Gazze, Savaş-Yıkım-Soykırım
- Bu konu 14 izleyen ve 45 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
29. Ocak 2009: 15:18 #32104AnonimPasif
Sayın Araf,
Forumda görüşlerini açıklamak istiyorsan site kurallarına uymalısın. Bu kuralların, başka inançlara hakaret etmemeyi ve saygıyı elden bırakmamayı da kapsadığını anımsatmak isterim. Bundan sonraki yazılarının Forumlarda yayınlanmasını istiyorsan dikkatli olmalısın!
Hristiyan Türk Forumu, Tanrı’ya ve inançlara hakaret edilen bir yer değildir!Tanrı’nın adalet anlayışı ile ilgili daha önce yaptığım ve Forumlarda yayınlanan bazı yorumlarımın yeraldığı yazılarımdan bir bölümü buraya kopyalıyacağım.
Saygı çerçevesi içinde yazacağın yanıtları bekliyor olacağım!
Kutsal Kitap Tanrı halkının hangi soydan geldiğini, hangi isimle anılacağını, kimlerin gerçek İsrail’li olduğunu açık ve net bir dille yazmıştır. Birkaç ayet paylaşmak isterim.
Bizlere verilen ilk peygamberlik sözlerinde özel bir soydan bahseder:
Yar.3:15 Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu Birbirinize düşman edeceğim. Onun soyu senin başını ezecek, Sen onun topuğuna saldıracaksın.”
Bu bahsedilen soy Kutsal Kitabın ilerleyen sayfalarında açıklanmıştır.
Yar.32: 28 Adam, «Artık sana Yakup değil, İsrail denecek» dedi.
Daha önce Tanrı, hiçbir kimseye İsrail diye seslenmedi. Yakub’un yaşadığı dönemde Adem’in soyundan gelen birçok ulus vardı. Fakat Tanrı, sadece Yakup ve Yakub’un soyuna İsrail adını verdi ve bu isimle onları tüm uluslardan ayırmış oldu. İsrail, Tanrı’nın halkına verdiği özel bir isimdir. Kutsal Kitabın tamamında Tanrı halkını belirtmek için bu özel isim kullanılmıştır.
1.Kr.8: 14-15 Kral ayakta duran bütün İsrail topluluğuna dönerek onları kutsadıktan sonra şöyle dedi: “Babam Davut’a verdiği sözü tutan İsrail’in Tanrısı RAB’be övgüler olsun!Elç.13: 16-18 Pavlus ayağa kalktı, eliyle bir işaret yaparak, “Ey İsrailliler ve Tanrı’dan korkan yabancılar, dinleyin” dedi. “Bu halkın, yani İsrail’in Tanrısı, bizim atalarımızı seçti ve Mısır’da gurbette yaşadıkları süre içinde onları büyük bir ulus yaptı. Sonra güçlü eliyle onları oradan çıkardı, çölde yaklaşık kırk yıl onlara katlandı.
Sizin bu sorduğunuz soruyu Pavlus, Romalılara sormuştu: “öyleyse ne diyelim? Tanrı’da adaletsizlik mi var?”
Tanrı’nın Kutsal Kitap aracılığıyla kendi doğası ve niteliklerinin oğullarının ve kızları tarafından öğrenilmesini, övülmesini ve zevk alınmasını istemiştir. Kutsal Kitapta kendini açıklayan Tanrı kendini tanıtırken ‘bilginin kaynağı’ olarak açıklamıştır.‘Her şeyi bilen Tanrı’ dendiğinde Tanrı’nın bütün sonsuzluktan zaman tüneline bakması ve olayları daha olmadan önce bilmesini temel alır. Tanrı’nın tüm olayların akışını bir şekilde önceden belirlemesi, O’nun Hakimiyetinin mecburi bir sonucudur. Tanrı’nın tüm olayların akışını önceden belirlediğini söylemek demek basit bir şekilde, Tanrı’nın yarattıkları üzerinde mutlak bir hakimiyeti olduğunu söylemek demektir. Kısaca Tanrı herşeyi önceden bilir; daha kişi doğmadan once değil daha dünya yaratılmadan once bile kişi hakkında herşeyi bilendir.
Şimdi bu gerçeği akılda tutarak Tanrı’nın adelet kavramına göz atalım. Kutsal Kitap, Tanrı’nın adil olduğunu söyler. Bununla yetinmeyip hiç haksızlık yapmayacağını yazar. Bu özelliği O’nun Kutsal bir Tanrı olduğunun göstergesidir.
Tanrı’da adaletsizlik olduğu birçok insanın düşüncesidir. Haksızlığa uğradığımızda
hemen bunu Tanrı’ya yükleriz. Ya da Tanrı’nın bazılarını kurtuluş için seçmiş olduğu, diğerlerini ise seçmemiş olduğuyla bağlantı kurarak adil bir Tanrı’nın olmadığını söyleriz.
Kutsal Kitapta Esav yerine Yakup’u seçtiğini okuyoruz. Daha ne Esav ne de Yakup doğmadan once Tanrı kime lütuf göstereceğine karar vermiş olmalı çünkü bakın Tanrı Musa’ya ne diyor: “Merhamet ettiğime merhamet edeceğim.”
Lütfunu kime uygun görürse ona vermek Tanrı’nın hakkıdır. Ne Yakup’a ne de Esav’a herhangi bir lütuf borcu yoktu. Her ikisini de seçmeseydi hiçbir adalet ya da doğruluk ilkesine karşı gelmemiş olurdu.
Kutsal Kitab’ın tarihi, Tanrı’nın hiç kimseye karşı hiçbir zaman adaletsiz davranmadığı halde, bütün insanlara eşit ya da aynı davranmadığını açıkça gösterir. Örneğin, Tanrı lütfunda İbrahim’i putperest bir ulusun arasından çağırmış ve onunla diğer putperestlerle yapmadığı lütuf dolu bir antlaşma yapmıştır. Tanrı Kendisini Musa’ya Firavun’a bahşetmediği bir şekilde vahyetmiştir. Tanrı, Tarsuslu Saul’a Mesih hakkında, Pilatus’a ya da Kayafa’ya vermediği bir vahiy vermiştir. Yahuda İskariyot’a, Petrus’a verdiği lütfu vermemiştir. Tanrı, Pavlus Hristiyanlar’a şiddetle zulüm eden biriyken ona karşı çok lütufkar davrandığından aynı vahiysel avantajı Pilatus’a da vermeye mecbur muydu?
Gördüğün gibi hep Tanrı’nın lütfundan bahsediyoruz. Şimdi düşünelim: Tanrı tüm bunları eşsiz lütfuyla yapmayıp herkeze eşit davranıp hakettiklerini verseydi (Kutsal Kitap derki “Herkez günah işlemiştir” ve “Günahın bedeli ölümdür”) hepimiz ölüme mahkum olurduk. Ama lütufkar Tanrı bazı kişileri seçerek onlara lütfunu göstermeyi uygun bulmuştur.
