Makaleler
İncil’de sık sık karşılaştığımız Sadukiler ve Ferisiler kimlerdir?

İncil’de sık sık karşılaştığımız Sadukiler ve Ferisiler kimlerdir?

SADUKİLER VE FERİSİLER

Müjde’ler (Matta, Markos, Luka ve Yuhanna kitapları) genellikle Sadukiler ve Ferisiler’den İsa’nın kendileriyle sürekli olarak çekiştiğini söyleyerek bahsetmektedir. Sadukiler ve Ferisiler İsrail’in yönetici sınıfını oluşturmaktaydı. Aralarında pek çok benzerlik bulunmakla birlikte önemli farklılıklar da mevcuttur.

Sadukiler

İsa’nın yaşadığı dönem ve Yeni Ahit döneminde Sadukiler aristokrat idi. Varlıklı olmak ve haham ve hahambaşı gibi güç sahibi mevkilerilere gelmek için çalışmakta ve yönetici konsey olan Sanhedrin’de 70 koltuğun çoğunluğunu elinde bulundurmaktaydılar. Roma’nın kararlarına katılarak barışı sağlamak konusunda çok çalışmışlardır (İsrail o zamanlar Roma İmparatorluğu’nun kontrolü altında bulunmaktadır) ve politika ile dinden daha fazla meşgul olmuş gibi görünmektedirler. Çünkü Roma ile uzlaşı içindeydiler ve varlıklı üst sınıftılar. Ne onlar sıradan insanlar ile iyi ilişki içerisindeydiler ne de sıradan insanlar onları üst mevkide tutma eğilimindeydi. Sıradan insanlar Ferisiler ile daha yakın ilişki içerisindeydiler. Sadukiler Sanhedrin’deki çoğunluğu ellerinde tutuyor olmalarına rağmen, tarihe baktığımızda çoğunlukla kitleler arasında daha popüler olan Ferisi azınlıkla uyumlu olmak zorunda kaldıklarını görmekteyiz.

Dini açıdan Sadukiler doktrinel bir ana konuda daha tutucuydular. Ferisiler Tanrı Sözü ile sözlü geleneğe eşit derecede otorite verirken, Sadukiler sadece yazılı olan Söz’ün Tanrı’dan olduğunu kabul etmişlerdir. Sadukiler yazılı Tanrı Sözü’nün, özellikle de Musa tarafından yazılan kitapların (Yaratılış’tan Yasa’nın Tekrarı’na kadar) otoritesini korumuşlardır. Bu konuda övülmeleri mümkün olmakla birlikte doktrinel açıdan kesinlikle mükemmel değildiler. Aşağıda Kutsal Yazılar ile inançları bakımından çeliştikleri konuların kısa bir listesi yer almaktadır:

1. Tanrı’nın gündelik hayata katılımını inkar etme derecesinde kendilerine yeterliydiler.

2. Her türlü ölümden dirilişi inkar etmişlerdir (Matta 22:23, Markos 12:18-27, Elçilerin İşleri 23:8).

3. Ölümden sonra yaşam olduğunu inkar etmiş, ruhun ölümle yok olduğuna inanıp dünyevi yaşamdan sonra herhangi bir ceza veya ödül olduğunu reddetmişlerdir.

4. Ruhsal bir dünyanın, yani melekler ve iblislerin varlığını inkar etmişlerdir (Elçilerin İşleri 23:8).

Sadukiler siyasete dinden daha çok ilgi duyduklarından, Roma’nın ilgisini çekebileceğinden endişe duyana kadar İsa’ya ilgisiz kalmışlardır. Bu noktada Sadukiler ve Ferisiler Mesih’i öldürmek için bir araya gelmiş ve komplo kurmuşlardır (Yuhanna 11:48-50, Markos 14:53; 15:1). Sadukilerden bahsediler diğer kısımlar Elçilerin İşleri 4:1 ve 5:17’de bulunmakta ve Sadukiler, Elçilerin İşleri 12:1-2’de Yuhanna’nın kardeşi Yakup’un öldürülmesiyle ilişkilendirilmektedir. Ayrıca, tarihçi Josephus tarafından İsa’nın kardeşi Yakup’un ölümüyle de ilişkilendirilmektedirler.

