Ölü Kiliseler..
- Bu konu 2 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
23. Eylül 2012: 8:07 #27847AnonimPasif
“Yaptıklarını biliyorum.Yaşıyorsun diye ad yapmışsın,ama Ölüsün. Bu nedenle neler aldığını,neler işitiğini anımsa.Bunları yerine getir,tövbe et.”
vahiy 3:1.3—“Ya.. bizim Kilise de, ilahilerde müzik ,ritim, çok canlı
( …… ) kiliseye geçen hafta gittim, ne kadar sönük hiç canlı değil.”—“Ay ..vallahi vaazlarda, pastorumuz de ağlıyor bizde ağlıyoruz.kız, bir görmelisin,yaşanan duygu seli, akıp akıp gidiyor.”
—himmm ..çok şanslısın bizim pastor de bu yok,bir kere duygu hiç yok.”Bu gün müziği ve tapınışı canlı olan kiliselere, canlı diyoruz.Müziği ve enstrüman’ı az olan,duasın da daha sessiz olan kiliseleri de cansız kilise diye adlandırıyoruz.
Acaba..?
Rabbin “Ölüsün” dediği ,ya da “Yaşıyorsun” dediği kiliseler de koyduğu kıstas bizim,duygularımıza hitap etmesi ve insansal heyecanlarımız mı.?
Sayıca çok müzik aletinin oluşumu.?
Müziğin temposu mu.?
Yoksa tüm bunlardan çok daha derin,çok daha farklı başka şeyler mi. ?Bunu anlamak için, Kutsal Kıtap ve Öğretisinin ışığında,Kilisemize ve Kilisemiz deki tapınma lara ,göz gezdirmemiz yeterli olacaktır.Kutsal Ruh’un teşviki ile Kutsal Kıtap’a uyan her eylem gerçeği anlamamızı sağlayacaktır.
İşte o zaman Rab’bin Kutsal KItap’ta Kiliselere(yada bizim kilisemize) yaptığı uyarıların, SÖZ’ündeki anlamı kavrayabiliriz.
Rab’be yürekten dua eden,tapınan insanların Mesih’teki kurtuluşlarına dünya’dan gelebilecek ,Kutsal kıtap’a uymayan ters,her tür eylem yada davranıştan uzak Tanrı’nın SÖZ’ü üzerinde etkin olan ,Kutsal Ruh’un yönlendirişinde olan Kiliseler gerçek yaşayan Kiliselerdir.Rab’de çalışan bu kiliselerde İsa Mesih ,kilisenin tam ortasındadır.İsa Mesih,ve kutsal Ruh’u olduğu yerde “Ölüm” olmaz.
İsa Mesih’in ve Kutsal Ruh’un olmadığı yerde Dünya ve onun getirdiği yanlış öğreti,ve sapkın davranışlar,öğretiler, Kiliseye hakim olmaya başlardığı taktirde,o kilise yenik düşmüştür.ismi olan hizmet ettiğini sanan yaşamıyan “ÖLÜ” kiliseler sifatına kavuşmuş olur.Bunu yapanlar İsa Mesih ve Kutsal Kıtap öğretisinden uzaklaşmış,ismen var olan kiliselerdir.
Yaşadığını sanan ,ama gerçek anlamda yaşamayan,aslında ölü olan.“Yaşam sağlayan Ruh’tur. Beden hiçbir şeye yaramaz. Size söylediğim sözler Ruh’tur, Yaşam’dır.”
Yuhanna 6:63Yaşam sağlayan ruh olduğuna göre,Rab’bin sözleri Ruh ve yaşam olduğuna göre, bu sözlerin işlemediği kiliseler doğal olarak,yaşamıyan ölü kiliselerdir.
“Yeryüzünün tuzu sizsiniz.Ama tuz tadını yitirirse,bir daha ona nasıl tuz tadı verilebilinir.Artık dışarı atılıp ayak altında çiğnenmekten başka işe yaramaz.” Matta 5:13
Tuz ne işe yarar.?
Yemeklere lezzet eklemek için kullanılır; tadını yitirmış tuzun yemeğe faydası yoktur. gıdalarda bulunan suyu dışarı çekmek için kullanılır; gıdaların uzun ömürlü olması için kullanılır; buzlu yollarda buzu eritmek için kullanılır.Tuzunu yitirmiş kiliseler. ölmeye yüz tutan kiliseler…Bunu hiç düşündünüz mu.?
Ölmeye yüz tutan yada ölmüş kiliseler,Tanrı’nın işini yerine getirmekten kaçınmaya başlayacaktır.Kutsal KItap dışı davranışlar,Kutsal KItap’ta yer almayan eylemleri ile kendini gösterecektir.
Bu kiliseler için rituel,yani kilise içinde kurallar,ayinler,vaazların konu ve işlenişi,gösterişcilik,protokoller,sergilenen tiyatro vari,sapkın tapınma biçimleri(yerde yuvarlanmalar,tepinmeler,kriz geçirme,gülme ağlama,sara hastası gibi çırpınma v.s davranış biçimleri İsa Mesih müjdesini yaymaktan, Kutsal Ruh’un işlerinden çok daha önemlidir.Tuzunu kaybetmiş bu tarz kiliseler dünyasaldır.eylemleri tamamen gösteri üzerine ve insanları sapkın davranışlara,düşüncelere sevk etme üzerine kuruludur.
