Hristiyanlıkta kader nedir? (Lutfen Yardim…)
- Bu konu 12 izleyen ve 58 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
17. Aralık 2009: 12:57 #34068AnonimPasif
Sevgili Emaile,
Hristiyanlıkta kadercilik yoktur. Bu kavram islam inancında vardır. Tanrı adil, merhametli ve sevgi doludur. Bazılarının kaderini iyi yazan, bazılarının kaderini çok kötü yazan bir Tanrı düşünülebilir mi? Böyle bir Tanrı adil olabilir mi? Örneğin bir kimse içkili araba kullanır, trafik kazasına neden olur, ölür ya da sakat kalır. Sonra da ‘KADERİ BÖYLEYMİŞ’ deyip suçu Tanrı’nın üzerine atarlar. Bu doğru değildir. Suçlu, kurallara uymayarak içkili araba kullanan ve kazaya neden olan kişidir. Bunun gibi size yüzlerce binlerce örnek sıralayabilirim.
Tanrı tüm insanları çok seviyor, O’nun o eşsiz sevgisi ve merhameti, İsa Mesih’i çarmıh ölümüne kadar götürdü. Tanrı, insanlara mutluluk, esenlik, bereket ve sonsuz yaşam vermek istiyor. Bir de, Şeytan ve onun emrinde hizmet eden cinleri var, onları unutuyorsunuz. Şeytan merhametsizdir, acımasızdır, hırsızdır, katildir, tüm kötülüklerin kaynağı odur. Amacı insanların yaşamını cehenneme çevirmek, mutsuz etmek, sevincini, mutluluğunu çalmak ve sonsuz cehenneme göndermektir. İnsanlar ne yapıyorlar? Kendi yollarında yürüyorlar, yaşayan diri RAB’BE kulluk etmiyorlar, O’na, O’nun gönderdiği İSA MESİH’e sırtlarını dönüyorlar, yani Şeytan’la elele yürüyorlar. Sonra da kalkıp Tanrı’yı suçluyorlar ‘neden kaderimi böyle kötü yazdı’ diye.
Siz sevgili Emaile, bu evlilik için hiç sizi yaradan Tanrı’ya sordunuz mu? Bu evlilik O’nun isteği midir acaba? Evlendikten sonra mutsuz olduğunuzda kimi suçlayacaksınız? Tanrı’yı mı? “Ne yapayım, kaderimi böyle yazmış’ diyerek Tanrı’yı suçlayamazsınız, çünkü bu konuda Tanrı’nın onayını almadınız, O’na danışmadınız. Sizin için hangisinin iyi olacağını ancak Tanrı bilir ve O size sadece en iyi olanı vermek istiyor.
Tanrı sizi seviyor, önce O’nun kim olduğunu araştırın, O’nunla kişisel bir ilişkiye girin. Tarafsız ve önyargısız olarak İncil’i okuyun. Orada Tanrı’nın eşsiz sevgisiyle karşılaşacaksınız. Sonsuz yaşama, sonsuz kurtuluşa giden yolu bulacaksınız. Bu geçici dünyada öncelik, KURTARICI İSA MESİH’i bulmak ve sonsuz yaşam güvencesine kavuşmaktır. İsa Mesih hem sizi, hem de erkek arkadaşınızın ruhsal gözlerini açsın ve kurtarsın.
Sevgilerimle17. Aralık 2009: 23:31 #34072AnonimPasifLütfen kabul edilip yayınlanan cevaplarım daha sonra başka moderator arkadaşlar tarafından silinmesin!!
Rüzgar arkadaşim benim Tanrıda neyi nasıl istediğimi bilmiyorsunuz lütfen kendi düşündüğünüz doğrultuda cevaplamayın.Elbette bende Tanrının taktir ettiği en iyiyi (hayırlıyı) istiyorum kekndim için ve tüm diğer insanlar için.
Şahsi hakarete girmeden,sınıflandırmadan,ötekileştirmeden doğruyu birlikte anlayalım ve cevaplayalım lütfen keza artıkcevaplar sorduğum sorulardan çok uzaklaşıp ötekileştirmeye ve şahsıma yönelik aşağılamaya dönüşmeye başladı.
Teşekkürler!
17. Aralık 2009: 23:34 #34073AnonimPasifHayır kaderci değilim,başıma gelen şeylerin sorumluluğunu Tanrıya yüklemem ayrıca bu sahip olduğum kritik düşünme sistemi açısından da aykırı.
