Katoliklik Hakkında
- Bu konu 10 izleyen ve 34 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
29. Eylül 2009: 22:41 #33595AnonimPasifzeyneplovesjesus;15396 wrote:Katoliklik ve ortodokslukta azizler vardır fakat sizin dediğiniz gibi değil aslında. Yani dışardan sanki azizler ilahmış gibi geliyor size fakat, öyle değil. Azizlerin ruhlarına dua edilir, nasıl ölmüş bir akrabaya dua edilirse öyle. İkonaların kutsallığı da ikonası olan azizin baş koyduğu yolun kutsallığıdır. İkonadan da medet umulmaz, tahta çerçeve ne yapabilir ki? Hiç birşey. Zaten ben bir azize dua ediyorum ondan birşeyler istiyorum diyen bir kişi zaten hristiyan olamaz.
Azizlerden medet uman ortodokslar da var, yanlış yorumlayanlar da var ikonaları fakat bu ortodoks öğretilerinin böyle olduğu anlamına gelmez.Sevgili zeyneplovesjesus,
Katoliklikteki ve ortodoksluktaki azizler kimlerdir? Onlar da senin ve benim gibi iman etmiş ve Tanrı’ya hizmet eden ya da etmek isteyen kişilerdir. İsa Mesih’i yaşamına Rab ve Kurtarıcı olarak alan ve günahlarından dönen herkes kutsaldır. Onlar yaşamıyorlarsa, ölmüşlerse onların ruhlarına neden dua edilsin ki? Ölü ruhlarına dua etmek Kutsal Kitap’a uygun değil, üstelik aykırıdır. Ölen akrabalarımızın ruhlarına dua etmek de aynı şeydir. Bizim yapmamız gereken tek şey, akrabalarımız henüz hayattayken onların kurtulmaları için dua etmektir. Onlar öldükten sonra ruhları için dua etmek hiç bir işe yaramaz. Bir kimse ‘nasıl olsa öldükten sonra benim ruhum için dua ederler’ diye düşünür ve tövbe etme gereğini duymaz. Tövbe etmeden ölen insanların akibeti bellidir… Sonsuz cehennem yargısı..İkonaların kutsallığı konusuna gelince, insan eliyle yapılmış bir resim ya da çerçeve nasıl kutsal olabilir? Bu, Kutsal Kitap’ın neresinde yazıyor gösterir misiniz? Lütfen bu tür şeylere odaklanacağınıza, dikkatinizi Rabbiniz’e ve O’nun yaşam, kurtuluş veren Sözleri’ne çevirin. Hem boşa zaman harcamayacaksınız, hem de yaşayan diri Rab’be odaklandığınız için yaşamınız bereketlerle dolu olacak.
Esenlikler diliyorum
30. Eylül 2009: 4:58 #33596AnonimPasifOdaklandığım şey ikonalar değil sayın Rüzgar. Karmaşık olan konuya açıklık getirmek idi dileğim. Ben zaten ikonanın çerçevesine kutsal demedim. Tabiki de her birimiz kutsalız. Fakat geçmişte Hristiyanlık uğruna savaşlar veren kişilerin emeklerini görmezden gelmek ne kadar doğrudur? Benim de dediğim ikonada resmedilen şahısın kendisi değil kendini adadığı yol kutsaldır.
Benim yaşamım zaten huzur dolu Sayın Rüzgar, ikonaya odaklandığım filan yok. Ortodokslar bu konuda yanlış anlaşılıyorlar, açıklık getirmek istedim.
Yoksa sadece ikonaya odaklanmak ne kadar faydalı olabilir ki insana? Tahtadan çerçeve sadece.30. Eylül 2009: 8:21 #33598klausAnahtar yönetici” Konuyu eski ahitten benzetmelerle açıkladığınızı okudum tabii ki ama beni pek anlayamadınız. Dan Brown gibi masalları sevenlerin, özü kaçıranların düşünce tarzını aklıma getirdi dedim. Yazdığım paragrafı tekrar okumanızda fayda var.”….
Sevgili Tuba, benim bahsettiğim şeye ” Tipoloji ” denir. Sana bir link tavsiye edeceğim. ”
http://www.presbiteryen.org/TPYOLGY.htmBu linkte Tipoloji seminerinden dökümanlar var. Yani senin dediğin
”…masalsı, gerçekliği olmayan hikayelere ve bunu sonucu ortaya çıkan yeni, sahte öğretişe giden çarpık düşünceler … ” ile alakası yok.”Sevgili kayram tüm eski ahitte ki benzetmeleri biliyorum, ve ilişkilendirdiğim şey de alakasız değildir.Aynı benzetmeyi, aynı durum için yaptım. Çok alakalıdır. Putperestlik illa görünür bir puta tapmak değildir. Paracı olmak da putperestliktir. Güveniniz, kalbiniz nerdeyse o ilahınızdır. Ruhta kimle ilişki içindesiniz, bu önemlidir.”…
Biliyormusun Tubacım, hristiyanlar oruç tutarken bağımlılıklarından kurtulmak veya bir süre bırakmak ister. Dediğin gibi bu para olabilir, sigara olabilir, pornografi olabilir veya manevi şeyler olabilir. Haklsın ama Meryem Anayı bu kategori içine sokman komik geldi bana. Düşünsene Meryem anaya dua etmekten vazgeçmek için oruç tutan isevileri ! :)
”Sevgili Kefas’ ikaz olabilir tesbitine katlıyorum ama ikaz edilirkende ikaz eden aslında bir yargı sonucu, muhakeme sonucu ikaz etme gereği hisseder. Yani bir yargılama işlemi gerçekleştirir. Yani yargılama eylemini yine yapmış olur.”…
Hayır sevgili Tuba. İkaz başka yargı başkadır. Bunu hocan sevgili kemal beye de sorabilirsin. Örneğin; küçük çoçuğuna ” evdeki elektrik prizine dokunma canın acır demek ikazdır.” Ama ”evdeki prize dokunursan seni döverim demek ayrıdır. ” Eğer çoçuğun dokunur ve canı acırsa ona sevgi ve şefkatle ” ben sana demedim mi ? ” demek ise yargının değil, ikazın sonrası bir merhamet ve sevgi gösterisidir. Tıpkı İsa Mesihin bize yaptığı gibi.
