Malatya Katliamı Perde Arkası
- Bu konu 8 izleyen ve 49 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
1. Nisan 2008: 13:56 #28600AnonimPasif
Zirve’de skandallar zirve yaptı
Zirve Kitabevi katliamı soruşturmasında ihmaller birer birer gün ışığına çıkıyor. Devam eden ihmallerin ilk halkasını üzerine kayıtlı telefon bulunmadığı iddia edilen sanık Cuma Özdemir’in cebinden sim kart çıkması oluştururken, bir diğer halkayı da Emre Günaydm’ın kentte bazı askerlerle görüştüğü yönündeki ihbar mektubunun işleme konulmadığı gerçeği belirliyor. Yarın duruşması yapılacak davanın müdahil avukatları da İçişleri Bakanlığı ile davanın görüldüğü Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na duruşmaların kayıt altına alınması talebinde bulundu.
Zirve Kitabevi’nde biri Alman uyruklu 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili olarak tutuklanan ve Malatya Cezaevi’nde bulunan sanık Cuma Özdemir’in elbisesinin cebinden sim kart çıktı. Oysa yapılan ilk soruşturmada Cuma Özdemir’in üzerine kayıtlı telefon bulunmadığı gerekçesiyle telefon dökümleri dahi istenmemişti.
GERİYE DÖNÜK DÖKÜM İSTENMİYORTutuklanırken üzeri aranması gereken Cuma Özdemir’in üzerindeki sim karta geç de olsa el konulup telefon dökümü istendi. Ancak bu hata kapatılmaya çalışılırken bir ihmal de burada gerçekleşti. Daha önce üzerine kayıtlı cep telefonu bulunmadığı için diğer sanıkların telefon dökümleri istenirken ayrı tutulan Özdemir’in üzerinde çıkan o 544… numaralı sim kartın yalnızca cezaevine konulduktan sonraki dökümleri istendi. Telefonla cezaevinden kimseyle konuşup konuşmadığı belirlenmeye çalışılırken, başta olay günü olmak üzere geriye dönük olarak dökümlerin istenmemesi dikkat çekti. Dosyadaki bir başka ihmal olarak da telefon dökümlerinin 18 Nisan’daki ay tarihinden geriye dönük 6 ay olarak istenmesiydi. Böylece olay günü sanıkların yapmış oldukları görüşmelerin dökümleri dosyada yer almamıştı. Daha önce de savcılık, sanıklara ait üzerlerinde çıkan telefonların geriye dönük olarak 6 ay süreyle dökümlerini istemişti. Oysa 6 ay içinde, Emre Günaydm’ın 35, Salih Gürler’in 38, Hamit Çeken’in 17 ve Abuzer Yıldırım’ın 16 kez telefon değiştirdiği tespit edilmişti. Ancak bu telefonlarla hangi numaraların arandığı dahi araştırılmamıştı. Cuma Özdemir ise üzerine kayıtlı telefon bulunmadığından kapsam dışı kalmıştı. Ancak Cuma Özdemir’in aile bireylerine ait 3 ayrı telefonu kullandığı tespit edildi.
KİLİT İHBAR CİDDİYE ALINMAMIŞBir diğer önemli ihmal de, katliamın bir numaralı sanığı olan Emre Günaydm’ın kentte bazı askerlerle görüştüğü yönündeki ihbar mektubunun askeri savcılığa dahi gönderilmeden işleme konulmaması. Malatya 2. Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi, davanın bir numaralı sanığı Emre Günaydm’ın hastanede kaldığı dönemde görevli üsteğmen hakkında yapılan ihbarı ciddiye almadı. Müdahil vekilleri, askeri mahkemenin bir suç ihbarına dilekçe muamelesi yaptığını, ihbarda adı geçen üsteğmen ile sanıkların telefon görüşmeleri yaptığı konusunun bile araştırılmadığını belirttiler.
Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘Emre Günaydm’ın, İl Jandarma Komutanı ve hastanede tedavi gördüğü sırada görevli üsteğmen ile telefonda görüştüğü’ şeklindeki ihbar mektubunu gereğinin yapılması için 20 Eylül 2007’de 2. Ordu Komutanlı-ğı’na gönderdi. Müdahil avukatların da talebiyle gönderilen ihbar mektubuna 3 ay sonra adli müşavirlikten yanıt geldi. Ancak dilekçeyi gönderen kişinin adı, soyadı ve adresinin belli olmaması nedeniyle mektubun işleme konulmadığı hatta askeri savcılığa dahi gönderilmediği ortaya çıktı. Mektubun askeri savcılığa gönderilmesi gerektiğini belirten müdahil avukatlar, sanık Emre Günaydın ile ihbarda adı geçen kişilerin telefon dökümlerinin istenmesi halinde ihbarın ciddi olup olmadığının ortaya çıkartılabileceğini kaydettiler.
DURUŞMALAR KAYDA ALINSINBu arada Malatya katliamı davasının müdahil avukatları, İçişleri Bakanlığı ile Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na duruşmaların kayıt altına alınması talebinde bulundu. İçişleri Bakanlığı’nın davayı incelemek için müfettiş gönderdiğini basından öğrendiklerini ve bu konuda kendilerinin bilgilendirilmesi gerektiğini belirten avukatlar, duruşmaya üç gün kala sundukları dilekçede bundan sonraki celselerin sesli ve görüntülü olarak kayıt altına alınmasını istediler. Dilekçede duruşmaların kayıt altına alınmak istenilmesi, sanık ve tanık ifadelerinin tutanağa geçirilmesi sırasında tartışma yaşanmaması, sorgunun bölünmemesi, savunma hakkının kısıtlandığına ilişkin iddiaların karşılıksız kalması ve adil yargılanma hakkı olarak açıklandı.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NDAN BİLGİ İSTENDİDuruşmalarda tutanağa geçirilmek üzere alınan ses ve görüntü kayıtlarının, daha sonra kaset veya CD’lerin dosyada korunmasını isteyen müdahil avukatları, adli emanete alınmış olan eşyalar ile elektronik ortamda kayıtlı bulunan delillerin birer kopyasının taraflarına verilmesini de istediler. Halen dosyada bazı delillere ulaşamadıklarını ifade eden müdahil avukatları, adli emanette kayıtlı delilleri inceleyemediklerini de dilekçelerinde bildirdiler.
