Re: Bir Türkün Hristiyan Olması – Azbuz.com

#35684
Anonim
Pasif

@türkiye_1919 19700 wrote:

Hiçbir toplumun dini olamaz, iki insan arasında bile sayısız fark varken milyonlarca insan elbette aynı kefeye konamaz,etrafımıza baktığımızda “ben müslümanım,ben hristiyanım” diyen insanların kendi aralarında bile dağlar kadar fark olduğunu görüyoruz. Birbirlerine birçok konuda karşıt gibi görünenler aynı dindenim diyebiliyor,ama bunun hangisi gerçekten o dinden,bu tam bir muamma. Onu sadece yaradan bilir. Ayrıca niye bu kadar isimlendirme meraklısıyız anlamıyorum, yok türkler müslümanmış, yok türkler hristiyanmış bla bla bla… Bu kadar farklı tipte insanın olduğu bir yerde neden bu genellemeler…? Bir kısmı ben türk değilim, türkiyeliyim der, öteki ben türk değilim,…. ırktanım der,bu böyle sürüp gider. Tamam hangi ismi beğeniyorsan beğen, al senin olsun ama şu gerçeği herkes kabul etmeli, hepimiz İNSANIZ ve bir YARADAN var. Sen kendine ne dersen de, niyetin yaradanın arzu ettiği gibi iyi olsun da… Elbette eninde sonunda O istediğini doğru yola ulaştıracaktır. Kimimizi bayağı bi dolaştırır ama gerçekten İYİ’ysen bi şekilde O seni doğru yola ulaştırır dolambaçlı bile olsa o yol.

“Elbette eninde sonunda O istediğini doğru yola ulaştıracaktır” diyorsun dostum. Bunu biraz daha iyi irdelemeni rica ediyorum. Bu doğru olabilir mi? Doğru ise, Tanrı adil olabilir mi?

Bu öğreti İslâm’da yer alıyor ama Tevrat, Zebur ve İncil’de yoktur. “Tanrı istediğini kurtarır, istediğini saptırır” sözü ancak Şeytan’a yakışır. Adil ve sevgi dolu bir Tanrı’ya yakışmaz.

Yazılarınızdan anladığımın özeti, halk arasındaki şöyle bir söylemle de ifade ediliyor: “Paranın ve imanın kimde olduğu belli değil”. Yani, “Müslümanların da, Hristiyanların da bazıları kurtarılacaktır. bazıları ise kurtulmayacaktır. Bunu Tanrı’dan başka kimse bilemez”

Olur mu? Tanrı kullarını karanlıkta bırakır mı? Piyango çıkarsa ne âlâ! Rab Tanrı ışık vermeden, doğruyu göstermeden, hiçbir ikaz olmadan, kılıcını çekip yargılayacak, istediğini kurtaracak, istediğini cehenneme atacak. Böyle bir Tanrı’ya, ucunda cehennem bile olsa, ben tapmam kardeşim. O’nun huzurunda boyun bile eğmem.

Benim Tanrım sevgi dolu olduğu gibi adildir de. Doğruları insanlara peygamberler vasıtası ile bildirmiş, ama Şeytan da boş durmamış, sahte peygamberler üretmiş ve boş lâflarla “Tanrı’dan” diye göndermiş. Bu yüzden insanoğlu seçim yapmak zorundadır. Hangi öğreti doğru, hangi öğreti yanlış? Hangisi Tanrı Kelâmı’dır? Hangisi alıntı, çalıntı ve saptırmadır?

İnsanoğlu, bir son an golü yememek için, ani bir sürprizle karşılaşmamak için, bu dünyada iken “Cennetlik mi?” yoksa “Cehennemlik mi?” olduğunu bilmek ister. Tanrı da, ancak böyle bir şeyin adil olabileceğini bildiği için, insanlara, bu hayatta, bu bilgiyi sunmuştur.

Tevrat, Zebur, İncil ve Kuran’ı okuyan herkes, hangi ırktan olursa olsun, bir şeyle karşı karşıya gelir. İlk 3 uyum içerisindedir, ama 4.sü tam zıt. Ya ilk üşü kabul edip 4.sünü atacaksın; ya da 4.yü kabul edip ilk üçü atacaksın. Öyle beleşten, “Biz her dine, her peygambere saygılıyız. Bütün Kitaplara inanırız” deyip de, bu Kitapların tam tersini öğreten bir başka kitabı ‘Tanrı Kelâmı’ diye bağrınıza basamazsınız. Ya ilk üçü Şeytan’dandır, ya da sonuncusu. Buna karar vermelisiniz.

Hakikaten arayan bulacaktır. Tanrı kendisini ona bulduracaktır. Ve herkesin de O’nu bulmasını istiyor. Ama böyle olduğu halde, kurtulanların sayısı çok az olacaktır. Çünkü, “dindarım” diyenler dahil, Tanrı’yı hakikaten aramıyorlar.

Nitekim, Kutsal Kelâm da bunu defalarca dile getirir: “Rab göklerden bakar oldu insanlara. Akıllı, TANRI’YI ARAYAN BİRİ var mı diye. Hepsi saptı. Tümü yozlaştı. İyilik eden yok. BİR KİŞİ BİLE YOK!” (Mezmur 14:2-3).

Soru şu: Hiç kimse olmasa bile, sen olur muydun? Hiç kimse Tanrı’yı aramasa bile, sen arar mıydın? Bulduğunda da, her ne pahasına olursa olsun, O’nun yolunu takip eder miydin? Nefret edilsen de, hakarete uğrasan da, evlâtlıktan reddedilsen de, tüm mirastan mahrum edilsen de, hatta dayak yesen, ölümle tehdit edisen, işten kovulsan; sen o ‘Tanrı’yı Arayan Kişi’ olur muydun? İşte biz, o kişileriz. Bizlere “Tanrı’nın Çocukları” deniliyor. Biz dünyadan geçtik, Rab için yaşıyoruz ve seni de bu Ebedî Hayat’a ve Kutsallığa davet ediyoruz.

Rab seni bereketlesin, ışığıyla aydınlatsın. Sevgiler.