Cehennemin dibi:-

  • Bu konu 6 izleyen ve 6 yanıt içeriyor.
7 yazı görüntüleniyor - 1 ile 7 arası (toplam 7)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26456
    Anonim
    Pasif

    CEHENNEMİN DİBİ:

    Yıllardır Rab’den bir kilise binası istemiştik. Binasız olmuyordu. Kuzuları toplayacak bir yerimiz yoktu. Bu yüzden hep dağılıyorlardı. Binadan binaya kovulduk, yerden yere taşındık; ama yine de olmadı. Nerdeyse herkesten tokat yedik, kirayı peşin ödedik ama yine de kovulduk. Ev sahipleri otoritelerden korktukları için, bir Hristiyan topluluğuna bina kiralamak istemiyorlarken; komşular da, aktif bir düşmanlık ile “Evi kiliseye çevirdiler” deyip polisi aramakta tereddüt etmemişlerdi. Bu olaylar çok defa tekrarlanmıştı. Neredeyse ümitsizliğe kapılmak üzereydik.

    Sonunda Rab bize, cehennemin dibinde, yıkık dökük bir bina verdi. Elektriği, suyu, mutfağı veya tuvaleti yoktu. Bina duvarları berbat halde, sıva ve boya gerektiriyordu. Ama yine de büyük bir coşku ile satın aldık. Fiat çok uygundu. Bütün kilise bir olup, canla, başla çalışıp bu binayı bitirecektik. Bu yıkık dökük bina, bizim için “Rab’bin Evi” idi. Onu sevdik, dört elle sarıldık. Kadın erkek demeden, toz toprak içerisinde uğraştık, temizledik, örümceklerini epey rahatsız ettik. Tozlar, kadınlarımızın kirpiklerinde ve yüzlerinde adeta putra olmuştu. Dua ile gittik, dua ile ve yorgun bir halde geri döndük.

    Cehennemin dibi dedik. Cehennemin Dibini hiç görmediyseniz, nasıl olduğunu merak ediyorsanız, bizi ziyaret edebilirsiniz. Orda insanlar hep birbirleriyle kavga ediyorlar. Sevgi diye birşey yoktur. Barış, huzur yolu bilmezler. Çekememezlik ve düşmanlık çok. “Cehennemin Dibi” ismini de zaten biz değil, o bölge insanı koymuş. Daha ilk günden millet bize düşman kesilmiş, bircik bircik gelip ifadelerimizi almaya başlamışlardı. “Ne yapıyorsunuz burayı?”, “Kilise mi olacak?”, “Burdakilerin hepsi Müslümandır”, “Niyetiniz ne?”. Yaşlı bir kadıncağız hemen içeriye girip, Mekke’nin bir resmi ile çıkıyor ve bize gösteriyor. Resmi öpüyor. Birşey söylemiyor ama, çok şey söylüyor. Biz ise sessiz sessiz, sadece dua ediyoruz.

    Bayanlarımız, sadece binamızı süpürmekle kalmamış, o mahalledeki aylardır, hatta belki de yıllardır hiç süpürülmemiş bütün çöpleri de süpürmüşler, etrafı tertemiz etmişlerdi. Herkes hayretler içerisinde bakıp durdu. “Bunlar bunu niye yapıyor? Niye başkalarının evlerinin önünü süpürüyorlar?” diye merakla baktılar. Biraz sonra, bizim kiraladığımız çöp kamyonu geldi. Üç-dört yol çöp attık. Bunu gören komşular, evlerindeki birikmiş bütün çöp ve istenmiyen eşyalarını getirip, “Sizin çöp kamyonuna atabilirmiyiz?” dediler. “Elbette. Buyurun!” deyince, neredeyse bir kamyon daha çöp çıktı. Biraz sonra, bir de baktık ki, birileri gidip bizlere kahve yapmış. Başkaları ise, kurumuş ve tozlu boğazlarımız için soğuk su getirdi. İçimizde sevinç gözyaşları oluştu. O gün Rab’be binbir şükür ile eve dönmüştük.