Bu tarz kiliselerde doğru öğretide verilmez.Ölmeye yüz tutan yada ölü kiliseler de Tanrı’nın öğretisi yoktur.Cemaat bazen neye inandığını bile bilemez.Kilisenin, İsa Mesih “bedeni” öğretisi ortadan kaldırılmıştır.Tapınma,buna benzer uygulamaları yada kilisenin idari biçimi,ilahileri farklı olsada İsa Mesih yani, Tanrı’nın bildirdiği Kutsal kelamı olan “SÖZ”unde bütünleşmiş Kutsal Ruh’un denetiminde tanınma yönlendirişinde olan Kiliseler, Tanrının “canlı,Yaşayan” kiliseleridir.
Ölmeye yüz tutan ölü kiliseler, dikkatsiz yaşayan, tanrı kelamını kendi çıkarına göre yada işine göre kullanan,çağın getirdiği yaşam biçimini,yada her tür sapkın eylemi kabul eden kilisedir.Gevşemiştir. vaazlar,ilahiler ,tapınmalar hizmetler sanki zoraki yapılması gereken işler olarak yapılacaktır.Kilise binasınin güzelliği,üye sayısı,başka kilise lerdeki cemaati kendine çekme eylemleri,insansal eylemler,eğlencenin öne geçmesi,Tanrı söz’ünü paylaşmaktan kaçınan yada bunu kendine göre yorumlayan ,Tanrı’ya ait kiliseler değildir.
Kilise dedikodularla çalkalanıyorsa,çekişmelerle didişiyorsa,herşeyim var kimseye muhtaç değilim diyorsa,ve ölmeye yüz tutan bir kiliseyse tövbe etmeli yüzünü tanrı’ya dönmelidir.Esenlikle.
23. Eylül 2012: 12:01 #37250AnonimPasifHiç kiliseye gidememiş bir kimse olarak; bu tür bir konuya müdâhil olmam doğru değil. Aslında kiliseler, kendisini “imanlı” olarak tavsif eden toplumun aynasıdır. Yâni, kiliselerde hoş olmayan davranışlarla karşılaşılıyorsa bu cemaatin de aynı durumda olduğunun göstergesidir. “Diri” bir cemaat’in içinde “ölü” bir kilise olmaz.
Bunu bir tarafa not edelim.
Kanalhayat tv de çok sık ekranlara gelen bir pastör var.
Sn. Güçlü ERMAN.
Eğer ben İncil’i okumadan,
MESİH’i tanıyıp O’nun lütfuyla iman etmeden evvel,
Bu “zât-ı muhterem”in vaazlerini dinleseydim;
Büyük bir ihtimalle İncil’e elimi bile sürmez ve bu muhteşem öğretiden uzak kalırdım.Burada kişiselleşmiş eleştiriler peşinde değilim.
Bu pastörden söz etme nedenlerimi yazmaya kalksam, saatlerimi alır.
Bunların içinden çok ilgimi çeken bir husûsu arz edeceğim.Sık sık “Tanrı benimle konuştu; Tanrı bana ‘şunu şunu yap’ dedi vs.” tarzında konuşmaları var.
Tanrı bir insanla konuşur mu ?
Konuştuğunu var saydığımızda, kişi bu söylediğini kanıtlayabilir mi ?
“Tanrı benimle konuştu” iddiası ortaya konurken,
Bahsolunan mevzûnun Kutsal Kitap’a uygun olması bir şey değiştirmez ki…
Daha önce de bu forum’da bir sn üye “Ben Kutsal Ruh’un esiniyle yazıyorum” derdi.Bu tip iddialı sözler sahibine sanki “dokunulmazlık” kazandırmakta.
Gerçek durumun asla ıspat edilemeyeceği bir mevzûda, bu şekilde iddialı konuşmlar yapma ihtiyacı nereden kaynaklanıyor olabilir ?Tanrı konuştuğunda ne dediği hemen anlaşılır/görülür.
Eğer Tanrı lutfetmeseydi ben asla MESİH’e iman edemezdim.“Beni gönderen Baba bir kimseyi bana çekmedikçe, o kimse bana gelemez” Yuhanna: 6/44
Demek ki Tanrı dedikodu ile uğraşmıyor.
Dediğini yapıyor.İmanlıya düşen; kendisinde hoş bir şey görüldüğünde, “Bu gördükleriniz/şâhit olduklarınız, benden değildir. Efendiler efendisi MESİH’in lütfudur.” demeli; kerih/çirkin şeyler görülünce de bunu kendisinden bilmelidir.
Misâl; benim hırsızlığa zaafım olsa, sonra da bir şekilde bu zaafımı yenip vaz geçsem; nihâyet, “Tanrı bana çalmamamı söyledi” desem…
Şurası muhakkak ki, Tanrı hiç kimseye “çal” demez.
Ayrıca neden benimle konuşmak ihityacı hissetsin ki ?
Kitab-ı mukaddes’te “eksik” kalan bir husus mu var ?
Tevrat’ta “çalmayacaksın” diye hükmünü de vermiş;
Değil mi ?Ama ben, “Sizlerin bilip durduğu ve gördüğünüzde benden köşe bucak kaçmanıza sebep olan bu kötlüğü, MESİH üzerimden aldı; şükürler olsun ” desem; daha doğru olmaz mı ?
Neden iddialı sözler söyleyerek İblis’in ego’muzu kullanmasına fırsat veriyoruz ki ?
Efendiler efendisi MESİH’in asla sevmediği, yanlarına dahi uğramadığı ve hatta an ağır sözleri onlar için söylediği iki grup insan var.1- Kendini beğenmişler.
2- Riyâkârlar.Hatırlayalım; Kenanlı kadının MESİH’e verdiği cevabı ve Efendiler efendisinin o kadına söylediği sözü.
Kutsal Ruh’u “yamaç paraşütü” gibi kullanmaya tevessül etmek, bize bir şey kazandırmaz. -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.