Akılsız İçinden "Tanrı Yok" der.
- Bu konu 3 izleyen ve 2 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
20. Mart 2011: 10:55 #27296AnonimPasif
Akılsız içinden “Tanrı Yok” der.
Mezmur 14:1Rab yukardan elini uzatıp tuttu,
Çıkadı beni derin suladan. Mezmur.14:16Tanrı beni güçle donatır,
Yolumu kusursuz kılar.
Mez 14:32Bunun için uluslar arasından sana,
Şükredeceğim ,ya Rab.
Adını ilahilerle öveceğim.
Mez 14:49Bir insan, nasıl Tanrı varlığını,reddedebilir.?
Mantıkla mı..!
Bu akıl dışı bir sav olur.
Ya, bilim açıklayabiliyormu.?
Hayır.
Sınırlarının nerede başlayıp,nerede son bulduğunu bile, bilmediğimiz evrenin büyüklüğü,Ya gezegenlerin hareketlerindeki şaşırtıcı zaman ayarı ve bunun olağan üstü bir şekilde düzenlenmiş olması,yada insan beynindeki karmaşık tasarımı,insan beyninin o akıl almaz,müthiş yapısı,içtiğimiz suyun,bizleri besleyen toprağın olağanüstü özellikleri.Ve hala bazı insanlar,içlerinden yada aleni “Tanrı yok” derler..
Okuduğum bir yazıda,yaşam için oluşturulan mükemmel düzen ve bu mükemmel düzeni oluşturan,Tanrı’nın harika tasarımı için şunlar yazılıydı.
“Yeryüzü kendi ekseni etrafında saatte yaklaşık 1610 kilometrelik bir hızla döner.Eğer bu dönüş hızı 161 kilometre olsaydı,hem gündüzler hemde geceler on kat daha uzun olurdu.gezegenimiz sonuç olarak zamanla ya yanar yada donardı,bu tür koşullar altında bitkilerin yaşaması da elbetteki imkansızlaşırdı.
Eğer yeryüzü ay kadar küçük olsaydı,yerçekimi güçü,insanın ihtiyaçları için gerekli atmosferi sağlama konusunda çok zayıf kalırdı.Yeryüzü jüpiter,Satürn yada uranus kadar büyük olsaydı,o zaman aşırı yerçekimi hareket etmeyi neredeyse imkansız kılardı.Eğer gezeğenimiz Venüs kadar güneşe yakın olsaydı,sıcak dayanılmaz olurdu.Güneşten Mars kadar uzak olsaydık,her geceen sıcak bölgelerde dahi kar yağar,buzlanma olurdu.
Eğer okyanuslar şimdiki boyutlarının yarısına sahip olsaladı,bildiğimiz yağmurun yanlızca dörtte biri yağardı,okyanuslarsekizde bir daha büyük olsalardı,yıllık kar ve yağmur miktarının dört katına yükselir,yeryüzü geniş ve kimsenin yaşamadığı bir bataklığa dönüşürdü.
Su sıfır derece de katılaşır,okyanuslar bu ısı karşısında donsalardı,felaketle karşılaşırdık.Çünkü o zaman kutup bölgelerinde eriyen buz miktarının dengesi bozulur ve buzullar yüzyıllarca kalkmazdı.
RAB böyle bir felaketi engellemek için ,deniz suyunun donma derecesini değiştirmek amacı ile tuz koydu.”Akılsız hala içinden yada aleni “Tanrı yok” diyebilirmi..?
Aklı başında bir gözlemci,bütün bu olayların bir rastlantı sonucu gerçekleşme olasılığını kabullenmez.
Açıkca.. ben ” TANRI” yım. İşte eserim diyor,bizleri yaratan.
İnkar ettikleri Tanrı’nın bir gün kendilerine ait olanların sığınağı olacagını ne zaman anlayacaklar.
TANRI biz inanmışların,gücü,sırtımızı dayadığımız sağlam bir kaya mız, zor günlerimizdeki sığınağımız,kurtarıcımız,bizi kötülüklerden koruyan kalkanımız,korunağımızdır.O,bizlerin gölkemli Kral’ıdır.19:1 Mezmur’da:
“Gökler Tanrı’nın gölkemini açıklamakta,
Gökkubbe ellerinin eserini duyurmakta” dır ,der.Evrenin büyüklüğünü düşünün..
