Atatürk’ün İslam’a Olan Desteği – Yorumun Böylesine Ne Demeli?

  • Bu konu 7 izleyen ve 10 yanıt içeriyor.
11 yazı görüntüleniyor - 1 ile 11 arası (toplam 11)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25410
    Armagan
    Anahtar yönetici

    Bundan dolayı Atatürk bu millete çok büyük hizmetlerde bulunmuş Müslüman Türk milletine bir vatan ve devlet kazandırmıştır. O’na dinsiz deyip eleştirenlere hatırlatmak isterim. Elmalılı Hamdi Yazır’a Kur-‘an tefsirini yazdıran Atatürk’tür. Heybeliada Ruhban Okulu’nu kapatan Atatürk’tür. Ölümüne kadar Ayasofya Camisinin ibadete açık kalmasında etken yine Atatürk’tür. Mübadele yoluyla Türkiye’yi Ermeni ve Rumlardan temizleyen Atatürk’tür. 1928 yılında Bursa Robert Koleji’nde üç Türk kızı Hıristiyan oldu diye, Bakanlar Kurulu Kararı ile okulu kapatan yine Atatürk’tür.

    Şimdi ise kendini topluma dindar diye tanıtanlara bakalım. AB uyum yasaları ile 40 bin kilise evi açtılar. 45 binin üzerinde Müslüman genç Hıristiyan oldu. Bana kalırsa, 24 saatte Heybeliada Ruhban Okulu’nu açarım diyen Milli Eğitim Bakanımız var. Nüfus kâğıtlarından dini İslam ibaresin kaldırdılar Dinler arası diyalog Cumhuriyet Hükümetinin misyonu haline geldi Oysa dinler arası diyalog merkezi Vatikan’da bulunan Papalık Konseyi misyonunun organize ettiği, misyonerlik hareketidir ve hedefi Müslüman Türk milletini Hıristiyan yapmaktır. Aslında Türklerin Hıristiyan olması onlar için hiçte önemli değil dinler arası diyalog siyasi bir harekettir. Bu yolla direnci kırılan Türk milletinin vatanını elinden almanın adıdır dinler arası diyalog. Çıkartılan yabancıların mülk edinme yasası ve çıkartılacak vakıflar yasası ile azınlıklar yasası SEVR anlaşmasının yeniden uygulanmasıdır. Şehit kanlarıyla sulanmış vatan topraklarını Rumlara, Ermenilere, Almanlara, Fransızlara, İngilizlere ve tüm Hıristiyan ülkelerine satışa çıkartan “sözde dindar” kabineden oluşan bir hükümet. Sözü fazla uzatmayalım. Daha neler var neler! Şimdi varın Atatürk’le şimdikilerin arasındaki mukayeseyi siz yapın!

    Mehmet İNEKÇİOĞLU

    http://www.forumvadisi.com/munazara/179355-genel-tartisma-ataturk-e-dil-uzatanlar-2.html

    #30003
    Anonim
    Pasif

    Türkiyede kavramlar tamamiyle karıştı. Öyle bir gün yaşıyoruz ki, zamanında şeriatı savunanlar bu gün demokrasiyi savunuyor; solcu olduğunu iddia edenler ise demokrasinin kenarından bile geçmiyorlar…

    Rabbimin dediği gibi: “Sezar’ın hakkı Sezar’a”.

    Geçenlerde Antalya İncil Kilisesi Pastörü’nün röportajını okuyordum ve ülkemizde, kilisenin en rahat günlerini AKP hükümütinde geçirdiğini ifade ediyordu ki bu düşüncesine ben de katılıyorum. AKP bu yaptıklarında samimidir, yada değildir. Bu uzun uzun tartışılır. Ama yaptığı hareketleri, demokrasi adına sergilemiş olduğu tavırları çok doğru buluyorum.

    Haberi okuduğum zaman, aklıma şu soru geldi. Dinler arası diyaloğu desteklemek, bu ülkede yaşayan Hristiyanların hakları düşünülerek kiliseler açmak.Laikliğin bir mecburiyeti olan, nüfus cüzdanlarından din hanesini silmek şeriatçılık mıdır? Yada bunu iddia etmek ne kadar mantıklıdır?

