Malatya Katliamı Perde Arkası

  • Bu konu 8 izleyen ve 49 yanıt içeriyor.
15 yazı görüntüleniyor - 31 ile 45 arası (toplam 50)
  • Yazar
    Yazılar
  • #28886
    Anonim
    Pasif

    Katledilenler anıldı

    Malatya’da Zirve Yayınevi’nde katledilen Tilmann Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel, ölümlerinin birinci yıldönümünde, Harbiye’deki Saint Esprit Katolik Katedrali’nde düzenlenen törenle anıldılar.

    Tilman Geske’nin eşi Susanne Geske, Necati Aydın’ın eşi Şemse Aydın ile çocuklarının katıldığı anmaya, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in eşi Rakel Dink ve Hıristiyan kiliselerinin temsilcileri de katıldı.

    Tören, yayınevinde öldürülenlerin fotoğraflarının slayt gösterisiyle başladı. İslam ülkelerinde inançları nedeniyle öldürülen Hıristiyanların fotoğraflarının gösterimi yapıldı. Ankara Kurtuluş Kiliseleri lideri İhsan Özbek, geçen yılın Türkiye’de yaşayan Hıristiyanlar için zor bir yıl olduğunu söyledi. Türkiye Kiliseleri Birliği Başkanı Zekai Tanyar, Türkiye’nin inançları nedeniyle insan öldürülen ülkeler arasında yer aldığını anımsattı. Tanyar, yıllardır yanlış anlaşıldıklarını, hedef gösterildiklerini ve saldırgınların el altından kışkırtıldığını söyledi. Törende Tilmann Geske’nin kızları, babalarının bestelediği bir şarkıyı seslendirdi.

    http://www.haberinyeri.net/Guncel/Katledilenler-anildi_17375.html

    #29025
    Anonim
    Pasif
    Beni korkunç gösteriyorlar

    13 Mayıs 2008
    Ali DAĞLAR

    5561037.jpg

    Malatya’da biri Alman 3 kişinin, Hristiyanlık propagandası yaptıkları gerekçesiyle öldürüldükleri cinayetin bir numaralı sanığı Emre Günaydın, “Beni korkunç biri olarak gösteriyorlar” diyerek, daha önce detaylarıyla itiraf ettiği suçlamaları tümüyle reddetti. Sanık Salih Gürler ise, “Onları Emre öldürdü” iddiasını yineledi.

    MALATYA’da Zirve Yayınevi’nde biri Alman 3 kişinin boğazları kesilerek öldürüldüğü katliamla ilgili 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren davada dün Emre Günaydın ilk kez sorgulandı. Konuşmak istemeyen Günaydın, mahkeme Başkanı’nın uyarısı üzerine, 9 sayfalık savunmayı 9 dakikada okudu. Mahkeme Başkanı’nın sorusu üzerine Günaydın, bıçak ve kurusıkıları, korunma amaçlı yanlarına aldıklarını öne sürerek, “Öldürmek isteseydik, gerçek tabanca alırdık” dedi. “Bu kişilerin PKK ile işbirliği içinde bölücülük yaptıkları konusunda hemfikirdik” diyen Günaydın’a Mahkeme Başkanı, “O sitelere baktım, bölücülük filan yok. Hıristiyanlığın iyi bir din olduğunu anlatıyorlar” karşılığını verdi. Kitabevinde misyonerlik konusunda 3 maktülle tartıştıklarını ve kendilerine küfür edildiğini savunan Günaydın, olayı şöyle anlattı: “Hamit, Salih ve Cuma kurusıkıları çekti. Salih önce Alman’ı, sonra Necati’yi arkadan kündeye getirip yere yatırdı. Uğur’u da yere yıktılar, ağzına havlu bağladılar. 3 şahsı da Hamit ve Cuma domuz bağıyla bağladı. Ben hiçbirini bağlamadım, bıçaklamadım” dedi.

    Diğer 4 sanığın tüm ifadelerinde suçladığı Günaydın, Mahkeme Başkanı’nın, “Adli Tıp raporuna göre bıçağında ölenlerin kanı var” sorusuna, “Alman’la boğuşma sırasında olmuş olabilir” yanıtını verdi. Mahkeme Başkanı’nın, “Düşme sonrası verdiğin ifadeler daha detaylı” sözleri üzerine de Günaydın, “Doktorlar 6 ayda düzelir dedi, 5 günde sorguya alındım. Yönlendirdikleri sorulara kafama ne geldiyse cevap verdim. Şimdiki ifadem doğrudur” dedi. Hakim sanığa Etkin Pişmanlık Yasası’ndan yararlanmak isteyip istemediğini, örgütün gerisinde kimlerin olduğu ve örgüt hakkında bilgi vermesi halinde cezasında indirime gidilebileceğini söyledi. Günaydın, “Arka yüzde herhangi bir kimse yok. Ben şimdi kimin günahını alayım?” dedi. Çapraz sorgulamaya karşı çıkan Emre Günaydın, başka ifade vermeyeceğini söyleyerek, “Konuşmama hakkımı kullanacağım” dedi. Duruşma 9 Haziran’a ertelendi.

    Öldürmeye gitmedik

    MALATYA’daki katliam davasında önce Emre Günaydın salon dışına alındı ve Salih Gürler’in yarım kalan sorgusuna devam edildi. Gürler, “Cinayetleri işledi” dediği Günaydın’ndan korktuğu için birlikte davranmak zorunda kaldığını öne sürdü. Gürler’in, “Anahtarı Emre aldı” iddiasına rağmen, katliam sonrası Günaydın balkondan inerken, salonda kalan sanık Abuzer Yıldırım’ın kapıyı polislere anahtarla açmasını hatırlatan Mahkeme Başkanı’nın, “Emre anahtarla atladıysa, kapıyı nasıl açtınız?” sorusu, salonda gülüşmelere neden oldu.

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8925981.asp?gid=233&sz=25967

    #29041
    Anonim
    Pasif

    ASTSUBAYDAN ŞOK DİLEKÇE :lutfen:

    Eski Astsubay Doğan, “korunma” şartıyla Savcılığı’na başvurdu. Zirve Yayınevi katliamıyla ilgili isim vererek bir Tümgeneral ve azmettiren MHP’lileri açıkladı.

    Malatya’da Zirve Yayınevi’nde 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili sürpriz bir tanık ortaya çıktı. Cinayetten Malatya E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Astsubay Metin Doğan, Malatya Savcılığı’na bir dilekçe vererek korunma programına alınmak şartıyla Zirve Yayınevi katliamı ile ilgili açıklamalarda bulunacağını bildirdi.

    Tutuklu Metin Doğan, dilekçesinde üç yıl önce aralarında bir tümgeneral ile dönemin MHP İl Başkanı ve eski MHP Milletvekili’nin Zirve Yayınevi yöneticilerini öldürmesi için kendisine görev verdiklerini yazdı. Dilekçesi katliam davası dosyasına giren Doğan, mahkemece tanık listesine alındı.