Sevgili Tuba, ister ikaz ister eleştiri yap. Ama bunu Mesihin dediği ve yaptığı gibi ” Tatlı bir dille, yumuşak bir huyla ” yap. Umarım anlaştık kardeşim. Senin için dua edeceğim.
Sevgi ve hoşgörüyle kal..
30. Eylül 2009: 8:57 #33599AnonimPasifKAYRAM;15388 wrote:Sevgili Tuba, dün akşam bu sayfayı okurken, senin cümlelerin dikkatimi çekti. Daha önce atlamışım sanırım. Demişsin ;”Yargılamalar kişisel değildir. Kişilere yönelik hiç değildir. Biz Rab’be iman etmiş olanları yargılayabiliriz. Pavlus da bunu yaptı, ama iman etmemişleri yargılayamayız.”
Sevgili Tuba, Mesihdeki bir kardeşe kutsal kitaptan Tanrı’ nın sözleriyle klavuzluk etmek ayrı, yargılamak ayrı. Pavlus ne yaptı ? Hatası olan kiliselere tek tek mektuplar yazarak, Rabbin sözleriyle azarladı.
Ayrıca Mesih bize yargılama konusunda der ki ;
Matta;
7: 1 “Başkasını yargılamayın ki, siz de yargılanmayasınız.
7: 2 Çünkü nasıl yargılarsanız öyle yargılanacaksınız. Hangi ölçekle
verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız.
7: 3 Sen neden ” kardeşinin ” gözündeki çöpü görürsün de kendi gözündeki merteği farketmezsin?
7: 4 Kendi gözünde mertek varken kardeşine nasıl, ‘İzin ver, gözündeki çöpü çıkarayım’ dersin?Burada ”Kardeş ” kelimesine dikkatini çekerim. ” Yani biz Rabbe iman etmemişleri yargılayabiliriz ” demene şaşırdım.
Tubacım, benim ailemde katolikler var.(Birinci derece akrabalarım) Onların kendilerine göre öğretişleri doğruları var. Örneğin, Meryem Ana konusunda. Biz protestanlar Meryem Anaya dua etmeyebiliriz ama ondan da saygısızca behsetmek uygun olmaz diye düşünüyorum.
Onlar Meryem Ana için;
”Eski ahitteki kutsal sandık ile benzeşir. Eski sandık, eski antlaşmanın taşıyıcısı olmak üzere yapılmıştır (çöldeki zorlu yolculuk); aynı şekilde Meryem de yeni antlaşmanın taşıyıcısı olma görevini üstlenmiştir” der.
(gebe iken yaptığı zorlu yolculuk)Onlar;
”Eski Adem’ in bahçede ilk günahı işlemesine sebep olan ”Kadın” dı. Yeni Adem’ i ilk görkemli görevine sevk eden de ” Kadın”dır.”der.
(İsa’nın düğünde şaraba çevirmesini isteyen Meryemdir.)Onlar;
”Aden bahçesinde Havva’ya saldıran yılan, Vahiy bölümünde Meryem Ana’ya saldırıyor” der.Yani Tubacım, onlar için ” Tipoloji ”önemli. Demek istediğim katolikleri sadece ” Meryeme dua ederek putlaştırıyorlar ” diye kestirip atmaktansa, onların eğitimlerinde ne öğrendiklerini bilmek lazım diye düşünüyorum.
Sonuç olarak 10 emirden biri;
“Annene babana saygı göster. Öyle ki, Tanrın RAB’ bin sana vereceği ülkede ömrün uzun olsun.”Bize bunu öğreten Rab İsa kendisi buna uymaz mıydı!
Sevgi ve esenlikle..
Meryem konusu en cok tartisilan ve en cok yanlis anlasilmalara neden olan ve belki de hic hemfikir olamayacagimiz konulardan sadece biri.Bu konuda Kutsal Kitap’a odaklanip,Kutsal Kitap’taki ögretilere önem verirsek emin olun ki cok seyde anlasabilecegiz.Katoliklikte ve ortodokslukta Meryem, Kutsal Kitab’in ötesinde daha cok insani fikirlerin ve ögretilerin ön plana cikmasiyla olmasi gerekenin disinda bir konuma getirilmistir.Katolikler ve Ortodokslar, Protestanlari veya kendileri gibi düsünmeyen diger hristiyan gruplarini Meryem’e “yeterince” saygi göstermemekle suclarlar.Oysa ki bu dogru degildir.Hic bir hristiyanin Meryem’den saygisizca bahsedecegini sanmiyorum.O her hristiyanin kalbinde olan ve iman hayatindaki örnek bir kisiliktir.Rab ona bir görev vermistir ve o da görevini tam bir sevgiyle,itaatle ve adanmislikla yapmistir.Tipki bir Vaftizci Yuhanna,Pavlus,Petrus,Musa,Ilyas ve Kutsal Kitap’ta sayilan diger peygamber ve secilmisler gibi.Kutsal Kitap’ta ölüp Rab’bin yanina gitmis herhangi bir Peygamberden,elciden,azizden veya bir secilmisten yardim istendigini gösteren en ufak bir ayet yoktur.Hatta Saul zor duruma düsüp bir Cinci kadin araciligla Samuel’e danistiginda Samuel Saul’a neden kendisini “rahatsiz” ettigini söylemistir.Rab’bin sectigi ve görevini yapip yanina cagirdigi kisileri göklerdeki yerlerinde cagirip onlarin ruhlarini rahatsiz etmeye hakkimiz yoktur.Eger yardima ihtiyacimiz var ise bunu Dogrudan Rab’den isteyebiliriz.Cünkü Rab Isa Mesih bizim baskahinimizdir.Günahlarimiz icin kendini fidye olarak sunmus ve baska aracilara gerek kalmaksizin Baba ile aramizda tek araci tek köprüdür.Baska aracilar ve yollar aramak Rab’bin yüceligini baskalariyla paylasmak demektir ki bu büyük bir günahtir.
simdilik gitmem gerekiyor.aksama devami var..
