Muhammet Paraklet mi yoksa Periklit mi?
- Bu konu 10 izleyen ve 12 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
6. Temmuz 2009: 18:07 #25147ArmaganAnahtar yönetici
Muhammet Paraklet mi yoksa Periklit mi?
Acaba Kur’anın dışında İslam peygamberi ile ilgili bir bildiri var mıdır? Eski Yahudi ve Hristiyan yazılarında O’nun geleceğine ilişkin herhangi bir şey söylenmekte midir? Bazı Müslümanlar ise; incil’in Yuhanna 16:7.nci ayetinin, Kur’anın Al-A’raaf suresi (7:157) ve Al-‘aff suresinde (61:6) tanımlanan bazı kehanetleri bildirdiğine inanmaktadırlar.
Oysa Hamza, Cilt 1 sahife 330’da, “Biz Yuhanna 16:7.nci ayetini Eski ve Yeni Anlaşma’nın ışığı altında incelersek, adı geçen bu sureyi (7:157) yukarıdaki öngörüyü geçerli kılan bir bildiri olarak gösteremeyiz” demektedir. Yahudileri, Hristiyanları ve Müslümanları aynı çelişkiye düşüren tüm yanlış anlama İncili tercüme eden kişilerin “teselli edici veya yardımcı” anlamında kullandıkları paraklet sözcüğünün yazılış ve okunuşundan gelmektedir. Biz bu sözü paraklet olarak mı yoksa periklit olarak mı okuyacağız?Müslümanlar orijinal Yeni Anlaşma’nın Grekçe yazıldığını çok iyi bilmektedirler. Grekçe dilindeki “periklet” kelimesi “yüce, göksel, medhedilmiş” anlamlarına gelirken; İncil’de kullanılan asıl sözcük (Parakletos) ise “teselli edici, avutucu, savunucu” anlamlarına gelmektedir. Bu nedenle, Müslümanlar Kur’andaki (61:6) bu sureye dayanarak, İncil’de (Yuh.14:16 ve 16:7) geleceği bildirilen kişinin kendi peygamberleri olduğunu ileri sürmektedirler. Çünkü yukarıdaki Kur’an ayetinde geçen Arapça sözcük “Ahmed” Muhammed’in adlarından biridir ve övülmüş, medhedilmiş anlamına gelmektedir.
GREKÇE, PARAKLET KELİMESİNİ DOGRULAMAKTADIR:
Bazı Müslümanların yapmaya çalıştıkları şey, bu kelimenin (PARAKLETOS) sesli harflerini (a-a-e-o), öbür kelimenin (PERİKLYTOS) e-i-y-o gibi harfleriyle değiştirmektir. Seslilerin kelimeye dahil edilmediği dönemlerde, İbranice ve Arapça gibi dillerde yazarın hangi sesli harfi kullanacağ konusunda birtakım tartışmalı boşluklar vardır. Ama aynı şey Grekçe’de yoktur; çünkü tüm sesli harfler Grekçe metinlerde açıkça yazılır.GREKCE EL YAZMALARI “PARAKLETOS” KELİMESİNİ DOGRULAR:
Eğer bu kelimenin nasıl yazıldığı konusunda herhangi bir kuşku varsa, bunu mevcut el yazmalarından anlamak mümkündür. Bunlar, en eski el yazmaları olan Codex Siniaticus ve Codex Alexandrianus (ki şu anda Londra’da British Müzesindedirler) da dahil olmak üzere her isteyenin araştırmasına açıktırlar. Zaten, Yeni Anlaşma’nın Muhammedin devrinden öncelere giden 70’den fazla Grekçe el yazması vardır ve bunların hiçbirinde de PERİKLYTOS kelimesi kullanılmaz.ÖYLEYSE MUHAMMET “PARAKLETOS” OLAMAZ:
Bir müslüman için, İncil ve Tevratın dışında Kur’andaki Al A’raf (7:157) suresinde işaret edildiği gibi, İslam Peygamberinin geleceğine ilişkin bir kanıt bulabilmek konunun asıl amacını oluşturmaktadır. Nasıl ki Kur’an için tek otorite Hz. Muhammet’se Hz. Muhammet için de tek kaynak Kur’andır. Bunun dışında Hz. Muhammet için başka kriter yoktur. Bu da dolaylı olarak sürekli öne sürülen ama yapılan araştırmalar sonucu geçerliliği olmayan bir iddiadan öte gitmez. İncil’de Hz. Muhammed’e ilişkin olarak İsa tarafından ortaya konulan bir peygamberlik olmadığından; müslümanlar kendi peygamberlerinin güvenilirliğini sağlamak için bir dış kanıt bulma konusunda oldukça büyük sıkıntı çekmektedirler.ÖYLEYSE PARAKLETOS KİMDİR
Müslümanlar için bir diğer problem de İncil’de adı geçen Yuh 14:16 nolu ayetin sözlerinde yatar. ×öyleki; “Ben de Baba’dan dileyeceğim ve O sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye bir başka Yardımcı gönderecek”. Pek çok müslüman Kitabı açıp Yuh 16:7 ile birlikte bu ayeti okur ve Kitabı kapatır. Onların kavrayamadıkları husus Kitabın bir bölümünü alıp diğer yerleri görmezlikten gelmeni çok sakıncalı olduğudur. Bir okuyucu gerçekten de samimi bir şekilde ilgileniyorsa kendi amacına uygun olan ayetleri veya tümceleri okumadan önce bölümün tümüne bakmalıdır. Ve bunu yaptığında görecektir ki İsa Mesih, Yuhanna 14:16 ve 16:7 nolu ayetlerde, gelecek Parakletos’un kimliği ve gelişiyle ilgili ayrıntılı bilgiler vermektedir.Yuhanna 14 ve 16 ncı bölümlere göre İsa gelecek Parakletosun bir insan olamıyacağını söyler, şöyleki:
* Yuh.14:16…”o sonsuza dek sizinle birlikte olacak” (oysa bir insan sonsuza dek yaşamaz).