Eğer Tanrı kurtarıcı merhametini bütün insanlığa dağıtmaktan hoşnut olmuyor ise herkesin, O’nun kutsal ve adaletli kararına boyun eğmesi gerekir. Tanrı’nın günahkarlara karşı asla merhametli olmak gibi bir mecburiyeti yoktur.
Kutsal Kitabı ilk kez okuyanlar sizin bahsettiğiniz konularda takılıp kalıyorlar. Kutsal Kitap bir tablodur. Bir karesini alıp bakmak bir bütünü ifade etmeyeceğinden anlamsız gibi gelebilir.
Eski Antlaşmadaki Tanrı ile Yeni Antlaşmadaki Tanrı aynı Tanrıdır. Yani Yeni Antlaşmadaki Tanrı’nın ne doğası ne de karakteri değişmemiştir.Tanrı’nın değişmeyeceği bir Kutsal Kitap gerçeğidir.
Eski Antlaşmada geçen bu olayların sizlerin de dediği gibi bir açıklaması olmalı.
Kutsal Kitabı yaklaşık olarak 20 yıldır okuyorum. Şu ana kadar anladığım şu: Tanrı nedeni her ne olursa olsun bir kişiyi, bir halkı, hatta bir şehri bile seçmeyi uygun gördüğüdür. Ben kendimi Tanrı’nın oğlu olarak görüyorum. Seçildiğime iman ediyorum. Ama beni niye seçtiği konusunda hiç bir fikrim yok. Çünkü ben günahkar biriyim. Eğer Tanrı olsaydım inanın “ankarali” yı seçmezdim:)Diğer konu bence daha da önemli:
Değişmeyen Tanrımız günaha düşen insan ırkına zaten adaletini gösteriyor. Ama merhametli, bağışlayan Tanrımız, seçtiği bazı kullarına lütfunu göstermeyi uygun bulmuş. Ve seçtiği halkı bereketlemiş, halkına kendi istemlerini açıklamıştır. Halkının diğer halklardan ayrılmasını istemiş. Kendi halkı aracılığı ile diğer halkları bereketleyeceğini açıklamış.
Tanrı’nın adalet konusundaki görüşü ve seçilmeyle ilgili devam etmek istiyorum:
Tanrı’nın bazı insanları seçtiği ve bazılarını da seçmediği konusu çoğu insanı rahatsız etse de; buna itirazlar olsa da Tanrı değişmezdir “Her Şeye Egemen RAB ant içerek şöyle dedi: “Düşündüğüm gibi olacak, Tasarladığım gibi gerçekleşecek(YEŞAYA 14:24)”.Tanrı amaçlarını bizlerden gizli tutmamış ve Kutsal Kitap aracılığı ile bizlere bildirmiştir “Babamdan bütün işittiklerimi size bildirdim” (Yuh. 15:1).
Tanrı kendi yüceliğinin ve görkeminin gözükmesi için, istemi doğrultusunda lütfunu, merhametini göstermek ya da bazılarına göstermemek üzere ayırmayı uygun bulmuştur. Yüceliğini ve görkemini kendi halkı üzerinde ve halkı aracılığıyla hem seçtiklerine hemde seçmediklerine gösterir. Bu Tanrı’nın istemidir. Bu tamamiyle adildir. Çünkü kişi işlediği günahlar nedeniyle zaten hüküm altındadır.
İsrailliler konusuna gelince:
Kutsal Kitapta İsraillilerin Tanrı’dan zaman zaman uzaklaştıklarını, zaman zaman da tövbe ile yaşlaştıklarını okuruz. Tanrı istemleriye yürüdüklerinde nasıl bereketlendiklerini, söz dinlemediklerinde ise nasıl esenliklerini kaybettiklerini görürüz. Bu kişisel olarak bizim Tanrı ile olan ilişkimizde de yaşadığımız şeyler değil mi?
Bugün İsrail devleti Tanrı’dan uzak davranışlar sergilediği bir gerçek. Ben de sizler gibi bu devletin yaptıklarını onaylamıyorum. Fakat Kutsal Kitabın sözlerini akılda tutarak çağımızdaki olayları değerlendirmeliyiz. Kutsal Kitapta Tanrı’nın henüz gerçekleşmemiş şu peygamberliğini gözardı edemeyiz: “O gün Mısır ve Asur’un yanısıra İsrail üçüncü ülke olacak. Dünya bu üçü sayesinde kutsanacak. Her Şeye Egemen RAB, “Halkım Mısır, ellerimin işi Asur ve mirasım İsrail kutsansın” diyerek dünyayı kutsayacak.”(YEŞAYA 19:24-25).
Eğer Kutsal Kitaptaki her ayete amin diyorsak ve gelecekte gerçekleşecek olanı özlemle ve imanla bekliyorsak; bu ayetin gerçekleşeceği gün için de “amin” demeliyiz.“Düşmanınızı sevin” diyen Tanrı’nın istemine uyarak enseleri kalınlaşmış, yürekleri taşlaşmış da olsa İsraillileri seviyorum!
29. Ocak 2009: 15:57 #32106AnonimPasifSn Ankaralı,
Bir tarfatan “İsrail’in yaptıklarını onaylamıyorum” deyip arkasından “İsrail’i seviyorum” diye bitirmenizi anlamadığımı sanmayın.
Bu bitiriş, sorularınma cevap değil, suratıma atılmış tokattır.
“İsraili seviyoruuuuum” derken İsrail bombaları altında ölen mazlumları anmamanız çok mânidar. Bu forum da defalarca yazdım. Hiç bir konuyu ne şahsileştirdim, nede insanların inancına hakaret ettim. Halbuki mesajımı yayınlamadan beni mahkûm etmişsiniz. Sizin uyarınızı okuyanlar kimbilir ne düşünecekler ?
Eğer gerçekten dürüst iseniz, o mesajı da oraya asarsınız. O zaman benim kimsenin inancına hakaret etmediğimi sadece sorguladığımı herkes görecektir. Fakat muhtemelen bu foruma gönderdiğim son mesaj olacak ve beni banlayacaksınız. Zaten benim mesajı asmayıp kendi yargılarınızı çarşaf, çarşaf yayınlarken tehdit etmeyi de unutmamışsınız.
Benden “Tanrının seçimi” diye zalimlere arka çıkmamı beklemeyin. Sizin ne yapacağınız beni ilgilendirmez.
Size basit bir soru sordum.
Bu yazdıklarınızı kabul etmek Hristiyan olmanın şartımıdır, yoksa Hristiyan dünyasında böyle düşünenler olduğu gibi farklı düşünenlerde varmıdır ?
Dedim ki lafi dolandırmayın.
Eğer bu şekilde düşünmek Hristiyanlık ise benden uzak olsun.
29. Ocak 2009: 16:17 #32107AnonimPasifBen sizin gibi her şeyi bir anda toparlayıp yazamadım.
Tanrının “Düşmanınızı sevin” emrine “İsraillileri seviyorum” diyerek bağlantı yapmışsınız.
İsrailllileri düşman gördüğünüz için mi seviyorsunuz ?
Özür dilerim
Ben de “seçilmişler” oldukları için sevdiğinizi sanmışitım .