SEMİN SEZERER – ALI CEMAL KARABUDAK
12.01.2008
BİRGÜN
1. Nisan 2008: 13:57 #28603AnonimPasifMalatya katliamı davasında reddi hakim talebi
Ölenlerin yakınları avukatlarıyla birlikte Malatya Adliyesi’ne geldi.
Malatya katliamı davasında müdahil avukatlar reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme heyeti duruşmanın sesli ve görüntülü kayıt altına alınması talebini de reddetti.
MALATYA- Duruşma nedeniyle, sabah erken saatlerden itibaren Malatya Adliyesi çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı. Tutuklu sanıklar Emre Günaydın (19), Salih Gürler (20), Abuzer Yıldırım (19), Cuma Özdemir (20) ve Hamit Çeker (19) de jandarma ve polis ekiplerinin güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildi.
3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmayı izlemek için Hollanda Büyükelçiliği Siyasi İşler Başkanı Erkan Keskinsoy, Almanya Büyükelçiliği Müsteşarı Martin Grand, Avrupa Konseyi Türkiye Delegasyonu’ndan Drago Bellado, Norveç Büyükelçiliği Komisyon Şefi Yardımcısı Stion Cristiansen, iyarbakır Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu, İnsan Hakları Derneği Doğu ve Güneydoğu Bölge Başkanı Niki Perinçek, öldürülen Alman Tilmann Geske’nin eşi Suzanna Geske, Necati Aydın’ın eşi Şemse Aydın, Emre Günaydın’ın babası Mustafa Günaydın, mağdur avukatı Orhan Kemal Cengiz ile bazı sanık yakınları ile yabancı ve Türk basınından gazeteciler adliyeye geldi.
Tutuklu sanıklar Emre G., Salih G., Cuma O., Abuzer Y. ve Hamit C.’nin adliyeye getirilişi sırasında geniş güvenlik önlemleri alındı, zanlılar hızlı bir şekilde içeriye alındı.
YAYINEVİNİN BİLGİSAYAR KAYITLARININ SUÇLA İLGİLİ YOK”
Malatya’daki yayınevinde 1’i Alman, 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın üçüncü duruşmasında söz alan müdahil avukatlar, 31 klasörden oluşan dava dosyasındaki 16 klasörün yayınevinin bilgisayar kayıtlarıyla ilgili olduğunu, suçla ilgisi olmadığı için dosyadan çıkarılmasını talep etti. Mahkeme heyeti, Cuma Özdemir dışındaki sanıkların dışarı çıkarılmasını istedi. Sanıklar henüz dışarıya çıkarılmadan müdahil avukatlarından Özkan Yücel Soylu, söz aldı. Cinayetin tutuklu beş sanığının bir sabah uyandıklarında kendilerini katil olarak bulduklarını savunan Soylu, ”Bu sanıklar oluşan hoşgörüsüzlük ikliminin sonucudur. Bu sanıkları suça yönlendiren çete, dışarıda hala faaliyetlerine devam ediyor. Bu çocukların adaletli yargılanması için mahkemenize görev düşüyor. Mahkeme ve savcılık yanlış yönlendirilmeye çalışılıyor. Savcılığa yalan yanlış yönlendirme mektuplar geliyor, bir kişi gazete gazete dolaşıp kamuoyunu yanlış yönlendirmeye çalışıyor. Yani bu çete faaliyetlerine devam ediyor” dedi.
”16 KLASÖR DOSYADAN ÇIKARILSIN”
Dava dosyasının 31 klasörden oluştuğunu belirten Soylu, şöyle devam etti:
”31 klasörün 16’sı Zirve Yayınevi’nin bilgisayar kayıtlarından oluşuyor. Bu dosyalarda Hristiyan olduğu söylenen insanların isimlerinin olduğu söyleniyor. Bu insanlar da risk altında olabilir. Bu 16 klasörün suçla ilgisinin olmadığını düşünüyoruz. Onun için bu 16 klasör dosyadan çıkarılsın. Başka mağdurlar da oluşturulmasın.”
Soylu, konunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne intikal etmesi istenmiyorsa, mahkeme heyetinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı açısından bu taleplerinin değerlendirilmesini istediklerini, bunun için 14 Şubat 2008’de Adalet Bakanlığı’na da dilekçe ile başvurduklarını söyledi.
REDDİ HAKİM TALEBİNDE BULUNULDU
Malatya’daki yayınevinde 1’i Alman 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın üçüncü duruşmasında müdahil avukatlar reddi hakim talebinde bulundu, mahkeme heyeti de, talebin değerlendirilmesi için yazılacak dilekçenin Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesini kararlaştırdı.
SESLİ VE GÖRÜNTÜLÜ KAYIT TALEBİNE RED
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada sanıklar dinlenmezken, müdahil avukatlar, duruşmanın sesli ve görüntülü cihazlarla yapılmasını istedi. Mahkeme heyeti, talebi reddetti. Müdahil avukatları, mahkeme heyetinin tarafsızlığına ve bağımsızlığına gölge düştüğünü öne sürerek, reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme heyeti, bu talebin değerlendirilmesi için 7 gün içerisinde yazılacak dilekçenin Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verdi. Duruşma, 17 Mart 2008 tarihine ertelendi.
OLAY
Malatya’da Zirve Yayınevinde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel boğazları kesilerek öldürülmüş, polis, zanlılardan Salih Gürler (20), Cuma Özdemir (20), Hamit Çeker (19) ve Abuzer Yıldırım’ı (19) olay yerinde yakalamıştı.