    Aynı zamanda haber hiç objektif değil. Bu haber Mustafa Kemal’ide çok kötü yansıttığını düşünüyorum. Laikliği sonuna kadar savunan bir insanı, Avrupa’nın bir çok ülkesinden bile önce kadına seçme ve seçilme hakkını vermiş olan bir kişiyi; din ayrımı yapardı, ırkçıydı, Müslümanlar göz bebeğiydi; ama Hristiyanları ise silip atardı tarzında bir kişiymiş gibi lanse etmek çok yanlıştır.

    #30002
    Armagan
    Anahtar yönetici

    Ben de bu arkadaşımızın onbinlerce kilise evi açılışı ve onbinlerce genç Türkün Hristiyan oluşuyla ilgili sözlerine bir yanıt vermek istiyorum:

    Quote:
    Şimdi ise kendini topluma dindar diye tanıtanlara bakalım. AB uyum yasaları ile 40 bin kilise evi açtılar. 45 binin üzerinde Müslüman genç Hıristiyan oldu.

    AB uyum yasalarının hangisinin kilise evlerinin açılması konusunda hüküm taşıdığını bilmek isterdim. Ve bu rakamı 40.000 (kırk bin) olarak telaffuz etmiş arkadaşımız. Seni Allah konuşturuyor demekten alamıyorum kendimi.. :) Öyle bir rakam verdin ki, kırk bin ev kilisesi… Her ev kilisesinin ortalama üye sayısı 25 olsa, bir milyon eder ki, böyle bir sayıya ulaşsaydık günümüz çok daha farklı olurdu. Kim bilir, belkı ileride bu sayıya ulaşılır ve hatta geçilir. Duamız ve isteğimiz insanların Hristiyan dinine geçmeleri değil, ama Kurtarıcı Rab İsa Mesih’ e iman ederek kurtulmaları ve sonsuz yaşama kavuşmalarıdır.

    Dürüstçe söylemek gerekirse, tüm Türkiye’deki Türk Protestanların sayısı 4000 (dört binin) üzerinde değildir. Bizi gözünüzde bu kadar büyültüp sayımızı abartmanıza hiç gerek yok.. Gayet rahat olun. Hristiyan Türklerden hiçkimseye zarar gelmez. Gelecekte sayımız mutlaka artacaktır. Ama artsa bile inanın her zaman ulusumuzun çıkarlarının yanında olacağız. Evet.. İsa’ya inandığımız için Hristiyanız, ama Türkiyede doğduğumuz, yaşadığımız, Türkçe konuştuğumuz ve Türkiyemizi sevdiğimiz için en az sizin kadar da Türküz.

    #30004
    Anonim
    Pasif
    Quote:
    Hristiyan Türklerden hiçkimseye zarar gelmez

    Nasıl gelmez? :)

    Yarın öbür gün, Mesih İsa’nın bizlere söylediği gibi herkes birbirini kardeş benimseyip, severse… Hatta, yine Mesih’in bizlere söylediği gibi, bu samimi sevginin boyutu düşmanını bile sevmeye kadar giderse; bu ırkçı kesim neyden nemalanacak? Neyi siyasete alet edecekler?

    Böyle bir durumda nasıl olur da Mesih öğretilerini bir tehtit unsuru olarak görmezler? :)

    İşte insanların birbirlerini sevmesi böyle kötü bir şeydir, birileri için (!)

    #30007
    Anonim
    Pasif

    tam olarak bılmıyorum ama söyle bırsey duymustum vakıflar yasasıyla ataturk tarafından sakıncalı bulunup geçmıste kapatılmıs hırıstıyan vakıfları yenıden falıyete gecırebileceni duydum

    daha komıgı bu vakıfların sahıbı yok ama buna cosum buluyor yasa :D hırıstıyan vakıfların eskı toprakları hatta butun turkıyedekı eskı kılıselerı falıyetekı vakıflara vermeyı dusunuyor bırılerı cıkacak eskıden bısımdı dıyecek hepsını onlara verecekler

    tabı dogrulugu tartısılır ama yanı tarıhı kılıselerı muze olmus kılıselerı açmak cok tehlıkelıdır

    yakında muze olmus camılerıde acarlar :p tam seriat ulkesı olurus

    #30019
    Anonim
    Pasif

    Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arapların dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilâkis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü, Muhammedin kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde, şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu.

