Bir Müslümanın sorular
- Bu konu 6 izleyen ve 8 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
25. Nisan 2010: 8:39 #26854AnonimPasif
Yabancı bir müslüman bir şahıs(arkadaş diyemeyeceğim kadar kaba), bana Kutsal Kitap’ın insan yapımı olduğunu söyledi ve bunu desteklemek adına da Kutsal Kitap’ta ilk insan Adem’in 5,800 yıl kadar önce yaşadığı hatta Yahudiler’in buna göre bir takvim yarattığını böylece arkeolojik bulgularla desteklendiği söyledi, ve ilk insanların yaşadığı tarihe göre bunun yanlış olduğunu söyledi. Ayrıca İsa’nın yanında çarmıha gerilenlerin hırsız olduğunu ve bu suça göre Roma kanunlarınca çarmıha gerilmemelerini söyledi. Yine ayrıca çarmıhta gerilen bir insan çarmıhta çürümeye terkedilirmiş ve gömülmezmiş. İsa’yı nasıl indirip, gömdüler o zaman diyor. Son olarakta Kutsal Kitap’ta ki yaratılış kısmına göre evren 24 saatlik zaman dilimlerinden oluşan 6 günde yaratıldı diyor fakat bilim adamlarına göre milyarlarca yılmış bu. Yeterince bilgim olmadığı için bir şahısa cevap veremedim, lütfen beni aydınlatın.
25. Nisan 2010: 9:50 #34943AnonimPasifKardeşim Sacratus… İnciller’deki anlatılarda Hz. İsa ile birlikte çarmıha gerilen iki kişinin ‘hırsız’ değil ‘haydut’ ve ‘eşkiya’ oldukları yazılıdır. Yunanca orijinal metinlerdeki kelime bu anlamdadır. Haydutluk ve eşkiyalık ise testi çalmak türünden bir hırsızlığa işaret eden kelimeler değildir elbet. İnsan katledip soyma, devlete karşı zorbalıkta bulunma türünden eylemlere işaret eden kelimelerdir.
Yaradılış’ın sürecinin altı-yedi gün sürmesi mevzuu ile ilgili bilgiyi Gökhan kardeşimizin ‘Yaratılış’ ilintisinde yazılı cevapta bulabilirsin…
25. Nisan 2010: 13:27 #34944AnonimPasifSevgili Sacratus,
Sorularınızı ve araştırmalarınızı forumdan takip ediyorum.Ben de Mesih inanlısı değilim şuan,aradığınız cevapları veremem ama,sizi bu genç yaşınızda,bir çok arkadaşınız gününü gün ederken,bi boşvermişlik içindeyken araştırmalarınız ve dikkatiniz nedeniyle tebrik ediyorum.
Umarım Tanrı size de doğru yolu gösterir…
Esenlikler…26. Nisan 2010: 7:32 #34950AnonimPasif@Aria 18077 wrote:
Sevgili Sacratus,
Sorularınızı ve araştırmalarınızı forumdan takip ediyorum.Ben de Mesih inanlısı değilim şuan,aradığınız cevapları veremem ama,sizi bu genç yaşınızda,bir çok arkadaşınız gününü gün ederken,bi boşvermişlik içindeyken araştırmalarınız ve dikkatiniz nedeniyle tebrik ediyorum.
Umarım Tanrı size de doğru yolu gösterir…
Esenlikler…Tüm kalbimle Âmin diyorum…
Özdeyişler 8,17 Beni sevenleri ben de severim, Gayretle arayan beni bulur.
Elbette yazılmış olduğu gibi gayretle arayan Rab’i bulacaktır. Sevgili kardeşim Sacratus her zaman şöyle düşünürüm, eğer kafamızda soru işaretleri varsa bunlara cevaplar bulmalıyız, çünkü eğer cevaplanmamış sorularımız varsa şeytan bunları bize karşı silah olarak kullanır… Oysa bizler de bu tür ruhsal silahlara karşı yine ruhsal silahlarla silahlanmalıyız çünkü ruhsal bir savaşın içerisindeyiz…
Efesliler 6
14-15 Böylece, belinizi gerçekle kuşatmış, göğsünüze doğruluk zırhını takmış ve ayaklarınıza esenlik Müjdesi’ni yayma hazırlığını giymiş olarak yerinizde durun.
16 Bunların hepsine ek olarak, Şeytan’ın bütün ateşli oklarını söndürebileceğiniz iman kalkanını alın.
17 Kurtuluş miğferini ve Ruh’un kılıcını, yani Tanrı sözünü alın.
Sevgili Viran Dede’nin de söylediği gibi Isa Mesih ile birlikte çarmıha gerilenler çarmıh cezasını hak etmiş olan haydutlardır, onları basit suçlular gibi görmemek gerekir, kutsal metinler bunu kanıtlar niteliktedir.