    Çocukluğundan beri Malatya Ülkü Ocakları’nda büyüdüğünü, Ocak için birçok faaliyette bulunduğunu öne süren ve “Ocağın en çok güvenilen 1 numaralı adamı bendim” diyen Doğan, dilekçesinde şunları yazdı:

    “2005 yılında bir gün ocak başkanı B.C. beni telefonla arayarak ’Acil olarak MHP il binasına gel’ dedi. Gittiğimde MHP İl Başkanı M.E. ve MHP eski milletvekili N., ocak başkanı B.C. ve Tümgeneral H.Ç. oturmuş beni bekliyorlardı. Milletvekili N., ’Zirve Yayınevi’ni arayacak tehdit edeceksin’ dedi. Yanlarında aradım. Adnan çıktı. Tehdit ettim. N., ’Bunların kalemini kırdık. Bu işte sana yakışır aslanım. Zirve yayınevinde kim var kim yok öldüreceksin’ dedi. Kendini Tümgeneral H.Ç. olarak (tanıtan) kişi, ’Biz seni kurtaracağız, merak etme’ dedi. N., bana işi nasıl bitireceğimi anlattı. ’Sonunda da 300 bin dolar sana vereceğiz. Ama bu cinayetlerin yerini ve zamanını biz sana söyleyeceğiz’ dedi. Aradan iki ay geçmeden abimi öldürdüler. Ben de abimi öldüreni öldürdüm, cezaevine girdim. Daha sonra benim tanıdığım Emre Günaydın’a bu işi yaptırdılar..”

    Sabah

    #29232
    Anonim
    Pasif

    [FONT=&quot]Malatya davasında kilit isimden yazılı ifade[/FONT]

    [FONT=&quot] 12 Mayıs, 2008 19:05:00 (TSİ)[/FONT]

    [IMG]http://mavikilise.com/resimler/Malatya%20Dava%20200806.JPG[/IMG] [FONT=&quot]Malatya’daki yayınevinde 1’i Alman 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın 6’ncı duruşması, Malatya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Tutuklu sanık Emre Günaydın olay günü bıçak taşımalarının sebebini kendilerini korumak için yanlarına aldıklarını söyledi.[/FONT]

    [FONT=&quot]Duruşma nedeniyle, sabah saatlerinden itibaren Malatya Adliyesi çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı.

    Tutuklu sanıklar Emre Günaydın (19), Salih Gürler (20), Abuzer Yıldırım (19), Cuma Özdemir (20) ve Hamit Çeker (19), jandarma ve polis ekiplerinin güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildi.

    Duruşmayı sanık yakınları, öldürülen Tilmann Ekkehart Geske’nin eşi Susanne Geske, müdahil avukatlar, sanık avukatları, ulusal ve yerel basın mensupları izliyor.
    [/FONT]

    [FONT=&quot]

    [/FONT][FONT=&quot]
    Duruşmada, tutuklu sanıklardan Salih Gürler ve Emre Günaydın, tutuksuz sanıklardan da Kürşat Kocadağ ve Mehmet Gökçe hazır bulundu.

    Duruşmada Salih Gürler dışındaki sanıklar dışarı çıkarıldı. Müdahil avukatları, Salih Gürler’in dinlenmesinden önce duruşmanın teknik aletlerle sesli ve görüntülü olarak izlenmesini, adli emanetteki emanetlerin ve Emre Günaydın’ın hastane kayıtlarının görüntüleri ile Emniyet Müdürlüğü’nün olay yerinde çektiği görüntüler ve otopsi görüntülerini istedi.

    Mahkeme heyeti, müdahil avukatlarının taleplerini reddetti. Daha sonra Salih Gürler’in dinlenmesine geçildi.

    Müdahil avukatları, Gürler’e 2’nci Ordu Komutanlığı lojmanlarında oturan Kamil Dik isimli birini tanıyıp tanımadığını sordu. Gürler, “Tanımıyorum” yanıtını verdi.

    Müdahil avukatlarının, “8 Nisan 2007 tarihinde saat 23.50’de onunla görüşmüşsün. Telefon görüşmelerinde var. Hamit Çeker’le de seninle de görüşmüş” deyince, “Ben tanımıyorum, Hamit Çeker’in arkadaşı ise olabilir. Hamit Çeker, benim telefonumdan aramış olabilir” dedi.

    Müdahil avukatlarının, gözaltındayken çeşitli kişiler tarafından sorgulanıp sorgulanmadığı yönündeki sorusu üzerine Gürler, “Sorgu odasında bazı sorular soruldu. Bu soruların cevaplarını not aldılar, bu sorular kayda geçmedi. Bana, ‘Şunu şunu anlat’ diyorlardı. Söylediğim şeyler kabul edilmiyordu. Öldürmek amacıyla Zirve Yayınevi binasına gitmediğimi söyledim. ‘Diğerleri kabul etti’, diyorlardı” diye cevap verdi.

    Gürler, daha önce hiç emniyete gidip gitmediğine ilişkin bir soruya, “1-1.5 yıl önce bir arkadaşın tanıdığını görmek için gitmiştim’ deyince, müdahil avukatları, “Serpil diye birini tanıyor musun?” diye sordu.

    “Mahkemeyi çığrından mı çıkarmak istiyorsunuz?”

    Gürler, “Zannetmiyorum” dedi. Müdahil avukatları, “Cep telefonundan 21 Mart 2007 günü yani olaydan 25 gün önce Serpil sana ‘Bu sabah dershaneye gitmedin, yine mi karakola gittin?’ diye mesaj atmış” dedi. Salih Gürler, “Dersaneden arkadaşım. Bazen dersaneden kaytarmak için müdüre o tür yalanlar uyduruyorduk” diye konuştu.

    Müdahil avukatları, onlarca yalan içinden neden bu yalanı seçtiğini sorunca Gürler, “Parka gideceğim, desem müdür izin verir miydi?” dedi.

    Müdahil avukatlarının “Sen bir yalancı mısın?” sorusuna Salih Gürler, “Seni ilgilendirmez” yanıtını verdi.

    Sanık avukatlarının “Böyle soru olmaz” demesi üzerine, mahkeme heyeti, müdahil avukatlarına “Mahkemeyi çığırından mı çıkarmak istiyorsunuz?” dedi.

    Müdahil avukatlarının “Fiilen Necati Aydın, Uğur Yüksel ve Tilman Geske’nin bağlanmasına ve bıçaklanmasına karıştın mı?”sorusuna Gürler, “Karışmadım” dedi.

    “Emre Günaydın’dan çekiniyordum”

    Müdahil avukatların ifadesinde Emre Günaydın’ın ağabeyi Selçuk Günaydın’ın mafya ile ilişkisinin olduğunu, bu nedenle Emre Günaydın’dan çekindiğini söylediğini hatırlatması üzerine Gürler, “Bunu Emre Günaydın’dan duydum. Ağabeyi Sedat Peker’in yanındaymış. Dayıları da mafyaymış. Dayısının öldürüldüğünü anlatmıştı. ‘Cezaevine düşsem dayım bana özel af çıkartır’ diyordu.”

    Gürler, dini eğitim alıp almadığına ilişkin bir soru üzerine de dinlerle ilgili bilgisinin olmadığını söyledi.

    Müdahil avukatlarının, olaydan önce, Emre Günaydın’ın babası Mustafa Günaydın’ın spor salonunda “şükür namazı” kılıp kılmadıklarına ilişkin soruya, Gürler, “Sadece namaz kıldım, Allah rızası için” dedi.

    Müdahil avukatlarının “Emre Günaydın’ın üzerinizdeki baskısı düşünüldüğünde onun sizin şefiniz olduğunu söyleyebilir miyiz?”sorusuna, “Ondan çekiniyordum” dedi.

