‘iyi insan’ var mı ?
- Bu konu 2 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
5. Eylül 2012: 15:37 #27830AnonimPasif
‘İYİ İNSAN’ VAR MI ?
Kameraları, mikrofonları alıp sokaklara koşsak, “Beyefendi bakar mısın?”, “Hanımefendi bakar mısın?” “Bana söylermisiniz lütfen, sizce siz ‘iyi’ birimisiniz?” desek, ne cevap verirler dersiniz? “Hayır, ben çok kötüyüm” diyen çıkar mı aralarında? Yoksa çoğu, “Abi! İnsanoğluyuz. Biz de düşeriz sonuçta. Bizim de ufak tefek hatalarımız olur. Yani mükemmel olan yok ki zaten” cevabını verirken, bir de kulağını çekip, tahtaya vuranlar mı olur? “Yüz üzerinden kendinize kaç puan verirsiniz?” diye bir soru sorulsa, dürüstçe ifade eden kişiler %90 üzerinde bir puan verir kendilerine.
Ama bu ne kadar doğru acaba? Kim yargılayıp, puan verebilir? Kendi kusurlarını göremiyen insanoğlu mu? Cüzzamlıların güzellik yarışması gibi olmaz mı bu? Mükemmeli görmemiş, bilmemiş biri, neye göre yargılar. Elindeki ‘ölçü cetveli’ bile yanlışsa, sonuç ne kadar güvenilir olur?
Şükürler olsun ki, bizleri yargılayan, bizleri yaratmış olan Mükemmel Rab’bimizdir. O’nun cetveli doğrudur. Asla şaşmaz. Rüşvet almaz, torpil geçmez, taraf tutmaz, kimseden korkmaz, olduğu gibi söyler. İşte o yargılar bizlerin iyiliğini, kötülüğünü. Yargısı güvenilirdir. Kendisinden nefret edenleri bile adaletle yargılar. İyi de, O ne diyor bizler hakkında? Ne düşünüyor, bizlere bakarken? Bunun cevabını dünyada, bir tek grup insan bilir. Başka hiç kimse bilmez, bilemez, çünkü anlayamaz, göremez. Bu grup insan, ‘Yeniden Doğmuş Tanrı Kuzuları’dır. Yani, İsa Mesih’in Ruhunu almış, hakikî Hristiyanlardır.
“Güzel de, Tanrı ne diyor benim hakkımda?” dediğinizi duyuyorum adeta. O zaman şok olmaya hazır olun. Çünkü Tanrı, senin içinde hiçbir, ama hiçbir iyi şey görmediği gibi, tüm yaptıklarının, tüm iyiliklerinin iğrenç ‘adet bezleri’ gibi olduğunu söylüyor. Yüreğinin korkunç bencil olduğunu, yalancı ve aldatıcı olduğunu ve çaresizce, hunharca kötülüğe koştuğunu söylüyor. Evlatlarımıza, yakınlarımıza, kısacası ‘bizden olan herkese’ duyduğumuz sevginin bile mide bulandırıcı bencillikten kaynaklandığını söylüyor.
O kadar kötüdür ki bu yüreğimiz, kötülükte sınır tanımıyor. Karşımıza çıkan herkesi eleştiriyoruz. Bize, bir anlık bile karşı duran kimleri yerden yere vurmadık. Elimizden, kinimizden, ne anamız kurtuldu, ne babamız, ne de bacımız veya kardeşimiz. En ufak bir hakkımız yenildiğinde, ne çok zehir akıtırız ağzımızdan, yüreğimizden. O kadar bencilik ki, sadece bizleri sevenleri sevebiliriz. Ama “Ne yazar?” diyor Rab, ne yazar? Bunu, dünyanın en büyük günahkarları da yapmıyor mu? Beni seveni sevmekte, beni yücelteni, beni öveni, benim hakkımda iyi şeyler düşüneni veya söyleyeni, ben nasıl sevmem. Ama, bunun azacık tersi olsun, azacık aşağalanayım, azacık küçümseneyim, haklı taktirimden azacık kesilsin, ne canavar kesilirim birden, kimse ama kimse duramaz önümde. Yerden yere vururum karımı da, kızımı da, en yakınımı da. Benim gururuma dokunanı yakarım.
