Dink cinayeti kararında ‘Hukuk skandalı’ dalga dalga büyüyor,

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27646
    Armagan
    Anahtar yönetici

    Dink cinayeti kararında ‘Hukuk skandalı’ dalga dalga büyüyor, hakim-savcı medya kavgasında!


    21.01.2012
    Hrant Dink cinayeti kararında, öndeki tetikçilere müebbet verilip, arka plandaki ‘derin devlet’in korunması kamuoyunda büyük tepki topluyor. Olay tam anlamıyla bir “hukuk skandalı”na dönüşmüş durumda. Türk yargı tarihinde görülmemiş bir şekilde, hakim ve savcı medyada birbirini suçluyor. Hükümet yetkilileri ve cumhurbaşkanı da yargıyı eleştiriyor. Hakimin ‘zaman baskısı’ ve bir sanığın unutulması için ‘gözden kaçmış’ gibi gayri ciddi ifadeler kullanması, kararın hakimlere ‘tepeden empoze edildiği’ kuşkusu doğruyor. Acaba mahkeme heyeti, bir sanığı ‘gözden kaçırarak’ Yargıtay’ın davayı bozmasını ‘garanti altına’ almak mı istedi?


    Hrant Dink cinayetine ilişkin mahkeme kararı ve yargının karar sonrası sergilediği tutum tam anlamıyla bir “Hukuk skandalı”na dönüşmüş durumda.
    Hakim “karardan biz de tatmin olmadık, ama örgüt için yeterli delil yoktu” gibi anlamsız açıklama yapıyor. Hakkında karar verilmeyen sanık için “gözden kaçmış” gibi inanılması güç sözler söylüyor. Ayrıca zaman baskısı nedeniyle, Türk Telefon’dan gelen kayıtların incelenemediğini öne sürüyor.
    Tüm bunlar “Acaba mahkemeye karar tepeden mi empoze edildi?” kuşkusunu gündeme getiriyor. Mahkeme Heyeti bu nedenle, bir sanık hakkında karar vermeyerek, kararın Yargıtay’da aynen onaylanmasını “teknik olarak” imkansız hale getirmiş ve böylece kendisine baskı yapan “Derin devlet” ve “siyasi çevre”ye gizlice gol atmış olabilir.
    Ayrıca Savcı’nın yine medyada “Örgüt de var, delil de var” diye medyaya açıklama yapması da Türk yargı tarihinde ilk kez görülen bir olay.
    Böylece yargının çeşitli unsurları kamuoyu önünde medya üzerinden kavga ediyor. Hükümet mensupları ve Çankaya da bu kavgaya çeşitli açıklamalarla katılıyor.
    Türk hukuk sistemi ve kamuoyu şimdiye kadar “Böyle bir rezalet” yaşamamıştı.
    Bu kavgayı manşetten veren Habertürk gazetesi, haberinde tüm bu süreci şöyle anlatıyor:
    Hakim ve savcı birbirine düştü
    Hrant Dink kararına imza atan hâkim ve savcılar birbirine düştü. Örgütten beraat kararını savunan Hâkim Eryılmaz “Savcılar iddianameyi 3 ay gibi kısa bir sürede hazırladı. Örgüt şüphesi var, delil yok” derken, kararı temyiz eden savcı “Örgüt de delil de fazlasıyla var” diye konuştu.
    ‘BİZDEN SAVCILIK YAPMAMIZI BEKLİYORLAR’
    Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili davayı karara bağlayan Özel Yetkili İstanbul 14. Ağır CezaMahkemesi’nin Başkanı RüstemEryılmaz,mahkeme olarak dosyadamevcut deliller ile örgüt tespit etmediklerini belirterek, “Kamuoyu bizden savcılık yapmamızı bekledi. Ancak bizmahkeme olarak kurumlara yazı yazıyoruz. Soruşturmayı polis, savcılık yapar” dedi. Eryılmaz, Dink cinayeti iddianamesinin 3 ay gibi kısa sayılabilecek bir sürede hazırlandığını ifade ederek, “Bu iddianameyi, Nisan 2007’de şu an görevli olduğum mahkeme, ‘Örgüt yok’ diyerek iade etmiş. Ancak üstmahkeme bu kararı kaldırınca iddianame kabul edildi. Soruşturma daha uzun yapılsaydı belki bir örgüt bağlantısı bulunabilirdi. Ergenekon soruşturması bir gecekonduda patlayıcı bulunmasıyla Haziran 2007’de başlamıştı” diye konuştu.

