Özgür’ün Tanıklığı – Benim koyunlarim sesimi işitirler
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
1. Kasım 2009: 0:13 #26568ArmaganAnahtar yöneticiAdım Özgür. 07.04.1971 yılında Güneydoğuda küçük bir ilde doğdum. Ailemin 3. çocuğuyum, toplam yedi kardeşiz. Ailem çok dindar, iyi bir aileydi. Çocukluğumda namaz kılmasını, dua etmesini annem ve babamdan, Kur’anı ise yaz tatillerinde gittiğim kurslardan öğrendim. Allah’a büyük inancım vardı. O’nun benden çok uzakta olduğunu düşünüyordum.
Çocukluğumun büyük bir bölümü hastalıklarla geçti. Astım ve boğmaca hastalıklarına yakalanmıstım. Bazen gece yarılarında hastalanıyordum ve hastahaneye götürülmem gerekiyordu. Ailenin en çok sevilen çocuğuydum ve çok mutluyduk, ta ki, babam başka bir kadınla imam nikahıyla evleninceye kadar. Artık evimizde sürekli olarak kavga ve gürültü vardı. Babam eve geldiği zamanlar kavga ve bağırış seslerini duymamak için yatağın altına saklanırdım. Babamın başka bir kadınla evlenmesine bir türlü anlam veremiyordum. Kur’an kursundaki hocama babamın neden ikinci bir kadınla evlendiğini sordum. Onun yanıtı şu oldu: ‘Peygamber efendimiz de çok evlilik yaptı, çok evlilik yapmak günah değildir’. Ama nasıl olur da bir insan eşini başkasıyla paylaşmak ister? Bu soruma bir türlü yanıt bulamıyordum.
Babamın evde olmadığı bazı geceler hastalanır, nefes alamazdım ve acilen hastaheneye götürülmem gerekirdi. Annem, beni hastahaneye götüremediği için üzülür, ağlar ve babama sürekli beddua ederdi. Ben de kendi hastalığımı unutur, annemin haline üzülürdüm. Bir gece yine ansızın çok kötüleştim, nefes alamıyordum. Allah’a beni öldürmesi için yalvardım, artık yaşamak istemiyordum. Çünkü annemi uyandırırsam tekrar üzülecek, beddua edip ağlayacaktı. Çok çaresizdim, ve ne yapacağımı bilemiyordum. Birden odanın içini bir ışık kapladı, her yer nurla dolmuştu. Çok güçlü bir ses bana, beni öldürmeyeceğini, ama yaşatmak istediğini söylüyordu. Bir an bunun Muhammet olacağını düşündüm. O’na bakamıyordum. Kendisiyle ilgili Kur’an da Meryem suresini okumamı istedi benden. O surede İsa’yla ilgili bir ayet vardı. Sabah bu olanları anneme anlattım ama o bunlara inanmadı, bunların sadece bir rüya olduğunu söyledi. Ona göre Allah insanlarla konuşmazdı. Bir mesaj iletmek istediğinde bunu peygamberler aracılığıyla yapardı. .
Aradan uzun yıllar geçti. Ben, lise tahsilimden sonra 9 Eylül üniversitesinde İktisadi ve idari bilimleri açık kazandım ve Muğla’ya gittim. O zamana dek namaz kılar, dua eder, Ramazan aylarında oruç tutardım. Bu arada bir çocuk dergisine çocuklar için makale yazmaya başladım. Makalenin sonunda adresim yayınlandı. Çocuklardan mektuplar alıyordum. Bir gün çok ilginç bir mektup aldım. Mektupta İncil okumak isteyip istemediğim soruluyordu. Çok şaşırmıştım. İncil’e değiştirilmiş, bozulmuş kötü bir kitap gözüyle bakıyordum. Sonra İslam inancını daha da güçlendirmek için okumaya karar verdim. Birkaç hafta sonra bir İncil ve hiristiyanlıkla ilgili birkaç kitap aldım. Önce okumak istemedim. Sonra, ‘ okursam ne olur ki? Hiristiyan olacak değilim ya!’ diye düşündüm. Sonunda İncil’i okudum ve gerçekten de hiristiyan oldum.HAMDOLSUN!!!
İncil okumakla hiristiyan mı olunur? diye sorabilirsiniz. İncil’de gerçeği buldum. Aslında İncil’i okumaya başladığımda, oradaki yanlışları bulurum diye düşünüyordum. Ne var ki, İncil düşüncelerimdeki karanlığı dağıttı. Örneğin İncil, bir erkeğin sadece bir kadınla evlenmesine izin veriyordu. Yahudilikte de çok evlilik vardı, ama Rab onların bu davranışını asla onaylamamıştı. İsa Mesih bir erkeğin yalnızca bir tek kadınla evlenmesi gerektiğini söylemiştir. Allah neden daha sonra çok evliliğe izin versin ki? Allah’ın Sözü sonsuzdur ve asla değişmez. Aynı zamanda İncil’in değiştirilip değiştirilmediği konusunu da araştırmaya başladım.