O zaman insaf buyurup hemen yanıbaşında diğer “Düşman” filistinliler için de, “Filistinlileri seviyorum” diye yazsaydınız. Yoksa “Düşmanınızı sevin” emrine İsrailin harbettikleri girmiyormu ?
29. Ocak 2009: 21:33 #32111AnonimPasifSayın Araf,
Tanrı’nın emirlerine koşulsuz itaat etmek zorunluluğun olduğunu sanırım sende kabul edersin. Tanrı, düşmanlarınızı sevin diyor! Benim düşman gözüyle baktığım bir ulus yok. Ne İsrail, ne de Filistin. Üniversite yıllarında onlarca Filistin’li dostum olmuştu. Tabiki Filistin’lileri de seviyorum. Buna Tanrı şahitimdir!
Üstelik beni yaratan Tanrı’nın nefret ettiklerinden nefret etmem kadar sevdiklerini de sevmem sizi niye rahatsız ediyorki?
“…ataları sayesinde sevilmektedirler…” (Romalılar 11. bölüm).
Kutsal Kitap bir yorum kitabıdır. Her okuyan farklı sonuçlar çıkarabilir. Bu nedenle “Seçilmişlik” konusunda benim gibi düşünmeyen Hristiyanlar olabilir. Ama Kutsal Kitaptan seçilmişlik öğretisini destekleyen onlarca ayet göstere bilirim.
Benim istemimle zaten Hristiyan olamazsınız ki! Bunu Rab sağlar. Üstelik benim sizi Hristiyan yapmak gibi bir amacım da yok. Zaten yeteri kadar Hristiyanlktan uzaksınız…
Benim takip edebildiğim kadarıyla “Asılmayan” mesajınız yok. Gözünüze çarpsın diye Tanrı’ya hakaret ettiğiniz cümleleri silip kırmızı renkte size uyarı yazmıştım. Bu da sizin sitem etmenizi gerektiren bir şey olmamalı.
Yanlış anlaşılacağınız konusunda çekinceniz olmaması gerekir çünkü her ikimizinde uslubunu bu Forumdakiler zaten biliyorlar; merak etmeyin!
Tanrı Sevgidir!29. Ocak 2009: 23:34 #32121AnonimPasifÂ’raf;12112 wrote:Sn Ankaralı,Bir tarfatan “İsrail’in yaptıklarını onaylamıyorum” deyip arkasından “İsrail’i seviyorum” diye bitirmenizi anlamadığımı sanmayın.
Bu bitiriş, sorularınma cevap değil, suratıma atılmış tokattır.
“İsraili seviyoruuuuum” derken İsrail bombaları altında ölen mazlumları anmamanız çok mânidar. Bu forum da defalarca yazdım. Hiç bir konuyu ne şahsileştirdim, nede insanların inancına hakaret ettim. Halbuki mesajımı yayınlamadan beni mahkûm etmişsiniz. Sizin uyarınızı okuyanlar kimbilir ne düşünecekler ?
Eğer gerçekten dürüst iseniz, o mesajı da oraya asarsınız. O zaman benim kimsenin inancına hakaret etmediğimi sadece sorguladığımı herkes görecektir. Fakat muhtemelen bu foruma gönderdiğim son mesaj olacak ve beni banlayacaksınız. Zaten benim mesajı asmayıp kendi yargılarınızı çarşaf, çarşaf yayınlarken tehdit etmeyi de unutmamışsınız.
Benden “Tanrının seçimi” diye zalimlere arka çıkmamı beklemeyin. Sizin ne yapacağınız beni ilgilendirmez.
Size basit bir soru sordum.
Bu yazdıklarınızı kabul etmek Hristiyan olmanın şartımıdır, yoksa Hristiyan dünyasında böyle düşünenler olduğu gibi farklı düşünenlerde varmıdır ?
Dedim ki lafi dolandırmayın.
Eğer bu şekilde düşünmek Hristiyanlık ise benden uzak olsun.
Sayın Araf
Size defalarca insanlara degil Kutsal Kitab’a ve Mesih’e bakin diye ögüt verdim.Sizin de her seferinde “hristiyanlik bu ise benden uzak olsun” diyerek kisilere odaklandiginizi üzülerek görüyorum.Ve baska forumda da hep Israil’e takilmis bir durumdasiniz.Varsa Israil zulmu yoksa filistinli cocuklar ve sivil halkin ölümü.. Biz hristiyanlari illa ki Israil’i lanetlemeye ve filistinli ölenler icin agit yakmaya yönelik aciklama yapma beklentileri icerisindesiniz.Yavas yavas sizin hristiyanliga ilgisi olma yönünden kopup aslinda islamdan hic kopmamis ve belki de islama gönül vermis bir kisi oldugunuza kanaat getirecegim.Umarim ben yaniliyorumdur.Zor olan kavramlari sona saklamanizi tavsiye ediyorum.Israil de bu kavramlardan bir
tanesidir.Size tavsiyem cok yanli ve icerigi düsük haber programlarinin fazla etkisinde kalmayiniz.Yeniden Matta 6.ve 7.bölümleri ve 1.Korintliler 13.Bölümü okuyunuz.Esenlikler dilerim.Rab yüreginizde olsun.
7. Şubat 2009: 9:31 #32160AnonimPasifNasıl oluyorda hristiyan dünyada yapılan bunca kıyıma rağmen tek bir duruş veya tepki gelmiyor şaşırıyorum,tanrının sevgi olduğundan bahsedenler herşeyi ve herkezi sevdiklerini söyleyenler(hatta düşmanlarını bile) anlaşılıyorki bu sevgilerini sadece kendi şeçtikleri kişi veya ırk’lara gösteriyorlar.Öyle ya nede olsa israil bir yahudi devleti ve hristiyan kardeşlerimiz onları çok seviyor ama gazze bir müslüman şehri ve oradakiler bunu hak ediyor.Sabah akşam kafalarına bomba yağan ,çoluk çocuk katledilen insanlar ne acıı.Halbuki benzer şeyleri bir zamanlar yahudiler kendileri yaşamıştı öyle değilmi ,bir zamanlar hitlerin kendilerine yaptıklarını şimdi onlar müslümanlara yapıyorlar.ve hristiyan kardeşlerimiz onları çok seviyor.
BÜYÜK BİR İHTİMALLEDE BU YAZDIĞIM İLK VE SON MESAJ OLACAK.TAHAMMÜL ETMEK ÖNEMLİ ÖYLE YA HERŞEYİ VE HERKEZİ SEVİYORUZ BİZZZ
7. Şubat 2009: 16:53 #32008AnonimPasifDefalarca insanların yaptıkları kutsal kitaba ve hristiyanlığa yuklenemez densede hala aynı şeyler yazılıyor.Size soruyorum insanın oldugu yerde mükemellik olurmu? İnsanlar melekmidir? ve Bizim ülkemizde oldugu gibi her muslumanım diyen sizce muslumanmıdır?