Böyle bir mantaliteye sahip olmak sadece fatalistlik ve kolaycılık olurdu…
18. Aralık 2009: 0:33 #34074AnonimPasifemalie;16543 wrote:Hayır kaderci değilim,başıma gelen şeylerin sorumluluğunu Tanrıya yüklemem ayrıca bu sahip olduğum kritik düşünme sistemi açısından da aykırı.Böyle bir mantaliteye sahip olmak sadece fatalistlik ve kolaycılık olurdu…
Sevgili kardeşim,
Ben kadercilikle ilgili genel bir yorum yaptım. Sizin kaderci olduğunuzu söylemedim, sadece kadercilikle ilgili sormuş olduğunuz soruya kendi düşüncelerime göre bir açıklama getirdim. Amacım sizi rencide etmek değil kesinlikle. Her önemli konuda Tanrı’ nın isteğini aramak gerek; çünkü Tanrımız iyidir, bizim için en iyi olanı yapacaktır.
Sevgilerimle18. Aralık 2009: 10:46 #34079AnonimPasifSevgili Emalie,
Birkaç gün önceki yazınızda güzel şeyler hissettim. Hayatınızdaki Rab’bin elini hissettim. Rab’bi daha tanımıyorsunuz ve sesini de bilmiyorsunuz, ama O sizi çağırıyor. Hayatınıza girmek istiyor. Hatta bu olayı da kullanıyor. İncil’i okumanız, Hristiyan Site’sine yönlendirilmeniz; hepsi Rab’dendir. Sizi cesaretlendirmek istiyorum. Onu bulana kadar asla vaz geçmeyin. O’nu bu hayatta bulabilirsiniz. Zaten ahiret gününü beklerseniz, “too late” olur.
Rüzgar’ın yazdıkları da bu yönde idi. Sizi cesaretlendirmek istedi. Yargılamak değil. O çok iyi biri. İnan ki hepimiz, sana elimizden geldiği kadar yardım etmeğe seve seve hazırız. Yeter ki yüreğinizi açın bize ve de Rab’be.
Rab’bin Esenliği Sizinle Olsun.
18. Aralık 2009: 18:10 #34084AnonimPasifemalie;16542 wrote:Lütfen kabul edilip yayınlanan cevaplarım daha sonra başka moderator arkadaşlar tarafından silinmesin!!Rüzgar arkadaşim benim Tanrıda neyi nasıl istediğimi bilmiyorsunuz lütfen kendi düşündüğünüz doğrultuda cevaplamayın.Elbette bende Tanrının taktir ettiği en iyiyi (hayırlıyı) istiyorum kekndim için ve tüm diğer insanlar için.
Şahsi hakarete girmeden,sınıflandırmadan,ötekileştirmeden doğruyu birlikte anlayalım ve cevaplayalım lütfen keza artıkcevaplar sorduğum sorulardan çok uzaklaşıp ötekileştirmeye ve şahsıma yönelik aşağılamaya dönüşmeye başladı.
Teşekkürler!
Degerlı Emaile
Sizi burda kimsenin asagilamadigini tam tersine size deger verip, sizin icin dua eden ve zamanini sizin icin harcayan degerli kardeslerim oldugunu bilmenizi isterim.Lütfen kendinize bir saldiri oldugunu ve ötekilestirildiginizi düsünmeyin.Böyle bir sey yok.Sizin konunuzu Kutsal Kitap acisindan degerlendirdik.Yoksa sahsinizla ilgili bir durum yoktur.Su anda yaralisiniz,asiri duygusalsiniz.Size haksizlik yapildigini,mutlululugunuzun calindigini düsünüyorsunuz.Belki de haklisiniz.Ama burda kimsenin size karsi oldugu yoktur.Sizin soruyla alakali yorumlar yapildi.Kendi sahsiniza alinmayin.Mesela imansizlarla bir olmayin sözünü ben imansiz miyim? seklinde hakaret gibi algilamayin.Buradaki imanli sözcügü “Rab Isa Mesih’i Rab ve kurtarici olarak kabul edip yasayan”olarak tanimliyoruz.Sizin tabi ki bir Tanri’ya inanciniz olabilir.Kimse sizi inancsizlikla suclamadi.
Ama hristiyanlarin inandigi bir sekilde bir iman durumunuz yoktur.Bu acidan bir hristiyanla baska bir inancta olan kisinin beraberligi Incil’e göre uygun degildir.Konu bu kadar basittir.Hristiyanlik ve Kutsal Kitap hakkindaki olumlu düsünceleriniz icin sizi kutluyorum.Umarim bu cesaretli yüreginiz istekli ve imanli bir yürege dönüsür.Rab yardimciniz olsun.
Rab size esenlik versin,lütuf ve merhametle doldursun.19. Aralık 2009: 2:03 #34087AnonimPasifTüm cahilliğimle bir soru sormak istiyorum,gercekten cevabi merak ediyorum.Sitede bazı bölümleri okurken Katolik hristiyanlarin inanci ve Protestan hrisiyanlarin inanç farkiliklari diye bazı metinler gördüm.
