Iran’da din degistiren iki kadın idam edilecek…
- Bu konu 7 izleyen ve 9 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
1. Eylül 2009: 17:37 #26414AnonimPasif
Az once gazete’de okudum ve icim parcalandi. Onlar icin dua edecegim…
“İran’da 27 yaşındaki Meryem Rostampour ve 30 yaşındaki Marzieh Esmaeilabad adındaki iki kadın din değiştirdikleri gerekçesiyle öldürülecek.
Bild gazetesinin haberine göre İran’da Hıristiyanlığa geçtikleri iddiasıyla tutuklanan iki kadın idama mahkum edildi.
Tahran’da bir hapishanede tutulan Meryem ve Marziah her ezan vakti kırbaçlanıyor, aşağılanıyor, az yemek ve su verilerek cezalandırılıyor…
5 Mart’ta evlerine düzenlenen baskında İncil bulununca gözaltına alınan bu iki kadının serbest kalması için çok uğraşan İnsan hakları savunucusu yazar Sabatina James, “Tek kişilik hücrede yaşıyorlar ve gözü kapalı şekilde sorgulanıyorlar. Günde 5 kez ezan saatlerinde kırbaçlanıyorlar. Çok az su ve yemek veriliyor.” diye isyan etti…
İnanması güç olsa da İran yasalarınca, din değiştiren kadına işkence uygulanabiliyor.İran Ceza Kanununa göre İslam’dan çıkmanın cezası şöyle: “Kadın, tövbe edip pişman oluncaya dek her gün 5 ezan vaktinde kırbaçlanır, itaat gösterene kadar yaşam kalitesi düşürülür, yiyeceği, giyeceği kısılır.”
Sabastina James’in ifadesine göre her yıl İran’da 90 bine yakın Hıristiyan takip ediliyor, işkence görüyor, öldürülüyor.
“İran’da din özgürlüğü yok. Orada ya Müslümansınız, ya da yoksunuz.”
James, Dış İşleri Bakanlığı ve çeşitli insan hakları organizasyonlarıyla beraber idama mahkum edilen iki kadını kurtarmak için imza kampanyası yürütüyor.”
kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/dunya/12393650.asp?gid=229
2. Eylül 2009: 6:12 #33490AnonimPasifTanrı sadece bunları yapanları değil, bunlara her türlü destek veren, arka çıkan herkesi yargılayacaktır. Bütün bu cinayetlerden siz de sorumlusunuz ey caniler. Ey arka çıkanlar. Ey destek veren, sevgi nedir bilmeyen hunhar yürekler. Yuh olsun bu katillere. Bir de Tanrı’ya hizmet ettiklerini sanıyorlar. Yuh olsun bu canilere. Şeytan’ın barınakları. Nefret yaratıkları. Tanrı’ya karşı savaşan iyilik ve güzellik düşmanları.
Nerede o zaman İslâm? Hangi ülkede? Afganistan’da mı? Rahibe’lere tecavüz eden, kiliseleri yakıp yıkan Pakistanda mı? İncil taşımayı, bisiklete binmeyi, erkeklerle konuşmayı yasaklayan Suudi Arabistan’da mı? Yoksa, şirin görünebilmek için, Kuran’ın sadece bir kısmını uygulayabilen Türkiye’de mi? Söyleyin nerededir bu sevgi dolu, müsamahakâr ve hoşgörülü din?
Rab tövbe versin. Taş kalpleri eritsin. Kör gözleri açsın. Sevgili kuzularına yardım etsin.
