Dilin günahlari
- Bu konu 2 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
8. Temmuz 2008: 20:04 #25260AnonimPasif
DİLİN GÜNAHLARI
Yakup 3:1-12
Kardeslerim, biz ögretmenlerin daha titiz bir yargilamadan geçecegini biliyorsunuz; bu nedenle çogunuz ögretmen olmayin.
Çünkü hepimiz çok hata yapariz. Sözleriyle hata yapmayan kimse, bütün bedenini de dizginleyebilen yetkin bir kisidir.
Bize boyun egmeleri için atlarin agzina gem vururuz, böylece bütün bedenlerini yönlendiririz.
Düsünün, gemiler de o kadar büyük oldugu, güçlü rüzgarlar tarafindan sürüklendigi halde, dümencinin gönlü nereye isterse küçücük bir dümenle o yöne çevrilirler.
Bunun gibi, dil de bedenin küçük bir üyesidir, ama büyük islerle övünür. Düsünün, küçücük bir kivilcim koca bir ormani tutusturabilir.
Dil de bir ates, bedenimizin üyeleri arasinda bir kötülük dünyasidir. Bütün varligimizi kirletir. Cehennemden alevlenmis olarak yasamimizin gidisini alevlendirir.
Insan soyu, her tür yabanil hayvani, kusu, sürüngeni ve deniz yaratigini evcillestirmis ve evcillestirmektedir.
Ama dili hiçbir insan evcillestiremez. Dil öldürücü zehirle dolu, dinmeyen bir kötülüktür.
Dilimizle Rab’bi, Baba’yi överiz. Yine dilimizle Tanri’ya benzer yaratilmis insana söveriz.
Övgü ve sövgü ayni agizdan çikar. Kardeslerim, bu böyle olmamali.
Bir pinar ayni gözden tatli ve aci su akitir mi?
Kardeslerim, incir agaci zeytin ya da asma incir verebilir mi? Bunun gibi, tuzlu su kaynagi tatli su veremez.
1- Yalan söylemek : Sözlük anlamı gerçek olmayanı başkalarına aktarmak, başkalarını kandırmak için, başkalarını zor duruma sokmak için gerçek dışı sözler söylemektir. Kutsal Kitab’a da baktığımız zaman Yalan Tanrı’nın en çok nefret ettiği şeylerden biridir bu yüzdende on emrin içerisinde yer almaktadır. Tanrı neden yalandan nefret eder çünkü kendisi gerçektir de ondan kendisi gerçek olduğu içinde kendisine inananların da gerçekte yaşamalarını ister. Kutsal Kitap Tanrı’yı bize gerçek olarak tanıtırken aynı zamanda şeytanı da yalancı olarak tanıtıyor.
Ayet diyor ki Yuhanna 8;44 =“siz babanız iblistensiniz ve babanızın arzularını yerine getirmek istiyorsunuz. O başlangıçtan beri katildi. Gerçeğe bağlı kalmadı. Çünkü onda gerçek yoktur. Yalan söylemesi doğaldır, çünkü o yalancıdır ve yalanın babasıdır.”
Kutsal kitap şeytanı yalanın kaynağı olarak gösteriyor Tanrı’yı ise gerçeğin ve doğruluğun kaynağı olarak gösteriyor. Bu demek oluyor ki bizler gerçekleri ifade ettiğimiz zaman Tanrı’ya kulluk etmiş oluyoruz. Yalan söylediğimiz zaman ise şeytana ve Kutsal Kitap bu konuda çok ciddi şeyler söylüyor. İki efendiye kulluk edilmeyeceğinden bahsediyor. Bazen yaşamlarımızda buna pek dikkat etmiyoruz. Oysa bu konuda çok dikkatli olmalıyız çünkü biz birine karşı yalan söylediğimiz zaman aslında o yalanı Tanrı’ya söylemiş oluyoruz.
Elçilerin işlerinde bunun örneğini görebiliriz. Elç.iş 5: 3-4Petrus ona, “Hananya, nasil oldu da Seytan’a uydun*, Kutsal Ruh’a yalan söyleyip tarlanin parasinin bir kismini kendine sakladin?” dedi. “Tarla satilmadan önce sana ait degil miydi? Sen onu sattiktan sonra da parayi diledigin gibi kullanamaz miydin? Neden yüreginde böyle bir düzen kurdun? Sen insanlara degil, Tanri’ya yalan söylemis oldun.”
Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın yalana ne denli tahammülsüz olduğunu görmemiz mümkündür. Hananya ve Safira’nın yalanları, aldatıcılıkları nedeni ile Tanrı’nın yargısı ile karşı karşıya geldiler. Tanrı’yı hoşnut etmek isteyen her Mesih imanlısı daima kendisini her türlü yalandan uzak tutmalıdır. Bazı insanlar küçük yalanlardan zarar gelmez şeklindeki ifadelerin arkasına saklanarak kendilerini aldatmaya çalışırlar. Hatta bu küçük denilen yalanlara beyaz yalanlar ismini takmaktalar. Oysa yalan adeta küçük bir ip gibidir. Bir ip insanı asmaz, öldürmez ama bir ip bir ip daha derken ip oldukça kalınlaşır ve insanı gerçekten boğabilecek hale gelir. Bu nedenle yalanın büyüğü küçüğü yoktur. Bu noktada Mesih’in bize öğrettiği gibi evetimiz evet hayırımız hayır olmalıdır. Ancak böylesine dürüst bir tanıklık Mesih’i tanıtacaktır.
2-) Eleştiri ve yargılamak : Eleştiri aslında toplulukların bir kanserdir diyebiliriz. Birçok insan bu hastalığa yakalanmış durumdadır. Sürekli olarak kendi değer yargılarına göre başkalarını yargılar ve eleştirir dururlar. İncil bu konuda diyor ki “başkalarını yargılamayın ki sizde yargılanmayasınız. Çünkü nasıl yargılarsanız öyle yargılanacaksınız. Hangi ölçekle verirseniz aynı ölçekle alacaksınız.” Tabiki bizler birbirimizi eleştirmeliyiz ama eleştirilerimiz her zaman ilk olarak Kutsal Kitab’a göre olmalı, sonrada merhametli ve yapıcı yönde olmalıdır. Eleştirilerimizde merhameti unutursak ve katı bir şekilde insanları eleştirirsek o zaman eleştirilerimiz yapıcı değil yıkıcı olacaktır. Çünkü Kutsal Kitapta Tanrı’nın kullandığı metod budur. Kiliselere yazılan mektuplara baktığımızda Tanrı onları eleştirirken daima merhametle yaklaşıyor.
Ein Ştain’ın sözü ;İnsanların önyargılarını yıkmak, Atomu parçalamaktan daha
Zordur.
Yuhanna 7;24 =“Dış görünüşe göre yargılamayın yargınız adil olsun.”
Yakup 4;11= “kardeşlerim birbirinizi yermeyin. Kardeşini yeren yada yargılayan kişi, yasayı yermiş yada yargılamış olur. Yasayı yargılarsan, Yasa’nın uygulayıcısı değil, yargılayıcısı olursun. Oysa tek yasa koyucu, tek yargıç vardır, kurtarmaya da mahvetmeye de gücü yeten O’dur. Ya komşunu yargılayan sen kim oluyorsun?18. Ağustos 2008: 6:43 #30207AnonimPasif1.Pe.3: 10 Şöyle ki,
“Yaşamdan zevk almak,
İyi günler görmek isteyen,
Dilini kötülükten,
Dudaklarını yalandan uzak tutsun.Yaşamımız iyi görünsede görünmesede, zevk almalıyız.
Hayattan keyif almak ve iyi günler görmek, olumlu bir dile ve düşünceye sahip olmak la başlar.
Dil düşüncelerimizin yansımasıdır. İfade aracıdır.
Düşünmeden, dilden sözler beklemek ne komik olur degilmi!
Dilimizi yönlendirmek ve olumlu şeyler söylemesini sağlamak için düşüncelerimizin yenilenmesi gerekmektedir.
Rab’be yaklaştıkça, O’nun sözleriyle beslendikçe, düşüncelerimiz yenilenecek, yeni yaşamdaki güzelliklerle kucaklaşacak ve olumsuzlukları kıracağızdır.Bilmeliyiz ki söylediğimiz her yalan, bizleri Tanrı’dan uzaklaştırır.
Tanrı gerçektir.
O’nun egemenliğinde yalana asla yer yoktur.
Evetimizin evet, hayırımızın hayır olması gereklidir.
Tüm bu evet ve hayırlarımız da gerçeği yansıtmalıdır.
Yaşamlarımız la Rab’bin gerçeğini yansıtmalıyız.
Karanlık ta değil, Işık’ta yürümeliyiz.
sevgiyleee -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.