Katolikler içinde kader kavramı böyle midir? Onlarda kaderin olmadığını kabul ederler mi? Ortodoxlar içinde geçerli bu sorum.
Bir arkadasim,fala,nazarliğa inanmayız ve taşımayız demişti cevaplarda.Islamda da bu böyle.Fakat söyle bir sey var ki (Rum arkadaşlar varsa sitede onlari tenzih ediyorum) en iyi falciların ve büyücüler Rumlardan geliyor. Bu kısmı merak ediyorum açıkcası Ortodoxlukta farkli bir durum mu mevcut bununla ilgili?
Bu site dişinda başka yerlerdende araştırıyorum hristiyanlıkta kaza ve kader’i. “Açıkladık hala neyi araştırıyosun!?” demeyin lütfen,çünkü illa kaderde kader diyen eski erkek arkadaşımın ve ailesinin neyi savunduğunu tam olarak anlamaya çalışıyorum cünkü bu konuda kurduklari cümleler çok kesin.
Mesela Koreli annemizin erkek arkadaşıma bir lafı oldu birlikteliğimizi açıkladığında ona, “O senin kaderinse zaten ne kadar zorluk yaşarsanız,ne kadar engellenirse engellenin evlenirsiniz!” oldu.
Daha sonrada biz ayrılınca erkek arkadaşıma ettiği yorum : “Bak gördün mü,birbirinizin kaderi değilmişsiniz ki bu iş olmadı!” oldu.
Yani biz o işi bozmak için ne yaparsak yapalım,yaratıcı yazmışsa bizim bile bozmaya gücümüz yetmez. Ama eğer bozulduysa zaten yaratıcı sizi birbirine yazmamış demek istedi açıkca.
Evet,sevgili Koreli teyzemizin tam olarak dediği buydu ve benim saf erkek arkadaşımda bu birlikteliğin Tanrının isteği olmadığına çünkü eğer Tanrının isteği olsaydı birileri ne kadar bozmak için uğraşırsa uğraşsın biz hala bir arada kalırdık şeklinde oldu. Yani onlar ayırmak için olumsuz şeyler yapıyorlar ve sonunda “Aaa bak! Tanrı istemedide olmadı!” diye yorum getiriyolar oluşan sonuç için.
Benim bunu ne aklım ne dimağım almaz,alamadı. Hristiyanlıktan dolayı bir arada olamazsınız demek başka bişi,böyle bir yorum getirip buna inandirmak ve hatta inanmak başka bişi diye düşünüyorum.
Hakikaten böyle bir şey olsaydı, aile müdaheleriyle ya da çeşitli sebeblerden dolayı ayrılan çiftler olmazdı değil mi?. Ama koreli teyzemize sorsak bu da kaderdi der kesin bu düşünme yoluna göre…
Şimdi böyle bir yanlış düşünme sistemine ne cevap verilir? Şurda kaç gündür tartışıyoruz ve diyoruz ki kader hristiyanlıkta yoktur. Bunlar neyin tantanasını yapıyolar o zaman kader kader diye??
Şöyle bir metin buldum internette ve özellikle son kısmı dikkatimi çekti.Sitede herkesin ingilizce bilip bilmediğini bilmiyorum eğer öyleyse cevirebilirim metni daha sonra.
Destiny and fate differ in Christian outlook
By Jennifer Baxter | Statesville R&L
Published: October 24, 2008
Most of us believe there is some power at work in our lives that is larger than us. We can recognize occurrences in our life that were “supposed” to happen. We quote the famous phrase, “everything happens for a reason.”
Our society even makes movies about it, like “Serendipity,” a movie in which two characters’ lives continually intertwine, often without their knowledge, until they are finally brought together in the end. The female lead character believes in fate and lives her life by it.
But can there be such a thing as fate or destiny for those that believe that God is in control and has an ultimate plan for us? Are his plan and fate one in the same?
The Bible does not speak of “fate.” Fate, from a religious standpoint, is viewed more as a fatalistic outlook — that we have no control, so we must submit to whatever happens. This is a basic principle of Islam and Hinduism, but not Christianity.
This way, we cannot blame fate when we do wrong. We choose to commit sin. James 1:13-14 says, “When tempted, no one should say, ‘God is tempting me.’ For God cannot be tempted by evil, nor does he tempt anyone; but each one is tempted when, by his own evil desire, he is dragged away and enticed.”
From the very first chapter of the Bible, in the story of Adam and Eve, free will is discussed. Adam and Eve have a choice whether or not to eat the apple that later causes the “fall of man.” The consequences are the result of their own decisions, not an unstoppable larger force.
However, we are not to think that we are in total control of everything. We must remember that God is sovereign and has control over the big picture. He is the one who created free will for us and created our world where all of our actions have consequences, but nothing is an accident or a coincidence.
