Doğmamış Bir Bebeğin Annesine Mektubu
- Bu konu 5 izleyen ve 6 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
25. Temmuz 2009: 12:16 #26338AnonimPasif
Doğmamış Bir Bebeğin Günlüğü ve Annesine Mektubu
Türkçe’ye çeviren: Kayra Uysal
5 Ekim: Yaşamım bugün başladı. Annem ve babam bunu bilmiyorlar, ama ben buradayım… Bir kız olacağım – saçlarım kahverengi ve gözlerim yeşil olacak. Her şeyim belli, çiçekleri sevdiğim de.
19 Ekim: Bazıları, benim doğru dürüst bir insan olmadığımı söylüyorlar. Ama ben de gerçek bir insanım. Aynı bir ekmek kırıntısının ekmek olması gibi. Annemin yaşadıgı gibi ben de yaşıyorum.
23 Ekim: Artık ağzım açılmaya başladı. Sanırım bir yıl sonra gülebileceğim ve sonra da konuşabileceğim. İlk sözümün ne olacağını biliyorum: ‘ANNE!’.
25 Ekim: Bugün kalbim çarpmaya başladı. Bugünden itibaren kalbim hayatım boyunca çarpmaya devam edecek. Ve uzun yıllar sonra bir gün duracak ve öleceğim.
2 Kasım: Her gün birazcık daha büyüyorum. Kollarım ve bacaklarım şekillenmeye başladı. Ama ayakta durmama ve anneciğimin kollarına koşmama daha çok uzun zaman var.
12 Kasım: Ellerimde minicik parmaklarım çıkmaya başladı. Ne kadar da küçücükler! Bir gün onlarla annemin saçlarını okşayacağım.
20 Kasım: Daha bugün, doktor anneme varlığında yaşadığımı söyledi. Canım anneciğim kesinlikle çok seviniyordur.
25 Kasım: Herhalde annem ve babam benim için bir isim düşünüyorlar. Ama benim küçük bir kız olduğumu bilmiyorlar ki! Bana sorsalardı, ismimin İpek olmasını isterdim. Ayyy, ne kadar da büyümüşüm!
10 Aralık: Artık saçlarım uzamaya başladı. Saçlarım yumuşak ve parlak. Acaba annemin saçları nasıl görünüyor?
13 Aralık: Yakında görebileceğim. Etrafım kapkaranlık. Annem beni dünyaya getirdiğinde gün ışığını ve rengarenk çiçekleri görebileceğim. Ama en çok annemi görmek istiyorum. ‘Acaba nasıl görünüyor?’
24 Aralık: Acaba annem kalbimin çarpıntı seslerini duyuyor mu? Bazı bebekler hasta olarak dünyaya geliyorlar. Ama benim kalbim güçlü ve sağlıklı. ‘Anne, senin sağlıklı bir kızın olacak!’
28 Aralık: BUGÜN ANNEM BENİ ÖLDÜRDÜ.!!..DOĞMAMIŞ BİR BEBEĞİN ANNESİNE OLAN MEKTUBU
Sevgili anneciğim, şimdi cennetteyim ve İsa’nın kucağındayım. O beni çok seviyor ve bana çok yakın. Küçücük bir kız olmayı çok isterdim, ama neler oldugunu anlayamadım. Dünyaya gelebilecegim için çok heyecanlıydım. Karanlık, ama emniyetli, rahat ve güzel bir yerdeydim. Ellerimin ve ayaklarımın oluştuğunun farkındaydım. Pek çok şeyim tamamlanmıştı, ama henüz dünyaya gelmeye hazır değildim. Çoğu zamanımı uyumak ve düşünmekle geçiriyordum. Başlangıçtan beri sana derin bir şekilde bağlı olduğumu hissediyordum. Bazen ağladığını duyuyor ve seninle birlikte ağlıyordum. Bazen de babamın sana bağırdığını duyuyor ve üzülüyordum. Kendini daha iyi hissetmeni istiyordum. Kendi kendime, neden bu kadar çok ağladığını soruyordum! Birgün, bütün gün boyu ağlamıştın, çok üzülmüştüm ve ruhum acımıştı. Seni, neyin üzebileceğini anlayamamıştım.