Ülkeleri halklar değil yönetimler yönetiyor ve malesefki bu yönetimler basa gelmeden önce kendilerini gizlemeyi cok iyi beceriyorlar ve sonunda bu yönetimlerin yaptıkları ona oy veren halka yükleniyor. Burda yorum yazan müslümanların cogu incili okumamış belli. Zaten “hristiyanlık böyleyse benden uzak olsun” diyen bir insanın profili önyargılıdır ve okuma gereğide duymaz. Lütfen okuyun ve tanrının sizi ne kadar sevdigini, insanlar arasında bir sevgi bagı kurulmaya calıştıgını görün. 10 emirden biri “ÖLDÜRMEYECEKSİN” dir. Bunu okudugu halde öldüren insanın yaptıgını yine bu kitabamı yükleyeceğiz. Sizlerden ricam allahında sizden istedigi gibi açık bir şuurla düşünmeniz…
7. Temmuz 2009: 16:24 #33154klausAnahtar yöneticiQuote:Araf
Tanrının lâneti, iflâh olaz zâlimlerin; Şeytan’a azad kabul etmez köle olan merhametsizlerin üzerine olsun.
Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.Hatırladığım kadarıyla siz yeni iman etmişdiniz Mesih’e.Sinirlendiğiniz zaman Kur’an’ın Allah’ı gibi lanet ediveriyorsunuz.Yoksa kalplerin derinliklerindeki Kur’an sevgisinin aysberg biçiminde suyun üstüne çıkan kısmımıdır bu?Umarım bu iman etmeden ki sözlerinizdir de, bende hata etmişimdir.
Quote:Xxakadir
İsrail’in yapığı “Devlet Terörü” nü ŞİDDETLE KINIYORUM..
Ey İsrail!..Kibrin seni boğacaktır..
Utan!..Utan!!..Utan!!!..A nokta Kadir kardeşim,utanacak birileri varsa bu en başta cihat yapıp,masum insanların dolaştığı,işinde gücünde olduğu kalabalık yerlere ateş açan,böylelikle de cennette falanca sayıda huri ve altlarından ırmakların aktığı cennetlere daha kolay şekilde gideceklerini sanan,beyinleri tazyikli suyla yıkanmış olan insanlarla birlikte,bu saldırılara misliyle cevap veren ve yine adı üstünde savaş olduğu için,ne yazık ki yine ve bu sefer de karşıdaki masum insanların da ölümüne neden olan olaya,yemekten neredeyse çatlamak üzere olan koca göbekli,suratından adeta nur damlayan!arap yöneticilerin sessiz kalması ile, “İsrail silinecek,bitecek” diye naralar atan yine nur yüzlü! kimselerdir.Bunlar, asıl utanması gereken kişiler değil midir?
Quote:Hakn24
Nasıl oluyorda hristiyan dünyada yapılan bunca kıyıma rağmen tek bir duruş veya tepki gelmiyor şaşırıyorum,tanrının sevgi olduğundan bahsedenler herşeyi ve herkezi sevdiklerini söyleyenler(hatta düşmanlarını bile) anlaşılıyorki bu sevgilerini sadece kendi şeçtikleri kişi veya ırk’lara gösteriyorlar.Öyle ya nede olsa İsrail bir yahudi devleti ve hristiyan kardeşlerimiz onları çok seviyor ama gazze bir müslüman şehri ve oradakiler bunu hak ediyor.Sabah akşam kafalarına bomba yağan ,çoluk çocuk katledilen insanlar ne acıı.Halbuki benzer şeyleri bir zamanlar yahudiler kendileri yaşamıştı öyle değilmi ,bir zamanlar hitlerin kendilerine yaptıklarını şimdi onlar müslümanlara yapıyorlar.ve hristiyan kardeşlerimiz onları çok seviyor.Hakn24, belki de, “bizlere soykırım yapılırken dünya uyuyor muydu” diyen insanların torunlarının,kendilerince bir intikamıdır bu olay hı olamaz mı?
Quote:Bilginu
Defalarca insanların yaptıkları kutsal kitaba ve hristiyanlığa yuklenemez densede hala aynı şeyler yazılıyor.Size soruyorum insanın oldugu yerde mükemellik olurmu? İnsanlar melekmidir? ve Bizim ülkemizde oldugu gibi her muslumanım diyen sizce muslumanmıdır?Ülkeleri halklar değil yönetimler yönetiyor ve malesefki bu yönetimler basa gelmeden önce kendilerini gizlemeyi cok iyi beceriyorlar ve sonunda bu yönetimlerin yaptıkları ona oy veren halka yükleniyor. Burda yorum yazan müslümanların cogu incili okumamış belli. Zaten “hristiyanlık böyleyse benden uzak olsun” diyen bir insanın profili önyargılıdır ve okuma gereğide duymaz. Lütfen okuyun ve tanrının sizi ne kadar sevdigini, insanlar arasında bir sevgi bagı kurulmaya calıştıgını görün. 10 emirden biri “ÖLDÜRMEYECEKSİN” dir. Bunu okudugu halde öldüren insanın yaptıgını yine bu kitabamı yükleyeceğiz.
40 yaşında adamların nedense aklına getiremediğini,22 yaşındaki kardeşimiz çok güzel izah etmiş.Umulur ki anlayasınız.
Burada ben falanca ülkeyi savunmuyorum.Ortada bir yanlış varsa bu sadece falanca ülkenin yanlışı değildir, hele dinin hiç değildir.Her aklıselim insan bilir ki,İslam da ki cihat, masum insanları öldürmekle olan bir şey değildir,kendisine saldıranlara karşı kendini korumasıdır.Burada yapılan ise hiç kusura bakmayın, cihat mihat değildir.Hala gözümün önüne gelen bir görüntü var,yine kendini Allah’ın askeri sanan bir kişi,masumların üzerine atacağı bombayı yerleştirirken bir aksaklık oldu,sonra tekrar yerleştirdi yine olmadı,en sonunda tekrar denedi ve bomba olduğu yerde patladı,cihat ettiğini sanan kişi,hiç değilse masum insanları öldürmekten men edilmiş oldu.Tevrat’ta da ÖLDÜRMEYECEKSİN der,yetmez mi?İncil ise,herkesin de bildiği gibi“sağ yanağına vurana diğerini de dön der” yetmez mi?Hala ne diye dini suçlarsınız bilmem ki?Şimdi bazılarının aklına derhal haçlı seferi gelir.. “sağ yanağına vurana diğer yanağını da dön” dedik ya.Onlar da İncil adına cihat yaptıklarını sanıyorlar demek ki!anlasana.
Peki,İsrail’li çocukların bomba üzerine resim çizmeleri vs için ne diyeceğiz…şunları söylesek yeter mi?Nefretiniz biraz olsun yatışır mı bilmem ama,buyrun..
“Dağlar titriyor. Cesetler çöp gibi sokaklara serildi.
Bütün bunlara rağmen RAB’in öfkesi dinmedi, eli kalkmış durumda.
RAB uzaktaki ulusları bir sancak işaretiyle, dünyanın en uzağındakileri bir ıslık sesiyle çağıracak; hızla hemen gelecekler.
Aralarında yorulan, sendeleyen olmayacak; uyuklamayacak, uyumayacaklar.