30. Eylül 2009: 9:00 #33600AnonimPasifSevgili Kayram,
Şunu belirtmek istiyorum ki ben hiçbir zaman, hiç kimseye “içine şeytan girmiş” demedim. Ama Rabbin isteğine karşı davrandıklarını ve bu eylemlerinin putperestlikle aynı olduğunu ifade etmiştim. Söylemim bu şekilde olduğu halde, anlamak istemeyen ya da anlayamayan kişiler söylemediğim bu sözleri söylemiş olduğumu belirtmişler. Ama hakikat değildir. Bu mezhepler konusunda ki düşüncemi bir önce ki yazımda ve forumda ki birçok yazımda bulabilirsiniz, hepsi de aynıdır. Aynı şeyleri tekrar tekrar söylemişimdir. Mezheplerle ilgili konuştuğum kardeşlere de aynılarını yazmıştım. Alınganlıkla bu yorumda bulunmuş olabilirler, bilmiyorum.Eğer böyle ise benliklerine bağlı olduklarını gösterir. Rabbi değil de meryemin kutsallığını ve azizlerin kutsallığını düşünmeden, ya da toz kondurmak istemezcesine savunuyorlar. Çoğu kez bu kişilere dua ile yaptıklarının doğru olup olmadığını sorgulamalarını söylemiştim. Benim sözlerimi önemsemek zorunda olmadıklarını ama Rab’bin düşüncesini öğrenmeyi istemelerini, Rab’den cevabı istemelerini şiddetle önerdim. Ama kaçı Rab’den cevabı, doğruyu istedi bilmiyorum. Benim sölzerim çok önemli değil, Rab’bin sözleri önemlidir. Böyle düşünen her imanlı, yani Rab’be bağlı olan her imanlı için, her konuda Rab’bin düşüncesi önemlidir. Rab’bin onayını arar. Israrla belirttiğim şuydu; Rab’bin onaylayıp onaylamadığını dua ile araştırmaları gerektiği.
30. Eylül 2009: 12:47 #33603AnonimPasif@tuba 15407 wrote:
Sevgili Kayram,
Şunu belirtmek istiyorum ki ben hiçbir zaman, hiç kimseye “içine şeytan girmiş” demedim. Ama Rabbin isteğine karşı davrandıklarını ve bu eylemlerinin putperestlikle aynı olduğunu ifade etmiştim. Söylemim bu şekilde olduğu halde, anlamak istemeyen ya da anlayamayan kişiler söylemediğim bu sözleri söylemiş olduğumu belirtmişler. Ama hakikat değildir. Bu mezhepler konusunda ki düşüncemi bir önce ki yazımda ve forumda ki birçok yazımda bulabilirsiniz, hepsi de aynıdır. Aynı şeyleri tekrar tekrar söylemişimdir. Mezheplerle ilgili konuştuğum kardeşlere de aynılarını yazmıştım. Alınganlıkla bu yorumda bulunmuş olabilirler, bilmiyorum.Eğer böyle ise benliklerine bağlı olduklarını gösterir. Rabbi değil de meryemin kutsallığını ve azizlerin kutsallığını düşünmeden, ya da toz kondurmak istemezcesine savunuyorlar. Çoğu kez bu kişilere dua ile yaptıklarının doğru olup olmadığını sorgulamalarını söylemiştim. Benim sözlerimi önemsemek zorunda olmadıklarını ama Rab’bin düşüncesini öğrenmeyi istemelerini, Rab’den cevabı istemelerini şiddetle önerdim. Ama kaçı Rab’den cevabı, doğruyu istedi bilmiyorum. Benim sölzerim çok önemli değil, Rab’bin sözleri önemlidir. Böyle düşünen her imanlı, yani Rab’be bağlı olan her imanlı için, her konuda Rab’bin düşüncesi önemlidir. Rab’bin onayını arar. Israrla belirttiğim şuydu; Rab’bin onaylayıp onaylamadığını dua ile araştırmaları gerektiği.
Amaç toz dokundurmamak değil. Azizlere ve meryem’e tapılmıyor ortodokslukta. Siz bunu anlamıyorsunuz. Açıklamaya çalıştım size. Ben kendimi ifade edemediysem orası ayrı. Rab’bin sözleri hepimiz için ama hepimiz için çok önemli sayın tuba. Sadece siz önemsemiyorsunuz. Öyle bir yazmışsınız ki, Rab’bi sanki bir kenara fırlatıyoruz, azizlere tapıyoruz. İkonanın tahta çerçevesine hürmet edip Ey tahta parçası sana tapınırım diyoruz. Bir ortodoks ayininin nasıl işlediğini gerçekten ikonlara tapınılıp tapınılmadığını gördünüz mü? İkonlararın ayinde kullanılıp kullanılmadığını ya da? Ben yunanca bildiğimden anlamada sorun yaşamıyorum. Zaten ortodoks vaftizi olmak için eğitimden geçince yunanca öğretiliyor. Yani anlamamak filan söz konusu değil.