2. Eylül 2009: 6:55 #33491AnonimPasifKemal Başaran;15073 wrote:Tanrı sadece bunları yapanları değil, bunlara her türlü destek veren, arka çıkan herkesi yargılayacaktır. Bütün bu cinayetlerden siz de sorumlusunuz ey caniler. Ey arka çıkanlar. Ey destek veren, sevgi nedir bilmeyen hunhar yürekler. Yuh olsun bu katillere. Bir de Tanrı’ya hizmet ettiklerini sanıyorlar. Yuh olsun bu canilere. Şeytan’ın barınakları. Nefret yaratıkları. Tanrı’ya karşı savaşan iyilik ve güzellik düşmanları.Nerede o zaman İslâm? Hangi ülkede? Afganistan’da mı? Rahibe’lere tecavüz eden, kiliseleri yakıp yıkan Pakistanda mı? İncil taşımayı, bisiklete binmeyi, erkeklerle konuşmayı yasaklayan Suudi Arabistan’da mı? Yoksa, şirin görünebilmek için, Kuran’ın sadece bir kısmını uygulayabilen Türkiye’de mi? Söyleyin nerededir bu sevgi dolu, müsamahakâr ve hoşgörülü din?
Rab tövbe versin. Taş kalpleri eritsin. Kör gözleri açsın. Sevgili kuzularına yardım etsin.
Gercekten kimse Kemal abinin bu sözlerine karsi cikamaz.Her sözüne imzami atarim.Seriatta acima yoktur.harfi harfine uygulanir.Adamlar seriati uyguluyorlar.Kuran ne diyorsa onu uyguluyorlar.Türkiye tam olarak olmasa da demokrasiyle yönetiliyor.Eger Seriat yöntemiyle yönetilseydi korkarim türkiye’de de böyle olaylari sıkca okuyor olacaktik.Kendimizi kandirmayalim.Bunun örneklerini cokca gördük.Sivas’da madimak oteli,Kubilay örnegi,Malatya’daki vahset vs.vs.vs
Simdi de Incil’den bir kac ayet getireyim de Sevgi’nin ne oldugunu okuyalim.
“Göze göz,dise dis dendigini duydunuz.Ama ben size diyorum ki, kötüye karsi direnmeyin.Sag yanaginiza bir tokat atana öbür yanaginizi cevirin.Size karsi davaci olup mintaninizi almak isteyene abanizi da verin.Sizi bin adim yürümeye zorlayanla iki bin adim yürüyün.Sizden bir sey dileyene verin,sizden ödünc isteyeni geri cevirmeyin.”
Komsunu seveceksin,düsmanindan nefret edeceksin dendigini duydunuz.Ama ben size diyorum ki, düsmanlarinizi sevin,size zulmedenler icin dua edin.Öyleki göklerdeki Baba’nizin ogullari olasiniz. Matta 5,38-45
Aslinda sevgi üzerine sayisiz ayetler var.Okuyun ve görün.Karanlikta kalmayin.Isiga gelin.Incil’in temeli sevgidir.Tanri Sevgi’dir.
Mesih’e gelin ve sevginin ne oldugunu ögrenin.Ne mutlu yüregini katilastirmayip Tanri’nin Sözlerine kulak verene ve alcakgönüllülükle yolunda yürüyenlere!
Rab’bin isiginda ve sevgisinde kaliniz.
2. Eylül 2009: 10:11 #33496AnonimPasifBu hususun neresinden tutsanız, elinizde kalır. İnsan onuruna, vicdanına sığmayan bu vahşeti hiç bir şeyle mâzur gösteremezsiniz. Çünki orta da bir ‘Suç’ yoktur. Eğer İslam’dan başka bir inanca sahip olmak, İslâmi kriterlere göre suç oluyorsa, o zaman bu ‘Âlemlere rahmet’ muhabbetini kimileri ezbere konuşuyor, kimileri de gerçeği bildikleri halde kasten yalan söylüyorlar demektir.
Evet, İslâm da dinden dönene ‘Mürted’ denir ve öldürülmesi gerekir. İslâm peygamberi ve dört halife zamanında bu tür uygulamalar görülmüştür. İlk Halife Ebu Bekir zekât vermeye yanşmayan bâzı kâbileler üzerine savaş açmış, insanlar öldürülmüştür. Kimi İslâm ulemâsı, gerek İslâm Peygamberinin bizzat emir ve uygulamalarına, daha sonra gelen fukahanın Kur’an/Sünnet kaynaklı içtihadlarına bakarak hiç lâfı eğip bükmeden dolandırıp kıvırtmadan, Mürted’in öldürüleceğini açıklarken; kimileri de bu uygulamalar ile Bakara 256 daki ‘Dinde zorlama yoktur’ hükmü arasındaki çelişkiyi şeklen giderebilme çabasıyla din değiştiren herkesi ‘Potansiyel hain’ ve ‘Zamanın şartları’ gibi muhtemelen kendilerinin de inanmakda zorlandıkları ithamlarla suçlamaktadırlar
Prof. Dr. Hayreddin KARAMAN bakınız ne diyor .