Gevşek kemer, kopuk çarık bağı olmayacak.
Okları sivri, yayları kuruludur.
Atlarının toynakları çakmaktaşı, arabalarının tekerlekleri kasırga gibidir.
Askerleri dişi arslan, genç arslanlar gibi kükrer, homurdanarak avlarını kapıp götürürler.
Kimse avlarını pençelerinden kurtulamaz.
O gün İsrail’e karşı denizin gürleyişi gibi gelecekler!” (Yeşeya; 1/25-30).
Dinle ey İsrail!
Ey gökler dinleyin, ey yeryüzü kulak ver! (Yeş.1/2)
RAB’in öfkesi dinmedi, eli kalkmış durumda! (Yeş.5/25).
“Sadık kent nasıl da fahişe oldu.
Adaletle doluydu, doğruluğun barınağıydı, şimdi ise katillerle doldu.
Gümüşü cüruf oldu, sütüne su katıldı.
Yöneticileri hırsızların işbirlikçisi; hepsi rüşveti seviyor, armağan peşine düşmüş.
Öksüzün hakkını vermiyorsunuz.
Dul kadının davasını görmüyorsunuz. (Yeşeya; 1/21-23).
Adalet püskürtüldü, doğruluk çok uzaklarda.
Gerçek kent meydanında sendeleyerek düştü.
Dinle ey İsrail!
Ey gökler dinleyin, ey yeryüzü kulak ver!
RAB’in öfkesi dinmedi, eli kalkmış durumda!
O gün İsrail’e karşı denizin gürleyişi gibi gelecekler!
“Evlerine ev katanların, tarlalarına tarla katanların vay haline!
Oturacak yer kalmadı. Ülkede bir tek siz oturuyorsunuz.
Her Şeye Egemen RAB’in şöyle ant içtiğini duydum: Büyük ve gösterişli çok sayıda ev ıssız kalacak.
İçinde oturan olmayacak.
Hepsi alçaltılacak; dize getirilecek, küstah bakışları alçaltılacak.
Ama Her Şeye Egemen RAB adaletinden dolayı yüceltilecek,
Tanrı doğruluyla kutsal olduğunu gösterecek.
Kuzular kendi otlaklarındaymış gibi otlayacak, zenginlerin ıssız kalan konutlarını yabancılar ele geçirecek.
Suçu yalanla örülmüş iplerle, günahı araba urganıyla çekenlerin vay haline!
Diyorlar ki: Tanrı elini çabuk tutup işini hızlandırsın da görelim.” (Yeşeya; 5/8-19).
Dinle ey İsrail!
Ey gökler dinleyin, ey yeryüzü kulak ver!
RAB’in öfkesi dinmedi, eli kalkmış durumda!
O gün İsrail’e karşı denizin gürleyişi gibi gelecekler!
“Sıkıntı çekmiş ülke karanlıkta kalmayacak.
Geçmişte Zevalün ve Neftali bölgelerini alçaltan Tanrı, gelecekte Şeria Irmağı’nın ötesinde, Deniz Yolu’nda, ulusların yaşadığı Celile’yi (Gazze’yi) onurlandıracak.
Karanlıkta yürüyen halk büyük bir ışık görecek.
Ölümün gölgelediği diyarda yaşanların üzerinde ışık parlayacak.
Ya RAB, ulusu çoğaltacak, sevincini artıracaksın.
Ganimet paylaşanların coştuğu gibi onlar da sevinecek senin önünde.
“Kollarını kıran değneği”, onlara eziyet edenlerin sopasını paramparça edeceksin.
Tıpkı Midyanlıları yenilgiye uğrattığın günkü gibi…
Egemenliğin, esenliğin büyümesi son bulmayacak.
Egemenliğini ADALETLE ve DOĞRULUKLA kuracak.” (Yeşaya; 9/2-7).
Dinle ey İsrail!
Ey gökler dinleyin, ey yeryüzü kulak ver!
RAB’in öfkesi dinmedi, eli kalkmış durumda!
Evet, o gün İsrail’e karşı denizin gürleyişi gibi geleceğiz!
O gün denizler gürleyecek, gökler çatırdayacak, insanlık vicdanı sel olup taşacak.
Çünkü bu kattığını çer çöpe çeviren bir adalet seyr-i huruşanıdır
Bunun önünde geçmişte kimse duramadı, bugün de duramaz.
Çünkü dünyanın ezeli ve ebedi kanunu değişmedi…..
8. Temmuz 2009: 10:25 #33158AnonimPasifHatırladığım kadarıyla siz yeni iman etmişdiniz Mesih’e.Sinirlendiğiniz zaman Kur’an’ın Allah’ı gibi lanet ediveriyorsunuz.Yoksa kalplerin derinliklerindeki Kur’an sevgisinin aysberg biçiminde suyun üstüne çıkan kısmımıdır bu?Umarım bu iman etmeden ki sözlerinizdir de, bende hata etmişimdir.
Rab şöyle devam etti. “Adâletsiz yargıcın ne söylediğini duydunuz.” Luka 18/6
Neden okuduklarınızı iyi anlamadan cevap yetiştirmeye çabalarsınız ?
Neden yeni iman etmiş insanlara yazdıklarından dolayı şüpheyle bakar, anne-babadan tasdikli, kiliseden vaftizli imanlarınızı ‘Endüljans’ yerine koyup gayrısına itimad etmezsiniz ?
Neden yazının bütününden bir anlam çıkarmak yerine, bir paragrafından işinize gelen kısmı alıntılayıp, eleştirinize mesned teşkil edecek biçimde sonuçlar çıkardıktan sonra, söylemediğim şeyler üzerinden beni yargılarsınız ?
İsa Mesih’e olan imanımı (Bazı müslümanların iddia ettiği gibi ‘İncil arası 100 dolar’) muhabbetiyle; ya da değişik Hristiyan site veya forumlarda yazanların sözlerinden etkilenerek kazanmadım.
Benim iman kaynağım yine İsa Mesih’in kendisidir. Bu sebeple yazılanların hiç birisi beni imanımdan çevirmez.
Bu başlığa tarafımdan bir mesaj asılmıştır. Ben nihayet bir insanım. Doğrularım olduğu gibi yanlışlarımda olabilir. Ancak tüm düşüncelerimi inandığım doğrular üzerinden geliştirdim. Buradan benim yanlışlarımı göstermeye herkesin hakkı vardır.
Ancak imanımı sorgulamak kimsenin haddine değildir.!!!
Astığım mesaj, İsrail ve Filistin arasında cereyan eden; dünyevi menfaatler uğruna iki tarafında dini meşrulaştırma aracı olarak kullanıp, masum sivillerin ve çocukların öldürülmesine kadar işi ilerlettikleri bir savaşta, taraflardan birisine meşruiyet kazandırmaya yönelik değildi.
