Dinime Laf Söyletmem..Aslan, Cadı ve Dolap’,

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25362
    Armagan
    Anahtar yönetici

    Dinime laf söyleyen…

    Bu hafta gösterime giren ‘The Chronicles of Narnia: The Lion, The Witch and the Wardrobe / Narnia Günlükleri: Aslan, Cadı ve Dolap’, ‘Yüzüklerin Efendisi’yle ‘Harry Potter’dan sonra gişe rekorları kıracak üçüncü fantastik seri olmaya hazırlanıyor.
    Bu hafta gösterime giren ‘The Chronicles of Narnia: The Lion, The Witch and the Wardrobe / Narnia Günlükleri: Aslan, Cadı ve Dolap’, ‘Yüzüklerin Efendisi’yle ‘Harry Potter’dan sonra gişe rekorları kıracak üçüncü fantastik seri olmaya hazırlanıyor. İrlandalı akademisyen-yazar C.S. Lewis’in aynı adlı serisinin ilk kitabından uyarlanan film, II. Dünya Savaşı’nda zarar görmemeleri için bir yakının çiftliğine gönderilen Pensieve kardeşlerin burada keşfettikleri fantastik dünyadaki maceralarını aktarıyor. Ama filmi ayrıcalıklı kılan başka bir özelliği daha var; eskiden beri birer Hıristiyanlık alegorisi olup olmadığı tartışılan Lewis kitaplarının filme uyarlanması, sinemanın dinle ilişkisini gündeme getirdi. Biz de dini tartışmalara yol açan yapımlara gözatıp ya din karşıtlığıyla ya da bağnazlıkla suçlanan filmleri tekrar ziyaret ettik.

    last.gifLast Temptation of Christ / Günaha Son Çağrı
    İsa konulu filmlerin en olaylılarından. Daha önceki filmlerinde de Katolik inancına ilgisini gösteren Martin Scorsese, İsa’yla ilgili bir film çekme düşünü ilk kez 1983’te hayata geçirmeye çalıştı ve Nikos Kazancakis’in aynı adlı romanını sinemaya uyarlamak için kamera arkasına geçti. Ne var ki tepkilerden korkan yapım şirketi, projeyi askıya aldı ve film, dört sene sonra çekilebildi. Ama fanatik dini gruplar, Willem Dafoe’nun İsa’yı, Harvey Keitel’in Judas’ı, Barbra Hershey’nin de Maria Magdalena’yı canlandırdığı filmin çekimleri bitmeden, dolayısıyla filmi daha görmeden fırtına koparttı. Hatta film eleştirmeni David Ehrenstein’ın aktardığına göre yapımcı şirket Universal’den filmin yakılmasını istediler. Bu yapılmadığı takdirde filmi yakmak için satın almayı bile önerdiler. Yapımcı Lev Wasserman’ın Yahudi olması, uzun süredir görülmedik şiddette bir anti-semitist ortamı tetikledi.
    Dini grupların bu kadar tepki duymasına yol açan ise ‘Günaha Son Çağrı’nın İsa’yı normal bir insan gibi tasvir etmesi, mesihlik yolunda çelişki yaşayan bir figür olarak göstermesiydi. Yazar Kazancakis’in, İsa’nın böyle çileli bir yoldan geçtiği için mükemmel rol modeli olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen, ‘Günaha Son Çağrı’, uzun bir süre tutucuların hedef tahtası oldu.

    narni.gifNarnia Günlükleri: Aslan, Cadı ve Dolap
    Çocuklar hesaba katılarak pazarlanan filmlerin, dini tartışmalara yol açan ender örneklerinden. C.S. Lewis’in serisinin sinemaya uyarlanacağı duyulunca çoğu yorumcu, bunu ‘Hz. İsa’nın Çilesi’ ile ivme kazanan dini pazardan yararlanma manevrası olarak gördü. ‘Narnia’ kitaplarının birçoklarına göre bir Hıristiyanlık alegorisi olup olmadığı tartışmaları, filmle beraber yeniden ilgi odağı oldu. Özellikle internetteki bazı forumlarda konu ateşli bir şekilde masaya yatırılıyor. Bazıları ‘Narnia Günlükleri’ serisinin cinsiyetçi ve ırkçı öğeleri de eksik etmeyen dini propoganda metinleri olduğunu, diğerleri bu kitapları çocukken okuduklarında akıllarına hiçbir şekilde dinin gelmediğini, Lewis’in Hıristiyan mitine göndermeleri iyi bir hikâye çatısı kurmak için kullandığı görüşünde. Filmin pazarlanmasında ise Disney’nin dindar seyirci kitlesini hesaba kattığı açık. Ama en öne çıkarılan oyunculardan birinin Tilda Swinton olması ve hikayenin ‘Shrek’lerin yönetmeni Andrew Adamson’a emanet edilmesi filmin sadece dini yanıyla görünmek istemediğinin habercisi gibi.