God has a divine plan that will eventually fulfill his plans for creation. As Proverbs 21:30 says, “There is no wisdom, no insight, no plan that can succeed against the Lord.” Meaning it is fruitless for us to try to fight against God’s plan for our life.
Those instances that we often refer to as chance or fate are still part of God’s master plan. Everything, even sin and evil are used for God’s greater purpose. Proverbs 21:1 says, “The king’s heart is in the hand of the Lord; he directs it like a watercourse wherever he pleases.”
Destiny is discussed often in the Bible. Many of the people who appear in the Bible know what God’s calling for their life (or their destiny) is. David said in Psalm 139:16, “Your eyes saw my unformed body. All the days ordained for me were written in your book before one of them came to be.”
Overall, God is in charge and has a sovereign plan for all of us. But we have the freedom to choose to disobey or obey him. And we will always deal with the consequences of those choices accordingly. But regardless, God will never forsake us. He will always bless us as we follow His plan and gently guide us back onto our path when we go astray.
Bu özellikle koyu yazdığım kısım için ne düşünüyorsunuz?
Dualarınız için çok teşekkür ederim ama ne şekilde dua ettiğinizi öğrenebilir miyim? Neden bunu sorduğumu açıklayayim,başımdan geçen kötü bir olaydan sonra bana birinin dua etmesinden ve dua istemekten korkar oldum.Koyu müslüman bir arkadaşım bana benim için ve başıma gelen bu olayların düzelmesi için dua edeceğini söylemişti bir ara ve bende çok mutlu olmuştum. Daha sonra benim için ne şekilde dua ettiğini öğrendiğimde kahroldum.
“Allahim,Emalie den o gavuru tez zamanda uzaklaştır ve kendine ehli müslüman birini nasip et!!” Bu duasını duyduktan sonra onu parçalamak istemiştim ve bu ayrımcı duasından dolayı çok üzülmüştüm…. Ya kabul edildiyse dedim kendi kendime… Kimin duasının kabul olacaği bilinebilir mi ki?…
Bir dahada asla konusmadim kendisiyle.Üzerinde en ufak bir hakkim varsada helal etmiyorum…Kendisyle konuştuğumda da bana Müslüman olmayan biriyle evlenemeyeceğimi söylemişti…. =((
Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
19. Aralık 2009: 7:12 #34090AnonimPasifSevgili emalie,
“Evlenmeniz kader olsa, tüm engellemelere rağmen, yine de olurdu” diyorlar ve vicdanlarını rahatlatıyorlar. Peki, evlenmemeniz kader olsa, onların evlendirme yönündeki tüm çabaları da boşa gitmeyecek miydi? Yani kadere veya kaderin gücüne bu kadar çok inanıyorlar; seni istemeseler bile, korkacak hiçbir şeyleri yoktur. Çünkü bütün güçleri ile sizi evlendirmeye çalışsalar, başarı olamıyacaklardır. Kader buna engel olacaktır. Yani burada, “Hodri Meydan” diyebilirsiniz. Artı veya eksi yönde yapılan hiçbirşey madem ki kaderi değiştiremez; onlar da artı yönünde emek sarfedip, kadere boyun eğsinler.
Tabii ben böyledir demiyorum. Böyle bir kader inancının yanlışlığını göstermeye çalışıyorum. Kader konusunu tamamen aydınlatmak için, kitaplar gerekir. Ama prensip aynidir. Hristiyan inancını izah edeyim: İngilizcede bir lâf var, “Atı suya götürebilirsin, ama ona zorla içiremezsin” diye. İşte Tanrı’nın insanlar, hatta O’nu sevmiyenler için de yaptığı budur. Sevgisinden dolayı hep iyilik düşünür, hep iyilik yapar. Suya ihtiyacı olanı, suluk yerlere yönlendirir; ama oraya geldikten sonra içme veya içmeme seçeneğini ve sorumluluğunu şahsa bırakır.
Tek kurtuluş yolu olan İsa Mesih de, şimdiki durumunuzu kullanarak, size “Beni ara” mesajı vermiştir ve buralara kadar getirmiştir. Burası, bu iman, hakikî mutluluğun, ebedî hayatın ve yaşam sularının olduğu yerdir. İçip içmemek ise sana kalmıştır.
Koyu yazıların da izahatı budur. Kötünün kötülük yapıp da ölmemesi için, iyinin doğru yolu bulması ve Şeytan’a uymaması için; gece gündüz uğraşır. Ama son kararı, şahsın kendisi verir. Böyle olmasa ne günahkâr insan olurdu, ne de kutsal. Tanrı da kimseyi yargılayamazdı. Çünkü herşeyin sorumlusu zaten kendisi olmuş olurdu.