Olaydan sonra üçüncü katın penceresinden kaçmak isterken düşerek yaralanan Emre Günaydın, kaldırıldığı İÜ Turgut Özal Tıp Merkezinde tedavi altına alınmış, tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Davanın ilk duruşması 23 Kasım 2007, ikinci duruşması da 14 Ocak 2008 tarihinde yapılmıştı
1. Nisan 2008: 13:58 #28604AnonimPasifMalatya davası avukatı yakın koruma istedi
Ali DAĞLAR / İSTANBULBİRİ Alman vatandaşı 3 kişinin misyonerlik faaliyetleri yürüttükleri gerekçesiyle hunharca öldürüldükleri ’Malatya katliamı’nın müdahil avukatlarından Orhan Kemal Cengiz, can güvenliğinin tehdit altında olduğu iddiasıyla yakın koruma için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Davanın ilk duruşma günü Malatya’daki yerel gazetelerde, bir avukat arkadaşlarının müdahil olacağı, Türk Protestan Kilisesi lideri İhsan Özbek’in duruşmaya katılmayacağının yazıldığını belirten Cengiz, “Bu bilgilerin elektronik yazışmalarımız izlenmeden elde edilmesi mümkün değil” dedi.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8213254.asp?gid=48&sz=76460
1. Nisan 2008: 13:59 #28605AnonimPasifEmniyet Müdürü’nü bile tehdit etmişler
Ersan ATAR
Zirve Yayınevi cinayeti sanıklarına “devlet güvencesi verdiği” öne sürülen Varol Bülent Aral, Adıyaman Emniyet Müdürü’nü tehditten yargılanacak..
Malatya’daki Zirve Yayınevi cinayetinin “karanlıkta kalan ismi” Varol Bülent Aral’ın, Adıyaman Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam’ı, “Koltuğunun altına iyi baksın, bizim de güçlerimiz var” diye tehdit ettiği ortaya çıktı. Aral hakkında 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Varol Bülent Aral ismi, Zirve Yayınevi cinayeti ile birlikte anılmaya başlandı. Zirve Yayınevi cinayeti davasının dosyasındaki bilgilere göre Aral, cinayetten önce olayın bir numaralı sanığı Emre Günaydın’a, “Misyoner faaliyetlerine ‘dur’ de, sana devlet desteği sağlarız” dedi. Bu iddiayı Emre Günaydın ortaya attı. Davanın diğer sanıkları ve Emre Günaydın’ın arkadaşları da Aral için “Hizbullahçı olduğunu biliyoruz” demişti, ancak, bu iddia araştırılmadı.
Varol Bülent Aral, bu kez memleketi Adıyaman’da ortaya çıktı. 17 Şubat’ta, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun da katıldığı “Adıyaman’ın Sorunları ve Çözüm Önerileri” paneline gitti. Girişte üst araması yapılıyordu. Aral, üstünü aratmadı. Bu nedenle, kapıdaki polislerle Aral arasında sürtüşme yaşandı. Aral bu sırada polislere, “Siz kim oluyorsunuz, beni hakla ararsınız? Size bu emri veren müdürünüze söyleyin kendine dikkat etsin. Koltuğunun altına iyi baksın. Bir daha oraya oturamayabilir. Bizim de bazı güçlerimiz var” dedi. Polisler bu sözler üzerine tutanak tuttu. Adıyaman Başsavcılığı, Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam’ın şikayeti üzerine yürüttüğü soruşturmada telefon kulübesinden arayan kişinin Aral olduğunu tespit etti. Aral bunun üzerine tutuklandı. Başsavcılık, bu bilgilerin yer aldığı iddianamede, Aral’ın “Görevli memura tehdit” suçundan 2 yıla kadar hapis istemiyle yargılanması için dava açtı.
http://www.sabah.com.tr/haber,0D4D4EBB42734898A90B27BAEA286688.html
1. Nisan 2008: 14:03 #28606AnonimPasifMalatya katliamı silahına beraat
Malatya’daki yayınevinde 1’i Alman, 3 kişinin öldürüldüğü cinayetin zanlılarından Emre Günaydın, “Kurusıkı tabanca taşımak ve meskun mahalde ateş etmekten” yargılandığı davada beraat etti.
AA
12 Mart 2008 Çarşamba
MALATYA – Malatya 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada hazır bulunan Emre Günaydın, katliamdan iki gün önce 17 Nisan 2007 tarihinde, Malatya Av Pazarı’ndan satın aldığı kuru sıkı tabanca ile ertesi gün Pınarbaşı mesire alanında birkaç el ateş ettiği için yakalandığını, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığını; tabancaya ise el konduğunu söyledi.
Mahkeme heyeti, ateş edilen tabancanın kurusıkı olduğunun kriminal inceleme sonucu anlaşılması üzerine, Emre Günaydın’ın beraatine karar verdi.SİLAH EMNİYET’TEN GÜNAYDIN’A NASIL GEÇTİ?
Zirve Yayınevi baskınıyla ilgili soruşturma dosyasına göre, Emre Günaydın, Malatya katliamından iki gün önce 16 Nisan’da, “Malatya Av Pazarı 2” adlı işyerinden, 20 YTL ödeyip 1312 seri numaralı Smith Wesson marka kurusıkı tabanca satın aldı. Ertesi gün yani 17 Nisan’da bu tabanca ile Pınarbaşı mesire yerinde “atış talimi” yaptı.
Şikayet üzerine olay yerine gelen polis, tabancaya el koydu, Emre Günaydın’ın ifadesini alıp, 58 YTL idari para cezası kesti.
AYNI SİLAHLA KATLİAMA GİTTİ
Emre Günaydın’ın silahı geri alabilmek için yargıya başvurması, bu sürecin de en az bir hafta sürmesi gerekiyordu.
Ancak polisin el koyduğu silah, bir gün sonra, 18 Nisan tarihinde, katliamın yapıldığı Zirve Yayınevi’nde ortaya çıktı. Günaydın katliama bu tabancayla gitmişti. Polis kayıtlarında da, bir gün el konan silahın, katliamda ortaya çıktığı görülüyor.
İdari soruşturma gereği, el konulduktan sonra Kaymakamlığa gönderilmesi gereken silahın nasıl olup da, ertesi gün katliamda kullanıldığı, Günaydın’ın silahı nasıl aldığı sorusu yanıtsız kalmıştı.