    ‘BAĞLANTI KURULAMADI
    Kamuoyunda ‘devlet görevlilerinin korunduğu’ yönünde bir anlayış olduğunu söyleyen Eryılmaz, “Kamuoyunda bu cinayetin arkasında Ergenekon’un olduğu şüphesi var. Bu dosyada kesinleşmiş bir örgüt yok. Savcıda zatenmütalaasında şüpheden bahsetti ama bir bağlantı tespit edilemediğini söyledi. Devlet görevlileri arasında bu işe karışmış olan varsa yargılanır. Bizimbir çekincemiz yok. Hiçbir yere angaje değiliz. Ergenekon soruşturması sürecinde tutuklama kararları verdik” dedi. Kamuoyunun beklentilerine göre karar verilemeyeceğini, derin bağlantılar varsa bunun çözülmesi gerektiğini belirten Eryılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “TİB’denmahkemeye gönderilen kayıtlarla ilgili bir Ergenekon bağlantısı veya başka bir bağlantı varsa ya da belirlenemeyen faillerin tespiti yönündeki çalışmayı beklesek dava 4.5 yıl daha sürerdi. O zaman davalar bitmiyor itirazları olacaktı. O nedenle davanın uzamaması için karar verdik. Hangi kararı versek kimsemutlu olmayacaktı.”

    ‘SORUŞTURMA SÜRÜYOR’
    Cinayetle igili soruşturmanın halen sürdüğünü ifade eden Eryılmaz, karar verdikleri cinayet dosyasının Yargıtay’a gideceğini, bu sırada cinayet ile ilgili yeni bir dava açılırsa, bu davanın da kendilerine geleceğini anlattı. Eryılmaz, PKK, DHKP-C gibi örgütlerinin varlığının hememniyet kayıtlarında hemde Yargıtay kararlarında kabul edilmiş bir terör örgütü olarak geçtiğini vurgulayarak, “Ancak bu davada eldeki delillere göre sürekli eylem içerisinde olan bir örgütün varlığından bahsedemeyiz. Yasadışı örgütlerin devamlılığı olur, burada yok. Verdiğimiz ‘örgüt yok kararı’ örgüt yoktur anlamına da gelmez” diye konuştu. Dink cinayetinden “adamöldürmeye azmettirmek” suçundan ağırlaştırılmışmüebbet hapis cezasına çarptırılan Yasin Hayal’in yapı olarak kullanılmayamüsait biri olduğunu savunan Eryılmaz, “Biz sadece bu cinayetten Yasin Hayal’e ceza vermedik. 2 sanığa da cinayet ile ilgili 12’şer yıl 6’şar ay ceza verdik. Ancak bu kamuoyunun gündemine gelmiyor” dedi.

    SAVCILIK DİNK KARARINA İTİRAZ ETTİ
    ‘Örgüt de delil de fazlasıyla var’

    İstanbul 14. Ağor Ceza Mahkemesi’nin verdiği Dink kararını yetersiz bulan duruşma savcısı Hikmet Ust, karara iki sayfalık dilekçeyle itiraz etti. Usta, “İddianamemiz ve mütalaamız yönünde karar verilmesi için temyiz ettik” dedi. Duruşma savcılığının temyiz dilekçesinde, “Örgüt de var, delil de var, hem de fazlasıyla. Örgüt yapısının olmadığı gerekçesiyle beraat kararı vermek suretiyle yasaya aykırı davranıldığı anlaşılmaktadır” ifadeleri yer aldı. Başsavcı Vekili Seçen, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı olarak dilekçemizi mahkemeye sunduk. Dosyayı temyiz edeceğimizi mahkemeye ilettik” dedi. Mahkemenin hazırlayacağı gerekçeli kararı inceleyip gerekçeleriyle birlikte verilen kararı temyiz edeceklerini söyleyen Seçen, “İddianamemiz ve mütalaamız doğrultusunda karar verilmesi için temyiz edeceğiz” dedi.