Eğer ışık hızıyla yolculuk edebilseydik,saniyede iki yüz doksan altı kilometre ya da kabaca bir yılda dokuz trilyon kilometre ki bu teleskopla görebileceğimiz en uzak nokta..buna ulaşmamız 10 milyar yılımızı alırdı.ve düşünebiliyormusunuz bu genede, uzayın en dış sınırlarının çok uzağında kalırdı.
Yıldız bilimcilerine göre de,uzayda hiç bir sınır yok.Ve bizlerin yaşadığı bu yeryüzü, bu sınırsız evren de ,sadece tek minicik bir nokta.
Peki ya bizler için yarattığı bu minicik nokta dediğimiz yeryüzünde,
insana çok dalınca(Düşünce olarak,insan aklını yitirir) çözebiliyormuyuz bize verdiklerini ,bizlere sağladığı güzellikleri.
Çoğu zaman hayır,Tanrı İnanmıyanlara diyorki:
“Kurallarımı ezbere okumaya Yada antlaşmamı ağzına almaya
ne hakkın var.
Çünkü yola getirilmekten nefret ediyor.
Sözlerimi arkana atıyorsun.”Mez 5:16Akılsızlar Hala” Tanrı yok”der ve bunda ısrar edebilirler mi .?
İşte bunu.. aklım almıyor.Yıldızların sayısını ve diğer gökcisimlerini de düşünelim.
Çıplak gözle ne kadar yıldız görebiliriz bunu saymada akıl işi değil sanırım :) ama olsun.biz saydığımızı farzedelim..diyelimki beş bin yıldız (biraz büyük rakkam, ama farzedin misal ).bunu birde Palomar bir teleskopla incelediğizi düşünün. yıldızları bırakın milyonlarca galaksı görebilirsiniz.
Şimdide gökcisimlerinin yeryüzüne ve birbirine olan uzaklıklarını düşünün.Işığın telesopla görülebilen en uzak yıldızlardan yeryüzüne ulaşması on milyar yıl sürer. uzaya baktığımızda aslında zamanın gerisine bakıyoruz anlamına gelir (aman Tanrın ,bu da insana akıl yitirtir) Okuduğum kitap’ta diyor ki Andromda gök adası( Galaksisi) şimdi olduğu yerde değil,iki milyon yıl önce olduğu yerde görürüz.
(Tanrım ,bu akıl almaz bişey,gölkemin karşısında sana hayranlık duymamak olanaksız)
Gökyüzündeki yıldızlar kalabalık bir biçimde görülseler de,aralarındaki uzaklık öylesine büyükmüş ki,birbirlerinden ,bir milyon kilometre uzaklıkta,boş bir denizde seyreden ışıktan oluşmuş yanlız gemileri andırırlarmış.Evren ne kadar büyük ve gizem dolu öyle değil mi.!
Peki o’nu yaratan güç.?
O’nu yaratan güç’ü düşünün.
Gece ve gündüz,gökler,O’nun güç ve bilgeliğinin büyüklüğünü bizlere anlatmıyormu.!Yıldızlara bakın,Evreni inceleyin,dünya’yı düşünün.O’nun sonsuz gücü’nu algilayabiliriz.Çünkü, TANRI, bakın ben burdayım diyor.
Kutsal Kıtap’ta:“Tanrı’nın görülmeyen nitelikleri sonsuz gücü ve Tanrılığı dünya yaratılalı beri O’nun yaptıklarıyla anlaşılmakta ,açıkca görülmektedir.”
Romalılar 1:20Bilimi incelediğimizde de,bilim bizleri Tanrı’ya inanışa yönetecektir,ve
düşünebilen,doğru düşünmesini becerebilenlere, kendisine inanç ve tapınma esinini de gönderecektir.Süleymanın Özd 25:1,de derki:
“Tanrı’yı gizli tuttuğu şeyler için,
Krallarıysa açığa çıkardıkları için yüceltiriz.Tanrı Mükemmeldir,kesindir,doğrudur,paktır,sonsuza dek kalıcıdır,gerçektir,adildir.
Tanrı cana can katar,insana bilgelik verir,yüreği sevindirir,gözleri gerçek için aydınlatır.Ben senin sevgine güveniyorum ,
Yüreğim kurtarışınla çoşsun,
Ezgiler söyleyeceğim sana,
Ya RAB.
Çünkü iyilik ettin bana.
Mez 13:5Yaratılış, kendisini bizlere açıklayan Tanrı’nın, eylemlerinden sadece bir tanesidir,yaratılışı okuduğumuz zaman şunu anlıyoruz,her şeye gücü yeten ,gölkemli olağan üstü bir güç tanrısı olarak açıklar.