3. Nisan 2008: 11:08 #28650AnonimPasif‘Zirve Yayınevi’ davası aynı mahkemede görülecek MALATYA- DİYARBAKIR, (DHA) MALATYA’da 18 Nisan 2007 tarihinde Zirve Yayınevi’nde Alman vatandaşı Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel’in boğazlarının kesilerek öldürülmesi davasında müdahil avukatlarının Malatya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi için yaptığı ‘reddi hakim’ istemi, Diyarbakır’daki 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi.
Malatya’daki ‘Zirve Yayınevi’nde geçen yıl meydana gelen olayda Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel boğazları kesilerek öldürüldü. Cinayetlerle ilgili olarak yayınevinin bulunduğu binanın 3’üncü kat penceresinden kaçmak isterken düşüp yaralanan ve İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde bir süre tedavi gören Emre Günaydın ile 20 yaşındaki Salih Gürler ile Cuma Özdemir, 19 yaşındaki Hamit Çeker ile Abuzer Yıldırım tutuklandı.
Sanıklar hakkında ‘Terör örgütü kurmak, üye olmak ve terör örgütünün faaliyeti doğrultusunda adam öldürmek, kişyi hürriyet özgürlüğünden yoksun bırakma’ suçlarından Malatya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 3’er kez ömür boyu hapis istemiyle dava açıldı. İlk duruşması ocak ayında görülen duruşmanın ikinci duruşması 25 Şubat’ta yapılırken, mada müdahil avukatlar adli emanette bulunan CD’lerin kendilerine verilmesini isterken reddi hakim isteminde bulundu. Mahkeme heyeti, müdahil avukatların 3 Mart 2008 tarihini taşıyan reddi hakim isteğine ilişkin İzmir Adliyesi’nden fakslanan dilekçelerin aslının ulaştırılmadığını göz önüne bulurken, avukat Ali Rıza Kılıç ile sanık avukatlarının dilekçesinin beklenmesine, reddi hakim isteminin Diyarbakır’daki nöbetçi ağır ceza mahkemesi tarafından incelenmisene karar vererek, duruşmayı 14 Nisan’a erteledi.Dosya Diyarbakır’daki nöbetçi ağır ceza mahkemesi olarak 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilirken burada incelenerek sonuçlandırıldı. Diyarbakır’daki mahkeme avukatların yaptığı reddi hakim isteminin yerinde olmadığını bildirerek davanın Malatya’daki 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam edilmesini kararlaştırdı.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8612809.asp
3. Nisan 2008: 17:23 #28652AnonimPasif‘Malatya katliamı’ için komisyon
MALATYA AA
Malatya Zirve Yayınevi’ne düzenlenen baskında, misyonerlik yaptıkları iddiasıyla biri Alman 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili araştırma yapılması amacıyla Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’nın isteğiyle araştırma komisyonu kuruldu.
Malatya İnsan Hakları Kurulu, Vali Yardımcısı Erdinç Filiz başkanlığında toplandı. Filiz, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’ndan 24 Mart 2008 tarihinde gelen yazıda, yayınevinde işlenen cinayetlerle ilgili olarak yargının alanına girilmeden araştırma yapılarak bilgi verilmesinin talep edildiğini; 3 avukattan oluşan komisyon kurulduğunu açıkladı. İnsan hakları kurullarının kararlarının yaptırımı olmadığını, araştırmaların bilgilendirme esaslı olduğunu ifade eden Filiz, “Komisyon olayı araştıracak ve rapor hazırlayacak. Rapor, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’na gönderilecek” dedi.
6. Nisan 2008: 8:55 #28671AnonimPasif‘Büyük Abi’ Aral’ın üzerinde durulmadı
Necla GÖRGEÇ HABER MERKEZİ
Bülent Aral’ın Malatya cinayeti sanığı Emre Günaydın’ı azmettirdiği öne sürüldü. Kalaşnikof’la yakalandı Müdahil avukatları tehdit etti. “Cinayetin perde arkasını biliyorum” dedi. Ancak ifadesi bile alınmadı..
Malatya’daki Zirve Yayınevi’nde Tilmann Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’in misyonerlik yaptıkları gerekçesiyle 18 Nisan 2007’de boğazları kesilerek öldürülmesinin üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Ancak cinayetlerin perde arkası hâlâ aydınlatılabilmiş değil. Malatya cinayetlerinde sanık Emre Günaydın’ı azmettirdiği öne sürelen, üstelik “Cinayetlerin perde arkasını biliyorum açıklayacağım” diye savcılığa başvuran Varol Bülent Aral, adeta olayın “karakutusu”. Ancak bugüne kadar doğru dürüst ifadesi alınmadı. Bilgilerin üzerine gidilmedi.GÜNAYDIN’I YÖNLENDİRDİ
Aral’ın adı ilk olarak Emre Günaydın’ın polis ifadelerinde ortaya çıktı. İfadesinde 2006 yaz aylarında Malatya Birlik gazetesinde kendisini Varol Bülent Aral olarak tanıtan kişi ile tanıştığını anlatan Günaydın, şunları söyledi: “Kendisi hemen her şeyi biliyordu. Hıristiyanlık ve misyonerliğin kötü olduğunu, amaçlarının vatanı yıkmak olduğunu anlattı. ‘Birilerinin dur demesi gerekmez mi?’ dedim. ‘O zaman sen çık, dur de’ dedi. ‘Nasıl olacak?’ dediğimde, ‘Devlet desteği sağlarız’ dedi.”
MALATYA’DAN ADIYAMAN’A
Aral bir süre sonra Adıyaman’da ortaya çıktı. 14 Şubat 2007’de devriye gezen polisler elinde kalaşnikof silah bulunan birisini sokakta dolaşırken yakaladı. Yakalanan kişinin Varol Bülent Aral olduğu, Adıyaman’da kendisini çevresine JİTEM elemanı veya Hizbullah üyesi olarak tanıttığı belirlendi. Aral’ın üzerinden Kalaşnikof’un yanı sıra içinde 17 mermi olan bir şarjör, Vakit gazetesinin bazı sayfaları, maket bıçağı ve taşınabilir bir disk çıktı. Aral, polisteki ifadesinde Kalaşnikof’u 11 yaşında bir kız çocuğundan polise teslim etmek için aldığını söyledi. Ancak polis bahsi geçen 11 yaşındaki kızın kim olduğunu araştırmadı. Bunun yanı sıra Aral’ın üzerinden çıkan “taşınabilir disk”in deşifre edilmesi de başarılamadı.
