"… Issız bir yere gitti, orada dua etmeye başladı"

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #23792
    Evangelist
    Anahtar yönetici

    “… Issız bir yere gitti, orada dua etmeye başladı”

    İsa Kafarnahum şehrinde yoğun ve muhteşem bir gün yaşamıştı!Havrada konuşmuş öğretisiyle herkesi ağzı açık bırakmıştı.Kötü bir ruhun tutsağı olan bir adamı azat etmişti. Havradan çıktığında Simon ve Andreas'ın evine gitmiş ve Simon'un kayınvalidesini iyileştirmişti. Gün batımından sonra, gece olunca bütün hastaları ve kötü ruhların tutsağı kişileri ona getirmişlerdi. İsa da çeşitli hastalıklara yakalanmış olanların çoğunu iyileştirmiş ve birçok şeytanı kovmuştu.

    Böylesine yoğun bir gün ve gecenin akabinde, daha gün ışımadan, İsa kalkar ve evden çıkar.

    “… Issız bir yere gitti, orada dua etmeye başladı”

    Göğü özlemişti. Oradan dünyaya, bize Allah'ın sevgisini açınlayıp Göğün yolunu açmaya, bizimle bütün hayatımızı paylaşmaya gelmişti. O Filistin yollarını katetmiş, kalabalık kitleleri eğitmiş, toplumdaki her tür hastalığı, sakatlığı iyileştirmiş, öğrencilerini de eğitmişti.

    İçinde akan diri su ırmakları Baba ile sürekli ilişkisinden kaynaklanmaktaydı.1(bak. Yuh.7,37-38) O ve Baba birbirlerini tanıyorlar, seviyorlardı, biri diğeriyle bir bütündü. 2 (Bak Yuh. 10,15.30.38…)

    Peder “Abba”, yani babadır, sonsuz güven ve bitmeyen sevgi ile hitap edilen bir baba.

    “… Issız bir yere gitti, orada dua etmeye başladı”

    Allah'ın Oğlu bizim için yeryüzüne geldi. Bizim için özel olarak dua etmekle yetinmedi. Bizim için ölüp bizleri kurtararak Allah'ın oğulları ve kendi kardeşleri olmamızı sağladı.

    Böylece o ilahi “Abba, Baba” haykırışını bizler de edindik. Bu haykırış, O'nun koruyan, güven veren, gözü kapalı kendini sevgisine terk eden, ilahi teselli, güç ve canlılığı veren, sevildiğinden emin bir kalpte doğan canlılığı içeriyor …

    “İçimizdeki hücrenin” sessizliğine, ruhumuza 3 (Bak. Matta 6,6) yöneldiğimizde O'nunla konuşabiliriz, kendi gereksinimlerimiz ve insanlığın gereksinimlerini O'na açabiliriz, düşlerimizi ve arzularımızı da … Bizi sonsuz derecede seven ve her şeye gücü yeten birine neler söylemeyebiliriz ki?

    Söz ile (Kelam ile), İsa ile konuşabiliriz. Özellikle de O'nun sözlerini dinleyebiliriz:”Cesur olun, benim , korkmayın !”4 (Markos 6,50), “Ben dünyanın sonuna dek sizinleyim”5 (Matta 28,20). Veya “Gel ve beni izle” 6 (Matta 19,21), “Yetmiş kere yedi kez affet” 7 (Bak Matta 18,22), “Sana yapılmasını istediğini sen de diğerine yap” 8 (Bak. Matta 7,12) , demesine izin verebiliriz

    Bunlar gün boyunca, uzun ya da kısa, sık sık tekrarlanan anlar olabileceği gibi, bir sevgi bakışı da olabilir. O'na “Sen benim tek varlığımsın” 9 (Bak Mezmur 16,2) veya “bu eylemim senin için” diye fısıldayabiliriz.

    Dua etmeden yapamayız. Nefes almadan yaşayamayız, dua ruhun nefesidir, Allah'a olan sevgimizin ifadesidir.

    Bu sevgi ve paylaşım ilişkisinden yenilenmiş olarak çıkar, günlük yaşamı güven dolu, yeni ve yoğun bir şekilde yaşamaya hazır oluruz. Diğerleriyle ve çevremizdeki her şeyle de daha gerçek bir ilişki buluruz.

    “… Issız bir yere gitti, orada dua etmeye başladı”

    Ruhumuzun derinliklerine girip kepenkleri kapatmadığımızda, Rab'bim, bazen sevginin gerektirdiği şekilde, bizimle arzu ettiğin gibi birlikte olamıyorsun. Ama bir kez her şeyden kopup Sende kendini bulunca can, bir daha geri dönmek istemez çünkü ruhun seninle birliği öyle hoş ki geri kalan her şey yokoluverir.

    İçtenlikle seni sevenler, seni odalarının sessizliğinde, kalplerinin derinliklerinde hissederler Rab'bim ve bu his ruhlarına dokunur, duygulandırır. Böylesine yakın olduğun için, böylesine Her şey olduğun için sana teşekkür ederler: yaşama da ölüme de anlam veren Sensin.

    Sık sık sana teşekkür ederler ama bazen de bunu dile getiremezler: ama Senin onları, kendilerinin de Seni sevdiklerini bilirler, yeryüzünde buna benzeyen daha tatlı bir şey yoktur. Ruhlarında, Sen göründüğünde Göğü hisseder ve “eğer Gök böyle ise ne muhteşem!” derler.

    Rab'bim, onlara bu ana kadar eşlik ettiğin için Sana teşekkür ederim. Şayet önceden tattıkları Cenneti hâlâ karartan gölgeler var ise Sen göründüğünde her şey geçmişte kalıp uzaklaşır: çünkü hiçtir.

    Sen varsın.


    Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar!
    Bana gelin, ben size huzur veririm.
    ( Mat.11:28 )

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.