Sakukiler M.S. 70’de ortadan kalkmıştır. Bu parti siyasi ve dini bağları nedeniyle varolduğu için Roma, M.S. 70’de Kudüs’ü ve tapınağı yok ettiğinde, Sadukiler de yok olmuştur.

Ferisiler

Sadukilerin aksine, Ferisiler çoğunlukla orta sınıf işadamlarıydı ve bu nedenle sıradan vatandaşlarla temas halindeydiler. Ferisiler, sıradan vatandaşlar tarafından Sadukilerden daha yüksek saygı görmüştür. Sanhedrin’de azınlık oldukları ve papaz olarak azınlıkta bir dizi görevde bulundukları halde, halkın desteğini almış oldukları için Sanhedrin’in karar verme sürecini, Sadukilerden çok daha fazla kontrol ediyor gibi görünmektedirler.

Dini olarak, yazılı Söz’ün Tanrı tarafından esinlenildiğini kabul etmişlerdir. Mesih’in dünyevi görevi zamanında bu, şu an Eski Ahit olarak bildiğiniz kitap haline dönüşmüştür. Fakat aynı zamanda sözlü geleneklere de eşit otorite vermişler ve bu durumun Musa’ya kadar geri gittiğini söyleyerek savunmaya çalışmışlardır. Yüzyıllar boyu gelişen bu gelenekler, yasak olmasına rağmen Tanrı Sözü’ne eklenmiştir (Yasa’nın Tekrarı 4:2) ve Ferisiler Eski Ahit’le birlikte bu geleneklere de sıkı sıkıya uymaya çalışmışlardır. Müjde’ler, bu gelenekleri Tanrı’nın Sözü ile eşit olarak gören Ferisilerin örnekleriyle doludur (Matta 9:14, 15:1-9; 23:5; 23:16, 23, Markos 7:1-23, Luka 11:42). Bununla birlikte, bazı diğer önemli öğretiler konusunda Tanrı’nın Sözü’ne sadık kalmışlardır. Sadukilerin aksine, şunlara inanmışlardır:

1. Tanrı’nın her şeyi kontrol ettiğine, ancak bireylerin verdikleri kararların da bir kişinin hayatının seyrine katkıda bulunduğuna inanmışlardır.

2. Ölülerin dirildiğine inanmışlardır (Elçilerin İşleri 23:6).

3. Kişisel uygun ödül ve cezayla ölümden sonra yaşam olduğuna inanmışlardır.

4. Meleklerin ve iblislerin varlığına inanmışlardır (Elçilerin İşleri 23:8).

Ferisiler Sadukiler’in rakipleri olsalar da, tek bir konuda farklılıklarını bir kenara bırakmayı başarmışlardır- Mesih’in yargılanması. Bu noktada Sadukiler ve Ferisiler Mesih’i öldürmek için birleşmişlerdir (Markos 14:53, 15:1; Yuhanna 11:48-50).

Sadukiler, Kudüs’ün yıkılmasından sonra ortadan kalksalar da, din ile siyasetten daha fazla ilgili olan Ferisiler var olmaya devam etmişlerdir. Aslında, Ferisiler M.S. 70’te Kudüs’ün yıkımını getiren isyana karşı çıkmış ve daha sonra Romalılar ile barış yapan ilk kişiler olmuşlardır. Yahudiliğin tapınağın yıkılmasının arkasından devam etmesine sağlayan önemli bir belge olan Mişna’nın derlenmesinden de Ferisiler sorumludur.

Hem Ferisiler hem de Sadukiler İsa’dan çok sayıda azar işitmişlerdir. Belki de Ferisiler ve Sadukilerden öğreneceğimiz en iyi ders onlara benzememektir. Sadukilerin aksine, mucizeler ve ölümden sonra yaşam olması dahil İncil’in söylediği her şeye inanacağız. Ferisilerin aksine, gelenekleri Kutsal Yazı ile eşit yetkiye sahip olarak değerlendirmeyeceğiz ve Tanrı ile olan ilişkimizin legalist bir kurallar listesi ve ritüellerine indirgenmesine izin vermeyeceğiz.

Loading

Bir yanıt yazın