Bunu sadece İsrail tarafını tutarak siz yapıyor; sonra da dolambaçlı yollardan süslü/ağdalı cümlelerle kendinizi haklı göstermeye çabalıyorsunuz. ‘Tanrı Halkı’ gördüğünüz İsrail için her şeyi mübah sayıp, üzerinize toz kondurmazken, ‘İsrail Halkı’ndan olmayan masum çocukların ölümleri için en ufak bir üzüntü duymuyorsunuz.
Flistin tarafından ateşlenen füzelerle sivil israillileri öldürenlere de; tankları tüfekleri ile Filistinli çocukları öldürenlere de lanet olsun. Haksızlığa karşı ses çıkarmayıp sadece bir tarafı haklı/meşru göstermek için inandığını iddia ettiği dinini kullanmaktan çekinmeyenlere de RAB anlayış ve tövbe nâsip etsin.
Haksızlığa ve Adâletin ayaklar altına alınmasına karşı çıkmak her imanlının asli görevidir. Zulüm edenlere, ettikleri zulümde ısrar edip tevbe etmeyenlere karşı çıkmak her imanlının asli görevidir.
Benim İsa Mesih’e olan imânım; haksızlık nereden gelirse gelsin karşı çıkmayı emrediyor.
“Adaletten nefret eden, doğruları çarpıtan ey Yakupoğullarının önderleri ve İsrail halkının yöneticileri iyi dinleyin.” Mik. 3/9
“Dünya da iyilik yapın. Adaleti, doğruluğu sağlayanın ben RAB olduğumu anlamakla ve beni tanımakla öğünsün övünen. Çünki ben bunlardan hoşlanırım.” diyor RAB. Yer. 9/24
8. Temmuz 2009: 16:39 #33165klausAnahtar yöneticiSevgili Araf, yazılanları ilgiyle okudum ve ben de birşeyler eklemek istedim. Bakın Sevgili Araf, kimsenin sizin imanınızı yargıladığı falan yok. Madem ” hristiyanım ve mesihin yolunda büyümek istiyorum” diyorsunuz, o zaman Mesihin öğretişinde ve felsefesinde yüreğinizi sünnet etmeniz lazım! Levi arkadaşım; sizin Mesihin öğretişine göre, bağışlamayı ve bereketleme olayını öğrenip , hayatınıza bir yaşam tarzı olarak geçirmeniz gerektiğinizi söylemek istemiş. Ancak bu şekilde, çevrenizde örnek bir mesihçi olarak gösterileceksiniz.
“Adaletten nefret eden, doğruları çarpıtan ey Yakupoğullarının önderleri ve İsrail halkının yöneticileri iyi dinleyin.” Mika : 3/9
“Dünya da iyilik yapın. Adaleti, doğruluğu sağlayanın ben RAB olduğumu anlamakla ve beni tanımakla öğünsün övünen. Çünki ben bunlardan hoşlanırım.” diyor RAB. Yeremya: 9/24
Yazınızın sonunda verdiğiniz bu ayetler; eski ahitte Tanrının, isyankar, adaletsiz, başka ilahlara tapan halklara söylediği sözlerdir. Yani Eski Ahitte, Tanrının gazabını ve merhametini aynı anda gördüğümüz ayetler var. Ta ki Mesih gelene dek! Biz ise başka bir şeyden bahsediyoruz. Mesih gibi yaşamak! ve Onun öğretişlerine boyun eğmek!
Diyeceksiniz ki siz yapabiliyor musunuz? İnanın ben dahil, bunu Rabbin gücüyle yapmaya çalışan kardeşler var. En azından deniyoruz! Bunun için de dua ediyoruz. Siz de dua edin ve bunu yapabilme gücünü Rabden isteyin.
Sevgi ve esenlikle..
8. Temmuz 2009: 19:34 #33172AnonimPasif@KAYRAM 14367 wrote:
Kimsenin sizin imanınızı yargıladığı falan yok. Madem ” hristiyanım ve mesihin yolunda büyümek istiyorum” diyorsunuz, o zaman mesihin öğretişinde ve felsefesinde yüreğinizi sünnet etmeniz lazım !
Efendim;
Önceki mesajımda arz ettim. sanıyorum gözden kaçmış. Bir daha tekrar edeyim.
@Â’raf 14358 wrote:
Benim İsa Mesih’e olan imânım; haksızlık nereden gelirse gelsin karşı çıkmayı emrediyor.
Aslında size uzunca bir cevap yazmıştım. Sonra vazgeçip sildim. Kırıcı olmaktan korktum. Çünki benim mesajımı doğru okuyup anladığınızdan şüphedeyim.
Sizden ricam, tenezzül buyurup beni uyarmak istediğinizde, ‘Levi size şunları demek istemiş’ diyerek anlayışsızlığımı ve eblehliğimi yüzüme vurmak yerine, düşüncelerimden beğenmediklerinizi satır/satır, paragraf/paragraf alıntılayıp, karşılığına doğru olduğuna inandığınız hususları yazmanızdır.
Okulları, hastahaneleri bombalayacak kadar gözü dönmüş ve insanlıktan çıkmış olanlara karşı kabaran/depreşen o engin merhamet hislerinizin, bu fakirin iki satır yazısı karşısında birden bire kesif bir ironiye dönüşmesini anlamlandırmak benim gibi kıt anlayışılılar için çok zor görünüyor.
Sizi ve pek değerli arkadaşınız sayın Levi hazretlerini anlayamadığım için zât-ı âlinizden defalarca özür dilerim.
Lütfen bu özrümü, en derin saygı ve hörmetlerimi kabul buyurunuz.
8. Temmuz 2009: 21:26 #33173klausAnahtar yöneticiSevgili Araf, ben de sizi kırdıysam özürdilerim ama bu savaşlar için dua etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Beni mesihte bağışladığınızı umut ederek esenlikler diliyorum. Sevgiyle..
8. Temmuz 2009: 23:21 #33175AnonimPasifÂ’raf;14358 wrote:Neden yeni iman etmiş insanlara yazdıklarından dolayı şüpheyle bakar, anne-babadan tasdikli, kiliseden vaftizli imanlarınızı ‘Endüljans’ yerine koyup gayrısına itimad etmezsiniz ?Â’raf;14358 wrote:İsa Mesih’e olan imanımı (Bazı müslümanların iddia ettiği gibi ‘İncil arası 100 dolar’) muhabbetiyle; ya da değişik Hristiyan site veya forumlarda yazanların sözlerinden etkilenerek kazanmadım.Benim iman kaynağım yine İsa Mesih’in kendisidir. Bu sebeple yazılanların hiç birisi beni imanımdan çevirmez.