Luka 23,33 Kafatası denilen yere vardıklarında İsa’yı, biri sağında öbürü solunda olmak üzere, iki suçluyla birlikte çarmıha gerdiler.
Bu ise şu peygamberlik sözü yerine gelsin diye oldu,
Luka 22,37 Size şunu söyleyeyim, yazılmış olan şu sözün yaşamımda yerine gelmesi gerekiyor: ‹O, suçlularla bir sayıldı.› Gerçekten de benimle ilgili yazılmış olanlar yerine gelmektedir.››
Çarmıh cezasına gelince, çarmıh cezasının bir çok şekli vardır, bir çok uygulama biçimi vardır, çarmıha gerilen kişilerin öldükten sonra çarmıh üzerinde yakıldığı belgelenir ancak sağlık koşulları nedeni ile çarmıh üzerinde bırakılmazlar, çarmıhtaki amaç kişinin acı çekerek ölmesidir, Kutsal Metin’lere göz atarsak Isa Mesih ile birlikte çarmıha gerilen diğerlerinin ayaklarının kırıldığını görüyoruz, bu uygulama ise ölüm çabuk gerçekleşsin diye yapılır, ayakları kırılan kişi o pozisyonda iken kolları ile vücut ağırlığını taşıyamaz, diyafram kapanır ve nefessiz kalarak ölür…
Dünyanın yaratılışı konusuna gelince, 24 saatlik 6 gün olduğuna dair bir ifade yoktur, 6 gün denmiştir, ayrıca bilim adamları denizin altından horst ve graben olayı sonucu yeni çıkan bir adanın üzerinde nasıl kara canlıları olduğunu bile çözemiyorlar, bilim bizlere Tanrı’nın varlığını kanıtlar, ayrıca Kutsal Kitap’taki birçok ifade, mesela Isa Mesih’in böğrüne bir mızrak saplanması sonucu kan ve su gelmesi, o gün bilinmese de bugün, ölen kişinin kanının sulandığı gerçeği ile kanıtlanmıştır.
Diğer tarafta sevgili kardeşim, bu tarz insanların söyledikleri kafanızı karıştırmasın, çünkü kendi inançları hurafelerle, gerçeğe aykırı olan ipe sapa gelmez saçmalıklarla dolu iken, doğru olabilmek adına doğru olana çamur atmaktan geri kalmazlar.
1.Petrus 2,2 Yeni doğmuş bebekler gibi, hilesiz sütü andıran Tanrı sözünü özleyin ki, bununla beslenip büyüyerek kurtuluşa erişesiniz.
Tanrı sözüyle beslenip büyümen dilek ve dualarımla, esenlik içerisinde sevgi ile kal…
28. Nisan 2010: 0:22 #34959AnonimPasifCevaplarınız için çok teşekkür ederim fakat Kutsal Kitap’ta ilk insan Adem’in hesaplandığında 5,800 yıl kadar önce yaşadığı hatta Yahudiler’in buna göre bir takvim yarattığı kısmını hala anlayamadım. İlk insanın bilimsel kanıtları ile uyuşmamakta çünkü. Fakat diğer yandan Eski Ahit’te Nefil / Nephilim olarak geçen varlıkların arkeolojik kazılar sonucu bulunduğu söyleniyor. Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.
28. Nisan 2010: 20:44 #34974AnonimPasifSacratus;18119 wrote:Cevaplarınız için çok teşekkür ederim fakat Kutsal Kitap’ta ilk insan Adem’in hesaplandığında 5,800 yıl kadar önce yaşadığı hatta Yahudiler’in buna göre bir takvim yarattığı kısmını hala anlayamadım. İlk insanın bilimsel kanıtları ile uyuşmamakta çünkü. Fakat diğer yandan Eski Ahit’te Nefil / Nephilim olarak geçen varlıkların arkeolojik kazılar sonucu bulunduğu söyleniyor. Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.Sevgili Sacratus
Kutsal Kitap bir bilim kitabi degildir fakat simdiye kadar yapilan arkeolojik kazilardan cikan tarihi dogrular hep Kutsal Kitab’i dogrular niteliktedir.
