"10 rica" mi ?
- Bu konu 2 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
10. Ekim 2009: 8:01 #26509AnonimPasif
ON RİCA MI ?
Rab’bib verdiği 10 Emir; 10 tavsiye veya 10 rica değildir. Emir emirdir. Tartışmaya, yorum yapmaya, itiraza veya kendi düşüncemizle yargılamaya açık değildir. Emiri önce yerine getireceksin. Anlamını, kavramını daha sonraya bırakacaksın ve bunu da Rab’den isteyeceksin.
Tanrı’nın emirlerini tartışmaya açmak, dünyada yapılmakta olan en büyük kötülüktür. İmanlı, imansız tüm kişilerin işlediği günahlar, Tanrı’nın buyruklarını tartışmaya açmış olduklarındandır. Bugün, tüm günahların sebebi budur.
Ta en başta Şeytan bunu başarmıştır. Adem ve Havva’ya verilen buyruğu, tartışmaya açmıştır. “Bu meyveyi niye yemiyecekmişsiniz? Ne zararı var ki? Niye yasak olsun? Acaba Tanrı sizin kendisi gibi olmanızı istemiyor mu? Kıskanıyor mu yoksa? O’nun sevecan olduğuna, niyetinin iyi olduğuna emin misiniz?” anlamına gelen sorularla, Adem ve Havva’yı, ‘Hiç sorgusuz itaat’ yerine, kendi düşünceleri ile yargılayarak hareket etmeye itti. Yani onları, Tanrı’dan bağımsız düşünmeye ve bu düşünceye göre davranmaya teşvik etti.
Günah işleyen herkes, vijdanlarını rahatlatmak için, 2 metod kullanmaktadır. Birincisi, “Tanrı diye birşey yok ki, buyrukları da olsun” düşüncesidir. Buyruk yoksa, bu buyrukların tartışması da söz konusu olamaz. Diğeri ise, “Tanrı var olabilir, ama bu buyruklar O’ndan değildir. Bana saçma geldiği için, onlara uymuyorum” diye düşünerek, Tanrı buyruklarını tartışmaya açıyorlar. Ama zaten, açtığın an; kaybettiğin andır. Çünkü Şeytan, senden benden daha akıllıdır. Günah işlemek isteyen yürek de kandırılmaya çoktan hazırdır. “Ne olur, yalvarırım. Günah olmadığına dair beni ikna et” gibi bir davranış içindedir.
Rab’den uzaklaşan ve hatta Rab’be hiç gelmemiş ve O’ndan uzak yaşayan sayısız insan, hep vijdanlarını böyle rahatlatmışlardır. Bu yüzden dünyanın ‘En Büyük Kötülüğü’dür diyorum. Birkaç misal vermek istiyorum:-
Artık kiliseye gelmeyen, yakından tanıdığım biri, evli olduğu halde başka kadınlarla cinsel ilişki yaşamakta ve “Ben razı, o razı, karımın ise haberi bile yok. O zaman kime, ne zararı vardır ki günah olsun?” diye kendini savunmaktadır. Yani, “Zina yapmayacaksın” buyruğunu, kendi yüreğinde tartışmaya açtı ve tabii ki hemen kaybetti. “O meyveyi yemiyeceksin” diyen Tanrı, “Zina yapmayacaksın” da demiştir. “Ama niye? Sebebi ne?” dediğin an, kaybettiğin an olur.
Kiliseye ayda yılda bir gelen, kumar yüzünden ailesini batıran, onbinlerce lira borç edinen, birçok kardeşi ‘çocuklarının açlığını’ ileri sürerek dolandıran, elindeki son kuruşlarını alıp kumara yatırabilmek için karısını döven, Rab’den uzaklaşmış olan bir kardeş, “Yaptığımı kendi paramla yapıyorum. Borçlarımı da ödeyeceğim. Kime ne? Niye günah olsun? Niye hayatın ufak tefek zevklerinden mahrum olalım?” diye halâ kendisini savunuyor.
Yine, homoseksüal olan biri, Kutsal Kitab’ın yazdıklarını görmemezlikten gelerek, ve Rab’bin buyruklarına itaat yerine, bunları tartışmaya açarak, “Niye senin duyguların, zevklerin doğru da, benimkiler yanlış olsun? Sen kadından hoşlanırsın, ben de erkekten. Sen ne hakla beni yargılarsın? Senin yaptığın sevgisizlik. Tanrı ise Sevgidir” diyerek kendisini haklı çıkarıyor.
Aslında, her günahın kökü budur. Bunları yapanlar da genelde kendilerini uyumlu, dürüst ve mert zannederler:-
– “Abi, bu dünyada yalan söylemeden yaşanmaz ki. İş sahibi adam, mutlaka yalan söyler. Dünya budur, düzen budur”.
– “Abi, memleketin hali bu yahu. Rüşvet vermezsen, işin dönmez. Bu böyle geldi, böyle gider”.
– “Onu asla affetmeyeceğim. Mezara kadar götüreceğim”.
– “Erkek adam kadını görüp de bakmaz mı?”
– “Kanı yerde kalmıyacaktır”
– “Hakkımı kimseye yedirtmem”
– “Yahu, çok içmişsem sana ne? Niye günah oluyormuş?”
– “Ben çalmasam, başkası çalacaktı zaten”
– “Tanrı sevgidir. Cehennem filân yalandır. Kimse cehenneme gitmeyecektir”
– “Birinin ona, bu dersi vermesi gerekiyordu”
– “Tabii ki esrar satıyorum abi. Onlar da almasınlar!”