30. Eylül 2009: 14:14 #33604AnonimPasifAzizlerden yardım ve dua istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Ortodokslar da katolikler de istiyor. Bu benim için yeterli. Bu yorumu yapmam için de yeterli. Hala aynı düşüncedeyim. Bu yapıldığı sürece tek yardımcı, tek kral, tek kaya, tek güç, Yalnızca ve yalnızca Rab olmuyor. Güvenimiz yalnızca Rab’be olmalı. Azizlerden yardım istendiğinde bu gerçekleşmez. Tek mutlak kral, güç, kaya, yardımcı Rab olmuyor. Davut’un mezmurlarında Rab’be yazdığı sözleri hatırlayın. Her durumda tek yardımcısı, kurtarıcısının Rab olduğunu her zaman vurgulamıştır. Her seferinde Rab’den yardım ve merhamet, anlayış ve kutsanma istemiştir. Ortodoks ve katoliklerin azizlerle ilgili sözleri ve davranışlarıyla, Rab’bin kulu olan Davut’un mezmurlarında ki sözleri karşılaştırın. Ben karşılaştırdığımda katolik ve ortodoksların azizler ve meryem ana öğretisinin Rab tarafından kesinlikle onaylanmadığını görüyorum. Siz tapmıyorlar diyorsunuz ama ben öyle olmadığını söylüyorum. Azizlerden medet umdukları sürece Rab’be ait olduklarını, yalnızca Rab’be taptıklarını yalnızca kendileri söylerler. Ama gerçekte yalnızca bir kişiye tapmaları, güvenmeleri, medet ummaları, yardım istemeleri ve şükretmeleri gerekir. O da Rab’dir. Bu ilişkiyi başkalarına göstermemeleri gerekir.Bu konuda benim inancım çok net. Lütfen daha fazla uzatmayınız. Ben uzatmak istemiyorum. Rab’bin kelamı da açıktır. Rab ruhta ve gerçekte tapınmanın yalnızca O’na olacağını, kıskanç olduğunu çok kez söylüyor. Eğer rabbimizin Egemen Rab Tanrı olduğunu iddia ediyorsak Önderimiz, Güvencemiz, Kurtarıcımız,Yardımcımız Yalnızca ve Yalnızca O olmalıdır. Eğer başkalarını da önder ya da kurtarıcı ya da yardımcı ya da güvencemiz kabul ediyorsak ya da böyle olduğunu gösteren eylemlerde bulunuyorsak, Rab’be ihanet ediyoruz demektir.
30. Eylül 2009: 15:07 #33606AnonimPasifBİR KATOLİK SİTESİNDE MERYEM ANA İLE İLGİLİ BİR YAZI:
Şimdi bu ifadeyi daha derin ve iyi anlıyoruz. Meryem Kilisenin kalbi, onun zihni, hayat kaynağı ve doğalın üstünde olan kuvvet pompasıdır. Meryemi unutan, onu unutmaya çalışan Kilise kalpsiz bir Kilise olmamışmıdır? Eğer dünya Tanrıyı unutursa donarak ölür. Eğer Kilise Meryemi unutucak olursa, hastadan daha hasta olarak ölüm döşeğine bile düşebilir. Kilisemizin Meryemsizlikten, kalp hastası olmasına ve kalp krizine uğramaması için herşeyi yapalım. Kilisenin kalbi durmıyacaktır, çünki cehennemin kapıları onu yenemiyecektir. Kilisenin kalpsiz ve kansız kalmaması için bu kalbi sevelim.Meryemsiz veya ondan ayrılmış olan Kilise, motorsuz bir araba, oksijensiz bir hava gibidir.“Biz zavallı günahkârlar için şimdi ve ölüm saatimizde dua et.” Meryem’den bizler için dua etmesini isteyerek, zavallı günahkârlar olduğumuzu kabul etmiş ve Tam Kutsal “merhamet Annesine” hitap etmiş oluruz. Kendimizi ona “şimdi”, kısacası yaşamlarımızın bugününde teslim etmiş oluruz. Ona olan güvenimiz şimdiden “ölüm saatimizde” ona güvenecek kadar büyür. Ölümümüz anında Oğlunun Haç üzerindeki ölümünde hazır olduğu gibi hazır olsun, ve öbür dünyaya geçişimizde bizi annemiz gibi karşılayarak Cennete Oğlu İsa’nın yanına götürsün.
Meryem Kilise’nin mükemmel [dua eden] Simgesidir. Ona dua ettiğimizde, onunla birlikte bütün insanları kurtarmak için Oğlunu gönderen Baba’nın tasarısına katılmış oluruz. Sevgili havari gibi tüm canlıların annesi olan İsa’nın Annesini evimize kabul ediyoruz. Onunla birlikte ve ona dua edebiliriz. Kilise’nin duası Meryem’in duası ile taşınmış olur sanki. Meryem ile birlikte umutta birleşmiş olur.
MERYEM DUASI
En kutsal olan İsa’nın Annesi, tamamen kutsal Bakire Meryem, Rabbimiz seni sevdiği için bizler de seni severiz.
Sen biz Hıristiyanların Annesisin. Sen kutsal hayatın ile gösterdin ki, tüm insanların sana Peder’in verdiği Oğlun İsa’yı tanımalarını ve sevmelerini istiyorsun.
Tıpkı senin O’nu dinleyip O’na hizmet ettiğin gibi, herkesin O’nu dinleyip O’na hizmet etmesini istiyorsun. Senin O’nu tanıdığın gibi herkesin O’nu Allah’ın Oğlu olarak tanımasını istiyorsun. Senin hayatını O’na adadığın gibi herkesin hayatını O’na adamasını istiyorsun.
Sana saygı gösteren ve şefkatle seni anan «Gerçekten Allah seni seçip arıttı ve dünyadaki kadınlardan seni üstün tuttu» (Kuran 3,42) diye kitaplarında yazan Müslüman halklarını sana sunuyoruz.
Peder’in Kutsal Ruh’unun gücüyle biricik Oğlu’nu sana vermesiyle, bizlerdeki Kutsal Ruh’tan gelen sevinç, barış ve birlik armağanları onlara da verilsin diye, onların kurtuluşu için de aracılık et.
(Aracılık etmek mi? Bir tek aracı olduğunu ve bunun Rab İsa Mesih olduğunu bilmiyor musunuz?)Seni dinlemeye hazır olan kalplerine kutsal elin ile dokun. (Meryem’in sonsuz bir ruha ve yetkiye sahip olduğunu kim söyledi? Meryem’in böyle yetkisi, gücü olabilir mi?Tabii ki olamaz!!!)
Tıpkı bizim Mesih İsa’nın aracılığıyla O’nu tanıdığımız gibi, onların da O’nu Peder olarak tanıyabilmeleri için sana yalvarırız. (Kime yalvarıyorlar? Tanrıya mı, ölmüş bir insana mı? Ruhta kime yavarıyor ve yardım isteniyor? Rabbe olmadığı kesin. Bu duanın muhattabı Rab mi? Tüm dualar, yakarışlar, istekler, yalvarışlar Rab’be olmalı! Meryem’ e ya da diğer ölmüş olan imanlılara değil.)Ortodosklar da aynı duayı ederler. Özellikler kilisenin kalbi olduğu hususunda görüş birliği içindedirler. Şimdi sorarım size, Kilisenin kalbi, kollayıcısı, besleyicisi Meryem mi?!!!!! Katolik ve ortodokslar bunu söyler. Bu kabul edilemez. Rab’bin yerini Meryem Ana almış. Daha birçok sıfat Rab’be ait olmalıyken meryem ana ya ithaf edilmiş.