Eğer dininden dönen, din değiştiren kimse bu yüzden öldürülseydi; yani din değiştirmenin cezası idam olsaydı o zaman dinde zorlama (kişiyi müslüman etmek veya müslümanlığını devam ettirmek için tehdit ve baskı yapma) olurdu. Halbuki ilgili âyet, “dinde zorlamanın olmadığını” açıkça ifade ediyor (Bakara: 2/256). Esasen iman, aklın hükmü, gönlün rızası ve vicdanın kanâat getirmesi ile olur. Bir kimseye baskı uygulanır ve bu yoldan “inandım” demesi sağlanırsa, o kimse inanmış olmaz, takiye yapmış, münafıklık etmiş olur. İslam böyle bir iki yüzlülüğe meydan vermez. Uluslar veya gruplar arası sistemde yalnızca, birbirine düşman, aralarında savaş ilişkisi bulunan iki grup olursa, farklı din ve inanç sahiplerinin bir ülke içinde veya farklı ülkelerde sulh içinde yaşamaları mümkün olmuyorsa bu durumda din değiştirmek demek, “karşı tarafa geçmek ve müslümanlara savaş açmak” demektir. Bir kimse dinini değiştirdiği için değil, buna ek olarak müslümanlara savaş açtığı için öldürülür.
Mantığa dikkat ediniz. Din değiştirmeyi ‘Müslümanlara savaş açmak’ olarak algılayıp, kendi kafalarında verdikleri hüküm ile cezayı kesiyorlar. Bu durumu bilen insanlardan hangisi, belirtilen şartlarda ‘Hain’lik etmek için göstere göstere din değiştirip karşı tarfta olduğunu belli eder ?
Böyle düşünmek. ‘Mızrağı çuvala sığdırmak’ çabasından başka bir şey değildir.
İnönü Üniv. İlahiyat Fak. İslam Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doc. Dr. Ali DUMAN da bu mevzû ile alâkalı şunları söylüyor.
Bunun başlıca sebepleri arasında İslâm’dan çıkan kimsenin, dinini değiştirmekle kalmayacağı, aynı zamanda İslâm’a mensup olan şahıs ve devletlere de düşmanlık yapacağı düşüncesi olabilir. Nitekim Serahsî mürted’in müşrik hükmünde olduğu söylemektedir ki bu konudaki delili, mürtedlerle ilgili olduğu söylenilen, Fetih suresi 16. ayette yer alan “ya da Müslüman olurlar” (Fetih, 48/169 ibaresi ile “kim dinin değiştirirse onu öldürün” (BUHÂRÎ, cihad, 149; EBÛ DAVUD, hudûd, 32) hadisidir. O, bu delillerden hareketle mürtedin, müşrik Araplar derecesinde olduğunu, dolayısıyla müşrikte olduğu gibi mürtedden de ya İslâm ve kılıç seçeneklerinden birisini tercih etmesi isteneceğini ileri sürmektedir.
Diğer taraftan, din değiştirenlerin savaş halinde olunan tarafa yardım edebilecekleri ihitmâli, onların öldürülmelerine sebep ise; sonradan inancını değiştirmemiş, aile kökeni itibariyle ‘Düşman’ın dininden olanlar da aynı ‘İhanet’i segileyebilir. Bunları bir birinden hangi akıl/mantık ölçüleri ile ayıracaksınız ?
Yâni şu mu olacak ?
‘Savaş halinde olunan ülkenin dinine geçen birisi, onlara ajan olmayı, yardım etmeyi kabul etmiş demektir.’ diyerek hemen öldürülürken, İslâm dan farklı bir dine önceden inanmış, sonradan din değiştirmemiş kimslerin ‘ihanet’ lerinin somut olarak gerçekleşmesi/ıspatlanması mı beklenecektir ?