Katolik ve Ortodokslara gelince; Kutsal Kitap aynidir. Yalnız onlar Kutsal Kitab’ın dışına çıkarak, Kilise Tarihi ve Geleneklerini ve bunlara karışmış kendi eski örf ve adetlerini (Hristiyanlıktan önceki) de, blenderden geçirerek, elde ettikleri bir inanç çorbası içmektedirler. Protestant’lar ise ‘Yalnızca Kutsal Kitap’ demektedirler. Protestan’larda, ne koruyucu azizler, ne uğur getiren takılar, ne okumalar, ne üfürükler ve ne de muskalar geçerlidir. Bütün bunlar Şeytan’dandır.
Kutsal Kitap’ta, “Fala bakan ve baktıranlar da taşlanarak öldürülmelidir” yazılıdır.
Hiç hafife alınacak bir günah değildir. Şeytan’a danışmadır.Rab Sizi Aydınlatsın.
19. Aralık 2009: 18:16 #34093AnonimPasifSevgili Kefas Kardeş,
Ben de şahsen, kadere veya kaderciliğe inanmıyorum. Kutsal Kitab’ın öğretisi bu değildir bence. Öyle gibi görünebilir ama olamadığı açıktır.
Buna rağmen dogmatik ve yargılayıcı konuşmuyorum. Çünkü bu konudaki tartışmalar, Hristiyan aleminde yüzlerce yıl süregelmiş; bazıları (Kalvinistler gibi) kaderci, bazıları ise ‘Manevîliği’ ileri sürerek (Arminianism), bunu reddetmişlerdir. Takdir edebildiğiniz gibi konu çok derin ve uzundur. Asırlardır bir sonuca bağlanmamış olup, herkes kendi anlayışında, birbirleriyle “hemfikir olmamaya razı” olmuştur.
Düşüncelerinizi haklı gösterecek ayetleri dizdiniz. Yalnız şöyle düşünürsek durum değişmez mi? İnsanoğlu yalnızca geçmişi, ve onu da kısmen bilebilir. Ama Tanrı, geleceği de, ‘geçmiş, olmuş-bitmiş’ gibi bilir. Seçimi yapan yine insanoğludur. Ama Rab onun ne yapacağını, o daha yapmadan önce bilmiştir.
Daha dünya kurulmadan, senin, benim neler yapacağımızı bilen rab; olay sanki da yaşanmış gibi, adlarımızı Yaşam Kitabı’na koyabiliyor. Kimlerin kurtulacağını, kimlerin kurtulmayacağını biliyor. Ama seçimi biz yapmışız.
“İman yoluyla, lütuf ile kurtuldunuz. Bu kimsenin başarısı değildir” misalini ele alalım. Hepimiz sınıfta kaldık. Kimsemiz başaramadı. Ebedî ölümdür cezamız. Tanrı, “Bakın” dedi. “Hak etmediğiniz halde, ben size ebedî hayatı, İsa’nın yaptıklarından dolayı, artık bir armağan olarak sunabiliyorum. Bana ve bu sözlerime inanan, ‘iman yoluyla’ kurtulacaktır” dedi. Yani, iman işi yine bize düşmektedir. Tanrı da iman edecekleri, onlar daha var olmadan bilmektedir.
Son bir misal daha inceleyelim. Sizin yazdıklarınızın hepsine cevap yazmaya pek vakit bulamıyacağım. Meselâ: Tanrı’nın, firavunun yüreğini sertleştirmesi (veya nasırlaştırması). Yaratılış 6:3 şöyle diyor: “Ruhum insanda sonsuza dek kalmayacak”. Bunun asıl tercümesi, “Ruhum sonsuza dek insanı ikna etmek için uğraşmıyacak”dır. Yani Nuh zamanı, kötülük yapan insanları, kötülüklerinden vaz geçirmek için sabırla uğraştıktan sonra, “Yeter artık. Seninle sonsuza dek uğraşamam” diyecek ve Kutsal Ruhunu onlardan çekecek. Kutsal Ruh olmayan yerde de, yürek vicdan azabı çekmez, günaha üzülmez, sertleşir ve nasırlaşır. Firavuna olan da budur. İsa’nın geliş zamanı da olacak olan budur diye uyarılıyoruz. Herkes kötü, gaddar, katil, nefretle dolu olacak; tövbe nedir bilmeyecek. Çünkü Kutsal Ruh insanlardan alınacak.
Bazı ayetler vermişsiniz Kutsal Ruhla ilgili. “Dualarımıza yardım eder” gibi. Burda insanlardan genel olarak bahsetmiyor. Sadece imanlılardan bahsediyor. Çünkü sadece İsa Mesih imanlıları, Tanrı ile ‘Bir Ruh’ olmuşlardır. Diğerlerinin bedenlerinde Tanrı Ruhu yaşamıyor. “O sizinledir. Ama birgün içinizde olacaktır” demişti havarilerine. İman etmeyenlerin ise dışında, onları ikna etmeye çalışmaktadır.