OLAY SIRASINDA CEZAEVİNDE
Malatya’da cinayetlerin işlendiği 18 Nisan 2007’de Aral, Adıyaman Kapalı Cezaevi’nde ruhsatsız silah taşımaktan dolayı tutukluydu. Aral’ın olaydan 5 ay sonra Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı’na, Malatya’ya gönderilmek üzere sunduğu dilekçede Malatya’da soruşturma dosyasının numarası bile vardı. Ama Aral’ın dilekçesine yanıt Adıyaman savcısından geldi. Savcı Aral’ı sorguya aldı ancak Aral, “Sizi muhatap almıyorum. Malatya savcısı gelsin” diyerek ifade vermeyi reddetti. Savcı diretince de “O tarihte Günaydın’ın yaptığı olayla ilgili açıklama gereği duymuştum. Şimdi vazgeçtim. Konuşmanın güvenliğim açısından doğru olmadığını düşünüyorum” dedi.
OLAY KAPATILDI MI?
Bu gelişmenin ardından Aral bir daha sorgulanmadı. Malatya cinayetleriyle ilgili olarak hakkında “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verildi. Hatta üzerinde yakalanan kalaşnikofu nereden aldığı bile ortaya çıkarılamadı. Ruhsatsız silah taşımak suçundan tutuklanması talebiyle mahkemeye çıkarılan Aral, savcının “Verdiği ifadeler anlamsız, mantıksız ve hayatın olağan akışına aykırı” demesine rağmen “tutuksuz yargılanmak üzere” mahkemece serbest bırakıldı. Aral’ın hikâyesi burada da son bulmadı. Cezaevinden çıkar çıkmaz ise Malatya Davası’nın müdahil avukatlarından Orhan Kemal Cengiz’i cep telefonuyla arayarak tehdit etmeye başladı, Cengiz hakkında mahkemeye ihbar mektupları gönderdi.
http://www.sabah.com.tr/haber,A73725D243A9475C8E2766CE1EEB8E7F.html
13. Nisan 2008: 20:31 #28718AnonimPasif“Malatya Katliamı” Davasının Beşinci Duruşması YarınZirve Yayınevi’nde işlenen cinayetlerle ilgilii dava avukatların reddi hakim talebinin mahkemeye ulaşmaması nedeniyle ertelenmişti.
BİA Haber Merkezi – Malatya
13 Nisan 2008, Pazar
Malatya’da Zirve Yayınevi’nde Almanya uyruklu Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel‘in geçen yıl öldürülmesiyle ilgili davanın beşinci duruşması yarın (14 Nisan) görülecek.
17 Mart’ta gerçekleşen bir önceki duruşmada avukatların reddi hakim talebi mahkemeye ulaşmadığından dava ertelenmişti. Davanın müdahil avukatları, talepleri değerlendirilmediği için geçen duruşmaya katılmamıştı. Avukatlar yarınki duruşmaya ise katılacaklar.
25 Şubat’ta görülen duruşmada müdahil avukatlar, kendilerine adli emanette bulunan belgelerin örneklerinin verilmesi ve duruşmaların kaydedilmesi yönünde mahkemeye ilettikleri taleplerin geri çevrilmesi üzerine reddi hakim talebinde bulunmuşlardı.Mahkeme de, konuyla ilgili karar vermesi için dosyanın Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine hükmetmişti.
Hakkında yazılan haberler ve kendisine gönderilen mektuplarla hedef gösterilen ve istihbari bilgilerle taciz edilen davanın müdahil avukatlarından Orhan Kemal Cengiz, ikamet ettiği Ankara’da da bir polisle korunuyor. Hukukçu, bir süre önce de katliam davası için Malatya’da bulunduğu günlerde korunmaya başlanmıştı.
Koç “Üçüncüsü dosyadan Hıristiyanlara, Hıristiyanlığa ilişkin gereksiz bilgilerin, dini inanca dair, kişisel bilgilerin dosyadan çıkarılmasını istedik, mahkeme bunu da reddetti. Mahkemenin delil gizlemesinin tarafsızlık açısından şüphe uyandıracağını düşündük ve hakimin reddi talebinde bulunduk” demişti.Cinayet ve dava
Malatya’da Zirve Yayınevi’nde üç çalışanın 18 Nisan 2007 tarihinde boğazları kesilerek öldürülmüş, sanıklardan Salih Gürler (20), Abuzer Yıldırım (19), Cuma Özdemir (20) ve Hamit Çeker olay yerinde yakalanmıştı.
Olaydan sonra üçüncü katın penceresinden kaçmak isterken düşerek yaralanan Emre Günaydın kaldırıldığı İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde tedavi altına alınmış, tedavi bitiminde de tutuklanmıştı.
Davada, beşi tutuklu yedi sanık için üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 24 buçuk yıla kadar hapis cezası isteniyor. Henüz tutuklu sanıkların dördü dinlenemedi. (GG)14. Nisan 2008: 10:38 #28722AnonimPasifYayınevi katliamı duruşması başladı
Malatya’da 1’i Alman vatandaşı 3 kişinin öldürülmesi olayının beşinci duruşması için sanık ve mağdur yakınları ile tutuklu ve tutuksuz sanıklar adliyeye geldi. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma öncesinde geniş güvenlik tedbirleri alındı.
Cezaevi araçları ile geniş güvenlik önlemleri altında adliye binasına getirilen sanıklar adliye binasının arka kapısından alınarak görüntülenmeleri engellendi.
Duruşmanın başlamasına kısa bir süre kala bazı basın mensupları ve mağdur ve sanık yakınları da adliye binasına alındı.
