Misafir ziyaretçiler :
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
14. Ağustos 2010: 9:15 #27024AnonimPasif
hrturkMisafir Ziyaretçiler,
Sitemize gelip incelemeniz ve anlamaya çalıştığınız konular hakkında sorular sormanız, inanın bizleri çok mutlu ediyor. ‘Bilmek İsteyen’ bir kardeşimize, bir misafirimize, yardımcı olmak en büyük zevkimizdir. Yalnız şunu unutmamamız lâzım ki, burası bir Hristiyan sitesidir. Hristiyan görüşleri paylaşılıyor. Yani siz sanki da bir kiliseye gidip soru soruyorsunuz gibi oluyor. İğneyi kendinize, sonra çuvaldızı başkasına diye düşünmelisiniz.
Bir kilisede nasıl davranılır? Cevabı: Bir camide ziyaretçi bulunan, başka dinden olanların nasıl davranmasını istersek; öyle. Ben bir camiye gidip de, imam her ağzını açtığında, meselâ: “Kuran son kitaptır” dediğinde, ayağa kalkıp “Hayır kitap bile değildir”, veya “Muhammed son peygamberdir” dediğinde, “o peygamber bile değildir” desem, ne olurdu neticede? Tabii ki kıyma ederlerdi ama, daha nezaketli davransalar bile, en azından kulağımdan tutup, dışarı atarlardı. Çünkü ben, İslâm’ı öğrenmek için değil, İslâm’a saldırmak ve ordaki diğerlerini İslâm’dan soğutmak amaçı ile orda bulunduğum ortaya koymuş olurdum.
İşte bizim de, bu sitede yaptığımız ayırım budur. Başka birşey değildir. Düşmanlık hiç değil. Bu yüzdendir ki, bazı misafir ziyaretçilerin yazdıkları, hiç yayınlanmamaktadır. Yüreklerinde öğrenme isteği değil, “İnanıyoruz” dedikleri Kitapları, yani Tevrat, Zebur ve İncil’i aşağılamak vardır. Biz onlara defalarca sorduk, “Medem ki siz bu Kitapları kötülüyorsunuz; siz o zaman hangi Tevrat, Zebur ve İncil’e inanıyorsunuz? Nerede bulup da okudunuz? Niye ezbere konuşuyorsunuz? En azından bizlere de birer kopya verin, bizler de okuyup kurtulalım.” Ama hiç cevap yok. Çünkü öyle birşey yok.
Sorulan sorular artık nakaratlaşmış. Bin defa sorulmuş, bin defa cevaplanmış. Ama okumadıkları için, büyük bir heyecanla geliyorlar ve “Ben onlara öyle birkaç soru soracağım ki, darmadağın olacaklar” düşüncesiyle alıyorlar ellerine kırbacı. Bunlar kendilerinden o kadar emin ki, yazılan cevapları bile okumuyorlar. Takım tutar gibi, din tutuyorlar. Yazılarından, bunların ruhlarını okuyoruz ve cevap vermiyoruz. Ama onlar, yine savaşta galip gelmiş sultanlar edası ile “Cevap veremedikleri için sustular” diye kendi kendilerini kahraman ilân ederler. Bizler hep ‘kahpeler’, onlar ise hep Cüneyt Arkın’lar. Hiç büyümemiş, hep dokuz yaşında kalmış, kendisini “Kurtlar Vadisi” dizilerine adamış, salon odası kahramanları. Biz bunlarla uğraşmak istemiyoruz.
Zaman ve Sabırla, İslâm ve Hristiyanlık arasındaki farkları görecek, hiç bağdaşmadıklarını, ‘biri doğru ise, diğerinin doğru olamayacağını’, Tanrı’larının ayni kişi olmadıklarını, Ruh ve karakterlerinin değişik olduğu gibi, adlarının da tamamen değişik olduğunu, Yahova’nın Allah olmadığını ve tüm öğreti ve anlayışlarının ve peygamberlerinin karakterlerinin bile dağlar kadar farklı olduğunu anlayacaksınız. Sabırla Forum’daki yazıları okuyarak, ‘Diğer Taraf’ın neden ve ne düşündüğünü anlayarak ve yine ‘İslâm Site’lerinden de yardım alarak, ya bir inancı fırlatıp atacaksınız, ya da diğerini. “Bunların her ikisi de cennete götürür zaten” düşüncesinin ne kadar yanlış olduğunu göreceksiniz. ‘Esaret ve Hürriyet’, ‘Cennet ve Cehennem’, ‘Sevgi ve Nefret’ ne kadar farklı ise, bunlar da o kadar farklıdır. Sonunda karar, yine sizin olacaktır. Ama ‘Karşı Tarafa’ bir şans verin. Çünkü ne Hristiyanlık 1400 yıldır sizlere sunulduğu gibidir, ne de İslâm.
Hepinize sevgi ve saygılar. Rab Tanrı ışığıyla hepimizi, her zaman aydınlatsın. İçimizde ve düşüncemizde, yanlış olan ve Şeytan’dan olan herşeyi alıp götürsün. Amin.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.