Dünyamizin da öyle yasli ve milyar yasinda oldugu kanitlanmis ve dogru olan seyler degildir.Bunlar hep bir iddiadir ya da teoridir.Tam olarak ispatlanmis ve Kutsal Kitab’i cürütecek bir buluntu yoktur, olmamistir.Bu konuda cok degerli imanli bilim adamlarinin aciklamalari ve kitaplari vardir.Örnegin Almancaniz olsaydi Prof.Dr.Werner Gitt’in güzel bir matematiksel calismasini size yollayabilirdim.
Tekrar söylüyorum herhangi bir bilim dalinin Kutsal Kitab’i cürüttügü ve celiski ortaya cikardigi yoktur.Sadece bol bol ortada dolasan iddia ve iftiralar vardir.
Sevgiler
29. Nisan 2010: 10:11 #34978AnonimPasifSevgili Sacratus, Kores kardeşimizin dediği de göz önünde bulundurulmalı şüphesiz. Evrim ve arzın yaşı konusunda henüz pek de dayanılır bir bilimsel bilgiye sahip değiliz, insan nesli olarak. Tartışılan şeyler bunlar hala, her ne kadar ‘evrimci’ taifenin iddiaları bu aralar ‘moda’ oluşturmuşsa da.
Ama görüşümce (ki bu sadece benim görüşüm değildir) Eski Ahit’te mit anlatısından tarih anlatısına bir geçiş vardır ki farkına varılması çok önemlidir. Adem ile Havva, Nuh’un tufanı, Babil kulesi gibi anlatıların salt ve katı tarihi bir algılayışla değerlendirilmeleri yanlış olur. Kadim zamanlarda aşkınlıkla aşkın olmayanın birbirine değdiği noktalar hakkında mit dilinin (mesel dili)nin kullanılışı gayetle meşru sayılan bir şeydi. Hz. İsa Mesih’in kendisinin insan varlığının en can yeri konularını bile mesellerle ele alması hiç tesadüfi değildir. O’nun zamanında hala süregelen bir gelenekti, besbelli, hayatla ilgili derin bir olguyu mesellerle izah etmek.
Bizim, günümüz dünyasında, rasyonalist (akılcı) tarih algılayışı yegane yaklaşım sayılıp mutlaklaştırılmış olduğundan mit diliyle anlatılmış gerçekleri bile rasyonalist filtreler aracılığı ile irdeleme eğilimi vardır. Bu tür bir eğilim, ama, doğru yoruma ciddi bir engel oluşturur.
Şamanizm dünyasında bizim, bugünün insanının algıladığı şekilde bir tarih anlayışı yoktur mesela. Şamanist toplumlar mit zamanı denen bir zaman kavramına sahiplerdir. Yaklaşık tüm kadim toplumlarda var olan bir olgudur bu, her ne kadar muhtelif şekillerde belirmişse de. Dede Korkut masalları, Ortadoğu medeniyetleri, Yunan ve Kuzey Avrupa mitolojileri varlığı izah etmek için mesel dilinin kullanıldığı anlatılardır hep. Hatta dünya halk masalları bir meseller edebiyatıdır aslında. Nasrettin Hoca fıkraları mesel edebiyatının en karakteristik örneklerindendir, söz gelimi.
Geçen asrın (ve, hala, bugünün de) en büyük din tarihçilerinden merhum Mircea Eliade’nin kitaplarını okumanızı tavsiye ederim. Bazıları Türkçe’ye de çevrilmiştir her halde.
Esenlikler…
29. Nisan 2010: 22:41 #34985AnonimPasifSevgili Sacratus kardesimize ve diger kardeslerimize degindikleri bu guzel konulardan dolayi tesekkur ederim.
Bilimsel olarak Dunyanin Var olusunun ve Ilk insan Olan Adem ile Havva”nin ne kadar once yasadigi konusuda bir cok tarih soz konusudur. Bu durumda Bilimsel olarak yapilan arastirmalarin Hangi metot ile yapildiginin cok onemli oldugunu bilmenizi isterim. Ayni zamanda Bu tarihe kadar henuz “Kesin” olarak sonuc verebilen bir metodun olmadigini hatta bu testlerin genel anlamda hatali sonuc verdigi bir cok kez kanitlanmistir.
Su anda Bilim Dunyasinin Kullandigi Metot KARBON-14 metodur.
Nitekim karbon-14 testinin pek güvenilir olmadigi bircok somut bulguyla anlasilmis bulunmaktadir. Yaslari kesin olarak bilinen örnekler üzerinde yapilan karbon-14 testlerinin bircok kez hatali sonuclar verdikleri bilinmektedir. Örnegin, (1)yeni ölmüs bir fok baliginin derisi 1.300 yil yasinda cikmistir. (2)Henüz canli bir istiridyenin yasi 2.300 yil olarak görünmektedir. (3)Bir geyik boynuzu ayni anda 5.340, 9.310 ve 10.320 yaslarinda cikmaktadir
(5)Yine bir agac kabugu hem 1.168 hem de 2.200 yil yasinda görünmektedir.