* Yuh.14:17…”o gerçeğin ruhu olacaktır” (bir insan ruhtan farklıdır).
* Yuh.14:17…”dünya onu ne görür” (oysa insan görülür).
* Yuh.14:17…”ve ne de onu tanır” (oysa insan tanınır).
* Yuh.14:17…”ve o içinizde olacaktır”(bir insan başkasının içinde olamaz).İsa kendisini işaret ederek Parakletosun özel bir misyonu olduğunu söyler, şöyleki:
* Yuh.14:26…”Babanın benim adımla göndereceği”
* Yuh.14:26…”size söylediğim tüm şeyleri hatırlatacak”
* Yuh.16:08…”o günah karşısında tüm dünyanın suçluluğunu gösterecek”
* Yuh.16:14…”o beni yüceltecek”İsa Parakletosun bir ruh olduğunu yineler:
* Yuh.14:17…”Gerçeğin Ruhu”
* Yuh.14:26…”Yardımcı (Parakletos) Kutsal Ruh”YANIT 50 GÜN SONRA GELEN KUTSAL RUHTUR
Metinden de anlaşıldığı kadarıyla hiç bir peygamber veya ruhsal varlık parakletosun yerini tutamaz. Bunları göz önüne alın: “o, sonsuza dek onlarla birlikte olacak, başkaları tarafından ne görülecek ve ne de tanınmayacak ve İsa Mesih’i yüceltirken söylediklerinin tümünü onlara hatırlatacak.” İncil’de bu nitelikleri taşıyan bir tek varlık görülmektedir o da İsa’nın gösterdiği ve parakletos olarak betimlediği İncil’in Kutsal Ruh’udur. O, yukarıda söylenen tüm şeyleri yerine getirecektir.Göğe alınmadan hemen önce İsa, Elçilerin İşleri 1.nci bölümde Kutsal Ruh için (Yuh.14:16 ve 16:7’de vaadettiği) şöyle söylemektedir:
* Elçi.1:1 “Baba’nın vermiş olduğu ve benden duyduğunuz sözün gerçekleşmesini bekleyin”
* Elçi.1:5 “Sizler birkaç güne kadar Kutsal Ruhla vaftiz edileceksiniz”Görülüyor ki İsa’nın kendisinden bahsettiği “yardımcı” güçle donanarak, O’nun göğe alınışından 10 gün sonra (dirilişin 50.nci günü olduğu için Pentikost günü denilir), ama Muhammedin doğuşundan tam 570 yıl önce gelen Kutsal Ruh’tur.
Kutsal Ruh vaadi
Yuh.16:7 40 GÜN SONRA
İsa’nın göğe alınışı 10 GÜN SONRA
Pentikost Elçi 2:1 570 YIL SONRA
Muhammedin doğuşuPEKİ SÖYLENENLER İÇİN NE DİYELİM?
Kur’an Sure 7:157 ve 61:6, daha önceden Tevrat ve İncil’de açıklanan bir peygamberden (Muhammet, Ahmet) bahsetmektedir. Öyleyse bu bölümlerin bulunması gerekmektedir. Çünkü, onlar olmadan, ölümlü bir insanın yaptığı tanıklıkla kendisini bir milyarın üstündeki bir müslüman topluluğuna peygamber olarak kabul ettirecek bir başka kanıtı olmayacaktır. Ama, bununla birlikte gelecek bir peygamberden bahseden bu tür bildiriler İncil’in her hangi bir bölümünde yoktur. Oysa, Müslümanlar ise bu ayetlerin (Yuh. 16:7, 14:16) kendi peygamberlerini (Ahmed) işaret ettiğine inanırlar. Acaba öylemi? Pekala! vaadedilen bu “danışman” bir peygamber mi, yoksa özellikle İncil’de vurgulanan Kutsal Ruh mudur? Sizler tüm bu ayetleri okurken buraya kadar anlatılanları da şöyle bir düşünün. Bir sonuca ulaşmanız gerekir. Ve gözlerinizin önündeki kanıtlara dayanarak, İncil’in Yuhanna 14:16 ve 16:7.nci bölümlerinde behsedilen kişinin gerçekten kim olduğuna kendiniz karar verin.Al A’raf Suresi 7:157
“…yanlarındaki İncil ve Tevrat’ta buldukları, okuyup yazması olmayan peygambere uyanlar…”
Al Saff Suresi 61:6
Meryem oğlu İsa:”Ey İsrailoğulları! doğrusu ben, benden önce gelmiş olan Tevrat’ı doğrulayan, benden sonra gelecek ve adı “Ahmed” olacak bir peygamberi müjdeleyen Allah’ın size gönderdiği bir peygamberim” demişti.
