Hıristiyanlıkta Mezhepler ve Gelenekler Karşılaştırıldı!

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24961
    Anonim
    Pasif

    Don Andrea Santoro Diyalog Merkezi Konferans Salonunda, geçtiğimiz hafta sonu ‘Hıristiyanlığın Mezhepleri Ve Geleneklerinin Karşılaştırılması’ adlı sempozyuma ev sahipliği yaptı. Bu sempozyuma Hıristiyanlıktaki birçok mezheplerin temsilcileri cemaat yaşamlarını anlattı…

    İlki geçen yıl gerçekleştirilen “Dinler ve Medeniyetler Arası Sempozyum”un ikincisi bu yıl ‘Hıristiyanlığın Mezhepleri Ve Geleneklerinin Karşılaştırılması’ adı altında gerçekleştirildi. Türkiye Katolik Episkoposlar Kurulu Başkanı ve Anadolu Havarisel Vekili ve Episkoposu Mons. Prof. Dr Luigi Padovese sempozyuma ev sahipliği yapılan yerin Peder Santro Merkezi olduğunu söyleyerek; “Kilisemiz, bağlı olduğu Episkoposluk bölgesi olan Roma’yı bırakıp, Anadolu kilisemizin hizmetine girmiş olan Romalı pederin anısını taşımaktadır” dedi.

    İskenderun Katolik Katedrali, Don Andrea Santoro Diyalog Merkezi Konferans Salonunda, geçtiğimiz hafta sonu ‘Hıristiyanlığın Mezhepleri Ve Geleneklerinin Karşılaştırılması’ adlı sempozyuma ev sahipliği yaptı.
    3–4 Mayıs 2008 tarihleri arasında İskenderun Katolik Katedrali Don Andrea Santoro Diyalog Merkezi konferans salonunda gerçekleştirilen sempozyuma Lübnan, Suriye ve Adıyaman Metropolitleri, İskenderun, İstanbul ve Samsun’dan dini liderler katıldı.

    Sempozyumun ilk bölümü Cumartesi yapılırken, birinci bölümün açılış konuşması Türkiye Katolik Episkoposlar Kurulu Başkanı ve Anadolu havarisel Episkoposu Mons. Prof. Dr Luigi Padovese tarafından yapıldı.

    Kilisemiz Santoro’nun Anısını Taşımaktadır
    Padovese, sempozyuma ev sahipliği yapılan bu yerin Peder Santro Merkezi olduğunu söyleyerek; “Kilisemiz, bağlı olduğu Episkoposluk bölgesi olan Roma’yı bırakıp, Anadolu kilisemizin hizmetine girmiş olan Romalı pederin anısını taşımaktadır. Peder Andrea Santoro, Hıristiyan cemaatimize miras ve şahadet olarak Hıristiyanlık inancı için dökülmüş olan kanını bırakmıştır. Bu merkezi ona adamamızın nedeni, onun barış adamı olarak yaptığı işleri tanımaktır. Bu merkezin başka bir amacı da Anadolu ve Türkiye’nin güneyinde, onun çok istediği bu diyalogu canlı tutmaktır. Bizler bu sempozyumu Allah’a adayalım, öyle ki, havarileri dünyanın en uç noktalarına kadar Mesih’in tanıklığını yapmaya götüren Pentekost lütfünü yenilesin” diye konuştu.
    Mons. Prof. Dr Luigi Padovese’nin ardından konuşan, Don Andrea Santoro Derneği Başkanı Prof. Maddalena Santoro’da dünyaya barış mesajları verdi. Prof. Maddalena Santro; “Sizler tarafından bir arkadaş olarak tanınan ve gençliğinden başlayarak, yalnızca dinler arası diyalog konusunda değil, mezhepler arası ve ekümenik diyalog konusunda da çabalamış olan, bir adam, bir peder olan Andrea Santro’nun sözleri ile selamlamak isterim. Hepimizin bildiği gibi, 5 Şubat 2006 tarihinde öldürülmesinden sonra, peder olmak için okumuş olduğu seminerin rektörü, onun yazıp, seminerin ve üniversitenin gazetesinde yayınlamış olan bir makalesini bize armağan etti” diyerek, bu yazıdan alıntılarla dinleyenleri selamladı.

    Selamlamanın ardından ilk konuşmayı Süryani Ortodoks Kilisesi Metropoliti Seyyidne Melki Ürek yaptı. Ürek, Santoro hakkında kısaca bahsederken; “Ben peder Santro’yu Şanlıurfa’dan tanıyorum. Santro bize sevgi hatırası bıraktı. Onun arkasından sevgimiz git gide büyüyor. Onun anısına burada toplanmış bulunuyoruz” dedi. Konuşmasında Süryaniler ve gelenekleri hakkında da bilgiler veren Melki Ürek, Süryaniler kimlerdir ve kökenleri neresidir hakkında yaptığı açıklamada, Süryaniliğin bir din veya bir mezhep adı olmadığını, Süryaniliğin tarihçesinin Nuh’un oğlu Sam’a dayandığını kaydetti. Ürek, Süryanilerin kökeninin Arami olduğunu ve Aramilerin güçlü bir topluluk olduğunu da sözlerine ekledi.

    Protestan Kiliseleri de Mesihçi Kiliselerdir!
    Konferansta, Samsun Agape Protestan Kilisesi vaazcısı Orhan Bıçaklar da, reform kiliseleri hakkında bilgiler vererek; “Martin Luther’i ve John Calvin’i izleyen insanlar, reform düşüncesini savunan ve reform kiliselerinin kurulmasında etken olan insanlardır” dedi. Reform kilisesinin en temel özelliğinin, tüm gerçek Mesih imanlılarının olduğu gibi, sadece Mesih’i izlemek olduğunu kaydeden Bıçaklar; “Bu da şu demektir. Reform ve presbiteryen kiliseleri de sizin kiliseleriniz gibi Mesihçi kiliselerdendir. Belki bugün ayrı olarak görülüyoruz, belki de bu ilk Âdemin günahının etkisidir. Bizlerde bu ayrılıktan acı duyuyoruz. Çünkü kutsal kitabın dediği gibi ‘Mesih İsa Rab’dir’ diyen kurtuluşu alacaktır” şeklinde konuştu.
    Son olarak, Ermeni Kilisesi tarihi, Ermeni Kilisesi Litürjisi ve Ermeni Kilisesinde ruhsal yaşam konuları ile ilgili bilgiler veren Ermeni Apostolik Kilisesi Ruhani Lideri Dırtad Uzunyan ise; “Ermeni Kiliseleri, yüzyıllardır oldukça zor dönemler geçirir. Büyük devletlerin savaş alanlarının tam ortasında kalan Ermeni halkı, son derece büyük zararlar görür. Ancak Kilise, hem Ermenistan’da, hem Anadolu’da ve hem de dünyanın her tarafında Ermeni Kilisesini ve Kültürünü yaşatmak için büyük çaba sarf eder. Kısaca Ermeni Kilisesi Doğu Ortodoks ailesine mensup bir kilisedir. İlk üç evrensel konsülü kabul eden Ermeni Kilisesi tüm ilahiyatını bu üç toplantı da ortaya koyan ilahiyat üzerine geliştirmiştir” dedi.

    Sempozyumun devamı olan ikinci bölümü ise, Maroni Kilisesi ve Latin Kilisesi Papazlerinin konuşması, Efkaristiya Kutlaması ve Konserle son buldu.

    http://www.iskenderungazetesi.com/yazi6593.html

    sempozyum1ew5.gif

    sempozyum2yk4.gif

    sempozyum3qy8.gif

    sempozyum4hq4.gif

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.