Kırmak kolay, ya tamir etmek..
- Bu konu 4 izleyen ve 4 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
20. Ekim 2009: 9:20 #26536klausAnahtar yönetici
Sevgili kardeşler, geçen günlerde bir film izledim, filmin adı Şüphe
( Doubt). İzlemenizi tavsiye ederim. Filmde bir çok yapıcı anlıtımlar vardı ama ben sizlerle, beni çok etkileyen, Tanrıya daha da yaklaştıran ve günlük yaşam gerçekleri ile örtüşen bir sahneyi paylaşmak istedim.Bir çoğumuz kendimizde bir sürü olumsuzluk var iken bu olumsuzluklarımızı başkalarında aramaktan.. bunları onlara yakıştırmaktan.. bu yanlış işlerimizi yine başkalarına anlatarak bunlardan da zevk almaktan büyük bir mutluluk duyarız.
Filmde bir peder kilisesinde vaazını verirken bu konuyu işliyor ve mesaj gitmesi gereken kişilere gidiyor. Şöyle başlıyor;
Bir kadın az tanıdığı bir adamın dedikodusunu yapıyormuş. O gece bir rüya görmüş. Başının üzerinde kocaman bir parmak belirmiş. Onu işaret ediyormuş. Kadın suçluluk duygusuyla kasılmış kalmış. Ertesi gün günah çıkarmaya gitmiş. Yaşlı bir papaza gidip olanı biteni anlatmış.
– Dedikodu günah mıdır? diye sormuş.Beni işaret eden parmak yüce Tanrıya mı aitti? Bağışlanmayı dilemeli miyim ? Peder söyleyin, yanlış bir şey mi yaptım? demiş.
– Evet, demiş peder. Evet, seni cahil ve kötü yetişmiş kadın. Komşun hakkında yanlış konuştun! Onun adını lekeledin. Yürekten utanç duymalısın!
Kadın üzgün olduğunu söyleyip af dilemiş.
– O kadar kolay değil, demiş peder. Eve gidip, bir yastık alıp çatıya çıkmanı istiyorum. Onu bıçakla yırt ve sonra bana gel!
Kadın eve gitmiş; yastık ve bıçak almış. Çatıya çıkıp bıçağı yastığa saplamış. Sonra da söylendiği gibi Rahibe geri gitmiş.
– Yastığı bıçakla deştin mi ? diye sormuş.
– Evet, demiş.
– Sonuç ne oldu?
– Tüyler, demiş. Tüyler, diye tekrar etmiş. Her yerde tüyler vardı.
– Şimdi geri gidip rüzgarla dağılan o tüylerin hepsini toplamanı istiyorum.
– Ama, demiş kadın. Bunu yapamam. Nereye gittiklerini bilmiyorum. Rüzgar onları her yere dağıtmış.
– İşte bu, demiş peder, dedikodudur!
Esenlikle.
20. Ekim 2009: 16:22 #33687AnonimPasifkayram dedikodunun yanlışlığını anlatan film alıntısı yazın çok güzeldi teşekkür ederim..
sizden ricam isa mesihin dedikodu üzerine söylediği kutsal sözlerinden yazabilirmisiniz ??
isa mesihe iman etmeye çabalayan biri olarak anlayabilmek-algılayabilmek için toplumsal olarak kötü olanlar konusunda isa mesihin dediklerini ekleyebilriseniz benim gibi öğrenenlerede isa mesihi daha iyi anlamalrına yardımcı olursunuz diye düşünüyorum..
yolunu aydınlatan isa mesih umarım benide kendisine kabul eder..
20. Ekim 2009: 19:37 #33685AnonimPasifDedikodu hakkında Kutsal Kitap şunu demektedir.
Dedikoducu, yerici, Tanrı’dan nefret eden, küstah, kibirli, övüngen, kötülük üreten, anne baba sözü dinlemeyen, anlayışsız, sözünde durmaz, sevgiden yoksun, acımasız insanlardır.(Rom 1:30)
Huysuz kişi çekişmeyi körükler, Dedikoducu can dostları ayırır.(Süleyman’ın Özdeyişleri 16:28)Dedikodu tatlı lokma gibidir, İnsanın ta içine işler.(Süleyman’ın Özdeyişleri 18:8)
Dedikoducu sır saklayamaz, Oysa güvenilir insan sırdaş olur.(Süleyman’ın Özdeyişleri 11:13)
Kutsal Kitap’ta açık açık “Dedikodu yapmayın” diye bir ayet geçmez, açık bir şekilde bu söylenmez. Bazı insanlar burada dedikodu yapabilecekleri anlamını çıkarabilirler. Fakat şöyle örnek vereyim; Medeni Kanun Madde 135 şöyle der: “Başvuru, evlenecekler tarafından yazılı veya sözlü olarak yapılır.” Buradan başvurunun evlenecek kişiler dışında yapılamayacağı anlamı ve sözlü ve yazılı olmayan metodlar dışında başvurunun kabul olmayacağı anlamı da çıkar. Yani kanun koyucu bu maddeyi koymakla maddenin zıt anlamını yasaklamıştır. Kanunun hiç bir yerinde “Evlenecekler dışındakiler başvuru yapamaz” demez. Bir maddeyle iki olası olayı da düzenlemiştir.