    ‘DELİLLERİ TOPLADIK’
    Rüstem Eryılmaz’ın soruşturma aşamasının kısa sürdüğü ve “Bu dosyada kesinleşmiş bir örgüt yok” yönündeki sözlerine soruşturmayı yürüten savcılardan biri, “Yeterli deliller toplandı” diyerek karşılık verdi. Soruşturma savcısı, iddianamenin hazırlanma süresinin 3 ay olmasının yeterli delil toplanmadığı anlamına gelmediğini söyledi. Terör örgütünün ne şekilde oluştuğunun iddianamenin hukuki vasıflandırma bölümünde detaylı olarak anlatıldığını ifade eden savcı, “Önceden var olan mevcut bir örgütten bahsedilmediğini” de vurguladı. İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili ve Dink dosyasının ilk iddianamesini hazırlayan Fikret Seçen de Yargıtay’a temyiz dilekçesi gönderdiğini belirtti.

    ‘CEZA HÂKİMLERİ RESEN DELİL TOPLAYABİLİR’
    Habertürk, Hâkim Eryılmaz’ın açıklamasının ardından hukukçulara, savcının yanı sıra hâkimlerin de delil toplayıp toplayamayacağını sordu: Avukat Ali Rıza Dizdar: Ceza mahkemelerinde hâkimler delil toplar. Hukuk Mahkemesi’nde hâkimler tarafların sunduğu delillerle bağlıdır. Çünkü hukuk mahkemesinde davacı ve davalı vardır. Taraflar iddialarını ispatlamak zorundadır. Ceza mahkemesinde hâkim hakikatin ortaya çıkarılmasını ister. Tarafların, savunmanın, duruşma savcısının talebiyle veya resen kendisi delil toplayabilir. Esas olan tarafların istemesidir. Ama ona rağmen mahkemede resen araştırabilir.Avukat Ümit Kocasakal: Hâkimlerin delil toplaması konusunda hukukçular ayrılmış durumda. Ceza mahkemesi hâkimlerinin resen delil toplayıp toplayamayacağı konusunda bir birlik yok. Yeni CMK ile farklılıklar doğdu. Yeni CMK hükümlerine göre huzura getirilen veya savunma tarafından sunulan delillerle sınırlı olunduğu görüşünde olan hukukçular da var. Eskiden resen delil toplanabiliyordu.
    ‘DELİLLERİ SAVCI TOPLAR’
    Prof. Dr. Ersan Şen: Ceza mahkemelerinde delilleri savcılar toplar. İddianameyi hazırlar. İddianamenin ekinde de delilleri sunar. Mahkeme bu kapsamda iddianameyi kabul eder veya iade eder.
    Kabul edilirse taraflar davet edilir. Sanık sorguları yapıldıktan sonra CMK’nın 296. Maddesi’ne göre deliller açılır. Ancak tarafların geç delil elde etmesi durumunda bu deliler de mahkemeye sunulur. Mahkeme hiçbir zaman savcılık makamının yerine geçmez. Mahkeme, savcı ve polis gibi sokağa çıkıp delil toplamaz. Mahkeme ‘bu delilleri yeterli görmedim’ diyebilir. İddia makamı iddiasını ispat etmek zorundadır. Mahkeme hâkimi taraf değildir. Tarafsızdır. İddia makamının ortaya koyduğu delillerle mahkemeyi ikna etmesi gerekir. Yargılamada maddi gerçeğe ulaşmak esastır. Hukukun gösterdiği yollarla. Savcı suçlayacak, hâkim onu inceleyip karar verecek. Hâkim savcı ile birlikte hareket edemez. Hâkim dosyadaki iddialara göre şu deliliniz yok der. Bunu getirin diyebilir. Bunu da savcıdan veya ilgili kurumdan ister. Toplanan delilleri bilirkişiye inceletebilir. Hukuk mahkemelerinde de delilleri taraflar toplar. Hukuk mahkemelerinde delilllerin sunulması için süreler vardır.”

    HÂKİM KENDİNİ SINIRLAYAMAZ’
    Avukat Abdullah Danışmaz: Ceza mahkemeleri soruşturma yapmaz ise de kendisini bir hukuk mahkemesi hâkimi gibi tarafların sunduğu deliller ile sınırlayamaz. Maddi gerçeğe ulaşılması için her türlü delili ister. Ancak hâkimlerin soruşturma yapıp delil toplama yetkisi yoktur.

    (Murat GÜRGEN/ Serdar KULAKSIZ/AHT)dot.jpg

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.