AZİZE HELEN İLE İLGİLİ
ST.Helen; Elinde HAÇ’ı, başında TAC’ı ile resmedilir. Helen, isminin anlamı, IŞIK ve. HALE ,MEŞALE dir. Kutsal Haç bayramı 14 Eylülde kutlanır, bu tarih ST.Helen antolojisinde 18 Ağustos olarak bildirilmektedir.
Hasta, yoksul ve hapislerin, genç kızların, problemli evliliklerin, din değiştirenlerin, iş hayatında zorluk yaşayanların yardımcısı, hırsız ve yangına karşı koruyucudur.
Rab’bin koruyucumuz olması gerekmiyor mu?!!!!
30. Eylül 2009: 17:06 #33607AnonimPasifAzizlerden yardım istiyoruz mu dedim ben? Azizlerden yardım filan dilenmiyor. Tüm isteklerimiz Rab’bimizden. Azizler ölmüş insanlar ne yardımı dokunacak? Azizlerin önemli olmasının amacı farklı ortodoks kilisesinde.Ortodoks kilisesinde önemli bir öğreti olarak kabul edilir azizler fakat müjdeden sonra. En önde Yüce Tanrı’mızın sözleri gelir. Ve ondan sonra da bu sözler için hayatını adamış kişiler yani sizin yardım dilediğimizi sandığınız: azizler. Azizler yardım dilemek için ya da tapınmak için değildir. Azizler ortodoks öğretilerinde vardır çünkü onların aziminin, kuvvetli imanının insanları teşvik etmesi için. Tabiki de önce Mesih ve onun yolu. Fakat Mesih’in yolundan gitmiş ve bu yola hayatını adamış kişileri yok saymak ne kadar doğru sizce, bu kişilere saygısızlık etmek ne kadar doğru?
Katolikler hakkında bilgim yok, o nedenle yazdığınız katolik metni ile ilgini yorumda bulunamayacağım.
Bu sertliğiniz neden anlamadım. Ben size ortodoks olun demiyorum, sizi zorlamıyorum, buna da hiç hakkım yok zaten. Fakat siz öyle bir hışımla yazıyorsunuz ki. Bu hışımınızla bizlere zorla “xxxxxxx dönün” diye çağrı yapan, “cehennemde yanacaksınız” diyen xxxxxxxxxlardan bir farkınız kalmıyor.
Benim amacım ortodoksların bakış açısını yansıtmaktır. Başka bir amacım yok. Kabul edin ya da etmeyin, orası beni bağlamaz fakat ortodoks kilisesini Rab’be ihanet etmekle suçlamayın tek dileğim.30. Eylül 2009: 17:16 #33608AnonimPasif“Görünen ve görünmeyen varlıkların yaratanı, yeri ve göğü yaratan her şeye kadir Tanrı Babaya inanıyorum.
Tanrının biricik Oğlu, tek Rab ve ezelde Babadan doğmuş olan Mesih İsa’ya inanıyorum: O Tanrı’dan gelen Tanrı, Nurdan nur, Gerçek Tanrıdan Gerçek Tanrıdır. Yaratılmış olmayıp, Baba ile aynı özdedir ve her şey onun aracılığı ile yaratılmıştır. Biz insanlar ve bizim kurtuluşumuz için gökten inmiş, Kutsal Ruhun kudretiyle vücut bulmuş, Bakire Meryem’den doğmuştur. Pontius Platus döneminde bizler uğruna çarmıha gerilmiş, acı çekerek ölmüş, gömülmüş ve kutsal kitaplarda yazıldığı gibi üç gün sonra dirilmiş ve göğe çıkmıştır. Babanın sağında oturmaktadır. Dirileri ve ölüleri yargılamak amacıyla şanla yeniden gelecek ve hükümdarlığının sonu gelmeyecektir.
Peygamberlerin ağzıyla konuşmuş olan, Baba’dan çıkıp, Baba ve Oğul ile birlikte tapılan ve yüceltilen, hayatın kaynağı ve Rab olan Kutsal Ruha inanıyorum. Havarilere dayanan, Katolik ve kutsal olan tek kiliseye inanıyorum.
Vaftiz olunarak günahların bağışlanacağını kabul ediyorum. Ölülerin dirilişini ve ebedî hayatı bekliyorum”
30. Eylül 2009: 18:15 #33609AnonimPasifSevgili Zeynep,
Ben havarilere, elçilere, rabbin yoluna adanmış yaşam süren imanlılara saygı duyuyorum. Seviyorum, onların yaşamları beni teşvik de eder.Saygısızlıkta bulunmadım.Siz azizlerden yardım istemiyor olabilirsiniz, ama ortodoksluk mezhebi bunu kabul eder. Meryem ana hakkında alıntı yaptığım yazıyı hem ortodoks sitelerde hem de katolik sitelerde bulabilirsiniz. Meryem’i kilisenin kalbi olarak nitelendiriyorlar. Daha ne kadar açık bir ifade edebilirler bilmiyorum. Siz kabul etmiyorsanız ne güzel. Umarım hep böyle olur ama anlayamadım, siz katolik misiniz, ortodoks mu? Ortodoksluğu savundunuz sonrasında da katolik ve kutsal olan tek kiliseye inandığınızı belirtmişsiniz. Neyse farketmez. Her durumda da Meryem Ana’nın önemi aynıdır. O halde siz de Meryem Ana’nın kilisenin kalbi, besleyeni ve büyüteni olduğunu kabul ediyorsunuz. Siz de Meryem Ana’nın Rab İsa gibi diriliş gününden önce dirilip Göklerde ki tahtına Gükleirn Kraliçesi olarak alındığını kabul ediyorsunuz. 15 ağustosta hem katolikler hem de ortodokslar meryemin göğe alınışını kutlarlar. Siz de bu ikrarınıza göre herhalde kutluyorsunuz. Siz de katolik ve ortodokslar gibi Meryem’in günahsız olduğunu kabul ediyorsunuz. Peki öyle kabul edin ama bu inanışı kanıtlayan veya destekleyen hiçbir söze kutsal kitapta rastlyamazsınız.
