Re: İsa Tanrı mıdır? İsa hiç Tanrı olduğunu iddia etmiş midir?
İsa Mesih beden almadan önce bile, ‘Tanrı özdeşliğindeydi’.
İsa Mesih beden almadan önce, ‘Tanrı özdeşliğindeydi’ (Filipililer 2:6. ayet). Başlangıçtan beri Tanrı doğasına sahipti. Tanrı olarak vardı ve Tanrılığını her zaman sürdürdü. Tanrı gibi görünmesinin tek nedeni Tanrı oluşudur. İsa Mesih Tanrı’dır.
‘Tanrı’yla eşit olmayı zorla elde edilmiş bir hak saymadı’. (6. ayet) Sonsuz Oğul Baba’yla eşit olmayı sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. Tanrı ile eşitliğini güç kullanarak elinde bulunduramazdı. O sonsuzluğunun geçmişinde Tanrı’ydı ve hiçbir güç Tanrılığını O’ndan alamazdı. Beden aldığında sahip olduğu Tanrılığını bir kenara bırakmadı ama göksel yüceliğinin ifadesinden ve konumundan soyundu. Filipililer’e mektubun yazılma amaçlarından biri kendilerini olduklarından daha değerli gören Hıristiyanların aralarındaki anlaşmazlık ve çekişmeleri denetlemek içindi. Bu mektup yanlış öğretişleri açığa çıkartmak için değil, Rabbimizin İsa Mesih’in alçakgönüllülüğü kendini inkarı ve başkalarına sunduğu sevecen hizmeti imanlıların örnek alması gerektiğini bildirmek için yazılmış genel kapsamlı bir mektuptur. Bu amacı Kurtarıcı’nın kendisini alçalttığı yedi adımda görebiliriz.
‘Yüceliğinden soyundu’ Tanrı kendini boş kıldı! İnsan olduğunda Tanrılığını yitirmedi. Çünkü Tanrı asla değişmez ve bu nedenle Tanrılığı son bulmaz. O her zaman oğul Tanrı’ydı. İnsan olarak yeryüzündeki geçici konukluğunda Oğul Tanrı olmayı sürdürdü. O bu gün, tüm sonsuzluk boyunca olacağı gibi göklerde Oğul Tanrı’dır. O ‘dün bu gün ve sonsuza kadar aynı olan İsa Mesih’tir’ (İbraniler 13:8).
‘Uşak özdeşliğini aldı’ Yaptığı akıllara sığmayan gönüllü bir lütuf eylemiydi. Kendisini hizmet edilmeye layık biri olarak ifade etmek yerine başkalarına hizmeti arzulayan Biri olarak açıkladı. Kendisine hizmet edilmesi için sonsuz yüceliğinin verdiği hakla övünmedi. Tam aksine alçakgönüllülüğünü ve hizmet etme arzusunu gösterdi. ‘İnsanoğlu hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları uğruna fidye olarak vermeye geldi’ (Matta 20:28).
‘İnsan benzeyişinde doğdu’. Bu anlatım insanlığının tam gerçekliğini yansıtmakta. Tanrı çocukları etten ve kandan oldukları için İsa onlarla aynı insan yapısını aldı. (İbraniler 2:14) Her ne kadar yeni bir konuma geçiş yaptıysa da insan olması O’nun Tanrılığını sona erdirmedi. Çünkü O bu gün hem Tanrı hem İnsan olan bir Kişi’dir. Tanrı’dır ve insandır, aynı anda hem Tanrılığı hem de insanlığı yetkindir.
‘İnsan eşitliğine girerek insan biçiminde belirdi’. O dünyaya geldiğinde çağdaşlarıyla birleşti ve kendini onlardan soyutlamadı. Böylece herkese gerçek bir insan olduğunu gösterdi. Rabbimizin insanlığında çok belirgin bir farklılık vardı; mükemmelliği ve günahsızlığı. Bir insan olarak yasa altında doğdu, ama yasayı eksiksiz olarak yerine getirdi. Bir insan olarak bizlerin ayartıldığı biçimde ayartıldı (1.Yuhanna 2:16). Ama düşüncede, sözde ve eylemde günahsız kaldı.
‘Kendini alçalttı’. Dünyada bundan daha gerçek bir kendini alçaltmaya eylemine tanık olunmamıştır. Kendi isteğini gökyüzündeki Babası’nın isteğine teslim ederek bütünüyle alçaldı. Arzusu, Babasının isteğini yerine getirmekti bu nedenle ‘Ben her zaman O’nu hoşnut edeni yaparım’ diyebiliyordu (Yuhanna 8:29). Tanrı’nın sonsuz Oğlu bir ahırda beden alarak kendini alçalttı ve insan bir anne-babaya boyun eğerek mütevazi bir evde yaşadı. Tanrı ‘öz Oğlu’nu günahlı insan benzerliğinde günah için kurban olarak gönderdi’ (Romalılar 6:3). O’nun ve bizim için ‘kendini alçalttı’ sözlerindeki anlam derinliğini ancak sonsuzlukta anlayabileceğiz.
‘Ölüm derecesinde itaat etti’. Gerçekten olağanüstü! Burada ölen Tanrı-İnsan. Tanrı olarak m yoksa insan olarak mı öldü? İlk Adem itaat etseydi yaşama geçecekti ancak itaatsizliği sonucu ölüme geçtiğinden son Adem ilk Adem soyun ‘Ölümden yaşama geçirmek’ (Yuhanna 5:24) amacıyla ölüm derecesinde itaat etmeliydi. ‘Herkes nasıl Adem’de ölüyorsa herkes Mesih’te yaşama kavuşacak’ (1.Korintliler 15:22).
Çarmıhta suçlu birinin zalim ölümüne boyun eğmesi Tanrı’nın insanların kurtulması için gerekli olan planının bir bölümüydü ve Rabbimiz böyle bir ölüme kendi isteğiyle boyun eğdi. Kesin bir itaat.
… çarmıh ölümüne bile’ Rabbimiz şimdiye kadar hiç kimsenin ölmediği ve bundan sonra da ölemeyeceği şekilde öldü. Çarmıhlarda pek çok insan öldü ama bu insan Tanrı’nın sonsuz Oğlu suçlulara layık görülen bir ölüm türüyle gönüllü olarak çarmıhta ölmeye razı oldu. Çarmıh ölümü kendi halkı arasında utançların en büyüğü olarak kabul edilirdi. Yahudi yasasında şöyle yazar ‘Ağaç üzerinde asılan Tanrı’nın lanetine uğramıştır’ (İkinci Yasa 21:23, galatyalılar 3:13).
Rabbimiz yalnızca ölmekle kalmadı ama en kötü suçlular ve en suçlu günahkarların yüklerini taşıyarak öldü. Beden alarak göklerdeki yüceliğinden yeryüzünün günahına ve utancına indi.