Bu çok saçma bir durumdur. Çünki ‘İhanet’ suçlaması kişinin ‘Hasım’ tarafın dinine geçmesi sebebiyle ‘Meşruiyet’ kazanıyorsa, o dinden olan herkese karşı aynı şüphenin dıyulması, aynı suçlamanın yapılması gerekir.
Ayrıca ekser İslâm ulemasına göre ‘Din yalnız Allah’ın oluncaya kadar’ tüm müslümanlara cihad farzdır. Başka bşr deyişle bütün dünya müslüman oluncaya kadar. Bu durumda müslümalara göre her an içinde bulunulan şartlar ‘Dâr-ül harp’ tır.
Kendilerine kitap verilenlerden, Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Resûlü’nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (İslam’ı) din edinmeyenlerle, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın.
Tevbe/29
Görüldüğü gibi Kur’an ayeti ile sâbit olacak şekil de İslâm’ın Allah’ına inanmayanalara ne yer yüzünde, ne de diğer tarafta rahat yoktur.
Ama aynı anlayışa göre dinde zorlama da yoktur (!).
Aynı anlayışa göre İslâm ‘Âlemlere rahmettir’ (!).
Suç’un olması için o suça mesned teşkil edecek fiil’in (Eylem) oluşması iktizâ eder. İslam da ‘Madem Allah her şeyi önceden bilr. Neden bizleri Dünya da yaşatıp öldürüyor. Doğrudan Cennetlikleri Cennete, Cehennemlikleri de Cehennem’e koysa olmaz mı ?’ sorusuna şu cevap verilir.
“O zaman Cehennemlikler Allah’a, Ben ne yaptım da beni cehennem’e atıyorsun ?’ diye sorarlar. Herkesin yapıp ettiğini bilmesi gerek.” denir.
Bu durum da ‘Her şeyi önceden bilen Allah’ın yapmadığını, ‘Potansiyel hain’ suçlaması ile kulları yapmaktadırlar.
İncil’deki şu ayetler ‘Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak’ müjdesinin sağlayacağı lûtfa erişmenin derin anlamını ne güzel açıklıyor.!
Öğrencileri gelip İsa’ya, ‘Halka neden benzetmelerle sesleniyorsun?’ diye sordular.
İsa şu cevabı verdi: “Göklerin Egemenliğinin sırlarını anlama yeteneği size verildi, ama onlara verilmedi. Kimde varsa, ona daha çok verilecek ve o bolluk içinde olacak. Ama kimde yoksa, kendisinde olan da elinden alınacak. Onlara benzetmelerle seslenmemin nedeni budur. Çünkü,
`Gördükleri halde görmezler.
Duydukları halde duymaz ve anlamazlar.’Yeşaya’nın şu peygamberlik sözü onların bu durumunda gerçekleşmiş oluyor:
Duyacak duyacak, ama hiç anlamayacaksınız,
bakacak bakacak, ama hiç görmeyeceksiniz!
Çünkü bu halkın yüreği duygusuzlaştı,
kulakları ağır işitir oldu.
Gözlerini de kapadılar.
Öyle ki, gözleri görmesin,
kulakları işitmesin, yürekleri anlamasın,
ve bana dönmesinler.
Dönselerdi, onları iyileştirirdim.’Ama ne mutlu size ki, gözleriniz görüyor, kulaklarınız işitiyor! Size doğrusunu söyleyeyim, nice peygamberler, nice doğru kişiler sizin gördüklerinizi görmek istediler, ama göremediler. Sizin işittiklerinizi işitmek istediler, ama işitemediler”.”
Matta 13/10-17
12. Kasım 2009: 20:59 #33901klausAnahtar yöneticiKardeşler,
27 yaşındaki Meryem Rostampour ve 30 yaşındaki Marziye İsmailabad dinlerini değiştirdikleri için idam edilecekler. 2009 Mart ayından beri Meryem ve Marziye hapishanede tutuluyorlar. Linkte İranda idamla yargılanan iki imanlı kız kardeşin özgür bırakılmalarına ilişkin bir mektup var. Tıklayarak bir imza da biz atabiliriz…
İran’daki hristiyan kardeşlerimizin idamına seyirci kalmayalım..