İçimdeki lâğımı görmeden, şeytanların cirit attığını anlamadan, karanlıkları barındırdığımı, İblisin her türlü söylediğini fiziksel veya ruhsal olarak yapmaktan başka hiçbir meziyeti olmayan iğrenç ve cehennemlik bir varlık olduğumu anlamadan, kim “Merhamet eyle Ya Rab” der, kim ‘kurtarıcım’ diye İsa’ya sımsıkı sarılır? Başka sahte kurtarıcıların da ‘Kurtarıcıya’ ihtiyacı var, çünkü tüm peygamberler de dahil, Tanrı’yı azacık olsun tanıyan herkes, Pavlus gibi, “İçimde, yani benliğimde HİÇBİR İYİ ŞEY YOKTUR” diyebilmektedir. Mükemmel ve kusursuz olan bir tek kişi vardır, o da Tanrı Oğlu MESİH’tir.
5. Eylül 2012: 21:03 #37222AnonimPasifİnsanın kendini beğenmesi,psikolojik bir ihtiyaçdır,aksi durumda ruhsal bpzukluklar ortaya çıkar.
Bu Rabbin adaletidir.Kötülüklerin kötülüğünü bile işleyenler kendilerinde beğendiği beğenmediği taraflar olur.Hemen herkeste kendisinde beğendiği beğenmediği tarafları vardır.”Ne mutlu kendini geliştiren insana”
Felsefik açıdan iyi-kötü;güzel-çirkin;doğru-yanlış relatifidir.Bu durum bir ummandır,tutunacak bir dal bulunamazsa bu selde insanın kaybolması işten bile değildir.Böyle bir durumda “yol-gerçek ve yaşam benim sözü çok anlamlı olmaktadır.
Düşüşten sonra sevgimiz,Rabbin duru sevgisi yanında çirkin kalabilir ama düşüşten önce Rab bizi kendi sevgisinden yarattı.O tohum içimizde hala biryerlerde duruyor.Zaten onun sayesinde Rabbin sesini işittik,çobanımızın o olduğunu anladık.
Benlikteki istekler derken o bahsettiğim sevgi özünden konuyu ayrı tutmak gerekir.
Yada benlik demekle ne kastedildiği iyice irdelenmeliki insanın herşeyi tümden kötüdür sözü,inancı ortalıkta dolaşmasın.
Belkide insanı benlik ve ruh diye ayırırsam;Benlikte bencilce istekler,zevkler ve bencil sevgi var;Ruhta ise Rabbin verdiği özde sevgi var diyebilirim.Benliğin isteği doymak isteği,cinsel istek,giyinme ve barınak olarak temellendirisem Rab bunların cevabınıda İncilde vermektedir.Yeme-giyinme-barınak için tasalanmayın demektedir.
Sonuçta özümüzün özünde Rabden gelen,Rabden verilen sevgimiz vardır ve bu iyidir.Herşeyimiz kötü değildir.Ve içimizde hiçbir iyi şey olmasaydı,Rabbi nasıl tanırdık6. Eylül 2012: 5:54 #37223AnonimPasifKardeşim Datatip,
“‘İyi İnsan’ var mı?” dedim, “İyiliği, kötülüğü bilen insan var mı?” demedim. Ben sana katılıyorum. İnsanoğlu kesinlikle ‘iyiliği-kötülüğü’ bilen ve ‘Özgür İrade’leri ile kötülüğü seçen ‘manevî’ varlıklardır. Hem ‘özgür irade’yi ve hem de ‘iyi ve kötüyü bilme kapasitesini’ reddeden ‘Kalvinist Düşüncesi’nin tamamen karşısında olan bir düşünceye sahibim.