    “Bizi ele vermeyecekti”

    Salih Gürler, sanık avukatlarını, “Namaz kıldığınızda Emre size imamlık yaptı mı?” sorusuna “Hayır” diye cevap verdi.

    Gürler, Emre Günaydın’ın suçu üzerine alacağını, kendilerini ele vermeyeceğini de öne sürdü.

    Misyonerliği ilk nereden duyduğu ve misyonerliğin ne olduğuna ilişkin bir soru üzerine de Gürler, “2007 yılının Ocak ayında Emre Günaydın’dan duydum. Emre Günaydın, misyonerlerin amaçlarının, vatanı bölmek olduğunu söylüyordu. PKK ile beraber çalışıyorlar diyordu” diye konuştu.

    Müdahil avukatları, Gürler’e, “İlker Çınar, Burhan Coşkun, Hikmet Çelik ve Mehmet Ekici ve Metin Doğan’ı tanıyor musun?” diye sordu.

    Sanık avukatları, “Mehmet Ekici de kim?” deyince müdahil avukatları, “MHP İl Başkanı” dedi. Gürler, bukişileri tanımadığını belirtti.

    Duruşmada yemek molası

    Salih Gürler’in dinlenmesinden sonra duruşmaya ara verildi. Aradan sonra Emre Günaydın içeri alındı.

    Sanık avukatları, Emre Günaydın ile yaptıkları kısa görüşmeden sonra sanık Emre Günaydın’ın yemek yemediğini belirttiler.

    Mahkeme başkanı yemek yememesinin sebebini sordu. Cezaevinden yemek gelmediği ifade edildi.

    Müdahil avukatlarının da sanığın yemek yemesinin uygun olacağını belirtmesi üzerine, oturuma 15 dakikalık bir ara daha verildi. Emre Günaydın’ın duruşmaya numaralı gözlükle gelmesi de dikkati çekti.

    [/FONT][FONT=&quot]EMRE GÜNAYDIN’DAN YAZILI İFADE[/FONT][FONT=&quot]
    [/FONT]
    [FONT=&quot]
    [/FONT]
    [FONT=&quot]Tutuklu sanıklardan Emre Günaydın mahkamaya yazılı ifade verdi. Mahkeme başkanı, Günaydın’ın ifadesini okumasını istedi.

    Travma geçirdiğini ve hiçbir şeyi hatırlamadığını savunan Emre Günaydın, “Olayla ilgili detay hatırlamıyorum. Ayrıca doktorların benim için ‘6 aydan önce iyileşemez’ demelerine rağmen 25 gün sonra ifadem alındı. Sık sık yönlendirmeler yapıldı. Unuttuğum yerlerde diğer sanıkların ifadeleri okunarak yönlendirme yapıldı. Bu yüzden bu ifadelerim doğru değil, verdiğim ifadeleri hatırlamıyorum ve reddediyorum” dedi.

    Ülkü ocaklarına bağlı olmadığını ve hiç üye olmadığını belirten Günaydın, misyonerlikle ilgili araştırmalar yaptığını ve ulasl bir televizyonda bu konudaki haberleri gördüğünü belirterek, daha sonra internet üzerinden araştırmalar yaptığını kaydetti.

    Günaydın, “İnternet siteleri aracılığıyla ‘Ozan’ adında biriyle tanıştım. Kendisine ‘Malatya’da kilise var mı?’ diye sorduğumda beni yönlendireceğini söyledi. Kendisine telefonumu vermiştim. Daha sonra telefonuma mesaj geldi. Mesajda ‘Merhaba Emre ben Necati. Bizim yerimiz Zirve Yayınevi’ ifadeleri ve adresi yazılıydı” diye konuştu.

    [/FONT][FONT=&quot]”Niyetimiz öldürmek değildi”[/FONT][FONT=&quot]

    Necati ile yaptığı görüşmelerde Necati’nin sürekli İslamiyeti kötülediğini, Hz. Muhammed ile küçük düşürürücü sözler sarfettiğini belirten Günaydın, buna karşın Necati’nin Hristiyanlığı ise övdüğünü söyledi.

    Emre Günaydın, “Olayda kesinlikle hazırlık ve örgüt söz konusu değil. Tamamen arkadaşlarımızla yaptığımız bilgi paylaşımları sonucu böyle bir karar aldık. Kesinlikle niyetimiz kimseyi öldürmek değildi. Yanımızda götürdüğümüz bıçaklar da kendimizi korumak içindi. Eğer niyetimiz öldürmek olsaydı, yanımızda gerçek silah da götürebilirdik. Tek amacımız bilgi almak ve bu bilgileri basına vermekti” dedi.

    Olayın nasıl meydana geldiğini anlatan Emre Günaydın, şunları söyledi:

    “Olay yerine gittiğimiz gün içeriye girdim. Daha sonra dışarıdaki arkadaşlarımdan birine mesaj attım. Onlar da geldi. Daha sonra Necati ile sohbet ettik. Bir anda küfürleşmeler başladı ve ortam gerildi.

    Olayla ilgili hatırladığım şey Cuma ve Hamit, 3 kişiyi yere yatırıp bağladı. Hatta şunu da hatırlıyorum Cuma, Uğur’u domuz bağıyla bağladı. Sonra Salih, Cuma ve Hamit’i, bıçaklarken gördüm.

    Ben o arada lavaboya gidip yüzümü yıkadım. Daha sonra polisin geldiğini duyduk. Aşağıya inmeye çalışırken düştüm ve gözümü hastanede açtım. Amacım kimseyi öldürmek veya zarar vermek değildi. Böyle bir olayın içine girdiğim için üzgünüm.”

    [/FONT][FONT=&quot]”Yurtta dini sorulara cevap alabiliyorduk”[/FONT][FONT=&quot]

    Mahkeme başkanının “Hristiyanlığı araştırmaya neden karar verdiği ve ne zaman araştırmaya başladığı” yönündeki sorusuna Günaydın, “Tamamen merak ettiğim için” yanıtını verdi.

    Ailesinin maddi durumu sorulan Emre Günaydın, “babasının maddi durumunun ailesini geçindirecek kadar olduğunu” söyledi.

    Bunun üzerine mahkeme başkanı, “Sana her ay ne kadar harçlık veriyordu?” diye sordu. Günaydın, “Her ay 150 YTL” cevabını verdi.

    Mahkeme başkanının “Aynı kentte ve aynı evde yaşamanıza rağmen baban parayı neden banka hesabına yatırıyordu, bu para başka yerden mi yatıyordu?” soruyu ise Emre Günaydın, “Babama paranın nereden geldiğini tam olarak bilmiyorum. Ama bankaya yatırma nedeni idareli para harcamam içindi” diye yanıtladı.

    Mahkeme başkanı, bunun üzerine, “Yurda neden gittin, evin vardı?” sorusunu yöneltti. Emre Günaydın, “Orada ağabeyler vardı ders çalıştıracak. Bu nedenle yurda kayıt yaptırdım” diye konuştu.

    Emre Günaydın, “yurtta ne tür sohbetlerin yapıldığının” sorulması üzerine, “Yurtta dini sohbetlerin yapıldığına şahit olmadım. Ancak dini konularda sorduğumuz sorulara yanıt bulabiliyorduk” dedi.

