Re: İncil’de Yazılı olanların ziyadesi!
Allt tarafı, açmış olduğunuz diğer başlıkta ‘Kendini alçaltmak’ ile alâkalı yazdıklarınızdan hareketle, basit ve samimi bir soru sormuştum.
Bu arada satır arasından benim imanımı da bir sorgulama içerisine girmişsiniz. Beni bulan, günâhım ve kirliliğimden dolayı beni bırakacak olursa o zaman imanım tehlikeye girer. Bir başkasının zan ve vehimlerine aldırış etmem.
Bakınız tekrar arz edeyim.
Bir zâni’nin, ‘Ben zina ettim’ demesi, bir hırsız’ın ‘Ben hırsızım’ demesi, kedisini alçaltmak değil, içinde bulunduğu gerçeği itirâf etmesi demektir.
Biz ne kadar bilgiye sahip olursak olalım, Yaradan karşısındaki durumumuzu açıklamaya (0) kavramı bile yetmez. Bunu söylemek kendini alçaltmak değil eski tâbir ile ‘Mâlûmun ilânı’ dır. Bir kişinin kendini alçaltması için, önce o alçaltmaya baz alacağı bir benilk/Varlık duygusu içinde olması gerekir.
Önceki mesajımda arz ettim. Bu ‘Baz’ almanın inasanlar arası ilşkiler de sahip olunan sosyal/ekonomik statü gereği, belki mântıksal bir izâhı olabilir. Ancak Yüce Tanrı karşısında hangi hâlini/varlığını ölçü alıp da daha aşağı bir durumu düşünüyorsunuz?
İnsan Tanrıya yaklaştıkça yücelir. Çünki O’nun istediği gibi birisi olunmaktadır. Bu yücelik makam/mevki gibi göreceli yücelik değil, Tanrıyı hoşnud edecek bir çaba/gayretin içinde olmaktan kaynaklanan yüceliktir. Bunu da Yaradan’dan başka ölçebilecek hiç bir güç yoktur. Cennette ulaştığın ve içinde daim kalacağın hayatın bile, Tanrı’yı bir an hoşnud etmenin yanında hiç bir özelliği olamaz.
İnsan ne için yaratılmıştır ?
İnsanın alçalması ise, Tanrıdan uzaklaşarak gerçekleşir. Bunun ilk adımı da ‘Gerçeği bilme ağacı’nın meyvevesini yeyip, Yaradana isyan ederek başlamıştır.
Tanrıya yalvarmak; O’nun karşısında bir hiç olduğumuzun farkında olmak, kendini alçaltmak değil; malûmun ilânıdır.
Saygılar.