Tüm bu nedenlerle, karbon-14 testi de diger radyometrik testler gibi güvenilir sayilamaz.KANITLAR Icin Ingilizce biliyor iseniz Bakiniz…(1) W. Dort, Antarctic Journal of the US, 1971, s. 210.
(2) M. S. Kieth, G. M. Anderson, “Radiocarbon Dating: Fictitious Results with Mollusk Shells”, Science, August 16, 1963, s. 634.
(3) G. W. Barendsen, E. S. Deevey, L. J. Gralenski, “Yale Natural Radiocarbon Measurements”, Science, vol. 126, s. 911, örnek Y-159, Y-159-1 ve Y-159-2.
(4) H. R. Crane, “University of Michigan Radiocarbon Dates I”, Science, vol. 124, s. 666, örnek M-19.http://english.sdaglobal.org/research/dating.htm
Diger Konuya gelecek olursak eger Isa Mesih ile carmiha gerilenlerin Aynen diger kardeslerimizinde yazdigi gibi hirsiz degil Haydut olduklarini incil ayetleirnde gorebiliyoruz. Haydut kelimesinin karsiligi ise bizim bildigimiz anlamda “Hirsiz” degil Silahli olarak yol kesen insan olduren ve soygun yapan anlamindadir. (Bknz.. Turk Dil Kurumu : Silahlı soygun yapan, yol kesen kimse)
Mat 27:44 İsa’yla birlikte çarmıha gerilmiş olan haydutlar da O’na aynı şekilde hakaret ettiler.
Yazdiginiz Diger bir Konu ise Tanrinin Dunyayi 6 gunde yaratmistir. Ve Bilimsel Testler Aynen Yukaridaki “KARBON-14” Metodu kullanilarak yapilmaktadir. Bu Testin Gecerliligi iyi arastirilmalidir…
Yaradilista bilmemiz gereken onemli noktalardan birisi sudur ki Tanri dunyayi yaratirken “OL” Kelami ile yaratmis ve Yarattiklari Belirli bir seviyeye ulasmis idi, Yani Tanri ornegin bir agaci yarattiginda o agac belirli bir olgunlukta idi , Yada asil ornek olarak Adem bebek olarak yaratilmadi , Belirli bir olgunluktaydi. Aynen Tum Dunyada Belirli bir olgunlukta yaratildi.
Bilimde Net Olarak ele gecirilmis olan Deliller Kutsal Kitabi Kanitlar niteliktedir. Bununla ilgili size bir Ornek verebilirim,
Ornegin: 1912 yilinda yapilan ve kesinlesen bir arastirma sunu soyluyor : Alfred Wegener’in “kıtaların kayması” kuramının geliştirilmesi sonucu oluşmuştur. Başlangıçta tüm kıtaların Pangea adında tek bir kıta olduğu, sonradan parçalanarak zamanla günümüzdeki yerlerine ulaştığı görüşünü Alman bilim adamı Alfred Wegener ortaya attı. Dünya’nın yüzeyi kesintisiz gibi görünüyorsa da, gerçekte dev boyuttaki bir yap-boz gibi birbirine geçen parçalardan oluşmaktadır.
Pangea, Dünya’da yaşam başladığında bütün kıtaların bir ada gibi birbirine birleşik haline verilen addır. Pangea sonradan ikiye bölünmüş, bu bölünmeden sonra güney de kalan kısmına Gondvana, kuzeyde kalan kısmına Laurasia adı verilmiştir. Gondvana sonradan Antarktika, Güney Amerika, Avustralya ve Afrika Kıtaları olarak ayrılmıştır. Laurasia ise Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya Kıtaları olarak ayrılmıştır.
Peki kutsal Kitap ne diyor ;YARATILIS 1:9 Tanrı, “Göğün altındaki sular bir yere toplansın ve kuru toprak görünsün” diye buyurdu ve öyle oldu.
1:10 Kuru alana “Kara”, toplanan sulara “Deniz” adını verdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
1:11 Tanrı, “Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar ve türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin” diye buyurdu ve öyle oldu.Bu Ayetleri ve Yapilan arastirmayi iyi incelemenizi oneririm.
7. Mayıs 2010: 17:42 #35032AnonimPasifSayın Devran- cevabınız için çok teşekkür ederim gerçekten aklımda ki büyük bir sorunu çözdünüz.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.