Eğer tüm bunlara; hayır kabul etmiyorum ,öyle inanmıyorum diyorsanız o zaman katolikleri ya da ortodokları neye göre ve neden savunuyorsunuz, benim sözlerime karşı çıkıyorsunuz.
Ben sadece Rabbe odaklanmanızı öneriyorum ve bunun yanında Rab’bin kelamını okuyun. Elçisel kilise olduklarını ileri sürenlerin öğretişleriyle Rab’bin sözlerini karşılaştırın, uyum içide değilse, tamamen zıtsa bu öğretişleri bırakın. Çünkü Rab’bin kelamı, kutsal kitap gerçektir ve güvenilirdir.
30. Eylül 2009: 21:27 #33610AnonimPasiftuba;15420 wrote:Sevgili Zeynep,
Ben havarilere, elçilere, rabbin yoluna adanmış yaşam süren imanlılara saygı duyuyorum. Seviyorum, onların yaşamları beni teşvik de eder.Saygısızlıkta bulunmadım.Siz azizlerden yardım istemiyor olabilirsiniz, ama ortodoksluk mezhebi bunu kabul eder. Meryem ana hakkında alıntı yaptığım yazıyı hem ortodoks sitelerde hem de katolik sitelerde bulabilirsiniz. Meryem’i kilisenin kalbi olarak nitelendiriyorlar. Daha ne kadar açık bir ifade edebilirler bilmiyorum. Siz kabul etmiyorsanız ne güzel. Umarım hep böyle olur ama anlayamadım, siz katolik misiniz, ortodoks mu? Ortodoksluğu savundunuz sonrasında da katolik ve kutsal olan tek kiliseye inandığınızı belirtmişsiniz. Neyse farketmez. Her durumda da Meryem Ana’nın önemi aynıdır. O halde siz de Meryem Ana’nın kilisenin kalbi, besleyeni ve büyüteni olduğunu kabul ediyorsunuz. Siz de Meryem Ana’nın Rab İsa gibi diriliş gününden önce dirilip Göklerde ki tahtına Gükleirn Kraliçesi olarak alındığını kabul ediyorsunuz. 15 ağustosta hem katolikler hem de ortodokslar meryemin göğe alınışını kutlarlar. Siz de bu ikrarınıza göre herhalde kutluyorsunuz. Siz de katolik ve ortodokslar gibi Meryem’in günahsız olduğunu kabul ediyorsunuz. Peki öyle kabul edin ama bu inanışı kanıtlayan veya destekleyen hiçbir söze kutsal kitapta rastlyamazsınız.
Eğer tüm bunlara; hayır kabul etmiyorum ,öyle inanmıyorum diyorsanız o zaman katolikleri ya da ortodokları neye göre ve neden savunuyorsunuz, benim sözlerime karşı çıkıyorsunuz.
Ben sadece Rabbe odaklanmanızı öneriyorum ve bunun yanında Rab’bin kelamını okuyun. Elçisel kilise olduklarını ileri sürenlerin öğretişleriyle Rab’bin sözlerini karşılaştırın, uyum içide değilse, tamamen zıtsa bu öğretişleri bırakın. Çünkü Rab’bin kelamı, kutsal kitap gerçektir ve güvenilirdir.
Sevgili Tuba
Yasiniz genc olmasina ragmen Kutsal Kitab ögretisine önem veren durusunuza saygi duyuyorum.Gerci sözleriniz cok kez anlasilamiyor ve sert bulunuyorsa da aslinda öyle olmadigini ben biliyorum.Cünkü 7 sene öncesine kadar eski bir katolik olarak ben de Kutsal Kitap’tan habersiz kilisenin bizlere ögrettikleri ve ezberlettikleriyle cogu seyi bilmiyor ve katolikligin en dogru mezhep oldugunu saniyordum.
Sanirim baska mezheplerde de bu böyledir.Insanlar bazi kaliplara sokuluyor ve maalesef bu kaliplarin disina cikilmalarina izin verilmiyor.Bu kaliplardan cikmak ancak Rab’bi yürege alip,Kutsal Kitap’a sarilmak,tövbe edip Rab Isa Mesih’in ismiyle vaftiz olmakla mümkündür.(Yeniden dogus,Yuhanna 3)
Not: zeyneplovesjesus kardesimizin “katolik ve kutsal olan tek kiliseye inaniyorum” dedigi büyük iman duasindaki “katolik sözcügü evrensel anlamina gelmektedir.Kendisi ortodoks mezhebine baglidir.Katolik degildir.(Umarim simdilik:))
Rab’bin esenligi ve sevgisinde kaliniz.
30. Eylül 2009: 22:28 #33611AnonimPasif@KAYRAM 15405 wrote:
”Sevgili kayram tüm eski ahitte ki benzetmeleri biliyorum, ve ilişkilendirdiğim şey de alakasız değildir.Aynı benzetmeyi, aynı durum için yaptım. Çok alakalıdır. Putperestlik illa görünür bir puta tapmak değildir. Paracı olmak da putperestliktir. Güveniniz, kalbiniz nerdeyse o ilahınızdır. Ruhta kimle ilişki içindesiniz, bu önemlidir.”…
Biliyormusun Tubacım, hristiyanlar oruç tutarken bağımlılıklarından kurtulmak veya bir süre bırakmak ister. Dediğin gibi bu para olabilir, sigara olabilir, pornografi olabilir veya manevi şeyler olabilir. Haklsın ama Meryem Anayı bu kategori içine sokman komik geldi bana. Düşünsene Meryem anaya dua etmekten vazgeçmek için oruç tutan isevileri ! :)..
Gerçek cevapları Rab’den isterken dua ve oruçla isteyebiliriz. Her konuda olabilir. Meryem Ana konusu neden komik olsun?
@KAYRAM 15405 wrote:
Hayır sevgili Tuba. İkaz başka yargı başkadır. Bunu hocan sevgili kemal beye de sorabilirsin.