‘Bizler müslümanlar olarak Allah’ın gönderdiği bütün kitaplara ve peygamberlere iman ederiz. Ama Yahudi ve Hiristiyanlar kendi orijinal kitaplarında yazılı olduğu halde buna inanmıyorlar. Oysa biz hem Tevrat’a, hem Zebur’a, hem İncil’e hem de Kur’an’a inanıyoruz. Fakat Yahudi ve Hiristiyanların bu kutsal kitapların bazı yerlerini değiştirip yalan yanlış şeyler yazdıklarını hepimiz duymuşuzdur. Fakat Kur’an’a göre (Al-i imran suresi 3ve 4. ayet, Maide suresi 46. Nisa suresi 163. ayetlere göre) Kutsal Kitap’ı kapsayan Tevrat, Zebur ve İncil Allah’ın Sözü’dür ve yine Kur’an’ a göre Allah’ın Sözü kimse tarafından değiştirilemez. En’am suresi ayet 115. Kehf suresi 27.ayet.
Kutsal Kitap, Tevrat, Zebur ve İncil de Allah’ın Sözü’nün asla değişmeyeceğini söylemektedir. Kutsal Kitap’ta İşaya 40;8’de (‘Ot kurur, çiçek solar fakat Allah’ın Sözü sonsuza dek durur’). Mezmur 119-89’da (Ya Rab Sözün göklerde sonsuza dek durur.)
İncil’de Luka 21;33de (Yer ve kalkacak fakat Benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır). Bu ayetleri okuduktan sonra nasıl olur da İncil’in değiştirildiğine inanabilirdim?
İncil’i sürekli olarak yutarcasına okuyordum. Ayrıca beni en çok etkileyen ayetlerden birisi de Yuhanna 10:24 oldu. (Benim koyunlarım sesimi tanırlar).
Ben 9 yaşlarındayken babam bana küçücük bir kuzu almıştı. Kuzu henüz bir haftalıktı. Onu çok seviyordum, biberonla sütle besliyordum.Her hafta onu yıkıyor ve onunla oynuyordum. Adını da Canan koymuştum. Burnu aktığında bile yanıma koşardı, ben de burnunu silerdim. Okuldan eve geldiğimde hemen yanıma koşardı. Canan bir yıl sonra kocaman bir koyun oldu ve onu hala çok seviyordum. Birgün eve döndüğümde onu evde bulamadım. Çalınıp bir kasaba satıldığını öğrendik. Çok ağlamıştım. Akşam babam eve gelince, kasabı tanıdığını, sabah olunca parasını ödeyerek Canan’ı tekrar geri alacağını söyleyerek beni teselli etmeye çalışıyordu. Ama nafile, bir türlü teselli olamıyordum, sabahı bekleyemezdim, Canan’ı hemen bulmak istiyordum. Sonra babam kasabın adresini buldu ve gece evine gittik, kasabı uykusundan uyandırdık. Kasap bize yardımcı olamayacağını, ahırda yaklaşık iki yüz tane koyun olduğunu ve sabah beşte bunların yüz tanesinin kesileceğini söyledi. Hem ahır kapkaranlıktı bu yüzden Canan’ı bulmak çok zor olacaktı. Babam kasaba, ‘Bizim aramamıza gerek yok! Oğlum onun adını çağırdığı gibi, eğer buradaysa koşarak gelir’ dedi. Kasap kabul etti, ahırın önüne geldik ve kapı açıldı. İçerisi kapkaranlıktı ve gerçekten çok koyun vardı. Bunların arasında Canan’ı bulmak mümkün değildi. Avazım çıktığı kadar, Canaaaan diye bağırmaya başladım. Sesimi duyar duymaz Canan iki ayağını havaya kaldırarak hızla bana doğru koştu. Sarıldık, kasap şaşkınlıktan şok olmuştu. O zaman dokuz yaşındaydım İncil’deki bu ayetin aynısını o zamanlar ben kasaba söylemiştim. ‘Benim koyunum benim sesimi tanır’.
İncil’i okuduğum zaman bu ayeti görünce çok sevindim, ağladım ve dua ettim. Rab İsa’yı kalbime davet ettim.Yaşamımda çok büyük değişiklikler oldu. Önce Allah’ı çok sevdim, O’na Baba dedim ve O da beni çocuğu olarak kabul etti. Nefret ettiğim üvey kardeşimi çok sevdim, üvey annemi sevdim, babamı affedebildim. Zifiri karanlıklardayken Rab İsa hayatımı aydınlattı, düşmanlarım için beddua değil de dua etmeyi öğretti. İnsanları sevmeyi, alçakgönüllü olmayı, paylaşmayı öğretti ve bana dünyanın her yerinde sevgi dolu kardeşler verdi. Hiristiyan olduğum için kötü biri olmadım, yoldan çıkmadım. Karanlıktan aydınlığa geçtim,gerçeği buldum ve en önemlisi Rab İsa Mesih’i buldum. O benim en iyi arkadaşım oldu, beni hiçbir zaman bırakmadı. Ona iman et, sen de asla pişman olmazsın! -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.