Değerli A’raf kardeş,
Sizin İsa Mesih’e olan imanınız gün gibi açık ve net! Başka insanların ne düşündükleri önemli değil, önemli olan Rab’bin bizim hakkımızda ne düşündüğüdür, bizi nasıl gördüğüdür. Rabbimizin size sevgi dolu gözlerle bakarak, ‘A’raf, benim sevgili oğlum, değerli çocuğum’ dediğinden eminim. Rab sizi çok bereketlesin ve Rab’bi tanımayan diğer insanların kurtuluşları için IŞIK etsin. Ben şahsen sizin paylaşımlarınızdan çok bereket aldım. Rab’bin sizi karanlıkta olan pek çok insana ışık ve bereket olarak kullanacağına tüm yüreğimle inanıyorum.Ayrıca, ‘anne-babadan tasdikli, kiliseden vaftizli’ demekle hristiyan bir ailede dünyaya gelen ismen hristiyanlardan söz ediyorsunuz sanırım. Hiçbir kimse ismen hristiyan bir ailede dünyaya gelmekle hristiyan olamaz. Nüfüs kağıtlarının din hanesinde ‘Hristiyan’ yazması da kimseyi hristiyan yapmaz. Hristiyanlık nüfus kağıtlarında değil, ama İsa Mesih’e iman etmiş, onu Rab ve kurtarıcı olarak yaşamlarına almış kişilerin yüreklerindedir. Vaftiz olmakla da hristiyan olunmaz. Yeni doğmuş bir bebek vaftizin, tövbenin ne olduğunu nereden bilsin ki?
Ama ne yazıktır ki, Mesih’in kurtuluş müjdesinden, Mesih’in dünyamıza geliş amacından haberleri bile olmayan kişilerin Hristiyan olduklarını iddia etmeleri, gerçekte yürekler acısıdır. Bu tür kişiler ancak kendi kendilerini aldatırlar. Dünyaya gelmiş her insanın, hangi ulustan, hangi dilden ya da hangi dinden olurlarsa olsunlar kurtulmaya, ve İsa Mesih’e ihtiyaçları vardır. Hamdolsun bizler gerçek, yaşayan diri RAB’BE iman ettik, sonsuz yaşam bizleri bekliyor. Sevincimizi, İsa Mesih’in, Kutsal Ruh’un bize verdiği esenliği hiç kimse bizden alamaz sevgili kardeşim. Biz Rabbimiz’le sevinelim, O’nun Kutsal adını yüceltelim.
Sevgilerimle
9. Temmuz 2009: 7:49 #33182AnonimPasif@Rüzgar 14380 wrote:
Ayrıca, ‘anne-babadan tasdikli, kiliseden vaftizli’ demekle hristiyan bir ailede dünyaya gelen ismen hristiyanlardan söz ediyorsunuz sanırım. Hiçbir kimse ismen hristiyan bir ailede dünyaya gelmekle hristiyan olamaz. Nüfüs kağıtlarının din hanesinde ‘Hristiyan’ yazması da kimseyi hristiyan yapmaz. Hristiyanlık nüfus kağıtlarında değil, ama İsa Mesih’e iman etmiş, onu Rab ve kurtarıcı olarak yaşamlarına almış kişilerin yüreklerindedir. Vaftiz olmakla da hristiyan olunmaz. Yeni doğmuş bir bebek vaftizin, tövbenin ne olduğunu nereden bilsin ki?
Efendim;
Benim mesajımdan alıntıladığınız o satırlar Hrsitiyan kültürü içerisinde yetişmiş herkesi kapsamıyordu. Bazen yazmak istediğim bir hususa odaklandığımda mevzu ile alakalı yan unsurlar dikkatimden kaçmakta ve sözlerim amacımı aşmaktadır.
Bunun için alınan/kırılan olmuşsa herkesten özür dilerim.
Af ve merhamet konusunda daha evvel düşüncelerimi arz etmiştim. Bunlar okuduğum İncil den ve İsa Mesih efendimin hayatından benim anlayabildiklerimdir. İsa Mesih’e imanımın niteliği yazdığım her mesdajdan aşağı yukarı çıkarılabilir. Bunları tartışma niyetinde değilim. Bugün Dünya da Mesih’e iman ettiği halde farklı anlayışlarda olan bir yığın mezhep var.
Henüz araştırma safhasında olduğum için, bir mezhep seçme noktasında değilim. Ömrüm olursa bu tercihi de yapacağım. Tam olarak anlamamış olsam da İncil’i okuma/anlama ve yorumlama konusunda getirdiği serbestlikten ötürü Protestanlığı daha yakın görmekteyim. Fakat İsa Mesih’e imanı iyi anlamadan mezheplere yönelmem, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak kadar abes olacaktır.
Fırsat buldukça kutsal kitap’ı okumaktayım. Nâzik ve teşvik edici mesajınız için teşekkür ederim. Yeni iman etmiş birisi olarak başklarına faydalı olduğumu düşünmem fazlaca iddialı olur. Sadece forumlarda Mesih inanlısı sayın üyelerin bilgi ve birikimlerinden faydalanmaya çalışmaktayım.
Saygılarımla.
9. Temmuz 2009: 10:29 #33184klausAnahtar yöneticiQuote:Araf
Neden okuduklarınızı iyi anlamadan cevap yetiştirmeye çabalarsınız ?Arkadaşım!Bu konu açıldığından beri takip etmekteydim,o zamanlar cevap yazmaktan çekindim,haftalar sonra cevap yazmaya karar verdim,yazdığım cevabı siteye verip vermeme konusunda yine tereddüt yaşadım,en sonunda siteye asılacağını ummadan yinede verdim.Anlamadığım bir konuda ahkam kesmem.
Quote:Araf
Neden yeni iman etmiş insanlara yazdıklarından dolayı şüpheyle bakar, anne-babadan tasdikli, kiliseden vaftizli imanlarınızı ‘Endüljans’ yerine koyup gayrısına itimad etmezsiniz ?Araf!Beni ne senin imanın,ne de bir başkasının imanı alakadar eder.Kimseyi de yargılamam.Sen yeni iman etmişsen,ben sende de tazeyim buna emin olabilirsin.Anne babadan tastikli Hristiyanlara bu türlü davrandığım kanısına da nereden vardın?Bak bakalım ben böyle bir şey söylemiş miyim?Ya da öyle bir imada bulunmuş muyum?Hatta böyle anlaşılacak tek kelime sarfetmiş miyim?Yok eğer böyle bir şey söz konusu değilse,sen nereden vardın böyle bir kanıya?
Quote:Araf
Neden yazının bütününden bir anlam çıkarmak yerine, bir paragrafından işinize gelen kısmı alıntılayıp, eleştirinize mesned teşkil edecek biçimde sonuçlar çıkardıktan sonra, söylemediğim şeyler üzerinden beni yargılarsınız ?Çok değerli Arafcım!Seni yargılamam,yargılanmaktan da RAB’be sığınırım.Senin söylemediğin şeyleri,sen söylemişsin gibi göstermem.Bu sözler sana ait,benim hayal ürünüm değiller.Senin bunları zikretmiş olman,konunun bütününe bakmadığım anlamına gelmez.
Quote:Araf
İsa Mesih’e olan imanımı (Bazı müslümanların iddia ettiği gibi ‘İncil arası 100 dolar’) muhabbetiyle; ya da değişik Hristiyan site veya forumlarda yazanların sözlerinden etkilenerek kazanmadım.Kardeşim!Nasıl iman ettiğinizi ben bilmem,yargılamam.Bir ara nasıl iman ettiğinizi paylaşınız da biz de bereketlenelim derim..