Duruşmaya öldürülen Alman Tilman Geske’nin eşi Suzanna Geske, Uğur Yüksel’in babası İbrahim Yüksel, annesi Hatice Yüksel, Emre Günaydın’ın babası Mustafa Günaydın, Almanya’nın Ankara Konsolos vekilleri Dietmar Petring ve Julia Jung ile sanık ve mağdur avukatları katıldı.
Mağdur avukatları adliye girişinde sessiz kalırken redd-i hakim taleplerinin kabul edilmemesi ile ilgili duruşma çıkışı açıklama yapmaları bekleniyor.
Daha önceki duruşmaların 3’üncüsünde mağdur avukatlarının yaptıkları redd-i hakim talebi Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildiği için duruşmaya aynı mahkeme heyeti devam ediyor.Mahkeme heyetinin değişmesi talepleri kabul edilmeyen müdahil avukatlarının nasıl bir tutum içerisinde olacakları ise merak konusu. 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya 5’i tutuklu, 2’si tutuksuz 7 sanık katılıyor.
Önceki duruşmalarda tutuksuz yargılanan sanıklar Kürşat Kocadağ ile Mehmet Gökçe’nin yanısıra tutuklu sanık Hamit Çeker dinlenmişti. Bu duruşmada tutuklu sanıklardan Cuma Özdemir ile Salih Gürler’in dinlenmesi bekleniyor. Olayın kilit ismi Emre Günaydın’a ise bu duruşmada da sıra gelmesi beklenmiyor.
25 Şubat tarihinde görülen 3. duruşmada mağdur avukatları mahkemenin teknik cihazlarla görüntülü ve sesli kayıt altına alınmasını talep etti. Ayrıca, mahkemenin 31 klasörden oluşan dava dosyasında yer alan ve misyonerlik faaliyetlerini içeren 16 klasörün dava dosyasından çıkarılmasını istedi.
Avukatlar adli emanette bulunan dijital ve diğer delillerin görüşe ve gerekirse uzman görüşüne başvurulabilmesine açılmasını talep etti. Bunların yanı sıra Emre Günaydın’ın bilgisayar dökümlerinin dava dosyasına girmesi istendi.
Mahkeme heyeti bu talepleri görüşerek, sadece yer gösterme görüntülerinin avukatlara verilmesine diğer taleplerin ise reddine kadar verdi. Bunun üzerine avukatlar mahkemenin tarafsızlığı ilkesine gölge düştüğünü belirterek reddi hakim talebinde bulunmuştu.
OLAY18 Nisan 2007’de Malatya’da Zirve Yayınevi’nde Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel boğazları kesilerek öldürülmüş, polis zanlılardan Salih Gürler (20), Cuma Özdemir (20), Hamit Çeker (19) ve Abuzer Yıldırım’ı (19) olay yerinde yakalamıştı. Olaydan sonra pencereden kaçmak isterken düşerek yaralanan Emre Günaydın ise tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.
CİHANhttp://www.sabah.com.tr/haber,7B4EE5F406ED4329863DF8FE9B55ADA7.html
14. Nisan 2008: 10:54 #28723AnonimPasifMalatya Davası Başladı, Sanık Cumali Özdemir’in Sorgusu Yapılıyor
Malatya davasının beşinci duruşmasında tutuklu sanıklardan Cumali Özdemir’in sorgusu başladı. Cinayetin birinci yılında müdahil avukatlar, maddi delillere henüz ulaşabilmiş değil.
BİA Haber Merkezi – Malatya
14 Nisan 2008, Pazartesi
Malatya’da Zirve Yayınevi’nde Almanya uyruklu Tilman Ekkehart Geske‘nin, Necati Aydın ve Uğur Yüksel‘in öldürülmesiyle ilgili davanın beşinci duruşması başladı.
Duruşmaya Malatya E tipi cezaevinde kalan tutuklu sanıklar Emre Günaydın, Cumali Özdemir, Salih Çeker, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker ve tutuksuz sanık Mehmet Gökçe bulunuyor.
Davayı izlemeye Uğur Yüksel’in anne ve babası İbrahim ve Hatice Yüksel, Geske’nin eşi Susanne Geske, cinayetlerin meydana geldiği Zirve Yayınevi’nin saihibi Hamza Özant, Alman Büyükelçiliği Konsolos Vekili Dietmar Petring, büyükleçilik temsilci Julia Jung, müdahil avukatlardan Ayşe Batumlu, Tahir Elçi, Orhan Kemal Cengiz, Ali Koç, Erdal Doğan‘ın da aralarında bulunduğu 15 kadar avukat izliyor.
9:30’da başlayan duruşmada ilk olarak tutuklu sanık Cumali Özdemir dinleniyor.
Özdemir savunmasında “2006 Ekim’de Hamit Çeker’le daha sonra Salih Çeker’le en son da Şubat 2007’de Emre Günaydın’la tanıştığını, Darende ilçesinden üniversiteye hazırlanmak için İhlas Öğrenci Yurdu’na yerleştiğini, Emre’nin Salih aracılığıyla kendisiyle bağlantıya geçtiğini, ‘misyonerlerin islamiyeti yok etmek istediklerini, PKK’yle bağlantıları olduğunu’ söylediğini” anlattı.
Özdemir şöyle devam etti:
“Misyonerliğin ne olduğunu bilmiyordum Emre ‘içlerine sızmayı düşündüğünü, internette araştırma yaptığını’ söyledi, ben ‘okumaya geldiğimi varsa böyle bir durum devletin gereğini yapacağını’ söyledim ancak Emre, Salih aracılığıyla benimle bağlantı kurmaya devam ediyordu, bıçaklama olayından dolayı yurda giremediği için aracı olarak Salih’i kullanıyordu.”Özdemir’e savcı ve müdahil avukat Erdal Doğan sorular yöneltti. Üç hakim ve iki savcının görev yaptığı mahkemede Özdemir “Yayınevini misyonerlik faaliyetleri konusunda korkutmak amacıyla gidildiğini, her aşamada olay yerinden uzaklaşmak istediğini söylediği halde Emre ve Salih’in baskısıyla orada bulunduğunu” söyledi.