(Yusef Ali’nin tercümesinden alınmıştır.)8. Temmuz 2009: 13:46 #33161AnonimPasifMuhammed’e Incil hakkinda bilgi verenler, Muhammed’in övülmekten hoslandigini bildikleri için, pek muhtemelen “Faraklit” çevirisini “Pareckletos” sözcügünün karsiligi olarak öne sürmüsler, ve Muhammed de bundan mülhem olarak Isa’nin “Ahmed” adini telaffuz ettigi kanisini yaratmis ve Kur’ân’a yukardaki âyet’i koymustur 7. Böylece kendisinin “peygamber” olarak geleceginin Isa tarafindan önceden bildirildigini öne sürmüstür. Sürerken de kendisinin, diger peygamberlerden farkli olmak üzere, bütün insanlara gönderildigini bildirmistir.
Hatirlatalim ki kendisinin peygamber olarak gönderileceginin Incil’de haber verildigini söylerken Muhammed, bir bakima Isa ile ilgili Incil hükümlerini taklid etmekten baska bir sey yapmamaktaydi. Çünkü Incil’i hazirlayanlar, Isa’nin geleceginin daha önce Isaya adli “kutsal” kitapta bildirildigini öne sürerler ve Isaya’nin Israilogullarina hitaben söyledigi su sözleri örnek verirler: “…Rab kendisi size bir alâmet verecek; iste, kiz gebe kalacak, ve bir ogul doguracak ve onun adini Immanuel koyacak” (Ahd-i Atiyk, Isaya, Bap 7: 14).
Burada gecen “Immanuel” adi “Allah bizim ile” anlamindadir. Ve iste Isaya’daki bu sözlere dayanarak Matta, Isa’nin bakire bir kiz olan Meryem’den dogacagini belirten söyle bir hükmü Incil’e koymustur: “Rabbin melegi rüyada 0na (Yusuf’a) görünüp dedi: -‘Sen, Davud oglu Yusuf, Meryemi kendine kari olarak almaktan korkma; çünkü kendisinde dogmus olan Ruhülkudüstendir. Ve bir ogul doguracaktir; ve onun adini Isa koyacaksin, çünkü kavmini günahlarindan kurtaracak odur’-. Imdi, peygamber vasitasiyle Rab tarafindan söylenen: – ‘Iste , kiz gebe kalacak, ve bir ogul doguracak; Ve onun adini Immanuel koyacaklar’- sözü yerine gelsin diye, hep bunlar vaki oldu- …” (Matta’ya göre Incil, Bap 1: 18-23).
Daha baska bir deyimle Isa, “Tesellici gelecektir” derken, bununla Muhammed’i kastetmis degildir, sadece “Ruhu’l Kudüs” ü kastetmistir. “Ruhu’l- Kudûs” ise Tanri’nin Isa’ya bahsettigi ruh’tur, ki . Nitekim Muhammed bile, Tanri’nin Isa’ya “Rûhu’l-Kudüs” ile destek olduguna, ona kendinden bir ruh ulastirdigina dâir kur’ân’a âyet’ler koymustur. “Rûhu’l-Kudûs”ü de “Cebrâil” seklinde ya da Allah’in Meryem’e ulastirdigi “kün” (yâni “ol”) sözcügünün eseri seklinde tanimlamistir (Bkz. Bakara 87, 253; Nisa 171; Mâide 110)
Öte yandan, Hiristiyanligin gelisinden sonra da bazi kimseler, kendilerini uhrevî kilikta göstermek için, kendilerinin “peygamber” olarak gönderileceklerinin Tanri tarafindan önceden haber verildigini söylemislerdir. Örnegin Milâd’in üçüncü yüzyilinda Iran’da, Mani adinda biri, Hiristiyanlari kendi pesinden sürükleyebilmek için, peygamber olarak gönderileceginin Incil’de bildirildigini öne sürmüstür. Görülüyor ki ayni isi Muhammed, ondan üçyüz yil sonra yeniden denemis olmaktadir.
Pek muhtemeldir ki Muhammed’e bu fikri ve bu örnekleri verenlerden biri Selman-i Farisî ‘dir. Çünkü bilindigi gibi Selman-i Fârisî, Iran asilli bir Hiristiyan bilgini olup köle olarak Arap’larin eline geçmis ve Hatice tarafindan satin alinmis Muhammed’e hediye edilmistir. Ahd-i Atiyk’i, Tevrat’i ve Incil’i çok iyi bildigi için din konularinda Muhammed’e çok yardimci oldugu inkâr edilemeyecek bir gerçektir.
18. Mayıs 2010: 17:14 #35065AnonimPasifBozulduğunu iddia ettikleri bir kitap kendilerini aklayacak ayetler aramak iki yüzlülük değil midir?
29. Mayıs 2011: 10:02 #36323AnonimPasif“Siz O’nu tanıyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizde olacaktır” dedi İsa Mesih kendisinin göndereceği, kendisini övecek ve yüceltecek olan Kutsal Ruh hakkında.
Parakletos olmuş, Periklitos olmuş ne fark eder. Oraya illâ da, bir Ahmet kelimesi sokacaksınız. Olsa ne yazar, olmasa ne yazar?