O’nun sözü, Tanrı’nın halkı ile bir antlaşma içine girdiğini söyler.Tanrı’nın işleri O’nun bilgisini güçünü ,sözü ise sevgisini ve lütfünü bizlere açıklamasıdır.Bilim yada bilimsel gerçekler zekamızı uyarırken Tanrı’nın ruhsal gerçeği yüreklerimizi ve vijdanlarımızı ikna eder.“Rab çobanımdır,
Karanlık ölüm vadisinden geçsem bile,
Kötülükten korkmam,
Çünkü sen benimlesin.”
Mez 23Esenlik, İnanlı tüm kardeşlerimle olsun.
24. Mart 2011: 18:26 #36054AnonimPasifTanrı kavramına yönelik çok çeşitli yaklaşımlar ve tanımlamalar mevcuttur.Kimileri “tanrı vardır” der; kimileri “tanrı yoktur”u savunur.Aslına bakarsanız ikisi de bir inanç temeli üzerine kurulu monologlardır.
Atışmaların kaynağı inançtır,evet.Teistler “tanrı var biliyorum” derken a-teistler ise “tanrı yok,biliyorum” diyor.Halbuki bildiği nedir?Ortada bir “bilgi” varsa bu iki kesin mutlak açıklama olmamalıdır. Teizmin bir inanç olduğunu biliyoruz. Üzerinde pek durulmayan ateizmin de teizm gibi bir inanç şekli olduğu ve var olan pozitif yargıyı yoklaması.Bu da yine negatif bir inanç açıklamasıdır.
Bilgi olabilmesi için verilen datanın dünya insanlığı tarafından sınanabilmesi,olgularla ilişki kurulabilmesi ve tekrarlanabilmesi gerekir.Bilim bilgiyi üretir.Kimse de bilgiye karşı çıkmaz.
Fakat “tanrı yok,biliyorum” açıklaması bilgi düzleminden inanma, iman düzlemine kayıyor.
Benim algıma göre teizm de, ateizm de birer inançtır.
Saygılarımla
25. Mart 2011: 21:36 #36057AnonimPasifDilbera-Dersimi;20616 wrote:Benim algıma göre teizm de, ateizm de birer inançtır.,Sevgili Dilbera Dersimi,
Teizm, ateizm, budizm gibi pek çok din ve inançlar vardır, ama bunların hiç biri insana sonsuz yaşam güvencesi vermiyor ve kurtarmıyor. O zaman bu din ve inançlar bir futbol takımına, ya da bir partiye ait olmaya benzer, bir inancı benimsemenin ötesine gidemez. Dünyaya gelmiş geçmiş tüm din önderleri ve peygamberlerinin yaşamlarına baktığınız zaman onların normal bir kadın-erkek ilişkisinden dünyaya geldiklerini, günahlı olduklarını ve ölüp gömüldüklerini görürsünüz, çünkü onlar yerdendirler. İsa Mesih göktendir. O’nu hiçbir din önderiyle, hiç bir peygamberle kıyaslayamazsınız. O’nun doğumu eşsizdir, yaşamı eşsizdir, ölümü ve dirilişi eşsizdir.Doğumu eşsizdir, çünkü O sıradan bir kadın erkek ilişkisinden değil, ama Tanrı’nın Ruhu’ndan doğdu. O’nun yersel bir babası olmadı.
Yaşamı eşsizdir, çünkü İsa Mesih bu dünyadayken bir tek günah bile işlemedi.
Ölümü eşsizdir, çünkü O tüm dünyanın günahını kaldırmak için gönüllü kurban olarak haç ölümüne gitti ve canını verdi. O’nun gün ortasında canını vermesiyle yer yerinden oynadı, güneş karardı, yeryüzü saatlerce karanlıkta kaldı. O’nun haç üzerinde korkunç bir şekilde canını vermesiyle, Tanrı ile insanı ayıran günah perdesi yırtıldı, Tanrı’ya giden yol açılmış oldu.
İsa Mesih’in dirilişi eşsizdir. O öldükten üç gün sonra görkemle dirilerek ölümü altetmiştir. İsa Mesih yaşayan diri Rab’dir, diri olan tek Kurtarıcı’dır. Araştırmalarınızda Tanrı’nın, Kutsal Ruhu aracılığıyla ruhsal gözlerinizi açarak sizi bereketlemesini diliyorum.
Sevgilerimle
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.