Ama o gün çok korkunç bir şey oldu. Kötü bir canavar, benim bulunduğum sıcak ve rahat yere geldi. Çok korkuyor, çığlıklar atıyordum, ama hiç sesim çıkmıyordu, sessiz çığlıklardı bunlar. O canavar gittikçe bana yaklaşıyor ve ben de çığlık atmaya devam ediyordum. ‘Anneciğim, anneciğim lütfen bana yardım et!’ Hissettiğim tek şey, bu korkunç korkulardı. Sessiz bir şekilde korkunç çığlıklar atmaya devam ediyordum. Sonra o canavar kolumu kopardı. Canım, anlatılmaz bir şekilde acıyordu ve bu acı hiç dinmiyordu. Bu acıların dinmesi için yalvarıyordum. Canavar bacağımı koparıncaya dek, sessiz ve korkunç çığlıklar atmaya devam ettim.Taşıyamayacağım o korkunç acılara rağmen ölüme çok yakın olduğumu biliyordum. Artık yüzünü hiç göremeyeceğimi ve beni ne kadar çok sevdiğini senden duyamayacağımı biliyordum. Oysa gözyaşlarını silmek istiyordum ve seni mutlu etmek için çok planlarım vardı. Artık bunları yapamayacaktım, hayallerim altüst olmuştu. Tüm korkularıma ve ağrılarıma rağmen en çok kalbimin kırıldığını, ruhumun yaralandığını hissediyordum. Her şeyden çok senin kızın olmak isterdim.
Şimdi artık herşey bitmişti, acı bir şekilde öldürülmüştüm. Sadece, sana ne kadar kötülük yapıldığını düşünüyordum. Gitmeden önce sana, seni ne kadar çok sevdiğimi söylemek isterdim, ama bunu hangi kelimelerle söyleyeceğimi bilemiyordum! Bunları sana söyleyemezdim, çünkü artık nefes alamıyordum, ölmüştüm. Göklere doğru yükseldiğimi hissediyordum. Büyük bir melek tarafından, çok büyük ve harika bir yere götürüldüm. Hala ağlıyordum, melek beni İsa’ya götürdü ve O’nun kucağına verdi. İsa beni kucakladı, bağrına bastı ve beni çok sevdiğini söyledi. Bunu duyduğumda çok mutlu oldum. O’na, beni öldüren şeyin ne olduğunu sorduğumda, ‘KÜRTAJ’ diye yanıt verdi. ‘Çok üzgünüm yavrucuğum, bunun nasıl bir şey olduğunu biliyorum’ dedi.
Kürtajın ne demek olduğunu bilmiyordum; herhalde canavarın ismi olmalıydı. Sana bu mektubu, seni çok sevdiğimi ve senin küçük kızın olmak istediğim için yazdım canım anneciğim. Tüm gücümle yaşamayı denedim, yaşamak istedim. Yaşamayı çok arzu ediyordum, ama o canavar çok güçlüydü, yaşamam imkansızdı. Hayatta kalmaya çalıştığımı sana söylemek istiyordum. Ölmek istemiyordum. Anneciğim, lütfen kendini bu kürtaj canavarından koru! Seni çok seviyorum, ve benim gibi acı çekmeni istemiyorum. Lütfen kendine iyi bak!
Sevgilerle
BEBEĞİN…
27. Temmuz 2009: 14:17 #33304AnonimPasifÇok anlamsız bence. Böyle bir yazıya hiç gerek yok. Yapan insanların zevkle yaptığına inanmıyorum.. Muhakkak cahillik veya hata sonucu olabilir. Tam tersine bir tecavüz sonrası hamile kalabilir bir kadın öyle değil mi? Kürtaj zaten yeterince acı bir durum bunu dramatize etmek insanları üzmekten başka hiç bir amaca hizmet etmez bence. Yok eğer eder diyorsanız, soruma vereceğiniz yanıtı gerçekten merak ediyorum. Ama bir empati yapın lütfen, tecavüze uğramış ve hamile kalmış bir kadın ne yapmalıdır ? Düşmanını sevmeli ve kendisine tecavüz eden adam için sevgi mi duymalıdır? Onun çocuğunu dünyaya getirip ömür boyu ona annelik mi etmelidir? aklı selim herkes biliyor ki kürtaj vahim bir durum ancak bence bunu bu şekilde dramatikleştirmeyin.
Herkes bunun ne anlama geldiğini biliyor. Yapanlarda yapmayanlarda.