İyiyi ve kötüyü bilemiyorsak ve özgür irade diye birşey yoksa; o zaman ne günahkâr olabiliriz, ne de kutsal. Yani ‘manevi varlık’ olmaktan çıktık, bir köpekten, tavuktan farkımız yok demektir. Onlar da ne Kutsal olabilir, ne de günahkâr. Aslında, günahın bu kadar ‘Evil’, bu kadar ‘Kötü’ olmasının sebebi de tam budur.
Adam günde 3-4 paket sigara içer, maaşının tamamını buna verir de, evine, aç karısına ve çocuklarına, sıhhatlı beslenebilmeleri için gıda almaz. Bencilliğe o kadar çok köledir ki, kendisini bir tek sigaranın vereceği zevkten mahrum edip, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak istemez. “Ne yapayım? Mecburum. Bunsuz yaşayamam” deyip kendi kendini avutur. “Yahu karın aç, çocukların beslenemedikleri için hasta, bakkal, kasap artık veresiye vermiyor, yakında evden de kovulacaksın” desen de, o kendi zevklerini önde tutuyor ve hiçbir türlü, hiç kimsesi için feragat etmek istemiyor.
Ama, kapat bu adamı bir yere birkaç gangster suratlı adamla ve ona de ki “Sigara içmekte serbestsin. Ama şunu bil ki, her sigara içtiğinde, bir parmağını geriye katlayıp kıracağız. Her sigaraya, bir parmak” bakalım sigara içer mi? Bir anda yepyeni ve güçlü bir iradeyle, sigara içme arzusunu yenmiş olur. Ayni şekilde ona, “Her sigara içmediğin gün için, günün sonunda sana 1000 TL verilecektir” desen, adam bir anda, ömür boyu sigaradan kesilir. Ailesi, çocukları için yapamadığını, bir anda kendisi için yapabilir. Bu iğrençlik, bencillik, sevgisizlik değil de nedir? Alkolikler de böyledir, kumarbazlar da, gece kulüpçüler de ve aslında bütün günahkârlar, tüm insanoğlu böyledir.
Bu insanlar, bu iğrenç hallerini bilmeden, ‘ufak-tefek’ ve ‘çok da önemi olmayan’, ‘insanlık hali’ diye saydıkları bazı günahlarından, dinlerine göre birkaç dua, namaz veya takla ile affedilip, kurtulacaklarını ve cennete gideceklerini sanıyorlar. Halbuki bu imkânsızdır. Bu yürekle, bu ruhla cennete gitsek ne yazar? Cenneti de cehenneme çevirmez miyiz 3 günde. Dünyamızı çevirmedik mi? Çare, asla sadece ‘Affedilmede’ değildir. Yeni bir yürek, yeni bir ruh lazım. Yeniden doğmak lazım. İsa’ya iman eden herkes, Yeniden Doğar ve içten dışa doğru değiştiğini, zamanla paylaştığı Ruhun sahibi olan İsa Mesih gibi olmaya başladığını görmeye başlar. Tek kurtuluş budur. Terazilere, sevaplara boş ver. Yeni bir yüreğe, yeni bir ruha ihtiyaç var. Bunu verebilen bir tek, dirilmiş olan İsa Mesih’tir. O’nun ruhunu paylaşarak, ona aşılanarak ancak ve o ebediyen yaşayacak diye, biz de yaşayabiliriz.