Esenlikler dilerim.
19. Aralık 2009: 21:19 #34094AnonimPasifSevgili inanlı kardeşlerim.
Kader konusunda yapılan paylaşımlar üzerine sizlere diyorum ki;
İnsan sözlerinden çok, Tanrı sözleri ardından gidin.
Yapılan yorumlarda Ruh’un denetiminde kalın ve ruh la okuyun.
Biliniz ki her söz yada açılım Rab’den değildir.Kutsal Kitap kader konusunda net ifadelerde bulunmaktadır.
Tanrı Sözü’nü yok sayıp dünyasal düşünceler ardınan koşmayın.Bakın kader, kısmet, talih konusunda Kutsal Kitap ne diyor.
Tanrı’nın bizlere nasıl seslendiğini ve nasıl haykırdığını hissetmeye çalışın.“Ama sizler, RAB’bi terk edenler,
Kutsal dağımı unutanlar,
Talih ilahına sofra kuranlar,
Kısmet ilahına karışık şarap sunanlar,Ben de sizi kılıca kısmet edeceğim,
Boğazlanmak üzere eğileceksiniz hepiniz.
Çünkü çağırdığımda yanıt vermediniz,
Konuştuğumda dinlemediniz;
Gözümde kötü olanı yaptınız,
Hoşlanmadığımı seçtiniz.” Yşa.65: 11-12Düşünün ve düşüncelerinizin yenilenmesiyle değişin artık.
Hala putlara ve ilahlara tapınmaya devam mı edeceksiniz?
Hala kaderin varlığını mı benimseyecekmisiniz?
Hala gerçekten uzak bir yaşam mı süreceksiniz?
Hala Tanrı sözlerini yok sayıp; Benliğin, dünyanın ve Şeytanın sözlerinemi kulak kabartacaksınız?Seçim sizin.
Biz inanlıların tek bir kaderi vardır, o da İSA (YEŞUA) MESİHTİR.Sevgiyleeeee
19. Aralık 2009: 22:00 #34098AnonimPasifkefas;16568 wrote:Kores;16567 wrote:Degerlı EmaileSizi burda kimsenin asagilamadigini tam tersine size deger verip, sizin icin dua eden ve zamanini sizin icin harcayan degerli kardeslerim oldugunu bilmenizi isterim.Lütfen kendinize bir saldiri oldugunu ve ötekilestirildiginizi düsünmeyin.Böyle bir sey yok.Sizin konunuzu Kutsal Kitap acisindan degerlendirdik.Yoksa sahsinizla ilgili bir durum yoktur.Su anda yaralisiniz,asiri duygusalsiniz.Size haksizlik yapildigini,mutlululugunuzun calindigini düsünüyorsunuz.Belki de haklisiniz.Ama burda kimsenin size karsi oldugu yoktur.Sizin soruyla alakali yorumlar yapildi.Kendi sahsiniza alinmayin.Mesela imansizlarla bir olmayin sözünü ben imansiz miyim? seklinde hakaret gibi algilamayin.Buradaki imanli sözcügü “Rab Isa Mesih’i Rab ve kurtarici olarak kabul edip yasayan”olarak tanimliyoruz.Sizin tabi ki bir Tanri’ya inanciniz olabilir.Kimse sizi inancsizlikla suclamadi.
Ama hristiyanlarin inandigi bir sekilde bir iman durumunuz yoktur.Bu acidan bir hristiyanla baska bir inancta olan kisinin beraberligi Incil’e göre uygun degildir.Konu bu kadar basittir.Hristiyanlik ve Kutsal Kitap hakkindaki olumlu düsünceleriniz icin sizi kutluyorum.Umarim bu cesaretli yüreginiz istekli ve imanli bir yürege dönüsür.Rab yardimciniz olsun.Rab size esenlik versin,lütuf ve merhametle doldursun.
Sevgli Kores,,
Size katılmıyorum bu konu da kutsal kitap incil şunuda söylemektedir 1.kor:7:12-16 bunları nasıl açıklayacağız, sevgili Kores kimin kimi kurtaracağını nereden bilebiliriz? .Peki okuyalım bakalım ne yazıyor 1.Korintliler 7,12-16 da:
12 Geri kalanlara Rab değil,ben söylüyorum:Eğer bir kardeşin karısı iman etmemişse ama kendisiyle yaşamaya razıysa,onu boşamasın.13 Bir kadının kocası iman etmemişse ama kendisiyle yaşamaya razıysa,kadın onu boşamasın.14 Çünkü iman etmemiş koca karısı aracılığla,iman etmemiş kadın da imanlı kocası aracılığla kutsanır.Yoksa çocuklarınız murdar olurdu.Ama simdi kutsaldırlar.15 Iman etmeyen ayrılırsa ayrılsın.Kardeş ya da kızkardeş böyle durumlarda özgürdür.Tanrı sizi barış içinde yaşamaya çağırdı. 16 Ey kadın,kocanı kurtarıp kurtaramayacağını nereden biliyorsun?Ey erkek, karını kurtarıp kurtaramayacağını nereden biliyorsun?