Gelmek istediğim nokta şu, bazı insanlar kitabımızı eksik ve yanlış olmakla suçlayabiliyorlar, kitabımız dedikodu yapmayın demez fakat dolaylı yoldan ve yorumla çıkarılabilecek şekilde bunu belirtir.
İncil bize şunu der: Çünkü Tanrı şöyle buyurdu: ‘Annene babana saygı göstereceksin'(Matta 15:4) Romalılar 1:30’da da anne ve babasına saygı göstermeyenin dedikoducuların özelliği olduğunu belirtir. Yani anne babamıza saygı göstermemiz gerektiğini belirtirken aynı anda dedikoducu olmamamızı da belirtir.20. Ekim 2009: 21:14 #33686AnonimPasifSevgili Kayram, dedikoduyla ilgili bu konuyu açtığın için çok teşekkürler… Rab seni bolca bereketlesin.
Dedikodu etmek, başka insanlar hakkında söylenmemesi gereken şeyleri başkalarına anlatmak, onun hakkında ileri geri konuşmak, hatta o kişi hakkında bildiklerinin üzerine, duyduklarının üzerine ilaveler ekleyerek başkalarına yaymaktır. Kutsal Kitap’ta Süleyman’ın Özdeyişleri 10:10-11′de şu sözleri okuyoruz:
‘Sinsice göz kırpan, acılara neden olur; çenesi düşük ahmak da yıkıma uğrar’.
(Süleyman’ın Özdeyişleri 10:18-19) ‘Nefretini gizleyen kişinin dudakları yalancıdır. İftira yayan akılsızdır. Çok konuşanın günahı eksik olmaz, sağduyulu kişiyse dilini tutar’.
(Süleyman’ın Özdeyişleri 13:3) ‘Dilini tutan canını korur, ama boşboğazın sonu yıkımdır’.
Dilini tutamayıp yıkıcı dedikodular yapan insanlar yüzünden nice yuvalar yıkılmş, nice insanların canları yanmış, nice can dostların dostlukları sona ermiş ve yürekleri kin, nefret ve acılıkla dolmuş, hatta bazen bu yüzden cinayetler bile işlenmiştir. Kral Süleyman’ın söylediği ‘Ağzını ve dilini tutan canını sıkıntılardan korur’ sözleri ne kadar yerinde öyle değil mi?Ayrıca Kutsal İncil kitabında Yakup 3:1-12’de şu sözleri okuyoruz:
‘Kardeşlerim, biz öğretmenlerin daha titiz bir yargılamadan geçeceğini biliyorsunuz; bu nedenle çoğunuz öğretmen olmayın.
Çünkü hepimiz çok hata yaparız. Sözleriyle hata yapmayan kimse, bütün bedenini de dizginleyebilen yetkin bir kişidir.
Bize boyun eğmeleri için atların ağzına gem vururuz, böylece bütün bedenlerini yönlendiririz.
Düşünün, gemiler de o kadar büyük olduğu, güçlü rüzgarlar tarafından sürüklendiği halde, dümencinin gönlü nereye isterse küçücük bir dümenle o yöne çevrilirler.
Bunun gibi, dil de bedenin küçük bir üyesidir, ama büyük işlerle övünür. Düşünün, küçücük bir kıvılcım koca bir ormanı tutuşturur.
Dil de bir ateş, bedenimizin üyeleri arasında bir kötülük dünyasıdır. Bütün varlığımızı kirletir. Cehennemden alevlenmiş olarak yaşamımızın gidişini alevlendirir.
İnsan soyu, her tür yabanıl hayvanı, kuşu, sürüngeni ve deniz yaratığını evcilleştirmiş ve evcilleştirmektedir.
Ama dili hiçbir insan evcilleştiremez. Dil öldürücü zehirle dolu, dinmeyen bir kötülüktür.
Dilimizle Rab`bi, Baba`yı överiz. Yine dilimizle Tanrı`ya benzer yaratılmış insana söveriz. Övgü ve sövgü aynı ağızdan çıkar. Kardeşlerim, bu böyle olmamalı.