Benim bir tek öğretmenim var O da Rab’dir. Beni ruhça büyüten, duyduklarımı anlamamı sağlayan, gerçekleri kavramamı sağlayan da Rab’dir. Kemal Bey’in ya da bir başkasının her dediğini hemen peşin hükümle kabul eden biri olmadım. Bu sözleriniz bana; iman edişimi anlayamayan, aklımın birileri tarafından yıkandığını söyleyen yakınlarımın sözlerini hatırlattı. Bizler, imanlılar Rab’be koyun gibiyiz. O’nun huzurunda, O’nun dediklerini yargılamadan kabul etmeliyiz, Yalnızca O’ndan gelen sözleri itiraz etmeden kabul etmeliyiz. Bunun haricinde duyduğumuz tüm sözleri, öğretişleri sorgulamalıyız. Ben hep böyle oldum.İnsandan duyduğum her sözü sorgularım. Rab’bin doğrularına uygunluğunu araştırırım. Meryem Ana için (bu konuda ki Rab’bin düşüncesini öğrenmek için) oruçla dua etmek de bu düşüncenin sonucudur. Size komik gelebilir ama ciddiye alınması gereken bir konudur.
30. Eylül 2009: 22:31 #33612AnonimPasifKAYRAM;15388 wrote:Sevgili Tuba, dün akşam bu sayfayı okurken, senin cümlelerin dikkatimi çekti. Daha önce atlamışım sanırım. Demişsin ;”Yargılamalar kişisel değildir. Kişilere yönelik hiç değildir. Biz Rab’be iman etmiş olanları yargılayabiliriz. Pavlus da bunu yaptı, ama iman etmemişleri yargılayamayız.”
Sevgili Tuba, Mesihdeki bir kardeşe kutsal kitaptan Tanrı’ nın sözleriyle klavuzluk etmek ayrı, yargılamak ayrı. Pavlus ne yaptı ? Hatası olan kiliselere tek tek mektuplar yazarak, Rabbin sözleriyle azarladı.
Ayrıca Mesih bize yargılama konusunda der ki ;
Matta;
7: 1 “Başkasını yargılamayın ki, siz de yargılanmayasınız.
7: 2 Çünkü nasıl yargılarsanız öyle yargılanacaksınız. Hangi ölçekle
verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız.
7: 3 Sen neden ” kardeşinin ” gözündeki çöpü görürsün de kendi gözündeki merteği farketmezsin?
7: 4 Kendi gözünde mertek varken kardeşine nasıl, ‘İzin ver, gözündeki çöpü çıkarayım’ dersin?Burada ”Kardeş ” kelimesine dikkatini çekerim. ” Yani biz Rabbe iman etmemişleri yargılayabiliriz ” demene şaşırdım.
Tubacım, benim ailemde katolikler var.(Birinci derece akrabalarım) Onların kendilerine göre öğretişleri doğruları var. Örneğin, Meryem Ana konusunda. Biz protestanlar Meryem Anaya dua etmeyebiliriz ama ondan da saygısızca behsetmek uygun olmaz diye düşünüyorum.
Onlar Meryem Ana için;
”Eski ahitteki kutsal sandık ile benzeşir. Eski sandık, eski antlaşmanın taşıyıcısı olmak üzere yapılmıştır (çöldeki zorlu yolculuk); aynı şekilde Meryem de yeni antlaşmanın taşıyıcısı olma görevini üstlenmiştir” der.
(gebe iken yaptığı zorlu yolculuk)Onlar;
”Eski Adem’ in bahçede ilk günahı işlemesine sebep olan ”Kadın” dı. Yeni Adem’ i ilk görkemli görevine sevk eden de ” Kadın”dır.”der.
(İsa’nın düğünde şaraba çevirmesini isteyen Meryemdir.)Onlar;
”Aden bahçesinde Havva’ya saldıran yılan, Vahiy bölümünde Meryem Ana’ya saldırıyor” der.Yani Tubacım, onlar için ” Tipoloji ”önemli. Demek istediğim katolikleri sadece ” Meryeme dua ederek putlaştırıyorlar ” diye kestirip atmaktansa, onların eğitimlerinde ne öğrendiklerini bilmek lazım diye düşünüyorum.
Sonuç olarak 10 emirden biri;
“Annene babana saygı göster. Öyle ki, Tanrın RAB’ bin sana vereceği ülkede ömrün uzun olsun.”Bize bunu öğreten Rab İsa kendisi buna uymaz mıydı!
Sevgi ve esenlikle..
Sevgili Kayram
Yazdiklarinla ilgili görüslerimi aktarmak istiyorum.Amacim seni yermek degil bazi seylere farkli bakis acisi getirmektir.Cünkü orda yazdiklarin senin degil katoliklik mezhebinde olan inanlilarin savundugu ögretilerdir.
KAYRAM;15388 wrote:Tubacım, benim ailemde katolikler var.(Birinci derece akrabalarım) Onların kendilerine göre öğretişleri doğruları var. Örneğin, Meryem Ana konusunda. Biz protestanlar Meryem Anaya dua etmeyebiliriz ama ondan da saygısızca behsetmek uygun olmaz diye düşünüyorum…Sevgili Kayram ne bir protestanin ne de herhangi bir inanlinin Meryem Ana’dan saygisizca söz etmesi kabul edilemez.Bunu zannedersem kimse yapmiyor.Cünkü Meryem Ana secilmis,Rab’bin lütfuna erismis ve Rab’bin yanina gitmis nice kutsallardan biridir.Hepimizin imanda örnek aldigi sevgi ve saygiyla andigimiz ama bunun disinda ne kendisine dua ettigimiz,ne yücelik verdigimiz ne de araci kabul ettigimiz biri degildir.Iste genellikle ortodokslarin,katoliklerin ve bazen de baska mezheplerin(özellikle anglikan ve luteryen kiliseler) Meryem Ana’dan “saygisizca bahsetmeyin” türü karsi duruslarini anlayamiyoruz,reddediyoruz.Böyle birsey yaptigimiz YOKTUR.