    [/FONT][FONT=&quot]”Herhangi bir örgüt yok”[/FONT][FONT=&quot]

    Ankesörlü telefonlardan kendisinin çok sayıda arandığını, bu aramaların kimlerden geldiği” sorusunu yanıtlayan Günaydın, “Kullandığım telefonun kampanyası vardı. Arandıkça kontör kazanıyordum. Bu nedenle arkadaşlarıma aratıyordum” diye konuştu.

    “Malatya İl Genel Meclisi üyesi Ruhi Polat’ı tanıyıp tanımadığı” da sorulan Emre Günaydın, “Ruhi ağabeyle bir kez görüştük. O da beni dershaneye yazdırmıştı. Ama Burcu adındaki kızıyla sürekli görüşüyordum” yanıtını verdi.

    Mahkeme başkanı, Etkin Pişmanlık Yasası’nı yüzüne karşı okuyarak yararlanmak isteyip istemediğini, örgütün gerisinde kimlerin olduğu ve örgüt hakkında bilgi vermesi halinde cezasında indirime gidilebileceğini söyledi.

    Bunun üzerine Günaydın, “Arka yüzde herhangi bir kimse yok. Ben şimdi kimin günahını alayım?” dedi. Duruşmaya ara verildi.

    [/FONT][FONT=&quot]Çapraz sorguyu kabul etmedi[/FONT][FONT=&quot]

    Duruşma arasının bitiminde tekrar söz alan sanık Emre Günaydın, hiç kimseyi öldürmediğini savunurken, çapraz sorguya geçildiği sırada mahkeme heyeti dışında hiçbir kişinin sorularına yanıt vermeyeceğini söyledi.

    Talepler alındığı sırada, sanık Emre Günaydın’ın avukatı Niyazi Tokmak, sanıkların tamamının sorgularının yapıldığını hatırlatarak, “Cezaevinde müvekkilim dahil tüm sanıklar tek koğuşlarda tutuluyor. 24 saat kamera kaydı alınan koğuşlarda sürekli lamba yanıyor. Tüm sanıkların sorgularının yapıldığı da dikkate alınarak sanıklar üzerindeki bu yasağın kaldırılmasını talep ediyorum” diye konuştu.

    Duruşma salonunda bulunan maktul Uğur Yüksel’in annesinin, “İnsanları öldürmek çok mu insaniydi” demesi üzerine avukat Tokmak, “Kes sesini, benimle tartışma, sus” diye karşılık verdi.

    Sanık ve müdahil avukatlarının isteklerini dinleyen mahkeme heyeti, duruşmayı 9 Haziran’a erteledi.

    Olayla ilgili ek iddianame hazırlandığını belirten mahkeme heyeti, savcılık tarafından hazırlanan bu iddianamenin mahkemece kabul edilmesi durumunda dosyaların birleştirileceğini kaydetti.

    Müdahil avukatlardan Erkan Doğan, duruşma sonrası adliye önünde basın mensuplarına yaptığı açıklamada, amaçlarının olayın perde arkasındaki kişilerin ortaya çıkmasını sağlamak olduğunu ifade ederek, soruşturma süresince birçok eksiklik bulunduğunu öne sürdü.

    Doğan, “Türkiye’de bir gladyo var ve bu gladyo bir türlü ortaya çıkarılamıyor. Hrant Dink cinayetinde de bu böyle, Malatya’da da böyle. Amacımız, olayın perde arkasındaki isimlerin ortaya çıkmasıdır. Olayı azmettiren, neden olan veya yardım eden kim varsa ortaya çıkarılmasından yanayız. Umudumuz olayın çözülmesidir” diye konuştu.

    [/FONT][FONT=&quot]Olayın gelişimi[/FONT][FONT=&quot]

    Malatya’da 18 Nisan 2007’de Zirve Yayınevi’nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel boğazları kesilerek öldürülmüş, polis, zanlılardan Salih Gürler (20), Cuma Özdemir (20), Hamit Çeker (19) ve Abuzer Yıldırım’ı (19) olay yerinde yakalamıştı.

    Olaydan sonra üçüncü katın penceresinden kaçmak isterken düşerek yaralanan Emre Günaydın, kaldırıldığı İÜ Turgut Özal Tıp Merkezi’nde tedavi altına alınmış, tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.[/FONT]

    [FONT=&quot][/FONT]
    [FONT=&quot]Kaynak : http://www.mavikilise.com/index.php?option=com_content&task=view&id=120&Itemid=1
    [/FONT]

    #29337
    Anonim
    Pasif

    Emniyet misyonerlik üzerine bilgi almış

    GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara

    Zirve Yayınevi davasında katilleri azmettirdiği şeklinde ihbar edilen Ruhi Abat, jandarma ve Emniyet’e misyonerlik hakkında bilgi verdiğini söyledi.

    [IMG]http://i.milliyet.com.tr/HaberAnaResmi/2008/06/04/fft17_mf53741.Jpeg[/IMG]

    Malatya Zirve Yayınevi’ne düzenlenen kanlı baskının ardından, ismi savcılığa gönderilen ihbar mektubundan çıkan Araştırma Görevlisi Ruhi Abat, katliam öncesinde jandarma ve Emniyet’e misyonerlik hakkında bilgi verdiğini anlattı.

    Abat’ın ifadesinin, savcılığa katliamdan hemen sonra gönderilen ihbar mektubuna paralel olması ve mektupta ismi geçen komutanlarla temasının bulunduğunu anlatması soru işaretlerini artırdı. Tilmann Geske, Uğur Aydın ve Necati Yüksel’in misyonerlik yaptıkları gerekçesiyle katledilmelerinin ardından Malatya Başsavcılığı’na İzmir’den garip bir ihbar mektubu geldi.

    A.A. imzalı mektupta, katliamı gerçekleştiren Emre Günaydın’ı, İl Jandarma Alay Komutanı Albay M.Ü.’nün telkinleriyle Malatya İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Araştırma Görevlisi Abat’ın azmettirdiği öne sürüldü. Mektupta, bazı jandarma görevlilerinin de katliamda etkin şekilde rol oynadıkları iddia edildi. Ancak mektupla ilgili bir işlem yapılmadı.

    Geçen hafta Malatya Başsavcılığı’na ifade veren Abat, 2003’ten bu yana misyonerlik konusunda çalışmalar yaptığını kaydetti. Abat şöyle devam etti:
    “Malatya Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığı’na çalışmalarında birkaç defa destek verdim. Evanjelizm, Baptist, Metodist, vaftiz, konsiller vb. kafalarına takılan hususları sormuşlar, ben de cevaplarını vermişimdir. İl Jandarma Komutanı Albay M.Ü., Binbaşı H.Y. ve M.Ç. adlı görevlilerle görüştüm.”