    İsa Mesih: “Ben Kilisemi kuracağım ve Cehennemin (ölüler diyarının) Kapıları buna engel olamayacak” (Matta 16:18). Ne harika bir ayet. Sanki da bizim için yazılmış. Evet, Cehennemin dibine gitmiştik ve ordan ölüleri, kaybolanları alıp çıkaracaktık ve kimse de buna engel olamayacaktı. Ne Şeytan, ne de Cehennemin Kapıları. Sevgi, her zaman nefreti yenecek; Rab her zaman Şeytan’a galip gelecekti.

    Ama savaş bitmemişti. Şeytan, kölelerini bir türlü bırakmak istemiyordu. Onları her seferinde, bizlere karşı körükler, bize saldırtırdı. Bina eksikliklerini, çok sınırlı bütçemiz, gayretlerimiz ve korku ve dua ile tamamlamaya başladık. Korku, kendi yetersizliğimizden kaynaklanıyordu. Sağ yanağımıza vurana, sol yanağımızı verebilmemiz için yalvarıyorduk. “Rab; biz değil, Sen” diyorduk içimizden. Ortak kullanım olan dama bir su deposu koymaya çalıştık. Su tesisatçılarını şaşkına çevirdiler: “Hayır, oraya koyamazsın” dediler; başka yere çekilip monte edildiğinde de, bir başkası, “Bunu buradan hemen kaldıracaksın” buyrukları yağmaya başladı. Su tesisatçıları oradan koşarak kaçtılar, “Abi, biz oraya gitmiyoruz. Kusura bakma. Canımızı zor kurtardık” dediler bana.

    Hemen diğer işleri bırakıp oraya gittim. “Kim, niye itiraz ediyor?” dedim. Hepsi birden çıktı. “Sen bu dama koyamazsın” dediler. Halbuki bizim de en az onlar kadar hakkımız vardı. Polis çağırsalar, mahkemeye verseler bile, biz haklı çıkardık. Bunu bildiğimizi onlara da söyledikten sonra, “Bakınız, yine de hiç kimseyi kırmak veya üzmek istemiyoruz. Bize kimsenin kullanmadığı bir yer gösterin, oraya koyalım” dedik. Böyle olduğu halde, tam 4 defa deponun yerini değiştirdiler bize. Yüzlerce lira harcadık boşu boşuna, tesisatı değiştirdik. Yine de, “Buraya koyamazsın. Sıcak gecelerde ben, eşim ve çocuklarım gelip de bu damda yatırız. Onun için deponu kaldıracaksın” diyen de oldu. Rab: “Sizi bir kilometre yürütmek isteyenle, iki kilometre yürüyün” dedi. Biz dört kilometre yürümüştük. En son, lider konumunda görünen bir azılının, kalbinin yumuşadığını gördük. En fazla düşmanlığı o yapmıştı. Şimdi ise bizim tarafımıza geçmiş, bizi savunmaya, haklı olduğumuzu söylemeye başlamıştı. Sonra da, yalnız kaldığımızda, imanımız hakkında soru sormaya başlamıştı. Sevgi, bir kez daha nefreti yenmiş, karanlık bulutları darmadağın etmişti. Ama bu sevgide, Rab’be sımsıkı sarılan bir iman ve bitmiyen dualar vardı. Yine zafer ve mutlulukla, Rab’be şükrederek eve döndük.

    Her oraya gittiğimizde, Şeytan yeni birşeyler bulup saldırtıyordu. Sağdan, soldan, kendisine ait olanları getirtip, rezillik yapıyor, zorluk çıkarıyordu. Birilerinin galvanize demir su borusu patladı. Bizi suçladı. “Biz yapmadık” dedik, “Ama sizi üzmemek için ödeyeceğiz” dedik ve ödedik. Aylardır kimse bize, geçici seyyar elektrik vermek istemedi. Duvara bir delik bile açamıyorduk. Generatör getirelim dedik, engel oldular: “Hayır, generatör çalıştırmayacaksınız. Ses beni rahatsız eder” dedi bir kadın ve gelip generatörün fişini çekti, “Erkeksen çalıştır bakalım” dedi.

