Eski Antlaşmada Tapınak ( tunç sunak )

  • Bu konu 3 izleyen ve 4 yanıt içeriyor.
5 yazı görüntüleniyor - 1 ile 5 arası (toplam 5)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26073
    klaus
    Anahtar yönetici

    Yakmalık Sunu Sunağı

    Bu hafta eski ahitdeki tapınağı ve işlevlerini öğrendim. İlgimi oldukça çekti. Öğrendiklerimi de sizinle paylaşmak istedim. Ayrıca değerli Orhan hocamın ” Eski antlaşmada tapınak ” adlı nefis paylaşımı da bilgime bilgi kattı. O paylaşımı tekrar okumanızı tavsiye ederim.

    Musanın döneminde bu tapınak yoktu, sadece buluşma çadırı vardı. Musa o çadırda halkını idare eder, sorunları çözer ve Tanrıya danışırdı. Tanrının görkemi, çadırın üzerinde, gündüz bulut, gece ise ateşten bir sütun olarak dururdu. Fakat Tanrı bu dönmede, ileride kendisi için yapılmasını istediği tapınağın ebatlarını vermişti. Musadan sonraki dönemde yapılıyor bu tapınak.

    Mısırdan çıkış :

    27: 1 “Sunağı akasya ağacından kare biçiminde yap. Eni ve boyu
    beşer arşın , yüksekliği üç arşın olacak.
    27: 2 Dört üst köşesine kendinden boynuzlar yaparak hepsini tunçla kapla.
    27: 3 Sunak için yağ ve kül kovaları, kürekler, çanaklar, büyük
    çatallar, ateş kapları yap. Tümü tunç olacak.
    27: 4 Ağ biçiminde tunç bir ızgara da yap, dört köşesine birer tunç halka tak.
    27: 5 Izgarayı sunağın kenarının altına koy. Öyle ki, aşağı doğru sunağın yarısına yetişsin.
    27: 6 Sunak için akasya ağacından sırıklar yap, tunçla kapla.
    27: 7 Sırıklar halkalara geçirilecek ve sunak taşınırken iki yanında olacak.
    27: 8 Sunağı tahtadan, içi boş yapacaksın. Tıpkı dağda sana
    gösterildiği gibi olacak.”

    Tanrının buyruklarına göre bu tapınak şu şekilde yapıldı ;

    Kare şeklinde 2.3 x 2.3 mt yüksekliği 1.4 mt ebatlarındaydı. Akasya ağacından yapıldı. Neden akasya ağacı ? Çünkü bu ağaç türü Sina yarımadasında bol bol bulunurdu. Meşeden daha sert ve koyuydu. Böcekler sevmezmiş ve yemezlermiş. Tunçtan bir mangal yapıldı üzerine. Yakmalık sunular için. Dev bir ızgara düşünün aynen öyleydi. Boğa, keçi gibi hayvanlar kesilip pişirilirdi. Toğluluğun günahı için boğa, bireysel günahlar için keçi, koyun kesilirdi. Eğer kahin bir günah işlerse, onun günahı halka maledilirdi ve bu durum için oda günah sunusu keserdi.

    Şimdi bu konuyla ilgili ayetlete bakalım;

    Mısırdan çıkış:

    20: 24 Benim için toprak bir sunak yapacaksınız. Yakmalık ve esenlik sunularınızı, davarlarınızı, sığırlarınızı onun üzerinde sunacaksınız.
    Adımı anımsattığım her yere gelip sizi kutsayacağım.

    Tanrı kendi adı için bir sunak istediğini söyler.

    Levililer;

    4: 10 esenlik kurbanı olarak sunulan sığırda olduğu gibi ayıracak. Bunları yakmalık sunu sunağı üzerinde yakacak.

    levililer:

    4: 7 Sonra çadırda, RAB’bin huzurunda, buhur sunağının boynuzlarına sürecek. Boğanın artakalan kanını çadırın giriş bölümündeki yakmalık sunu sunağının dibine dökecek.

    Bakın iki farklı sunu vardı. Esenlik sunusu ve günah sunusu. Esenlik sunusu; kesilir ve yakılırdı. Günah sunusu kesilir ve kanı dökülürdü.

    Levililer;

    4: 18 Sonra çadırda RAB’ bin huzurunda bulunan sunağın boynuzlarına sürecek. Boğanın artakalan kanını çadırın giriş bölümündeki yakmalık sunu sunağının dibine dökecek.