    Bu Arap fikri, ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammedin dinini kabul edenler, kendilerini unutmaya, hayatlarını Allah kelimesinin, her yerde yükseltilmesine hasretmeye mecburdurlar. Bununla beraber, Allaha kendi milli lisanlarında değil, Allahın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe, Allaha ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyet karşısında Türk milleti birçok asırlar, ne yaptığını bilmeksizin, adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kuranı ezberlemekten beyni sulanmış, hafızlara döndüler. Başlarına geçebilmiş olan haris serdarlar, Türk milletince karışık, cahil hocalar ağzıyla, ateş ve azap ile müdhiş bir muamma halinde kalan, dini, hırs ve siyasetlerine alet ittihaz ettiler. Bir taraftan Arapları zorla emirleri altına aldılar, bir taraftan Avrupada Allah kelimesinin ilâhî parolası altında Hıristiyan milliyetleriylerine ilişmeyi düşünmediler. Ne onları ümmet yaptılar ne de onlarla birleşerek bir kuvvetli millet yaptılar. Mısırda, belirsiz bir adamı halifedir diye yok ettiler, hırkasıdır diye bir palaspareyi, hilafet alameti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular, halife oldular. Gâh şarka, cenuba, gâh garb veya her tarafa birden saldıra saldıra, Türk milletinin Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlarını, benliğini unutturacak Allahla mutevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. Milli duyguyu boğan, fani dünyaya kıymet vermeyen, sefaletler, zaruretler, felaketler his olunmaya başlayınca, asıl hakiki saadete öldükten sonra ahirette kavuşacağını vat ve temin eden dini akide ve dini his, millet uyandığı zaman onun şu acı hakikati görmesine mani olamadı. Bu feci manzara karşısında kalanlara, kendilerinden evvel ölenlerin ahiretteki saadetlerini düşünerek veya bir an evvel ölüm niyaz ederek ahiret hayatına kavuşmak telkin eden dini hissi; dünyanın acısı duyulan tokatıyla derhal, Türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri, Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti. Türk vicdanı umumisi, derhal, yüzlerce asırlık kudret ve küşayişiyle, büyük heyecanlarla çarpıyordu. Ne oldu? Türkün milli hissi, artık ocağında ateşlenmişti. Artık Türk, cenneti değil, eski, hakiki büyük Türk cedlerinin mukaddes miraslarının son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. İşte dinin, din hissinin Türk milliyetinde bıraktığı hatıra…“

    Medeni Bilgiler sayfa: 364,365,366,367,368,369,370,402,403 – Kemal Atatürk

    Ataturk’un el yazisindan okumak icin ;
    http://merih.net/ata/atayaz/Page.html

    E bende Atatürk’ün bu yazisini yayimlarsam ne olur?

    Yok 3 kız Hristiyan oldu diye okulu kapatmışmışta, sallamanın ve düzmecenin en guzel ornekleridir bunlar arkadaşlar.

    Boşu boşuna mı laikligi anayasaya koydu Ulu Önder Atatürk?

    Ki Atatürk’ün cenaze namazı bile kılınmamıştır.

    İşlerine geldigi gibi kullanıyorlar Atatürk’üde. Baksınlar, Atatürk Medeni Bilgiler kitabında Türk ogrenciler okusun diye yukarıdakileri yazmış. Ama bunu TDK sansürleyip, okutmamıştır.

    Hepinize Esenlikler…

    #30022
    Anonim
    Pasif
    Synesthetic;8155 wrote:
    Ki Atatürk’ün cenaze namazı bile kılınmamıştır.

    http://www.ataturk.net/ata/namaz.html

    Son vazifeler yerine getirilirken, dini şart ve örfler itina ve hassasiyetle yerine getirilmiştir. Cenaze namazının bir camide kılınıp kılınmama yolunda dinen ne gerektiği konusunda, Makbule Atadan Hanımefendi Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak’a danıştı, İlahiyat Fakültesi kelam ilmi ve İslam Felsefesi ordinaryüs Profesörlerinden Mehmed Şerafettin Yaltkaya’nın fikri alındı. Din alimi, cenaze namazlarının muhakkak camilerde kılınması yolunda kesin bir kayıt olmadığını bildirmiş ve daha çok makam, kıdem ve selahiyeti olarak, bir de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görüşlerinin alınmasını tavsiye etmiştir.

