSUZ olmak üzere korunsun. Sizi çağıran Tanrı güvenilirdir, bunu yapacaktır’ (1.Selanikliler 516-22).
Sevgilerimle -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.