    Abat’ın ifadesi, suç sayılmayan misyonerlik faaliyetleri konusunda Emniyet ve jandarmanın ne tip bir çalışma yürüttüğü, katliam sanıklarını nasıl fark etmediği sorularını gündeme getirdi. Sanıklar da Günaydın’ın Emniyet’te çok sayıda tanıdığı olduğunu öne sürmüştü.

    http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=762626

    #29334
    Anonim
    Pasif

    MEB’den ‘Zirve’ savunması

    Malatya’da öldürülen üç kişinin yakınının tazminat davası açtığı Milli Eğitim Bakanlığı, savunmasında cinayetlerle eğitim sistemi arasında bağ kurulamayacağını açıkladı

    [FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Zirve Yayınevi katliamında yakınlarını kaybedenlerin din ve tarih derslerindeki müfredat nedeniyle tazminat davası açtığı Milli Eğitim Bakanlığı, savunmasını yaptı. Bakanlık, olay ile eğitim sistemi arasında bir nedensellik ilişkisi kurulamayacağını söylüyor.[/FONT]
    [FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Malatya’da geçen yıl Zirve Yayınevi katliamında hayatlarını kaybeden Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’in yakınları Başbakanlık, Milli Eğitim Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’na tazminat davası açmıştı. Başvuru dilekçesinde, MEB’nin özellikle Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersinde, dinler konusunda genel bilgi yerine sadece Sünnî İslam inancını öğrettiğine dikkat çekilerek, “Öğrenim görenlerin dinler karşısında laik bir tutum takınmaktan çok taassuba yönlendirildikleri bilinmektedir” deniliyordu. [/FONT]

    [FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]DERSLERDE DÜŞMANLIK • Bu dersin laiklik ilkesine aykırı olduğuna yönelik Danıştay ve AİHM kararları bulunduğunun anımsatıldığı başvuruda, tarih derslerinde de, sadece sevgi/nefret ikileminin öğretildiği, başka kültürlerin tarihte Türkler’e yaptığı kötülüklerin öncelenip benimsenmesinin temel yönelim olduğu kaydedildi. Başvuruda, sosyal bilimlere dair pek çok ders içeriğinin de barış, dostluk ve birarada yaşama kültürünün inşâsından çok düşmanlık ve korku üzerine binâ edildiği belirtilerek, “Malatya’da Geske, Aydın ve Yüksel’in misyoner Hıristiyan oldukları gerekçesi ile öldürülmüş olmalarından, eğitim sisteminin mevcut içeriği dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı da sorumludur ve hizmet kusurunun etkisi ile işlenen bu suçlardan doğan zararı tazmin etmelidir” deniliyor. [/FONT]

    [FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]MEB’DEN YANIT VAR • Milli Eğitim Bakanlığı, bu iddia ve taleplere karşı müdahil avukatlara iletilen bir yazıda kendini savundu. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanvekili Merdan Tufan imzalı yazıda, ders kitaplarının Anayasa’ya ve kanunlara aykırı hususlar içeremeyeceği belirtilirken, Milli Eğitim’in genel amaçlarının temel insan haklarına aykırılık taşımadığı vurgulandı. [/FONT]

    [FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]BAĞ KURULUMAZ • MEB’nin savunma yazısında şu ifadeler yer aldı: “Bakanlığımıza ait binlerce sayfalık mevzuat hükümlerinin tamamında Milli Eğitim Temel Kanunun 2. maddesinde ifadesini bulan ‘Beden, zihin, ahlâk, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan, yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler yetiştirmek’ temel referans alınmıştır. Potansiyel şiddet unsurlarının ortadan kaldırılmasının programlar ve ders kitaplarında yer alan kazanımlarla sağlanması, mevzuat yoluyla da önlenmesi hedeflenmiştir. Dolayısıyla Malatya’da vuku bulan ve Bakanlığımızın asla tasvip etmeyeceği olay ile eğitim sistemi ve uygulamaları arasında bir nedenselliğin kurulması mümkün değildir.”[/FONT]

    http://www.taraf.com.tr/haberv.asp?HaberNo=9805

    #29331
    Anonim
    Pasif

    Zirve Yayınevi Cinayeti davasına devam

    09 Haziran 2008 / 09:23

    Alman uyruklu Tilmann Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’in boğazları kesilerek öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasının 7. duruşması yarın yapılacak.

    Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın yarınki duruşması sabah saat 09.30’da başlayacak. Duruşmayı izlemek üzere müdahil avukatlar ve bazı yabancı basın mensupları bugün Malatya’ya geldiler.

    3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12 Mayıs’ta görülen 6. duruşmada sanıkların fiziki görünüşlerini bir arada gösteren fotoğraflarının çekilerek mahkemeye verilmesine, İçişleri Bakanlığı’ndan sanıkların açık kimliklerinin yazılarak herhangi bir terör örgütü ile bağlantıları olup olmadığının sorulmasına karar verilmişti. Ayrıca sanıklardan Emre Günaydın’ın yaş küçültme istemi reddedilmiş, dosyaya gelen belgelerin birer örneğinin taraf avukatlarına verilmesine, sanıkların cezaevinde ayrı ayrı tutulmalarının kaldırılması isteminin reddine, cezaevinde sanıkların güvenliği için kullanılan ışık sisteminin kaldırılması talebinin kabulune, sanıkların kişilik özellikleri ile ilgili rapor alınması talebinin yargılamaya bilimsel bir dayanak oluşturmayacağı gerekçesiyle reddine, sanıkların yakalandıkları esnada üzerlerinden çıkan eşyaların önümüzdeki duruşmada mahkemeye getirilmesine karar verilmişti.

    Zirve Yayınevi cinayeti davasında Emre Günaydın, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Abuzer Yıldırım ve Hamit Çeker, terör örgütü kurmak ve 3 kişiyi öldürmek suçlarından 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor.

    Yenigün

    http://www.malatyaguncel.com/news_detail.php?id=10889&uniq_id=1213600284

    #29370
    Anonim
    Pasif
    Malatya Katliamı sanığı soruları yanıtlamıyor

    spacer.gif
    gp_225805.jpg
    spacer.gif

    09.06.2008

    Tutuklu sanıklar Emre Günaydın (19), Salih Gürler (20), Abuzer Yıldırım (19), Cuma Özdemir (20) ve Hamit Çeker (19)’in katıldığı duruşmada Emre Günaydın avukatlardan gelecek soruları yanıtlamayacağını söyledi.

    spacer.gifMALATYA (A.A) – Malatya’daki yayın evinde biri Alman üç kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın yedinci duruşması, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.

    Duruşma nedeniyle sabah saatlerinden itibaren Malatya Adliyesi çevresinde güvenlik önlemleri alındı. Tutuklu sanıklar Emre Günaydın (19), Salih Gürler (20), Abuzer Yıldırım (19), Cuma Özdemir (20) ve Hamit Çeker (19), adliyeye getirildi. Tutuksuz sanıklar Kürşat Kocadağ ile Mehmet Gökçe de mahkemede hazır bulundu.

    Duruşma öncesinde sanık yakınları, öldürülen Tilman Ekkehart Geske’nin eşi Susanne Geske, müdahil avukatları ve sanık avukatları adliyeye geldi.

    EK İDDİANAMEDE GASP VE YAĞMA SUÇLARI VAR

    Cinayetlerle ilgili olarak hazırlanan ek iddianame mahkeme heyeti tarafından okunarak, sanıklara iddianamede gasp ve yağma ile suçlandıkları hatırlatıldı.

    Tutuklu sanıkların daha önceki duruşmalarda verdikleri savunmaların arasındaki çelişkilerin giderilebilmesi için tutuksuz sanıklar Mehmet Gökçe ve Kürşat Kocadağ’ın savunmaları mahkeme heyeti tarafından okundu.