1) “Siz O’nu tanıyorsunuz” 600 yıl sonra gelecek olan birini mi havarileri tanıyordu? Hiç görmemişler, duymamışlardı bile. Onlara göre, görmüş olsalar bile, hiç bilmek, ilişki kurmak istemedikleri biriydi Muhammed. İsa’nın tam zıttıydı.
2)”Çünkü O aranızda yaşıyor” – Bu ne demek? O kimse zaten o an aralarında yaşıyormuş. Ahmet, Mehmet, Veli ise; O zaten orda. “Ne demek O’nu göndereceksin?” diyeceklerdi, “O zaten burda”. Yani aralarında yaşayan varlığın, bedensel bir Kişi olmadığı apaçık ortada olduğu gibi, “Kutsal Ruh” olduğu da net bir şekilde söyleniyor. Daha, illâ da araya, imkânsız anlamlar sokmaya çalışarak, olmayan bir peygamber yaratmak isteyenler, Tanrı’nın gazabından kurtulmayacaklardır. Yahya Peygamber, İsa’yı görür görmez, “Ben sizi suyla vaftiz ediyorum, ama O sizleri Kutsal Ruh ve ateşle vaftiz edecek” demiştir ve nitekim de öyle olmuştur. İsa dirilip, havarilerine 40 gün göründükten sonra göklere dönmüş ve Pentekost Günü de, söz verdiği gibi Kutsal Ruhu’nu, O’na iman eden Hristiyanların (ve Yalnızca Hristiyanların) üzerine dökmüştür. Kutsal Ruh, kurtulanların Mühürü’dür. İsa Mesih inanlıları dışında, HİÇKİMSEDE yoktur.
3) “İçinizde olacaktır”. Muhammed kimin içinde söyler misin? Koskoca herif, nasıl milyarlarca insanların her birinde var olabiliyor? İnsaf diyorum. El-insaf diyorum. Kendi kendini peygamber ilân etmiş, kendi istek ve arzuları doğrultusunda ayetler indirmiş bir karakteri sorgulamazken, niye bu kadar uyduruk bir şekilde, ‘Öküz ardında buzağı’ arıyorlar anlayamadım.Ayni İncil yazılarında, “O, Beni övecek, beni yüceltecek, Benden alıp size verecek, kendini yücelmiyecek” gibi sözleri okumuyormusunuz? Muhammed ise, baştan sona kendisini yüceltti ve yüceltirken de ‘Allah’ diye bir ilâh kullandı. Siz de sadece oltayı ve yemi değil, ağırlık kurşununu ve mantarı da yuttunuz, hem de hiç sorgulamadan.
“Bütün peygamberler Yahudi idi” diyoruz, hiç sorgulamıyorsunuz. “Hiçbir başka bir ırktan, tarih boyunca tek bir peygamber gelmedi” şaşmıyorsunuz, araştırmıyorsunuz. Var mı öyle bir peygamber? Hani nerde? Nerden duydun? Kim söyledi? Öğretisi ne? Kitab’ı nerde? Yok öyle birşey. Asla olmamıştır. Hepsi İshak ve Yakup soyundan gelen Yahudi’dir. Ve Tevrat, binlerce sene evvelinden, bunun böyle olacağını söylemiş ve SAHTE PEYGAMBERLERE uyulmaması gerektiği konusunda uyarmıştı. İsa Mesih de, “Kurtuluş Yahudilerdendir” demiştir.
Hal böyle iken, Yahudi olmayan birini peygamber kabul ediyorsunuz. “Bana hiçbir mucize verilmedi, gaipten de bilgim yoktur” diyen bu kişiye ille de olmadık mucizeler atfediyorsunuz. Kitab’ı Kitap’lara ters düşen, Tevrat, Zebur ve İncil’e hiçbir şekilde uyum sağlamayan, Tanrı’sının Adı da, karakteri de çok farklı olan birinin peygamberliğine inanmayı tercih ettiniz. Put Merkezini Kâbe edindiniz. Putperest bütün tapınmaları ve ibadet şekillerini aynen devam ettiniz (Ramazan’da bir ay oruç, Mekke’yi ziyaret (Hac), Muhammed’den ve İslâm’dan önce de vardı. Yedi defa dönüp kara taşı öpme de vardı, Şeytan taşlama da, şıplak veya yarı çıplak dönmeler de. En yüce İlâh (360 arasından) ‘AY TANRISI’ idi. Bugün bütün cami ve minarelerin, hatta bütün İslâmî ülkelerin bayraklarında bile AY var. Yıldızlar da taptıkları diğer ilâhları temsil eder. Yani, tamamen Şeytanî.
Bu ve buna benzer, o kadar şey var ki, sonsuza dek yazmak gerekiyor. Hadislerdeki bazı şeyler, burada yazılamıyacak kadar hem ayıp, hem sapık. Bunları görememek, görüp de sorgulamamak ‘taraflılığın’ göstergesidir. Bunun yerine, “İsa Mesih, niye kulağını sağ elle değil de, sol elle tuttu? Bu ‘Solcu’ olduğunun bir işareti, gizli bir şifre değil miydi?” gibi abuk-subuk sorulara, daha doğrusu İslâmî saldırılara maruz kalıyoruz.