Dua edelim hep birlikte..https://secure2.convio.net/ccod/site/Advocacy?cmd=display&page=UserAction&id=193
16. Kasım 2009: 11:47 #33791AnonimPasifMeryem ve Marziye isimli bu genç kadınlar, İsa Mesih’e iman ettikleri için tutuklanıp tek kişilik hücreye atılmışlar, günde beş kez her ezan okunduğunda dayak ve işkence görerek aşağılanmakta ve bu şekilde idam edilmeyi beklemektedirler. İsa Mesih’i reddedip müslümanlığa geçseler hemen salıverilecekler, ama onlar bunu yapmıyorlar. Çünkü gözlerini sonsuzluğun değerlerine dikmişler, baskılar, acılar ve işkenceler çekerken, gözlerini önlerindeki sorun yerine cennetin görkemine çevirmişlerdir. Onlardaki bu sonsuz yaşam sevinci, şimdi çektikleri elemleri hafifletiyor, çünkü göklerin egemenliğinin onları beklediğini biliyorlar.
İsa Mesih’e iman eden ilk inanlılar, gördükleri zulmün, işkencenin ortasında bile yüreklerinde sevinç duyuyorlardı. Mesih’in ismi uğruna acı çekerek tanıklık etmeye layık görüldükleri için, çektikleri bu korkunç işkenceleri bir onur sayıyorlardı. Çünkü Mesih’in kendilerini kurtarmak için çektiği acıları, ödediği bedeli biliyorlardı. O’nun ismi uğruna acı çekmeyi, korkunç bir şekilde işkence görmeyi, öldürülmeyi taşıdıkları bir çarmıh olarak değil, ama bir armağan olarak kabul ettiler. Bunların pek çoğunun aslanlara yem olarak atıldığını görüyoruz.
Romalı tarihçi Takitus, öldürülen ilk imanlılar hakkında şöyle yazmıştı:
‘Aşağılanarak, alay edilerek öldürüldüler. Üzerlerine hayvan derileri konulmuş olarak köpeklere atıldılar ve paraçalanarak mahvedildiler. Bazıları da çarmıhlara çivilenmiş, güneş battığında, gecenin karanlığında ışık olsunlar diye alevler içinde yakılmışlardı. Nero’nun bahçeleri dehşet verici bu görüntülere sahne olmuştu.
Elçi Pavlus’un ilk inanlılara söylediği sözler gerçekleşmis ve gerceklesmektedir. Pavlus, Elçilerin İşleri 14:22’de şöyle diyor :
‚Tanrı’nın Egemenliği’ne birçok acılardan geçerek girmemiz gerekiyor’.
Öldürülen imanlıların, kendileri için yakılan ateşe sevinçle gittiklerini okuyoruz. Onların kahramanlıklarına tanık olan eski tarihçilerden biri de şöyle demişti:
‚Zafer günü aydınlandığı zaman, inanlılar hapishaneden arenaya, cennete gidercesine, yüzlerinde en ufak bir korku ifadesi olmadan, sevinçle bir zafer alayı olarak yürümüşlerdi.’
Isa Mesıh kendisine iman edenleri önceden uyarmış ve şöyle demiştir:
‘Gerçekten öyle bir dönem geliyor ki, sizi öldüren herkes Tanrı’ya hizmet ettiğini sanacaktır’ (Yuhanna 16:2)..
Dünya nasıl Mesih’ten nefret ettiyse, daha sonra O’nun izleyicilerinden nefret etmiştir. Kutsal Kitap, Mesih’e sadık olan her imanlının, Müjde’nin düşmanları tarafından zulüm görmeye hazırlıklı olmasını söylemektedir. Buna en güzel örnek bu dönemde ülkemizdeki Malataya katliamında Mesih uğruna şehit olan üç kardeşimizdir. Bugün dünyanın çeşitli yerlerinde öldürülen, hücrelerde aç susuz bırakılarak işkence edilen, aileleri tarafından dışlanarak reddedilen, evlatlıktan atılan ve vatan haini olarak ilan edilen imanlıların, birinci yüzyıldaki hristiyanlardan bir farkı yoktur.