    Mehmet Gökçe’nin olaydan iki ay önce Emre Günaydın’ın kendisinden gözcülük yapmasını söylediğini, ama kendisinin bunu reddettiğinin hatırlatılması üzerine Günaydın ”Ben böyle bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Savunmalarda aleyhime olan hiçbir şeyi kabul etmiyorum ve avukatlardan kaynaklı hiçbir soruya yanıt vermeyeceğim” dedi.

    Bu arada, cinayetlerle ilgili olarak hazırlanan ek iddianame mahkeme heyeti tarafından okunarak, sanıklara iddianamede gasp ve yağma ile suçlandıkları hatırlatıldı.

    İddianamenin okunmasının ardından müdahil avukatlar, öldürülen Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske’nin eşi Suzanne Geske ve Necati Aydın’ın eşi Şemse Aydın’ın çocuklarının da duruşmaları izlemesini talep etti. Talep mahkeme heyeti tarafından kabul edildi.

    OLAY

    Malatya’da 18 Nisan 2007’de Zirve Yayınevi’nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel boğazları kesilerek öldürülmüş, polis, zanlılardan Salih Gürler (20), Cuma Özdemir (20), Hamit Çeker (19) ve Abuzer Yıldırım’ı (19) olay yerinde yakalamıştı.

    Olaydan sonra üçüncü katın penceresinden kaçmak isterken düşerek yaralanan Emre Günaydın, kaldırıldığı İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde tedavi altına alınmış, tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.

    http://www.gazeteport.com.tr/GUNCEL/NEWS/GP_225433

    #29376
    Anonim
    Pasif

    “Zirve Yayınevi Katliamı” Çocukları da Davayı İzliyor

    Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Zirve Yayınevi katliamında babalarını yitiren Geske ve Aydın Aileleri’nin çocuklarına duruşmaları izlemelerine izin verdi.

    BİA Haber Merkezi – Malatya

    09 Haziran 2008, Pazartesi

    Malatya’da Almanya uyruklu Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel‘in öldürülmesiyle sonuçlanan Zirve Yayınevi katliamıyla ilgili davada mahkeme, Geske’nin mağdur eşi Suzanne Geske ve Aydın’ın eşi Şemse Aydın‘ın çocuklarının da duruşmayı izlemelerine izin verdi.

    Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün (9 Haziran) devam edilen davanın 7. duruşmasında, tutuklu ve tutuksuz tüm sanıklar hazır edildi. Mahkeme, sanık ifadelerini karşılaştırıyor.

    Tutuklu sanıklar “gasp” ve “yağma”dan iddianame

    Tutuksuz sanıklar Kürşat Kocadağ ile Mehmet Gökçe‘nin katıldığı duruşmaya, tutuklu sanıklar Emre Günaydın, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Abuzer Yıldırım da bulunduklar Malatya E Tipi Cezaevi’nden getirildi.

    14 Nisan ve 12 Mayıs’ta görülen duruşmalarda sorgusu yapılan tutuklu sanıklardan hiç biri katliama katıldığını kabul etmemiş; Günaydın’dan korktukları için onun yanında yer aldıklarını ve kimseyi bağlamadıkları ve kimseye bıçakla saldırmaklarını ileri sürmüşlerdi.

    Mahkemenin, tutuklu sanıkların söz konusu ifadelerindeki çelişkileri gidermek amacıyla sabahki oturumda tutuksuz sanıkların ifadelerini okuduğu bildirildi. Ayrıca, mahkemenin sanıklar hakkında “gasp” ve “yağma” iddiasıyla ek iddianame düzenlediği ve suçlamaları sanıkların yüzüne karşı okuduğu öğrenildi.

    Tutuklu sanıklar Günaydın’ı suçladı

    18 Nisan 2007’de Zirve Yayınevi’ne giren beş kişi, misyonerlik faaliyeti yürüttükleri gerekçesiyle Geske, Aydın ve Yüksel’i öldürmekle suçlanıyor.
    Olayın hemen ardından sanık Günaydın, yayınevinin bulunduğu kattan bir aşağıki daireye balkondan kaçmak isteyince düşerek yaralanmıştı. Tutuklu sanıklar, tedavi görmesinin ardından tutuklanan Günaydın’ı olayı organize etmekle suçluyorlar.

    (EÖ/EZÖ)

    http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/107514/zirve-yayinevi-katliami-cocuklari-da-davayi-izliyor

    #29377
    Anonim
    Pasif

    Yayınevi baskınında sanıklar yüzleştirildi

    9 Haziran, 2008 21:48:00 (TSİ)

    1.gif 1.gif

    durusma09.jpg

    1.gif

    Malatya’daki yayınevi cinayetleriyle ilgili davanın, 7’nci duruşması bugün yapıldı. 5 sanık hakim önünde yüzleştirilirken, Emre Günaydın hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.

    Malatya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, sanıkların savunmaları arasındaki çelişkilerin giderilmesi için yüzleştirme yapıldı.

    Savunmaları okunan tutuklu sanıklar Emre Günaydın (19), Salih Gürler (20), Abuzer Yıldırım (19), Cuma Özdemir (20) ve Hamit Çeker’e (19), mahkeme heyeti tarafından ifadelerindeki çelişkiler soruldu.

    Bunun üzerine söz alan Emre Günaydın, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini tekrarlayarak, “Ben kimseyi öldürmedim” diyerek, Uğur Yüksel’i domuz bağı ile bağlayan kişinin Cuma Özdemir’in olduğunu öne sürdü.

    Diğer sanıkların ifadelerinde, kendisinin tehdidi ile yayınevine gittikleri yönünde beyanda bulunduklarını hatırlatan Günaydın, “Benden korktuklarını söylüyorlar. Madem benim dışımdaki 4 kişi, benden korkarak gelmiş, babaları soğan erkeği yetiştirmiş, duruşmaya etek giyip gelsinler. Ben tek kişiyim, onlar 4 kişi. Ayrıca fiziksel olarak benden üstün durumdalar” diye konuştu.

    Bu arada söz alan Salih Gürler, “Ben Ankara’ya, İstanbul’a gitmedim. Emre’nin dayılarının ne iş yaptığını bilemem. Kendisi sürekli olarak ağabeyinin Sedat Peker’in yanında olduğunu, dayılarının mafya olduğunu söylerdi” dedi.

    Diğer sanıklar da Emre Günaydın’ın tehdit içeren ifadeler kullandığını öne sürerek, yayınevine zorla götürüldüklerini iddia ettiler.

    Sanıklardan Abuzer Yıldırım söz alarak “Benim dışımdakilerin tehditle getirildiklerini bilmiyordum. Sadece benim tehdit edildiğimi zannediyordum. İddianamede onların da tehditle getirildiğini öğrenmiş oldum. Ayrıca duruşmaya ara verildiği sırada, duruşma salonundan çıkarıldığımızda Emre bana (Seninle dışarıda görüşeceğiz) diyerek tehdit etti” dedi.

    Kendini iyi hissetmediğini belirten Salih Gürler, mahkeme salonundan bir süreliğine dışarı çıkarıldı. İhtiyaç gidermek için salondan ayrılmak istediğini belirten Emre Günaydın da güvenlik güçleri eşliğinde dışarı çıkarıldı.

    Emre Günaydın, salondan çıkarken “Soğan erkeği yetiştirip gelmişler” diye bağırdı. Öte yandan öldürülen Uğur Yüksel’in annesi Hatice Yüksel’in, zanlıların savunmaları okunurken sürekli ağladığı gözlendi.