Sevgili Ocean, sonsuza dek sorabilirsin. Ama sonunda seni kurtaracak olan, sadece imanın olacaktır. Kafa bilgisi kurtarmaz. O, bir yere kadar yararlıdır. Sonunda, yüzme bilmesen bile, kendini okyanusların derinlerine bırakman ve kurtuluşun için bir tek İsa Mesih’e güvenmen gerekecek. Seni kurtaracak olan işte bu imandır. Yüzme öğrenip kendin yüzebilmen değildir. Biz ‘birşeylere’ veya ‘bazı prensiplere’ veya bir ‘dine inanmıyoruz. Biz İSA’ya inanıyoruz. Okyanusların en derin yerlerine de, yüzme bilmediğimiz halde, sırf O’na inandığımız, O’na güvendiğimiz ve O’nu sevdiğimiz için atlıyoruz. Çünkü O, bizler için, ‘Hunharca ölüme’ gitti. Sevgisini bizlere ispatladı. Bizler için kendisini feda etti. Biz ona herşeyimizle güveniyoruz. Kurtaran iman budur işte. Bir yerde, sen de okyanusun derinliklerine atlamalısın. “Yüzme öğreneyim, ondan sonra” deme. Çünkü artık O’na değil, kendine güveniyor olacaksın. Bilmem anlatabildim mi?
İncil Kitabı’nın arkasında basit bir dua var. Kendini O’nun ellerine teslim etmek istediğinde, yürekten bu duayı okursan, O gelecek (yani yukarıda bahsettiğimiz O’nun ruhu – Kutsal Ruh ) ve sana herşeyi O açıklayacak, O öğretecek ve sen O’na ait olacaksın. Rab yardımcın olsun.
4. Haziran 2011: 17:51 #36334AnonimPasifkatılıyorum
11. Haziran 2011: 15:53 #35378AnonimPasifBugun Hristiyanlikta bu kadar cok mezhep neden vardır? Biri dogruysa otekileri hurafe degil midir? Sonra dogrunun ne oldugunu kim bilebilir? Herkes inanmak istedigi seye inanmiyor mu?
Tamam ben Mesih’e inanayim Incil’e inanayim ama dinim-mezhebim ne olacak benim? Mesih bugün dünyaya gelse hangi inancı dogrulardı? Bugun Mesih inanci Hristiyanliksa bu hangi hristiyanlıktır? Hristiyanligin icinde o kadar cok hristiyanlik var ki!
11. Haziran 2011: 21:49 #35379AnonimPasifSimun;21230 wrote:Bugun Hristiyanlikta bu kadar cok mezhep neden vardır? Biri dogruysa otekileri hurafe degil midir? Sonra dogrunun ne oldugunu kim bilebilir?Sevgili Simun,
Kutsal Kitap, Tevrat, Zebur ve İncil’den oluşan tek bir kitaptır. Bunların üçü birbirini tamamlar. Dünyanın yaratılışından sonuna dek olmuş ve olacak olan her şey orada kayıtlıdır. Hristiyanlıkta mezhepler yoktur. Mezhepleri insanlar yaratmıştır. İnsanlar, Kutsal Kitap’ı kendilerine göre yorumlayarak ve eski inançlarından gelen adetleri, şekilcilikleri ve uygulamaları da buna katarak yeni yeni mezhepler ortaya çıkarmışlardır.Bizim tek rehberimiz tek örneğimiz Kutsal Kitap’tır ve içinde yazılanlar bizim tek doğrumuzdur, çünkü Tanrı’nın diri Sözleri’dir. Bu nedenle bunun yüzde yüz doğru olduğunu biliyoruz, bunu bilmek için münemccim olmamız gerekmez. Kutsal Kitap’ta bulunmayan tüm uygulamaları, öğretileri ve hurafeleri şiddetle reddediyoruz, kesinlikle kabul etmiyoruz. Herkes tabii ki inanmak istediği şeye inanabilir ama İsa Mesih’e iman etmenin dışında hiç kimse sonsuz kurtuluşa ve yaşama kavuşamaz. İsa Mesih yaşama giden tek YOL’dur. İncil’de Yuhanna 14:6′da şu sözleri okuyoruz:
‘İsa, ‘Gerçek ve Yaşam Ben’im’ dedi. Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez’.
Ayrıca Kutsal Kitap’ta Yeremya 6:16’da şöyle okuyoruz:
‘Rab diyor ki, ‘Yol kavşaklarında durup bakın, eski yolları sorun,
İyi yol nerede, öğrenin, o yolda yürüyün, canlarınız rahata kavuşur,’
Ama onlar, ‘O yolda yürümeyiz!’ dediler’.Rab insanların doğru yolu aramalarını istiyor, kurtulmaları için yüreklerinde bir istek arıyor. Doğruyu, gerçeği aramak kişinin kendi sorumluluğudur. ‘Beni arayın, kurtulursunuz’ diyor Tanrı. Ama insanlar Tanrı’nın bu kurtuluş çağrısını reddederlerse, Tanrı’nın yolunda değil de, kendi yollarında yürürlerse bunun sonucuna da katlanmak zorunda kalacaklardır.