    Başka bir gün, binamızın dışını boyatıyorduk. “Kalan boyanız varsa, benim evin önünü de boyatabilirmisin oğlum?” dedi yaşlı bir bayan. Kalan boya falan yoktu ama, “Elbette teyze” dedik ve boyattık. Bunu gören başkaları da ‘Kalan Boya’yı sordu. Derken birkaç ev boyattık mahallede ücretsiz. Bazıları ise, mahallenin temizlendiğini, boyandığını ve güzelleştiğini görünce, onlarca yıl hiç boyanmamış evlerini, kapılarını ve duvarlarını boyatmaya başladılar. Bu ara, bazıları artık bize elektrik de vermeye razı oldu ve yerimizin açılmasını dört gözle beklediklerini söylediler. Yüreğimizin derinliklerinde mutluluk ve Rab’bimize övgülerle yine evimize döndük. Hiç yenilmedik. Hep galip geldik. Ama bu hakikat, ancak ruhsal gözlüklerle bakıldığında görülür. Dünyasal gözlüklerle bakıldığında ise, sadece yenilgi görülür. İsa’nın çarmıhı gibi.

    Binamız halâ bitmedi. Ama daha ağzımızı açıp Rab’bi tebliğ etmediğimiz halde, orda Rab’bi bilmek isteyen, onu hisseden, güzelliğini tadan insanlar olduğuna inanıyoruz. Rab onları ‘Cehennemin Dibi’nden çekip çıkaracaktır. Buna inanıyoruz ve O’na şükrediyoruz.

    Esenlikler Dilerim,
    Sevgi ve Dualarımla.

    #33559
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Kemal Abi

    Sabah saatin 7 si ve bilgisayarımı açar açmaz Rab’bin cocuklarına yakışır tanıklıklarla dolu bu örnek yazınızı bir solukda okudum.Kendimi biran sizin yanınızdaymış gibi düşündüm.Sizler gibi sevindim,coşkuyla doldum.hüzünlendim ümitsizlige kapıldım biran.Ama her seferinde gayretinizi,sevginizi ve Rab’bin sözleriyle süslenmiş teşvik edici yazılarınızla yine tatlı bir “gururla”gögsüm kabardi.Iste Rab’bin cocukları böyledir dedim.Rab iste böyle yüceltilir dedim.Çogu kez de utandım.Bizler acaba gündelik yaşamımızda Rab’bimizin adını böyle yüceltebiliyor muyuz?

    Inanmayanlar arasında olumlu bir yaşam sürün.Öyle ki, kötülük yapanlarmışsınız gibi size iftira etseler de,iyi işlerinizi görerek Tanrı’yi, kendilerine yaklaştıgı gün yüceltsinler. 1.Petrus 2,12

    Siz iyilik yapmakta gayretli olursanız,size kim kötülük yapacak?Dogruluk ugruna acı çekseniz bile, ne mutlu size!Insanların”korktugundan korkmayın,ürkmeyin.”Mesih’i Rab olarak yüreklerinizde kutsayın.Icinizdeki umudun nedenini soran herkese uygun bir yanıt vermeye her zaman hazır olun.Yanlız bunu yumuşak huyla,saygıyla yapın.Vicdanınızı temiz tutun.Öyle ki Mesih’e ait sürdürdügünüz olumlu yaşamı kınayanlar,size ettikleri iftiradan utansınlar. 1.Petrus 3,13-16


    Rab nasıl ki bu karanlık dünyaya ışık olarak geldi ve karanlıkta parladı,sizler de “Cehennemin Dibinde” ordaki insanlara ışık olun.Cehennemin dibi Rab’bin cennetine giden dar ve çetin yolun baslangıcı ve hedefi haline gelip birçoklarının kurtuluşu için araç olsun.Bizler çok bereket aldık bu yazınızdan,cesaretlendik,umudumuz tazelendi.Rab’bim de sizleri bereketlesin,cesaretlendirsin ve sizleri tuz ve ışık olarak kullanmaya devam etsin.