27. Temmuz 2009: 16:26 #33311AnonimPasif@nebukadnessar 14650 wrote:
Çok anlamsız bence. Böyle bir yazıya hiç gerek yok. Yapan insanların zevkle yaptığına inanmıyorum.. Muhakkak cahillik veya hata sonucu olabilir. Tam tersine bir tecavüz sonrası hamile kalabilir bir kadın öyle değil mi? Kürtaj zaten yeterince acı bir durum bunu dramatize etmek insanları üzmekten başka hiç bir amaca hizmet etmez bence. Yok eğer eder diyorsanız, soruma vereceğiniz yanıtı gerçekten merak ediyorum. Ama bir empati yapın lütfen,
tecavüze uğramış ve hamile kalmış bir kadın ne yapmalıdır ? Düşmanını sevmeli ve kendisine tecavüz eden adam için sevgi mi duymalıdır? Onun çocuğunu dünyaya getirip ömür boyu ona annelik mi etmelidir? aklı selim herkes biliyor ki kürtaj vahim bir durum ancak bence bunu bu şekilde dramatikleştirmeyin.
Herkes bunun ne anlama geldiğini biliyor. Yapanlarda yapmayanlarda.Sevgili Nebukadnessar,
Yazını okur okumaz, “Bu kişinin yüreğinin tahtında, kendisi oturuyor. Rab değil” dedim. İnsanoğlunun cetveli çoktan bozulmuş, hiçbirşeyi doğru dürüst ölçemediği gibi, yüreğinin ne büyük ve ne korkunç bir bencillik içinde olduğunu bile bilemiyor.
Kendi çıkarları, istek ve arzuları için can alabiliyor. Halbuki canı verebilen sadece Tanrı ise, alan da sadece o olmalı. “Bana sıkıntı vereceksin, keder vereceksin. Benim çıkar ve zevklerim buna müsait değil. Seni sevmek zorunda değilim” diye doğmuş bir insanı öldürmek ne kadar haksa, doğmamış birini öldürmek de o kadar hakdır.
Kutsal Kitap, yaşamın hamilelikle (döllenme ile) başladığını söyler. Tecavüz eden kişi ‘Tecavüzcü’ ise, bu işte hiçbir suçu olmayan masum bebeği öldüren de ‘Katildir’. Kalbimizin tahtında Rab oturduğunda da, artık bizim değil; her ne pahasına olursa olsun, O’nun dediklerini yaparız. Dünya ise bunu asla anlayamaz. Onlara ters gelir. Çünkü, onlar O’na ait değillerdir.
Rabbi bulmanız veya daha yakından tanımanız için seve seve yardımcı olmak istiyoruz. Lütfen sorularınızı hiç çekinmeden sorun. Rab sizi bereketlesin.
Sevgi ve Dualarımla.
27. Temmuz 2009: 18:53 #33314AnonimPasif@nebukadnessar 14650 wrote:
Çok anlamsız bence. Böyle bir yazıya hiç gerek yok. Yapan insanların zevkle yaptığına inanmıyorum.. Muhakkak cahillik veya hata sonucu olabilir. Tam tersine bir tecavüz sonrası hamile kalabilir bir kadın öyle değil mi? Kürtaj zaten yeterince acı bir durum bunu dramatize etmek insanları üzmekten başka hiç bir amaca hizmet etmez bence. Yok eğer eder diyorsanız, soruma vereceğiniz yanıtı gerçekten merak ediyorum. Ama bir empati yapın lütfen,
tecavüze uğramış ve hamile kalmış bir kadın ne yapmalıdır ? Düşmanını sevmeli ve kendisine tecavüz eden adam için sevgi mi duymalıdır? Onun çocuğunu dünyaya getirip ömür boyu ona annelik mi etmelidir? aklı selim herkes biliyor ki kürtaj vahim bir durum ancak bence bunu bu şekilde dramatikleştirmeyin.
Herkes bunun ne anlama geldiğini biliyor. Yapanlarda yapmayanlarda.Sayın arkadaşım,
Eğer foruma sık giriyorsanız radyoyu da dinlemenizi tavsiye ediyorum. Dinleyen arkadaşlarım bilirler zaman zaman kardeşlerin tanıklıkları da kendi sesleri ile yayınlanıyor. Bu tanıklıkların içinde bir kızkardeşimizinki de var. Tecavüze uğruyor, hamile kalıyor, sırf bebeği için evleniyor ve boşanma sürecinde bebeği için müthiş bir çaba harcıyor. Çünkü o çok iyi biliyor ki kötü bir olay yaşadı ama bebeğinin hiçbir suçu yoktu!