Bir pınar aynı gözden tatlı ve acı su akıtır mı?
Kardeşlerim, incir ağacı zeytin ya da asma incir verebilir mi? Bunun gibi, tuzlu su kaynağı tatlı su veremez’.
Sevgili kardeşler, hepimiz insanız, hepimizin zaman zaman dilimizi dizginleyemediğimiz anlar olmuştur ve bu hem bize hem de başkalarına acı vermiştir. Bu durumda ne yapmamız gerekir? Sürekli pişmanlık duyguları içinde ezilmek, suçluluk duymak bizi daha çok yıpratır, ruhsal olarak çöktürür ve imanımızı zayıflatır. Yukarıdaki öyküde söylendiği gibi yapılan dedikodular yayılmıştır, onları toparlamamız geriye almamız olanaksızdır. Ama yapmamız gereken tek şey şudur:
Öncelikle bu dedikodu günahından pişmanlık duyup Rab’be gitmeliyiz, tövbe ederek O’nun bizi bağışlamasını istemeliyiz. İkincisi eğer mümkünse hakkında dedikodu ettiğimiz kişiden özür dilemeliyiz. Dedikoduların neden olduğu acılı, yaralı yüreklerin iyileşmesi için Rab’den yardım istemeliyiz, ve O’nun her durumu düzeltebileceğine güvenmeliyiz, iman etmeliyiz. Rabbimiz iyidir, kendisine pişmanlıkla yaklaşanlara merhamet eder, karmaşık sorunları düzene sokar, fırtınaları dindirir.
Dedikodu günahıyla savaşan bir imanlı olabilirsin. Her gün, dilini dizginleyebilmen, başkaları için iyi şeyler düşünüp o kişiler hakkında dedikodu yerine dua etmek ve onlar hakkında iyi şeyler söylemek için dua et. Rab’bin kulakları kendisine yürekten seslenen herkesin dualarına açıktır. Zayıf yönlerimizi O’ndan gizlemek yerine, O’na bizden bu zayıflığımızı kaldırması için yakarmalıyız. İsa Mesih haç üzerinde bizim günahlarımız, hastalıklarımız ve zayıflıklarımız için öldü. Zayıflıklarımızı kaldıracaktır ve zafere ulaştıracaktır.
Rab’bin esenliğinde kalın21. Ekim 2009: 8:45 #33688klausAnahtar yöneticiSon iki paylaşımım aslında birbiri ile bağlantılıydı. ” Ağayı tanımak!” ve ”Kırmak kolay, ya tamir etmek..” İlk yazımdaki mesaj;
Koloseliler ;
2: 6 Bu nedenle Rab Mesih İsa’yı nasıl kabul ettinizse, O’nda öylece yaşayın.Romalılar;
15: 7 Bu nedenle, Mesih sizi kabul ettiği gibi, Tanrı’nın yüceliği için birbirinizi kabul edin.Amin. Ama ne yazık ki dedikodu yapıyoruz değil mi? Yapmayanımız yoktur. Dedikodu aslında yargılamaktır da! Bu yazımda bunu ifade etmek istedim. Mesihe iman eden kardeşlerimin, Mesihi yani ”ağasını” tanıdıklarına gönülden inanıyorum. Zira daha ana rahminde iken Mesih bizi kendine seçti ve içimize kendi sevgisini koydu. Tanrımız hepimizin Tanrısıdır.
Romalılar;
15: 7 Bu nedenle, Mesih sizi kabul ettiği gibi, Tanrı’nın yüceliği için birbirinizi kabul edin.Romalılar;
14: 5 Kimi bir günü başka bir günden üstün sayar, kimi her günü bir sayar.Herkesin kendi görüşüne tam güveni olsun.Romalılar;
14: 12 Böylece her birimiz kendi adına Tanrı’ya hesap verecektir.”Kardeşlerim, biz öğretmenlerin daha titiz bir yargılamadan geçeceğini biliyorsunuz; bu nedenle çoğunuz öğretmen olmayın.”
Amin. Ben de öğretmenliğin bir armağan olduğunu düşünüyorum, zira dilin keskin bir kılıç olduğuna inanıyoruz değil mi ? Zaten kardeşe sürçme taşı olunabileceği konusunda da Rabbimiz uyarısını yapmış.
Son olarak Rabbimiz ne güzel demiş ;
2.Korintliler 10: 17-18
”Övünen, Rab’le övünsün.
Kabule değer kişi kendi kendini tavsiye eden değil,
Rab’bin tavsiye ettiği kişidir.”
Sevgi ve kardeşlikle..
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.