Re: Hiristiyanlar eski ahite de inaniyor mu?
Beden alışın gerçek nedeni “kefarettir”. Beden alış günahkarlar için kefarettir.
“Çünkü boğaların ve erkeçlerin kanı günahları ortadan kaldıramaz. Bunun için Mesih dünyaya gelirken şöyle diyor: «Kurban ve sunu istemedin, ama benim için bir beden hazırladın. Yakılmalık adaklardan ve günah için sunulan kurbanlardan hoşnut olmadın. O zaman dedim ki, “Yasa kitabında benim için yazılmış olduğu gibi, senin isteğini yapmak üzere, ey Tanrım, işte geldim.’» (İb.10:4-7);
“Tanrı’nın bu isteği uyarınca İsa Mesih’in bedeninin ilk ve son kez sunulmasıyla kutsal kılındık” (İb.10:10).
Çünkü kurtuluş Tanrı tarafından gerçekleştirilmelidir. Kusursuz, günahsız, doğru bir kişi olamıyacağından bunu kimse başaramazdı. Günahın üzerimizdeki etkisi kefaretimizi geçersiz kılar.
Kefaret: masum birinin, masum birinin yerine ölmesi değil; Tanrı’nın gazabının yatıştırılmasını sağlayan kurban verilmesi düşüncesini içerir. Adaletin sağlanması için insanın yerini alan Tanrı anlaşılır.
Tanrı, günaha karşı hafif davranamazdı. Adil olmalıydı. Kutsal bir adalet göstermeliydi. Eğer günahı bağışlayacaksa, bir dizi kural değil, tüm yaratılışın ahlaki düzeni olan Kutsal Tanrı Yasasının tatmin edilmesiyle gerçekleştirilmelidir ve bu tatmin oldukça pahalı olmalıdır.
Peki kimin için pahalı olmalı? Günahlı insan için değil. Çünkü bağışlanmak için hiç bir bedel istenmez. Tanrı satmayı değil vermeyi sevmektedir. Bu nedenle Tanrı, bu bedeli ödemeyi bir kurban sunmayı üzerine almıştır. Böylece sevgisini göstermiş ve günahkarları tapınmaya yöneltmiştir.
Bu bedel çarmıhta Tanrı tarafından ödenmiştir. Kendini kurban eden Oğul, günahlarımızı ve günahın lanetini üzerine almıştı. Baba, biricik Oğlunu vermişti. Bu şekilde adil bağışlama oldu ve günaha karşı sonsuz nefretini göstermiş oldu.
“Ama zaman dolunca Tanrı, Yasa altında olanları özgürlüğe kavuşturmak için kadından doğan, Yasa altında doğan öz Oğlunu gönderdi. Öyle ki, bizler oğulluk hakkını alalım” (Gal. 4:4,5).
Ayetlerden anlaşılacağı gibi Tanrı’nın Oğluydu ve kadından doğduğu için de insan olmuştu. Yani hem Tanrı hem insandı. Bu iki yönünü Celile Gölü’nü geçerken görmekteyiz. Yorgun olarak uyuması insanlığını, rüzgarı ve dalgaları yatıştırması Tanrısal bir davranıştı.
“Bir gün İsa öğrencileriyle birlikte bir tekneye binerek onlara, “Gölün karşı yakasına geçelim” dedi. Böylece kıyıdan açıldılar. Teknede giderlerken İsa uykuya daldı. O sırada gölde fırtına koptu. Tekne su almaya başlayınca tehlikeli bir duruma düştüler. Gidip İsa’yı uyandırarak, “Efendimiz, Efendimiz, öleceğiz!” dediler. İsa kalkıp rüzgarı ve kabaran dalgaları azarladı. Fırtına dindi ve ortalık sütliman oldu. İsa öğrencilerine, “Nerede imanınız?” dedi. Onlar korku ve şaşkınlık içindeydiler. Birbirlerine, “Bu adam kim ki, rüzgara, suya bile buyruk veriyor, onlar da sözünü dinliyor!” dediler” (Luk.8: 22-25).
Beden alma aracılığı ile İsa, yaşamın tüm boyutlarını tatmıştı. Sevinçleri, acıları, denemeleri,, ayartıları, hüzünleri…. Böylece bizlere bir örnek teşkil etti, aynı şeyleri yaşamış bir kişi olarak bizleri anladığını bildiğimiz Rabbin örneğini izlememiz gerekir.
“Nitekim bunun için çağrıldınız. Mesih, kendi izinden gidesiniz diye uğrunuza acı çekerek size örnek oldu” (1.Pet.2:21).
Kendisine inanacak olanlar uğruna ölmek için insan olmuştur. Mesih’in dünyadaki varlığı ve işi göksel bir armağan; göksel bir ziyarettir. Tanrı’nın insanlara verdiği bir armağandır. Bu Tanrısal bir yaşamdır.
Hem Tanrı, hem de insan olan bir kişi kurtuluşu mümkün kılar. Beden alma, Tanrı’nın insan hayatına verdiği değeri ortaya koyar. Çünkü günah, insan hayatını ucuzlattı. Tanrı, insanları seviyor ve onların hayatına önem veriyor.
Tanrıya karşı suç işleyen insandır ve bu nedenle yapılan hatayı düzeltmekte insana düşer. Kurallar böyle olunca kurtuluş için hem insana, hem de Tanrı’ya gereksinim vardır. İnsanın bu borcunu ancak Tanrı ödüyebilirdi. Bu kişinin birliğine insanlığı dahil etmesi gerekiyordu. İşte bu insanın hayatı öylesine değerli olmalıydı ki; tüm seçilmişlerin borcunu fazlasıyla ödemeliydi.
Tanrı, sevgisinden ötürü kefaret işini planlamış ve gerçekleştirmiştir. Tanrı, kendi kutsal adaletini göstermeliydi. İnsana bu kefareti bırakamazdı. Çünkü insanın yapısı buna yeterli değildi. Tanrı’nın gazabını dindiremezdi. Yine kendi gazabını kendisi dindirdi. Sevgisi ortaya çıksın ve günah ortadan kaldırılsın.
Benden alış iki şeyi daha gerçekleştirmiştir: 1) Tanrı’nın bizleri anlayabileceğinin bir göstergesidir. 2)Bir kişinin, bu dünyada nasıl yaşaması gerektiğine örnek teşkil etmiştir.
Sevgi ve esenlikte kalın!