    Mısırdan çıkış:

    30: 26-28 Buluşma Çadırı’ nı, Levha Sandığı’nı, masayla takımlarını, kandillikle takımlarını, buhur sunağını, yakmalık sunu sunağıyla bütün takımlarını, kazanı ve kazan ayaklığını hep bu yağla meshet.

    Mısırdan çıkış :

    38: 30-31 Bununla Buluşma Çadırı’nın giriş bölümündeki tabanlar, sunakla ızgarası ve bütün takımları, …

    Sunağın hem arındırma hem de esenlik (barıştırma) sağlama
    görevi vardı.

    Ben sunağın dört köşesindeki boynuzları ve bunların işlevini bilmezdim. Ama çok ilginç geldi bana. Hatta şaşırdım. Şimdi ayetlere bakalım;

    Mısırdan çıkış:

    29: 12 Kanını parmağınla sunağın boynuzlarına sür, artan kanı sunağın dibine dök.

    Kan önce boynuza sürülür, sonra sunağın dibine dökülürdü.

    Yeremya:

    17: 1 “Yahuda’nın günahı demir kalemle yazıldı;
    Yüreklerinin levhaları, Sunaklarının boynuzları üzerine elmas uçlu aletle oyuldu.

    Boynuz; yardım ve sığınak olarak algılanırmış. Örneğin saldırıya uğrayan biri veya kötü suç işlyen kişi, koşarak o boynuzlara tutunup merhemet ve yardım istermiş öldürülmesin diye. Bir nevi merhamet sunağı da denebilirmiş. Ona da o an kimse dokunamazmış. Çünkü boynuzlarda kutsal sayılır ve kan sürülürmüş. Mesh edilirmiş. Çok ilginç değil mi ?

    1.krallar:

    1: 50 Adoniya ise, Süleyman’dan korktuğu için, gidip sunağın boynuzlarına sarıldı .

    1: 51 Durumu Süleyman’a anlattılar. “Adoniya senden korkuyor” dediler, “Sunağın boynuzlarına sarılmış ve ‘İlk önce Kral Süleyman ben kulunu kılıçla öldürmeyeceğine dair ant içsin diyor.”

    1: 52 Süleyman, “Eğer bana bağlı kalırsa, saçının bir teline bile zarar gelmez” diye yanıtladı, “Ama içinde bir kötülük varsa öldürülür.”

    1: 53 Sonra Kral Süleyman’ ın gönderdiği adamlar Adoniya’ yı sunaktan indirip getirdiler. Adoniya gelip önünde yere kapanınca, ona, “Evine dön!” dedi.

    1.krallar:

    2: 28 …. Yoav daha önce ayaklanan Avşalom’u desteklemediği halde Adoniya’yı destekledi. Bu nedenle RAB’bin Çadırı’na kaçtı ve sunağın boynuzlarına sarıldı.

    2: 29 Yoav’ ın RAB’ bin Çadırı’na kaçıp sunağın yanında olduğu Kral Süleyman’ a bildirildi. Süleyman, Yehoyada oğlu Benaya’ ya, “Git, onu vur!” diye buyruk verdi.

    2: 30 Benaya RAB’ bin Çadırı’na gitti ve Yoav’ a, “Kral dışarı çıkmanı buyuruyor!” dedi. Yoav, “Hayır, burada ölmek istiyorum” karşılığını verdi. Benaya gidip Yoav’ ın kendisini nasıl yanıtladığını krala bildirdi.

    2: 31 Kral, “Onun istediği gibi yap” dedi, “Onu orada öldür ve göm ! …

    Süleyman bir önceki ayette Adoniya’ yı bağışlıyor fakat bu ayette Yoav’ ı affetmiyor. İlginç değil mi ?

    Bizim günah sunumuz da İsa değil mi ? Sanki o tunç sunağa İsa kanını akıttı. Hamdolsun ! Bedenini hem esenlik hem günah sunusu olarak verdi. Rabbe yücelik olsun ! Sunağın bizim için anlamının, çarmıh olduğunu söyleyebiliriz değil mİ ?

    İbraniler :

    10: 11 Her kâhin her gün ayakta durup görevini yapar ve günahları asla ortadan kaldıramayan aynı kurbanları tekrar tekrar sunar.

    10: 12 Oysa Mesih günahlar için sonsuza dek geçerli tek bir kurban sunduktan sonra Tanrı’nın sağında oturdu.