Daha önce mutluluk kardeşe yazdığım mesajda bu konuyla ilgili yorum yapmıştım.Demek ki gözünden kaçmış ya da tam iyi okumamışsın.Burada evli olan eşlerden bahsediliyor.Iman etmemiş eşlerden biri imana geliyor.Böyle bir durumda iman eden eşin iman etmemiş eş tarafından kabul edilmeme durumu vardır.Iman eden eşin ise iman etmemiş eşten ayrılmasına izin verilmiyor ta ki iman etmemiş eş bu durumu kabul etmeyip eşini boşamak istemesi durumunda ise iman eden eşin “özgür” olduğu vurgulanıyor.Iman eden veya etmeyen eslerde kalmak istemesi durumunda bu evliligin gecerli ve kutsal olduğu açıklanıyor.Yukarıdakı ayetleri yine okursanız
eşlerden biri sonradan imana geliyor yani evlilik olayı iman etmeden önce gerçekleçmiş.Bunun alını çizmek isterim.Tanrı karma evliliklere izin vermiyor.Kendi halkı olan Israil(gercek iman edenler)In,diğer halklarla(iman etmeyen)le birleşmesine izin yoktur.Bakınız Yasanın Tekrarı 7,1-10)Esenlikler dilerim.
19. Aralık 2009: 22:08 #34101AnonimPasifemalie;16575 wrote:Dualarınız için çok teşekkür ederim ama ne şekilde dua ettiğinizi öğrenebilir miyim? Neden bunu sorduğumu açıklayayim,başımdan geçen kötü bir olaydan sonra bana birinin dua etmesinden ve dua istemekten korkar oldum.Koyu müslüman bir arkadaşım bana benim için ve başıma gelen bu olayların düzelmesi için dua edeceğini söylemişti bir ara ve bende çok mutlu olmuştum. Daha sonra benim için ne şekilde dua ettiğini öğrendiğimde kahroldum.“Allahim,Emalie den o gavuru tez zamanda uzaklaştır ve kendine ehli müslüman birini nasip et!!” Bu duasını duyduktan sonra onu parçalamak istemiştim ve bu ayrımcı duasından dolayı çok üzülmüştüm…. Ya kabul edildiyse dedim kendi kendime… Kimin duasının kabul olacaği bilinebilir mi ki?…
Bir dahada asla konusmadim kendisiyle.Üzerinde en ufak bir hakkim varsada helal etmiyorum…Kendisyle konuştuğumda da bana Müslüman olmayan biriyle evlenemeyeceğimi söylemişti…. =((
Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
Sevgili Emailie
Merak etmeyin.Biz o koyu müslüman arkadasiniz gibi dualar etmiyoruz ve etmeyecegiz.Bizim tek duamiz su yöndedir: Sizin Diri ve Gercek Tanri’ya iman etmeniz ve O’nun tek gercek ve Diri Yasam Söz’leri olan Kutsal Kitab’a yönelmeniz seklindedir.Gecici seyler pesinde kosmamaniz ama sonsuzluklar boyunca sürecek kalici seylere sahip olmaniz icin duaciyiz.
Rab yüreginizde islesin,lütuf ve esenlik versin.
Sevgiler19. Aralık 2009: 23:54 #34102AnonimPasif@Kores 16595 wrote:
kefas;16568 wrote:Peki okuyalım bakalım ne yazıyor 1.Korintliler 7,12-16 da:12 Geri kalanlara Rab değil,ben söylüyorum:Eğer bir kardeşin karısı iman etmemişse ama kendisiyle yaşamaya razıysa,onu boşamasın.13 Bir kadının kocası iman etmemişse ama kendisiyle yaşamaya razıysa,kadın onu boşamasın.14 Çünkü iman etmemiş koca karısı aracılığla,iman etmemiş kadın da imanlı kocası aracılığla kutsanır.Yoksa çocuklarınız murdar olurdu.Ama simdi kutsaldırlar.15 Iman etmeyen ayrılırsa ayrılsın.Kardeş ya da kızkardeş böyle durumlarda özgürdür.Tanrı sizi barış içinde yaşamaya çağırdı. 16 Ey kadın,kocanı kurtarıp kurtaramayacağını nereden biliyorsun?Ey erkek, karını kurtarıp kurtaramayacağını nereden biliyorsun?