    hur.gifBen-Hur
    Hollywood’un, o dönemde seyircisini elinden alan televizyona, Technicolor harikası yanıtı. İsa’nın öğretisini yaydığı yıllarda vuku bulan intikam hikâyesi, bunca yıl sonra bile epik filmlerin geçmesi gereken bir sınav. Eski çocukluk arkadaşı, yeni Romalı asker Masala’nın (Stephen Boyd) attığı kazıkla önce küreğe mahkum edilen, oradan arena starlığına terfi eden Judah Ben-Hur’un yaklaşık dört saat süren maceraları, sonraki tarihi filmlerin hikâye yapısını da belirleyen örneklerden. Tabii İsa’nın ortaya çıkışı ve çarmıha gerilişi, filmin daha da genel çerçevesini belirliyor. Ama yönetmen William Wyler’ı etkileyen, sonradan 11 Oscar kazanacak ‘Ben-Hur’un içeriği değil, sunduğu görsel olanaklarmış. ‘Ben-Hur’, içeriğiyle dönemin etkin sinema dergisi, ‘auteur’ teorisinin çıkış yeri Cahier du Cinema’yı kızdırmış, hatta derginin başındaki teorisyen Andre Bazin, Wyler’dan söz ederken bu filmi dışarıda tuttuğunu açıkça belirtmişti. Ne var ki Atlantik’in diğer yakasında liberaller dahil olmak üzere birçok eleştirmenin övdüğü yapım, sinemada klasik öykücülüğün mihenk taşlarından. Şimdilerde Alzheimer hastalığıyla ve Silah Sahipleri Derneği’ne başkanlık yapmasıyla gündemdeki Charlton Heston’ın, böyle barışçı bir filmde gösterdiği Oscarlık performans da ayrıca ilgiye değer.

    life.gifLife of Brian / Brian’ın Hayatı
    ‘Ben-Hur’un antitezi. Britanya’nın sınır tanımaz mizah ekibi Monty Phyton, Hollywood’un gösterişli dini filmlerini tiye alıyor. Özellikle İsa’nın doğum yerini gösteren yıldız sahnesini, ‘Ben-Hur’unkiyle arka arkaya seyredeni kahkahaya boğuyor. Ama ‘Brian’ın Hayatı’ İsa’nın değil, ona komşu ahırda doğan Brian’ın (Graham Chapman) üstüne. Ağzı bozuk annesiyle tek başına yaşayan Brian, Roma karşıtı bir militan gruba giriyor ve yanlışlıkla mesih ilan ediliyor. Dini-tarihi filmlerin taşlı linç sahneleriyle, birdenbire yükselen orkestra müziğiyle, bol figüranlı planlarıyla dalga geçen ‘Brian’ın Hayatı’, eski “Beatle” George Harrison’ın mali desteğiyle gerçekleştirilebildi. 1979’da gösterime girdiğinde dini liderler tarafından yasaklanmak istendi. 25. yıldönümünde, o sene olay yaratan ‘Tutku: Hz. İsa’nın Çilesi’ne alternatif olması için gösterime sokulması planlandı. Ve Monty Phyton ekibinin en akılda kalan çalışmalarından biri oldu. Haliyle Entertainment Weekly’nin 2003 yılındaki ‘En Büyük 50 Kült Film’ listesinde de sağlam bir yer edindi.

    lesu.gifJesus Christ Superstar
    Gişe rekortmeni müzikallerin yaratıcıları Andrew Lloyd Webber ile Tim Rice, İsa’yı konu edinen rock operalarını önce bir albümle sınırlandırdı. Müzikal, sonunda Broadway’e taşındığında dini gruplar tiyatro salonunun dışında beklenen protestolarını gerçekleştirdi. İsa’yı tarihin ilk süperstarı, Judas’ı da onun yarattığı etkiden rahatsız trajik bir figür olarak gösteren eser, dönemin Hollywood’unun liberal ortamında çok gecikmeden perdeye geldi. Norman Jewison, ‘Jesus Christ Superstar’ı hikâyenin çağdaş çağrışımlarını da ihmal etmeden gözalıcı çöl planları eşliğinde izleyiciye sundu.