    Sevgi,saygı ve dualarımla.

    #33560
    Anonim
    Pasif

    Değerli abimiz,
    Kilisenizin geçirdiği aşama ve bu süre içinde kardeşlerin tutum ve tavırları bana çok teşvik verdi. Işığın karanlığı yenmesi, iyiliğin kötülüğü yenmesi hep düşlediğimiz şeyler değilmi zaten. Kiliseniz için dua ediyorum ki Rab aranızdaki bu güzel dayanışmayı sağlamlaştırsın ve çevreden gelen tepkilere karşı takındığınız tutumunuzun bozulmasına izin vermesin.
    «Dünyanın ışığı sizsiniz. Tepenin üzerine kurulan kent gizlenemez. 15İnsanlar da kandil yakıp tahıl ölçeği altına koymazlar. Tersine, kandilliğe koyarlar; oradan da evdekilerin hepsine ışık verir. 16Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerde olan Babanızı yüceltsinler!
    Cehennemin dibinde de olsa , ışık ışıktır :) Ve gittiği her yeri aydınatır. Cehennemin dibinde yanmaya başlayan bu ışık birçok kaybolmuş kuzuyu bir araya getirecek ve Rabbin engin sevgisini tadıp O’nu tanıyacaklar. Ve cehennemim dibi, cennet bahçesi olacak.
    Dualarımdasınız, Rabbim kilisenizi ve oradaki tüm kardeşlerimi bereketlesin ve korusun.
    Esen kalın.

    #34634
    Anonim
    Pasif

    Değerli Kemal Abi,cehennemin dibi adlı yazın eski tarihli ama ben henüz okudum. Okudukça da size yapılanlar( yemin ediyorum) ki, bana yapılmış gibi üzüntü ve öfke duydum. Ve kalbim nerede olduğunuzu bilmesem de oralara gitti sanki. Keşke dedim;ben de orada olsaydım da (müslüman olmama rağmen)sizler için bişeylerin ucundan tutsaydım, az yada çok bir yardımım dokunabilmiş olsaydı. Hatta kıskandım bile sizi ve o an yanınızdakileri..Değerleriniz uğruna nelere katlanmışsınız, katlanıyorsunuz…Kilisenizin son durumunu merak ediyorum, sıkıntılarınızın bitmiş olması için dua ediyorum…Dualarım ve kalbim sizlerle…

    #34628
    Anonim
    Pasif

    Yazıyı ilk olarak gördüm ben de şu an… Ne diyeyim ki… Eklenecek bir şey yok. Gözlere yaşlar geliyor gerçi…

    #34612
    Anonim
    Pasif
    Viran dede;17564 wrote:
    Yazıyı ilk olarak gördüm ben de şu an… Ne diyeyim ki… Eklenecek bir şey yok. Gözlere yaşlar geliyor gerçi…

    Sevgili Viran dede

    Ben de aglamayi sevenlerdenim…

    Paylasmak ne güzel..

    Sevgi ve saygiyla…

    #34643
    Anonim
    Pasif

    Evet,gerçekten dramatik bir konu,devamlı çırpınış,devamlı birilerine birşeyler gösterme çabası,tabiki olumlu yönde,,,hatta başkasının masrafını üstlenme,hasarın sorumlusu olmamasına rağmen,işler olumlu giderken tekrardan olumsuzlaşması,,,oyfff sevgili Kemal abi neler yaşamışınız böyle ! bizde zor durumdayız,spor salonuna çevirilen Kilise,Valilikle yapılan yazışmalar sonucunda tekrardan imanlılara verilecekmi? onu bekliyoruz,bizden dualarınızı esirgemeyin,Rab be kalpten dua edin bizim için,tşkler.

7 yazı görüntüleniyor - 1 ile 7 arası (toplam 7)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.