Re: Gregoryanlık ayrı bir mezhep midir?
Vera’dan alıntı: ‘Monofizit görüş İsa’nın hem insani hem de tanrısal olmak üzere iki değişik tabiatı bulunduğunu savunan görüştür.’
Kardeşim yanlış anlamışsınız her halde. ‘Monofisit’ kelimesi Yunanca ‘mono’ (‘sadece’ veya ‘bir’) ve ‘fisi’ (‘doğa’, ‘tabiat’) kelimelerinin bileşiminden oluşan bileşik bir kelimedir ve o dediğinizin tam tersine işaret eder. Rum ve Slav Ortodoks’lar Hz. İsa’nın kişiliğinin iki değişik tabiatın bileşiminden olduğuna inanırlar. Ve bu iki değişik tabiatın birbiriyle eşit ölçüde işbirliğinde olduğunu savunurlar. Yani ne İlahi tabiat insani olana bir zor uygular ne de insani olanda İlahi olana oranla bir eylem önceliği vardır. Bu iki tabiat Hz. İsa’da öyle bir bileşimdedir ki ne özerkliklerini kaybederler ne de ayrılırlar. Altıncı ile Yedinci yüzyıllar arasında Bizans’ta yaşamış olan ve zamanın büyük düşünür ve mistiklerinden olan aziz Maksimus bu birlikteliği kızmış demirdeki alev ile metalin birlikteliğine benzetir. O kadar iç içe bir birlikteliktir bu… ama bu iç içeliğine rağmen alev ile metal özerk hüviyetlerini korurlar yine de.
Bir zamanlar dillerin değişikliği dolayısıyla da Ermeni ve Kıptiler’in bu birliktelikte İlahi yönün ağır bastığı ve insani yönü bir nev’i özerk irade iptaline vardırdığına inandıkları yönünde bir düşünce oluşmuş Rum Ortodoks’larda (Rum’luk terimi burada ırken Yunanlı’lık anlamında değildir, çok uluslu ortak dili Yunanca olan Bizans’lılık anlamındadır). Ondan Ermeniler’i ve Kıptiler’i ‘monofisit’ kelimesiyle tanımlamışlardır. Hz. İsa’nın iki tabiatından birinin öbürünü yok edecek kadar ağır bastığı inancında olanlar anlamında yani. Tabi, bir önceki mesajımda belirttiğim gibi bu son zamanlar bunun bir yanlış anlaşılmadan ibaret olduğu yönünde bir fikir birliğine varılmıştır, hemen hemen.
Tarihteki bu gibi İlahiyat tartışmaları bugünün insanına garip veya fuzuliymiş izlenimi uyandırabilir kolaylıkla ama olaylara derinlemesine bakılacak olursa hiç de fuzuli olmadıkları saptanır. Fuzuli olmayışlarının nedeni ise Hz. İsa’nın hüviyetiyle ilgili sağlam bir öğretiye sahip olunmasının insanın ferdi düzeydeki Tanrı ile olan ilişkisiyle alakalı olduğundandır. Her gerçek Hristiyan’ın amacı hayatında Hz. İsa’nın hayat tecrübesinin yaşanmasıdır. Her has mümin Hristiyan Tanrı’nın lütfüyle Mesihliği bizzat tadar. Bu yüzden doğru, sapkın olmayan bir öğreti has bir yol göstericiliğinde bulunur. İnsanın bu gibi hassas mı hassas manevi konularda yanlış yollara sapmamasına yardımcı olur. Günlerimizin ‘Yeni Çağ’ akımında maneviyat adına nice şarlatanlıkların yer aldığı aşikar, olup bitenlerden biraz da olsa haberdar olanlara, mesela. İşte doğru bir rehberin olması bu sebepten dolayı çok önemli görülmüştür her zaman kilise azizlerince. Eskilerin riyazet anlatılarında yanlış yola sapıp yüksek mertebelere varmışım diye kafayı üşütenlerin vakaları hep altları çizilmişçesine anlatılır. Tanrı yolu maceraların en büyüğüdür, tehlikeler ve pusularla doludur. Bu tehlike ve tuzaklar ya insanı daha bir pişirip, olgunlaştırıp ileriye götürürler yahut da vehimlerinde kaybolmalarına yol açarlar. Bu sebeptendir ki her zaman iyi bir rehbere ihtiyaç vardır.