– “Dünyada adalet mi var ki şimdi beni çekiştiriyorsun?”Tüm bunlar, Rab’bin buyruklarını bir tarafa iten, tartışmaya açan, ve geçersiz kılan, kendi düşüncelerimizdir. Dünya günahları hep bunun üzerinde döner ve insanın kendisini ‘Suçsuz, günahsız’ görmesini sağlar. Zaten, kendi düşüncemizle yargılamaya başladığımız an, kaybettiğimiz an olur.
“Acaba sigara içeyim mi? İçmeyim mi? İçersem, rahat ederim. Stress atarım. Hayattan, bir çay veya kahveden daha çok zevk alırım. İyi olmadığını da bilirim amma, ne yapayım? İçmesem mi acaba?” diye düşünen bir insan, asla sigarayı kesemez. Ama, “Sigara içmeyeceksin. Rab benim” diye bir buyruk olsa ve hiç tartışmaya açılmasa, o kişi o anda kurtulurdu. Rab: “Hiç düşünme bile. Kafanın içine bile sokma. Sakın yargılamaya da kalkma. Sadece yap. Ne olursa olsun yap. Asla vaz geçme. Kulağına fısıldanan başka sözleri de dinleme. Sana buyuruyorum: İÇME” dese, herşey ip gibi kesilir, kimse iki arada, bir derede kalmazdı. Ama Rab, bütün buyrukları ile bunu yapmıştır zaten. Tartışmaya açan biziz.
“Bedenine dövme yapmayacaksın. Rab Benim”. Ne kesin bir buyruk değil mi? Aması maması yok. “YAPMAYACAKSIN” diyor Rab. “Eee.. şey.. Sebep?” demeden, hemen cevap geliyor: “RAB BENİM”. Yani, sakın tartışma. Buyruklarımı tartışmaya açma. Buyruklarım buyruktur. Rica veya tavsiye değildir.
Bunu görmeden temiz olmak, Rab’bi memnun etmek mümkün değildir.
Sevgi ve Dualarımla.
10. Ekim 2009: 8:49 #33641AnonimPasifSevgili Kemal Abi
Söylediklerinde ne kadar haklisin.Duygularima tercüman olmus adeta..Gercekten de bu dünyanin egemeni olan seytan her zaman Tanri’nin buyruklarini öyle bir evirip cevirip insanlara kabul ettiriyor ki bazen cok aklli sandigimiz insanlarin bile tavsiye ve ögütleriyle biz inanlilar bile aldatilabiliyoruz.Günümüzde bir moda var hümanizm ve özgürlük! Iste insanlik bu iki kelimeden dolayi cok kez Tanri’nin tartismaya kapali prensiplerini yeniden sorguluyor,tartismaya aciyor ve seytanin istegi uyarinca kullanarak günahin batakligina saplaniyor.Bu hareket en cok da 1968 yilindan baslayarak hizla devam ediyor.Su an belki de doruk noktasinda.
Gecenlerde Almanya’da en cok okunan ve göze uygun olmayan resimlerle süslenen Bild gazetesinin basliginda Almanya’da yapilan secimde iyi bir basari saglayan liberal Partinin escinsel oglanci baskanina bir resimle beraber su baslik atilmisti: Iste baskani basarili yapan erkegi (!!!)
Düsünebiliyor musunuz hangi cagda yasiyoruz.Hersey gayet normal karsilaniyor.Oysa ki Tanri’nin buyrugu aciktir.
Günahkarlarin,Tanri egemenligini miras almayacagini bilmiyor musunuz?Aldanmayin!Ne fuhus yapanlar Tanri’nin egemenligini miras alacaklar,ne puta tapanlar,ne zina edenler,ne ne oglanlar,oglancilar, ne hirsizlar,ne acgözlüler,ne ayyaslar,ne sövücüler ne de soyguncular. 1.korintliler 6,9-10
Rab bizlere bu dünyayla dost olmamayi da buyurmustur.Ne kadar dünyayla dost olursak o kadar Tanri’ya düsman oluruz.Mesih’e gelen kisi bu dünya icin ölmüstür ve geriye kalan yasamini Mesih icin sürdürmektedir.
Rab’bin cagrisini aldigi zaman köle olan kimse,simdi Rab’bin özgürüdür.Özgürken cagrilan kisi de Mesih’in kölesidir.Bir bedel karsiligi satin alindiniz,insanlara köle olmayin. 1.korintliler 7,22-23
Evet sevgili canlar artik son günleri yasiyoruz.Rab’bimizin gelisi yakindir.Etrafimiza bir bakalim acaba Pavlus bu günleri acikca tarif etmiyor mu?
Sunu bil ki,son günlerde cetin anlar olacaktir.Insanlar kendilerini seven,para düskünü,övüngen,kibirli,küfürbaz,anne baba sözü dinlemez,nankör,kutsalliktan ve sevgiden yoksun,uzlasmaz,iftiraci,özünü denetleyemeyen,azgin,iyilik düsmani olacaklar.Hain,aceleci,kendini begenmis,Tanri’dan cok eglenceyi seven,Tanri yolundaymis gibi görünüp bu yolun gücünü inkar edenler olacaklar.Böylelerinden uzak dur. 2.timoteos 3,1-5
Tanri bizlerden kutsal olmamizi istiyor cünkü O Kutsaldir. Evet kardeslerim kisaca düsüncelerimi yazdim. Son olarak ibraniler 12 ayet 14 le sizleri Tanri’nin lütfuna ve esenligine emanet ediyorum.
Herkesle baris icinde yasamaya,kutsal olmaya gayret edin.Kutsalliga sahip olmadan kimse Rab’bi göremeyecek.
Sevgi ve saygilarimla.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.