    Abuzer Yıldırım’a tahliye talebi

    Duruşmanın ardından mahkeme heyetine taleplerini ileten sanık Abuzer Yıldırım’ın müdafi avukatı Alparslan Aslan, müvekkilinin öldürme olayına karışmadığını iddia ederek, olayın meydana geldiği yere gidinceye kadar da olaydan bilgisi olmadığını öne sürdü.

    Aslan, sanığın ceza evinde kaldığı sürenin de göz önüne alınması ve tahliyesinin yapılmasını talep etti. Talep mahkeme heyeti tarafından reddedildi.

    Bu arada söz alan müdahil avukatlardan Erkan Doğan, “telekulak” iddialarının ardından İçişleri Bakanlığı’nın, cinayet zanlılarının “teknik takip” sonucu yakaladığı yönünde açıklamalar yaptığını belirterek, varsa böyle bir izleme veya dinlemeye ait kayıtların mahkemeye ulaştırılmasını istedi.

    Müdahil ve sanık avukatlarının taleplerini sunmasının ardından mahkeme heyeti, duruşmayı 4 Temmuz 2008 tarihine erteledi.

    Olayın gelişimi

    Malatya’da 18 Nisan 2007’de Zirve Yayınevi’nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel boğazları kesilerek öldürülmüş, polis, zanlılardan Salih Gürler (20), Cuma Özdemir (20), Hamit Çeker (19) ve Abuzer Yıldırım’ı (19) olay yerinde yakalamıştı.

    Olaydan sonra üçüncü katın penceresinden kaçmak isterken düşerek yaralanan Emre Günaydın, kaldırıldığı İÜ Turgut Özal Tıp Merkezi’nde tedavi altına alınmış, tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.

    http://www.cnnturk.com/TURKIYE/haber_detay.asp?PID=318&HID=1&haberID=468283

    #29384
    Anonim
    Pasif

    Suç ortaklarına ’Etek giysinler’

    5754696.jpg
    Malatya’daki Zirve Yayınevi katliamıyla ilgili davaya, dün sanıklar Emre Günaydın, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker, Mehmet Gökçe ve Kürşat Kocadağ’ın katılımıyla devam edildi.

    Davanın 7 sanığı, ifadelerdeki çelişkilerin giderilmesi amacıyla dün ilk kez yüzleştirildi. Bugüne kadar diğer dört sanık tarafından korkutarak suça yönlendirildiği yolunda suçlanan bir numaralı sanık Emre Günaydın bu iddialara cevap vererek şunları söyledi: “Kalıplarından da mı utanmıyorlar, onlar dört kişi, ben tek kişi, kimse oraya benden korkarak gelmedi. Kendi isteğiyle geldi. Benden korkarak geldiklerini söylüyorlarsa, mahkemeye etek giyip gelsinler.” Günaydın, müdahil avukatların yönelteceği sorulara yanıt vermeyeceğini bir kez daha söyledi.

    Sert biri değil

    Yayınevinden alınacak bilgisayar sabit belleklerinin çözümü için Günaydın’ın anlaştığı iddia edilen sanık bilgisayarcı Mehmet Gökçe, “Emre benden film alırdı, aksiyon filmleri severdi; Van Helsing gibi. Emre’nin kabadayı gibi yürüyüşü korkuturdu ama sertlik düzeyi o kadar değildi” dedi. Sanıklardan Kürşat Kocadağ ise, görüştüklerini inkár eden Günaydın’ın, kendisine yüzyüze bir konuşma ile gözcülük teklif ettiğini öne sürdü. Mahkeme başkanı, maktul Uğur Yüksel’in annesi Hatice Yüksel’e, “Şikayetçi misin” sorusunu yöneltti. Anne Yüksel, soruyu, “Hem de çok şikayetçiyim” diyerek yanıtladı.
    >

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9139484.asp?gid=233&sz=70989

    #29386
    Anonim
    Pasif

    ” mahkemeye etek giyip gelsinler “sözcükleri; sanığın kadına bakış açısını ortaya koyuyor. Tabi ki; kadını önemsemeyen bir kişinin farklı düşünüp,farklı hareket etmesi beklenemezdi. Yaptıkları; herşeyi gösteriyor. Rab, yüreğine dokunsun.

    Rabbin sevgisi ve esenliği sizinle olsun.tanri sevgidir

    #29419
    Anonim
    Pasif

    Malatya katliamında ‘köstebek’ şüphesi

    MALATYA 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde önceki gün görülen duruşmada, Zirve Yayınevi çalışanı Hüseyin Yelki’nin, davanın bir numaralı sanığı Emre Günaydın’a içeriden bilgi aktardığı iddiası gündeme geldi. Cumhuriyet Savcısı Ömer Tetik, Günaydın’a, “Katliam tarihini neden 16 Nisan’dan 18 Nisan’a aldınız?” diye sordu. Günaydın, erteleme isteğinin sanık Salih Gürler’den geldiğini öne sürdü. Bunun üzerine Savcı Tetik, Mahkeme Başkanı’na dönerek, “Zirve Yayınevi çalışanı ayağı sakat Hüseyin Yelki, 16’sında ameliyat için İstanbul’a gitmiş, 18’inde dönmüş. Bu tesadüf dikkat çekici” dedi.

    Yelki ile görüştük

    Heyette ikinci üye Cahit Kargılı da, Günaydın’a, Yelki ile olaydan 3 hafta önce kitabevinde görüşüp görüşmediğini sordu. Günaydın’ın “Hatırlamıyorum” yanıtı üzerine hakim, “Biraz beynini çalıştır” dedi. Bu çıkışın ardından Günaydın, Abuzer Yıldırım’la 3 hafta önce yayınevine gidip Yelki ile görüştüklerini söyledi. Bu itiraf üzerine Mahkeme Başkanı Eray Gürtekin, Günaydın’dan, Yelki ile ilişkisini ve hakkında bildiklerini sordu.

    Olayla ilgisi yok

    Günaydın tutanaklara geçen şu yanıtı verdi: “Hüseyin Yelki’yi olay yerinde çalışan şahıs olarak tanırım. Bu şahısla görüşmemin olayla ilgisi yoktur. Eylemin 16’sından 18’ine ertelenmesinin Yelki’nin İstanbul’a gitmesiyle ilgisi yoktur. Bu şahıs kitabevini erken saatte açtığı için olay günü orada olabileceği, sakat olması nedeni ile istediğimiz bilgileri kolaylıkla alabileceğimizi düşündük. Tarih değiştirilmesi Gürler’in fikridir.” Kurtuluş Kilisesi yetkilileri ise, Yelki’nin, daha önce Zirve Yayınevi yerinde faaliyet gösteren Kayra Yayınevi yöneticisinin öğrencisi olduğunu, katliam sonrası da Adana’da, cemaatin tanımadığı bir başka kilise önderine sığındığını iddia ettiler. Mahkeme Yelki’nin önümüzdeki celse tanık olarak dinlenmesine karar verdi.

    http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=9149406&tarih=2008-06-11

    #29733
    Anonim
    Pasif

    Zirve davasında sanık avukatlarından ilginç sorular
    Malatya’da 3 kişinin öldürüldüğü Zirve Yayınevi cinayeti davasının 8’inci duruşmasında sanık avukatlarının, tanıklara misyonerlikle ilgili sorular sorması tartışmalara neden olurken, mahkeme davaya katkısı olmayacağı gerekçesiyle soruları reddetti.