Kürtaj bir kaçıştır ve cinayettir. Her ne sebeple olursa olsun kürtajı haklı çıkaracak hiçbir bahane yoktur.
İç varlığımı sen yarattın,
Annemin rahminde beni sen ördün.
Sana övgüler sunarım,
Çünkü müthiş ve harika yaratılmışım.
Ne harika işlerin var!
Bunu çok iyi bilirim.
Gizli yerde yaratıldığımda,
Yerin derinliklerinde örüldüğümde,
Bedenim senden gizli değildi.
Henüz döl yatağındayken gözlerin gördü beni.
Bana ayrılan günlerin hiçbiri gelmeden,
Hepsi senin kitabında yazılmıştı.
Hakkımdaki düşüncelerin ne değerli ey Tanrı!
Sayıları ne çok
Mezmurlar 139:13-17Yazılanlar sizin dediğiniz gibi olayı dramtize etmek değildir. Anne karnındaki bebeğin döllendiği andan itibaren CANLI olduğunu bir türlü anlayamayanlara anlatabilmek içindir. O bebek oraya ister düzgün bir evlilik içinde sevgiyle gelmiş olsun isterse de tecavüzle adice vahşice bir şekilde. Sonuçta o bir canlıdır ve onu öldürmek yanlıştır. Üstelik hiç de adil değil… O varlığın bir kan pıhtısından daha öte birşey olduğunu anlamaya çalışın lütfen.
Sevgilerimle…28. Temmuz 2009: 8:49 #33321AnonimPasifBence bir kadını böyle bir seçim yapmak zorunda bırakan bir adamın günahı olur kürtaj. Kadının değil çünkü bu duruma düşmeyi kendi özgür iradesi ile seçmiyor. ve katlanmak zorundasın yoksa katil olarak göreceğim seni diyen Tanrı’ya sen adaletsizsin derdim ben. hiç bir kadın öyle bir adamın genlerini taşıyan bir çocuğu büyütmek zorunda olmamalı. Küçük yaşta bazı kızlar ilişki yaşayabiliyorlar. Onları kandırmaya çalışan onlardan faydalanmaya çalışanlar olabiliyor. Kısaca dünyada neler neler oluyor…. Bence bu şekilde konuşmakla yargı yapıyorsunuz. Buna hakkınız olduğunu düşünmüyorum. Üstelik şu var: iğrenç bir adamı seve seve öldürmek isteyecek bir yığın insan olabilir, ancak masum ve yaşamak için onun bedenine tutunmuş küçücük bir canlıyı kendisinin bir parçasını yok etme kararı almış ve bunu yapmış bir insanın piskolojisini düşünebiliyormusunuz? Yaşadığı bunalıma rağmen sağlıklı düşünmesini ve doğru olanı yapmasını bekleyebilirsiniz ancak insanlar kendi özgür iradeleri sonucu başlarına gelenlerden sorumlu olmalılar diye düşünüyorum. Tecavüzden onu koruyabilecek gücü varken Tanrı neden korumuyor o kadını ? Neden izin veriyor?
28. Temmuz 2009: 10:02 #33325ArmaganAnahtar yöneticiBu başlıkta verilmek istenen mesaj farklı yerlere getiriliyor. Şunu sormak gerekir: ‘Kürtaj yaptırıp bebeklerini aldıran kadınların kaçta kaçı tecavüz sonucu hamile kalmışlardır?’ Kürtaj yaptıran kadınların büyük bir çoğunluğunu evli ve birden fazla çocuğu olan kadınlar oluşturuyor. Diğer büyük grup ise, erkek arkadaşıyla veya erkeklerle bilerek yatan ve bilerek hamile kalan evlenmemiş kızlar ve kadınlardır. O kadar çok korunma yöntemleri varken hiçkimse istemeyerek hamile kalmaz. Tecavüz sonucu hamile kalanlar hariç. Bunların da oranının çok düşük ve münferit olduğu düşüncesindeyim. Olayı bu gerçekler ışığında değerlendirirseniz daha sağlıklı ve okuyanlara yardımcı olacak düşünceler ortaya çıkabilir diye düşünüyorum.
Rabbin esenliğiyle…
28. Temmuz 2009: 10:13 #33323AnonimPasifHaklısınız. Kusura bakmayın ben kendi şahit olduğum bir olayı anımsadığım için bu açıdan yaklaştım konuya. Oranlarsak tabiki sizin dediğiniz gibi bu çok az sayıdadır.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.