    bruce.gifBruce Almighty /Aman Tanrım
    Diğer filmlerin yol açtığı tartışmalardan farklı olarak Batı’da değil Doğu’da Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde olay yaratan bir komedi filmi. Morgan Freeman’ın Tanrı’yı canlandırdığı ve Jim Carrey’ye bir günlüğüne güçlerini devrettiği film Mısırlı ve Malezyalı sansür kurullarının pek hoşuna gitmedi. Film, Malezya’da Diyanet İşleri Bakanı’nın katıldığı tartışmalar sonunda 18 yaş sınırı getirilerek gösterime girdi, Mısır’da ise tamamen yasaklandı.

    incil.gifThe Bible / İncil
    Asıl derdi hikâye anlatmak olan altınçağ yönetmenlerinden John Huston, ‘Moby Dick’, ‘Treasure of Sierra Madre/Sierra Madre Hazinesi’ gibi zorlu edebiyat uyarlamalarının yanına bir de kutsal kitabı eklemek istemiş, kesesini açmaktan sakınmamasıyla bilinen İtalyan yapımcı Dino de Laurentis’in himayesinde İncil’in ilk bölümünü perdeye aktarmıştı. Ava Gardner, Franco Nero, Peter O’Toole, George C. Scott, Stephen Boyd (‘Ben-Hur’da da kötü adam Masala’yı canlandırmıştı) gibi isimlerin oynadığı ‘İncil’, ‘Nuh’un Gemisi’ bölümü için Avrupa’yla Afrika’dan getirtilen vahşi hayvanlarıyla, farklı ülkelerde özel izinlerle kurulan pahalı setleriyle tam bir üstün yapımdı. John Huston’ın çekimlerin nasıl geçtiği sorusuna verdiği yanıt, prodüksiyonun ihtişamını daha da ortaya çıkarıyor: “Tanrı’nın nasıl becerdiğini bilmem ama ben felaket zorluk çekiyorum”.

    passi.gifThe Passion of Christ / Tutku: Hz. İsa’nın Çilesi
    Sinema tarihinin en çok kâr eden filmi olma yolunda hızla ilerleyen Mel Gibson yapımı. Gibson’n kendi bağımsız şirketi Icon dahilinde gerçekleştirdiği Aramca ve Latince çekilen filmin gişesinin bu kadar sağlam olması, tabii ki konusuyla ilgili. İsa’nın (James Caviezel) çarmıha gerilmeden önceki son 12 saatini konu alan yapım, ‘Titanik’in rekorunu kıran film unvanının yanında sinema tarihinin en çok tartışılan filmlerinden biri olmaya da aday. İsa’nın yaşadığı çileyi olabilecek en gerçekçi üslupta aktarmak isteyen Gibson’ın, çarmıha gerilme işlemini tüm şiddetiyle perdeye getirmesi, filmi izleyen 56 yaşındaki bir kadının kalp krizi geçirmesine yol açtı. ‘Brian’ın Hayatı’nı ‘İsa’nın Çilesi’ne tercih ettiğini dile getiren eski Monty Phytoncu Eric Idle, Gibson’ın filmiyle “kutsal snuff” diye dalga geçti. Ama asıl fırtına ‘İsa’nın Çilesi’nin Yahudilere karşı takındığı tutum dolayısıyla koptu. Zaten, Yahudi soykırımının gerçekliğini kabul etmediğini açıklayan babasını yalanlamamaktan sabıkalı Gibson, ‘İsa’nın Çilesi’nde Yahudilerin temsilinden dolayı anti-semitizmi hortlatmakla suçlandı.

    amen.gifAmen
    Tartışmaya endeksli politik filmlerin yaratıcısı Costa Gavras, Vatikan’ın II. Dünya Savaşı’ndaki tutumunu konu alan bir hikâye çekeceğini duyurduğunda kaçınılmaz bir şekilde tepkiler de dile geldi. Bu ay ‘Münih’te seyredeceğimiz Matthieu Kassovitz’le Ulrich Tukur’un başrollerini oynadığı film, önce Olivier Toscani’nin (Benetton reklamlarının sansasyonel fotoğrafçısı) tasarladığı afişle olay yarattı. Afişin gamalıya dönüşen haç imgesi, Vatikanlıları bayağı kızdırdı. Vatikanlıların soykırım sırasında bilinçli olarak takındıkları vurdumduymaz tavrı yıllar sonra filmiyle gündeme getiren Gavras da haliyle din otoritelerinin tepkisini çekti.

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.