Re: Efes kilisesi

#32219
Anonim
Pasif

Sart Kilisesi

Uyanıp da Yeniden Uykuya Dalan Reform Kilisesi – (1517-1648)

Sart kenti Tiyatira’nın elli km güneyinde Timolus adında bir dağın eteğinde, kumlarında altın taşıyan küçük bir ırmağın kenarında kurulmuştur. Zenginliği ve para birimini icat etmesiyle ün salan Kral Krezüs burada yaşamış, krallık sürmüştür. Yunanlılar’la savaş için yolculuğa çıkan Pers Xerxes’in orduları bu kentin vadilerinde gecelerdi. Kral Kiruş Sart’ı alınca çok zengin, tanınmış bir kentti burası. Daha sonra şiddetli bir deprem burayı harap etti. Roma kralı Tiberius Sart’ı yeniden kurdu. Elçiler döneminde burası geçmişteki parlak anılarıyla yaşayan ölü bir kentti. Zenginlik ve refah yerini çöküme bırakmıştı. Bugün burası Anadolu’nun önemli tarihsel kalıntılarındandır.

Sart kilisesi Protestanlığın belirdiği zamana işaret eder. Kilise Balam’ın işlerinden özgür olmuş, Nikolaitler’in öğretisi çürütülmüş, Tanrı gerçeklerinin iddiasında bulunan İzabel’in-papalığın- etkisi kırılmıştır. Bazı yorumcular ‘Sart’ sözünün bu kentte bulunan ‘Sarda’ adında değerli bir taştan türediğini varsayar. Bu taş korkuyu defetmek, cesaretli kılmak, mutluluk ve zeka sağlamak, büyüden kurtarmak doğrultusunda sihirli bir nesne sayılırdı. Bazıları bu sözün ‘sıyrılanlar’ anlamında olduğunu söyler. Bir başkası ‘yeni bir şey’, ‘tazelenmiş’ olarak yorumlar. Bunun ‘ölçü ipi’ olduğunu söyleyenler de var.

Bu yorumlar farklı olsa da birbirine zıt değildir. Hepsi protestan hareketinin belirip güçlenmesiyle, hizmetleriyle ilgilidir. Protestanlar cesaretle, korkusuzlukla başlayan ruhsal bir savaşın öncüsü oldu. Geniş sayıda kadının erkeğin İncil’e yönelmesine, kurtuluş bulmasına araç oldular. Luther, Zwingli, Kalvin, Farel, Knox gibi reformcular sadece İncil’in gerçeklerini vaaz etmekle kalmadı. Kutsal Kitap’ı halkın anlayabileceği dillere çevirdi, ruhsal uyanışa araç oldu. Papalık boyunduruğundan sıyrılan bu inanlılar yeni yaşama, yeni görüşe vardı. Bu yeni yöntemin etkinliği için yeni ölçü ve yeni uygulamalar çizgisi gerekliydi. Protestan reformunun ana çizgisi neydi?

1.)Yaşam ve iman için gerekli tek klavuz, tek kural Kutsal Kitap’tır.

2.) Kurtuluş için gerekli tek adım imanla Kurtarıcı’ya verilmektir. Kurtuluş iman yoluyla, inayetledir.

3.) Kilise’nin tek Efendisi ve Rab’bi göklere yükselen Rab İsa Mesih’tir.

Protestan reformunun ana çizgisi sağlıklıydı, izleyicileri gayretle özveriyle işe başlamış insanlardı. Ne var ki, daha sonra reform kurumsallaştı, resmi inanç olma yolunu tuttu. Bu kilise ‘aldığını ve işittiğini’ tutmadı.

‘Bu nedenle neler aldığını, neler işittiğini anımsa. Bunları yerine getir, tövbe et! Eğer uyanmazsan, hırsız gibi geleceğim. Hangi saatte geleceğimi hiç bilemeyeceksin’ (Esinleme 3 :3).

Protestanlık belirdikten sonra kısa bir süre sonra kiliselerin çoğunluğu ‘yaşayan kilise’ olarak belirdiyse de ‘ölü’ durumuna düştü.

‘Sart`taki kilisenin* meleğine yaz. Tanrı`nın yedi ruhuna ve yedi yıldıza sahip olan şöyle diyor: `Yaptıklarını biliyorum. Yaşıyorsun diye ad yapmışsın, ama ölüsün’ (Esinleme 3 :1).

Akılcılık, modernistlik, hümanizm ön sıraya getirildi. Kutsal Kitap yerine insan aklı yetki olmaya başladı. Evrim teorisi, hümanist felsefe tüm kiliseleri virus gibi sardı. Protestanlık dünya ruhuyla karışarak İncil’in temel gerçeklerinden uzaklaşmaya başladı. Kilise bulunduğu kentin gerçeklerinden uzaklaşmaya başladı. Kilise bulunduğu kentin durumu andırışında başlangıçtaki parlaklığını yitirmiş ruhsal çöküntüye yönelmişti. Aralarında ‘elbiselerini kirletmeyen’ yanlızca küçük bir azınlık bulunuyordu. Çöküntüye düşmekle yüz yüze kalan bu Protestanlar’dan birçoğu Roma Katolik kilisesinin sakramentlerini, bebeklerin vaftizi gibi birçok töre ve öğretilerini sürdürmeye devam etti. Bu nedenle Kurtarıcımız bu kiliseyi şu sözlerle uyarır :

Uyan! Geriye kalan ve ölmek üzere olan ne varsa güçlendir. Çünkü yaptıklarının Tanrım`ın önünde tamamlanmamış olduğunu gördüm’ (Esinleme 3:2).

Günümüzde Kiliselerimiz’in ve kendimizin bulunduğu ruhsal durum nasıldır? Yaşayan, canlı kilise olduğumuzu varsayarken gerçekte ruhsuz ve ölü müyüz? İşittiğimizi, Rab’den aldığımızı tutuyor muyuz? Kurumlaşmış birey ya da kilise olarak hayatsız, etkisiz, güçsüzlükte mi yol almış gidiyoruz? Kiliselerimizde yetki Kutsal Kitap mı yoksa aklımız mı? Mesihi mi ilan ediyoruz yoksa hümanistliği mi? İsa Mesih başlamış olduğumuz ruhsal yenilenişi bütünlüğe erdirmemizi ister. Bu yenileniş, bu ilerleyiş yarıda kalmasın.