    Bunun üzerine Diyanet İşleri Başkanı Mehmed Rıfat Börekçi’nin fikri sorulmuştur. Milli Mücadelenin meşruiyetine dair Anadolu Uleması fetvasına, ilk imza koyan din adamı, “O’nun cenaze namazı, tertemiz hale getirdiği bütün vatanda, bu farizanın yerine getirilebildiği her yerde kılınabilir” fetvasını vermiştir.

    Atatürk’ün cenaze namazını, Diyanet İşleri Başkanlığı yapan, Ord. Prof. Mehmet Şerafettin Yaltkaya kıldırmıştır.

    #30033
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Orhan kardeşim Ulu önder Atatürk ile ilgili yanlış bilgilendirmeyi düzeltip cenaze namazının kılındığını kaynakdan gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Bu tutumunuz inanç ile ilgili konulara ön yargı ile bakmayıp doğruları dile getirmekden kaçınmadığınızı gösteren çok yerinde bir örnek olmuştur.

    Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün hangi inanç yada hangi platform olursa olsun, inanç ile ilgili konularla ilişkilendirilmesini doğru bulmuyorum; koyduğu ilkelere samimi bağlılığımızın çok daha önemli olduğunu düşünüyorum.

    #29332
    Anonim
    Pasif
    sonsuzdiren;8181 wrote:
    Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün hangi inanç yada hangi platform olursa olsun, inanç ile ilgili konularla ilişkilendirilmesini doğru bulmuyorum; koyduğu ilkelere samimi bağlılığımızın çok daha önemli olduğunu düşünüyorum.

    Degerli abi, aslinda bu konuyu her okudugumda sizin yazdiklanizi yazmak istedim, ancak Yanlis anlasilirim diye, Tanri sizi cokbereketlesin saygilarimla abi.

    #29999
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Orhan Devletimizin kurucusu, Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK askeri ve siyasi dehasıyla ön planda tutulmalıdır; anlamsız ve kısır tartışmaların içine çekilmemelidir. ATA’ mızı inanç ile ilgili konularda tartışma konusu yapmayı aziz hatırasına saygısızlık olabilir endişesiyle doğru bulmuyorum. Bu nedenle samimi olarak ilkelerini sahiplenmemizin daha doğru olacağı düşüncesindeyim.

    Arasıra girdiğim bazı forumlarda, bazı kişilerin değişik kişilere, kurumlara hatta insanlar tarafından kutsal sayılan değerlere haksızca ve insafsızca hakaret etiklerini hatta küfür ettiklerini üzülerek müşahade ettim. Sevmesekde saygılı olmalı, yasalara uygun davranmalıyız. Bazı kişilerin alışkanlık haline getirdiği saygısızca yaklaşımların kökeninde Türk aile yapısını tahrip etme çabalarının olduğunu düşünüyorum. Günümüzde ne yazık ki bazı kişilerde etkin olan bireycilik, menfaatcilik, aidiyetsizlik v.b düşünce ve uygulamalarda çok önem ve değer verdiğim, Türk toplumunun çekirdeği olan Türk Aile birlik ve bütünlüğüne, örf ve ananelerine gerekli özenin verilmemesinin yadsınamaz payı olduğunu düşünüyorum. Bu konuda anne ve babalara çok önemli görev düştüğü kanısındayım. Ebeveynler çocuklarına atalarımızdan miras kalan değerleri ısrarla aşılayarak terbiyeli, büyüğüne saygılı, küçüğüne sevgili, ülkesine bağlı, ulusuna yararlı bireyler olarak yetişmelerini sağlamalıdırlar.

    #30035
    Anonim
    Pasif

    Sayın synesthetic’in yazısındaki, şu tümce için bir iki söz etmek istiyorum : ” Boşu boşuna mı laikliği anayasaya koydu Ulu Önder Atatürk ? “

    Şu anda; Anayasamızın ve devletimizin temel ilkelerinden biridir laiklik. Ama; ilk yapılan anayasamızda bu ilke yoktu. İkinci anayasada; vazgeçilmez ilke olan laiklik, yerini aldı. İlk anayasamızda; devletin dininin islam olduğu belirtiliyordu.

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    Lütuf, İsa mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !

    Onların ned üşündüğünü bilen İsa şöyle dedi: ” Kendi içinde bölünen ülke yıkılır, kendi içinde bölünen ev çöker.” ( Luka 11:17 ) jesus… isamesihyasiyor

11 yazı görüntüleniyor - 1 ile 11 arası (toplam 11)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.