KAYRAM;15388 wrote:Onlar Meryem Ana için;
”Eski ahitteki kutsal sandık ile benzeşir. Eski sandık, eski antlaşmanın taşıyıcısı olmak üzere yapılmıştır (çöldeki zorlu yolculuk); aynı şekilde Meryem de yeni antlaşmanın taşıyıcısı olma görevini üstlenmiştir” der.
(gebe iken yaptığı zorlu yolculuk) ..Onlarin böyle benzetme yapmasi cok düsündürücü.Ama sonucun nereye gidecegini düsünemiyorlar.Tanri Israilogullariyla birlikteydi.Sandigin kendisi degil ama icindekiler Tanri’nin varliginin onlarla olmasini temsil ediyordu.Israilogullarinin sadakatsiz oldugu ve Tanri’larina sirt cevirdiklerinde Tanri’nin Sandigi’nin Israil ogullarina bir faydasi da olmuyordu.Hatta sandik bir keresinde düsmanin (filistlilerin)eline bile gecti.Tabi onlar bunun icin cezalandirildilar cünkü kendi ilahlarinin gücüyle sandigi ele gecirdiklerini sanmislardi.
Meryem’de Rab’bimizin bedenini tasimis ve üstlendigi kutsal görevini basariyla tamamlamistir.Önemli olan bedeni tasiyan degil bedende Kutsal Ruh’un gücüyle dogan Isa Mesih Yesua’dir.Tipki Sandik degil sandigin icindekilerin önem tasimasi gibi.Burda yapilan yanlislik Meryem’in Tanri’yi dogurdugu(hasa) bunun icin ona verilen TANRIDOGURAN ünvanidir.Bu kabul edilemez bir sapkin ögretidir.Tanri dogrulmaz O ezelden beri vardir.
KAYRAM;15388 wrote:Onlar;
”Eski Adem’ in bahçede ilk günahı işlemesine sebep olan ”Kadın” dı. Yeni Adem’ i ilk görkemli görevine sevk eden de ” Kadın”dır.”der.
(İsa’nın düğünde şaraba çevirmesini isteyen Meryemdir.)..Eski Adem’in günah islemesine neden olan öncelikle Seytan’dir.Sonra Havva’dir.Yeni Adem’i ilk görkemli görevine sevk eden Meryem degildir..Henüz “saati”gelmedigi icin o mucizeyi yapmak istememisti. Fakat yine de annesinin ricasini yerine getirdi.Isa Mesih asil görevine vaftiz olup Kutsal Ruh’un onun üzerine inmesinden sonra baslamistir.Luka 3,21-22,Matta3,13-17,Markos 1,9-11
KAYRAM;15388 wrote:Onlar;
”Aden bahçesinde Havva’ya saldıran yılan, Vahiy bölümünde Meryem Ana’ya saldırıyor” der…Seytan her dönemde inanlilara saldirmistir.Kral Hirodes Mesih’i de öldürtmek istemis fakat Tanri buna izin vermeyip Meryem ve kocasi Yusuf’un rüyada uyarilmalariyla Misir’a gitmeleri saglanmistir.Tanri’nin planina kimse engel olamaz.Benim anlayamadigim katoliklerin burda neden Meryem’e yücelik vermek istemeleridir.
KAYRAM;15388 wrote:Sonuç olarak 10 emirden biri;
“Annene babana saygı göster. Öyle ki, Tanrın RAB’ bin sana vereceği ülkede ömrün uzun olsun.”Bize bunu öğreten Rab İsa kendisi buna uymaz mıydı!..
Iste bunu tam olarak anlayamadim.Rab Isa Mesih annesine hep saygi duydu ama bizlerden “annemi dinleyin,ona dua edin” diye bir emir vermedi.Pavlus ve elcilerin hepsi detayli mektuplar yazdilar bir sürü tavsiyelerde bulundular.Bunlarin herhangi birisinde Meryem’e dua edin,Ona yücelik verin,Onun adina bayramlar kutlayin diye en ufak bir emir bir ayet bir ima dahi yoktur.Katolik ve ortodoks kiliselerinde Meryem ile ilgili o kadar dua ve ünvanlar verilmistir ki bu ünvan ve yücelikler bazen Mesih’e verilenden daha cok oluyor.Burda oturup biraz düsünmek gerekiyor.Acaba bizler bu durumda Meryem’e saygi duydugumuzu mu saniyoruz yoksa Rab’bi üzdügümüzü mü?
Rab gözleri ve yürekleri acsin.
Esenlikler dilerim.
1. Ekim 2009: 6:57 #33613AnonimPasifBen sevgili Tuba’ya tamamiyle katılıyorum. Katolik ve ortodokslukta azizlere tapınma, önlerinde dua etme, onlardan dilekte bulunma vardır. Biz de bu öğretilerin sadece Katoliklikte ve Ortodokslukta olduğunu söylüyoruz.
Zaten mezhepleri Tanrı yaratmadı ki! Ne katoliklik, ne ortodoksluk ne de prostestanlık… Tek bir Kutsal Kitap vardır, ve bu Kutsal Kitap Tanrı’nın Sözü’dür. Tek referans kitabımız Kutsal Kitap (İncil) olduğuna göre bizler de orada yazılan Tanrı’nın Sözleri’ne itaat etmeliyiz. Orada bulunmayan herhangi bir dinsel uygulama bizler için önem taşımaz. Çünkü o uygulamaları insanlar ortaya atmıştır. Önemli olan tek şey, bir kimsenin hangi mezhebe bağlı olduğu değildir, önemli olan İsa Mesih’i Rab ve Kurtarıcı olarak kabul etmektir. Rab yüreklerdeki imana bakar, hangi mezhebe bağlı olduğumuza değil… Eğer bizler burada mezhep kavgası yaparsak, gerçekten zavallı kişileriz. Ama bu, Kutsal Kitap’ta dışındaki herhangi bir öğretiyi ya da uygulamayı kabul etmeliyiz anlamına gelmez. Bu konuda ödün vermeyiz, vermemeliyiz de.. İsa Mesih, kendisine yürekten iman eden ve seslenen herkesin Rabbi ve Kurtarıcısıdır. Rab her birinizi bereketlesin.
Esenlikte kalın.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.