    Zirve Yayınevi’nde 18 Nisan 2007’de Alman Tilmann Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’i boğazlarını keserek öldürmekten yargılanan Emre Günaydın (19), Salih Gürler (20), Abuzer Yıldırım (19), Cuma Özdemir (20) ve Hamit Çeker (19)’ın yargılandığı davaya devam edildi.

    SUZANNA GESKE KATILMADI

    Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dünkü duruşmada tutuklu sanıklar hazır bulundurulurken, Emre Günaydın’ın babası Mustafa Günaydın, öldürülen Uğur Yüksel’in annesi Hatice Yüksel, Alman basınından temsilciler ve avukatlar katılırken, öldürülen Tilmann Ekkehart Geske’nin eşi Suzanna Geske ise ilk kez dünkü duruşmaya katılmadı.

    Duruşma, sanıkların ek iddianamede yer alan “nitelikli yağma” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlamasıyla ilgili savunmaları ile başladı. 5 Tutuklu sanık da bir sonraki duruşmada savunma yapmak için ek süre talep etti. Talebi kabul eden mahkeme bir sonraki duruşmada savunmaların alınmasına karar verdi.

    EMRE GÜNAYDIN’IN PSİKOLOJİSİ BOZULMUŞ

    Davanın bir numaralı sanığı Emre Günaydın’ın avukatı Niyazi Tokmak, Emre Günaydın’ın hala tek odada ve sürekli ışık altında tutulduğunu belirterek, bu nedenle psikolojisinin bozulduğunu iddia etti. Mahkeme ise bu konuda güvenlik tedbirlerinin kaldırılması kararını verdiğini ve konunun cezaevi savcılığı yetkisinde bulunduğunu belirtti.

    İlk tanık olarak dinlenen Ozan Dağhan Çobanoğlu, öğrenci olduğunu, internette chat ortamında tanıştığı Emre Günaydın’ın kendisine Hıristiyanlıkla ilgili sorular sorduğunu, Emre’nin sorularını masum bulduğu için Necati Aydın’la bağlantısını kurduğunu anlattı.

    SANIK AVUKATLARINDAN İLGİNÇ SORULAR

    Kocaeli Pastörü Wolfgang’ın bacanağı olan Malatya Pastörü Necati Aydın’ın e-mail adresini Emre Günaydın’a kendisinin verdiğini söyleyen Çobanoğlu, sanıklarla hiç yüz yüze görüşmediğini, ancak Emre ile bir kez telefonla konuştuğunu söyledi.

    Sanık avukatları ise tanığa, Protestanların örgütlenme şeklini merak ettiklerini belirterek, Hıristiyanlığa ilişkin sorular yönelttiler. Öldürülen Necati Aydın’ın Malatya’ya neden pastör olarak atanmış olabileceğini sorması üzerine Çobanoğlu, Aydın’ın bilgisinin diğerlerinden daha fazla olması nedeniyle atanmış olabileceğini söyledi. Sanık avukatlarının “Kim atadı?” sorusuna ise Çobanoğlu, “Ben genel cümle kullandım” diye yanıt verdi.

    Sanık avukatlarının, Protestanların cemaat yapılanması ve Necati Aydın ile Kocaeli Pastörü Wolfgang’ın görevlerine kimler tarafından atandığı yönündeki soruları tartışmalara neden oldu. Müdahil avukatlarının tüm itirazlarına rağmen “misyonerlik” faaliyetlerine dair sorular sormaya devam eden sanık avukatlarına müdahale eden Mahkeme Başkanı, davaya bir katkısı olmayacağı gerekçesiyle soruları reddetti.

    ZİRVENİN MUHASEBECİSİ MIĞ DİNLENDİ

    Tilmann Ekkehart Geske’nin muhasebecisi Emin Mığ da tanık olarak dinlendi. Mığ, “Ben Tilmann Geske’nin muhasebecisiyim. Olayın olduğu gün, Tilmann Geske’nin Sılk Road adlı şirketinin kapatılması işlemleri için Malatya’ya gelmiştim. Zirve Yayınevi’nde şirketin kapatılması işlemleri için evrakları tamamlayıp çıkacağım esnada 2 kişi büroya geldi. Bunlardan birisi, montundan tanıdığım sanıklardan A.Y. idi. Gelen 2 kişi Necati ile çok samimi bir şekilde konuşuyorlardı. O anki intibam, gelenler ile Necati’nin önceden tanıştıkları şeklindeydi” dedi.

    Şirketin kapatma işlemleri için gittiği Ticaret ve Sanayi Odası’ndaki işlemleri bitirmesinin ardından tekrar Zirve Yayınevi bürosuna gittiğini belirten Mığ, “Kapı açılmadı. Telefon açtım bakılmadı. Ben de her Malatya’ya geldiğimde Tilmann Geske ile sürekli yemek yediğim lokantaya gittim. Ancak Tilmann Geske oraya da gelmemişti. Ben de oradan Vergi Dairesi’ne gittim. İşlemler devam ederken, Geske’nin ortağı Angus William Red beni arayarak, Zirve Yayınevi’nde bir şeyler olduğunu söyledi. Olayı böyle öğrendim” diye konuştu.

    Sanık avukatlarının “Olaydan haberdar olduktan sonra neden olay yerine gitmediniz de, işlerinize devam ettiniz?” sorusuna karşılık tanık Mığ, “Bana ‘bir tartışma çıktı, bir kişi yaralandı’ dendi. Olayı televizyondan öğrenmişler. İşlerimizin çok az kalması nedeniyle bekledim” cevabını verdi.

    http://www.malatyayenigun.com/index.php?option=com_content&task=view&id=1244&Itemid=2

    #29793
    klaus
    Anahtar yönetici

    tanri sevgidir

    Ben Malatya olayından sonra öğrendim incil’de ” Korkma ” buyruğunun çok geçtiğini ve : ”Ne mutlu denenmeye dayanan kişiye ! Denemeden başarıyla çıktığı zaman Rab’bin kendisini sevenlere vaat ettiği yaşam tacını alacaktır..”
    dendiğini.

    Şimdi güvendiğim İsa, seni yaşam tacıyla ödüllendiriyor.

    Kardeşlerim Tilmann, Uğur ve Necati… Son olarak şöyle avunduğumuzu söylemek istiyorum:

    Acı çeksek de ardınızdan
    bizler de geleceğiz bir gün
    sizlerin yanına.
    Ve o zaman camdan yollarda
    yürüyeceğiz
    birlikte,
    oynayacağız sizinle
    altın sokaklarda.
    (vahiy 21:21’den esinlenerek)

    İsmail Kulakçıoğlu

    ”Gerçeğe Doğru” adlı dergi nisan ayı sayı:20

    ” Evet ,sabırlısın, adım uğruna acılara dayandın ve yılmadın ” vahiy2:3

    ”Sözüme uyarak sabırla dayandın. Bende yeryüzünde yaşayanları denemek için bütün dünyanın üzerine gelecek olan denenme saatinden seni esirgeyeceğim.

    TEZ GELİYORUM. TACINI KİMSE ELİNDEN ALMASIN DİYE SAHİP OLDUĞUNA SIMSIKI SARIL ” vahiy 3:10

    –amin

15 yazı görüntüleniyor - 31 ile 45 arası (toplam 50)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.