Re: Vaftiz Olmak Nedir?

#33632
Anonim
Pasif

Vaftizde Konuşan Tanrı

Vaftiz insanın işi değil, Tanrı’nın işi olarak görülmelidir. Çünkü vaftizi insan icat etmemiştir, tersine vaftiz, yüce Tanrı’nın bir emridir. Rab’bimiz vaftizi kilisenin hizmetinin ve tapınışının bir parçası olarak teşkil etmiştir. Vaftiz, Tanrı’nın ilanı ve merhamet antlaşmasının bir mührüdür. Çocuklar Tanrı sözünü anlamasa bile Tanrı’nın kendisini bu şekilde ifade etmeye hakkı vardır. Bazen Hristiyanlar önce iman, sonra vaftiz tezini ileri sürerek vaftizin Tanrı Sözünü anlayabilen yetişkin imanlılar için olduğu tezini kabul ettirmeye çalışırlar. Ancak bu tez vaftizi bir insan işi olarak gören, vaftizi kişiye bağlı bir karar gibi gören anlayışın sonucudur. Bu durumda insan vaftizin (yani Tanrı emrinin) önünde ve merkezinde yer alır. Oysa vaftizin merkezinde Tanrı vardır.

Vaftizde Tanrı işler, Tanrı konuşur. Çünkü vaftizi icat eden ve onu bize emreden yüce Tanrı’nın kendisidir. Bu yüzden çocukların vaftiz olması gerektiğini düşünen Hristiyanlar vaftizde önceliğin Tanrı’nın olduğunun bilincindedir. Vaftizde biz Tanrı’ya değil, Tanrı bize sesleniyor. Ayrıca bu noktada, “Tanrı kendi kutsal vaadini neden çocuklara konuşmasın?” sorusunu sormak durumundayız. Bizler yeni doğmuş bir bebeğin annesi, babası, kardeşleri ya da akrabası olarak onunla sürekli konuşmuyor muyuz? Çocuk anlamadığı halde ona konuşmakta ısrarcı değil miyiz? Anlamasa bile çocuğa, onu sevdiğimizi söylemiyor muyuz? Acıktığını sormuyor muyuz? Bebekler bizleri anlamadığı halde onlara konuşmayı, bizlere cevap veremeyeceklerini bildiğimiz halde onlara sorular sormayı hiç kimse garip ya da tuhaf bulmaz. Öyleyse Tanrı’nın kendi sevgisini, kendi vaatlerini, kendi lütfunu bebeklere konuşmasını niçin garip bulalım ki?

İlk iki yüzyıl boyunca kilise tarihinde çocuk ya da yetişkin vaftizi konusunda herhangi bir tartışma olmamıştır. Kilise tarihinde kilise babalarından Tertullian bu konuyu tartışmaya açana kadar çocuk vaftizinin tuhaf karşılanmadığını görüyoruz. Çocuk vaftizi Havarilerden beri devam eden kilisenin hayatının ve tapınışının bir parçasıydı. Kutsal yazılarda “İmanlı ailenin her bebeği vaftiz edilmelidir” şeklinde bir ifade olmasa da kilisenin bir önceki kuşaktan (elçilerden beri) gördüğü ve aklında kalan mantıklı bir yönlendirme vardı. Onlar kendilerinden önceki kuşaklarda bebeklerin vaftizine tanık olmuşlardı. Kutsal Kitapta bebek vaftizine yönelik çok kesin bir emir ve yasak olmadığı gibi Tanrı’nın vaftiz konusundaki isteği ile ilgili çok geniş İncilsel bir düzen olduğunu görüyoruz.