6. Eylül 2012: 6:31 #37224AnonimPasif@KUTSAL YOL 23526 wrote:
Kardeşim Datatip,
“‘İyi İnsan’ var mı?” dedim, “İyiliği, kötülüğü bilen insan var mı?” demedim. Ben sana katılıyorum. İnsanoğlu kesinlikle ‘iyiliği-kötülüğü’ bilen ve ‘Özgür İrade’leri ile kötülüğü seçen ‘manevî’ varlıklardır. Hem ‘özgür irade’yi ve hem de ‘iyi ve kötüyü bilme kapasitesini’ reddeden ‘Kalvinist Düşüncesi’nin tamamen karşısında olan bir düşünceye sahibim.
İyiyi ve kötüyü bilemiyorsak ve özgür irade diye birşey yoksa; o zaman ne günahkâr olabiliriz, ne de kutsal. Yani ‘manevi varlık’ olmaktan çıktık, bir köpekten, tavuktan farkımız yok demektir. Onlar da ne Kutsal olabilir, ne de günahkâr. Aslında, günahın bu kadar ‘Evil’, bu kadar ‘Kötü’ olmasının sebebi de tam budur.
Adam günde 3-4 paket sigara içer, maaşının tamamını buna verir de, evine, aç karısına ve çocuklarına, sıhhatlı beslenebilmeleri için gıda almaz. Bencilliğe o kadar çok köledir ki, kendisini bir tek sigaranın vereceği zevkten mahrum edip, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak istemez. “Ne yapayım? Mecburum. Bunsuz yaşayamam” deyip kendi kendini avutur. “Yahu karın aç, çocukların beslenemedikleri için hasta, bakkal, kasap artık veresiye vermiyor, yakında evden de kovulacaksın” desen de, o kendi zevklerini önde tutuyor ve hiçbir türlü, hiç kimsesi için feragat etmek istemiyor.
Ama, kapat bu adamı bir yere birkaç gangster suratlı adamla ve ona de ki “Sigara içmekte serbestsin. Ama şunu bil ki, her sigara içtiğinde, bir parmağını geriye katlayıp kıracağız. Her sigaraya, bir parmak” bakalım sigara içer mi? Bir anda yepyeni ve güçlü bir iradeyle, sigara içme arzusunu yenmiş olur. Ayni şekilde ona, “Her sigara içmediğin gün için, günün sonunda sana 1000 TL verilecektir” desen, adam bir anda, ömür boyu sigaradan kesilir. Ailesi, çocukları için yapamadığını, bir anda kendisi için yapabilir. Bu iğrençlik, bencillik, sevgisizlik değil de nedir? Alkolikler de böyledir, kumarbazlar da, gece kulüpçüler de ve aslında bütün günahkârlar, tüm insanoğlu böyledir.
Bu insanlar, bu iğrenç hallerini bilmeden, ‘ufak-tefek’ ve ‘çok da önemi olmayan’, ‘insanlık hali’ diye saydıkları bazı günahlarından, dinlerine göre birkaç dua, namaz veya takla ile affedilip, kurtulacaklarını ve cennete gideceklerini sanıyorlar. Halbuki bu imkânsızdır. Bu yürekle, bu ruhla cennete gitsek ne yazar? Cenneti de cehenneme çevirmez miyiz 3 günde. Dünyamızı çevirmedik mi? Çare, asla sadece ‘Affedilmede’ değildir. Yeni bir yürek, yeni bir ruh lazım. Yeniden doğmak lazım. İsa’ya iman eden herkes, Yeniden Doğar ve içten dışa doğru değiştiğini, zamanla paylaştığı Ruhun sahibi olan İsa Mesih gibi olmaya başladığını görmeye başlar. Tek kurtuluş budur. Terazilere, sevaplara boş ver. Yeni bir yüreğe, yeni bir ruha ihtiyaç var. Bunu verebilen bir tek, dirilmiş olan İsa Mesih’tir. O’nun ruhunu paylaşarak, ona aşılanarak ancak ve o ebediyen yaşayacak diye, biz de yaşayabiliriz.
Özellikle son paragraf çok güzeldi.Ucu açık kalmış bazı sorularımın cevabı netleşti.Teşekkür ediyorum
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.