Mahkeme Başkanı Eray Gültekin‘in”Neden devletin güvenlik güçlerine haber vermedin?” sorusunu “Emre daha önce bir bıçaklama olayı sonrası Emniyet’e gidip olayı örtbas ettirdiğini bildiğim için polise güvenemedik” diye yanıtladı.
Bir savcının cinayet sabahı kaleme alınan ve cinayet sonrası sanıkların üzerinde bulunan “veda” mektuplarıyla ilgili olarak “Mektupta ölümü göze aldığınızı yazıyorsunuz. Dışarıda sizi yönlendiren kimse oldu mu?” sorusuna “Mektubu Emre’nin baskı ve telkiniyle yazdıklarını” söyledi.
Savcı cezaevinde Özdemir’in ceketinden çıkan sim kart ve cinayet öncesinde değişik dönemlerde kullandığı diğer sim kartlar konusunda açıklama istedi.
Savcı “Hamit Çeker’in öldürülen Aydın’ın ellerini Özdemir’in bağladığını” söyledi, “Kimseyi bağlamadım ve bıçaklamadım” dedi. Savcı Özdemir’in elbiselerinde öldürülen Geske’ye ait kan bulgularına işaret etti, “yanımdan geçerken sürünmüş olabilir” dedi.
Duruşmaya 13:30’a kadar ara verildi.
Özdemir’in sorgusuna geçilmeden diğer duruşma salonundan çıkarıldılar. (NZ)14. Nisan 2008: 15:24 #28725AnonimPasifCuma Özdemir’in ifadesi katliam nedenini ortaya koydu
14.04.2008
15. Nisan 2008: 9:54 #28736AnonimPasifYayınevinde öldürülenler için tazminat talebi
15 Nisan, 2008 12:20:00 (TSİ) Öldürülen Geske’nin eşi Susanna Geske avukatı aracılığıyla tazminat talebinde bulunduMalatya’daki yayınevinde öldürülen Alman uyruklu Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’in yakınları İçişleri Bakanlığı’ndan 630’ar bin YTL tazminat talebinde bulundu.
Tilman Ekkehart Geske’nin eşi Susanna Geske’nin avukatı İbrahim Kalı, öldürülen 3 kişinin yakınlarının “hizmet kusuru” gerekçesiyle tazminat talebinde bulunduklarını söyledi.
İlgili dilekçeyi İçişleri Bakanlığı’na verdiklerini ifade eden Kalı, bakanlığın talebi reddetmesi durumunda idare mahkemesine dava açacaklarını belirtti.
Kalı, “Bu tür durumlarda önce İçişleri Bakanlığı’na başvuruluyor. Bakanlık reddederse idare mahkemesine dava açılıyor. Diyelim ki, sokakta bir bomba patladı ve benim çocuğumun ayağı koptu. Devlet burada sorumludur. Mahkeme böyle diyor” dedi.
Avukat Kalı, İçişleri Bakanlığı’ndan 630’ar bin YTL tazminat talebinde bulunduklarını bildirdi.
Olayın gelişimi
Malatya’da Zirve Yayınevi’nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel boğazları kesilerek öldürülmüş, polis, zanlılardan Salih Gürler (20), Cuma Özdemir (20), Hamit Çeker (19) ve Abuzer Yıldırım’ı (19) olay yerinde yakalamıştı.
Olaydan sonra üçüncü katın penceresinden kaçmak isterken düşerek yaralanan Emre Günaydın, kaldırıldığı İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde tedavi altına alınmış, tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.
Davanın ilk duruşması 23 Kasım 2007, ikinci duruşması 14 Ocak 2008, üçüncü duruşması 25 Şubat, dördüncü duruşması da 17 Mart 2008’de yapılmıştı.
http://www.cnnturk.com/TURKIYE/haber_detay.asp?PID=318&HID=1&haberID=448770
16. Nisan 2008: 9:39 #28744AnonimPasif’İşim bitmedi, kapıyı açmayın’ 16 Nisan 2008 Ali DAĞLAR Malatya’da, Zirve Yayınevi’nde biri Alman uyruklu üç kişinin boğazları kesilerek öldürülmesiyle ilgili 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, önceki gün ilk sorgusu yapılan sanıkların ifadelerinde çarpıcı detaylar öne çıktı.
Sanık Abuzer Yıldırım, mahkeme başkanının bir numaralı sanık Emre Günaydın’ı kastederek, “Emre’den neden korkuyorsun” sorusunu şöyle yanıtladı: “Kendisinden değil, arkasındaki güçlerden korkuyordum. Emniyette müdürlerle oturup kalktığını söylerdi. Düşüncem, Emre devlet adına misyonerleri takip ediyordu. Yardım etmediğimiz takdirde bize zarar gelebileceğiydi.” Yıldırım, misyonerlik faaliyeti yürüttükleri belirtilen Alman uyruklu Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’in boğazları kesilerek öldürülmeleri sırasında polisin kapıyı çaldığını belirterek, “Kapıyı açacaktık, Emre, işim bitmedi açmayın, dedi” iddiasında da bulundu. 3 sanığın suçladıkları Emre Günaydın’ın sorgusu bir dahaki celseye kaldı. Müdahil avukatlarının katledilen üç kişiyle ilgili otopsi fotoğraflarının verilmesi istemi, delil niteliğinde olmadığı gerekçesiyle reddedildi. Mahkeme, katliam yerinde sanıkların cep telefonuyla görüntü alıp almadıklarının belirlenmesi amacıyla daha önce şifresi çözülemeyen Cuma Özdemir’in telefonu ve Abuzer Yıldırım’ın telefonunun görüntü dökümlerinin bilirkişi marifetiyle alınmasını kararlaştırdı.