Quote:Tamam ben Mesih’e inanayim Incil’e inanayim ama benim dinim-mezhebim ne olacak ?Sevgili Simun, İsa Mesih’e iman eden bir kimsenin dine, dinsel işlere, mezheplere ihtiyacı yoktur. Sen Mesih’e itaat et, O’nun sözlerini oku ve uygula. Ne din, ne dinsel işler ne de mezhepler insana kurtuluş verebilir, kurtuluş sadece Rab İsa Mesih’tedir.
Quote:Mesih bugün dünyaya gelse hangi inancı dogrulardı? Bugun Mesih inanci Hristiyanliksa bu hangi hristiyanlıktır? Hristiyanligin icinde o kadar cok hristiyanlik var ki!İsa Mesih, kendisine iman edenlerden ve Sözlerini dinleyip uyguluyanlardan hoşnut olur. Günümüzdeki yozlaşmış hristiyanlık, hristiyanlık değildir. Belki nüfus kağıtlarında ‘Hristiyan’ yazabilir, ama bu, insanın hristiyan olduğu anlamına gelmez. İsa Mesih, o tür kişiler için, ‘Onları meyvalarından tanıyacaksınız’ demiştir. Onların yaşamlarına bakıldığında Kutsal Ruh’un meyvaları görülmez. Sevgisizdirler, öfkelidirler, bencildirler, benliklerinin tutsağıdırlar. Öldükten sonra nereye gideceklerinden, kurtulduklarından emin değildirler, öyle bir güvenceleri yoktur, çünkü Mesih’i yaşamlarına almamışlardır, Mesih’i yaşamlarının dışında bırakmışlardır. Ama söze gelince tek ve gerçek Hristiyanlar onlardır. Böyle kişiler için Mesih bir gün: ‘Yanımdan gidin ey fesat işleyenler, sizleri tanımıyorum’ diyecektir. Gerçek Hristiyan, Mesih’e gerçekten iman etmiş, ruhsal olarak yeniden doğmuş ve yaşamında Mesih’i birinci sıraya oturtmuş kişidir. Yaşamı Kutsal Ruh’un meyvalarıyla doludur. Herkesi sever, herkesin iyiliğini ister, kıskanmaz, kötü davranmaz, kendi çıkarını aramaz. Mesih’i hoşnut etmekten, O’nu yüceltmekten zevk duyar ve sadece Mesih için yaşar.
Umarım sorularına kısmen de olsa yanıt vererek sana yardımcı olabilmişimdir sevgili Simun. Sormak istediğin soruların varsa sormaktan çekinme. Sana severek yardımcı olmaya çalışacağız. Tanrı’nın ruhsal gözlerini açmasını ve gerçeklerini görmeni tüm kalbimle diliyorum.
Rab’bin sevgisinde kal
Sevgilerimle26. Temmuz 2011: 2:41 #35383AnonimPasif[YOUTUBE]3ZJnYm85aSc[/YOUTUBE]
26. Temmuz 2011: 14:42 #36444AnonimPasifpeki ya hz. Muhammed’in yaptığı onca mucize ne olacak? hem onca işkence görmüş. Yalan söyleyen biri neden kendini bile bile ateşe atsın ki? Hem onca sene yaşadıı yerde ‘güvenilir’ diye adlandırılmış biri. Neden çevresinde ki insanlarada kötülük edip onlarıda yanlışa sürükleyip iskence görmelerini sağlasın ki ?
ayrıca ben bu gün kliseye gitmek istediğimde Katoliklik, Ortodoksluk, Protestanlık diye bana 3 seçenek sunuluyor. ben hiç birisine dahil olmak istemiyorum ben incile inanıyorum ınsanların ayırdığı gruplara değil. Bu konuda ne yapabilirim?
ayrıca kafama takılan bir diğer soruda neden 4 ayrı incil var? sonucta hepsi aynı şeyi yazmıyormu ?26. Temmuz 2011: 19:41 #36445ArmaganAnahtar yöneticiQuote:peki ya hz. Muhammed’in yaptığı onca mucize ne olacak? hem onca işkence görmüş. Yalan söyleyen biri neden kendini bile bile ateşe atsın ki? Hem onca sene yaşadıı yerde ‘güvenilir’ diye adlandırılmış biri. Neden çevresinde ki insanlarada kötülük edip onlarıda yanlışa sürükleyip iskence görmelerini sağlasın ki ?
ayrıca ben bu gün kliseye gitmek istediğimde Katoliklik, Ortodoksluk, Protestanlık diye bana 3 seçenek sunuluyor. ben hiç birisine dahil olmak istemiyorum ben incile inanıyorum ınsanların ayırdığı gruplara değil. Bu konuda ne yapabilirim?
ayrıca kafama takılan bir diğer soruda neden 4 ayrı incil var? sonucta hepsi aynı şeyi yazmıyormu ?Sevgili Nina, samimi soruların için çok teşekkürler. İlkin şunu belirtelim ki, İslam peygamberi Kuran’a gore hiçbir mucize gerçekleştirmemiştir. Bk. Sure 3.138. Yaptığı söylenen mucize – ayın ikiye bölünmesi – tamamen bir rivayettir. Yine Muhammed’in tek mucizesinin Kuran olduguna inananlar da vardır.