Quote:Araf
Benim iman kaynağım yine İsa Mesih’in kendisidir. Bu sebeple yazılanların hiç birisi beni imanımdan çevirmez.Araf!Ben,sen imanından dönesin,sana tökez olayım diye mi yazdım?Sen bu sonuca nasıl varabildin?Sen bunu söylemekle bana ne ima ettin?Alınmalımıyım?..
Quote:Araf
Ancak imanımı sorgulamak kimsenin haddine değildir.!!!Değerli kardeşim! Senin imanını yargılayan mı var?Herkesin de ağızına sakız ettiği bir ayettir bu “yargılamamak”.”Sen beni ne hakla yargılarsın?”, “beni yargılamak sana kalmadı”…..Sanki yargılayan da varmış gibi.İyi de Araf seni yargılamadım,kimseyi de yargılamam,ama eğer o kişi benim kardeşimse,kusura bakmasın,istediği kadar sinirlensin bana,yine de hatırlatırım ben.Sen bunu yargılama olarak alma lütfen…
Quote:Araf
Astığım mesaj, İsrail ve Filistin arasında cereyan eden; dünyevi menfaatler uğruna iki tarafında dini meşrulaştırma aracı olarak kullanıp, masum sivillerin ve çocukların öldürülmesine kadar işi ilerlettikleri bir savaşta, taraflardan birisine meşruiyet kazandırmaya yönelik değildi.Ben de böyle bir şey yaptın demedim..
Quote:Araf
Bunu sadece İsrail tarafını tutarak siz yapıyor; sonra da dolambaçlı yollardan süslü/ağdalı cümlelerle kendinizi haklı göstermeye çabalıyorsunuz. ‘Tanrı Halkı’ gördüğünüz İsrail için her şeyi mübah sayıp, üzerinize toz kondurmazken, ‘İsrail Halkı’ndan olmayan masum çocukların ölümleri için en ufak bir üzüntü duymuyorsunuz.Araf!Ben seni yargılamadığım halde,seni yargılamışım gibi davrandın,şimdi de bana diyor sun ki “sadece İsrail tarafını tutarak siz yapıyorsunuz” Araf!sadece İsrail tarafını tutan bir kişinin yazacağı şeyler midir bunlar,elini vicdanına koy.Ben o piknikçi İsraillilere ne demişim bir daha oku istersen..
Kendimi haklı göstermeye çalışıyorum öyle mi?Ben iki taraftan da haksız olanlara söyleyeceğimi söylemişken,siz bir tarafı tutup,diğer tarafı haksız gördüğümü iddia etmişsiniz ki,bu bana “yoksa yargılanıyor muyum” diye düşündürdü..
Tanrı halkı ve toz kondurmamak için öyle mi Arafcım?Tekrar diyorum,bir bakar mısın o yazıma,kime toz kondurmamışım?..
Hele ki,masum çocukların ölümünden en ufak bir üzüntü duymadığımı söylemeni neye yorayım?Sen bunu nereden çıkardın söyler misin Araf?Araf!yoksa beni yargılıyor musun?Sen bizi de piknikçi sandın galiba,oysa öyle olmayanlardan olduğumu o yazıda dile getirdiğimi sanıyorum.Senin,piknikçileri protesto eden Yahudilerden haberin yok sanırım..
Ağdalı sözlerle kendimi haklı göstermeye gelince;senin kadar eski Türkçe’ye hakim olamasan da,fevkaladenin fevkinde bir Türkçe olmasa da:),ana dilim gibi bildiğim doğrudur Türkçe’yi.Ama haksız olup ta,kendimi haklı göstermek için kullanmam hiçbir zaman vesselam..Ayrıca bilirsin,eski Türkçe daha ağdalıdır..
Quote:Araf
Flistin tarafından ateşlenen füzelerle sivil israillileri öldürenlere de; tankları tüfekleri ile Filistinli çocukları öldürenlere de lanet olsun. Haksızlığa karşı ses çıkarmayıp sadece bir tarafı haklı/meşru göstermek için inandığını iddia ettiği dinini kullanmaktan çekinmeyenlere de RAB anlayış ve tövbe nâsip etsin.Araf!şimdi bir şey diyeceğim,beni yargılıyorsun diyeceksin diye korkuyorum..Ben sana “eşit ol,tek tarafa lanet yağdırma,diğer taraftakilere de yağdır” demedim ki!Sen şimdi de,diğerlerine lanet ettin.Yok yok benim Türkçem meramı mı anlatmaya yetmiyor demek ki!…
Quote:Araf
Haksızlığa ve Adâletin ayaklar altına alınmasına karşı çıkmak her imanlının asli görevidir. Zulüm edenlere, ettikleri zulümde ısrar edip tevbe etmeyenlere karşı çıkmak her imanlının asli görevidir.Doğru söze ne denir? .. de, bunu lanet ederek göstermemekten bahsediyorum,yoksa vicdanınızı susdurun demiyorum,elbette her vicdan sahibi,için de sevgi olan insan bu duruma seyirci kalamıyor.Hele ki,imanı sevgi üzerine kurulu olan insanlardan bunu beklemek imkansız…
Quote:Araf
Benim İsa Mesih’e olan imânım; haksızlık nereden gelirse gelsin karşı çıkmayı emrediyor.Elbette öyle olmalı da,nasıl bir karşı çıkış?o önemli değil mi?Eğer bu çıkışı lanet ederek yapıyorsak,bu,bize İncilin emrettiği bir şey değil,kendi nefsimizin İncil’e söylettirilmeye çalışılmasıdır…
Quote:Araf
Sizden ricam, tenezzül buyurup beni uyarmak istediğinizde, ‘Levi size şunları demek istemiş’ diyerek anlayışsızlığımı ve eblehliğimi yüzüme vurmak yerine, düşüncelerimden beğenmediklerinizi satır/satır, paragraf/paragraf alıntılayıp, karşılığına doğru olduğuna inandığınız hususları yazmanızdır.Araf kardeşim!Kayram Hanım,sizin anlayışsızlığınızı yüzünüze vurmadı ki,Kayram Hanımla biraz sohbet etseniz,öyle bir şey yapmaktan,insanları kırmaktan çekinen bir kişi olduğunu bilirsiniz.Hiç şüpheniz olmasın,burada size karşı bir taraf alınmış değil.Ama anlayamadığım bir şey var,neden bu kadar yanlış anlamalar var?..
Quote:Araf
Sizi ve pek değerli arkadaşınız sayın Levi hazretlerini anlayamadığım için zât-ı âlinizden defalarca özür dilerim.Böyle bir tepki hiç beklemiyordum Araf..
Kardeş,öyle bir amacım yokken, yine de seni kırdıysam ben özür dilerim senden. Anladım ki çok kırılgan ve çabuk alınan birisin. Bundan sonra ona göre davranmaya çalışırım. Benim tarafımdan konu kapanmıştır. Bir daha da davosa gelmem. Pardon,daha da bu tartışmayı sürdürmem:)Arada birkaç espiri yapmaya çalıştım,maksat gergin hava dağılsın..Araf kardeşim senle hiçbir husumetim yok,kırdımsa affola.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.