Karakoldaki tanıdık kimSANIK Salih Güler de, Emre Günaydın’ın kendisine ağabeyinin çete lideri Sedat Peker’in yanında çalıştığını, dayılarının da mafya olduğunu söylediğini öne sürerek kendisinden çekindiğini anlattı. Güler, Emre’nin polisle ilişkisi ile ilgili şöyle konuştu: “Emre bir keresinde kız arkadaşının yanında gördüğü birini bıçaklayıp yanımıza gelmişti, bıçaklama hadisesini bize anlattı. Acilen üstünü değiştirdi, berbere gidip tıraş oldu. Daha sonra beni ve Cuma’yı yanına alarak Sümer Polis Karakolu’na gittik. İçeri girdi, az sonra çıktı. Polis, Emre’ye, ’senin yaptığını bilmiyorlar, dosya faili meçhul olarak kapandı. Eğer araman çıkarsa senin yaptığını öğrenirlerse ben sana haber veririm’ demiş. Bunu bize Emre söyledi. Bu nedenle Emre’nin yapacakları ile ilgili hususları emniyete söylemekten vazgeçtik.”
Diğer sanık Cuma Özdemir ise, aynı olayı şöyle anlattı: “Emre, bir bıçaklama olayının olduğunu, karakola gideceğini, tanıdık polisler olduğunu, birlikte gitmemizi söyledi. Salih, ben ve Emre, Sümer Karakolu’na gittik. Biz karakolun karşısında bekledik. 10-15 dakika bekledik, geri geldi. Tanıdıklarının olduğunu, olayın kapandığını söyledi.”
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8711025.asp?gid=233&sz=81106
20. Nisan 2008: 14:23 #28809AnonimPasifYıldönümünde mezarları başında anıldılar
19 Nisan 2008
Malatya’da bir yıl önce Zirve Yayıncılık bürosunda öldürülen Alman Tilmann Ekkehart Geske, Malatya’da, Uğur Yüksel Elazığ’da anıldı. Necati Aydın’ın mezarında ise tören düzenlenmedi.
GESKE’YE KALABALIK KATILIM
Malatya’da 18 Nisan 2007 tarihinde, Hristiyan Protestan cemaatiyle yakın ilişki içerisinde olduğu iddia edilen Zirve Yayıncılık bürosunda Alman uyruklu Tilmann Ekkehart Geske (46), Necati Aydın (35) ve Uğur Yüksel (32), 5 kişilik bir grup tarafından öldürülmüştü.
Olaydan sonra Malatya’daki Ermeni Mezarlığı’nda toprağa verilen Alman uyruklu Tilmann Ekkehart Geske, Malatya’da bulunan eşi Suzanna Geske ve 3 çocuğunun yanı sıra Pretostan cemaatinin katılımı ile mezarı başında anıldı.
Türkçe ilahilerin okunduğu törende basın mensupları ailenin isteği üzerine mezarlığa alınmadı. Törene; Diyarbakır Protestan Kilisesi Ruhani Lideri Ahmet Güvener, İhsan Özbek ile cemaat mensupları katıldı.
BABA’NIN FERYADI
Malatya Zirve Yayınevi’nde bir yıl önce misyonerlik faaliyetleri yaptıkları gerekçesiyle Tilman Geske ve Necati Aydın’la birlikte öldürülen Uğur Yüksel için anma töreni düzenlendi. Elazığlı Uğur Yüksel, Sün köyündeki mezarı başında Hıristiyan inançlarına göre anıldı. Uğur Yüksel, memleketi Elazığ’ın Sün köyünde bir yıl önce İslami kurallara göre defnedildi. İşlenen cinayetle ilgili yargı süreci sürerken Uğur Yüksel’in köyündeki mezarı Türkiye’deki Hıristiyanlar tarafından iki gün önce yaptırılarak anmaya yetiştirildi. Sabah saatlerinde Diyarbakır kilisesi tarafından 20 kişilik bir gurup ile Uğur Yüksel’in babası İbrahim ve annesi Hatice Yüksel Sün köyündeki mezarlığa gelerek
Hıristiyan inancına uygun anma yaptılar. Diyarbakır kilisesi rahibi Ahmet Güvener anma töreninden İncil’den dualar okudu. Köylülerin katılmadığı anma töreni bir saat sürdü.Uğur Yüksel’in Elazığ’da yaşayan babası İbrahim Yüksel, oğlu öldürüldükten sonra kısmi felç geçirdi. Oğlunun mezarı başındaki anma törenine yakınlarının yardımıyla katılan Yüksel gözyaşlarına boğuldu. Baba İbrahim Yüksel, “Benim bu mezarı yaptırdığınızdan haberim yok. Bıraksaydınız ben anıt mezar yaptırırdım” dedi.
Yüksel’in annesi, oğlunun mezarı başında ağıtlar yakarak oğluna neden silah verilmediğini sordu. Anne Hatice Yüksel ciğerinin yandığını belirterek, “Hepinizden nefret ediyorum” dedi. Anne Yüksel, “Ciğerimi yaktılar. İnanamıyorum Uğur’umun burada yattığına. Uğur’umu geri getirin, Uğurumu yuttular, kaybettiler. Hepinizden nefret ediyorum. Beni dinlemedi. Sen 30 yaşındaydın ölemezsin. Bir senedir dayanamıyorum. Uğuruma silah verseydiler kendisini korurdu, o cesur biriydi. Uğurumu bağlamışlar öyleöldürmüşler” dedi.
MEZARINA KİMSE GELMEDİ
Malatya’da Zirve Yayınevi’ne yapılan baskında öldürülen Necati Aydın’ın birinci ölüm yıldönümünde mezarı başıboş kaldı.
Malatya’da Zirve Yayınevi’ne yapılan baskının üzerinden bir yıl geçti. Olayda öldürülen Necati Aydın’ın birinci ölüm yıldönümünde mezarının bulunduğu Karabağlar Hıristiyan Mezarlığı’nın bekçisi Hüseyin Egemen, Aydın’ın mezarına çiçekler bıraktı. Aydın’ın mezarını önceki gün Koreli dostlarının ziyaret ettiğini, bugün ise kimsenin gelmediğini belirten mezarlık bekçisi Egemen, “Dün Koreli dostları geldi. Şu ana kadar ailesinden gelen olmadı, eşi de gelmedi ama gelirler. Ben saygı, hürmet göstermek için mezarına çiçek bıraktım, temizledim” dedi. Necati Aydın’ın mezarında isminin yazılı olmadığı, mezarının başında ise “Yaşamak mesihtir, ölmekse kazanç” yazısı olduğu görüldü.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.