Bir kiliseye gitmek istediğinde sana ve bana 3 seçenek sunuluyor dedin. Katolik, ortodoks veya protestan kiliseleri. İlkin Kilise kavramını anlamak iyi olur. Kilise kelimesi Yunancada Eklesia’dır. Eklesia, Tanrının bu dünyadan kendisine çağırdığı kişiler’ demektir. Tanrının bu dünyadan Kendisine çağırdığı kişiler kimler olabilir? Gerçek Mesih izleyicileri… Tanrının Sözlerini okuyarak bu sözlere itaat eden, İsa Mesih’i kişisel RAB ve Kurtarıcıları olarak kabul edip ruhsal anlamda yeniden doğan imanlıların oluşturduğu bir topluluktur bu. Kilise, İsa Mesih’in bedenidir. Dört duvardan oluşan, gösterişli, kocaman, içi haçlarla veya ikonlarla dolu binalar degildir Kilise. Kilise İsa Mesihe inananların topluluğudur. İsa der ki, Nerede iki veya üç kişi benim adımla bir araya gelirse ben orada onların ortasındayım’ (Matta 18.20). O nedenle senin de İsayı kişisel Rab ve Kurtarıcıları olarak kabul ederek Onu yucelten hayatlar yasayan İsa Mesih inanlılarının arasına katılman gerekir. Böyle bir inanlı topluluğunu da protestan kiliselerinin dışında bir kilisede bulman olanaksızdır.
Neden bir değil de dört İncil? Bu soruyu çok sık duyuyoruz. Oysa sadece tek bir İncil, tek bir İyi Haber, tek bir Müjde vardır. İncil 27 kitaptan oluşur. Bu 27 kitabın ilk dördüne de ayrıca İncil adları verilir. Örneğin, Matta İncili, Luka İncili gibi. Şunu unutmayalım ki, bu dördü, İsanın öğrencileri arasından gelen ilk dönem Mesih inanılarının, Kilisenin kurulduğu ilk günlerden başlayarak yazmaya başlayıp bitirdikleri birer tanıklık kitabıdır. İsa tarafından degil, ama İsanın öğrencileri ve ilk hristiyanlar tarafından Kutsal Ruhun esiniyle yazılmışlardır. Sonsuzluktan var olan Tanrı Sözü olup bakire kız Meryemden dünyaya gelen, aramızda yasayan İsa Mesih’in yaşamını, yaptıklarını, öğretişlerini, mucizelerini, çarmıha gerilişini, ölümünü ve ölümden dirilişini anlatırlar. Bir anlamda İsa’ya tek bir açıdan değil de dört açıdan bakmamızı sagladıgından, dört tanığın var oluşu, daha güvenilir ve kapsamlı ve doyurucudur. Nasıl ki bir futbol maçını farklı açılardaki kameralardan seyretmek tek kameradan seyretmekten daha zevkliyse, İsa’yla ilgili tanıklıkların da birden fazla kişi tarafından kaydedilmesi, bu haberlerin güvenilirliğini daha da pekiştirmekte ve İncili çok daha etkili bir duruma getirmektedir.
26. Temmuz 2011: 21:05 #36446AnonimPasifcevabınız için çok teşekkür ederim.
ama mucızeler konusunda hala kafam karışık :/ bu konuda ne yapmam gerektıgını bılmıyorum. sorumun cevabını tam alamadım…26. Temmuz 2011: 22:57 #36448AnonimPasif@nina 21516 wrote:
cevabınız için çok teşekkür ederim.
ama mucızeler konusunda hala kafam karışık :/ bu konuda ne yapmam gerektıgını bılmıyorum. sorumun cevabını tam alamadım…Sevgili Nina, senin sorularına değerli Evangelist Ağabeyimiz çok güzel anlaşılır bir şekilde yanıt vermiş aslında.
Kafanı karıştırdığını dile getirdiğin Mucizeler konusunda Toplama bilgileri ile sana ışık olan aslında yine Kur’an olacaktır…! Nasıl mı?
Kur’an da belirtilen bir çok ayette, Kendisine Mucize göstermesini isteyen halka verilen yanıtlar, ‘’ Mucizeler Rab’bimin katındadır ya da Benim Mucizem Kur’andır demiştir… Buradan anlayacağımız üzer Muhammed’in MUCİZESİ YOKTUR OLMADIĞINI KENDİSİ DİLE GETİRMEKTEDİR!
Peki Ay’ın yarılması, tepside herkesin yemesine rağmen bitmeyen yemek ve diğer adı geçen mucizeler neyin nesi oluyor…. YAHU İSA’NIN HAVARİLERİ GÖRDÜKLERİNİ YAZINCA BU İNCİL SAHTE OLUYOR DA, KUR’ANDA GEÇMEYEN AMA YANINDA VAR OLDUĞU SÖYLENENLER ŞÖYLE BÖYLE MUCİZLER YAPTI DEYİNCE Mİ GERÇEK SAYILIYOR?
Muhammed’e isnat edilen mucizelerin hiç biri Kur’anda geçmemektedir. Kendisi de ayetlerinde Kur’an dışında mucizesi olmadığını diğerlerinin ise Rab’bin katında gizli olduğunu söylemektedir.
Mucizelerin İnsanları ikna etme gerekçesi olduğu kadar anlamı ve yararı da olması gerekir.tabiki kalıcılıkta vazgeçilmez bir unsurdur mucizelerde..Muhammed’e de fazla yüklenmemek gerekir aslında bana kalırsa gerçekten çok büyük bir mucizesi var…!