    10: 17 Sonra şunu ekliyor:
    “Onların günahlarını ve suçlarını artık anmayacağım.”

    10: 18 Bunların bağışlanması durumunda artık günah için sunuya gerek yoktur.

    Bizde kutsalız o sunak gibi. O boynuzlardaki kan ile sunak aklanıyorsa, tabi ki Mesih’ in kanı bizi aklayacak.
    Biz kutsalız kardeşler. Bu kanın bedeli , bizi kutsal yaptı. Bu yüzden kutsallara yaraşır bir şekilde, Rab’ be bağlı yaşayalım.

    Tanrıda ve sevgide kalabilmemiz dileğiyle..

    * İlgilenen arkadaşlar için bir link veriyorum , buradaki resimleri ineceleyebilirler.

    Esenlikle kalın..

    http://www.templeinstitute.org/gallery_17.htm

    #32540
    Anonim
    Pasif

    @KAYRAM 13118 wrote:

    Yakmalık Sunu Sunağı

    sevgili kayram
    tapınakla ilgili alıntı yazını okudum içinden cımbızlamış gibi algılamanı istemem aşağıda vereceğim bölüm belki konunun en cezbedici yeri.

    Benim için toprak bir sunak yapacaksınız. Yakmalık ve esenlik sunularınızı, davarlarınızı, sığırlarınızı onun üzerinde sunacaksınız.
    Adımı anımsattığım her yere gelip sizi kutsayacağım.

    olayın burası çok spekteküler bir sunum cenabı allah insanlardan kendisi için bir şey yapılmasını istiyor ve onun için kurbanlar kesilmesini istiyor ve karşılığındada sizi kutsayacağım diyor.çok mitsel değilmi.allah 6 günde dünyayı yaratırken kimseye ihtiyacı olmamış tapınağı düşünememişte olamaz.bu söyleme akılcılık uslubu ile gitmemiz olanaksız.lakin allah sevgili kayram hem sana hem bana verdiği en büyük ödül akıl.akılı eğer bu tip akıl aldıramayacağımız olayların çözümlemesine verirsek sorun olur.bu olay bakın mısır ,inka ve aztek pramitlerinde var sistem hemen hemen aynı işlemiş sümerlerde yada diğer anadolu medeniyetlerindeki durum yada hint kültüründede benzeri şeyler hep var.allaha ulaşmak için allah kendine bir yer inşa edilmesini neden istesinki.allah herşeyin cevabını akılla verileceği bir sistemi sunmuşken her dinin içine konan bu hurafeleği anlamak hakikaten mümkün değil.tapınakların çok gösterişli olması sonradanda bir medeniyet problemi haline geldi.

    #32545
    klaus
    Anahtar yönetici

    Karahan abi,

    Kayra Hanımın yazısı anladığım kadarıyla alıntı değil kendi yazısı,

    Verdiği link ise Tapınakla ilgili resimleri görmemiz için

    Bir de bu tür şeyler neden hurafe olsun ki?

    Önce Allah böyle böyle yapın diyerek insanları hazırlamış

    Sonra Mesih gelince hayata geçmiş.

    (Hani Tapınağın perdesinin yırtılması,kanın akıtılması vs.)

    Hem Hıristiyanlıkta illa ki bir tapınağa ihtiyaç yokmuş bildiğim kadarıyla

    Ama burada Tapınakla ilgili istenenler Mesihle ilgili olsa gerek

    Yanlışım varda düzeltin Kayram

    Dua ile

    #32547
    Anonim
    Pasif
    karahan;13128 wrote:
    KAYRAM;13118 wrote:
    Yakmalık Sunu Sunağı

    sevgili kayram
    tapınakla ilgili alıntı yazını okudum içinden cımbızlamış gibi algılamanı istemem aşağıda vereceğim bölüm belki konunun en cezbedici yeri.