Bizler Mesih’le yürümeliyiz, Mesih’le yaşamalıyız. Başımıza ne gelirse gelsin, O bizimledir. İsa Mesih önümüzden giden Önderimizdir. İman yolculuğumuz sırasında bizi bekleyen ne varsa, önce İyi Çobanımız olan İsa ile karşılaşacaktır. İsa Mesih izin vermedikçe, başımızdan bir tek saç dahi düşmeyecektir.
Rab’bin esenliğinde ve sevgisinde kalın
18. Kasım 2009: 21:29 #33934AnonimPasifİran’da 27 yaşındaki Meryem Rostampour ve 30 yaşındaki Marzieh Esmaeilabad adındaki iki hristiyan bilindiği gibi idam cezasını bekliyordu. Kadınlar her ezan vakti kırbaçlanıyor, aşağılanıyor, az yemek ve su verilerek cezalandırılıyordu. İslama geçmeleri için yoğun baskılar geçiriyorlardı.
İmanlarından taviz vermeyen ve İsa Mesih’i inkar etmeyeceklerini söyleyen iki hristiyan kardeşimiz bugün serbest bırakıldılar. Bu olay tüm dünyada medyaya yansımış ve dünyadaki hristiyanlar tarafından dua konusu olmuştu.
Maryam ve Marzieh serbest bırakıldıktan sonra “Kelimeler yetersiz kalıyor, RAB’be ve bizim için dua eden tüm dünyadaki kardeşlere ne kadar şükretsek az.” diyerek açıklama yaptılar.
Çok sevinçliyim. Rabbe şükürler olsun.18. Kasım 2009: 22:25 #33935AnonimPasifBu güzel müjdeyi bize verdiğin için sana çok teşekkürler Getsemani,
Bu sevgili iki kızkardeşimiz çok acılı ve zorlu bir denenmeden zaferle çıktılar hamdolsun. Bunun için Rab’be teşekkür ediyoruz. Rab onları bundan sonraki yaşamlarda bol bol bereketlesin ve canların kurtuluşu için kullansın. Ayrıca Tanrı, Mesih’e olan imanları yüzünden baskı ve işkence gören tüm çocuklarını korusun ve kurtarsın.
Sevgilerimle
19. Kasım 2009: 2:02 #33937AnonimPasif@Getsemani 16172 wrote:
İran’da 27 yaşındaki Meryem Rostampour ve 30 yaşındaki Marzieh Esmaeilabad adındaki iki hristiyan bilindiği gibi idam cezasını bekliyordu. Kadınlar her ezan vakti kırbaçlanıyor, aşağılanıyor, az yemek ve su verilerek cezalandırılıyordu. İslama geçmeleri için yoğun baskılar geçiriyorlardı.
İmanlarından taviz vermeyen ve İsa Mesih’i inkar etmeyeceklerini söyleyen iki hristiyan kardeşimiz bugün serbest bırakıldılar. Bu olay tüm dünyada medyaya yansımış ve dünyadaki hristiyanlar tarafından dua konusu olmuştu.
Maryam ve Marzieh serbest bırakıldıktan sonra “Kelimeler yetersiz kalıyor, RAB’be ve bizim için dua eden tüm dünyadaki kardeşlere ne kadar şükretsek az.” diyerek açıklama yaptılar.
Çok sevinçliyim. Rabbe şükürler olsun.Yüreği sevgi dolu, merhametli Rab’bimize bin şükürler olsun. Bu iki kızkardeşimizin hayatları, onu yüceltmekle geçsin. Amin.
19. Kasım 2009: 8:00 #33939AnonimPasifRab’bimiz güvenilir ve sadiktir.Rab kendisine güvenenleri nasil kurtaracagini bilir.
Yasayan diri Tanri’miza övgüler olsun,yüceltilsin ismi sonsuzlarca…
Rab’bimizin lütfu ve merhameti öbür esarette olan kardeslerimizle olsun.Amin. -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.