Daha önce mutluluk kardeşe yazdığım mesajda bu konuyla ilgili yorum yapmıştım.Demek ki gözünden kaçmış ya da tam iyi okumamışsın.Burada evli olan eşlerden bahsediliyor.Iman etmemiş eşlerden biri imana geliyor.Böyle bir durumda iman eden eşin iman etmemiş eş tarafından kabul edilmeme durumu vardır.Iman eden eşin ise iman etmemiş eşten ayrılmasına izin verilmiyor ta ki iman etmemiş eş bu durumu kabul etmeyip eşini boşamak istemesi durumunda ise iman eden eşin “özgür” olduğu vurgulanıyor.Iman eden veya etmeyen eslerde kalmak istemesi durumunda bu evliligin gecerli ve kutsal olduğu açıklanıyor.Yukarıdakı ayetleri yine okursanız
eşlerden biri sonradan imana geliyor yani evlilik olayı iman etmeden önce gerçekleçmiş.Bunun alını çizmek isterim.Tanrı karma evliliklere izin vermiyor.Kendi halkı olan Israil(gercek iman edenler)In,diğer halklarla(iman etmeyen)le birleşmesine izin yoktur.Bakınız Yasanın Tekrarı 7,1-10)Esenlikler dilerim.
Kusura bakmayın ama bende burdan kesin olarak karma evliliklere izin verilmediği anlamını çıkaramadım.Çünkü evlilik olayının iman etmeden önce ya da sonra olduğuna dair kesin bir cümle geçmiyor burda. =/
19. Aralık 2009: 23:58 #34103AnonimPasif@Kemal Başaran 16583 wrote:
Sevgili emalie,
“Evlenmeniz kader olsa, tüm engellemelere rağmen, yine de olurdu” diyorlar ve vicdanlarını rahatlatıyorlar. Peki, evlenmemeniz kader olsa, onların evlendirme yönündeki tüm çabaları da boşa gitmeyecek miydi? Yani kadere veya kaderin gücüne bu kadar çok inanıyorlar; seni istemeseler bile, korkacak hiçbir şeyleri yoktur. Çünkü bütün güçleri ile sizi evlendirmeye çalışsalar, başarı olamıyacaklardır. Kader buna engel olacaktır. Yani burada, “Hodri Meydan” diyebilirsiniz. Artı veya eksi yönde yapılan hiçbirşey madem ki kaderi değiştiremez; onlar da artı yönünde emek sarfedip, kadere boyun eğsinler.
Bu cevabınız için teşşekkür ederim.Kesinlikle bu örneği kullanacağım ve soracağım kendilerine. Umarım başarılı olabilirim…
20. Aralık 2009: 4:41 #34104AnonimPasifSevgili Emalie,
Ben Koreş kardeşin söylediklerine katılıyorum. Ordaki ayetler, iman etmeden önce evli olup, sonradan eşlerinin sadece birinin iman etmesinden doğan sıkıntılara hitap etmektedir.
İmanlıların, imanlılarla evlenmesi şarttır. Evlendikten sonra da, onları, sadece zina veya ölüm ayırabilir. Başka sebeple boşanma günahtır.
Ama 2000 yıl evvel, Müjde ilk yayılmaya başladığında, putperest bir Romalı veya Yunan; iman ederse, ama eşi iman etmezse, o ne yapsın? Boşasın mı? İşte Pavlus buna cevap veriyor. Yoksa bir imanlının, bir imansızla evlenmemesi gerektiği konusunda İncil çok açıktır.
Daha önceki yazılarımda şunu söyledim. Erkek arkadaşınızın bir imanlı (Hristiyan) olduğuna dair hiçbir kanıt göremedim yazılarınızda. Hatta olmadığına dair kanıt gördüm. Yüreğinde alev alev yanan Tanrı Ruhu yoktur. Kelâm’ı okumuyor, Müjde’yi sizinle paylaşmıyor. Bu yüzden, “Kendisinde de olmayanı nasıl paylaşsın?” dedim. Hristiyan aileye doğmuş olmak, kimseyi Hristiyan yapmıyor. Bunun altını önemle çiziyorum. Bu bir yorum değildir. Tüm hakikî Hristiyanlar, size ayni şeyi söyliyecektir. Bu yüzden de, yani erkek arkadaşınızın da bir Hristiyan olmayışından dolayı, evlenmenizde bir sakınca yoktur.
Yalnız, “Hallellujah” deyip, bunu yapmaya girişmek, piyangoyu kazanmış olmak değildir. Sadece amorti kazandınız. Ama her ikiniz de İsa’ya iman eder, hayatınızda önceliği O’na verir, O’na adarsanız; piyangoyu ancak o zaman kazanmış olacaksınız. Tuğba’nın yazmış olduğu, hakikî bir hayat öyküsü vardır bir Çinli kardeşle ilgili. Rab’be sevgi, herşeyden üstün olmalıdır.
Rab Sizi Bereketlemeye ve Aydınlatmaya Devam etsin.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.