    Benim için toprak bir sunak yapacaksınız. Yakmalık ve esenlik sunularınızı, davarlarınızı, sığırlarınızı onun üzerinde sunacaksınız.
    Adımı anımsattığım her yere gelip sizi kutsayacağım.

    olayın burası çok spekteküler bir sunum cenabı allah insanlardan kendisi için bir şey yapılmasını istiyor ve onun için kurbanlar kesilmesini istiyor ve karşılığındada sizi kutsayacağım diyor.çok mitsel değilmi.allah 6 günde dünyayı yaratırken kimseye ihtiyacı olmamış tapınağı düşünememişte olamaz.bu söyleme akılcılık uslubu ile gitmemiz olanaksız.lakin allah sevgili kayram hem sana hem bana verdiği en büyük ödül akıl.akılı eğer bu tip akıl aldıramayacağımız olayların çözümlemesine verirsek sorun olur.bu olay bakın mısır ,inka ve aztek pramitlerinde var sistem hemen hemen aynı işlemiş sümerlerde yada diğer anadolu medeniyetlerindeki durum yada hint kültüründede benzeri şeyler hep var.allaha ulaşmak için allah kendine bir yer inşa edilmesini neden istesinki.allah herşeyin cevabını akılla verileceği bir sistemi sunmuşken her dinin içine konan bu hurafeleği anlamak hakikaten mümkün değil.tapınakların çok gösterişli olması sonradanda bir medeniyet problemi haline geldi.

    Sayın karahan.. Kutsal Kitabı pek okumadığınız belli.. Bu konular üzerinde yalan, yanlış ve iftiralara meyil vermemek için bence Tanrı’nın sözü olan Kutsal Kitabı okumanızda bir yarar var.. Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olamazsınız.. Ama görüyorum ki siz bilgi sahibi olmadan burda fikirlerinizi beyan etmişsiniz.. Dilerim ki; Rab gözünüzü ve yüreğinizi açar.. Size anlayış verir.. O zaman beni ve burdaki kardeşleri daha iyi anlarsınız..

    Sevgiyle..

    #32548
    Anonim
    Pasif
    only god can judge me;13141 wrote:
    karahan;13128 wrote:
    Sayın karahan.. Kutsal Kitabı pek okumadığınız belli.. Bu konular üzerinde yalan, yanlış ve iftiralara meyil vermemek için bence Tanrı’nın sözü olan Kutsal Kitabı okumanızda bir yarar var.. Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olamazsınız.. Ama görüyorum ki siz bilgi sahibi olmadan burda fikirlerinizi beyan etmişsiniz.. Dilerim ki; Rab gözünüzü ve yüreğinizi açar.. Size anlayış verir.. O zaman beni ve burdaki kardeşleri daha iyi anlarsınız..

    Sevgiyle..

    Sevgili kayram,

    ben incili de diğer kitapları da bir konun değerine göre okuyorum orda ne demiş diğeri nasıl bakmış o şekil anlamaya çalışıyorum. burda önemli olan kitabın tamamını okumak değil, bütünün verdiği anlam. şimdi burda 4 kutsal kitapta bütünde verdiği anlam belli. insanlıksa ezelden hep bu bilgilerin doğruluğunu tartışır mantık hatası arar devamlı. biz insanlar ilk zamanlardan beri hep şunu yapmışız: kendi öz anlamından başka anlam yükleyerek inandığımız değerleri daha farklı doruklara taşımışız. geçen bir arakadaşla yine kabalayı konuştuk ben tabiki okumadım hayatımı okadar ağır bir kitabı vakfetmeye adayamam ama daha ilk birkaç soru ve konuşmadan olayın özünü anladım. kabala yahudi tasavvufu onlara göre. kaynağını nerden aldı diye sorduğumda tevrattan önceye dayandığını söylediler. şimdi bizdeki tasavvuf kurandan sonra ve kaynağı da kuran. burda şu oldu.. daha tevrat gelmeden tasavvufu yazılmış. şimdi öz olmadan kaynağın önemi olur mu? içinde anlatılanlara falan gelmiyor tam kaototik. israil ulusu bir taraf diğer insan topluluğu bir taraf bakılıyor. şimdi değerlendirmem şu. insanlar dinin etkin olduğu dönemlerde din adamları özellikle kendilerine bir anlamda yaşadıkları toplumda daha fazla paye alma adına bayağı uçmuşlar ve coşmuşlar.. allahın sözleri ile alakası olmayan yorumlar yapıp önce kendilerini sonra zavallı halkı buna inandırmışlar böylece kendileri ayrımcı bir statüye kavuşup yeni arayışlarını kutsamışlar. benim inancım odur ki allah insanı yeryüzüne indirdikten sonra onları bu sınavla bir müddet sonra başbaşa bırakmış ve bekliyor….

5 yazı görüntüleniyor - 1 ile 5 arası (toplam 5)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.