Sen, Ben gibi iki farklı cinsin çiftleşmesi ile dünyaya gelip, belli bir ömür sürüp vefat edip topğrağa gömülen sıradan bir fani olmasına karşın kendisinin peygamber olduğuna o dönem bir çok kişiyi ikna etmeyi başarıp yine kendi sağlığında İslamiyet Mekke ve Medine dışına çıkamamasına karşın çevresindeki öğrencilerin ölümünden sonra dışarı açılıp çeşitli savaşlarla uydurma inanç sistemini yayılmasına sebebiyet verip kendisini Peygamberliğine inandırılmıştır.. Buda bir mucize ama ŞEYTAN’DAN…!Musa; Döneminde en güçlü hanedanlığın reisi olan Mısır Firavunu’na posta koymuş, onunla uzun süren mücadele sonucu İsrailoğullarını ardına lıp Kızıldenizi yararak insanlarını kurtarmış, Firavun’u alt etmiştir. Çölde duası ile gökten Man denilen yiyecek yağmış insanları aç kalmaktan kurtulmuştur. Gördüğün gibi Musa’nın mucizelerinde İnsanlığa faydalı yarar sağlamıştır. Ve daha burada saymadığım birçok mucizeye açık ve net olarak sahiptir de Musa…
İSA; Körlerin gözlerini açtı, Denizin üzerinde yürüdü, Ölüleri diriltti, en önemlisi kendisi daha önceden bildirdiği üzere 3 gün Ölüm diyarında kalıp dirilmiştir ki, Babasız (Döllenmeden) Ana Rahminde bedeni hayat bulmuştur. 5000 Kişiye yemek sağlamış, Cinleri kovmuş ve daha yüzlercesi. Gördüğün gibi İsa’nın mucizeleri de kalıcı olduğu gibi insanlık üzerine yarar sağlamıştır.Bu mucizeleri Kur’anda inkar edemiyor olup Bu ve diğer bilgileri de kullanarak kendince bir kitap geliştiren Muhammed, aslında kendinden önce gelenlerin bilgilerini de çevresinde bulunan farklı dindeki insanların bilgilerini harmanlayarak ortaya çıkarmış bu yüzden de içerik yüzlerce çelişki ile dolmuştur..
Kendisine Mucize sorulduğunda neler dediği ile ilgili ayet örnbeklendirmelerini yukarıda izah etmeye çalıştım.. Gelelim dilden dile dolaşan Mucizelere; Kur’anda yer almayan ve hatta Muhammed’in bizzat ayetlerinde Mucizem yoktur anlamına gelen birçok ayetine rağmen bu mucizeler nasıl var oldu ve neden dilden dile yayılıyor?
Bu mucizeleri belli bir itibar sahibi olanların yada belli bir itibaraa sahip olmak isteyenlerin din istismarı yoluyla uydukları hurafeden başka bir şey değildir.
Hadi diyelim ki Ay ikiye yarıldı? Sormamız gereken soru; 1- NEDEN AY üzerinde yapıldı bu mucize?
Acaba bunun nedeni, Kur’anda defalarca geçen ve üzerine yeminler antla içilen Ay ile ilgili ayetler olabilir mi? Ya da Kabe denilen 360 Put’un evinde bulunan en büyüklerinden El-İlah adlı put’un Ay Tanrıcası olarak ısımlendırılıyor olmasından kaynaklanıyor olabilir mi?Geçelim bunları AY’IN YARILMASI NASIL BİR MUCİZEDİR Kİ, KİMİN NE İŞİNE YARADI, VE DÜNYA ÜZERİNDE BÖYLE BİR ŞEY YAŞANMIŞTA NEDEN HİÇ BİR KAYITLI TARİHTE YER ALMAMIŞ.. ÖYLE YA BU YARILAN AY BİR TEK KUREYSLILRIN UZERINDE MI YARILDI DÜNYANIN DİĞER BÖLGELERİNDE AY SABİT Mİ KALDI ? ve insanlara ne gibi yarar sağladı…?
Kur’anda mucize yoktur sevgili kardeşim.. Mucize Tanrı tarafından direkt yada aracılar koyarak insanlara hesap kitap yapmak zorunda bırakılmaksızın doğa üstü yapılan olaylardır…
Öyle bakara suresinden bir ayeti alıp, Ali İmrandaki başka bir ayetle toplayıp, içinde geçen bir kelimeyi katlarına çarparak matematiksel bir şeyler çıkarıp adına da KUR’anın Mucizeleri demekle olmuyor mucizeler ne yazık ki:)))
Kutsal Kitap’ı aç baştan sona oku GÖRECEKSİNB BİR SÜRÜ MUCİZE VAR VE İNAN BANA HİÇ MATEMATİK BİLMESENDE MUCİZELERİ GÖRMEKTE ZORLANMAYACAKSIN…sEVGİ VE ESENLİK İÇİNDE KAL KARDEŞİM:..
27. Temmuz 2011: 0:12 #36449AnonimPasifokuyorum. Ama 2 ay oldu İsa mesihe iman edeli. affedin kafam hala karışık.
çok teşekkür ederim cevabınızdan dolayı.
esen kalın -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.